Arama

İskelet Sistemi Nedir - İskelet Sisteminin Yapısı ve Görevleri - Sayfa 2

Güncelleme: 12 Ekim 2017 Gösterim: 42.583 Cevap: 14
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Nisan 2016       Mesaj #11
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İSKELET SİSTEMİ
İnsan vücudundaki kemiklerin, kıkırdakların ve eklemlerin birleşerek oluşturduğu sisteme iskelet sistemi denir. İskelet sistemi kemik doku ve kıkırdak dokudan oluşmuştur. İskelet sistemindeki kemik doku kemikleri ve eklemleri oluşturur. Yetişkin insan iskeletinde 206 (207), yeni doğmuş bebeklerde ise 300 kemik bulunur.
Sponsorlu Bağlantılar
a) Kıkırdak Doku :
Bulunduğu yere şekil veren, desteklik ve esneklik sağlayan dokuya kıkırdak doku denir. (Burun ve kulağa şekil veren kıkırdak dokudur). Kıkırdak doku omurgalı (kemikli = iskelet sistemine sahip) hayvanların tamamında bulunur.
İnsanların iskelet sistemini oluşturan kemikler, yavru anne karnında iken yani embriyo döneminde iken kıkırdaktan yapılmıştır. Yavru doğduktan sonra kıkırdaklar sertleşerek kemikleri oluştururlar. Yetişkin insanların burun, kulak, soluk borusu, yemek borusu, kaburgaların ve eklem yerlerindeki kemiklerin uç kısımlarındaki kıkırdaklar ise kemikleşmemiştir.
Köpek balığının erişkinlerinde iskelet sistemi kemikten değil kıkırdaktan oluşmuştur.

Kıkırdak Dokunun Görevleri :
1 Eklem yerlerindeki kemiklerin birbirine sürtünüp aşınmasını önler.
2 Yemek ve soluk borusunun duvarlarının birbirine yapışarak kapanmasını önler.
3 Eklem yerlerindeki kemiklerin hareketini kolaylaştırır.
4 Uzun kemiklerde kemiğin büyümesini sağlar ve boyca uzamaya yardımcı olur.
5 Bulunduğu yere şekil verir.

b) Kemik Doku :
İnsanların ve omurgalı hayvanların iskelet sistemindeki kemikleri ve eklemleri oluşturan dokuya kemik doku denir. Kemik doku, kemik hücreleri (osteosit), kan damarları, sinirler ve hücrelerin arasını dolduran ara maddeden (osein) oluşur.
Kemik dokudaki hücrelerin arasını dolduran ara madde protein ve madensel tuzlardan (kalsiyum, magnezyum, fosfor) oluşur. Proteinler kemiklerin esnek olmasını, madensel tuzlarda kemiklerin sert olmasını sağlarlar.
İnsanların yaşı ilerledikçe kemik dokudaki ara maddede biriken kalsiyum ve fosfor gibi madensel tuzların miktarı artar, protein miktarı azalır. Bu nedenle kemiklerin sertliği artar, esnekliği azalır, kemikler kolay kırılır fakat geç iyileşir. Kemiklerdeki madensel tuz miktarının yaşlanmaya bağlı olarak değişmesi sonucu kemik erimesi hastalığı da oluşabilir.
NOT :
1- Köpek balıklarının yetişkinlerinde iskelet sistemi kemikten değil kıkırdaktan oluşur.
2- Besin maddeleri ile vücuda yeterli miktarda madensel tuz alınmazsa, vücudun madensel tuz ihtiyacı kemiklerden karşılanır. Bu da kemik erimesine yol açar.

c) İskelet Sisteminin (Kemiklerin) Görevleri :
1 Vücuda şekil verir.
2 Vücudun dik durmasını sağlar.
3 Kaslarla birlikte vücudun hareket etmesini sağlar.
4 İç organları dış etkilere karşı korur.
5 Kan hücrelerini (alyuvarlar, akyuvarlar, kan pulcukları) üretir.
6 Madensel tuzları (mineralleri) (kalsiyum, magnezyum ve fosfor gibi) depolar.
7 Kasların ve organları vücutta tutunmasını sağlar (onlara tutunma yüzeyi oluşturur).
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Nisan 2016 01:14
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Nisan 2016       Mesaj #12
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İnsan İskeletinin Bölümleri
Ad:  is6.jpg
Gösterim: 2581
Boyut:  21.2 KB
Sponsorlu Bağlantılar
İnsan iskeleti; baş iskeleti, gövde iskeleti ve üyeler (kollar ve bacaklar) iskeleti olmak üzere üç bölümden oluşur.

