Arama

Radyoloji

Güncelleme: 7 Nisan 2017 Gösterim: 1.453 Cevap: 0
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
7 Nisan 2017       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Radyoloji


Tıpta hastalıkların tanı ve tedavisiyle çeşitli lezyon ve oluşumların vücuttaki yerini saptamak amacıyla ışınımdan yararlanan uzmanlık dalı. Önceleri yalnız X ışınları, gamma ışınları ve öbür İyonlaştırıcı ışınım türleri kullanılırken, günümüzde ses üstü (ultrason) dalgaları ve radyoaktif izotoplarla yapılan organ taramaları da yaygınlaşmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  Radyoloji.jpg
Gösterim: 420
Boyut:  38.2 KB
X ışınlarının tanı aracı olarak kullanılmasını sağlayan üç önemli özelliği dokuların içine girebilmesi, fotoğraf etkisine sahip olması ve belirli maddelerde flüorışımaya neden olmasıdır. Işınlar içine girdiği dokuda, dokunun yoğunluğuna bağlı olarak farklı oranlarda emilir; dokudan çıktıktan sonra fotoğraf filmi ya da flüorışıl ekran üzerinde farklı yoğunluktaki yapıların görüntüsü oluşur. Örneğin mermi gibi yabancı cisimler ya da kemikler ışınların önünde dirençli bir engel yarattığından film üzerinde kolayca saptanabilir. Buna karşılık ışınları daha kolay geçiren yumuşak dokular filmde hafif bir kontrasta neden olur ya da hiç belli olmaz. Ne var ki, yumuşak dokuların yoğunluğu birbirine oldukça yakın olduğundan komşu doku ya da organların görüntüsü çoğu kez ayırt edilemez. Bu nedenle 20. yüzyılın ortalarından bu yana geliştirilen yöntemler, yumuşak ve sert dokuların en küçük ayrıntılarına kadar görüntülenmesini kolaylaştırdı.

X ışınlarının 1895’te bulunmasından sonraki yıllarda, özellikle I. Dünya Savaşı’nda kemik kırıkları ve kurşun yaralanmalarında bu teknik yaygın olarak kullanıldı. İlk yıllardan başlayarak kullanılan yöntemlerden biri de ağızdan ya da düzbağırsaktan (lavmanla) baryum sülfat verilerek yapay kontrast oluşturulması yoluyla sindirim kanalının incelenmesidir. Günümüzde bu teknik geliştirilmiş ve sindirim kanalının yanı sıra kan ve lenf damarlarına verilen kontrast maddeyle dolaşım sistemi, böbrekler, beyin ve çeşitli yumuşak dokuların incelenmesi mümkün olmuştur. Sıklıkla ağır metal moleküllerini içeren pozitif kontrast maddeler, içine verildiği dokudan daha fazla X ışını soğurur ve film üzerinde beyaz bir görüntü oluşturur. En sık kullanılan pozitif kontrast madde su ya da yağda çözünmüş iyot bileşiğidir. Bunun tersine, negatif kontrast maddeler (örn. hava, karbon dioksit) verildiği dokudan daha az ışın soğurur. Kullanılan saydamsız ortamlar vücutta tok- sik etki göstermez; çoğu doğal yollarla hızla atılır.

Ad:  Radyoloji-2.jpg
Gösterim: 313
Boyut:  56.2 KB
Kalbe giden toplardamarlara suda çözünen bir kontrast madde verilmesiyle gerçekleştirilen anjiyokardiyografide kalpteki odacıklar ve akciğer atardamarları görülebilir. Böylece kalpteki yapı ve doğuştan gelen oluşum bozuklukları, damar sertliği, damarlardaki tıkanmalar, anevrizmalar ve yer değişiklikleri saptanabilir. Toplardamarlara kanda kolayca çözünen karbon dioksit şırınga edildiğinde kalp duvarındaki kalınlaşma ve sıvı toplanması görülebilir. Aortun karın bölümüne kontrast madde verildiğinde karın, leğen bölgesi ve bacaklara giden damarlardaki tıkanmadan, yapı bozuklukları ve urlar belirlenebilir. Kötü huylu urlarda ileri derecede damarlanma ve düzensiz kaslan- ma görüldüğünden anjiyografi bu amaçla da kullanılır.

