Arama

Difteri (Kuş Palazı)

Güncelleme: 1 Kasım 2011 Gösterim: 17.189 Cevap: 4
Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
11 Eylül 2006       Mesaj #1
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Sponsorlu Bağlantılar


b25bild3qe3



Genel Bilgiler;

Croup larinksin (ses tellerinin) ve bu bölgeye komşu nefes borusu bölgelerinin enfekte olması, iltihaplanması ve şişmesi durumudur. Bu hastalık her yaşta görülebilmekle birlikte, sıklıkla 6 yaştan ufak çocuklarda görülür. Nefes borusu tıkanırsa acil girişimde bulunmak gerekebilir. Böyle bir tıkanma, zorlu nefes almaya ve bu hastalığın en tipik özelliği olan havlama sesine benzer öksürüğe neden olur.

Belirti ve Bulgular;

· Ateş (bazen)
· Sesde boğuklaşma (kısılma)
· Havlar gibi öksürük ve zor nefes alma (özellikle geceleri artar)

Nedenleri;

Bulaşıcı viral veya bakteriyel enfeksiyonlar

Risk Faktörü : Çeşitli allerjiler

Olası Komplikasyonlar :

· Hava yolu tıkanması
· Çok nadiren ciddi tıkanmaya bağlı ölüm

Tedavi : Evde Bakım;

· Çocuk sakinleştirilmeli. Gerginlik solunum sıkıntısını arttırır.
· Banyoda buhar oluşturulur, banyo havası tümü ile buharla doyduktan sonra banyo kapısı açılarak içeri soğuk hava girişi sağlanır. Çocuk 10 dakika bu havayı soluduğu halde solunum sıkıntısı sürerse hastaneye götürülür.

İlaç Tedavisi :

Croup bakteriyel enfeksiyon sonucu gelişti ise doktorunuz antibiyotik verir. Ancak çoğu vakada etken virüsler olduğu için antibiyotik tedavisi sıklıkla gereksizdir.

Aktivite :

Croup atakları sırasında çocuk dinlendirilmeli, soğuk havada dışarıda oynamasına izin verilmemelidir.

Diyet :

İştah azalabileceği ve öksürüğe bağlı kusmalar olabileceği için sık fakat az miktarlarda sıvı gıdalar verilmelidir.

Okula veya Anaokuluna dönüş :

Ateşin düşmesi, iştahın artması ve günlük aktivitelerin normale dönmesinden sonra; bu yaklaşık bir hafta zaman alır.

Hangi Durumlarda Hastaneye Acilen Gitmeli?

Çocuğunuzun soluk almada zorlanıyor ve suyu veya tükürüğünü yutamıyorsa,
Bir dakikada solunum sayısı 80’in üzerinde ise,
Solunum zorlu ise, boyunda ve göğüs kafesinde çekilmeler oluyorsa,
Tırnaklar ve dudaklarda morarma gelişirse,
Evde banyoda soğuk buhar tedavisi ile belirtiler 30-60 dakika içinde düzelmiyorsa,
En yakın Çocuk Acil Poliklinik Bölümüne başvurulmalıdır.

Acıbadem Hastanesi Pediatri Bölümü uzmanları tarafından hazırlanmıştır.

Son düzenleyen Daisy-BT; 18 Haziran 2011 23:10 Sebep: Sayfa düzeni.
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
3 Nisan 2009       Mesaj #2
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
Difteri
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır.

