Arama

Tütünün Tarihi

Güncelleme: 13 Ocak 2017 Gösterim: 22.255 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Dünya'da Tütün Tarihi

Ad:  Tütün.JPG
Gösterim: 1687
Boyut:  65.4 KB

Günümüzde tarım, ticaret, sanayi sektörlerinde taşıdığı önem dolayısıyla Dünyanın bir numaralı ürünleri arasında yer alan tütün yarattığı yan sanayi ve çeşitli hizmetleri çok geniş kullanım alanı ve sigara tiryakileri ile önemini gelecek yıllarda da sürdürecektir.
Sponsorlu Bağlantılar

Tütünün ana vatanının neresi olduğu konusu kesin olmamakla birlikte Amerika kaynaklı görüşler daha ağırlıklıdır. Anavatanı neresi olursa olsun, tütünün Dünyaca tanınması, Amerika Kıtasının keşfi ile Avrupa’ya getirilmesinden sonra olmuştur.

Amerika’da Yukatan adasında yaşayan Maya’lara ait tarihi taşlar üzerindeki resimlerde ve Kuzey Ohio bölgesindeki höyüklerdeki eserlerde tütünün kullanılma şekillerine ve pipo resimlerine sık sık rastlanmaktadır. Kristof Kolomb ve arkadaşları San Salvador adasına ayak bastığı zaman ada yerlilerinin ağız ve burunlarından dumanların çıktığını görmüşler ve bu dumanlarında kurutulmuş tütün yaprağı olduğunu öğrenmişlerdir. Kolomb yerlilerin tütünü ağızda çiğneyerek, pipo içimine benzer bir sistemle tüttürmek, buruna çekmek sureti ile kullandıklarını görmüştür .

Maya ve Aztek uygarlıklarında rahipler dinsel törenlerde ayinlerde tütün dumanını kullanmışlardır. Daha sonra tütünün keyif verici etkisine alışarak ayinler dışında da tütünü içmeye başlamışlar. Zaman içinde rahipler dışındaki insanlarda da alışkanlık yapmaya başlayan tütün Orta ve Kuzey Amerika’da yaygınlaşmıştır.

Mezopotamya ve Mısır’daki eski medeniyetlerde dinsel törenlerde tütsü dumanı ve yakılan güzel kokulu maddelerin kullanıldığı bilinmektedir. Orta Amerika’da Meksika ve Antiller halkı arasında bu keyif verici duman yayılırken, o zamanın doktorları olan rahipler tütünden şifa umarak taze yapraklarını yaralar üzerine koyarlar, göğüs hastalıklarına karşı dumanını koklatıyorlar ve kokusunu baş ağrılarının tedavisinde kullanıyorlardı.

Bu tarihte tütün henüz Avrupa’da tanınmıyordu. Kolomb kendisine hediye edilen kurutulmuş tütün yapraklarına önem vermemişti. Kolomb yerlilerin tütün içtikleri saz borusunun adı olan “Tobacco”yu bitkiye vermiş. Böylece bilimsel deyimle “Nicotiana Tobaccum” un adı doğmuştur.

Daha sonra Amerika’ya seyahatlerde bulunan Vespuci, Macellan, Cortez ve ekibi yerliler gibi tütün içmişler ve uzun müddet kullanarak tiryakisi olmuşlardır. Dönüşlerinde de tütün bitkisini Avrupa’ya getirmişlerdir. Romano Pane adlı piskopos, tütün tohumu getirterek, 1518 de Şarlken’e sunmuş ve bu tarihten itibarende İspanya’da tütün üretimine başlanmıştır. Tütün hakkındaki ilk bilgi de Rahip Pane tarafından kaleme alınmıştır. Avrupa’ya gelen tütün önceleri süs bitkisi ve şifa bitkisi olarak kullanılmıştır .

Avrupa’da önce İspanya ve Portekiz’e gelen tütün daha sonra Brezilya’dan Fransa’ya gelmiştir. 1559 yılında Portekiz’de Fransa’nın elçisi olarak bulunan Jean Nicot, Lizbon’da gördüğü tütünü dikmiş ve bunun yapraklarının yakılıp, dumanının tüttürülmesi, kurutulmuş yaprakların ufalanıp burna çekilmesinin öksürüğe, astıma, baş ağrısına, mide hastalıkları ve kadın hastalıklarına iyi geldiğinden bahisle Fransız Kraliçesine sunmuştur.

