Arama

Göz Sağlığı - Sayfa 2

Güncelleme: 9 Nisan 2017 Gösterim: 44.820 Cevap: 19
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
29 Eylül 2008       Mesaj #11
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

ŞAŞILIK

Şaşılık Nedir?
Şaşılık, gözlerin paralelliğinin bozulduğu ve farklı yönlere baktığı bir görsel kusurdur. Bir göz düz bakarken diğeri içe, dışa, yukarı veya aşağı kayabilir. Kayma daimi olabilir ya da ara ara ortaya çıkar. Bazen kayan göz düz bakıp diğeri kayma yapabilir. Şaşılık, çocuklar arasında sık görülen bir durumdur. Hayatın ileri dönemlerinde de meydana gelebilir. Kadın ve erkekler arasındaki dağılımı eşittir. Aynı ailede geçiş özelliği gösterebilir. Buna rağmen pekçok şaşılıklı kişide, şaşılığı olan akraba tespit edilemeyebilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Gözler Birlikte Nasıl Çalışır?

Normal görmede heriki göz aynı noktaya bakar. Daha sonra beyin bu iki resmi birleştirerek üç-boyutlu bir görüntü oluşturur. Bu üç boyutlu görüntü bize derinlik algısı kazandırır. Bir gözde kayma olursa beyne iki farklı resim gönderilir. Küçük bir çocukta beyin, kayan gözden gelen görüntüyü ihmal eder ve sadece normal, iyi gören gözden gelen görüntüyü algılar. Böylece çocuk derinlik algısını kaybetmiş olur. Erişkin hastalarda şaşılık meydana geldiğinde genellikle çift görme ortaya çıkar. Çünki beyin heriki gözden gelen görüntüleri görmeye alışmıştır ve kayan gözden gelen görüntüyü ihmal edemez.

Göz Tembelliği
Çocukluk esnasında heriki göz paralel ise iyi bir görme gelişmesi olur. Beyin, iyi gören gözün görüntüsünü algılar, tembel gözün görüntüsünü ise ihmal eder. Bu durum, şaşılıklı çocukların hemen hemen yarısında görülür. Göz tembelliği tedavisi: Göz tembelliğinin tedavisi 8-10 yaşına kadar yapılmalıdır. Daha sonra tedavisi mümkün olmaz. Birkaç tedavi yöntemi vardır. Bunlardan ilki iyi olan göz kapatılıp tembel gözdeki görme güçlendirilerek yapılan tedavidir. Bir başka tedavi yöntemi özel kliniklerde CAM ismi verilen aletlerle seanslar halinde yapılan tedavidir. Bu tedavi şeklinde çocuk bir aletin başına oturtularak dönen çizgiler üzerinden boyamalar yapması, şekil çizmesi ya da bulmaca çözmesi istenir. En az 20 seanstan oluşur. Üçüncü bir tedavi yöntemi ilaçlardır. Sağlam göze atropin grubu ilaç damlatılarak diğer gözün çalıştırılması esasına dayanır.
Tedavi geciktirilirse göz tembelliği kalıcı hale gelir. Kural olarak, göz tembelliği ne kadar erken tedavi edilirse sonuç o kadar iyi olur. Bunun için çocuklar, bebekliklerinde ve daha sonra senede en az bir defa olmak üzere göz muayenesinden geçirilmelidirler.

Şaşılığın Sebepleri
Şaşılığın tam sebebi bilinmemektedir. Her bir gözün dış kısmına yapışarak hareketlerini kontrol eden altı kas mevcuttur. Herbir gözde iki kas, gözü sağa veya sola çeker. Diğer dört kas ise belli açılarda gözü yukarı veya aşağı hareket ettirirler. Gözlerin paralel kalıp belli bir hedefe odaklanabilmeleri için tüm kasların birlikte ve belli bir denge içinde çalışmaları gerekir. Gözlerin birlikte hareket etmesi için de her iki gözdeki kasların uyumlu çalışması gerekir. Göz kaslarını beyin kontrol eder.

Şaşılığın Belirtileri

Şaşılığın temel belirtisi düz bakmayan bir gözdür. Bazen çocuklar güneşte bir gözlerini kapatır veya gözlerinin ikisini birden kullanmak için başlarını eğerler.

Şaşılık Nasıl Teşhis Edilir?
Şaşılık tanısı göz muayenesi sonucu konur.Tüm çocukların dört yaşına girmeden önce görme muayenesine girmeleri önerilmektedir. Ailede şaşılık veya göz tembelliği hikayesi varsa daha önce de görme test edilebilir. Bebeklerin gözleri genellikle çapraz gibi durur. Küçük çocukların burun kökü geniş ve basık olur, ayrıca gözlerin burun kısmında bir cilt katlantısı bulunur. Bunlar sanki gözlerde çaprazlaşma varmış gibi gösterir. Çocuk büyürken bu yalancı şaşılık durumu kaybolur. Gerçek şaşılığı olan bir çocuğun durumunda düzelme olmaz. Göz hekimi, gerçek ve yalancı şaşılığı ayırt eder.

Şaşılık Nasıl Tedavi Edilir?
Şaşılık tedavisinde amaç:
  • Görmeyi korumak;
  • Gözleri paralelleştirmek;
  • Iki gözle görüşü yani derinliği sağlamaktır.
Tam bir göz muayenesi sonrası göz doktoru uygun tedavi şeklini belirler. Bazı olgularda çocuğunuz için gözlük önerilebilir. Verilen gözlükle kayma tamamen veya kısmen düzelebilir. Bunun dışında gözleri paralelleştirmek ya da katarakt varsa gidermek için cerrahi gerekebilir. Tembel gözü güçlendirmek için sıklıkla sağlıklı gözü kapamak gerekir.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 07:19
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
29 Eylül 2008       Mesaj #12
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

GÖZ TEMBELLİĞİ

Göz Tembelliği Nedir?
Göz tembelliği, çocukluk döneminde normal bir görüş gelişmeyen gözdeki görme azlığına denir. Genellikle tek gözde meydana gelir. Sıktır ve yaklaşık her 100 kişiden 2-3'ünde görülür. Göz tembelliğinin tedavisi için ideal zaman bebeklik dönemi veya hayatın ilk yıllarıdır. Göz tembelliğinin tedavisi için çocuğun zayıf gözünü kullanmaya zorlanması gerekir. Bu işlem genellikle sağlam göz haftalar veya aylar boyunca kapatılarak sağlanır. Zayıf gözde görme düzeltilse bile bazen bu durumu idame ettirebilmek için yıllarca kısmi bir kapama gerekebilir. Odaklamada problemi olan çocuklara gözlük önerilebilir. Gözlük tek başına yeterli olmazsa kapama önerilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Bazen sağlam göze damlalar veya özel lensler uygulanarak bulanıklık oluşturulabilir ve çocuğun zayıf gözü kullanması sağlanabilir. Göz tembelliğinin tedavisi genellikle şaşılık cerrahisinden önce yapılır ve cerrahi sonrası da sıklıkla kapamaya devam edilir. Göz doktoru katarakt veya başka bir göz problemi tespit ederse hemen cerrahi gerekir. Göziçi lensi uygulanabilir. Cerrahi sonrası odaklamayı sağlamak içi gözlük veya kontakt lensler kullanılabilir, kapama uygulanabilir.
Göz tembelliği sadece sebebin ortadan kaldırılmasıyla iyileştirilemez. Zayıf gözün mutlaka güçlendirilmesi gerekir. Gözlük veya cerrahi, sebebi giderebilir, fakat göz doktorunun tembelliği de tedavi etmesi gerekir.

