Arama

Beyin Hastalıkları

Güncelleme: 7 Nisan 2017 Gösterim: 5.421 Cevap: 6
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
7 Ocak 2010       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

BEYİN HASTALIKLARI

Ad:  Beyin Hastalıkları.jpg
Gösterim: 462
Boyut:  40.1 KB

Beyinde görülen kanamalar, urlar, iltihaplanmalar gibi çeşitli hastalıklar. En önemli organ olan beyinde görülen çeşitli hastalıkların vücudun başka bir yerinde önemli bozukluk yaratma olasılığı yüksektir. Kızamık, tifo, zatürree gibi hastalıklar sırasında, ya da göz, burun iltihaplanmalarında mikroplar beyne yayılarak beynin iltihaplanmasına yol açabilirler, buna "beyin iltihabı" (ansefalit) denir. Ansefalit, ölümle, psikolojik yetersizliklerle ya da felçlerle sonuçlanabilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Kılcal damarların sertleşmesinden doğan "beyin kanamaları" daha çok yaşlılarda görülür. Şiddetli kanamalarda koma durumu, felç ya da ölüm görülebilir. Kan dolaşım sistemine katılan bir kan pıhtısı beyinde tıkanmaya neden olur, buna "beyin ambolisi" denir ve sonucunda felç görülür. Beyin damarlarının iç yüzlerinin kanser vb. hastalıklarla bozulmasından dolayı tıkanmalar da olabilir, buna "beyin trombozu" adı verilir.

Çeşitli nedenlerle beyin dokusunda ya da beyin zarında urlar ortaya çıkarak, bulundukları yere ve neden oldukları rahatsızlıklara göre değişik belirtiler gösterirler. Hareketlerde, görme, işitme gibi duyularda bozukluklar, başağrısı gibi belirtiler yapan urlar çoğunlukla ameliyatla alınır. Daha çok küçük yaşlarda, beyinde, beyin-omurilik suyunun birikmesinden ileri gelen "hidrosefali" görülür. Nedeni, beyin-omurilik sıvısının beyinden akmasını sağlayan yollardan birinin tıkanmasıdır. Düşme, çarpma, vurma gibi olaylar sonucu beyin sarsıntıları, ezilme, yaralanma ve beyin patlaması görülür.

Kimi akıl hastalıkları doğrudan beynin yapısı ile ilgili değilse de, psikoz tipi hastalıklar beynin iyi çalışmaması sonucu ortaya çıkar. Bellek yitimi (amnezi) gibi hastalıklarsa beyin zedelenmesiyle ilgilidir. Bu bakımdan birçok akıl hastalığı son zamanlarda beyin cerrahisiyle iyileştirilmektedir.


Son düzenleyen _Yağmur_; 7 Nisan 2017 14:12
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ocak 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Beyin ve Beyin Hastalıkları