Kraliçenin tütüne gösterdiği ilgiden dolayı “Kraliçe otu” adı verilmiştir. Daha sonra Jean Nicot’un bu bitkiye gösterdiği ilgiye izafeten tütün bitkisine “Nicotiana” ve 1828’de bulunan tütündeki alkoloide de “Nicotin” ismi verilmiştir .

Fransa Ruhban Reisi İspanya’dan getirttiği tohumlarla tütün üretimini başlatmıştır. Böylece tütün üretimi Avrupa’da yayılmaya başlamıştır. Tütün tüketiminin giderek artış göstermesi İspanya, Portekiz, İngiltere ve Fransa’nın Amerika’daki sömürgelerde tütün üretimi yaparak, tütün ticaretinden gelir sağlamaları yoluna gitmişlerdir. Bu şekilde ihtiyaç olan tütünü Amerika’dan getirmenin yanında tütün üretimi Avrupa’nın güney doğusundaki ülkelerden iç ülkelere ve sahilden Akdeniz’e ve Kuzey Avrupa’ya doğru yayılmıştır. Macellan tütünü Filipin adalarına, Portekizliler Hindistan, Japonya ve Çin gibi doğu ülkelerine götürmüşlerdir.

Tütün önceleri ibadetlerde kullanılan bir bitki sonraları şifa verici bir ilaç, nihayet keyif verici ve alışkanlık yapıcı bir ihtiyaç maddesi olarak dünyaya yayılmıştır.

Tütünün keyif verici olarak kullanılmaya başlanmasından sonra tüketimi hızla artmıştır. Fuzuli bir harcama olarak kabul edilmesi ve sağlığa zararlı olduğu ileri sürülerek ülkelerde çeşitli yasaklar getirilmiştir. 1575’de İspanya ve Amerikan kiliselerinde tütün kullanılması yasaklanmış, 1603’de İngiltere’de Kral I. Jacgue tütün içme aleyhinde mücadele etmiş, 1620’de Japonya’da tütün içme yasağı getirilmiş, 1652’de Almanya-Bavyera’da tütün kullanımı yasaklanmış, 1653’de Saksonya, Avusturya’da tütün içilmesi aleyhinde faaliyetler olmuş. 1634 yılında Rusya’da 1657 yılında İsviçre’de tütüne yasaklar konmuştur. Tütün kullanılmasına karşı konulan yasaklama ve ölüm cezaları çok sayıda insanın ölümüne sebep olmuş, buna rağmen insanlar tütün kullanmaya devam etmiştir.

Getirilen bütün yasaklar ve cezalara rağmen tütün kullanımının önü alınamamış. Devletlerin tütünden elde edecekleri geliri fark etmeleri ve bu gelirin önemli bir miktarda olması nedeniyle tütün kullanımı ve tarımı teşvik edilmiştir. Böylece devletler tütünden çeşitli vergiler, bandrol almaya imtiyaz ve tekeller kurmaya başlamışlardır.

Tütünün ilk kullanış şekli, kurutulmuş yaprakların ufalanarak bir boru ucunda yakılması ve borunun öteki ucundan çıkan dumanın çekilmesi şeklindeydi. Daha sonraları ilkel purolar şeklinde kullanılmıştır. Diğer bir içim şeklide pipo diyebileceğimiz lüle ve çubuklarla içilmesi şeklindeydi.

Kıyılmış tütünlerin yine bir tütün yaprağına sarılarak “CIGAR” şeklinde ve kağıda sarılarak içilmesi 18. Yüzyılda Orta ve Güney Amerika’da başlamıştır. Enfiye şeklinde tüketim giderek azalmış, porselen pipolar içinde kullanılması giderek rağbet görmüştür.

Kıyılmış tütünlerin kağıda sarılarak içilmesine 18. yüzyılda Güney Amerika’da başlanmıştır. Bu ilk sigaralar özellikle Brezilya’da çok rağbet görmüş bunlara “Papelitos” adı verilmiştir .

Avrupa’da sigara şeklinde tütün içme ilk defa İspanya’da olmuş, daha sonrada Fransa’ya geçmiştir. İlk sigaralar 1844 yılında Fransa’da yapılmış ve aynı yıl İtalya’da yapılan kağıt purolar büyük ilgi görmüştür. Sigaranın yayılması 1856 Kırım harbinden sonra olmuştur. Kırım savaşı sırasında gazete kağıdına sarılarak içilen tütünler Türk, İngiliz, Fransız ve yerli ordulara mensup askerler arasında büyük rağbet görmüştür. Harp koşullarının sigara kullanmayı artırması savaş sonrası yurtlarına dönen askerlerin bu alışkanlıklarını beraberinde götürerek oralarda devam ettirmesi sigara sanayinin temeli olmuştur .