Tembellik tedavi edilmezse birkaç problem olabilir: Göz doktorunuz, tembelliğin tedavisi konusunda sizi aydınlatabilir, yol gösterir, fakat bu tedaviyi sürdürmenin sorumluluğu siz ve çocuğunuza aittir. Çocuklar, özellikle sağlam gözlerinin kapanmasını pek tolere edemezler, fakat anne ve babanın çocuklarını bu konuda ikna etmeleri şarttır. Başarılı tedavi, sizin ilgi ve katılımınız ile çocukla kurmuş olduğunuz kooperasyona dayanır. Çoğu vakada göz tembelliğinin tedavisinde en önemli rolü anne ve baba oynar.

Göz Tembelliğinin Sebepleri Nelerdir?
Gözlerin normal kullanımını ve görsel gelişimi bozan her durum göz tembelliği yapabilir. Pekçok vakada göz tembelliğine yol açan durum kalıtsaldır. Göz tembelliği veya şaşılık yönünden pozitif hikaye veren bir ailenin, çocuğunu erken dönemde bir göz muayenesinden geçirmesi şarttır.

Göz tembelliğinin üç ana nedeni vardır:
  • Şaşılık: En sık göz tembelliği sebebidir. Kayan göz görüntüyü beyne iletmez ve çocuk sadece daha iyi gören gözünü kullanır.
  • İki göz arasında kırılma kusuru farkı: Kırılma kusurları gözlükle düzeltilebilen göz bozukluklarıdır. Görüntüyü odaklayamayan gözde tembellik gelişir. Dışarıdan her ne kadar sağlıklı gözükse de bu göz tembeldir. Bu, göz tembelliğinin en zor tespit edilen şekli olup görmenin dikkatli ölçümünü gerektirir.
  • Normalde berrak olması gereken göz dokularının bulanıklığı: Katarakt gibi bir göz hastalığı göz tembelliği yapabilir. Berrak görüntü oluşumunu engelleyen her faktör çocukta tembelliğe yol açabilir. Bu da tembelliğin en ağır formudur.
Göz Tembelliği Teşhisi
Göz tembelliği kolay tanınan bir durum değildir. Çocuk bir gözünün sağlam diğerinin az calıştığının farkında olmayabilir. Bir kayma veya başka bir anormalliği olmadığı müddetçe aileyi uyaracak bir belirtisi yoktur. Göz tembelliği iki gözün görmeleri arasında bir fark tespit edilerek anlaşılır. Küçük çocuklarda görmenin test edilmesi zor olduğu için göz doktoru genellikle gözleri sırasıyla kapatıp çocuğun objeleri takibini inceleyerek görmeyi tahmin eder. Değişik testler kullanılarak çocuğun bir gözü kapatıldığında meydana gelen reaksiyonlar incelenir. Birgöz tembel ve sağlam göz kapatılıyorsa bebek, kapamanın kenarından bakmaya veya onu çekmeye çalışır, ya da ağlar. Bir gözde görme azlığı daima göz tembelliği manası taşımaz. Gözlük verilerek genellikle görme artırılabilir. Göz doktoru başka hastalıklar yönünden gözün içini de inceler.
Bu hastalıklar şunlardır:
  • Katarakt;
  • Enflamasyonlar;
  • Tümörler;
  • Diğer göziçi bozuklukları.
Göz Tembelliği Nasıl Tedavi Edilir?
Göz tembelliğinin tedavisi için çocuğun zayıf gözünü kullanmaya zorlanması gerekir. Bu işlem genellikle sağlam göz haftalar veya aylar boyunca kapatılarak sağlanır. Zayıf gözde görme düzeltilse bile bazen bu durumu idame ettirebilmek için yıllarca kısmi bir kapama gerekebilir. Odaklamada problemi olan çocuklara gözlük önerilebilir. Gözlük tek başına yeterli olmazsa kapama önerilir. Bazen sağlam göze damlalar veya özel lensler uygulanarak bulanıklık oluşturulabilir ve çocuğun zayıf gözü kullanması sağlanabilir. Göz tembelliğinin tedavisi genellikle şaşılık cerrahisinden önce yapılır ve cerrahi sonrası da sıklıkla kapamaya devam edilir.
Göz doktoru katarakt veya başka bir göz problemi tespit ederse hemen cerrahi gerekir. Göziçi lensi uygulanabilir. Cerrahi sonrası odaklamayı sağlamak içi gözlük veya kontakt lensler kullanılabilir, kapama uygulanabilir. Göz tembelliği sadece sebebin ortadan kaldırılmasıyla iyileştirilemez. Zayıf gözün mutlaka güçlendirilmesi gerekir. Gözlük veya cerrahi, sebebi giderebilir, fakat göz doktorunun tembelliği de tedavi etmesi gerekir.

Tembellik tedavi edilmezse birkaç problem olabilir:
  • Tembel gözde ciddi ve kalıcı görme defekti;
  • Derinlik algısı kaybı;
  • Sağlam göze birşey olursa ömür boyu görme zafiyeti.
Göz doktorunuz, tembelliğin tedavisi konusunda sizi aydınlatabilir, yol gösterir, fakat bu tedaviyi sürdürmenin sorumluluğu siz ve çocuğunuza aittir. Çocuklar, özellikle sağlam gözlerinin kapanmasını pek tolere edemezler, fakat anne ve babanın çocuklarını bu konuda ikna etmeleri şarttır. Başarılı tedavi, sizin ilgi ve katılımınız ile çocukla kurmuş olduğunuz kooperasyona dayanır. Çoğu vakada göz tembelliğinin tedavisinde en önemli rolü anne ve baba oynar.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 07:22
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
29 Eylül 2008       Mesaj #13
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

ÜVEİT

Üveit Nedir?
Yapı olarak bir topa benzeyen gözün ortasında bulunan jel benzeri maddenin çevresini 3 tabakadan oluşan bir kılıf sarar. En dışta sklera adı verilen beyaz kısım, en içte retina adı verilen ve görmemizi sağlayan kısım ortadada uvea bulunur. Uveanın iltihabına üveit denir. Uvea gözü besleyen damarları bulundurmaktadır. Buranın iltihabı-enflamasyonu gözün tüm dokularını etkilemektedir. Bu durum görmeyi ciddi şekilde tehtid eden durumlara neden olmaktadır.

Üveitin belirtileri ve nedeni nedir?
Işığa karşı hassasiyet, ağrı, gözde kızarıklık, görmenin azalması en önemli belirtilerdir. Çoğu vakada sebep bulunamamaktaysada bazı hastalarda virüsler, mantarlar, parazitler üveite neden olabilmektedir. Ayrıca vücudun diğer kısımlarında bulunan hastalıklar (artritler, Behçet Hastalığı) neden olabilmektedir.

Üveit tanısı nasıl konmaktadır?
Belirtiler başlayınca göz doktoruna muayene olmanız gerekmektedir. Enflamasyon görmenin kalıcı bir şekilde kaybına neden olabilmektedir. Göz muayenesinin yanında çeşitli durumlarda sistemik bir hastalığın araştırılmasıda gerekebilmektedir. Bu durumda romatologlar, dahiliyecilerle ortak araştırmalar yapılabilmektedir.

