Arama

Anne Adaylarına Öneriler

Güncelleme: 2 Mart 2013 Gösterim: 10.033 Cevap: 6
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ekim 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anne Adaylarına Öneriler

Sponsorlu Bağlantılar
Anne adaylarına, yürürken fazla zorlanmamaları, herhangi bir sinyalde yürüyüşe ara vermekte tereddüt edilmemesi öneriliyor.

İlaç kullanımına dikkat!
Anne adayları ilaç kullanımı konusunda dikkatli olmanız gerektiğini akıllarından çıkarmamalılar. Doktor kontrolü dışında kullanılan ilaç kullanılması bebekte çeşitli organların yapılarındaki ya da fonksiyonlarındaki anormallikler, büyümenin gecikmesi veya davranışsal bozukluklar gibi çeşitli anomalilere yol açabilir. Ayrıca ilaçlar anne sütüne karışarak bebeğe geçebileceğinden ilaçlar bu dönemde yine doktor kontrolünde alınmalıdır.

Spor

Hamilelik döneminde yürümenin, en ideal spor olduğu vurgulanıyor. Yürüyüş hem güneşten faydalanıp kemikleri güçlendirmek hem de ciğerlere temiz hava depolamak açısından önemli. Anne adaylarına, yürürken fazla zorlanmamaları, herhangi bir sinyalde yürüyüşe ara vermekte tereddüt edilmemesi öneriliyor.
Ancak dengenin önemli olduğu jimnastik, dağcılık ve benzeri sporlardan kaçınılmalı. Rahmin büyümesine bağlı olarak vücudun ağırlık merkezi değişir ve dengenizi kaybedebilirsiniz. Çarpışma riski olan her spordan uzak durmalı.

Güneşlenme
Çok dikkatli olarak, çok kısa süre ve koruyucu kremler kullanılarak güneşlenebilinir. Güneş ışınlarının derideki lekelenmeleri arttırdığı unutulmamalıdır.

Alkol ve Sigara Kullanımı
Gebelikte kullanılan alkol, abortus(düşük), ölüdoğum, bebekte gelişme geriliği, çeşitli baş-yüz gelişim kusuları ve zeka geriliği gibi istenmeyen durumların oluşmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle gebeliğinizi planladığınız andan itibaren ve tüm gebelik boyunca alkol kullanımından kaçının. Sigara içen anne adaylarının çocuklarında anomali olma olasılıkları daha yüksek olduğundan sigara kullanımından da kaçınmak gerekir.

Beslenme
Günlük öğün sayınızı en az beşe çıkarın. Bol bol su için. Çünkü bu, kabızlık yaşamanızı önlemeye yardımcı olacak ve özellikle yaz aylarında halsizlik şikayetlerinizin azalmasını sağlayacaktır. Hamilelikte çinko ve vitamin alımı da önemlidir. Hamilelik döneminde alınan çinkonun bebeğin zeka gelişimini olumlu yönde etkilediği saptandı. Ayrıca yine hamilelelik döneminde demir alımı önemlidir.

Yolculuk
Hamilelerin uzun yolculuklarda emniyet kemeri takmaları ve sık sık araçtan inerek yürüyüş yapmaları gerekiyor. Trafik kazalarından sonra hamile bayan kafa tramvası ve şoktan dolayı hayatlarını kaybedebiliyor, rahim yaralanması sonucunda da bebeklerin hayatlarını kaybedebiliyor.


Alıntıdır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
2 Kasım 2008       Mesaj #2
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor. Hekim tarafından istenmeyen gebelikler, Antalya'da düzenlenen 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nin en önemli konu başlıklarındandı. Anne ve bebek açısından risk taşıdığı için hekimler tarafından "istenmeyen gebelik"leri iç hastalıkları ve jinekoloji uzmanlarına sorduk.

Sponsorlu Bağlantılar
Bir Alman ilaç firması, antibiyotik üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu 1950'lerde "talidomid" maddesini buldu. Yüksek doz "talidomid"e maruz bırakılan hayvanlar üzerinde yaptığı testlerle ilacın zararsız olduğunu, önemli bir yan etkisinin olmadığını duyurdu.

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nden de (FDA) onay aldı. Güçlü bir sakinleştirici olarak pazarlanan ilaç, Batı Almanya'daki doktorlar tarafından uykusuzluk ve sabah bulantısı şikâyetiyle gelen gebelere de verilmeye başlandı. Giderek dünya geneline yayılan ilaçlar, pek çok marka adı altında piyasaya sürüldü. İlacı kullanan gebeler; uykuya eğilim, halsizlik, kabızlık, deride kızarıklık, baş ve mide ağrısı, el ve ayakta uyuşma, baş dönmesi, sinirlilik, titreme, kulak çınlaması, depresyon gibi yan etkilerden söz etmeye başladı. Ve bir yıl içinde bu ilacı kullanan anneler, çok sayıda doğumsal anomalili bebek dünyaya getirmeye başladı.

En yaygın olanı normalden kısa, "malforme" diye tanımlanan biçim kusuru, yüzgeç benzeri kol ve bacaklarla kendini gösteren "fakomeli'ydi. Hatta bu anomaliyle dünyaya gelen çocuklara "yüzgeçli bebekler" denmeye başlandı. Diğer doğumsal bozukluklar ise; gelişimini tamamlayamamış parmaklar, sağırlık, körlük, yarık damak ve kalpte, sinirlerde, cinsel organda, böbreklerde, sindirim sisteminde bozukluk şeklinde açığa çıkıyordu.

Bazı anneler sadece bir tablet talidomid almıştı ama özellikle gebeliğin en kritik noktası olan ilk üç ayda alınan tek dozun bile bebek üzerinde çok ciddi yan etkilerinin olabileceği sonra anlaşıldı. Talidomid tüm dünyada piyasadan çekildi. Fakat çok geç alınmış bir karardı bu. Dünya üzerinde 46 ülkede 10 binin üzerinde bebek, ilacın yan etkisiyle sakat doğdu, yaklaşık yarısı erişkin bir birey olamadan yaşama veda etti. Yaşananlar, dünya tıp tarihine "talidomid faciası" olarak geçti.

Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor. Hekim tarafından istenmeyen gebelikler, Antalya'da düzenlenen 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nin de en önemli konu başlıklarındandı. Biz de konuyu uzmanlarla görüşerek gebeliği risk grubuna sokan ilaçları öğrendik.