Kafatasının içinde, beyin zarlarıyla örtülmüş, beyazımtırak ve yumuşakça bir kitle durumundaki sinir organı. Duyum ve bilinç merkezini oluşturan beyin, insanları hayvanlardan ayıran en önemli organdır. Bu bakımdan insan beyni hayvanlarda görülmeyen bilinç, konuşma, sevinç, üzüntü gibi olayları da bir merkezdir. Dış dünya ile olan maddi ve manevi bütün ilişkiler, duyular aracılığı ile beyne iletilir, orada değerlendirilir ve vücudun gerekli tepkiyi göstermesi ayarlanır. Gri ve beyaz hücrelerden oluşan beyin, kafatasının arkasında bulunan bir delikle omuriliğe bağlanır. Beyin ve omurilik, üç katlı koruyucu zarla (meninks) sarılıdır. Beyne en yakın olan iç zar ile orta zar arasında beyin sıvısı denilen bir sıvı bulunur. Anatomik yapıdan beyin, beyin yarıküreleri, orta beyin, beyincik ve beyin sapından oluşur. Beyin yarıküreleri de “lop” denilen dört kısma ayrılmıştır. Loplar, alın (frontal), yan (parietal), şakak(temporal) ve artkafa (oksipital) diye adlandırılır. Ayrıca loplar “girus” kıvrımlara ayrılır. Loplarda duyu organları aracılığıyla alınan duyuların yorumlanması (çiçek kokusu ile yemek kokusunun ayırt edilmesi gibi) ve kaslara hareket sağlayıcı uyarıcıların yapılması gerçekleşir (yazı yazmak için el ve parmaklara gerekli uyarıların verilmesi gibi). Beyin yarı kürelerinin üzerinde beyin kabuğu (korteks) denilen gri hücrelerden oluşmuş, kıvrımlı bir kısım vardır. Beyin kabuğunun iç tarafı beyaz sinir liflerinden oluşmuş, çok yoğun bir tabakayla kaplıdır. Sinir lifleri sinir hücreleriyle beyin hücreleri arasındaki bağlantıyı kurarlar. Beyin kabuğunda duyularla ilgili belirli görevleri üstlenmiş bölgeler vardır; sözgelimi görme merkezi artkafa lobunun kabuğundadır. Organlardan işlevleri fazla ve duyarlı olanlar için, beyin kabuğunda daha geniş bir bölge ayrılmıştır. Bu bakımdan beyin kabuğunda en geniş bölge el ve dudak hareketlerine uyaran bölgelerdir. Orta beyin, Varol köprüsüyle beyinciğin bağlantısını sağlar. Beyincik, vücudun dengesini, kasların gerilmesini ve kaslar arasında uyumun sağlanmasını denetler. Beyin sapı denen omurilik soğancığında (bulbus) beyinden gelen sinirler omuriliğe geçerken yön değiştirirler; sağ yarıküreden gelen sinirler vücudun sol tarafını, sol yarıküreden gelenler de sağ tarafını denetler. Soğancıkta omurilikten gelen uyarılar alınır, ayrıca sindirim, solunum, dolaşım sistemlerine komutlar verilerek denetleme yapılır. Beyinde, gelen uyarıların dağıtım merkezi olarak çalışan “talamus” ile, iç organların dış tepkilere göre çalışmasını ayarlayan, acıkma, susama duyularını harekete geçiren “hipotalamus” merkezleri vardır. Beynin çalışması, milyonlarca kablo görevi yapan sinir lifinin haber götürüp direktif taşıdığı, çok karmaşık bir telefon santralı gibidir. Bu kablolar arasında gerekli bağlantılar yine on binlerce küçük bağlantı merkezlerinde yapılır. Sinir lifleri arasında elektrik akımı aracılığı ile haberleşme sağlandığı ilk defa İtalyan hekimi L. Galvani tarafından bulunmuştur. Beynin oksijen ihtiyacı oldukça fazladır. Vücut ağırlığının %2’sini kaplayan beyin, vücuda giren oksijenin %25’ini kullanır. Bu bakımdan beyne kan götüren ve getiren damarlar, diğer organlardakine göre, sayı bakımından daha fazla ve daha geniştir. Normal boyutlardaki yetişkin bir insanın beyin ağırlığı 1.500-1.600 gr.’dır. vücut ağırlığına göre insan beyni 1/50 oranında iken, en gelişmiş memelilerde bu oran 1/100’ü bulur.

Sponsorlu Bağlantılar

Beyin Hastalıkları:


Beyinde görülen kanamalar,urlar, iltihaplanmalar vb. çeşitli hastalıklardır. En önemli organ olan beyinde görülen çeşitli hastalıkların vücudun başka bir yerinde önemli bozukluk yaratma olasılığı yüksektir. Kızamık, tifo, zatürree gibi hastalıklar sırasında, ya da göz, iltihaplanmalarında mikroplar beyne yayılarak beynin iltihaplanmasına yol açabilirler, buna beyin iltihabı (ansefalit) denir. Ansefalit, ölümle, psikolojik yetersizliklerle ya da felçlerle sonuçlanabilir. Kılcal damarların sertleşmesinden doğan beyin kanamaları daha çok yaşlılarda görülür. Şiddetli kanamalarda koma durumu, felç ya da ölüm görülebilir. Kan dolaşım sistemine katılan bir kan pıhtısı beyinde tıkanmaya neden olur, buna beyin ambolisi denir ve sonucunda felç görülür. Beyin damarlarının iç yüzeylerinin kanser vb. gibi hastalıklarla bozulmasından dolayı tıkanmalar da olabilir, buna beyin trombozu adı verilir. Çeşitli nedenlerle beyin dokusunda ya da beyin zarında urlar ortaya çıkarak, bulundukları yere ve neden oldukları rahatsızlıklara göre değişik belirtiler gösterirler. Hareketlerde görme, işitme gibi duyularda bozukluklar, baş ağrısı gibi belirtiler yapan urlar çoğunlukla ameliyatla alınır. Daha çok küçük yaşlarda beyine, beyin-omurilik suyunun birikmesinden ileri gelen “hidrosefali” görülür. Nedeni, beyin-omurilik sıvısının beyinden akmasını sağlayan yollardan birinin tıkanmasıdır. Düşme, çarpma, vurma gibi olaylar sonucu beyin sarsıntıları, ezilme, yaralanma ve beyin patlaması görülür. Kimi akıl hastalıkları doğrudan beynin yapısıyla ilgili değilse de, psikoz tipi hastalıklar beynin iyi çalışmaması sonucu ortaya çıkar. Bellek yitimi (amnezi) gibi hastalıklarsa beyin zedelenmesiyle ilgilidir. Bu bakımdan birçok akıl hastalığı son zamanlarda beyin cerrahisiyle iyileştirilmektedir.

