Ziyaretçi
Baş Ağrıları
Baş ağrıları ne sıklıkta görülür?
Başı hiç ağrımayan insan yok denilebilir. Şiddeti ve sıklığı değişmek üzere, hastane dışı toplumda insanların yüzde 70’inde baş ağrısı olur. Bu kişilerin yüzde 50’sinde gerilim baş ağrısı, yüzde 10’unda migren, kalan yüzde 10’unda da değişik nedenli baş ağrıları vardır. Nöroloji polikliniğine başvuran hastaların yüzde 20’sinde başvuru nedeni baş ağrısıdır. Bunların çoğunluğunu migren ve gerilim tipi baş ağrısı oluşturur. Hastaneye baş ağrısı nedeniyle başvuran hastaların ancak yüzde 10’unda organik nedenli (beyin uru, beyin damar hastalığı, sinüzit…) baş ağrısı bulunur.
Yapısal (organik) nedene bağlı baş ağrısı (ikincil baş ağrıları) ne demektir?
Beyin, baş ve yüz yapılarının hastalıkları sonucu ortaya çıkan baş ağrılarına organik nedenli baş ağrısı denir. Örneğin; yüz ve kafa yapılarında bulunan ve burun boşluğuna açılan içi havayla dolu sinüs denilen boşlukların iltihabı (sinüzit), diş hastalıkları, kulak hastalıkları, çene eklemi bozuklukları, göz hastalıkları; yapısal beyin hastalıkları (ur, menenjit, beyin damarı kanama ve tıkanıklıkları) baş ağrısına yol açabilir. Bu durumlarda baş ağrısıyla ilgili hastalığın belirtilerinden biridir. Tedavi asıl hastalığa yöneliktir. Yapısal nedene bağlı baş ağrılarında, baş ağrısı nedeninin geç ortaya konulması hayatı tehdit eden durumlara yol açabilir.
Yapısal bozukluğa bağlı olmayan (birincil) baş ağrıları nedir?
Bu tip baş ağrılarında beynin yapısında bir bozukluk tespit edilmez. Hastalığa yol açan değişiklikler, kimyasal düzeydedir veya damarlarda fonksiyonel değişiklikler olur. Burada baş ağrısı hastalığın esas belirtisini oluşturur. Baş ağrısının özelliklerine ve eşlik eden bulgulara göre bu tip baş ağrıları birbirinden ayrılır. Migren gerilim baş ağrısı ve küme baş ağrısı birincil baş ağrıları başlığı altında toplanır.
Migren
Erkeklerin yüzde 10’unda, kadınların yüzde 15 - 20’sinde ortaya çıkar. Nöbetler halinde gelen, saatlerce, bazen günlerce süren, hastayı yatıran veya işinden alıkoyan, bulantı, bazen de kusma yapan, ışıktan ve sesten rahatsızlığa yol açan, başın bir yarısını tutan, zonklayıcı, şiddetli baş ağrısıdır. Bu belirtilen baş ağrısı özelliklerinin her hastada bulunması gerekmez. Değişik tipleri vardır.
Gerilim baş ağrısı
Başın tümünü tutar. Çoğunlukla boyun ense kaslarının kasılmasıyla gider. Hasta tarafından ağırlık, yanma, sıkışma, basınç şeklinde tarif edilir. Bulantı ve kusma yapmaz, hareketle artmaz, çoğunlukla hastanın aktivitelerini engellemez. 5 - 10 dakika kadar kısa olduğu gibi günlerce de sürebilir. Ataklar şeklinde tekrarlar veya hiç geçmez, devamlıdır. Yıllarca ve sık baş ağrısı olan insanları yüzde 60’ında gerilim baş ağrısı vardır.
Küme baş ağrısı
Sıklıkla ortalama bir saat süren, günde bir ya da birkaç kere gelen, göz, alın ve şakakta yerleşen, ani başlayıp, ani sona eren şiddetli baş ağrısıyla karakterizedir. Baş ağrısına gözde kanlanma, gözyaşı akması, burun akması, burunda şişme, alın ve yüzde terleme, göz kapağı şişmesi, göz kapağı düşmesi ve o taraf göz bebeğinde küçülme gibi bitkisel sinir sistemi belirtileri eşlik eder. Ağrı günde birkaç kere veya gün aşırı sıklığında gelir ve genellikle aynı saatlerde, çoğunlukla geceleri ortaya çıkar. Bu tür ağrı nöbetleri haftalar ya da aylar boyu sürdükten sonra kendiliğinden kaybolur. Fakat yılda bir iki kere veya birkaç yılda bir benzer ağrılı dönemler yine ortaya çıkar. Nadir görülen bir baş ağrısı tipidir, değişik alttipleri vardır.