X grubu ilaçlar asla kullanılmamalı
Hamilelik döneminde ilaç kullanımı bir hayli yaygın. Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Op. Dr. Çetin Çam, gebelerin yüzde 90'ının hamilelik süresince reçeteli veya reçetesiz ilaç kullandığını söylüyor. "Bir kısmı hekim takibinde gerekli olduğu için, bir kısmı kişinin, özellikle gebe olduğunu bilmediği bir zaman süresince kullandığı ağrı kesici, ateş düşürücü ve benzeri ilaçlar. Bir hekim, gebeliğini tespit ettiği bir kadında her türlü ilaç ve benzeri kullanımını sormak zorunda. Bu tip ilaçlardan çok önemli bir kısmının gebeliği ve/veya bebeği kötü yönde etkilemediği bilinmekle beraber, ciddi tehlikeleri olabileceği de akıldan çıkarılmamalı."

Gebelikte ilaç alımı sorgulanırken ilaç kavramına da açıklık getirilmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. Çetin Çam, doğal gıdalar dışındaki her türlü madde tüketiminin bu gruba girdiğini belirtiyor: "Bazı doğal gıdaların aşırı tüketiminde istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. İlacı sadece fabrikada üretilen, paketlenen ve eczanelerde satılan bir ürün olarak düşünmemek lazım. Birtakım aşılar bile gebelikte istenmeyen sonuçlara yol açabilir."
Türkiye'de küçük ya da büyük anomalili doğum oranı yüzde 3. Bunun yüzde 70'inin nedeni belli değil ama İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler yüzde 1-2'sinin tek sorumlusunun ilaçlar olduğunu söylüyor.

"İlacın dozu, alınış yolu, metabolizması ve ilaçların annenin gebeliğinin hangi döneminde kullanıldığı, yapacağı zararlar açısından çok önemli. Hekimler tarafından çok iyi bilinmesi, ilacı kullanan anne adayının aydınlatılması, gerekirse gebeliğe son verilmesi gerek."

Gebelik sırasında kullanılan ilaçlar, taşıdıkları risklere göre kategorilere ayrılıyor. A kategorisinde vitaminler var mesela. Hem insan hem de havyan deneylerinde zarar vermediği kanıtlandığı için rahatlıkla kullanılabilir.
B kategorisinde, hayvanlar üzerinde risk tespit edilmeyen ama insan üzerinde deneyi olmayan penisilin grubu antibiyotikler bulunuyor. Bu ilaçlar da güvenliye yakın şekilde kullanılabilir. Elbette hekim kontrolünde. C kategorisinde ise biraz daha risk taşımaya başlayan, hayvan deneylerinde risk gözlenen ilaçlar yer alıyor. Prof. Dr. Kerim Güler'e göre bu ilaçların yaşamsal kâr-zarar hesabı yapılarak kullanılması gerek. "Annenin hayatı ciddi tehlike arz ediyorsa, o anki hastalığı tedavi edilmediği taktirde zarar görecekse kullanılabilir ancak" diyor. D grubunda da yine risk yapacağı kanıtlanan bazı ilaçlar var.

Ve X grubuYani gebelikte asla kullanılmaması gereken ilaçlar. Veya kullanıldığı dönemde asla gebe kalınmaması gereken. Genellikle immün spesif denen bazı romatizmal hastalıklarda, kanser hastalıklarında veya immün sistemi baskılayan, kronik hastalıklara maruz kalan hastaların bu ilaçları kullanırken farkında olmadan gebe kalması durumunda, özellikle gebeliğin ilk 70 gününde (organların gelişme dönemi) kullandıysa mutlaka gebeliğin sona erdirilmesi gerekiyor.

Kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlar
Diyelim ki kronik bir hastalığınız var, rutin ilaç kullanıyorsunuz ve gebe kalmak istiyorsunuz. Gebe kalmak için hekiminizin onay vermesi gerekiyor. Zira hekim kontrolünde, hastalığın en hafif seyrettiği dönemde ilaçların kesilip öyle gebe kalınması gerek.

Ya gebeliğiniz planlı değilse? Kronik hastalığınız için ilaç kullanırken farkına varmadan gebe kalırsanız? Prof. Dr. Kerim Güler, farkına varmadan gebe kalma oranının Türkiye'de çok fazla olduğunu ve ciddi risk taşıdığını söylüyor: "Hasta bu ilaçları almaya devam ediyorsa fetus açısından büyük zararları var. Bir de bazı grup gebelikler var ki, annenin bir hastalığı var, hamile kaldığı anda hastalık ilerliyor. Bu da büyük sorun. Hekimler tarafından uyarılıyor ama bu tür gebeleri de çok sık görüyoruz."

Her türlü hastalık gebeliğe eşlik edebilir, gebelikten önce veya ilk defa gebelikte de ortaya çıkabilir. Op. Dr. Çetin Çam, jinekoloğun mutlaka, hastalığın uzmanı hekimle işbirliği içinde gebeyi ortak takip etmesi gerektiğini söylüyor. "Uzmanın, gebeliğin hastalığın seyrini ne derecede etkileyebileceğinde tecrübe sahibi olması gerekir. İşbirliği içinde yapılan bir takipte gebelik sonuçları oldukça yüz güldürücü oluyor."

Gebelikte en önemli hastalık grubunu guatr sorunları oluşturuyor. Mesela hipotiroidi. Tiroit bezinin az çalışması durumunda hamile kalındığında çocuk tiroit hormonlarından yoksun doğuyor. Bu da gelişme geriliği, zekâ faaliyetlerinde düşüklük anlamına geliyor. "Hipotiroidi hastaları hamile kalamaz mı peki?" sorumuza "Hekim tarafından ilacın dozu artırılarak hamile kalınmasına izin verilebilir" yanıtını alıyoruz.

Bir de gizli hipotiroidi hastaları var. Hastalığını bilmeden hamile kalanlar yani. Prof. Dr. Kerim Güler, bunların da sayısının çok olduğunu belirtiyor. "Annenin hormonları az, plasenta yoluyla çocuğa geçen hormonlar da Doğuştan guatrı az çalışan çocuğun başı büyük olur, zekâ fonksiyonları ilerleyen zamanlarda düşebilir." Tiroit bezinin az çalışması gibi çok çalışması da (hipertiroidi) sorun gebelikte. Tiroit bezinin yavaşlatılmasını sağlayacak ilaçların belirli dönemlerde hekim tarafından uygun şartlarda kullanılması, anneyi normal düzeye çekerek çocuğun sağlıklı doğmasını sağlıyor.