Sponsorlu Bağlantılar
Difteri, halk arasında kuşpalazı olarak da bilinen, corynebacterium diphteriae isimli mikroorganizmanın boğaz, burun, göz ve derideki yaralarda yerleşmesiyle ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık.
Bebeklerin 2-4 ve 6. aylarında tatbik edilen DBT karma aşısı içinde yer alan ve difteri mikrobunun toksininin sayıflatılmasıyla yapılan difteri aşısının yaygın olarak kullanılması sebebiyle, günümüzde aşılanmayanlarda tek tük ortaya çıkan bir hastalıktır.
Difteri basili, düz veya hafif bükük silindir şeklindedir. Kalınlık ve boyları değişiktir. 34-38 derecede ürerken toksinini (zehirini) salgılar. Toksin, insan ve bütün hayvanlar için oldukça tehlikelidir. Dokularda harabiyet ve sinirlerde felç yapar.
Difteri oldukça yaygın bir hastalıktır. Soğuk mevsimlerde daha fazla görülür. İki yaşından önce sadece burun ve yara difterisi şeklinde raslanır. Çocuğa annesinden geçen antikorlar onu bir süre hastalıklardan korur. Kuşpalazı tablosunu yapan tipik difteri özel bir anjin türüdür. Tipik hastalığını yapabilmesi için boğazın lenf dokusunda ve özellikle bademciklerde tutunması gerekir. Bademcikler ancak iki yaşından sonra olgunlaştıklarından ancak bu yaşlarda hastalığa duyarlık başlar. Daha sonra çocuk dış çevre ile temasa geçer. Oyun yaşında devamlı olarak sıcak-soğuk ve dış ortam etkilerine maruz kalır. Boğazda adi bakteri iltihapları olur, doku direnci kırılır. Bu arada difteri basili de girerse, hastalığın özel tablosu meydana gelir. Bir şahıs erişkin yaşlarına kadar difteri basili ile temas etmemiş ise her yaşta hastalığa yakalanabilir. Büyüklerin hastalığı çocukların hastalığına göre daha hafif geçmektedir.
Difterinin bulaşmasında hastalar ve taşıyıcılar rol oynamaktadır. Portör denilen taşıyıcılar hastalığı bulaştırabilme özelliğinde olan ancak kendileri hastalık belirtilerini gösteremeyen kişilerdir. Bunlar boğaz salgıları ile devamlı olarak difteri basilini yayarlar. Hastanın kullandığı çamaşır, havlu, yemek takımları, oyuncaklar, vasıtasıyla bulaşabilir.
Difterinin kuluçka dönemi ortalama 2 ila 4 gün arasında değişir.

220px Corynebacterium diphtheriae Gram stain

Corynebacterium diphtheriae


Hastalık belirtileri

Difteri mikrobu, yerleşmiş olduğu organa göre değişik belirtiler yapar. Tek başına difteri denince boğaz difterisi anlaşılır. Ayrıca gırtlak difterisi (krup), burun difterisi vardır.

Boğaz difterisi

Sinsi olarak başlar. Hastalarda neşesizlik, halsizlik, iştahsızlık olur. Bazan titreme ile 39-40 °C'ye çıkan ateş, başağrısı ve kusma ile başlayabilir. Toksinin kana karışmasının ilk günlerinde nabız hızlanır. Hastanın rengi soluk sarıdır.
Difteri basili genellikle bademcikler üzerinde, bazan da yutak üzerinde yerleşmiştir. Bademcikler kızarmıştır, hafif şiştir. İlk 24 saat sonunda, bademcikler üzerinde sarı-gri renkte bir-iki nokta belirir, sonra bunlar genişleyerek bir gün içinde bütün bademcik yüzeyini kaplayan yalancı bir zar yapar. Bu zar giderek çevreye yayılır. Hastanın ağzı fena kokar. Çevre dokular şişmiştir. Yutak daralır, yutmayı imkânsız bir hale getirir. Yalancı zar, gırtlağa doğru da ilerleyerek, nefes almayı da zorlaştırır. Yalancı zar, altındaki mukoza (örtüye) sıkıca yapışmıştır. Zorlanarak kaldırılırsa, altındaki mukoza kanar. Zarı kaldırılmış mukoza üzerine ertesi gün bakılırsa yeniden zar meydana geldiği görülür.
Difteride boyundaki lenf bezeleri şişer, bu bezeler basmakla ağrılıdır. Hastalığın başlangıcında görülen başağrısı, solukluk, halsizlik, hızlı nabız, idrarda protein bulunması mikrobun zehirinin kana geçmesi ile ilgili belirtilerdir. Her geçen gün bunlar biraz daha ilerler. Kaslar iyice gevşer, hasta çok halsiz ve sıkıntı içindedir. Bazan şuur bozuklukları ve havale görülebilir. Şiddetli durumlar koma ile sonuçlanır. En mühim belirtiler dolaşım sisteminde görülür. Önce nabız sayısı artar. Hastalığın ikinci haftasında tansiyonu oldukça düşen hastanın uçuk olan rengine morarma da eklenir. Kalp sesleri giderek zayıflar, nabız sayısı azalır, kalp yetmezliğe girer. Çünkü zehir, kalp kasına da etki eder. Ağır vakalar ve zamanında tedaviye alınmayanlar, genellikle ikinci haftanın sonunda ölürler. Hiç idrar yapamama hali, ölümün yakın olduğunun habercisidir. Zehirlenmenin çok fazla olduğu vakalarda ağız ve burun kanamaları olur ki bunlar da ölümle sonuçlanır.
Difteri en çok anjinle karışır. Hekimin bunu nazarı dikkate alması gerekir.