Nihayet 1878 yılında saatte 3600 sigara yapabilen ilk sigara makinesi yapılmıştır. Sigara sanayinin bu şekilde gelişmeye başlamasıyla tütünün sigara şeklinde tüketilmesi, diğer tüketim şekillerine karşı üstünlük sağlamasına sebep olmuştur. Diğer tüketim şekilleri çok düşmüştür. Virginia purosu 20. yüzyılın başlarına kadar önemini korumuştur .

Bugün enfiye ve çiğneme şeklinde tütün kullanımı yok gibidir. İlkel kullanım şekillerinden zaten vazgeçilmiştir. Çok az miktarda özellikle Ortadoğu ülkelerinde nargile şeklinde tüketilmektedir. Pipo şeklinde içilmesi nispeten daha fazladır ancak buda çok önemsizdir. Sigaradan sonra ikinci büyük kullanma puro şeklindedir. Tütünün en önemli kullanma şekli sigara olup, bu alanda önemli bir sanayi doğmuştur.

TÜRKİYE’DE TÜTÜNÜN TARİHÇESİ


Tütün Türkiye’ye 1601-1605 yılları arasında İngiliz, Venedik ve İspanyol gemici ve tacirleri tarafından İstanbul yolu ile gelmiştir. Böylece tütün Avrupa’ya gelişinden 50 yıl sonra yurdumuzda kullanılmaya başlanmıştır. Ancak tütün tarımının ne zaman başladığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Tütün tohumu Rumeli’li tüccarlar tarafından Avrupa’dan getirilmiş ve ilk tütün tarımı Makedonya, Yenice, Kırcali de başlamıştır .

Osmanlı İmparatorluğu’nda 1633 yılına kadar tütün tarımı, ithalatı ve kullanımı konusunda herhangi bir yasaklama olmamış sadece ithalattan belirli bir gümrük vergisi alınmıştır.

Tütün kullanımının artması üzerine diğer ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de lehte ve aleyhte fikirler ortaya çıkmıştır. Din adamları tütün içme adetinin Kur’an-ı Kerime uygun olmadığını ileri sürmüşlerdir. Bunun üzerine Sultan I. Ahmed tarafından tütün içme yasağı getirilmiştir.

Tütün imalatının yoğun olduğu Cibali’de izmarit yüzünden çıkan yangından sonra IV. Murad ağır cezalar getirmiştir. Tütüne getirilen yasaklamalar IV. Sultan Mehmet tarafından 1646’da kaldırılıncaya kadar devam etmiştir. Yasaklama döneminde tütün içme yasağı yüzünden enfiye kullanımı artmıştır. Nargile içilmeside bu dönemde gelişme göstermiştir.

Tütün 1678 senesine kadar serbest bir şekilde ithal edildi. Daha sonra II. Süleyman zamanında Yenice ve Kırcali’de üretilip İstanbul’a getirilen tütünlerden 8-10 akçe gümrük resmi alınmaya başlanmıştır. Daha sonra bu işler emaneten yaptırılmıştır. Bundan sonrada bu vergiler artırılmış, hem alandan, hem de satandan vergi alınmaya başlanmıştır. Satandan 12 akçe alandan 8 akçe gümrük resmi alınması kararlaştırılmıştır. 1686 yılında gümrük vergisinin dışında tütün satandan alınan resim duhan gümrüğü adı ile 16 akçeye çıkarılmıştır. Bu vergi alma işi 1698 yılında 55 yük akçe karşılığı ihale edilmiştir .

Tütün tarımı bu yıllarda serbestçe yapıldığından büyük ilgi görmüştür. Anadolu’da da tütün ekilmeye başlanmıştır. Anadolu ve Trakya’da geniş sahalar tütün ekimine ayrılmıştır. Tütün üretimini düzene sokmak ve devlet gelirini artırmak için bir nizamname çıkarılmış. Alıcı, satıcı ve tütün üreticilerinden tütün cinslerine göre vergiler alınmıştır. Gümrük resmi okkasında 20-50 akçe arasında değişen miktarlara çıkmıştır. Çıkarılan bu nizamnameye göre tütün ekenlerden, tütünleri tarlada iken dönümünden iki buçuk kuruş on ikişer para “duhanı dönüm resmi” alınmıştır. Bu nizamname Reji idaresinin kurulmasına kadar gitmiştir.