Üveit tedavisi nasıldır?
Özellikle steroid ve göz bebeğini büyüten ilaçlar içeren damlalar sıklıkla kullanılmaktadır. Gözde daha derinlerde bulunan enflamasyonlarda sistemik ilaçların kullanılması gerekebilmektedir. Glokom, katarakt, neovaskülarizasyonlar (yeni damarların oluşması) gibi çeşitli komplikasyonlar gelişebilmektedir.
Gözün ön kısmında gelişen iritis, cyclitis gibi durumlar daha ani başlangıçlı ve daha kolay tedavi edilen durumlardır. Daha geride gelişen koroidit gibi durumların başlangıcı daha yavaş, tedavisi daha zordur.

GÖZ KURULUĞU


Göz Kuruluğu Kuru göz, gözyaşının yetersizliği durumudur. Göz çevresindeki gözyaşı bezleri tarafından salgılanan, ve göz kapaklarının kırpılması ile göz yüzeyine yayılan gözyaşı, yine gözkırpma ile gözkapaklarındaki küçük kanalcıklar (punktumlar) ve daha sonra nasolakrimal kanal yardımıyla burun içine yönlenerek gözü terkeder.
Gözyaşı tabakası, hemen göz üzerine yayılan bir mukus tabaka, ortada sulu (aköz) tabaka, ve en dışta yağlı (lipid) tabakalardan oluşur. Bu üç tabakadan herhangi birinin eksikliği veya bozukluğu, kuru göz şikayet ve bulgularının ortaya çıkmasına neden olur.

Kuru Göz hastalarının şikayetleri nelerdir?
Kuru göz hastaları gözlerde kuruluk hissi, yanma, batma, yabancı cisim hissi, kızarıklık, rüzgar veya sigara dumanından rahatsızlık, göz çevresinde mukus iplikçiklerin oluşması, ve/veya kontakt lens kullanmakta zorluk şikayetleri ile doktora başvururlar. Bu hastalar, zaman zaman kuruluğa bağlı irritasyon ile paradoksik sulanmadan da şikayet edebilir.

Kuru Göz nedenleri nelerdir?
Gözyaşı salgısı, erkek ve kadınlarda, ilerleyen yaşla birlikte azalır. Ancak, kuru göz, özellikle menapoz sonrası kadınlarda sık görülür. Bunun dışında, idrar söktürücü, tansiyon düşürücü, anti-allerjik, anti-depresan ilaçlar, uyku ilaçları ve alkol göz kuruluğuna neden olabilir.

Ciddi kuru göz, ağız kuruluğu ile birlikte giden Sjögren Sendromu ile birlikte olabilir. Bu durumda, hastalarda, sıklıkla eklem romatizması olmak üzere, tüm vücut sistemlerini tutan bir immün disfonksiyon veya bağ dokusu hastalığı mevcuttur. Sjögren sendromu, genellikle 50 yaş civarında kadınlarda görülür.

Yukarıdakilerin dışında kimyasal yanıklar, cerrahiler ve burada detaylandırılmayacak başka birtakım hastalıklarda da kuru göz görülebilir.

Kuru Göz tanısı nasıl konulur?
Göz doktoru tarafından yapılan basit bir göz muayenesi ile kuru göz tanısı kolayca konulabilir. Hastanın öyküsü de tanıya çok yardımcıdır. Bunun dışında, gözyaşının özel boyalarla boyanması veya 'gözyaşı şeritleri' ile gözyaşı miktarının tayini de tanıda kullanılabilecek basit testlerdir.

Kuru Göz nasıl tedavi edilir?
Gözü nemli tutabilmek için, gözyaşının yerini tutan birçok yapay gözyaşı damlası ve jeli bulunmaktadır. Yapay gözyaşını günde 4-5 kereden daha sık kullanma ihtiyacını hisseden hastalar için koruyucu madde içermeyen, tek kullanımlık yapay gözyaşı preparatları da bulunmaktadır. Bu tek kullanımlık damla ve jeller, hastalar tarafından,

Gün boyu, arzu edildikleri sıklıkta kullanılabilmektedirler.
Kuru gözde diğer bir yaklaşım, mevcut gözyaşının korunmasıdır. Gözlük kenarları kapatılabilir veya yüzücü gözlükleri kullanılabilir. Kuru göz hastaları özellikle geceleri uyudukları odanın nemlendirici cihazlarla nemlendirilmesinden de fayda görürler. Yine mevcut gözyaşını korumak amacıyla, gözyaşını gözden uzaklaştıran küçük kanalcıklar, göz doktoru tarafından, basit bir işlemle, geçici veya kalıcı olarak kapatılabilir.
Yukarıdakilerin dışında gözyaşı yapımını arttıran birtakım ilaçlar da mevcuttur. Ancak, aynı zamanda salya yapımını da arttıran ve terleme, bulantı, kalp çarpıntısı gibi yan etkileri olabilen bu ilaçlar ancak doktor denetimi altında kullanılabilirler.

Esasen bir immün düzenleyici ilaç olan Siklosporin, son zamanlarda kuru göz tedavisinde uygulanan en yeni ilaçlardan biridir. Suspansiyon formunda göze damlatılabilen bu ilacın, majör gözyaşı bezinin inflamasyonunu azaltarak gözyaşı yapımını artttırdığı bildirilmektedir.

Kuru gözde, başta androjenler ve immün modülatörler olmak üzere yeni tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar devam etmektedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 07:23
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Mayıs 2009       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Göz için Şifalı Bitkiler


gül


Gülden gülyağı ve gülsuyu elde edilir. Gülyağı kozmetik ve parfümeride kullanılır.Gülyağının antiseptik (mikrop öldürücü) etkisi vardır. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. gözgöz nezlesinde etkilidir. Dahilen ise hafif müshil etkilidir. Gülsuyu ve gül reçelleri halk arasında yaygın olarak kullanılır.

havuç


Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir. Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.

ıspanak


Kalp hastalıklarına, felce, yüksek tansiyona, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, hatta psişik rahatsızlıklara karşı da etkili bir sebze. göz hastalıklarına ve derideki lekelenmelere karşı etkili. Ispanak içerdiği iki kimyasal madde sayesinde görme bozukluklarına karşı etkili. Haftada 6 kez ıspanak yiyenlerin yüzde 86 oranında yaşın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan derideki lekelenmeler gibi bir sorunlarının olmayacağını gösteriyor. Ayrıca yaşla birlikte ortaya çıkan göz hastalıklarına karşı da etkili. Bir porsiyon ıspanak, günlük demir ihtiyacımızın onda birini karşılıyor.

kuşburnu


Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur. Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.

maydanoz


Salata ve yemeklerin süsü maydanozun nerdeyse deva olmadığı dert yok gibi.. A ve C vitamini ile demir, kükürt, fosfos ve mangan elementleri deposu olan maydanoz sindirimi kolaylaştırıyor, böbrek taşlarını düşürüyor, görme gücünü ve anne sütünü artırıyor. Bir demir deposudur. Genellikle taze yenen maydanozda, kalsiyum, potasyum ve A vitamini vardır. Bir tutam maydanoz, günlük C vitamini ihtiyacının çoğunu karşılar. Böbrekleri çalıştırarak idrar getirir ve taşları düşürüyor , kan şekerini normal seviyede tutar ve kansere karşı da koruyucudur. Yatmadan evvel yenildiğinde sabahları tatlı bir nefesle uyanmamızı sağlar. Anne sütünü artırır. Vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar. Görme gücünü artıyor, kaynatılıp içiildiğinde ve cilde bu suyla pansuman yapıldığında sivilcelere iyi geliyor. Kaynatılan maydanozun suyu gözlere pansuman yapıldığında gözdeki iltihaplanmaları önlüyor ve yanmayı geçiriyor. Kaynatılıp sirke ile saçlar yıkandığında saçların uzaması ve kuvvetlenmesini sağlıyor..
Son düzenleyen Safi; 15 Temmuz 2016 16:32
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
9 Ağustos 2009       Mesaj #15
reyan - avatarı
Ziyaretçi

Gözyaşı Eksikliği


Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Kuddusi Erkılıç yaptığı açıklamada, gözün sağlıklı olarak görevini yerine getirebilmesi için gözyaşının vazgeçilmez bir unsur olduğunu kaydetti.