Gebelikteki diğer risk faktörü ise diyabet. Anne hamile kaldığı zaman plasentadan salgılanan bazı hormonlar insüline, yani kan şekerini düşüren hormona karşıt yönde etki gösteriyor. Bu nedenle diyabeti yokken hamilelik döneminde diyabeti çıkan hastalar olabiliyor.

Diyabetli bir hastanın hamile kalmasında ise tedavide insülin ihtiyacını arttıran bazı tablolar ortaya çıkabilir ve hastalık ilerleyebilir. Bunun farkına tedavide varılması, annenin insülin dozunun ayarlanması gerek. Anne normal kan şekeriyle doğuma giderse herhangi bir sorun yaşanmayacağını söylüyor uzmanlar.

Böbrek hastalarının hamile kalması durumunda veya hamilelik döneminde ortaya çıkan böbrek hastalığı da çok önemli. Böbrek fonksiyonları çok bozuk hastaların zaten hamile kalamayacağını söyleyen Prof. Dr. Kerim Güler, kalsa bile çocuğun gelişemeyeceğini belirtiyor.

"Ancak" diyor, "Kreatin değeri dediğimiz böbrek fonksiyonları 3'ün altında olanlar, hafif derecede böbrek yetmezliği olanlar, hamile kalabilir. Çok yakından takip edilirse rahatlıkla doğum yapabilir." Ya takip edilmezse? Yanıt; tansiyon yüksekliği, bacaklarda ödem ve idrarda protein kaybı bulguları ilerleyerek, annenin erken kasılmalarına ve çocuğun da strese girmesine yol açarak hem annenin hem çocuğun hayatını tehlikeye sokuyor. Hastaların bilhassa gebeliğin sonlarına doğru çok yakından takip edilmeleri gerekiyor. Ayaklarda şişme, tansiyonda yükselme olduğu anda mutlaka hekimlerine başvurmalılar. Kontrol altına alınamıyorsa, bebek doğacak kiloya ulaştığı anda gebeliğe son verilmesi gerektiğini söylüyor Prof. Dr. Kerim Güler. "Gebeliğe son verilmediği takdirde anne, hipertansiyona bağlı birçok hastalığa maruz kalabilir. Beynin kanlanması bozulabilir. Ki, mortalitesi (anne ölümü) çok yüksektir."

Romatoit artrit ve lupus gibi romatolojik hastalıklar da her aşamada ilaç almayı gerektiriyor. Alınan ilaçların fetusa etkisi kaçınılmaz. Özellikle hamileliğin 70'inci gününe kadar olan fazda büyük anomalilere, derin kalbe, böbreklerin olmamasına sebep olabilir. Bu hastaların, hastalığın hafif seyrettiği dönemde hamile kalmasına müsaade ediliyor. İlaç alternatifleri çok fazla olduğu için B kategorisindeki ilaçlara geçilip, klinik bulguları azaltarak normal doğum yapmasına olanak sağlanabiliyor.

Gebelikte önemli olan bir hastalık da kalp hastalığı. Özellikle kapak hastalıkları denen veya dışarıdan takılan takma kapağı olan hastalar için doğum büyük bir yük. Kalp yetmezliği olan kalbin kasılma gücü yüzde 40'lardayken gebe kalınan durumlarda kalp yetmezliği bulguları çok ilerlediği için hekimler bu durumda hamileliğe izin vermiyor. Gebe kalınmışsa da bebeği erken dönemde, anneye zarar gelmeden almak gerekiyor.
Bu hastalar hamile kaldıklarında, kanı sulandıran, kapaklarda damarların tıkanmaması için kullanılan ilaçlar, doğacak bebek için risk teşkil ediyor. Gebeliğe son verilmediği takdirde annenin hastalığı ilerleyebilir, çocuğun gelişmesi bozulabilir ve çok büyük oranda anne hayatını kaybedebilir.

Ve karaciğer hastalarıProf. Dr. Kerim Güler'e göre, gebelik karaciğer için de yük. "Daha önceden karaciğer rahatsızlığı olmayan hasta, hamilelik sırasında gebelik yağlanması denen ciddi bir tabloyla karşı karşıya kalabilir. Help sendromu denen karaciğer enzimlerinin yıkılması ciddi bir tablodur. Karaciğer yetersizliğe girer, enzimleri yükselir, kanda kanamayı durduran kanama faktörleri düşer ve hasta kanamalarla kaybedilir. Gebelikte en çok korktuğumuz durumdur. Mutlaka yoğun bakım şartlarında atlatması gerekir o durumu."

Bütün bu risklerle karşılaşmamak için yapılacak olan açık; hamilelik öncesinde gereken kontrolleri yaptırmak, hamilelik öncesinde ve sonrasında doktor takibinde bulunmak.


GEBELERİN ASLA KULLANMAMASI GEREKEN İLAÇLAR
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor.

Gebelikte Asla Kullanılmaması Gereken İlaçlar (etken Maddeleri)

ACE inhibitörleri ve ARB'ler (Hipertansiyon tedavisinde)

- Alkol kullanımı (Fetal alkol sendromu)
- Talidomid
- Radyoaktif iyot (Tiroit fonksiyon testlerinde)
- CT (Bilgisayarlı tomografi) çekilmesi
- Radyasyon (Yüksek doz)
- Diazepam (Anksiyete ilacı) / Gebeliğin geç döneminde kullanılırsa, bebekte yorgunluk, aşırı tepki, titreme ve artan yeni doğan refleksleri görülür

Antibiyotikler
Kloramfenikol / Gri bebek sendromu, özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Flororkinolonlar / Eklem anormallikleri olasılığı (sadece hayvan deneylerinde izlenmiştir)
Kanamisin, streptomisin / Sağırlığa yol açabilecek kulak anomalileri
Nitrofurantoin / Özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Sulfonamidler, trimethoprim, sulfamethoxazole / Gebeliğin geç dönemlerinde kullanılırlarsa sarılık ve beyin hasarı olasılığı, Özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Tetrasiklin / Kemik büyümesinin yavaşlaması, dişlerde kalıcı sarı lekeler, bebeklerde diş çürüklerine yatkınlık, nadiren gebede karaciğer yetmezliği