Beyin İltihabı (Anseptik Menenjit)


Merkezi sinir sisteminin virüslerden ileri gelen hastalıklarına ansefalit adı verilir. Şiddetli baş ağrısı, ense sertliği ve ateş gibi belirtilerle başlar. Bu hastalığa kabakulak, herpes simplex, enfluenza, enfeksiyoz hepatit ve enfeksiyoz mononükleoz gibi virüsler neden olurlar. Kuduz virüsünün neden olduğu ansefalit ise öldürücüdür. Bu hastalığa, bakteriye rastlanmadığı göz önünde tutularak, cerahatli menenjitten ayırmak için aseptik menenjit adı da verilir. Teşhis için alınan beyin omurilik sıvısında, glikoz, normal hücreler yani lenfositler ve albüminin artmış olduğu görülür.

Lenfositler çok arttığı için lenfositik koriomenenjit adı verilen bir viral menenjit tipi daha vardır ki, grip gibi, salgın olarak görülür. Bu gibi vakalarda baş ağrısı, ateş, ense sertliği gibi menenjit belirtileri hafif olarak vardır. Hastalık genellikle 1-2 haftada semptomatik tedavi ile iyileşir.

Tedavide antiviral ve ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar kullanılır. Komada gibi baygın yatan hastalar hastanede bakıma alınır, kas kasılmaları şeklinde görülen konvülsiyonların hastaya zarar vermemesine çalışılır.

Beyin Kanaması


Serebral Hemoraji, İnme:
Beyin fonksiyonlarının birdenbire bozulmasına beyin inmesi veya felç denir. Bu bozulmaya neden olan olaylar beyin kanaması, beyin trombozu veya ambolisi gibi üç şekilde meydana gelebilir.

Beyin Kanaması (Serebral Hemoraji)
Damar sertliği ve tansiyon yüksekliği bulunan 50 yaşın üstündeki kimselerde birden bilinç kaybı ve inme şeklinde yarım felç (hemipleji) görülürse beyinde bir tıkanmanın veya kanamanın meydana geldiği düşünülmelidir. Bilinç kaybı birkaç dakikada tamamlanır ve hasta olduğu yere yığılır kalır. Bu nedenle hastalığa, inme (ictus apoplecticus) adı da verilmiştir. Genellikle bu anda yüz kırmızı bir renk almış ve ağız çarpılmıştır. Gözler, kanamanın olduğu beyin tarafa doğru ağız ise sağlam tarafa kaymıştır. Ayak tabanının bir iğneyle çizilmesi suretiyle aranan tepki de felçli tarafta ayak baş parmağı yukarı kalkar (Babinski tepkisi müspet), diz kapağı (patella) tepkisi kaybolmuştur. Hasta çok kere idrarını, hatta dışkısını kaçırır. Beyin-omurilik sıvısı kanlı olabilir. Bir- iki gün içinde ateş yükselmeye başlar, 40 derecenin üstüne çıkabilir.

Beyin Trombozu (Serebral Tromboz)
Arteriosklerozlu yani damar sertliği olan kimselerde çok kere uyurken gece başlar. Hasta idrar etmek için tuvalete giderken yere düşer, bilinç kaybı yoktur. Ağır vakalarda bilinç sonradan bulanıklaşır ve hasta komaya girer. Beynin geçici trombotik daralması önce kol ve ayakları zaman zaman uyuşması, konuşma bozukluğu (dizartri) gibi damar kısalması şikayetleriyle başlar. Bunlar geçici iskemik ataklar yani beynin zaman zaman kansız kalma belirtileridir. Sol hemiplejilerde genellikle konuşma normaldir, sağ hemiplejilerde konuşamama yani afazi vardır. İskemik atak geçirenlerde trombositlerin toplanmasını önleyici ilaçlar (aspirin) ve pıhtılaşmayı önleyici antikoagulan ilaçlar (coumadin) yarar sağlar.

Beyin Ambolisi (Serebral Amboli)
Her yaşta görülür. Hemipleji ve bilinç kaybı birden genç bir kimsede meydana gelirse önce beyin ambolisi düşünülür. Kalp hastalarında daha çok görülen bu durum, kan pıhtılaşmasına karşı gelen ilaçlarla (Heparin) tedavi edilebilir. Amboliyi tedavi eden ilaç beyin kanamasında ise tamamen zararlıdır. Bu yüzden ayrıca teşhis yapmadan tedaviye başlamak doğru olmaz. Felçli olarak yatan hastaların, beslenmesi, bakımı ve iyileştirilmesi (rehabilitasyonu) doktorun planladığı şekilde yürütülmeli, idmanlar, masajlar ihmal edilmemelidir.

Beyin Travması


Beyin Sarsıntısı, Komosyo:
Kafatasının sarsılması veya kırılması sonucu içindeki beyin dokusunun zedelenmesine beyin travması (concussion) denir. Ulaşım araçlarını sayılarının süratlerinin gittikçe artmış olması, günümüzde trafik kazalarını, insanlara diğer hastalık nedenlerinden daha fazla zarar verici bir duruma yükselmiştir.

