Ziyaretçi
İslâm Hukukunun Başlangıç Dönemi
İslâm hukukunun başlangıç çağında Hz. Peygamber'in (sav) nice içtihatî hükümler verdiği herkesin malumudur. Zaten o yetkiyi Allah (cc) ona vermiştir. Şu ayet bu hakikati ifade etmektedir: "...işte o Peygamber, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar" (A'raf, 7/157). Bu konuda da birçok ayet sıralamamız mümkündür. Bizim bunlar içinden yukarıdaki ayeti seçmemizin sebebi, Allah Rasûlü'nün teşrî makamında olmadığını ispatlama gayreti içinde bulunan müsteşriklerin dahi, bu ayete birşey diyememeleri ve savundukları tez doğrultusunda bunu tevil ve tefsir çabası içine girmeleridir. Nebiler Sultanı'nın söz, fiil ve takrirlerinden oluşan Sünnetinin Allah'tan onay aldığı önceki sayfalarda arzetmiştik. İslâm ulemasının genel kanaati budur. Onları bu kanaate sevkeden âmil, ilâhî murada aykırı olan şeylerin, metluv veya gayr-i metluv vahiy vasıtasıyla düzeltilmesidir.Hz. Peygamber döneminde içtihat eden sahabiler de vardır. Bunların arasında Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Muaz b. Cebel, Sa'd b. Muaz, Ebu Said el-Hudri vb. Allah Rasulü'ne yakınlığı ile bilinen kişiler olduğu gibi, bugüne kadar isimlerini bilmediğimiz sahabiler de vardır. Hz. Muaz'ın Yemen'e vali olarak giderken, Allah Rasûlü'nün sorduğu sorulara verdiği cevaplar bu konuda en iyi örnektir. Onun, kitap ve Sünnette hükmünü bulamadığı mesele karşısında " reyimle içtihat ederim" demesi ve bu cevabın Hz. Peygamber (sav) tarafından istihsan edilmesi, içtihat müessesesinin temel dayanaklarından birisidir. Hendek Savaşı sonunda Sa'd b. Muaz'ın hakemliğine başvurulduğu ve onun ahidlerini bozan Yahudiler hakkında verdiği hüküm de içtihada dayanmaktadır. Bunlar bilinen sahabiler. Hendek Savaşı'nda Nebiler Serveri'nin " ikindi namazını Beni Kureyza'da kılın" emrini lafız ve maksat açısından farklı yorumlayan ve yorumlarına göre hareket eden, sahabilerin ise isimlerini bilmemekteyiz. Burada önemli olan husus, Allah Rasulü'nün sağlığında ashabın içtihat yaptığı gerçeği ve bundan daha da önemlisi, bu içtihatların Allah Rasulü (sav) tarafından onaylanması veya onaylanmamasıdır.
Sponsorlu Bağlantılar
İslâm hukukunun başlangıç çağında Hz. Peygamber'in (sav) nice içtihatî hükümler verdiği herkesin malumudur. Zaten o yetkiyi Allah (cc) ona vermiştir. Şu ayet bu hakikati ifade etmektedir: "...işte o Peygamber, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar" (A'raf, 7/157). Bu konuda da birçok ayet sıralamamız mümkündür. Bizim bunlar içinden yukarıdaki ayeti seçmemizin sebebi, Allah Rasûlü'nün teşrî makamında olmadığını ispatlama gayreti içinde bulunan müsteşriklerin dahi, bu ayete birşey diyememeleri ve savundukları tez doğrultusunda bunu tevil ve tefsir çabası içine girmeleridir. Nebiler Sultanı'nın söz, fiil ve takrirlerinden oluşan Sünnetinin Allah'tan onay aldığı önceki sayfalarda arzetmiştik. İslâm ulemasının genel kanaati budur. Onları bu kanaate sevkeden âmil, ilâhî murada aykırı olan şeylerin, metluv veya gayr-i metluv vahiy vasıtasıyla düzeltilmesidir.Hz. Peygamber döneminde içtihat eden sahabiler de vardır. Bunların arasında Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Muaz b. Cebel, Sa'd b. Muaz, Ebu Said el-Hudri vb. Allah Rasulü'ne yakınlığı ile bilinen kişiler olduğu gibi, bugüne kadar isimlerini bilmediğimiz sahabiler de vardır. Hz. Muaz'ın Yemen'e vali olarak giderken, Allah Rasûlü'nün sorduğu sorulara verdiği cevaplar bu konuda en iyi örnektir. Onun, kitap ve Sünnette hükmünü bulamadığı mesele karşısında " reyimle içtihat ederim" demesi ve bu cevabın Hz. Peygamber (sav) tarafından istihsan edilmesi, içtihat müessesesinin temel dayanaklarından birisidir. Hendek Savaşı sonunda Sa'd b. Muaz'ın hakemliğine başvurulduğu ve onun ahidlerini bozan Yahudiler hakkında verdiği hüküm de içtihada dayanmaktadır. Bunlar bilinen sahabiler. Hendek Savaşı'nda Nebiler Serveri'nin " ikindi namazını Beni Kureyza'da kılın" emrini lafız ve maksat açısından farklı yorumlayan ve yorumlarına göre hareket eden, sahabilerin ise isimlerini bilmemekteyiz. Burada önemli olan husus, Allah Rasulü'nün sağlığında ashabın içtihat yaptığı gerçeği ve bundan daha da önemlisi, bu içtihatların Allah Rasulü (sav) tarafından onaylanması veya onaylanmamasıdır.

İslâm Hukukunun Başlangıç Dönemi