Pıhtılaşmayı engelleyen ilaçlar
Heparin / Uzun süre kullanılırsa, annede kemik erimesi ve pıhtılaşmayı sağlayan kan hücrelerinin azalması
Warfarin / Doğum defektleri, anne ve bebekte kanamaya meyil

Sara ilaçları
Karbamazepin / Doğum defektleri, eğer bebeğe doğumdan sonra hemen K vitamini verilmez ise kanamaya meyil
Fenobarbital-fenitoin / Karbamezapin'e benzer etkiler
Trimethadione / Düşük riskinde artış, yarık damak, kalp, yüz, el ve karın organlarında yüzde 70'e varan oranda sakatlık olasılığı
Valproate / Yarık damak, kalp, yüz, el ve karın organlarında yüzde 1 oranında sakatlık olasılığı

Antihipertansifler

Anjyiotensin-konverting enzim (ACE) inhibitörleri / Gebeliğin geç dönemlerinde alınırsa, bebekte böbrek hasarı, bebeğin suyunun azalması, yüz, eklem ve akciğerlerde sakatlık riski
Beta-blokerler / Bebekte kalp atımının yavaşlaması, kan şekeri düzeyinin düşmesi ve gelişme geriliği olasılığı
Thiazid diüretikler / Bebeğin kanında oksijen, sodyum, potasyum ve pıhtılaşma hücrelerinin azalması, gelişmenin yavaşlaması

Kemoterapi (Kanser) İlaçları
Aktinomisin, vinblastin, vinkristin / Sadece hayvan deneylerinde gözlenen doğumsal sakatlıklar
Busulfan, klorambusil, siklofosfamid, merkaptopurin, methotrexat, vinblastin / Alt çene kemiğinin gelişmemesi, yarık damak, kafa kemiklerinin gelişmemesi, omurga sakatlıkları, kulak defektleri, ayak anomalileri, büyümenin yavaşlaması

Ruh hâlini stabilize eden ilaçlar
Lithium / Kalp anomalileri, kas gücünün düşmesi, beslenme bozukluğu, tiroit bezinin daha az çalışması, su zehirlenmesi

Steroid olmayan antienflamatuarlar

Aspirin / Yüksek dozlarda alınırlarsa, doğumun başlangıcının gecikmesi, bebeğin dolaşım sisteminde bozukluklar, sarılık, nadiren beyin hasarı, anne ve bebekte doğum sonrasında kanama riski
Naproxen / Gebeliğin geç dönemlerinde alınırlarsa bebeğin suyunun azalması

Ağızdan kullanılan şeker hastalığı ilaçları
Klorpropamid, tolbutamid / Yeni doğanda şekerin düşmesi, anne adayının şeker düzeyini kontrolünün güçleşmesi ve Tip 2 şeker hastalığı olan kadınlarda gebeliğin erken döneminde kullanılırsa doğumsal sakatlıkların artma riski

Cinsel hormonlar
Danazol / Gebeliğin erken döneminde alınırsa dişi bebekte cerrahi düzeltmeyi gerektirebilecek kadar erkekleşme
Dietilstilbestrol / Bebekte rahim anormallikleri, âdet düzeni sorunları, kız çocuklarda vajina kanseri riski artışı ve erkek bebeklerde penis
Sentetik progestinler (doğum kontrol haplarında kullanılan düşük dozlar hariç ) / Danazole benzer etkiler

Cilt ilaçları
Etretinat / Bebekte kalp anomalileri, küçük kulaklar, kafada su toplanması
Isotretinoin / Etretinata benzer etkiler, Zekâ geriliği, düşük riskinde artış

Tiroit ilaçları

Methimazole / Bebekte az çalışan veya büyümüş tiroit bezi, kafa kemiği anomalileri
Propiltiyourasil / Bebekte az çalışan veya büyümüş tiroit
Radyoaktif iyot / Bebekte tiroit bezi hasarı, ilk üç ayın sonuna doğru kullanılırsa, bebekte aşırı çalışan tiroit bezi ve bezde büyüme
Triioyodotironin / Bebekte aşırı çalışan tiroit bezi ve bezde büyüme

Canlı virüs aşıları
Kızamıkçık ve suçiçeği aşıları / Bebeğin aynı enfeksiyona maruz kalabilmesi
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
2 Aralık 2008       Mesaj #3
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
hamile61
Hamile kadınların günde yarım saat rahatlatıcı müzik dinlemesinin; stres, sinirlilik ve depresyon üzerinde olumlu etkilerinin olduğu bildirildi. Sağlık Araştırmaları Sitesi’nde yer alan Tayvanlı bir grup araştırmacının yürüttüğü çalışmaya göre, gebe kadınların günde yarım saat rahatlatıcı müzik dinlemesi stres, sinirlilik ve depresyonla ilgili ölçümleri olumlu etkiliyor.
Müzik dinleme, doğum öncesi gerilimi ile baş etmenin basit ve kişilerin kendileri tarafından uygulanabilen bir yöntem olarak kabul ediliyor. Araştırmada, 236 gebe kadın müzikli ve standart doğum öncesi bakım olmak üzere rastgele bir şekilde iki gruba ayrıldı. Müzikli grupta yer alan gebelerin günde yarım saat olmak üzere en az 2 hafta boyunca klasik, doğal sesler, ninni ya da çocuk şarkılarından oluşan 4 müzik CD'sinden birini dinlemesi istendi.
Çalışmanın başında ve sonunda standart anketlerin uygulanması ile müzik tedavisinin etkileri değerlendirildi. 2 haftanın sonunda kontrol grubunda belirgin bir değişiklik olmazken, müzik dinleyen grubun stres, sinirlilik ve depresyon skorlarında belirgin iyileşmenin olduğu görüldü.


HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
3 Aralık 2008       Mesaj #4
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Anne adaylarının gittikçe daha çok ilgi gösterdiği yoga derslerinde öğretilen özel nefes teknikleri sayesinde hamilelik dönemini atlatmak kolaylaşıyor.
Kadıköy Şifa Hastanesi Eğitim Salonu’nda sunulan hamilelere özel yoga dersleri de by amaca hizmet eden yerlerden biri. Burada verin derslerle anne adayları doğum esnasında yaşanan stresle daha kolay başa çıkmayı öğreniyor.
Bu tür çalışmalarda yoga kan dolaşımını hızlandırıyor, doğum yapacak anne adayının rahatlamasını, normal doğumda ihtiyacı olan kasların güçlenmesini, hamilelik sürecinde, hormonal değişimler nedeniyle yaşanan sıkıntı ve huzursuzlukların aşılmasını, doğum sonrasında ise vücudun sağlıklı biçimde toparlanmasını sağlıyor.

Doğum sonrasında da etkili
Doğum sonrası anneler bir yandan kendi fiziksel ve ruhsal değişimleri ile başa çıkmaya çalışırken, diğer yandan hayatına yeni katılan bebeğin yarattığı uykusuzluk, yorgunluk gibi sorunlarla baş etmeye çalışır. Anne ve Bebeğin birlikte yaptığı yoga, anne ve bebek arasındaki fiziksel ve ruhsal birlikteliği, bütünleşmeyi sağlar, bebek sahibi olmanın keyfini yaşatır. Doğumdan sonra yorgun anne için bedenini çalıştırmak, ağrılarının azalması, tekrar forma girmek ve rahatlamak gibi fiziksel yararları olan yoga, bebek için sindirim sisteminin düzenli çalışmasını destekler, kaliteli uykuya yardımcı olur. Bebek ile anne arasındaki iletişimi iyileştirdiği için gittikçe artan bir rahatlama ve iyi hissetme ortamı sağlar.
Anne adayının vücudu bu dönemde kendini doğuma hazırlamak ve bağ dokularını yumuşatmak amacıyla “relaksin” hormonunu salgılıyor. Kadının vücudundaki bu doğal tepki yoga ile birleştiğinde ulaşılan esneklik, bebeğin büyümesine paralel, anne karnında ona daha fazla yer olduğu hissini destekliyor. Derslerde uygulanan çömelme hareketleri pelvik taban kaslarının kuvvetlenmesini sağlıyor ve normal doğumlardaki yırtılmaların meydana gelmesini engelliyor. Bu anlamda doğum sonrası için de vücudun kendini çabuk toparlamasına yardımcı oluyor.


Kaynak
pergole - avatarı
pergole
Ziyaretçi
22 Nisan 2012       Mesaj #5
pergole - avatarı
Ziyaretçi
Sağlıklı ve sorunsuz bir hamilelik süreci geçirmek tüm kadınların hayalidir. Bu hayal hamilelik öncesinde ve sırasında alınacak bazı basit önlemlerle çoğu zaman kolayca gerçekleştirilebilir. Bir kadının beslenme durumu, genel sağlığı ve günlük rutin yaşantısı bebeğin dokuz ay boyunca gelişeceği ortamı olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilir.
Zayıf, çaresiz ve korunmasız bir bebek dokuz aylık macerasında tamamı ile annesine bağlıdır. Anne adayının hamile kalmadan önce bu döneme iyi bir şekilde hazırlanması vücudunun hamilelik sürecine uyum sağlamasını kolaylaştırır.
Hiçbir zaman çok geç değildir. Hamile kalmaya karar verdiğinizde aşağıdaki adımları takip etmeniz bebeğiniz ve kendi sağlığınız açısından önemlidir.

Muayene Olun

1. Hamile kalmadan önce mutlaka doktorunuzu ziyaret ederek bebek sahibi olmaya karar verdiğinizi belirtin. Sürekli gittiğiniz bir doktorunuz yoksa mutlaka içinize sinen güven duyabileceğiniz bir jinekolog bulun. Ufak ya da büyük, bazı sağlık sorunlarının hamile kalmadan önce giderilmesi hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı açısından önemli olabilir. Bazı yüksek riskli durumlarda ya da aile öyküsü varlığında genetik danışmanlık ya da inceleme gerekli olabilir.
2. Jinekolojik muayeneyi ihmal etmeyin. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve PAP smear da dahil olmak üzere komple bir muayene o zamana kadar fark etmediğiniz bazı sorunların ortaya çıkmasını sağlayabilir.
3. Kullanmak zorunda olduğunuz ilaçlarla ilgili mutlaka doktorunuza bilgi veriniz.
4. Çocukluk çağında geçirmemiş olduğunuz bulaşıcı hastalıklarla ilgili aşılarınızı yaptırın
5. Rutin kontrollerinizi yaptırın. Hamile kaldıktan sonra doktorunuz belirli aralıklarla sizi muayene edip bebeğinizin sağlığını ve gelişimini kontrol edecektir. Bu kontrollerde doktorunuz bazı testler yapacaktır. Bu testler sağlıklı bir hamilelik ve bebek için çok önemlidir.
Aklınıza takılan her soruyu doktorunuza yöneltin. Doktorunuzun bir görevi de hamilelik süresince size önderlik etmek, yönlendirmek ve eğitmektir.
6. Hamile kalmadan önce dişlerinizle ilgili olan problemleri çözün.

Beslenmenize ve Kilonuza Özen Gösterin

1. Beslenme alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçirin. Hamilelik süresince bazı besin maddelerine olan gereksiniminizin artacağını unutmayın.
2. Yağ ve şeker tüketiminizi aşağıya çekin. Kendinizi hamileliği hazırlamak için besin değeri yüksek gıdaları tercih edin.
3. Hamile kalmadan önce ideal kilonuza ulaşmaya çalışın. Fazla kilolar hamileliği olumsuz etkileyebilir. Öte yandan sürekli diyet yapılması hamileliğe sağlıklı bir başlangıç yapmak için gerekli olan bazı besin maddelerini az almanıza neden olabilir. Hem düşük kilo hem de fazla kilo hamile kalma potansiyelinizi bozabilir. Hamile kaldıktan sonra kilo vermeye çalışamayacaksınız. Bunu unutmayın.
4. Folik asit alın. Hamile kalmadan önce almanız şart olan tek vitamin folik asittir. Diğer vitamin ve mineraller açısından da desteğe gereksinim duyup duymadığınızı doktorunuzla mutlaka tartışın.
5. Spor yapın. Spor hem kaslarınızı güçlendirerek sizi hamileliğe hazırlar hem de hamilelik sırasında görülebilecek bazı komplikasyonları azaltır.
6. Yeteri kadar su için. Su hem bebeğiniz hem de sizin için en önemli besin maddesidir.