Baş İskeleti
Vücutta beyin ve beyincik gibi kısımları koruyan, göz, kulak, burun gibi duyu organlarının yerleştiği, genellikle yassı kemiklerden oluşan bölümdür.
Baş iskeletini oluşturan yassı kemikler birbirlerine oynamaz eklemlerle bağlanmıştır. Sadece alt çene kemiğinde yarı oynar eklem bulunur.
Yeni doğan çocuklarda kafatasında bıngıldak (kıkırdaksı kemik) bulunur. Bıngıldak daha sonra sertleşerek kemikleşir.
Baş iskeleti; kafatası ve yüz kemikleri olarak iki kısımdan oluşur.

Gövde İskeleti
Gövde iskeleti omurga, göğüs kafesi, omuz kemeri ve kalça kemeri olarak dört kısımdan oluşur.

Omurga :
Omurga, boyundan başlayıp kuyruk sokumuna kadar gider ve omur denilen 33 kısa kemikten oluşur. (Omurga, bel kemiği olarak bilinir). Omurganın ortasında omurilik kanalı, omurilik kanalında da omurilik denilen sinirler bulunur. (Üst üste dizilmiş omurların sürtünerek birbirini aşındırmaması için kıkırdak yastıklar bulunur. Gelişimini tamamlamış bir insanda omurga S harfi şeklinde kıvranabilen bir yapıdadır. Bu eğrilik omurgaya yaylanma yeteneği ve dengede kolaylık sağlar).
Omurga, hem omuriliği korur, hem de iskelete arkadan destek verir.
Omurgayı oluşturan omur kemikleri birbirlerine yarı oynar eklemlerle bağlanmıştır. Yalnızca sağrı ve kuyruk sokumu omurları arasında oynamaz eklemler bulunur.
Omurga, beş bölümden oluşur. Bunlar; boyun, sırt, bel, sağrı ve kuyruk sokumudur.

Göğüs Kafesi :

Göğüs kemiği (vücudun göğüs bölgesinde bulunan üst kısmı geniş aşağıya doğru sivrilen yassı bir kemiktir ve üç kemiğin birleşmesinde oluşur), 12 çift kaburga ve sırt omurlarından oluşur. Kaburga kemiklerinin 10 çifti önden göğüs kemiğine, 12 çifti arkadan sırt omurlarına bağlanır. Öndeki iki çift kaburga, göğüs kemiğine bağlı değildir. Bu iki çift kaburga göğüs kafesinin (nefes alıp verme sırasında) hareketini sağlar. (Ön tarafta ilk yedi çift kaburga kemiği göğüs kemiğine eklemlerle bağlanmıştır. 8, 9, 10. çift kaburga kemikleri kıkırdak parçalarla önce birbirlerine sonrada 7’inci kaburga çiftine bağlanarak göğüs kafesini oluşturur. Son iki kaburga kemiğinin ön uçları serbesttir ve bunlara yüzücü kaburgalar denir).
Akciğerler ve kalp göğüs kafesinde bulunur ve göğüs kafesi hem bu organları korur hem de soluk alıp vermede görevlidir.

Omuz Kemeri :
Kolların gövdeye bağlanmasını sağlayan kemiklerden oluşan kısma omuz kemeri denir. Her kol için 1 kürek kemiği ve 1 köprücük kemiğinden oluşur. Omuz kemeri ile pazı kemiği arasında omuz eklemi bulunur. Omuz eklemi oynar eklemdir.

Kalça Kemeri :
Bacakların gövdeye bağlanmasını sağlayan kemiklerden oluşan kısma kalça kemeri denir. Kalça kemeri, iki tane kalça kemiği ile bir tane sağrı kemiğinden oluşur. (Her kalça kemiği leğen, oturga ve çatı kemiklerinin birleşmesiyle oluşmuştur).
Kalça kemeri ile uyluk kemiği arasında kalça eklemi bulunur. Kalça eklemi oynar eklemdir.