Kronik günlük baş ağrısı
Hastalarda her gün gelen, sabahtan akşama kadar devam eden, zaman zaman hastayı yatıracak kadar şiddetlenen, sürekli baş ağrısı vardır. Hastaların çoğunda başlangıçta migren, bir kısmında da gerilim tipi baş ağrısı bulunur. Bunlar giderek sıklaşır ve her gün gelen baş ağrısına dönüşür. Bir kısım hasta da migren ya da gerilim tipi baş ağrısı olmaksızın doğrudan kronik günlük baş ağrısı gelişir. Kronik günlük baş ağrısı olan hastaların çoğu sürekli ağrı kesici ilaç alır. Ağrı ilaçları baş ağrısını geçirmediği halde hasta ağrı ilacı almaya devam eder, çünkü ağrı ilacı almadığı zaman baş ağrıları şiddetlenir. Bu nedenle hastada bir çeşit ağrı kesici ilaç bağımlılığı gelişir.
Ruhsal nedenli ağrı ve baş ağrıları
Ağrı; somatoform ağrı bozukluğunda ana şikayeti oluşturur veya başka çeşitli ruhsal hastalıkların semptomlarından biri olarak ortaya çıkar. Somatoform ağrı bozukluğunda belirli bir bedensel nedene bağlı olmayan, psikolojik etkenlerle ilgili olabilen ve kişinin bireysel, toplumsal ve mesleki olarak işlevlerini önemli derecede bozan ağrı şikayeti vardır. Değişik ruhsal nedenli ağrılar belirli bir anatomik yapıya uymaz, bedenin birden fazla yerinde ortaya çıkabilir. Ağrının yeri zaman içinde değişiklik gösterir. Tedaviyle bir bölgedeki ağrı geçerse, bir başka bölgede tekrar ortaya çıkar. Ağrı ilaçlarının yararı yoktur, şikayet genellikle devamlıdır. Ağrıyla ilgili bilgiler çok güç alınır; hastalar çoğu kez belirsiz, birbiriyle çelişik ya da uyumsuz cevaplar verir. Ağrı ruhsal nedenlerle ortaya çıkmasına rağmen, hastalar genellikle duygusal sorunları ve çatışmaları olduğunu kabul etmez. Ruhsal durumlarıyla ağrı arasında bağlantı kuramaz ve ağrılarının gerçekliğini ve ağır şekilde hasta olduklarını ispata yönelik abartılı durumlar sergilerler. Ruhsal nedenli ağrılarda tedavi esas olarak ilaç ve psikoterapidir.
Yapısal bozukluklara bağlı olmayan çeşitli baş ağrıları
Çoğu zaman fiziksel etkilerle ortaya çıkan, nadiren tedavi gerektiren baş ağrılarıdır. Başa dıştan baskıyla oluşan, başın soğukta kalmasına bağlı, soğuk gıda yenilip içilmesine bağlı, öksürük, egsersiz ya da cinsel aktivite sırasında ortaya çıkan baş ağrısı gibi sıralanabilir.
Yapısal bozukluklara bağlı olmayan baş ağrıları hayatı tehdit etmemekle beraber, yaşam kalitesini ciddi şekilde bozarlar ve iş gücü kaybına sebep olurlar. Bu tür baş ağrılarında baş ağrısını ortaya çıkaran sebeplerin hasta tarafından tanınıp kontrol edilmesi, yaşam şeklinin ve dış olaylara verilen tepki biçiminin değiştirilmesi ve ağrıların gelmesini önleyici (ağrı ilacı olmayan) ilaçların uygun şekilde kullanılmasıyla bazen büyük oranda düzelme sağlanır.
Organik (birincil) nedene bağlı olmayan baş ağrılarında beyin ve yüz yapılarında ne gibi değişiklikler olur?