Zararlı Maddelerden Uzak Durun

1. Kimyasal maddeler ve bazı çevresel faktörler hamile kalma şansınızı azaltabilir ya da hamilelik sırasında bebeğiniz için zararlı olabilir. Kurşun, ağır metaller, asbest, radyasyon gibi pek çok zararlı olabilecek etken günlük yaşantıda karşılaşabileceğimiz faktörlerdir. İşyerinizde zararlı olabilecek çevresel faktörleri hamile kalmadan önce doktorunuza danışın. Toksik olabilecek maddeler ile temas etmekten kaçının.
2. Sigarayı bırakın. Sigara kısırlığa neden olabileceği gibi hamilelikte bebek ölümleri başta olmak üzere pekçok soruna neden olabilir.
3. Alkol almayın. Alkol bebek için son derece tehlikeli bir maddedir. Bebekte beyin hasarına neden olabilir.
4. Kafein tüketiminizi azaltın. Aşırı miktarda kafein gebe kalmaya engel olabileceği gibi bebek üzerindeki etkileri de açık değildir.
5. Vücut sıcaklığınıza dikkat edin. Sauna, sıcak küvet, aşırı egzersiz gibi vücut sıcaklığınız aşırı yükselecek faktörler erken dönemde düşüklere neden olabilir.

Dinlenin ve Gevşeyin

1. Uzun ve yorucu bir yolculuğa hazırlanıyorsunuz. Bu nedenle gevşemelisiniz. Aşırı stres ve gerginlik hamile kalma şansınızı azaltabileceği gibi gelişmekte olan bebeğiniz için ideal olmayan bir ortam yaratır.
2. Hamile kaldığınızda dinlenmeye her zamankinden çok gereksinim duyacaksınız. Vücudunuz bu konuda size sinyal vermeden bir süre idare edebilir ancak pes ettiğinde toparlanmanız daha güç olacaktır. Bu nedenle kendinize şimdiden zaman ayırın.


Op. Dr. Şerife Şeniz Süpürtülü

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op.Dr. Şerife Şeniz Süpürtülü Andeva Yıldız Hastanesi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Gülgeceler - avatarı
Gülgeceler
Ziyaretçi
26 Şubat 2013       Mesaj #6
Gülgeceler - avatarı
Ziyaretçi
Kış Gebelerine Altın Öneriler

hamile


Bedensel ve psikolojik olarak olumlu geçen bir gebelik sonucunda aynı şekilde bedensel ve psikolojik olarak sağlıklı bir bebeğe sahip olunabilinir. Gebelikte de her mevsimde dikkat edilecek hususlar önem taşımaktadır.

Kış Mevsiminde Beslenme;
• Kış mevsimi balık yönünden zengindir. Kalsiyum bebeğin 8.haftadan itibaren oluşan kemik ve dişleri için gereklidir ve gebelikte normalin iki katı kalsiyum almak gerekir. Anneden bebeğe geçen yani sürekli kayba uğrayan bir elementtir ve karşılanması gerekir.
• Et-yumurta-kuru baklagiller protein+demir içerir. Bebekte beyin, kas, diş ve kan yapımını sağlar.
• Süt ve süt ürünleri protein ve kalsiyum içerir ve bebekte kemik, diş gelişimi ve büyümesini sağlar. Gebelerde demir eksikliği halsizlik, yorgunluk, uykuya meyil, nefes darlığı, çarpıntı gibi şikayetlere neden olur. Demir eksikliğinde bebek gelişim bozukluğu, erken doğum, düşük ve ölü doğum yapma riski de vardır. Gebeler yiyeceklerden her türlü mineral ve vitaminleri alsalar da kalsiyum ve demir hariçten ilaç olarak da verilmelidir.
• C vitamininden zengin sebze ve meyveler bağırsaktan demir emilimini hızlandırırlar. Süt demir emilimini azalttığı için demir ilaçlarını sütle almamak gerekir.
Mevsimlerle beslenme arasında büyük bir bağlantı vardır. İnsan sağlığı ve hastalıkları hava şartlarına, vücuda giren yiyecek ve içeceklere, kişinin yaşadığı ortama hareketlilik durumuna, fizik etkenlere, psikolojik durumuna bazı dış etkenlere ve alışkanlıklarına bağlıdır. Kış sebze ve meyveleri gebeler için çok gerekli vitamin ve mineraller içermektedir. Dikkat çeken bir husus şayet yeterince ve dengeli beslenilirse bu sebze ve meyvelerinin diğer bir yararı posalı gıdalar olması ve hızlı kilo alımını engellemesidir.

Kış sebzeleri;
Karnabahar, brokoli, lahana, ıspanak, pırasa, kereviz maydanoz, dereotu, kabak, turp, patates patlıcan havuç vs...

Kış meyveleri;
Portakal, Mandalina, ayva, nar, greyfurt, elma vs...
Görüldüğü gibi bu gruplar vücut toksinlerini atmak,kilo almamak gibi nedenlerle özel programlarda tavsiye edilen sebze ve meyvelerdir.
Bu nedenle ve besin değerleri bakımından kış gebelerinin oldukça şanslı olduğu söylenebilir.

Zararlı Yiyecekler;
Fast food ürünler, kızartılmış patatesler bebek için zehirli bir takım maddeler içerdiğinden zararlıdır. Evde yapılan kızartmalar daha az ısıda yapıldığından zararlı değildir.
Katkısız, mevsiminde yetişen gıdalar tercihimiz olmalıdır.