Ülkemizde üretilmeye başlanan tütünler iklim, toprak şartları ve ekicisinin mahareti nedeniyle üstün kaliteli olmuş böylece Avrupa’da ithal tütünlerin yerini aldığı gibi, ihraç edilir duruma gelmiştir. İhracat nedeniyle birçok şehirde tütün gümrüğü teşkilatları kurulmuştur. Bu gümrüklerden Rumeli’de 13 tane, Orta Anadolu’da 11 tane, Doğu Anadolu, Arabistan ve Suriye’yi içine alan bölgede 6 tane olmak üzere 30 tane tütün gümrüğü kurulmuştur.

Osmanlı Devletinin yenilikçi Hükümdarı II. Mahmut kurduğu yeni asker ocağının masraflarını karşılamak için tütünden alınan vergileri yüzde yüz artırmıştır. 1826 yılında duhanı dönüm resminin geliri 3 000 keseden 6 000 keseye yani 3 milyon kuruşa çıkarılmıştır. 1840 yılında tütün ithalat ve ihracatından alınacak vergiler konusunda dost ülkeler ile bir ticaret anlaşması yapılmıştır. Kırım savaşı nedeniyle hazineye gelen yükü azaltmak için 1855 yılında alınan vergiler artırılmıştır.

Osmanlı Devleti döneminde tütünde en önemli gelişmeler 1861 yılında başlamış. Bu yıl ülkeye tütün ithali yasaklanmıştır. tütünün inhisar şeklinde idaresi 1862 yılında çıkarılan bir nizamname ile kabul edilmiştir. Daha önceki uygulamalar kaldırılmıştır. Bu nizamnameye göre tütünlerden kalitesine göre vergi alınmaktaydı. Daha sonra bu düzenleme kaldırıldı. Tütünlerin kalitesine bakılmaksızın okkasından 12 kuruş vergi alınması kararlaştırılmıştır. Çeşitli düzenleme ve değişikliklerle 1872 yılına gelinmiştir. 1872 yılında İlk Devlet inhisarı kurulmuş ve tütünlerin çıkış noktasından vergi alınması kararlaştırılmıştır. Tütün satmak ve inhisarı işletmek hakkı iki Rum bankerine 3500 altın mukabilinde satılmış altı ay sonrada fesih edilerek 1873 yılında yeni bazı düzenlemelerde yapılarak “İdarei İnhisariyeyi duhan” adıyla bir teşkilat kurulmuştur.

1874 yılında sigara ve paket tütün üretimi yapan fabrikalar kurulmuştur. Bu dönemde tütün tarımı serbest olarak devam ediyor ve tütün satış fiyatları kayıtlara tabiiydi. 1883 yılında yapılan bir şartname ile tütün inhisarlarının işletilmesi hakkı 30 sene süreyle “Memaliki Osmaniye Duhanları Müşterekilmenfaa Reji Şirketi” adlı Fransız Anonim Şirketine verilmiştir. Reji şirketi 13 Haziran 1921 tarihine kadar faaliyetini sürdürmüştür. Bu tarihte şirketle, hükümet arasında yapılan bir anlaşmayla Reji idaresi tamamen devlete geçmiştir. Cumhuriyete kadar üretilen tütünlerde çeşitli miktarlarda vergiler alınmış, bu vergiler bazen kalitesine göre değişme, bazen kilo başına standart olarak, bazen yörelere göre değişik vergiler şeklinde olmuştur .

1923 yılında I. İktisat kongresinde Reji şirketinin kapatılması kararlaştırılmıştır. 26 Şubat 1923 tarihli 558 sayılı Kanunla iç tüketim için tütün satın alınması, işletilmesi, sigara imali, ve satılması tütüne ait işlerin kanunlarla hükümet tarafından yürütülmesi kabul edilmiştir. Bu kanun gereği İnhisarlar İdaresi 1 Mart 1923 ten itibaren Devlet İnhisarı şekline gelmiştir. 1923 de sigara fabrikaları Türkiye’de kurulmuştur. 26 Şubat 1926 da hükümete verilen yetki süresi uzatılmıştır. 1926 tarih ve 907 sayılı kanunla yabancı ülkelerden gelen yaprak sigara, kıyılmış tütün, sigara, enfiye, puro v.b ithali ve ülke içinde sattırılması Devlet İnhisarına geçmiştir. Böylece ülkemizde uzun yıllar sürecek tütünde devlet tekeli tamamen başlamıştır. Daha sonra 12 Haziran 1930 tarihli ve 557 sayılı yasayla tütün inhisarının süreye bağlı olmadığı kabul edilmiştir.