Gırtlak difterisi (Krup)

Genellikle 1 ila 5 yaşları arasında bulunan çocukların tehlikeli bir hastalığıdır. Hastalığın 3 dönemi vardır.
Disfoni (Ses kısıklığı) dönemiAteş, öksürük ve ses kısıklığı ile sinsice başlar. İlk zamanlar, bir soğukalgınlığı şeklindedir. Öksürük çift sesli havlar gibi ve serttir. Ses telleri şiştir ve kızarıktır. İlk günlerde küçük olan yalancı zarlar hızla yayılır şişlik artar. Ses kısıklığı 2-3 gün sürer.Ara ara gelen nefes darlığı dönemiŞişlik ve yalancı zarlar, solunumu engellemektedir. Hava daralmış aralıktan geçerken bir ses çıkartır. Nefes darlığı nöbetleri, hastanın heyecanlanmasından sonra veya kendiliğinden olur, birkaç saate kadar sürer. Başlangıçta nöbetler arası uzundur. Sonra gittikçe sıklaşır, ileri dönemde nöbet sırasında çocuk boğulur gibidir.Nefes alamama dönemiGırtlak difterisinin sonudur. Sinir sistemi tembelleşir, refleksler zayıflar. Hasta aldatıcı bir sükunete girer. Kalp hızlı çarpar, solunum çok sathidir. Renk soluk mavi olur. Bundan sonra komaya giren hastada, arada sırada görülen havalelerle hayat sona erer. Gırtlak difterisi, ya burun difterisinden sonra veya boğaz difterisinin yayılması ile olur.

Burun difterisi

Belirtisi azdır, en mühimi tek veya iki yanlı burun akıntısıdır. Hastalık eskidikçe akıntı koyulaşır, cerahatlı ve kanlı bir nitelik alır. Çok kez akıntı nezle sanılarak önem verilmediğinden hastalık geç tanınır. Burundan zehirin kana karışması az olduğundan kalp ve damar belirtileri ve felçlere rastlanılmaz. Uzun süre tedavisiz kalan burun difterisi zehiri iç kulağı etkileyerek sağırlık yapabilir. Bazan gırtlak difterisine yol açabilir.
Burun difterisi genellikle iki yaşından önce görülür.

Solunum yolları dışı mukoza difterileri

Kulak difterisi nadirdir. Burunda veya boğazda bulunan difteri mikroplarının östaki borusu aracılığı ile orta kulağa geçmesinden olur. Ateş, kulak ağrısıyla başlar. Zar delinebilir. Cerahatli bir akıntı vardır.
Göz difterisi de nadirdir. Genellikle boğaz, burun difterisi bulunanların mikrobu, gözlere bulaştırması sonucu meydana gelir. Tedavi edilmezse körlükle neticelenir.