Gözyaşının, gözün üst dış tarafında bulunan gözyaşı bezi ve göz yüzeyindeki gözyaşı hücreleri tarafından üretildiğini kaydeden Doç. Dr. Erkılıç, şunları söyledi: “Gözümüzün sağlıklı olarak işlevini yerine getirebilmesi için gözyaşı, hayati önem taşıyan bir sıvıdır. Gözün yüzeyini yıkayıp temizleyen gözyaşı, gözün dış yüzeyindeki hücrelerin de yenilenmesini sağlar. Gözyaşı, göze kaçan maddelerin dışarı atılmasına yardımcı olur ve göz yüzeyini temizler. Eğer gözyaşı olmasaydı, göz kapaklarının sağlıklı açılıp kapanması bile mümkün olmazdı. Gözün temizliği yapılamadığı için iltihaplanma ve mikrobik hastalıklar meydana gelir, bunun sonucunda da gözde, geri dönüşü mümkün olmayan rahatsızlıklar ortaya çıkardı.”

Doğuştan olabiliyor
Bazı insanlarda doğuştan veya sonradan başlayan rahatsızlıklar nedeniyle gözyaşı eksikliği meydana gelebildiğini belirten Doç. Dr. Erkılıç, bu durumda ‘kuru göz hastalıkları’ olarak adlandırılan hastalıkların ortaya çıktığını ifade etti.

Ağlamak göz sağlığı için faydalı
“Gözyaşı eksikliği olan insanlar, ağladıkları zaman bile gözlerinden yaş çıkmaz. Bu durumda kuru göz hastalıkları meydana gelir ve iltihaplar ortaya çıkar. Kuru göz hastalıkları çoğu zaman tedavi edilememekte ve körlüğe neden olmaktadır. Bu nedenle gözyaşı salgılanması açısından zaman zaman ağlamak, göz sağlığı için faydalı olabilmektedir.”
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 07:24
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
19 Kasım 2009       Mesaj #16
reyan - avatarı
Ziyaretçi

Göz Renginde Güneşin Etkisi


Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Ş. Arslan, güneşin etkisinin daha az olduğu kuzey ülkelerinde yaşayanların gözlerinin daha güzel olduğunu söyledi.

Türk Oftalmoloji Derneği'nin (TOD) 43'üncü Ulusal Kongresi dolayısıyla Antalya'da bulunan Prof. Dr. Arslan, gazetecilerin sorusu üzerine yaptığı açıklamada, beş duyusu arasında insanı dışa en çok bağlayan, dış ortamla ilişkisini en aktif şekilde kuran organın göz olduğunu kaydetti.

Bir foto muhabirinin görmesiyle, bu konuda eğitim almamış aynı sağlıklı gözlere sahip bir başkasının görmesinin farklı olacağına işaret eden Prof. Dr. Arslan, ''Görme kişiye göre değişen, bilgi ve tecrübeyle başka anlam kazanabilen bir duyu. Bir sanatçının, mühendisin gözüyle ve kırlarda yaşayan bir insanın gözüyle görmek çok farklıdır. Bilinç görmeye çok etki eder. Herkes kendi haletiruhiyesi içerisinde farklı şeyler görebilir'' dedi.

Canlılar arasında en güzel gözlülerin, eşekler, domuzlar ve ceylanlar olduğuna da işaret eden Prof. Dr. Arslan, sağlıklı olması koşuluyla her renk insan gözünün de çok güzel olduğunu vurguladı.

Kuzey yarım kürede güneş fazla etkili olmadığından, bu bölgelerde yaşayanların gözlerinin daha açık renkli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Arslan, şöyle devam etti:

''Kuzeyde güneş fazla olmadığı için gözler açıktır, kısık değildir, korunmamıştır, güneş ve rüzgardan korunma güdüsündeki Afrikalılar kadar... Japon ve Çinliler, sert hava şartlarından korunmak amacıyla gözlerini kısarlar ve gözler çukura kaçırılır, kaşlar öne çıkar, gözler küçültülür, kapaklar gözü daha çok örter. Ilıman kuşaklarda, özellikle Avrupa'da gözler daha çok öne çıkar. Güneşin etkisinin daha az olduğu kuzey ülkelerinde yaşayanların gözleri daha güzel oluyor. Kuzey yarım kürede güneş fazla olmadığından gözler açıktır, mavi, yeşil oranı daha çoktur. Buralarda gözler daha öne çıkar. Daha güzel gözlü olarak düşünülürler. İsveç, Norveç, Almanya gibi ülkelerde yaşayanların gözlerinin kendine has özellikleri vardır ama sağlıklı göz, en güzel gözdür.''

ÇEKİK GÖZLER


TOD Genel Başkanı ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevbahar Gülçelik de gözün duyguları en çok anlatan bir organ olduğunu, kalbe giden yolun gözden geçtiğini ifade etti.

Karşı cinsler arasında her şeyin bir bakışla başladığına işaret eden Prof. Dr. Tamçelik, şunları kaydetti:

