Arama

Ahemeniler

Güncelleme: 22 Şubat 2016 Gösterim: 1.335 Cevap: 0
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
22 Şubat 2016       Mesaj #1
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
MsXLabs.org & Büyük L.

Sponsorlu Bağlantılar
AHEMENİLER ya da ARAMAMIŞLAR, Pers hanedanı (İ.Ö. 550-İ.Û. 330). Tarihçi Herodotos’a göre hanedan, on pers kabilesi içinde en cesurlan sayılan Pasargadlar’dan gelir. Kabilenin daha sonraki yıllarda imparatorluğu kuracak olan kanadı, Taht-ı Cemşit (Persepolis) ve Nakş-i Rüstem çevresinde bulunuyordu. İ.Ö. IX. yy.’da Kuzey İran'da Orumiye gölü yakınında yerleşmiş olan Ahemeniler, Asurlular’a bağımlı olarak Persler'i yönetiyorlardı. Daha sonra Med, Asur ve Urar- tu baskısıyla güneye, Zagros yöresine göçtüler. Teispes, Elam'a bağımlı olan küçük devletinin sınırlarını genişletti ve "Anzan kralı” sanını aldı (VII. yy.). Teispes, krallığını iki oğlu arasında böldü: Ari- aramme’ye yeni alınan Anzan ve Fars yöreleri, Keyhüsrev’e de Parsuma düştü. Bu iki küçük krallık, Medler ve Asurlular’a bağımlı olarak varlıklarını korudular. Parsuma kralı Keyhüsrev I, Asur kralı Asurbanipal’a vergi ödüyordu (İ.Ö. 639). iki krallığı birleştiren Keyhüsrev II, Anzan kralı oldu. Sonra Med hükümdarı Astyages'e başkaldırdı; İran'a egemen oldu (İ.Ö. 550). Kral Karun’u yenerek Lydia’yı, yani Küçük Asya’nın büyük bölümünü ele geçirerek “Pers kralı" sanını aldı (İ.Ö. 546). Babil devletini yıktı (İ.Ö. 539). Oğlu Kambiz II, Mısır’ı (İ.Ö. 525), Sirenayka (Libya) ve Nübye’yi imparatorluğa kattı. Ahemeni krallarının en büyüğü sayılan Dara I, imparatorluğun sınırlarını korumakla yetinmedi. Ülkedeki ayaklanmaları bastırdığı gibi, sınırları kuzeyde Saka- lar’ın ülkesinden, güneyde Sudan’a, doğuda indus ovasından batıda Trakya ve Makedonya’ya kadar genişletti. Otuz beş yıl süren saltanatında merkezi bir yönetim kurdu; yerel yönetimi örgütledi. Bütün Orta Doğu’yu kapsayan imparatorluğunu, başlarında satrapların (valiler) bulunduğu eyaletlere bölmüştü. Her eyjlet, imparator tarafından atanan ve ona bilgi veren denetçilerce sürekli denetlenirdi. Ahemeniler, egemenlikleri altındaki, birbirlerinden çok farklı gelenek, kurum, dil, din ve kültürlere sahip kitleleri liberal biçimde yönettiler. Dara’nın oğlu Kserkses döneminde imparatorluk gerilemeye başladı. imparatorluğun eyaletlerinde satrap- ların başkaldırması, tahta geçen yeteneksiz hükümdarlar, devletin çöküşünü hızlandırdı. Son ahemeni imparatoru Dara III (Kodaman), Büyük İskender’in saldırısı karşısında impatorluk topraklarını savunamadı.

Ahemeni hanedanında krallık babadan oğula geçerdi. Kimi dönemde baba-oğu- lun bir arada hüküm sürdükleri de oldu. Kralın ardılı bulunmadığı durumlarda yeni imparator, Dara l’in imparatorluğa gelişinde olduğu gibi, soylu ailelerin oylarıyla seçilirdi. Ahemeni hükümdarının, tanrı Ahura Mazda’nın koruduğu, sevdiği kişi olduğuna inanılırdı. Dara I ve onu izleyen hükümdarlar, Ahura Mazda tarafından iktidara getirildiklerini ileri sürdüler. Ahemeni hanedanından gelmek ve tanrı tarafından seçilmek, iktidarlarının temel dayanağı oldu.

Feodal bir yapısı olan Ahemeni impa- ratorluğu’nda kral ailesinin, soyluların geniş toprakları vardı. Yönetimin ve ordunun başında bulunan satrap ve komutanlar, hükümdarın bandaka’sı, yani vasalı sayılırlardı. Bunlar krala bağlılıklarını belirten kuşaklar (band) takarlardı. Satraplar, "krallığın koruyucusu” sanını taşırdı. Kral, nasıl tanrı Ahura Mazda’ya karşı sorumluysa, satraplar da yalnız krala karşı sorumluluk taşırlardı. Kral kendi adına altın sikke bastırırken, satraplar da kendi adlarına gümüş ve bakır para başarabiliyorlardı. Para sistemini yaygınlaştıranlar da Ahemeniler oldu. Alışverişte takas yerine paranın kullanılması, ticaretin gelişmesini hızlandırdı. Ölçü ve tartı birimleri kurallarla düzenlendi.