Baş kemiklerinin çatlaması veya kırılması, beyin zarlarında ve damarlarında yırtılmaya, beyin kanmasına neden olabilir. Bazı baş travmalarında kemiklerde kırılma ve damarlarda kanama olmadan da beyin dokusunda bir sarsıntı meydana gelebilir. Kafaiçi basınç değişmesi sonucu sinir hücrelerinin ani olarak elektriksel boşalmaya uğraması ile insanda bilinç kaybı meydana gelir. bU tip beyin sarsıntılarını tıp dilinde komosyo (commotio cerebri) adı verilir. Bilinç kaybı kısa sürer, daha sonra baş ağrısı, baş dönmesi, uykusuzluk, sinirlilik gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu arada amnezi denen bellek kayıpları görülebilir. Daha şiddetli darbeler beyin kontüzyonu denen durumu meydana getirir. Beyin kontüzyonu geçiren kimselerde konuşamama (afazi), koku almama (anosmi), yarım görme (hemianopsi) ve felç (hemipleji) gibi belirtiler ortaya çıkar. Kafa travması geçiren bazı kimselerde daha sonraları sara nöbetleri (Jackson epilepsisi) gelişebilir. Beyin sarsıntısı yani komosyo geçiren bir kimsenin bilinci yerine geldikten bir süre sonra uyuklama hali ile bilincinin tekrar bulunması halinde beyinde kanama sonucu bir hematom meydana geldiği düşünülmelidir. Bu arada nabız yavaşlaması, kusma, baş ağrısı ve kanama bölgesine bağlı olarak felçlerin meydana gelmesi, kanamanın varlığını ispatlayan belirtilerdir.

Başlangıçta belirti vermeyen hematomlar, devam eden ufak kanamalarla ve beyin-omurilik sıvısından su çekme sonucu büyüyebilir ve zamanla bir beyin uru gibi kafaiçi basıncını arttırarak belirti verebilir. Kanama beyin zarları arasında olduğu zaman ense sertliği, ateş yükselmesi ve bilincin kapanması gibi belirtiler görülür. Beyin-omurilik sıvısında kan bulunması ile teşhis konur.

Beyin sarsıntısı geçiren kimse en az 24 saat kontrol altında tutulmalıdır. Şok hali varsa serum ve kan transfüzyonları ile düzeltilmeye ve sinir hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilerek teşhis konmaya çalışılır. Bu arada enfeksiyonlara karşı antibiyotikler, beyin ödemine karşı hipertonik solüsyonlar damardan verilir. Kanamayı önlemek üzere kan durdurucu yani hemostatik ilaçlar kullanılabilir.

Bilinci kapalı olan hastalar mide tüpü ile beslenirler ve idrar birikmesini önlemek için mesaneye devamlı bir sonda bırakılır. Kafatası kırıklarında acil cerrahi tedavi, ancak beyne baskı yapan açık çökme kırıklarında yapılır. Beyin zarlarının iç kısmında gelişen subdural hematomlar veya kafatası kemiğinin altında ekstradural hematom şeklinde biriken kan toplanmaları bazı vakalarda ameliyat ile boşaltılarak hastanın hayatının kurtarılması mümkün olabilmektedir.

Beyin Tümörleri


Kafa boşluğunda beynin çeşitli bölümlerinde gelişen urlara beyin tümörleri denir. Kafa içinde basınç artmasına ve beyin ödemine bağlı olarak baş ağrıları, baş dönmesi (vertigo), kusma, konvülsiyon gibi genel belirtilerle kendini belli eder.

Beynin ön kısmında yani frontallobda oluşan urlarda ruhsal bozuklukların ve kişilik değişikliklerinin görülmesi karakteristiktir. Önceleri durgunluk, unutkanlık, sonra aşırı sinirlilik ve psişik bozukluklar meydana gelir. Bazı tümörler beyin zarında lokal iritasyona bağlı olarak Jackson tipi epilepsiye neden olabilirler.

Tümörün tuttuğu beyin merkezlerine göre, parietal bölgedekiler konuşma bozuklukları (afazi), oksipital bölgedeki tümörler hemianopsi şeklinde görme bozuklukları, koku, işitme ve görme halüsinasyonları, ufak veya büyük görme (mikroskopi veya makroskopi) gibi belirtiler meydana getirirler.

Baş dönmesi kulak çınlaması ve ilerleyici işitme kaybı ile beraber oluşan Menier sendromu beyin tümörlerinin tipik bir lokalizasyonu sonucu meydana gelir.

Beyin dokusundan çıkan urlara gliom denir, erken belirti verirler. Beyin zarlarından oluşan urlar yani meningiomlar beyne basınç yaparak, kendilerini gösterirler, beyin dokusuna yayılmazlar. Sinirlerden kaynaklanan urlar ise nörinom adını alırlar. Ayrıca beyin damarlarının urlaşması ile meydana gelen hemangiomlar veya çeşitli dokulardan oluşan mikst urlar da vardır. Bazı hastalıkların neden olduğu sifiloma, tüberkiloma ve aktinomikoma gibi urlar da kafa içinde görülen diğer urlardır.