''Gözün güzelliğinden öte, gözün bakışı, anlamıdır önemli olan. Güzel gözlü, yeşil gözlü bir kişi anlamlı bakmazsa bir şey ifade etmez. O zaman o göz güzel değildir. Çekik gözde bir anlam bulamıyorum ama bundan anlam çıkaranlar da olabilir. Çekik gözler hep aynı bakıyor gibi geliyor bana.'
Son düzenleyen Safi; 15 Temmuz 2016 22:49
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
5 Ağustos 2011       Mesaj #17
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Günümüz modern teknolojisinde, ister iş hayatı ister özel hayat olsun, bilgisayarların yeri ve önemi inkar edilemez. Bu makinelerin faydası yadsınamamakla birlikte, kullanımları yüksek görsel dikkat istemektedir. Bilgisayar kullanımına bağlı olarak artan şikayetlerin büyük çoğunluğu, gözlerle ilgili olanlarıdır.
Bilgisayar kullanımına bağlı olarak, gözün kendisinde ya da görme kalitesinde birtakım problemlerin meydana gelmesi, göz yorgunluğu hali olarak yorumlanmaktadır. Sıklıkla görülen belirtileri şöyle sıralanabilir: Yorgun ve ağrılı gözler, gözlerde yanma ve batma, bulanık görme, kuruluk hissi, sulanma, kaşıntı, kızarıklık, gözleri kısarak bakmak, odaklama zorluğu, çift görme, yazı karakterlerinin veya grafiklerin etrafında ışık hareleri ya da saçılmalar görmek, ışığa karşı hassasiyet, baş ağrısı, boyun, sırt ve omuz ağrısı.
Sayılan bu belirtilerden bazılarının, bilgisayar karşısında çalışırken yaşanıyor olması, bilgisayara bağlı göz yorgunluğunu işaret ediyor olabilir. Belirtilerin görülme sıklığı ve şiddeti, kişiye bağlı sebepler dışında, çalışma ortamının şekline ve kişinin alışkanlıklarına göre de değişiklikler gösterecektir. Bu bağlamda, bilgisayar kullanımının gözlerde yarattığı problemlerden ve çözüm önerilerinden bahsetmek faydalı olacaktır.
Bahsedilen yorgunluk belirtilerini kendisinde hisseden kişi ilk olarak muayenesini yaptırıp, göz sağlığı hakkında bilgi edinmelidir; çünkü bu belirtilerin en büyük nedeni gözlerdeki kırma kusurudur (gözlük veya lens takmayı gerektirecek numara bozukluğu). Miyopi, hipermetropi, astigmatizma gibi kırma kusurlarının olup olmadığı saptanarak bunların gözlük camı veya lenslerle düzeltilmesi bu konudaki ilk aşamadır. Ayrıca halen kullanılan gözlük camı veya lenslerin numaralarının yetersiz kalması da göz yorgunluğuna sebep olabilecektir. Burada, halk arasında yaygınca inanılan yanlış bir görüşe değinmek ve doğrusunu anlatmak yerinde olacaktır; bilgisayar kullanımı insanların gözlerini bozmaz. Ancak mevcut olan ve kişinin o ana kadar önemsemediği veya bilmediği bir kırma kusurunun, belirtileriyle ortaya çıkmasına aracılık eder. Çalışma koşulları çok aşırıya kaçmadıkça normal bir göz bilgisayar karşısında bozulmaz.
Yakın objelere bakarken gözlerde meydana gelen uyum değişiklikleri, tıp dilinde akomodasyon olarak adlandırılır. Uzaktaki cisimden yakın bir cisme bakıldığında, gözlerdeki birtakım küçük kaslar kasılarak, kristal lens dediğimiz göz içindeki merceğin çapını değiştirir, böylece gözler yakına uyum sağlamış olur. Farklı uzaklıktaki objelerin her an net görülebilmesi, ancak bu bahsettiğimiz akomodasyon mekanizmasının sorunsuz çalışabilmesiyle mümkündür. Mekanizmada yetersizlik oluşursa, bilgisayar monitöründeki objelere ve/veya uzaktaki cisimlere bakarken kısa veya uzun süreli geçici bir bulanık görme hali oluşur. Normal şartlarda gözler, yakından uzağa ( veya uzaktan yakına) yarım saniye içerisinde uyum sağlarlar, yani yakın objeye bakarken birden uzaktaki cismi seçmek ve onu net algılamak bu süreyi geçmemelidir. Eğer bu süre uzarsa uyum mekanizmasında yetersizlik söz konusudur. Bu durum göz yorgunluğu ve baş ağrısına yol açacaktır, tedavisinde gözlükler kullanılmaktadır.
Akomodasyon (uyum) mekanizması, 40 yaşından sonra insanlarda doğal bir süreç olarak yetersiz olmaya başlar ve 60 yaşlarında tam yetersizlik gelişir. Bu duruma presbiyopi (yaşa bağlı yakın görme bozukluğu) adı verilir. Tedavisi yakın okuma gözlüğüdür ve genellikle 35-40 cm’ lik yakın okuma mesafesine göre ayarlanarak verilir. Ancak bilgisayar karşısında çalışırken monitörler genellikle 70- 75 cm uzakta bulunur, bu mesafeyi net görmek için ikinci bir yakın gözlük edinmek yararlı olacaktır, çünkü esas yakın gözlüğüyle monitöre bakmak, mesafe uygunsuzluğu nedeniyle gözleri yoracaktır.
Bilgisayarlarda ekran özellikleri, gözleri etkileyen diğer bir önemli faktördür. Çalışmalar sonucu anlaşılmıştır ki, gözler monitöre baktığında tam bir kilitlenme (yani tam bir ekrana uyum) sağlanamamakta, yukarda bahsettiğimiz küçük göz kasları sürekli kasılıp gevşemekte ve kristal göz merceği devamlı şekil değiştirmektedir; bunun anlamı gözlerin ekrana tam odaklanamamasıdır, tabii ki sonucunda göz yorgunluğu şikayetleri başlayacaktır. Bu sebeple, göz sağlığı açısından, kullanılan ekranlar yüksek çözünürlü ve düşük parlaklık oranlı olmalıdır, büyük ve daha gelişmiş teknoloji ürünü ekranlar (LCD) en sorunsuz ekran tipleridir. Koruyucu filtre kullanılması hem yansımayı azaltır, hem de düşük bir oranda da olsa monitörden yayılan radyasyonu süzer. Teknik bir bilgi olarak, 14’’ lik monitörlerin, yeni teknoloji ürünü düşük radyasyonlu büyük monitörlere oranla on kat daha fazla radyasyon yaydığını burada vurgulayalım.
Gözlerde kuruma hissi, bilgisayar kullanıcılarının en sık karşılaştığı sorundur; yanma, batma, kaşınma, göz yaşarması ve kızarma ile kendini belli eder. Bu durum kontakt lens kullananlarda daha belirginleşir, sebebi lensin doğallığını koruyan gözyaşı tabiatının monitör karşısında değişmeye başlamasıdır. Gözdeki kuruma hissinin en büyük sebebi, monitöre bakarken normalin 1/3’ üne inen göz kırpmalarıdır, çünkü insan yakındaki bir objeye dikkatini verdiğinde refleks olarak daha az göz kırpmaya başlar. Gözkapakları her kırpmada gözyaşını kornea dediğimiz saydam tabakaya yayıp, oksijenlenmesini, nemlenmesini ve beslenmesini sağladıkları için, az kırpıldığında gözler kuru kalacak ve batmaya başlayacaktır. Diğer bir sebep monitörün göz hizasının üzerinde bulunmasıdır, bu durumda gözler yukarı doğru bakacağından kapaklar daha açılmış kalacak, bu da göz yaşının buharlaşmasını arttırarak kurumaya yol açacaktır. Ayrıca, çalışma ortamındaki havalandırmanın nem oranının yüksek olması ve havalandırmanın direk göze doğru gelmesi de gözlerde kurumaya yol açabilecektir. Bilgisayar kullanırken, sayılan bu etkenlerden gözlerin kurumasını önlemek için, göz kırpma sayısını bilinçli olarak arttırmak, belirli aralıklarla uzağa bakarak göz kırpma refleksini normale döndürmek alınacak önlemler arasındadır. Monitörü göz hizasının altına yerleştirmek gerekir, bunun ayarı monitörün üst kenarının göz seviyesinin biraz altında kalmasını sağlayarak yapılabilir. Bu önlemlerle geçmeyen göz kuruması, suni gözyaşı damlalarıyla tedavi edilmek durumundadır.
Gözlerimizde, fazla ışığın içeri girmesini ve gözü rahatsız etmesini engelleyen bir mekanizma bulunmaktadır. Aşırı parlak bir ışık bu mekanizmayı otomatik olarak devreye sokar ve gözün daha fazla çalışarak efor sarf etmesine neden olur. Bunun uzun sürmesi durumunda gözler yorulacak, bu aşırı ışıklı ortamdan rahatsız olduğunu, yorgunluk belirtilerini ortaya çıkararak anlatmaya çalışacaktır. Çalışma ortamında direk göze gelen bir ışık kaynağını ortadan kaldırmak gerekir, pencereden sızan ışığın arkaya alınması da gözleri rahatlatacaktır. Kullanılacak ışık kaynağının, arkadan, omuz hizasından monitöre veya çalışma masasına düşecek şekilde ayarlanması gerekir. Ayrıca monitörün kontrast ve parlaklık ayarının da uygun bir şekilde ayarlanması yerinde olacaktır, ekran zemin renginin açık, yazı karakterlerinin ise koyu renklerde tercih edilmesi gözlerin zorlanmasını önleyecektir.
Bilgisayar karşısında çalışırken, gözlerin sağlığını korumanın en güzel yolu, onları sık sık dinlendirmektir. Her yarım saatte bir ara vermek, birkaç saniye kapalı tuttuktan sonra uzaktaki bir objeye bakıp gözleri rahatlatmak yeterlidir. Çalışma masası ve sandalyesinin ergonomi kurallarına uygunluğu vücudu da rahatlatacaktır. Uzun süreli çalışmalarda, saat başı yapılacak basit vücut egzersizleri, diri kalmaya yardımcı olacaktır.