Bu tarihten sonra Türkiye’de ki tütün tekeli üzerinde çeşitli düzenlemeler zaman zaman yapılmıştır. 5 Haziran 1930 tarihinde çıkarılan 1701 sayılı tütün inhisarı kanunu ile tütün tarımı, işlenmesi, nakli, ticareti ve fabrikasyon safhalarının düzenlenmesi yoluna gidilmiştir. Bu düzenlemelerin yeterli olmadığı görülmüş ve 10 Haziran 1938 tarihinde 3437 sayılı “ Tütün ve Tütün İnhisarı Kanunu” kabul edilerek 26 Ekim 1938 tarihinde itibaren yürürlüğe girmiştir.

Bu kanun otuz seneden fazla yürürlükte kaldı. Zamanla tütüncülükteki gelişmelere cevap veremez hale gelen bu kanun da yürürlükten kaldırılarak, 1969 yılında 1177 sayılı “Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu” kabul edilmiştir. Bu kanunla ilgili çeşitli esasları düzenleyen Tütün ve Tütün Tekeli Tüzüğü 1975 yılında çıkarılabilmiştir.

Bakınız
> Tütün Yetiştiriciliği
> Tütün (Nicotiana)


Son düzenleyen perlina; 13 Ocak 2017 01:17
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Şubat 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Sigara ve Tarihçesi

Ad:  Tütün.JPG
Gösterim: 1460
Boyut:  40.5 KB

Zehirli bir bitki olan tütünü, ince kağıda sararak hazırlanan, silindir biçiminde, ağızdan dumanı çekilen çağımızın toplu imha silahıdır. Tarihin en eski ve yaygın alışkanlığı olan tütün kullanımı, hayatımızdaki en büyük toplumsal sorunlardan birini oluşturmaktadır. Tütün tutsaklığının her geçen gün daha da yaygınlaşarak özellikle genç kuşakları, etkilemekte olduğu görülmektedir. Sigara tütün bitkisinin (nicotina tobacum) kurutulmuş yapraklarından hazırlanır. Tütün puro, enfiye ve hatta çiğneme şeklinde kullanıldığı gibi, pipo ile de içilebilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Sigaranın Tarihçesi
Sigaranın Avrupalı kaşiflerin Amerika'ya gidip, oranın yerli halkıyla barış çubuğu tüttürmesine kadar uzanan çok eski bir tarihçesi mevcuttur.

Tütün'ün anayurdu Amerika'dır. Avrupa'ya tütünü getiren ise 1492'de Kristof Kolomb'tur.

Amerikanın keşfinden önce, tütünü Amerika kıtasının yerlileri tedavi ve dini amaçlarla kullanıyorlardı.

Colomb, keşiften Avrupa'ya döndüğünde yanında bu kıtada daha önce hiç görülmemiş olan tütün tohumları ve yaprakları vardı.

Fransa 1556'da tütünle tanıştı ve Jean Nicot kısa zamanda tütün içmeyi popüler hale getirdi. Bilim adamları sigaranın içindeki bağımlılık yapan kimyasal maddeye,nikotin diyerek onun adını verdiler.

1600'lerde Amerika'da kölelere tütün üretimi yaptırılırken Japonya ve Rusya gibi bir çok ülkede tütün yasaklandı.

1761'de İngiliz doktor John Hill, 'Aşırı Enfiye Kullanımına Dikkat' isimli ve tarihte bilinen ilk tütün-kanser araştırması olan raporunu yayınladı.

Kırım Savaşının 1854'te başlamasıyla, İngiliz ve Fransız askerleri Türk tütünüyle tanışıp onu Avrupa'ya götürdüler.

Saint John Hastanesi 1889'da sigaranın zararları ve gırtlak kanserine neden olduğunu anlatan bir kitap yayınladı.