Migren, gerilim baş ağrısı, küme baş ağrısı organik nedene bağlı olmayan baş ağrılarıdır. Bir diğer deyişle bu kişilerin baş ve beyin yapılarında inceleme yöntemleriyle baş ağrısına yol açacak ur, iltihap, damar hastalığı gibi bir bozukluk tespit edilemez. Bu hastalıklarda baş ağrısına yol açan mekanizmalar kimyasal ve damarsal düzeydedir. Örneğin; migrende, baş ağrısı atağı sırasında beyin damarların etrafına ağrı eşiğini düşüren veya ağrıya yol açan bazı kimyasal ara maddeler salgılanır. Bununla eşzamanlı olarak, baş ağrısı sırasında ağrılı bölge atardamarlarında daralma, daha sonra genişleme ve şişme şeklinde değişiklikler olur. Gerilim baş ağrısında boyun ve kafatası kaslarında gerilme olabilir. Küme baş ağrısında ağrılı taraf damar ve yapılarında otonomik sinir sistemi üstünden işleyen bozulma ve değişiklikler meydana gelir. Tüm bu ağrı tiplerinde beyinde serotonin, noradrenalin gibi, ağrı düzenlenmesinde etkili olan ve sinirsel iletimi sağlayan maddelerin miktarı düşer. Bu değişikler ağrı atağından sonra normal hale döner. Ağrı atağının başlamasına yol açan bu değişiklikler biyolojik, kalıtsal bir yatkınlık sonucu kendiliğinden veya yaşam olaylarından kaynaklanan zorlanma ve üzüntülerin tetiklediği beyin mekanizmalarıyla olur.
Birincil baş ağrıları beynin tehlikeli yapısal hastalıklarına bağlı olabilir mi?
Primer baş ağrıları (migren, gerilim baş ağrısı, küme baş ağrısı) tanım olarak beynin yapısal bazukluklarıyla ilgisi olmayan baş ağrılarıdır. Fakat beyinin yapısal hastalıkları birincil baş ağrılarını taklid eden, bu ağrıların tanı ölçütlerine uyan baş ağrıları yapabilirler. Bu durumda primer baş ağrısı tanısı konulmaz ağrıya yol açan hastalığın teşhisi konulur. Bu nedenle primer baş ağrıları tanısı konulurken, hastalar uygun inceleme yöntemleriyle araştırılmalı ve organik hastalık şüphesi ortadan kaldırılmalıdır. Böyle bir yaklaşım hastadaki “Beynimde baş ağrısına yol açan ciddi bir hastalık mı var?” endişesini de ortadan kaldıracağından, tedaviye katkısı olur.
Organik nedene bağlı olmayan baş ağrılarının tedavisi neden gerekli?
Baş ağrısının kendisi kişiyi rahatsız eden bir yaşantıdır. Doğal olarak da kişi bu ağrılardan kurtulmak ister. Hekim olarak bu ağrıları geçirecek ya da büyük oranda azaltacak imkanlar elimizde vardır. Baş ağrısı kişinin iş ve gücünden kalmasına veya çalışma veriminin düşmesine yol açar. Bu nedenlerle, yapısal bir nedene bağlı olamasa da, bu tür baş ağrılarının tedavisi gerekir.
Baş ağrısı olan kişiler mutlaka hekime gitmeli mi?
Baş ağrılarının çoğu primer baş ağrılarını oluşturur. Yani bunlarda baş oluşumlarında ve beyinde yapısal bir bozukluk bulunmaz. Baş ağrısı olan kişilerin ancak yüzde 5 - 7’sinde baş ağrısı yapısal bir bozukluğa bağlıdır. Başı ağrıyan kişilerin hepsi hekime başvurmalıdır. Böylece baş ağrısına yol açan yapısal bir bozukluk olup olmadığı araştırılır. Hastada yapısal bir bozukluk (menejit, sinüzit, beyin uru, KİBAS, beyin damar hastalığı, vs.) varsa, bu hastalığın tedavisi yapılır. Hastada yapısal bir bozukluk bulunamazsa, baş ağrısının ne tür bir baş ağrısı olduğu tespit edilir, hastayla işbirliği içinde bunun tedavisi düzenlenir.