Op. Dr. Özcan Karakurt
Göz Hastalıkları Uzmanı

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Temmuz 2016       Mesaj #18
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Göz nakli ameliyatı


göz küresinin tümüyle nakledilmesi demek değildir. Kaza veya hastalık sonucu gözün önündeki saydam tabaka hasarlanırsa, sadece bu tabaka nakledilmektedir. Göz küresinin tümüyle nakledilememesinin nedeni, biraz önce bahsettiğim sinir dokusunun kendini yenileyememesidir. Göz küresi nakledildiğinde, görme sinirinin kaynaşması gerekecek ki bu da henüz başarılamayan bir işlemdir. Dikkat ettinizse henüz dedim. Çünkü yapılan birçok çalışma, sinir dokusunun yenilenmesi ve ameliyatla eklendiğinde kaynaşması konusunda bazı şeyler yapılabileceği yolunda umut veriyor. Umarım yakın bir gelecekte bu konu da çözülür ve bu yüzden sorunlu olan birçok kişi sağlığına kavuşur.
Ad:  kornea.jpg
Gösterim: 1128
Boyut:  30.5 KB


kornea nakli olabilir sadece

Kornea nakli ne demektir?


Kornea nakli, şeffaflığını yitirmiş ya da şekli bozulmuş kornea dokusunun çıkarılarak yerine ölüden alınan sağlıklı kornea dokusunun yerleştirilmesi ameliyatıdır. Göz nakli halk arasında yerleşmiş yanlış bir ifade olarak kornea nakli yerine kullanılmaktadır. Bugünkü tıbbın imkanları içinde gözde nakli yapılan kornea tabakasıdır. Göz küresinin nakli söz konusu değildir.

Kornea nakli neden yapılır?


Normalde şeffaf ve damarsız olan kornea dokusu, değişik sebeplerle, yara dokusunun oluşmasıyla ya da ödem (şişme) nedeniyle bulanıklaşabilir. Korneanın bulanıklaşması, gelen ışığın düzgün kınlamamasına ve görmenin azalmasına neden olur. Bazı durumlarda bulanık kornea ile beraber şiddetli ağrı da olabilir. Kornea nakli görmeyi düzeltmek, ağrıyı azaltmak ya da göz bütünlüğünü korumak için yapılabilir.

Hangi durumlarda kornea nakli gerekebilir?


  • Göz cerrahisi sonrası korneanın şeffaf kalmasını sağlayan hücreler hasar görürse ve kornea bulanıklaşırsa
  • Korneanın kubbe şekli bozulursa, örneğin konikleşirse (keratokonus)
  • Kalıtsal geçiş gösteren bazı kornea hastalıklarında
  • Enfeksiyon nedeni ile korneada yara dokusu ve yeni damarlanma olursa (örneğin, Herpes -uçuk virüsü- keratiti sonrası)
  • Kazalar nedeniyle kornea bulanıklaşırsa veya bütünlüğü ağır derecede bozulursa
  • Kornea nakli sonrası vücut dokuyu reddederse

Nakil yapılacak kornea dokusu nasıl ve nereden temin edilir? Göz bankası nedir?


Ülkemizde Ankara ve İstanbul'da çalışan göz bankaları vardır. Göz bankaları kornea dokusunu ölüden almak, uygun besleyici ortamlarda saklamak, alınan dokunun nakile uygun olup olmadığını belirlemek ve doku nakli yapılacak merkezlere ulaştırmak ile yükümlüdür. Kornea, çeşitli nedenlerle ölen ancak korneası sağlıklı yapıda olan kişilerden alınır. Korneaların kullanılabilmesi için kişinin ölüm nedeninin bilinmesi gerekir. Nakil yapılacak kişiye herhangi bir hastalık geçmemesi için vericinin kanında AIDS, bulaşıcı hepatit ve frengi gibi hastalıklara yol açan mikroorganizmaların varlığı araştırılır. Kornea damarsız bir doku olduğu için kan grubu uyumu gerekli değildir.

İdeal olarak ölümden sonraki ilk 12 saat içinde kornea alınır. Gelişen teknoloji ve uygun doku saklama yöntemleri ile ölüden yalnız kornea dokusu (gözün önündeki şeffaf tabaka, yaklaşık 15 mm çapında, 0,6 mm kalınlığında) alınır ve gözün tümünün alınması gerekmez. Bu nedenle kornea alımı, ölen kişide görünen bir değişikliğine yol açmaz.
Ölüden alınan ve özel besleyici solüsyonlarda saklanan korneaların hücre özellikleri ve nakil için yeterli olup olmadıkları göz bankalarındaki özel mikroskoplarla incelendikten sonra belirlenir. Uygun olanlar, ideal olarak 7 gün içinde bekleyen hastalara nakledilir.

Korneası bulanıklaşan herkes kornea naklinden fayda görür mü?


Kornea naklinden fayda görebilmek için gözün kornea dışındaki yapılarının normal olması gerekir. Gözün görüntüyü algılayan ve beyine gönderen retina tabakasında bir hasar varsa kişi yapılan nakilden fayda görmez. Hastanın en azından ışığı seçer düzeyde bir görmesinin olması, retina dokusunun ve diğer göz içi yapılarının sağlıklı olması gerekir. Hastanın bu ameliyattan yarar görüp göremeyeceği göz doktorunun yapacağı ayrıntılı muayene, göz ultrasonografisi ve gerekirse retinanın durumu hakkında bilgi veren bazı (elektrofizyolojik) testlerle tespit edilir.

Kornea nakli ameliyatı nasıl yapılır?


Kornea nakli ameliyatı çoğunlukla lokal anestezi altında yapılır. Hasta uyutulmaz, yalnız gözü ve çevresi uyuşturulur. Çocuklarda, lokal anestezi ile duramayacak hastalarda veya cerrah tercihi ile genel anestezi altında yapılabilir. Mikroskop altında, yuvarlak özel bir bıçak ile, hastanın bulanık korneasının merkezinden 7,5-8 mm çapında bir pencere çıkarılır ve ölüden alınan şeffaf kornea dokusu uygun boyutta kesilerek bu bölgeye dikilir. Eğer hastanın kataraktı varsa, kornea nakli sırasında kataraktı da alınabilir. Ameliyat sonrası gözlük ya da kontakt lens kullanmanız gerekebilir.