1903 yılında Kanada'da sigaranın yasaklanması için meclise kanun tasarısı verildi.

1.Dünya Savaşının başlamasıyla birlikte tüm dünyada cephedeki askerlere tütün yollama kampanyaları başlatıldı.

Almanya'da Köln Üniversitesi bilim adamları, 1930 yılında sigara ve kanser arasındaki ilişkiyi istatiksel olarak ortaya çıkardı.

2. Dünya Savaşıyla birlikte cephedeki askerlere sigara taşınmaya başladı.

Yıl 1943 olduğunda dünya yetişkin nüfusunun yaklaşık %60-80'i sigara içiyordu.

Amerikan Kanser Derneği , sigaranın sağlığa zararlı olabileceğini belirtti(1944). Kanadalı doktor Norman Delarue 1947'de akciğer kanseri hastalarının %90'ının sigara tiryakisi olduğunu göstere bir araştırma yayınladı.

Günümüzde artık sigaranın zararları çok iyi bilinmekle birlikte kullanımına halen devam ediliyor.
Son düzenleyen perlina; 13 Ocak 2017 01:34
AlCoLiC - avatarı
AlCoLiC
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #3
AlCoLiC - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Jean Nicot.JPG
Gösterim: 1231
Boyut:  41.5 KB
Venezuela yakınlarında, Antiller'e bağlı küçük bir ada olan Tobago'nun ilk yerlileri, kırmızı ya da erguvan rengi çiçekler açan güzel bir bitkinin yapraklarını kurutuyor ve dinsel törenlerde bu kurumuş yapraklan ateşe atarak çıkan dumanları içlerine çekiyorlardı.

İspanyol fetihçilerinin keşfettiği bu bitki, XVI. yy.ın sonlarında Avrupa'ya getirildi ve tütün kullanma alışkanlığı hızla yayılarak moda oldu. O zamanlar tütün ya pipoyla içilir ya da çok ince kıyıldıktan sonra enfiye halinde burna çekilirdi. Tütünden sigara yapılması çok daha sonraki yıllara rastlar.

İspanya'da Fransız elçisi olan Jean Nicot, tütünün bileşimindeki alkaloitin tedavi edici bazı özellikler taşıdığını fark ederek bu alkaloite kendi adını verdi (nikotin). Hattâ, migren ağrılarını geçirmesi için Catherine de Meclicis'e ilaç olarak tütün tozu gönderdi.

Önceleri ilaç olarak kullanılan tütün, tedavi edici özellikleriyle kısa sürede ün yapmıştı: çoğu ülkelerde tütün satışının yasaklanmasına, din adamlarının tütün içenleri aforoz etmesine, hattâ Murat IV devrinde Osmanlı İmparatorluğu'nda konulan tütün yasağının idama varacak kadar ağır cezalara bağlanmasına rağmen alışkanlığın önü alınamamış ve sonunda çoğu hükümetler bu keyif verici maddeyi bir gelir kaynağı haline getirmeyi tercih etmişti.

Nitekim başlangıçta tütün ithalini tekeline alan (1862) Osmanlı Devleti, sonradan ithalâtı yasaklayarak yerli tütün ekimine tekel koydu. 1923'ten beri tütün alımı, tütün, sigara yapımı ve satışı devletin elindedir.
Son düzenleyen perlina; 13 Ocak 2017 01:34
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
13 Ocak 2017       Mesaj #4
perlina - avatarı
Ziyaretçi
61276d1484251097 tutun yetistiriciligi tutun

Sınırlı bir kullanım alanına sahip olan deli tütün genellikle pipo, çiğneme ve enfiye tütünü olarak kullanılır. Bu her iki tür de ilk kez 1753’te Linnaeus tarafından tanımlanmıştır. Bu iki ana tür dışında N. attenuata, N. trigonophylla ve N. quadrivalvis gibi bazı tütün türleri de eskiden Kuzey Amerika Yerlilerince yakılarak içilirdi. N. sylvestris ve N. alata grandiflora gibi bazı türler ise alımlı çiçeklerinden ötürü süs bitkisi olarak yetiştirilir. Avustralya kökenli birkaç tür dışında Nicotiana türlerinin çoğunun Batı Yanküre’ye özgü olduğu sanılmaktadır.