Bütün bu tümörlerin müşterek belirtileri kafa içi basıncının artmasına bağlı olarak baş ağrısı şeklinde başlar. Birden başlayan ağrı bazen birkaç dakika, bazen 1-2 saat sürüp geçer. Öksürük, ıkıntı, bağırma, baş hareketleri gibi nedenlerle başlayan ağrılarda vardır. Bulantısız kusmalar, nabız yavaşlaması, görme bozuklukları, ruhsal değişmeler bulunabilir.

Tümörlerin motor alanları tutması halinde bazı reflekslerin kaybolması, bazı reflekslerin arması şeklinde görülür, hatta felçler meydana gelebilir. Hipofizin eozinofil hücrelerinden çıkan adenom şeklinde urlar gençlerde jigantizm denen devliğe, yetişkinlerde akromegali sendromuna yol açarlar. Bazofil hücrelerin adenomu Cushing hastalığına yani tansiyon yüksekliği, şişmanlık, kıllanma gibi belirtilere sebep olur. Hipofizin kromofob hücrelerinin adenomu ise hipopituitarizm sendromu yaparlar. Fröchlich sendromu da denen bu hastalık erkeklerde seksüel isteksizlik ve sekonder seks karakterlerinde gerilme ve kılların dökülmesi gibi belirtiler meydana getirir.

Ayrıca başka organlarda meydana gelen habis urların, örneğin akciğer, meme, deri, bağırsak ve böbrek kanserlerinin (Hipernefrom) metastazları da beyinde yerleşir. Beyin tümörlerinin bazıları beyin cerrahları tarafından ameliyatla tedavi edilebilmekte, bazılarına ise ancak sitostatik ilaçlar (BCNU,CCNU), kortikosteroidler veya radyasyon tedavisi uygulanabilmektedir.

Beyin urları kan muayenesi, beyin-omurilik sıvısının muayenesi, göz dibi muayenesi ve röntgen muayenesi gibi yardımcı muayene yöntemleriyle ve sinir hastalıkları uzmanı doktorların nörolojik muayenesiyle teşhis edilirler. Bazı hastaların göz dibi muayenelinde papilla ödemi vardır. Ayrıca serebral arteriografi (anjiografi), elektroansefalografi yani beyin elektrosu, radiozizotop tetkikler (sintigrafi), ultrason, ventrikülografi, tomografi, termografi gibi daha özel muayene ve teşhis metotları kullanılmaktadır


Son düzenleyen _Yağmur_; 7 Nisan 2017 13:44
argosuztürk63 - avatarı
argosuztürk63
Ziyaretçi
15 Mayıs 2010       Mesaj #3
argosuztürk63 - avatarı
Ziyaretçi
Güçlü bir hafızaya sahip olabilmenin, unutkanlığı ortadan kaldırmanın ve ileriki yaşlarda beyin sağlığını koruyabilmenin de yolu beslenmeden geçiyor. Yapılan çalışmalar “kolin” adlı maddenin hafıza üzerinde önemli rol oynadığını, eksikliğinde unutkanlığın ortaya çıktığını gösteriyor, kolin açısından zengin yeşil yapraklı sebze ağırlıklı beslenme unutkanlığın önüne geçilmesinde yardımcı oluyor. Bununla birlikte hafızayı güçlendirmek için vitamin B kompleks, lesitin ve kromdan zengin beslenmek gerekmektedir.

Hafızayı koruyan ViTAMiNLER



En çok kullanılan hafıza güçlendiriciler; kolin, lesitin ve fosfatidilkolindir. Öğrenme ve hafıza üzerinde önemli rol oynar. Eksikliğinde unutkanlık, bunama ve felç görülebilir.

Ginkgo Biloba
Ginkgo Biloba’nın beyine giden kan dolaşımını arttırarak beyin hücrelerine glukoz ve oksijen iletimini desteklediği ortaya konulmuştur.

B12 vitamini
B12 vitamini asetilkolin sentezini artırarak hafızayı güçlendirir. B12 eksikliğinde kansızlık, unutkanlık, kas güçsüzlüğü, halsizlik ve uyuşmalar görülür. Vücutta hücrelere oksijen taşınması için gerekli olan demirin eksikliği unutkanlığa neden olmaktadır.

Omega-3
Hafızayı güçlendiren Omega-3 yağ asitleri daha çok balıkta bulunur. Güçlü bir hafıza ve unutkanlığın önüne geçmek için bol bol balık tüketmek alzheimer riskinin azaltılmasında faydalı olacaktır.