Kış gebelerinin dikkat etmesi gereken diğer bir husus giysilerdir;
Soğuk havalarda ısınmak için giyilen sıkı, naylon, sentetik giysiler zararlıdır. Hava geçirme özelliği olmadığından terleme ve buna bağlı mantar enfeksiyonlarına neden olmalarından dolayı bu tür giysiler iç çamaşırları, pantolonlar tercih edilmemelidir. Kış aylarında yünlü, pamuklu, havalanabilir, yumuşak giysiler tercih edilmelidir.
Kış aylarında güneşten daha az yaralanmakla birlikte her gün bir (1) saat açık havada yürümek oturmak, gereken D vitamini için yeterli olabilir.
Kış aylarında kapalı ortamlarda kalabalıkta damlacık enfeksiyonları (nezle,vs..) daha hızlı yayılacağından gebelerin uzun süre bu ortamlarda bulunmamasını tavsiye ederiz.
Gribal enfeksiyonların yaygın olduğu bu mevsimde tokalaşmak,öpüşmek risk artırıcı olduğundan uzak durulmalıdır.
Evlerde soba ve kaloriferlerinin kuruttuğu havayı kaynayan bir çaydanlık, ıslak bezler gibi tedbirlerle nemlendirmek faydalıdır
Gebeler güzeldir, çekicidir, kutsaldır. Güzel kış günlerinde güzel gebelerin güzel bebekleri olmasını temenni ederiz.

Kaynak

_İrem_ - avatarı
_İrem_
Ziyaretçi
2 Mart 2013       Mesaj #7
_İrem_ - avatarı
Ziyaretçi
Hızla kilo alıyorsunuz,yüzünüz ve ayaklarınız şişiyor,cildiniz bozuluyor ve ruhsal dengeniz tamamen değişiyor… Bunlar, bebek bekleyen kadınlarda sıkça rastalanan belirtiler. İnsan vücudu bu mucizevi olayı yani gebeliği gerçekleştirebilmek için oldukça iyi gelişmiş bir adaptasyon mekanizmasına sahip. Bu durumda anne adayının kendini bekleyen değişiklikleri iyi bilmesi ve bunlara karşı hazırlıklı olması kadar, fiziksel değişiklikliklerin hastalıklı durumlardan ayırt edilebilmesi büyük önem taşıyor. Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Banu Göker Özdemir , “Gebelik döneminde vücutta meydana gelen 10 değişiklik ve uyum sağlama yöntemleri” hakkında bilgi verdi.

Anne adayları bu baş döndürücü değişikliklere hazır olmalı

Gebelik bir kadının hayatında bir kaç kez yaşayacağı ve yaklaşık 9 aylık bir süreçte bir çok değişimin hızla geliştiği fizyolojik bir dönemdir. Bu değişim yumurta ve spermin birleştiği gebeliğin ilk günlerinden doğuma kadar devam etmektedir ve bu baş döndürücü hıza ayak uydurmakda anne adaylarını bazı zorluklar bekleyebilir. Yumurta ve spermin birleşmesi ile oluşan zigot döllenmeden sonraki 6-7. günlerde embryo halinde anne rahmine tutunur ve bu dönemden sonra bu hücreler programlı bir şekilde bölünüp çoğalarak fetusu oluşturur. Gelişen embriyo anne karnında yerini alarak gelişimini tamamlamak için daha ilk günlerden çeşitli hormonlar sentezlemeye başlar. Gerek anne adayının yabancı olduğu bu hormonlar ve gebeliğin idamesi için vücutta oluşan adaptasyon mekanizmaları, gerekse gebeliğin ilerleyen haftalarında rahim içinde büyüyen fetusun meydana getirdiği fiziksel değişimler sonucu annenin vücudunda ve ruh halinde birçok değişikliğin meydana gelmesi çok doğaldır.

1. KİLO ARTIŞI: Gebelikde meydana gelen değişimlerin en başında kilo artışı gelir. Bu, sağlıklı bir gebeliğin sürdürülebilmesi ve sağlıklı bir bebeğin dünyaya getirilmesi için gerekli bir durumdur. Tabi ki kilo alımının normalden çok az veya fazla olması anne ve bebek için bir takım olumsuzlukları da berberinde getirmektedir. Dengeli ve düzenli beslenerek günlük kalori alımını ortalama 150-300 kcal arttırarak bebek için gerekli besinler sağlanabilir. Anne adayının gebe kalmadan önceki vücut kitle indeksine göre değişmek üzere beklenen 9 ila 16 kg alınmasıdır. Bu rakamın normal vücut kitle indeksi, kadınlar için ortalama 10-12 kg olduğu söylenebilir. Genellikle ilk 12 hafta 1.8- 2 kg arasında kilo alınması, takip eden 3 ayda haftada 0.5 kg alınması bundan sonra doğuma kadar yaklaşık 4.5- 5 kilo alması beklenir.

2. CİLTTEKİ DEĞİŞİKLİKLER: Bununla birlikte bahsedilen bu hormonal faktörlerden dolayı neredeyse vücudunun her yeri etkilenmektedir. Ciltte ,saç ve tırnaklarda, diş ve dişetlerinde de birçok değişimler meydana gelir. En çok dikkat çekici değişikler ise ciltte meydana gelenlerdir.Anne adaylarının cildinde kuruluk, meme ve karında çatlaklar, yüzde gebelik maskesi denen lekeler, karın orta hatta cilt renginin koyulaşması, sivilcelerin artması gibi sorunlar meydana gelebilir.
Bir anne adayının vücudunu iyi koruması için gebeliği boyunca hijyenik bakımına ve vücut bakımına dikkat etmesi önemlidir. Cildinde kuruluk yaşayan bir kadının normal sabun kullanması yerine cildin nemlenmesini sağlayacak gliserin bazlı sabunlar kullanılabilir. Banyo esnasında vücut yağlarının kullanılması ve çıktıktan sonra mutlaka nemlendirici krem sürülmesi önerilmektedir.

3. HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER: Gebelikte en çok şikayet edilen konulardan biriside vajinal akıntılardır. Hamilelik sürecinde vajinanın doğal florasında ve pH değerinde meydana gelen değişiklikler sonucu akıntı fazlalaşır, enfeksiyona meyil artar. Vajen asiditesini artmasına bağlı olarak gebelikde vajinal mantar enfeksiyonları sıklıkla gelişebilir. Fazla miktarda sarı,yeşil renkli kötü kokusu olan bir akıntı vaya vajinal kaşıntı meydana gelirse bunun mutlaka kontrol edilmesi ve gerekli görürülürse ağızdan ilaç veya vajinal fitiller kullanılması gerekebilir.