Sponsorlu Bağlantılar
Başı hiç ağrımayan insan yok denilebilir. Şiddeti ve sıklığı değişmek üzere, hastane dışı toplumda insanların yüzde 70’inde baş ağrısı olur. Bu kişilerin yüzde 50’sinde gerilim baş ağrısı, yüzde 10’unda migren, kalan yüzde 10’unda da değişik nedenli baş ağrıları vardır. Nöroloji polikliniğine başvuran hastaların yüzde 20’sinde başvuru nedeni baş ağrısıdır. Bunların çoğunluğunu migren ve gerilim tipi baş ağrısı oluşturur. Hastaneye baş ağrısı nedeniyle başvuran hastaların ancak yüzde 10’unda organik nedenli (beyin uru, beyin damar hastalığı, sinüzit…) baş ağrısı bulunur.
Yapısal (organik) nedene bağlı baş ağrısı (ikincil baş ağrıları) ne demektir?
Beyin, baş ve yüz yapılarının hastalıkları sonucu ortaya çıkan baş ağrılarına organik nedenli baş ağrısı denir. Örneğin; yüz ve kafa yapılarında bulunan ve burun boşluğuna açılan içi havayla dolu sinüs denilen boşlukların iltihabı (sinüzit), diş hastalıkları, kulak hastalıkları, çene eklemi bozuklukları, göz hastalıkları; yapısal beyin hastalıkları (ur, menenjit, beyin damarı kanama ve tıkanıklıkları) baş ağrısına yol açabilir. Bu durumlarda baş ağrısıyla ilgili hastalığın belirtilerinden biridir. Tedavi asıl hastalığa yöneliktir. Yapısal nedene bağlı baş ağrılarında, baş ağrısı nedeninin geç ortaya konulması hayatı tehdit eden durumlara yol açabilir.
Yapısal bozukluğa bağlı olmayan (birincil) baş ağrıları nedir?
Bu tip baş ağrılarında beynin yapısında bir bozukluk tespit edilmez. Hastalığa yol açan değişiklikler, kimyasal düzeydedir veya damarlarda fonksiyonel değişiklikler olur. Burada baş ağrısı hastalığın esas belirtisini oluşturur. Baş ağrısının özelliklerine ve eşlik eden bulgulara göre bu tip baş ağrıları birbirinden ayrılır. Migren gerilim baş ağrısı ve küme baş ağrısı birincil baş ağrıları başlığı altında toplanır.
Migren
Erkeklerin yüzde 10’unda, kadınların yüzde 15 - 20’sinde ortaya çıkar. Nöbetler halinde gelen, saatlerce, bazen günlerce süren, hastayı yatıran veya işinden alıkoyan, bulantı, bazen de kusma yapan, ışıktan ve sesten rahatsızlığa yol açan, başın bir yarısını tutan, zonklayıcı, şiddetli baş ağrısıdır. Bu belirtilen baş ağrısı özelliklerinin her hastada bulunması gerekmez. Değişik tipleri vardır.
Gerilim baş ağrısı
Başın tümünü tutar. Çoğunlukla boyun ense kaslarının kasılmasıyla gider. Hasta tarafından ağırlık, yanma, sıkışma, basınç şeklinde tarif edilir. Bulantı ve kusma yapmaz, hareketle artmaz, çoğunlukla hastanın aktivitelerini engellemez. 5 - 10 dakika kadar kısa olduğu gibi günlerce de sürebilir. Ataklar şeklinde tekrarlar veya hiç geçmez, devamlıdır. Yıllarca ve sık baş ağrısı olan insanları yüzde 60’ında gerilim baş ağrısı vardır.
Küme baş ağrısı
Sıklıkla ortalama bir saat süren, günde bir ya da birkaç kere gelen, göz, alın ve şakakta yerleşen, ani başlayıp, ani sona eren şiddetli baş ağrısıyla karakterizedir. Baş ağrısına gözde kanlanma, gözyaşı akması, burun akması, burunda şişme, alın ve yüzde terleme, göz kapağı şişmesi, göz kapağı düşmesi ve o taraf göz bebeğinde küçülme gibi bitkisel sinir sistemi belirtileri eşlik eder. Ağrı günde birkaç kere veya gün aşırı sıklığında gelir ve genellikle aynı saatlerde, çoğunlukla geceleri ortaya çıkar. Bu tür ağrı nöbetleri haftalar ya da aylar boyu sürdükten sonra kendiliğinden kaybolur. Fakat yılda bir iki kere veya birkaç yılda bir benzer ağrılı dönemler yine ortaya çıkar. Nadir görülen bir baş ağrısı tipidir, değişik alttipleri vardır.