AiLELER ÇOCUĞUN BESiN GEREKSiNiMLERi HAKKINDA YETERi KADAR BiLGiLi DEĞiL

Yapılan araştırmalar birçok ailenin, çocukların alması gereken günlük besin gereksinimleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını bir kısmının da hatalı bilgiye sahip olduğunu gösteriyor. Bunun aksine elbette konuya dair bilinçli ailelerde var. Ama ne yazık ki bu oran çok parlak değil. Başlıca iki konunun altını çizelim; çocuklara fazla miktarda yedirmek yerine besin değeri yüksek ve yeterli ölçüde yedirmeye gayret edin. Diğer yandan lise çağındaki genç çocuklarınız varsa beslenme alışkanlıklarını mutlaka kontrol edin. Küçük bir örnek; ergenlik döneminde kız çocuklarının yetersiz protein tüketimi sonunda adet düzensizlikleri, kansızlık ve ileri yaşlarda ciddi kadın hastalıkları sorunları görülebilmekte olduğunu unutmayın.

Kansızlığın giderilmesi için B2
B1 ve B2 vitaminleri: Gelişimin sağlanması saflı bezlerinin işleyişlerini düzenli olarak yerine getirilmesi, vücudun enerji ihtiyacının karşılanması için gereklidir. Kansızlığın giderilmesinde özellikle B2 vitamini önemli rol oynar. B6 dokuların iyileştirilmesini sağlar, yine kansızlığa karşı iyidir.

Niasin -B3 vitamini: Vücudun enerji ihtiyacını karşılar. Karaciğerin sağlıklı çalışmasında önemlidir. Sağlıklı deri sağlar. Eksikliğinde çabuk yorulma, konsantrasyon kaybı gibi durumlar görünür.

D vitamini: Eksikliğinde çocuklarda raşitizm görülür. Kemiklerin gelişmesinde kalsiyum ve fosfor kadar gerekli olan bir vitamindir. Balık yağında, süt ve süt ürünlerinde bulunur. Günde 400 ünite kadar yeterlidir. Fazla miktarda D vitamini almak da doğru değildir.

A vitamini: Çocukların büyümesinde faydalıdır. Güçlü bağışıklık sistemi için gereklidir. Ispanak, karnabahar, portakal, greyfurtta bulunur. C vitamini: Büyümeye ve gelişmeye yardımcıdır. Kemiklerin ve dişlerin güçlenmesini sağlar. Enfeksiyonlara karşı koruyucudur.

Ailelerin dikkatine

OKULDAKi BAŞARI=GÜÇLÜ HAFIZA

Derslerde kavrama ve algıyı arttıran sınavlarda güçlü hafızayı sağlayacak olan yine besinlerdir. Havuç, balık, kırmızı et, pekmez, bal, süt, fındık, badem, avokado, kabak, yoğurt, limon bunlardan bir kaçı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çocuk obezitesi kapsama alanını giderek arttırmış durumdadır. Bu nedenle ailelerin konuya ilişkin erken dönemde tedbir alması gereklidir.

ÖNCE DOKTORA GÖTÜRÜN

Şişman veya şişmanlık sınırları içinde bir çocuğunuz varsa önce öncelikli olarak yapılması gereken normal gelişimi sağlamak olmalıdır. Çocuğun kilo kontrolü elde tutulmalı varsa kilo fazlasından kurtulması gerekir. Çocuklar ve gençler gelişim çağında olduğu için ailelerin kendilerince diyet uygulaması sakıncalıdır. Mutlaka hekime başvurulmalı ve konuyla ilgili destek yardım alınmalıdır.
Son düzenleyen _Yağmur_; 7 Nisan 2017 13:49
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
6 Nisan 2017       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Beyin Hastalıkları

Ad:  Beyin hastalıkları.jpg
Gösterim: 543
Boyut:  67.2 KB
Beyin çok karmaşık bir organdır; ama duyu sinirleri olmadığı için "ağrımaz". Baş ağrısı dediğimiz ağrı duyumu genellikle beyin zarla­rından, öbür dokulardan, kafatası damarla­rından ya da baş, boyun ve yüz kaslarının fazla gerilmesinden ileri gelir. Örneğin genel­likle başın yalnızca bir yanında duyulan ve çok şiddetli bir baş ağrısı olan migrenin kaynağı kafatası damarlarıdır. Beyni ve omu­riliği saran zarların iltihaplanması demek olan menenjit de şiddetli baş ağrısı yapabilir (bak. menenjit).

Bütün öbür organlar gibi beynin yaşaması da kanın taşıdığı oksijene ve öbür besin maddelerine bağlıdır. Beyne giden kan akımı birkaç dakika için bile kesilse, beynin bazı bölümleri ölebilir. Bu durumda, o bölümün yönettiği duyu ve hareketler aksar ya da tümüyle durur. Buna felç denir. Beyin doku­sunda doğuştan ya da sonradan olan herhangi bir bozukluk da vücudun bazı bölümlerinin hareket edememesiyle, yani felçle sonuçlana­bilir (bak. Felç).