Hamileliğin özellikle son dönemlerinde meme bezleri çalışmaya başlar ve meme başından kolostrum dediğimiz beyaz-sarı renkli sütün geldiği gözlenebilir. Bunun anne adayının sağlığı açısından herhangi bir zararı yoktur. Meme başındaki kolostrum ılık sabunlu bir bezle temizlenebilir, eğer gün içinde rahatsızlık verecek şekilde çok geliyorsa günlük göğüs pedleri kullanılanılabilir. Gebeliğin özellikle ikinci yarısından sonra sütyenlerin değiştirilmesi gerekelidir. Memeyi alttan destekleyecek çok fazla sıkmayan ,pamuklu çamaşırlar tercih edilmelidir.

4. UYKU SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER: Bir anne adayının gebeliği boyunca bir çok yakınmalardan biri de uyku bozukluğudur. Yapılan çalışmalar anne adaylarının neredeyse yüzde80’inin hamileliklerinin belirli bir döneminde uyku problemi yaşadığını ortaya koymaktadır. Gebeliğin ilk aylarında hormonal değişikiliklere bağlı olarak anne adaylarında gün içinde uyku hali,konsantrasyon bozukukluğu ve sürekli uyuma isteği gelişebilir.. Bu tamamen kanda yükselen progestron hormonuna bağlı normal bir olaydır. İlk aylardaki progesterone hormonun yükselişi aynı hızla devam etmeyeceği için gebeliğin ilerleyen dönemlerinde çoğunlukla bu sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Hormonal değişimlere ek olarak ilerleyen gebelik haftalarında karnın büyümesi ile bel ve sırt ağrılarının olması, anne adayının kilo aldıkça yatakta kendine rahat bir pozisyon sağlayamaması gibi nedenlerden dolayı uyku sorunları meydana gelir. Bunların dışında bebek hareketlerinin gece boyunca çok fazla hissedilmeside uykuyu bölen bir faktördür.

5. VÜCUT POSTÜRÜNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER: Hamilelik boyunca anne karnında büyüyen bebekle birlikte vücut postüründe değişiklik meydana gelir. Bununla birlikte gebeliğe bağlı hormonlar vücuttaki bağları ve eklemleri de etkileyerek vücut dengesinde değişikliğe neden olur, böylece düşme ve buna bağlı yaralanmalar ve travmalar daha sık görülür. Bu yüzden anne adaylarının kış aylarında dışarı çıkarken yüksek topuklu olmayan, altı kaymayacak ayakkabıları tercih etmeleri önerilmektedir.

6. KALP VE DOLAŞIM SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER: Gebelikde sayılamayacak kadar bir çok değişiklik meydana gelmesi ile beraber anne adayının kalp ve dolaşım sistemi, sindirim,solunum,üriner sistemi gibi tüm vücut sistemlerinde gözle görülemeyen değişilikler de meydana gelir.

Bunların en başında kalp ve dolaşım sistemindekiler gelmektedir.Gebeliğin kendisi kalp ve dolaşım sistemini zorlayan bir durumdur. Fetusun gelişmesi ile birlikte rahime giden kan miktarının artması, büyüyen rahimin diaframı yukarı iterek kalbi yukarı-öne ve sola doğru döndürmesi, kan damarlarındaki plazma volümünün artmasına bağlı olarak gebeliğin ikinci yarısından sonra fizyolojik bir kansızlık durumunun meydana gelmesi bu sistemdeki önemli değişikliklerdir. Gebelik öncesi sağlıklı bir kadında bu değişimler problem yaratmazken, gebelik öncesi henüz semptom vermemiş gizli kalp hastalıkları belirginleşebilir veya var olan kalp hastalıkları daha kötüye gidebilir.

7. SOLUNUM SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER: Diyaframın yukarı itilmesi ve bununla birlikte progesteron hormonun artışına bağlı olarak solunum sayısında artma meydana gelebilir. Yine bu dönemde kılcal damarlarda kan akımının artmasına bağlı olarak burun kanamaları sık olabilir, ses tellerinde meydana gelen ödeme bağlı olarak nadirde olsa ses kısıklığı gelişebilir.

8. ÜRİNER SİSTEMDEKİ DEĞİŞİKLİKLER: Yine gebeliğin ilk başında hormonal değişimlere daha sonrada anne karnında bebeğin idrar torbasına baskı yapması nedeniyle sık idrara çıkma problemleri gelişebilir. Ayrıca böbreklerde ve üreter dediğimiz idrar yollarındaki basıya bağlı ve progesteron hormonuna ve idrarın böbrekten mesaneye gelişiminin yavaşlamasına bağlı olarak böbreklerde genişleme gelişebilir, idrar yolu enfeksiyonları sıklıkla görülebilir.

9.SİNDİRİM SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER: Sindirim sistemi ile ilgili olarak özellikle ilk üç ayda bulantı, kusma gelişebilir. Bununla birlikte gebelikde tükürük salınımı artar. Midenin yukarı itilmesi ve hormonal nedenlereden dolayı mide boşaltım hızının azalması sonucu mide içeriği kolayca yemek borusuna geri dönerek mide yanmalarına neden olur. Ayrıca barsak hareketlerinin de yavaşalmasına bağlı olarak kabızlık gebelikde oldukça sık görülen bir sorundur.

10. RUHSAL DEĞİŞİKLİKLER: Bütün bunların dışında gebelikde bir çok ruhsal değişiklikler meydana gelmekde ve bunların bir çoğu göz ardı edilmektedir. Gebeliğin özellikle ilk üç ayında değişken ruh hali meydana gelebilir.Sıkıkla nedensiz ağlama nöbetleri görülür. Bazen çok arzu edilen gebeliklerde bile ilk aylarda gebeliği kabullenememe, içe dönüklük ,pasiflik meydana gelebilir.İlerleyen aylarda ise vücut imajında meydana gelen değişimlerden dolayı utanma duygusu gelişebilir.Gerek vücuttaki değişimler gerekse bebeğe zarar verileceği endişesi nedeniyle cinsel istek azalabilir.Son aylarda ise gebeler genellikle doğum korkusu, sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilme endişesini yoğun bir şekilde yaşayabilir

Benzer Konular

20 Şubat 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
13 Şubat 2016 / _Yağmur_ Siyaset ww
17 Şubat 2016 / _Yağmur_ Siyaset ww
17 Şubat 2016 / _Yağmur_ Siyaset ww
17 Şubat 2016 / _Yağmur_ Siyaset ww