Böbrek atardamarlarına kontrast madde verilmesiyle bu organdaki anevrizmalar, taşlar ve taşa bağlı olarak ortaya çıkan lezyonlar, kistler, urlar, enfeksiyon ya da sıvı birikmesine bağlı doku genişlemeleri ve böbrek dokusundaki örselenmeler saptanabilir. Böbreğin biçimi ve sınırları ise leğen bölgesine karbon dioksit verilmesiyle incelenebilir. Buna benzer biçimde beyin dokusu ve beyin bozuklukları beyin anjiyografisi ve pnömoensefalografi yöntemleriyle, solunum yolları bir kateter aracılığıyla bronşlara kontrast madde verilmesiyle, safrakesesi ve safra yolları kolesistografi, idrar yolları ürografi ile incelenir.

Alman fizik bilgini Wilhelm Conrad Röntgen’in X ışınlarım bulmasından hemen sonra hareket halindeki organların filmini çekmek, böylece durağan anatomik yapıların yanı sıra dinamik fizyolojik işlevlerin de incelenmesi için denemeler yapıldı. Önceleri teknik güçlükler ve filmi çekilen kişiye yüksek dozda ışınım verilmesi tehlikesi bu tekniğin gelişmesini engellediyse de, 1950’lerde görüntüyü yoğunlaştıran elektronik yöntemin bulunmasıyla günümüzde de yaygın olarak kullanılan sineradyografi geliştirildi. Bu arada fotoğraf teknikleri de sürekli iyileştiriliyordu. İlk yıllarda kullanılan tek katmanlı fotoğraf levhaların yerini zamanla çift katmanlı levhalar aldı. Öte yandan röntgen filmini geliştirmek için yapılan işlemler (örn. banyo), kaydedilen ilerlemelerle 90 saniyeye indi.

Günümüzde X ışınlarının kullanıldığı en önemli tanı yöntemlerinden biri bilgisayarlı tomografidir. 1970’lerde EMİ Ltd.’nin araştırma laboratuvarlarında Godfrey Hounsfield tarafından geliştirilen bilgisayarlı eksenel tomografi (CAT), vücuda çeşitli açılardan giren X ışınlarının şiddetinin dokulardan geçtikçe hafiflemesi temeline dayanır. Bu ölçümlerden yararlanan bilgisayar vücudun iç bölgelerini dilimlere ayırarak görüntüler. Bu teknik karaciğer, böbrek gibi yumuşak dokuların birbirinden ayırt edilmesini, ayrıca aynı organ içindeki farklı yapıların da saptanmasını sağlar.

Daha yeni bir teknik içeren nükleer magnetik rezonans (NMR) yönteminde, güçlü bir magnetik alanda bulunan hastanın vücuduna X ışınları yerine radyo dalgaları yöneltilir. Vücuttaki farklı atomlar, magnetik alanın etkisi altında farklı frekanslardaki radyo dalgalarını soğurur. Bilgisayar bu farklılıktan elde edilen ölçümleri kullanarak iç organların görüntüsünü verir. Gene son yıllarda geliştirilen pozitron emisyon tomografisi (PET) tekniğinde ise incelenecek organa şırınga edilen bileşiklerde karşıt madde parçacıkları elde edilir. Bu parçacıklar ya da pozitronlar, elektronlar tarafından nötrleştirildiğinde madde ve karşıt madde halindeki enerji birbirini iptal eder. Vücudun çevresine yerleştirilen alıcı aygıtlar ışınım halinde serbestleşen enerjiyi algılayarak bunu şırınga edilen bileşiği ve bu bileşiğin metabolizmasını izlemede kullanır.

Işınımın tedavide kullanılması için bak. radyoterapi.

MsXLabs.org & Ana Britannica

Son düzenleyen _Yağmur_; 7 Nisan 2017 13:31
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

20 Ekim 2006 / Mystic@L Meslekler
12 Şubat 2010 / Misafir Cevaplanmış
18 Ekim 2011 / Misafir Soru-Cevap