Beyin ile hareket ve duyu sinirleri arasında­ki iletişim, nörondan nörona atlayan elektrik darbeleriyle gerçekleşir. Bu iletideki herhangi bir bozukluktan kaynaklanan başlıca hastalık­lar sara ve Parkinson hastalığıdır. Sarada, nöronlar arasındaki sinir iletisi kesildiği anda hastada genellikle şiddetli kasılmalarla birlik­te bilinç yitimi görülür (bak. Sara). İleri yaşlarda görülen Parkinson hastalığının nede­ni ise, nöronlar arasındaki sinir iletisine yar­dımcı olan kimyasal maddelerden dopamin salgısının* eksikliğidir. Bu hastaların başı ve elleri istemdışı olarak sürekli titrer; hastalık ilerledikçe yürümeleri ve konuşmaları da güçleşir.

Duygu ve düşünceler beyinde "barındığı" için, şizofreni ya da ağır ruhsal çöküntü (dep­resyon) gibi bazı ruh hastalıklarının nedeni beynin çok karmaşık olan kimyasal yapısına bağlanabilir. Ama beynin nasıl çalıştığı ve iş­lev bozukluklarının nasıl ortaya çıktığı bütün ayrıntılarıyla anlaşılıncaya kadar, bu konuda öne sürülen her görüş bir varsayım olarak ka­lacaktır.

MsxLabs & TemelBritannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
6 Nisan 2017       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Beyin Felci


Doğum öncesinde, doğumda ya da çocuklukta geçirilen bir beyin hastalığı sonucunda, istemli hareketler üzerindeki denetimin yitirilmesi biçiminde gelişen felç (inme). Bu kavram, yaşamın ilk yıllarında geçirilen beyin hastalıklarına bağlı tüm hareket bozukluklarını içerecek kadar geniş olmakla birlikte, çocuklarda görülen beyin felci genellikle iki tiptir: Spazmlı beyin felci ve atetozlu beyin felci. Spazmlı beyin felcinde, vücudun bir yanındaki ya da her iki yanındaki kol ve bacakların spazm biçimindeki kasılmasına istemli hareket bozuklukları eşlik eder. Vücudun iki yanını tutan spazmlı beyin felcinde, kasılmalar ve felç, genellikle bacaklarda el ve kollardan daha belirgindir (Little diplejisi) ya da yalnızca bacakları etkiler (parapleji). Atetozlu beyin felcinde ise istemli hareketlerde herhangi bir bozukluk olmayabilir; üstelik spazmlı kasılmalar çok daha hafiftir ya da hiç yoktur. Bunun yerine yüzde, boyunda, kol ve bacaklarda genellikle çift yanlı, bazen tek yanlı olarak değişken ve hafif kasılmalar söz konusudur. Sonuçta, yüz buruşturma, eklemlemesiz konuşma gibi bölgesel ya da genel istemsiz hareketler görülür; bu istemsiz hareketler sıkıntı ve heyecan duyulduğunda iyice artar. Spazmlı beyin felcinde, beyin dokularının yıkımı ya felçli yanın karşıtı olan beyin yarımküresinde ya da her iki yarımkürede, özellikle sinir hücrelerini ve beyin kabuğu bağlantılarını etkiler. Atetozlu tipte ise, beyindeki yıkım özellikle beyin kabuğunun altındaki bazal gangliyonlarda ortaya çıkar.

Beyin felci mutlaka zekâ geriliğine yol açmaz; beyin felci geçiren birçok çocuğun erişkinliğinde normal zekâlı olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte, küçük yaşlarda geçirilen herhangi bir beyin hastalığı çocuğun zihinsel ve ruhsal gelişmesini bazen ciddi biçimde engelleyebilir. Beyin felci olan çocukların çoğunda, özellikle vücudun felçli bölümlerinde, şiddetli kasılma ve çırpınmalar biçiminde sara nöbetleri görülür. Spazmlı beyin felcinde zekâ geriliğinin ve sara nöbetlerinin ortaya çıkma olasılığı oldukça yüksektir. Oysa atetozlu tipte, ileri düzeyde zekâ geriliği oranı çok daha düşük, sara nöbetine benzer çırpınmalar ise enderdir. Bazen atetozlu çocukların zekâsı ve algılaması normaldir; ama, istemsiz hareketler ve eklemlemesiz konuşma nedeniyle sözcükleri ve işaretleri doğru kullanamadıklarından geri zekâlı sanılabilirler.