Kronik günlük baş ağrısı
Hastalarda her gün gelen, sabahtan akşama kadar devam eden, zaman zaman hastayı yatıracak kadar şiddetlenen, sürekli baş ağrısı vardır. Hastaların çoğunda başlangıçta migren, bir kısmında da gerilim tipi baş ağrısı bulunur. Bunlar giderek sıklaşır ve her gün gelen baş ağrısına dönüşür. Bir kısım hasta da migren ya da gerilim tipi baş ağrısı olmaksızın doğrudan kronik günlük baş ağrısı gelişir. Kronik günlük baş ağrısı olan hastaların çoğu sürekli ağrı kesici ilaç alır. Ağrı ilaçları baş ağrısını geçirmediği halde hasta ağrı ilacı almaya devam eder, çünkü ağrı ilacı almadığı zaman baş ağrıları şiddetlenir. Bu nedenle hastada bir çeşit ağrı kesici ilaç bağımlılığı gelişir.
Ruhsal nedenli ağrı ve baş ağrıları
Ağrı; somatoform ağrı bozukluğunda ana şikayeti oluşturur veya başka çeşitli ruhsal hastalıkların semptomlarından biri olarak ortaya çıkar. Somatoform ağrı bozukluğunda belirli bir bedensel nedene bağlı olmayan, psikolojik etkenlerle ilgili olabilen ve kişinin bireysel, toplumsal ve mesleki olarak işlevlerini önemli derecede bozan ağrı şikayeti vardır. Değişik ruhsal nedenli ağrılar belirli bir anatomik yapıya uymaz, bedenin birden fazla yerinde ortaya çıkabilir. Ağrının yeri zaman içinde değişiklik gösterir. Tedaviyle bir bölgedeki ağrı geçerse, bir başka bölgede tekrar ortaya çıkar. Ağrı ilaçlarının yararı yoktur, şikayet genellikle devamlıdır. Ağrıyla ilgili bilgiler çok güç alınır; hastalar çoğu kez belirsiz, birbiriyle çelişik ya da uyumsuz cevaplar verir. Ağrı ruhsal nedenlerle ortaya çıkmasına rağmen, hastalar genellikle duygusal sorunları ve çatışmaları olduğunu kabul etmez. Ruhsal durumlarıyla ağrı arasında bağlantı kuramaz ve ağrılarının gerçekliğini ve ağır şekilde hasta olduklarını ispata yönelik abartılı durumlar sergilerler. Ruhsal nedenli ağrılarda tedavi esas olarak ilaç ve psikoterapidir.
Yapısal bozukluklara bağlı olmayan çeşitli baş ağrıları
Çoğu zaman fiziksel etkilerle ortaya çıkan, nadiren tedavi gerektiren baş ağrılarıdır. Başa dıştan baskıyla oluşan, başın soğukta kalmasına bağlı, soğuk gıda yenilip içilmesine bağlı, öksürük, egsersiz ya da cinsel aktivite sırasında ortaya çıkan baş ağrısı gibi sıralanabilir.
Yapısal bozukluklara bağlı olmayan baş ağrıları hayatı tehdit etmemekle beraber, yaşam kalitesini ciddi şekilde bozarlar ve iş gücü kaybına sebep olurlar. Bu tür baş ağrılarında baş ağrısını ortaya çıkaran sebeplerin hasta tarafından tanınıp kontrol edilmesi, yaşam şeklinin ve dış olaylara verilen tepki biçiminin değiştirilmesi ve ağrıların gelmesini önleyici (ağrı ilacı olmayan) ilaçların uygun şekilde kullanılmasıyla bazen büyük oranda düzelme sağlanır.
Organik (birincil) nedene bağlı olmayan baş ağrılarında beyin ve yüz yapılarında ne gibi değişiklikler olur?