İmparatorluğun, çağın uygar ve zengin yöresi olan Orta Doğu’da egemenlik kurması, ekonomik gelişmeyi sağlayacak huzurlu bir ortam yarattı, imparatorluktaki ticaret merkezleri arasında etkili bir iletişim ve ulaşım sistemi kuruldu. Bu merkezleri bağlayan yollar, kervanların, postanın, orduların, krallık denetçilerinin hızla, güvenle gidiş gelişini sağlıyordu. Susa’dan Sar- deıs’e, oradan da Efes'e uzanan ünlü “Kral Yolu” gibi pek çok yol, imparatorluk tarihe karıştıktan sonra da uzun yıllar kullanıldı. Dara I zamanında Süveyş’ten Nil’e bir kanal açılarak Akdeniz, Kızılde- niz’e bağlandı. Bu kanal, imparatorluğun batı eyaletleriyle doğu eyaletleri arasındaki ulaşımı kolaylaştırıyordu.

Arkeol. Ahemeni sanatı, gezginlerin XII. yy.’dan başlayarak söz ettikleri Persepolis harabeleri ve ancak 1852’ye doğru Loftus'un bulduğu Susa harabeleri dolayısıyla gündeme gelmiştir.

Ahemeni mimarisinde, sarayların kapı ve pencere çerçevelerinde taş kullanılıyordu. Kaya çıkıntıları üzerinde inşa edilen bu saraylara alçak kabartmalarla süslenmiş geniş merdivenlerle girilmekteydi. Bu anıtsal mimari, sütunların bolluğuyla dikkati çeker. Örneğin, çatısı 20 metre yüksekliğinde altışarlı altı sıra halinde dizilmiş sütunlar üzerinde duran Apadana (taht salonu), bir Ahemeni esendir. Sütunlar, sırt sırta vermiş iki boğa (ya da kartal başlı aslan) ön-gövdesinden oluşan tipik bir başlık taşır ve çatı kirişleri bu başlıklar üzerine oturtulur.

Kaya yamaçlarına oyulan kral mezarlarında, Keyhüsrev'e ait olduğu sanılan, Pa- sargad’daki, basamaklar üzerine oturtulmuş dikdörtgen taş anıt bir yana bırakılırsa, Persepolis ve Nakş-i Rüstem’de görüldüğü gibi kayaya işlenmiş iki yanı sü- tunlu bir kapı ile kapının üstünde kralı sedir biçiminde çok büyük bir taht üzerinde oturmuş olarak canlandıran alçak kabartmalar bulunur. Yığma taştan dört köşe kule biçiminde yapılmış iki yapı, pencere yerine kullanılan siyah taşlarla süslenmiştir. Nakş-i Rüstem yakınlarında, dörtköşe taşlardan yapılmış, alçak kabartma mazgallarla süslü Ateş mihraplarına rastlanır. Sarayların duyar altlarında ve merdiven boylarındaki, mimari ya da dekoratif amaçlı bu alçak kabartmalar, büyük boyutlu tahtı üzerinde "bütün görkemiyle” oturan kralın önünden geçen muhafızları,armağanlarını sunan haraçlıları ve saraylıları alabildiğine uzayan diziler halinde gösterir, imparatorluk yolları üstünde de, kralın şanlı başarılarını hatırlatan eserlere rastlanır (Dara'nın Bisü- tun kayalığı üstündeki alçak kabartması). Sarayların tuğla duvarları, Babil’de olduğu gibi, cilalı süslemelerle kaplıydı. Dara1 nın okçularını gösteren Susa'daki sarayın panoları da bu şekilde restore edildi. Bir yangında harap olan saray, Artakserkses Mnemon tarafından restore edilmiş ve lacivert taşından zemin üzerinde efsanevi hayvanlarla,gezi nen aslanlarla ve sfenkslerle süslenmişti.

Dara'nın başkanlık mührü, süsleme sanatının çok güzel bir örneğidir. Bu mühür, silindir mühürlerin ve üzerinde kral ya da satrap tasvirleri bulunan para ya da “Dara altın sikkelerinin birçoğu gibi ince bir zevkle işlenmiştir. Sarayda ağır basan biçimciliğe daha az bağlı olan kuyumcular, Luristan’lı uzak atalarından kalma bir yetenekle, hayvan biçimlerini ustaca üslup- laştırmakta ve bunlara büyük bir dekoratif değer kazandırmaktaydılar. Nitekim, Persepolis hâzineleriyle 'Oxus” (Amu- derya) hâzinesi ve Susa’daki bir mezarda bulunan, bir prensese ait ziynet eşyasının kenar tırtıllarında ve bölmeli mine işçiliğindeki büyük ustalık da bunu kanıtlar, (- PERSLER.)

ѕнσω мυѕт gσ ση ツ