Üyeler (Kollar ve Bacaklar) İskeleti :
Kol ve bacak kemiklerinden oluşur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Nisan 2016 02:39
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Nisan 2016       Mesaj #13
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İskelet sistemi ve kemikler hakkında ilginç bilgi
  • 70 kglık bir insanın toplam kemik ağırlığı 7 kg (% 10)
  • 2,40 m boyundaki bir insanın ölçülmüş en uzun kemiği (uyluk) 76 cm
  • En uzun kemik olan uyluğun (femur) ortalama boyu 46 cm
  • İnsandaki en küçük kemik (orta kulaktaki üzengi –stapes- kemiği)
  • Boyu 2,6-3,4 mm
  • Ağırlığı 2-4,3 mg
  • 1 mm çapındaki lamelli (yoğun) kemiğin taşıma gücü 15 kg
  • Uyluk kemiğinin taşıyabilme (dayanıklılık) kabiliyeti 1,65 ton
  • Lamelli kemiğin sıkıştırılma basıncına dayanma gücü 12 kg/mm2ye kadar
  • Lamelli kemiğin çekme kuvvetine dayanma gücü 10 kg/mm2
  • Kemiğin özgül ağırlığı 1,75
  • (suyun özgül ağırlığı 1, demirin ise 7,2dir)
  • Uyluk kemiğinin boyun kısmı ile gövdesinin yaptığı açı
  • Yeni doğanlarda 150º
  • 3 yaşındaki çocukta 140º
  • 15 yaşındaki gençte 133º
  • Erişkin insanda 125º
  • Yaşlı insanda 115º
  • İskelet sisteminden geçen kan miktarı 200-400 ml/dakika
  • Kalbin genel faaliyeti içinde iskelete gönderdiği kan hacminin nispeti % 6
  • Vücuttaki toplam kalsiyumun kemiklerdeki nispeti % 99
  • Vücuttaki toplam fosfatın kemiklerdeki nispeti % 75
  • Ergin bir kişideki toplam kalsiyum miktarı 1 kg
  • Her dakikada kemikten kana yenilenen kalsiyum iyonlarının nispeti % 25
  • Kemiklerdeki toplam kalsiyumun değişerek yenilenme süresi 200 gün
  • Kemiklerden çözülerek kaybedilen kalsiyum miktarı ayda % 1-2
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Nisan 2016       Mesaj #14
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İskelet Sistemi
İnsan vücudunda milyonlarca kemik hücresinin kafa kafaya verip teşkil ettikleri kemiklerin her birinin şekli, büyüklüğü ve kıkırdak yüzeylerinin genişliği hassas ölçülerle ayarlanmıştır.
Ad:  is7.JPG
Gösterim: 1846
Boyut:  31.1 KB


Kemikler;
yapılacak işe, korunacak organa ve kaldırılacak yüke uygun olarak yassı, uzun, kısa ve yuvarlak yaratılmıştır. El, kol, ayak ve bacak gibi organlar çok hareketli eklemlerle bağlanırken, omurga eklemleri yarı oynar, kafatasının yassı kemikleri ise hiç oynamaz eklemlerle bağlanmıştır. Her birinin belli gâyeleri olan iki yüzden fazla kemiğin teşkil ettiği insan iskeletinin farklı bölgelerindeki kemik sayılarına bir bakalım:

Baş iskeleti:

Duyu organları ve beyin gibi hassas yapıların korunması için 21 adet kemik âdeta anlaşmış gibi oynamaz eklemlerle kaynaşarak yekpâre bir kutu (kafatası) teşkil etmiştir. Bu kemiklerden alın kemiği (frontale), temel veya kama kemiği (sphenoidale), art kafa kemiği (occipitale), kalbur kemiği (ethmoidale) ve saban kemiği (vomer) birer adet olup orta hat üzerinde yer alır. Simetrik olarak sağlı-sollu her birinden iki tane bulunan şakak kemikleri (temporale), yan kafa kemikleri (parietale), üst çene kemikleri (maxilla), damak kemikleri (palatinum), elmacık kemikleri (zygomaticum), gözyaşı kemikleri (lacrimale), burun kemiklerinin (nasale) ve tırnaksı kemiklerin (concha nasalis inferior) her biri kafa ve yüzün şeklini teşkil etmek üzere, vazifeli elemanlar olarak birbirlerine bağlanmıştır. Bu kutunun en büyük boşluğu beyin için ayrılmışken; iç ve orta kulaklar, koklama epiteli ve gözler için daha küçük boşluklar ayrılmıştır. Alt çene kemiği (mandibula, 22. kemik) kafatasına oynar bir eklemle bağlanarak nefes alma ve çiğneme gibi vazifeler için ağız boşluğunun alt ve yan kısımlarını şekillendirmiştir. Dil kökünde bulunan, hiçbir kemiğe eklemlenmeyen hyoideus (23. kemik) ve üç çift ortakulak kemikçikleri çekiç, örs, üzengi (maleus, incus, stapes, toplam 6 adet) ile birlikte 29 adet kemik başımızda yer almaktadır.
İnsan başı gibi mükemmel bir sanat eserinde 29 kemiğin uyumlu bir tarzda ve estetik ölçüler içinde bir araya getirilmesini hiç kimse “tabiat anaya(!)”, akılsız atomlara ve hücrelerin anlaşıp bir araya gelmesine veremeyeceğine göre, 6,5 milyar insanın kafasını birbirine benzemeden yaratan Rabbimizi inkâr etmek mümkün müdür?

Gövde iskeleti:

Gövdenin orta direği olan omurga, 33 adet omur adındaki hususi şekillere sahip kemiğin üst üste dizilmesiyle yapılmıştır. Boyun (cervical, 5), sırt (thorasic, 12), bel (lumbar, 5), sağrı (sacral, 5) ve kuyruk sokumu (coccygeal, 4) olmak üzere beş bölgeden yapılmış omurganın sağrı ve kuyruk sokumu kemikleri gelişme ilerledikçe kendi aralarında kaynaşarak tek kemik hâlini alır. Sırt omurlarının her birine sağlı sollu, ince uzun kemik çubuklar şeklinde 24 kaburga (costa) bağlanır. Bunların 7 çifti doğrudan iman tahtası da denilen göğüs kemiğine (sternum) bağlanırken, 3 çifti kıkırdak bir parça ile birleşerek göğüs kemiğinin en alt ucuna tutunur. Kısa olan son iki çiftin ise uçları serbest kalır. Avrupalı erkeklerin % 5inde, Japon erkeklerin % 7sinde, Eskimo erkeklerinin ise % 16sında bir kaburga fazladır. Sırt omurları, göğüs kemiği ve kaburgalarla teşkil edilen göğüs kafesinde, akciğerler ve kalb mükemmel şekilde korunur. Kaburgaların esnek yapısından dolayı bu organlar sıkışmaz, rahatça hareket eder, genişleyip büzülebilir. Maalesef insanların birçoğu nefes alıp verirken, kalbi tık tık atarken, organlarını korunaklı bir kafes içine yerleştiren Kudreti Sonsuzu aklına bile getirmez.

Kemerler ve üyeler:
Kol ve bacakları omurgaya bağlamakla vazifeli kemerler, 10 kemikten yapılmıştır. Omuz kemerinde yer alan kürek kemikleri (scapula, 2 tane) ile köprücük kemiklerinin (clavicula, 2 tane) birlikte meydana getirdiği çukurluğa, üst kol veya pazı kemiği bağlanırken; kalça kemerini teşkil eden çift hâldeki leğen, oturak ve çatı (ilium, ischium, pubis) kemiklerinin hepsi bir araya getirilerek geniş bir leğen kemiği şeklinde kaynaştırılmıştır. Kalça kemerinin teşkil ettiği alt karın boşluğunda; bağırsaklar, idrar kesesi ve üreme organları korunduğu gibi, cenin için korunaklı bir mekân olan rahim de bu bölgede bulunur. Üç kemiğin birleşerek meydana getirdiği çukurluğa, uyluk kemiğinin yuvarlak mil şeklindeki baş kısmı eklemlenir.

Vücutta en fazla sayı ve çeşitte kemik; kol ve bacaklarda bulunur (her bir kol ve bacakta 30 kemik). Pazı kemiğinin (humerus) alt ucuna bağlanan ön kol (radius) ve dirsek (ulna) kemiklerinden sonra her bir elde 27 kemik bulunur. Bunların 8i el bilek kemiği (carpus), 5i el tarak kemiği (metacarpus), 14ü de parmak kemiğidir (digitorum manus).