Kristof Kolomb Amerika’yı keşfettiğinde yerli halk tütün yetiştiriyor ve kullanıyordu. Günlük yaşamlarında çok önemli bir yer tutan, hatta bazı özel törenlerin simgesi olan bu ürün için çeşitli tarım yöntemleri geliştirmişlerdi. Amerika’ya yapılan seferler sonucu tütün ilk kez 16. yüzyıl ortalarında Avrupa’ya getirilerek Fransa’da, Portekiz’ de, İspanya’da ve İngiltere’de yetiştirilmeye başlamış, oradan da tüm dünyaya yayılmıştır. Bu bitkilerin bilimsel cins adı, hasta olan Fransız kral naibesi Catherine de Medicis’ye ilaç olarak tütün tozu gönderen Fransa’nın Lizbon büyükelçisi Jean Nicot onuruna verilmiştir.

İlk kez nerede ve hangi tarihte yetiştirilmeye başladığı kesin olarak saptanamamakla birlikte Türkiye’de 17. yüzyılın başlarından beri tütün üretildiği bilinmektedir. Osmanlı döneminde üretimi genellikle Türkler,ticareti de yabancılar tarafından yapılan tütünün ekimi ile satışının denetimi ve işlenmesi hakkı 1884’te kurulan Reji verilmiş, Cumhuriyet’ten sonra da devlet tekeli altına alınmıştır (1932). Günümüzde tütün ve sigara üretimi ile ticareti önemli ölçüde Tekel'in denetim ve gözetimi altında yapılır.

Dünyada Şark tütünü adıyla tanınan tütünlerin başlıca üreticilerinden biri Türkiye’dir. l. ve II. Dünya Savaşı yıllarında bunalımdan olumsuz biçimde etkilenen Türk tütüncülüğü, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD kaynaklı Virginia tütününün hızla yaygınlaşması üzerine Şark tütünlerine talep azalınca daha da geriledi. 1960’larda yaygınlaşan mavi küf hastalığından da büyük zararlar gördü. Tüm bunlara karşın gene de genişleyen tütün ekim alanları 1950’de 125 bin hektarken 1974’te 376 bin hektara ulaştı. Tekel’in alımlanyla desteklenen üreticilerin tütün ekimini öteki bitkisel ürünlerin yetiştirildiği alanlara da kaydırması sonucunda tütün üretimi 1976’da 324 bin tona çıktı. Ancak 24 Ocak 1980’de Türkiye çapında alman ekonomik önlemler doğrultusunda destekleme alımları kısıtlanınca tütün alanları daralmaya, tütün üretimi de azalmaya başladı; 1981’de 177 bin hektara ve 168 bin tona, 1986’da da 170 bin hektara ve 158 bin tona kadar düştü. Bölgesel tütün çeşitlerinin durumunu dikkate alan Tekel, 1985’te Türk Tütünlerinin Kalitesini Geliştirme Projesi’ ni yürürlüğe koydu ve Amerikan grad sistemine göre alım yapmaya başladı.

Buna göre Ege Bölgesi’nde A grad, Karadeniz Bölgesi’nde B grad, Marmara Bölgesi’nde kapa, Doğu Anadolu Bölgesi’nde kapa kapa, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de kırık tütün alımları yapılmaktadır. Yaklaşık 500 bin ailenin tütün üretimiyle geçindiği Türkiye’de Tekel’e bağlı Yaprak Tütün İşletmeleri ve Ticareti Müessesesi tarafından kurulmuş olan 43 kadar tütün bakım işletmesi vardır. Tütün ticareti serbest olan ve önemli bir tütün ihracatçısı olan Türkiye’ de Tekel’den başka tüccarlar tarafından da tütün alımı yapılmaktadır.

Genellikle Ege Bölgesi’nde üretilen tütünler yurtdışına ihraç edilir; öteki bölgelerde elde edilen ürün ise yurtiçinde değerlendirilir. Tütün üretimi, pazarlanması, bakımı, işlenmesi, mayalandırılması, fabrikasyonu ve ihracatı konularında eğitim veren Ege Üniversitesi’nin Ziraat Fakültesi’ne bağlı Akhisar Tütün Eksperleri Yüksekokulu açılmıştır.

Kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
13 Ocak 2017       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Tütünün Tarihi



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

29 Eylül 2014 / Misafir Soru-Cevap
30 Eylül 2010 / kompetankedi Türk ve İslam Dünyası
6 Ekim 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Ağustos 2017 / ThinkerBeLL Ekonomi
7 Mayıs 2014 / _EKSELANS_ Mimarlık