Migren, gerilim baş ağrısı, küme baş ağrısı organik nedene bağlı olmayan baş ağrılarıdır. Bir diğer deyişle bu kişilerin baş ve beyin yapılarında inceleme yöntemleriyle baş ağrısına yol açacak ur, iltihap, damar hastalığı gibi bir bozukluk tespit edilemez. Bu hastalıklarda baş ağrısına yol açan mekanizmalar kimyasal ve damarsal düzeydedir. Örneğin; migrende, baş ağrısı atağı sırasında beyin damarların etrafına ağrı eşiğini düşüren veya ağrıya yol açan bazı kimyasal ara maddeler salgılanır. Bununla eşzamanlı olarak, baş ağrısı sırasında ağrılı bölge atardamarlarında daralma, daha sonra genişleme ve şişme şeklinde değişiklikler olur. Gerilim baş ağrısında boyun ve kafatası kaslarında gerilme olabilir. Küme baş ağrısında ağrılı taraf damar ve yapılarında otonomik sinir sistemi üstünden işleyen bozulma ve değişiklikler meydana gelir. Tüm bu ağrı tiplerinde beyinde serotonin, noradrenalin gibi, ağrı düzenlenmesinde etkili olan ve sinirsel iletimi sağlayan maddelerin miktarı düşer. Bu değişikler ağrı atağından sonra normal hale döner. Ağrı atağının başlamasına yol açan bu değişiklikler biyolojik, kalıtsal bir yatkınlık sonucu kendiliğinden veya yaşam olaylarından kaynaklanan zorlanma ve üzüntülerin tetiklediği beyin mekanizmalarıyla olur.
Birincil baş ağrıları beynin tehlikeli yapısal hastalıklarına bağlı olabilir mi?
Primer baş ağrıları (migren, gerilim baş ağrısı, küme baş ağrısı) tanım olarak beynin yapısal bazukluklarıyla ilgisi olmayan baş ağrılarıdır. Fakat beyinin yapısal hastalıkları birincil baş ağrılarını taklid eden, bu ağrıların tanı ölçütlerine uyan baş ağrıları yapabilirler. Bu durumda primer baş ağrısı tanısı konulmaz ağrıya yol açan hastalığın teşhisi konulur. Bu nedenle primer baş ağrıları tanısı konulurken, hastalar uygun inceleme yöntemleriyle araştırılmalı ve organik hastalık şüphesi ortadan kaldırılmalıdır. Böyle bir yaklaşım hastadaki “Beynimde baş ağrısına yol açan ciddi bir hastalık mı var?” endişesini de ortadan kaldıracağından, tedaviye katkısı olur.
Organik nedene bağlı olmayan baş ağrılarının tedavisi neden gerekli?
Baş ağrısının kendisi kişiyi rahatsız eden bir yaşantıdır. Doğal olarak da kişi bu ağrılardan kurtulmak ister. Hekim olarak bu ağrıları geçirecek ya da büyük oranda azaltacak imkanlar elimizde vardır. Baş ağrısı kişinin iş ve gücünden kalmasına veya çalışma veriminin düşmesine yol açar. Bu nedenlerle, yapısal bir nedene bağlı olamasa da, bu tür baş ağrılarının tedavisi gerekir.
Baş ağrısı olan kişiler mutlaka hekime gitmeli mi?
Baş ağrılarının çoğu primer baş ağrılarını oluşturur. Yani bunlarda baş oluşumlarında ve beyinde yapısal bir bozukluk bulunmaz. Baş ağrısı olan kişilerin ancak yüzde 5 - 7’sinde baş ağrısı yapısal bir bozukluğa bağlıdır. Başı ağrıyan kişilerin hepsi hekime başvurmalıdır. Böylece baş ağrısına yol açan yapısal bir bozukluk olup olmadığı araştırılır. Hastada yapısal bir bozukluk (menejit, sinüzit, beyin uru, KİBAS, beyin damar hastalığı, vs.) varsa, bu hastalığın tedavisi yapılır. Hastada yapısal bir bozukluk bulunamazsa, baş ağrısının ne tür bir baş ağrısı olduğu tespit edilir, hastayla işbirliği içinde bunun tedavisi düzenlenir.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 15 Haziran 2010 21:40