Uyluk kemiği (femur) bacakları kalçaya bağlar. Bu kemiğe bağlanan kaval (tibia) ve baldır (fibula) kemiklerinin arasına diz kapağı kemiği (patella) yerleştirilmiştir. Bir ayakta, elden bir eksik olarak 26 kemik bulunur. Bunların 7si ayak bileği kemiği (tarsus), 5i ayak tarak kemiği (metatarsus), 14ü de ayak parmak kemiğidir (digitorum pedis). Kolda olmadığı hâlde bacakta hususi bir tendon (kiriş) içinde yerleştirilen diz kapağı kemiği, gövdenin taşınmasında ve yürümede önemli vazifeler görür.

El ve ayaklarımızla yaptığımız bütün işler, onlarda bulunan kemiklerin her birinin bağlanma tarzları ve özel şekli sayesinde olmaktadır. Yukarıda koyu renkte yazılmış kemiklere ait rakamları topladığımızda 217 yapmaktadır. Ayasofyanın kubbesindeki çeşitli şekil ve büyüklükteki taşların her birinin kendi başlarına farklı ülkelerden gelip bir kubbe teşkil etmeleri ne kadar muhal ise, 217 kemiğin her birinin anatomi bilgisine sahip olmadan yerleşmeleri de o kadar muhal değil midir? Ayrıca kemikleri teşkil eden hücrelerde de, her bir insanın genel anatomisine ve trilyonlarca hücrenin konumuna ait bilginin ve bu bilgiyi kullanacak aklın bulunması gerektiği düşünüldüğünde durum daha da imkânsız hâle gelmektedir.

Eklemlerle birbirine bağlanmış bütün kemiklerin şekli ve eklemdeki hareket serbestliği, o uzvun yapabileceği işleri sınırlamaktadır. Bu zâviyeden bakıldığında en fazla kabiliyetin verildiği el, medeniyetin temelindeki bütün icat ve keşiflerin de vesilesi olmuştur. Elimizdeki her bir kemiğin şekline ve eklemlerindeki hareket kabiliyetine Rabbimizin ilim ve kudretinin sonsuz tecellisini düşünerek bakarsak, daha birçok hikmet görebiliriz. Bunu göremeyen bazı robot araştırmacılarının; insan elinden daha mükemmel (daha fazla iş yapabilen, daha güçlü ve daha hassas) bir el yapabilmek için malzeme mühendislerinden, elektronikçi, sibernetikçi, biyo-mühendis ve ortopedistlerden müteşekkil bir kadroyu, çok sayıda teknisyen ve bilgisayarcıyla destekleyerek yürüttükleri çalışmalardan başarı elde edilememiştir. Bu çalışmalarda, her türlü alternatif model denenmiş; parmakların sayısı azaltılıp-artırılmış, boyu uzatılıp-kısaltılmış; kemik ve eklemlerin sayısı, şekli çeşitli şekillerde değiştirilmiş; kasların miktarı artırılıp-azaltılmış, bağlantı noktaları değiştirilmiş; ancak mevcut elden daha iyi bir el yapılamamıştır. Çalışmaya katılan bazı araştırmacılar neticeyi; “İnsan elinden daha mükemmel bir el yapılamaz.” sözleriyle özetlemiştir.

Her bir parmağımızın boyunu, kemiklerinin sayısını; eklemlerdeki körüklerin nakışlarını, kıvrılma yönlerini; tırnakların yerleştirilme bölgelerini; avuç içi kemiklerinin birbirine, parmaklara ve bileklere bağlanmalarındaki hikmetli eklenme noktalarını bir kere daha gözden geçirdikten sonra İmâm-ı Gazâlî gibi: “Yaratılmış olandan daha mükemmel bir şey, imkân hâricidir.” (leyse fil imkân ebdau mimmakân) diyerek tefekkür âlemine dalmak gerekmez mi?

İnsan Denen Gizemli Varlık ( Anatomi )
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

24 Haziran 2016 / Safi Tıp Bilimleri
10 Mayıs 2016 / soruma cvp veri Tıp Bilimleri
11 Mayıs 2016 / CrasHofCinneT Tıp Bilimleri
11 Ocak 2017 / Last_AzRaeL Tıp Bilimleri
21 Şubat 2012 / Misafir Cevaplanmış