Arama

Ağız Kanseri

Güncelleme: 28 Ağustos 2012 Gösterim: 4.091 Cevap: 2
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ağız Kanseri

Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.


Ağız kanseri, ağzın herhangi bir bölgesinde, ufak, beyaz, kırmızı bir nokta veya yara şeklinde başlayabilir. Sigara ve alkol kullanımı ağız kanseri riskini artırmaktadır. Buna rağmen ağız kanseri olan insanların dörtte biri bu bilinen risk faktörlerinden bağımsız olarak ağız kanserine yakalanmışlardır.
Ağız içi mukozasının, ağız tabanının, damağın, dilin ve baş, boyun bölgesindeki lenf nodüllerinin muayenesi, ağız kanserinin tanımlanmasında çok büyük önem taşımaktadır.
Amerikan Kanser Derneği'nin bilgileri doğrultusunda, Amerika'da bu yıl ağız kanserine yakalanacak olan hastaların sayısı 28.000 olarak tespit edilmiş ve bu vakalardan yaklaşık 7.400'ünün ölümle sonlanacağı belirtilmiştir.

Ağız kanserinde erken tanı, teşhis ve tedavi uzun ve sağlıklı yaşamın çok kritik bir noktasıdır. Diş hekimi aşağıdaki tanı tekniklerini kullanarak var olan veya gelecekte ortaya çıkabilecek bir kanserin teşhisini koyabilir.



* Fırça Biyopsisi (Brush Biopsy) : Küçük bir fırça yardımıyla doku örneği alınır. Örnekte, pre-kanseröz veya kanser hücrelerinin varlığı araştırılır.


* Toluidin Mavisi : Hasta ağzını prekanseröz veya kanserli dokuları maviye boyayan çeşitli solüsyonlarla çalkalar. Pozitif test sonucu daha ileri bir araştırmayı gerektirir.


* Doku Biyopsisi : Şüpheli bölgeden küçük bir cerrahi müdahaleyle alınan doku, hücresel olarak incelenmelidir.



Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 03:38
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
20 Kasım 2011       Mesaj #2
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Ağız Kanseri

Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.
Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.


Ağız kanserlerinin nedenleri nelerdir?
Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve bazı besinlerdeki karsinojen maddeler ve fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin ağız kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur. Genetik yatkınlık ta ağız kanserleri için risk faktörleri arasındadır.


Ağız kanserlerinin muhtemel belirtileri;

Ağız içinde veya etrafında beyaz ve kırmızı alanlar.

Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması.

Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar.

Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi.

Çiğneme ve yutma güçlüğü.

Dil ve çene hareketlerinde zorlama.

Dil ve ağzın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk.

kaynak:

adsız - avatarı
adsız
VIP VIP Üye
28 Ağustos 2012       Mesaj #3
adsız - avatarı
VIP VIP Üye
Dil Kanseri


Dil Kanseri Nedir?

Dil: Dil kaslardan yapılmış bir organdır. Ağız içindeki hareketli kısmına “corpus lingua“, sabit olan kısmına ise dil kökü denir. Dilin üst kısmına dil sırtı (dorsum lingua) denir. Dilde bulunan ve papilla adı verilen bazı yapılar tat duyusu ile ilgilidir. Bu yapılar ay­rıca gıdaların parçalanmasında mekanik et­ki sağlarlar. Dilin iç ve dış kasları vardır. İç­te olanlar; dil ucunu yukarıya kaldırır, dil ucunu aşağıya indirir, dili kalınlaştırır ve di­li yassılaştırır. Dışta olanlar ise dil yukarı ar­kaya çeker, dili yukarıya çeker, dili dışarıya kaçmasını engeller ve dili ar­kaya aşağıya çeker.