Kornea nakli ameliyatının riskleri var mıdır?


Hiç bir cerrahi girişim risksiz değildir. Olabilecek komplikasyonlar (istenmeyen sonuçlar) arasında enfeksiyon, kanama, retina tabakasının yerinden ayrılması (retina dekolmanı), göz içi basıncının artması (glokom), göz merceğinin şeffaflığını yitirmesi (katarakt oluşumu) sayılabilir. Bazı durumlarda hastanın gözü yeni nakledilen dokuyu reddedebilir ve kornea bulanıklaşabilir.Ayrıca ameliyat dışında, lokal veya genel anesteziye bağlı komplikasyonlar gelişebilir. Bu tür komplikasyonlar, ameliyat öncesi hastanın genel durumunun iyi değerlendirilmesi ve eğer varsa, kalp hastalığı, şeker hastalığı, akciğer ya da böbrek hastalığı gibi hastalıklarının öncelikle tedavi edilmesi ile en aza indirilir.

Doku reddi ne demektir?


Doku reddi, vücudun bağışıklık sisteminin, bir yabancıdan nakledilen dokuyu tanıması ve ondan kurtulmaya çalışma çabasıdır. Bu çaba, yeni kornea dokusunda bulanıklaşma ve damarlanma ile kendini gösterir, nakledilen doku yok olmaz.
Kornea dokusu damarsız olduğu için, diğer bütün organ ve doku nakillerine göre çok avantajlıdır ve doku reddi az oranda olur. Doku reddi, daha çok, nakil yapılan kişinin korneasında, daha önceden yoğun damarlanma varsa ortaya çıkar.

Doku reddi tedavi edilebilir mi?
Doku reddi çoğu hastada (%90) steroidli damlalarla tedavi edilerek ortadan kaldırılır. Steroidli damlalar, alıcının bağışıklık sistemini baskılar ve yeni dokuyu reddetmesini önler. Damlalar yeterli kalmazsa, damardan yüksek doz steroidli ilaçlar vermek gerekebilir. Bağışıklık sistemini düzenleyen siklosporin gibi ilaçları ağızdan almaları gerekebilir. Steroidli ilaçların ve bağışıklık sistemini düzenleyen ilaçların mide rahatsızlıkları, hastalıklara yatkınlık, kemik erimesi, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozukluk gibi ciddi yan etkileri ortaya çıkabilir. Düzenli istenen tahliller ile bu yan etkiler incelenir ve erken dönemde ilaç değişikliği ya da ilaçların kesilmesi sağlanarak hastaların zarar görmeleri engellenir. Bazı durumlarda doku reddi yoğun tedavilere rağmen engellenemez ve takılan korneanın reddi ile sonuçlanır.

Nakil yapılan bir hastada doku reddi nasıl anlaşılır?

Nakil yapılan bir hastada, gözde kızarıklık, ışığa hassasiyet, görmede azalma ve ağrı olursa, doku reddi olabileceği düşünülmeli ve hemen göz doktoruna başvurulmalıdır. Erken dönemde başvurmak doku reddinin tedavi edilebilmesi için en önemli kriterdir.

Doku reddi tedaviye yanıt vermezse ne olur?
Kornea doku reddi ile yeniden bulanıklaşırsa, tekrardan aynı göze nakil yapılması gerekebilir. Kornea naklinden sonra gözün rengi değişir mi?
Hayır değişmez. Gözün rengini veren iris dokusu korneanın arkasında yer alır ve cerrahiden etkilenmez.

Gözleri bağışlamak için ne yapmak gerekir?

Gözlerinizi bağışlamak için öncelikle bu düşüncenizi en yakınlarınızla paylaşınız. Ölümden sonraki süreçte yakınlarınız bu isteğinizi yerine getirmekten mutluluk duyacaklardır.

Ayrıca, organ ve doku nakli yapılan üniversite ve devlet hastanelerinden temin edebileceğiniz organ ve doku bağışı kartlarını doldurabilirsiniz. Yasalarımıza göre kornea bir - organ değil- doku olduğu için, aksi beyan edilmedikçe, ölümden sonra bağışlanmış sayılır. Unutmayın ki, bağışlayacağınız korneanız, bir başka insan için bir umut ve bir ışık olacaktır.

kaynak: Göz Hastalıkları Anabilim Dalı
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Temmuz 2016       Mesaj #19
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Gözde Çapaklanma Neden Olur?


Sabah uyandıktan sonra çoğu kişi gözünde çapak olduğunu fark edebilir. Uyku sırasında gözyaşları kanalıyla nemlenen gözler, sabah bu yaşların kurumasından dolayı çapaklanmıştır. Ancak uyandıktan sonra, gün içerisinde gözlerde sümük benzeri, yoğun kıvamda, renkli bir çapaklanma oluyor ve net görmeyi engelliyorsa, bu durumda enfeksiyon gibi başka nedenler akla gelir. Olası çapak nedenlerini bilmek çözüm bulmayı kolaylaştıracaktır ancak her koşulda, özellikle de çapakla birlikte gözlerde kızarma, yanma, bulanıklık benzeri başka belirtiler de varsa, mutlaka bir doktora görünmek en iyisidir.

Göz İltihabı

Ad:  göz.jpg
Gösterim: 960
Boyut:  14.5 KB

Gözde aşırı miktarda sarı mukus birikmesi bir göz enfeksiyonuna işaret ediyor olabilir. Göz iltihabı göz kızarıklığına da yol açtığından bu durum halk arasında pembe göz veya göz nezlesi olarak da adlandırılır. Bakteriyel göz enfeksiyonları genellikle koyu ve sarı bir sıvının gözden dışarı akmasıyla ve bununla birlikte gözde ağrı, ışığa karşı hassaslık ve kızarıklık oluşmasıyla kendini gösterir. Böyle bir durumda doktora görünerek enfeksiyona bakteri ya da virüsün yol açıp açmadığı ve tedavi için nasıl bir yol izleneceği danışılmalıdır.

Virüs kaynaklı enfeksiyonlar antibiyotiğe cevap vermezler ya da enfeksiyon bulaşıcı olabilir. Ancak bu tip enfeksiyonlar tıpkı soğuk algınlığı gibi belli bir süre sonra kendiliğinden iyileşir. Fakat bu teşhisi en iyi bir doktor koyabilir. İltihap nedeniyle göz kapaklarının birbirine yapışmasına neden olan çapağı geçirmek için, nemli ve ılık bir bezle, kapalı göz kapaklarına hafif kompres yapmak faydalı olacaktır.

Göz Alerjileri


Gözde sık sık çapaklanma olmasının nedenlerinden biri de göz alerjisi olabilir. Mevsimsel ya da hayvanlara karşı alerjisi olan kişilerde, belirtiler arasında gözde çapaklanma da sayılabilir. İster ilaçlara ister çeşitli kimyasallara karşı olsun, alerji belirtisi tipindeki çapaklanmalarda, gözden renksiz bir sıvı gelir. Bu beyaz çapağın yanı sıra, gözlerin kaşınması da diğer bir belirtidir. Ancak böyle bir durumda gözleri ovalamak, kaşımak durumu daha da kötüleştirecektir. Bu semptomları rahatlatmak için en iyi çözümlerden biri doktorunuzun vereceği alerji damlası olacaktır. Gözler kapalı bir şekilde, göz kapaklarına soğuk kompres yapmak da rahatlama sağlayabilir.