Beyin felcinin nedenleri çok ve değişken olmakla birlikte, temel bozukluk bazal gangliyonlar ile beyin kabuğu arasındaki sinir iletisindedir. Bu bozuklukta kalıtımın rolü pek azdır; ancak beyin damarlarında, ara dokularda ve sinir hücrelerinde ur oluşumuna ya da beyindeki kimyasal süreçlerde bir çarpıklığa yol açarak etkili olabilir. Embriyonun gelişmesi sırasında ortaya çıkan beyin hastalıkları ve oluşum bozuklukları, beyin felcinin nedenleri arasında kalıtımdan çok daha önemli bir yer tutar. Ana baba arasındaki kan uyuşmazlığı, yenidoğanda ileri derecede sarılık yaparak beyin yıkımına ve felcine yol açabilir. Doğum sırasında yenidoğanın oksijensiz kalması (asfiksi), en sık görülen beyin felci nedenidir. Baş bölgesine rastlayan ağır darbe ve yaralanmalar, zehirlenmeler ve bulaşıcı çocuk hastalıkları gibi doğum sonrası etkenler, beyin felcinin nedenleri arasında en arka sırayı alır.

Kas gevşetici ilaçlarla yapılan tedavi, spazmları azaltarak hastayı rahatlatırsa da etkisi geçici ve sınırlıdır. Tedavi programının asıl amacı psikolojik yönlendirme, eğitim ve çocuğun fiziksel eksikliklerini dengeleyebilmek için duyu, hareket ve zihinsel yetilerini olabildiğince geliştirmektir.

MsXLabs.org & Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 7 Nisan 2017 14:10
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
7 Nisan 2017       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Beyin Sarsıntısı


Beyin dokularının örselenmesi sonucunda, anlık bilinç yitimiyle birlikte sinir sistemi işlevlerinin geçici bir süre için felce uğraması. Beyin kanamasına, beyin dokularının ezilmesine ya da parçalanmasına yol açmayacak düzeydeki darbeler ve doku örselenmeleri bile beyin sarsıntısıyla sonuçlanabilir. Beyin sarsıntısından kaynaklanan bilinç yitimi genellikle 5 dakikadan daha kısa sürer, 10 dakikayı aşması ise çok enderdir. Bununla birlikte bazı durumlarda uzun süreli bilinç bozuklukları ve kalıcı belirtiler görülebilir. Beyin sarsıntısında her zaman bellek yitimi de söz konusudur. Yan etkilere yol açmayan hafif sarsıntılar tam bir iyileşmeyle sonuçlanır.

MsXLabs.org & Ana Britannica
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
7 Nisan 2017       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Apraksi


Bir beyin lezyonu sonucunda, hareket etme ve düşünme yetisinde herhangi bir gerileme olmaksızın, beceri isteyen gündelik işleri yapabilme yeteneğinin yok olması. Örneğin yalnızca bir kolu etkileyen hareket apraksisinde (ya da kinetik aprakside), hasta, kaslarında bir güçsüzlük söz konusu olmadığı halde bir anahtarı kilidin içinde döndürmek gibi beceri gerektiren devimsel hareketleri yapamaz.

Ad:  Apraksi.jpg
Gösterim: 367
Boyut:  25.9 KB
Unutkanlığın son aşaması olan düşünce apraksisi, herhangi bir eylemi tasarlama yeteneğinin yitirilmesidir. Hasta, tasarladığı düşünceleri hiçbir zaman tam bir düzene oturtamadığı gibi, düzenlediği düşünceleri de uygulama aşamasına geçirmeye yetecek kadar uzun süre aklında tutamaz. Eylemin bazı bölümlerini gerçekleştirebilir, ama bunların sırası yanlıştır. Örneğin ateş yakmak için çaktığı kibriti, parmaklarını yakıncaya değin elinde tutar. Bu tür apraksi, genellikle beyin kabuğundaki (korteks) dokuların büyük ölçüde yıkıma uğramasından ya da bakteri toksinleriyle ileri derecede zehirlenmeden (toksemi) ileri gelir.

Beyindeki çağrışım yollarının kesintiye uğramasından kaynaklanan düşünce-hareket apraksisinde düşünce ile hareket yeteneği arasında eşgüdüm yoktur. Örneğin elini rahatça kullanamadığından yakan hasta, aynı eliyle bir sineği yakalayabilir. Kendisinden istendiği zaman bir türlü beceremediği ıslık çalma, yumruk sıkma gibi belirli hareketleri, beklenmedik bir anda otomatik olarak yapabilir. Düşünce-hareket apraksisi genellikle beynin her iki yanındaki dış kıvrımları oluşturan dokuların yıkıma uğramasından kaynaklanır.

Daha çok sağ beyin yarımyuvarlağındaki bir doku bozukluğundan ileri gelen kurgusal apraksi, çeşitli parçaları anlamlı bir bütün oluşturmak üzere doğru biçimde bir araya getirme yeteneğinin yokluğudur. Bu hastalar, parçalarına ayrılmış basit bir maketi yeniden eski biçiminde ya da modelde gördüğü biçimde bir araya getiremez.

MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

5 Ağustos 2012 / KisukE UraharA Biyoloji
28 Ekim 2009 / Daisy-BT Tıp Bilimleri
7 Nisan 2017 / _Yağmur_ Tıp Bilimleri