Dil kanseri ise Dilde gelişen kötü huylu tümör­dür.
Yaş: Genellikle ileri yaşlarda görülür.
Cinsiyet: Erkeklerde kadınlara göre iki kat daha sık izlenir.
Risk faktörleri: En önemli risk faktörü si­garadır. Sigara içenlerde içmeyenlere göre 6 kat daha fazla görülür. İçilen sigaranın miktarı ve süresi ile İlişkilidir. Gençlerde görülme sıklığı belirgin derecede artmakta­dır. Sigara dışında en önemli risk faktörü al­kol kullanımıdır. Ayrıca demir eksikliği, ba­zı vitamin eksiklikleri ve virüslerin dil kan­serinin gelişiminde rol oynadığı düşünül­mektedir. Bunların yanında uygunsuz diş protezleri de neden olabilir.
Belirti ve bulgular:
En sık belirtisi dil üze­rinde ağrısız krater tarzında yaradır. Bazen yara açılmadan dil İçinde sertlik veya ağrısız kitle şeklinde görülebilir. Dil üzerinde beyaz veya kırmızı renkli kabarık­lıklar zaman içinde kansere dönüşebilir. Boyunda şişlik önemli belirtilerdendir. Has­talık ilerledikçe ağrı, kanama, kulak ağrısı, yutma ve konuşma bozukluğu ortaya çıkar.
Tanı:
Kulak-burun-boğaz muayenesi yapı­lır. Dil üzerindeki yaradan veya kitleden bi­yopsi alınarak kanser tanısı konur. Bu iş­lem lokal veya genel anestezi altında yapı­labilir. Özellikle Manyetik Rezonans Gö­rüntüleme tekniği tümörün büyüklüğü ve yaygınlığı hakkında bilgi vericidir. Bilgisa­yarlı Tomografi de uygulanabilir. Kan test­leri tanı koydurucu değildir. Kanser tanısı konduktan sonra kanserin evrelemesi yani tümörün büyüklüğü ve nekadar yayıldığı ortaya konur. Evrelendirme en iyi tedavi şeklinin belirlenmesi ve hasta­lığın tedavi sonrası seyir ve sağ kalım açı­sından bilgi edinilmesi yönünden son dere­ce önemlidir. Evrelendirmede tümörün bü­yüklüğü, boyundaki lenf düğümlerine ve vücudun diğer organlarına yayılımına (metastaz) bakı­lır.
Evre 1,2, 3, ve 4 olarak adlandırılır. Ev­re 1 en erken, evre 4 ise en ileri safhadır.
Tedavi:
Erken evre kanserlerde cerrahi ve­ya radyoterapi (ışın tedavisi) tedavi seçe­nekleri vardır. Literatürde iki tedavi şekli­nin de eşit derecede kontrol sağladığı bildi­rilmektedir. Ancak radyoterapi ağız İçinde ağız kuruluğu ve tat kaybı gibi kalıcı yan et­kiler yaratır. Buna karşın erken evre tümör­lerin cerrahisinde belirgin fonksiyon kaybı ve kozmetik sorun oluşmaz. Bu nedenle dil kanserinde en sık uygulanan tedavi cerra­hidir. Büyük ve İlerlemiş kanserlerde cerra­hi tedaviye ek olarak hastalığın kontrolü radyoterapi de tedaviye eklenir. Kemoterapinin (ilaç tedavisi) dil kanserinde etkinliği henüz bilinmemektedir, halen araştırma safhasındadır. Bazı ileri olgularda cerrahi ve radyoterapiye ek olarak uygulan­maktadır. Cerrahi tedavide tümör etrafında geniş emniyet sınırı bırakılarak çıkarılır. Beraberinde boyundaki lenf düğümlerinin kontrolü için boyun diseksiyonu yapılır. Boyun diseksiyonu dil kanserinin yayılma­sında ilk durak olan boyundaki lenf dü­ğümlerinin de alınmasıdır. İlerlemiş du­rumlarda çene kemiği açılarak tümör çıka­rılması söz konusu olabildiği gibi çene ke­miğine hastalık yayıldığı takdirde çene ke­miğinin de kısmen alınması gerekir. Bu şe­kilde tedavide kozmetik ve fonksiyonel so­runlar gelişebilir. Dil konuşma, çiğneme, yutma ve tat alma duyusundan sorumlu bir organdır. Erken safha kanserde bu fonksi­yonlar belirgin derecede etkilenmediği hal­de, ilerlemiş hastalıkta cerrahinin genişliği­ne bağlı olarak tedavisi sonrası kısmi veya tam fonksiyon kayıpları ortaya çıkar. Ayrı­ca ameliyatta boyundan nefes borusuna de­lik açılabilir (trakeotomi). Bu geçicidir, bir süre sonra bu kapatılır. Benzer şekilde cer­rahi sonrasında hastanın bir süre burundan beslenme tüpü ile beslenmesi gerekebilir.
Seyir:
Erken evre dil kanserinde %70-80 sağ kalım sağlanırken, ilerlemiş evrelerde sağ kalım %40′lara düşmektedir. Ayrıca bo­yundaki lenf düğümlerine yayılan hastalık­larda sağ kalım % 15-30 daha da azalmakta­dır. Uzak organlardan en sık yayıldığı bölge akciğerlerdir.
ömr-ü bahar

Benzer Konular

17 Mart 2017 / _Yağmur_ Tıp Bilimleri
10 Haziran 2012 / nünü Tıp Bilimleri
23 Nisan 2016 / nünü X-Sözlük
11 Nisan 2011 / _Yağmur_ Tıp Bilimleri
11 Ocak 2011 / acihayat Tıp Bilimleri