Göz Kuruluğu


Göz kuruluğundan muzdarip olan kişilerde gözyaşı üretimi yetersizdir ve gözler gerektiği gibi nemlenemez ve beslenemez. Göz kuruluğuna bağlı gözyaşı film tabakasındaki anormallikler gözde çapaklanmaya neden olabilir. Gözyaşı film tabakası 3 katmandan oluşur ve bunlardan biri mukus içerir. Bu katmanlarda göz kuruluğundan dolayı bir sorun olduğunda gözde çapak birikmesi normaldir. Göz kuruluğunun diğer belirtileri ise gözlerde batma, göze bir şey kaçtığı hissi gibi semptomlardır. Göz kuruluğu yaşlanma veya uzun süre lens kullanma gibi pek çok farklı nedenden kaynaklanabilir.

Kornea Ülseri


Gözümüze kaçan yabancı cisimler, sıklıkla gözün hassas tabakası korneada yaralanmaya neden olurlar. Bu küçük yara yüzünden bakteri ve mikroplar, gözün kornea tabakasında iltihap yapar ve bu duruma kornea ülseri denir. Yanlış kontakt lens kullanımı da kornea ülserine neden olabilir. Kornea ülseriyle birlikte gözde sürekli ve yoğun bir çapaklanma olur. Gözün net görüşü bozulur, kızarma ve ciddi bir acıyla birlikte gözdeki sorun kendini kolayca fark ettirir. Kornea ülseri, bir doktor tarafından tedavi edilmelidir. Tedavi şekli genellikle göz damlası ile olur. Düzgün ve uygun şekilde tedavi edilmediği takdirde, yaralanma nedeniyle korneada kalıcı bir hasar oluşabilir.

Bebeklerde Göz Çapağı Neden Olur?


Doğumdan kısa bir süre sonra yeni doğmuş bebeklerde sarı ve yoğun bir çapaklanma görülebilir. Çapaklanma dışındaki diğer belirtiler de bir sorun olup olmadığını anlamanıza yardımcı olur. 2 haftayı geçen çapaklanma şikayetinde ya da bebeğin göz küresinin kızardığını fark ettiğiniz ilk anda, bebek mutlaka doktora götürülmelidir. Bebeklerdeki göz çapaklanmasına dair akla gelen bazı nedenleri bilmeniz, soruna daha soğukkanlı ve bilinçli yaklaşmanızı sağlar ancak en doğru bilgiyi doktorunuzdan alacağınızı lütfen unutmayın. Kulaktan dolma bilgiler, bebeğinizin ve sizin gereğinden fazla sıkıntı çekmenize ya da basit bir şekilde önlenebilecek bir sağlık durumunun ciddileşmesine yol açabilir.

Yeni doğmuş bebeklerde çapaklanma neden olur?


Doğduğu ilk günlerde bebeğin gözlerinde çapaklanma oluyorsa bebek doğum kanalından enfeksiyon almış olabilir. Çapaklanma bebeğin 1. haftasından sonra gerçekleşmişse bebek dışarıdan mikrop almış ya da gözyaşı kanallarında tıkanma olmuş olabilir.
Gözdeki çapaklanmalar enfeksiyon kaynaklı olduğu için tedavi edilmesi gerekir. Tedavi edilmediği durumlarda gözyaşı kanallarında tıkanıklık görülebilir.

Mikrobik çapaklanmalar
Bebeklerdeki çapaklanma durumlarında genelde antibiyotik tedavisi uygulanır. Çapaklanmada kullanılan antibiyotik damla şeklindedir. Çapaklanma dışarıdan gelen mikrop sonucunda oluşmuşsa antibiyotik tedavisi ile iyileşir.

Gözyaşı kanalı tıkanıklığı

Antibiyotik kullanımı ile çapaklanma iyileşmişse fakat antibiyotik kullanımı bırakıldığında yeniden çapaklanma meydana gelmişse bunun sebebi gözyaşı kanallarının tıkanıklığı olabilir. Böyle bir durumda sondaj tekniği ile gözyaşı kanalını açmak gerekir. Tele benzer ince bir alet yardımıyla gözyaşı kanalına girilip tıkanıklığın giderilmesine sondaj denir.
Bebeklerdeki çapaklanma durumlarında bebek 6 ayını doldurmadan tedavi yapılmasında fayda vardır. 6. aydan sonra uygulanacak tedavilerde bebeğe genel anestezi yapılması gerekir bu yüzden ilk 6 ayda uygulanan tedavi daha kolay olur.

Yenidoğan Konjonktiviti


Normal doğum sırasında, bebek doğum kanalında çeşitli virüs ve bakterilere maruz kalır. Bu durum ‘yenidoğan konjonktiviti’ olarak adlandırılan, göz iltihaplanmasına yol açabilir. Belirtileri arasında gözden sarı renkte çapak akması, gözde kızarıklık ve göz kapağında şişlik sayılabilir. Doğum sırasında annede aktif bir virüs ya da bakteri olmasa da bebek etkilenebilir. Ancak doğum öncesi annede aktif bir hastalık söz konusuysa doktor sezaryen doğum önerebilir.

Gözyaşı Kanalı Tıkanıklığı


Göz kapaklarının köşesinde gözyaşı kanalları bulunur. Bazı bebeklerin doğuştan gözyaşı kanalları tıkalıdır ya da az gelişmiştir. Bu durum gözün aşırı derecede sulanmasına ve sarı çapak akmasına neden olur. Ancak bu belirtiler başka göz rahatsızlıklarının da belirtileri arasında olduğundan, kanalların tıkalı olup olmadığını en iyi bir doktor teşhis edebilir. Tedavi olarak doktor genellikle günde birkaç kez gözyaşı keselerinin üzerine masaj yapılmasını önerebilir ve göz damlası reçete edebilir. Ancak bu önlemlerle bir gelişme sağlanamadığı takdirde tıkanıklığın giderilmesi için cerrahi bir müdahale gerekebilir.
SİLENTİUM EST AURUM
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Nisan 2017       Mesaj #20
Avatarı yok
Yasaklı

Diyabetik Retinopati'nin Göz Sağlığı Üzerindeki Etkisi!


Şeker hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan 'diyabetik retinopati' adlı hastalığın tedavi edilememe durumunda göz sağlığını etkileyerek kalıcı körlüğe neden olabileceği belirtildi.

Kan şekerinin yüksek bir düzeyde olması retinayı ve göz damarlarını etkiler. Bu durumda retinada yeni damar oluşumu gözlenirken aynı zamanda damardan sıvı sızması olur. Sızan sıvılar retinada birikir ve ödem oluşumuna neden olarak görme yetisi bundan olumsuz etkilenir.

Diyabetik retinopati, ilk evrede sessiz ilerler ama ikinci evrede iyice ilerleyerek lekeli görüş, retinada ödem, göz önünde uçuşmalar, bulanık görüş, ani görme kaybının gözlenmesine neden olur. Uzmanlar bu bağlamda hastalığın erken teşhisinde tedavi edilerek görme kaybından korunulabileceğini belirtiyor.

Kaynak: AA / Bilim ve Sağlık (8 Nisan 2017)

Benzer Konular

30 Temmuz 2010 / Morrigan Sosyal Ağlar
15 Temmuz 2016 / Misafir Cevaplanmış
15 Temmuz 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
19 Şubat 2013 / Demir YumruK Taslak Konular