Dölyolu difterisi

Daha çok yaralanmalarda ve cinai düşüklerde veya nadir olarak operasyonlar (ameliyatlar) sonucunda görülmektedir. Mikrop, tozlarla yara üzerine gelir veya taşıyıcı kişilerden bulaşır. Değişik büyüklükte yuvarlak, oval veya düzensiz sınırlı, gri-sarımtrak renkte deri gibi kalın bir cerahat örtüsü yapar. Had vakalar kısa sürede, müzmin olanlar ise birkaç ayda kendiliğinden iyi olur.

Difteri felçleri

3 ila 7 hafta içinde meydana gelirler. Felçlerin en çok görüldüğü yerler yumuşak damak, göz, kalp, yutak, gırtlak, diyafram adalesi, çevresel sinirler ve bacaktır. Bu felçler, mikrobun zehirine bağlı olarak hasıl olur. Felç olan organların vazifelerini yapamamalarına bağlı olarak değişik belirtileri ortaya çıkar. Mesela yumuşak damak felç olursa, hastanın içtiği su, burundan gelir ve hım hım konuşur. Hasta iyiliğe dönerse, bu felçlerde yavaş yavaş iyileşir.
Difteri teşhisinde kullanılan Schick Testi, hastalarda çok defa pozitiftir. Hastanın kanında toksine (zehire karşı) savunma cisimciklerinin (antitoksin) bulunmadığını gösterir.

Tedavi

Hasta yatak istirahatine alınır (1.5-2 ay). Özel tedavi antitoksik serumla yapılır. Bu serum kandaki difteri zehrini, etkisiz hale getirir. Ayrıca difteri zehiri, böbrek üstü bezini de etkilediğinden bu hastalara kortizon ihtiva eden ilaçlar iyi gelir. Direkt olarak difteri basilini öldürmesi için de yüksek doz antibiotik gerekir. Hastaya serum takılır. Ağızdan da uygun sulu besinler verilir.
Gırtlak difterisinin nefes darlığı döneminde hayat kurtarıcı olarak, çok kere boğazı dışardan delip, havanın buradan kolay giriş-çıkışını sağlamak gerekebilir ki, bu işleme, trakeostomi ismi verilir.

Difteriden korunma

Bunu sağlamak için:
  1. Hastalar, tecrit edilmelidir.
  2. Difteri mikrobunu taşıyan şahıslar testlerle tesbit edilip tedaviye alınmalıdır.
  3. Her çocuğa okul öncesi yaşlarında difteri aşısı yapmalıdır. Okullarda ve sağlık ocaklarında bu aşı, karma aşılar içerisinde uygulanmaktadır.

Tarihçe

1826 da Pierre Bretonneau tarafından klinik bulgular tarif edilerek Difteri adı verilmiştir. Bretonneau membranöz kruplu bir hastada kızıldan difteriyi ayırarak tarif etmiştir. 1923 de hastalığın emin ve etkili aşısı bulunarak uygulamaya konmuştur. 1883 de difteri basili Edwin Klebs tarafından tarif edilmiş ve Friedrich Loeffler tarafından kültürü yapılmıştır ve bu nedenle de 1884 den itibaren Klebs-Loeffler basili adı verilen bu basilin hastalığın etyolojisinden sorumlu olduğu kabul edilmiştir. 1888 de Emile Roux ve Alexandre Yersin basilin imal ettiği ekzotoksini tarif ederek myokardit ve nöritin nedenlerini açıklamışlardır. 1893 de Behring toksinin antitoksin tarafından nötralize edilerek insan ve hayvanlarda immunite sağladığını göstermiştir. 1924 de Ramon toksini formalinle birleştirerek toksoid yapmış ve immünizan ajan olarak kullanmıştır.



ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
22 Mayıs 2009       Mesaj #3
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Difteri, “Korinobakterium difteri” adlı bakterilerin yol açtığı bir bulaşıcı hastalıktır. Hastalık, özellikle solunum yollarının başlangıç bölümlerinde neden olduğu iltihaplar ve bakterinin ürettiği zehirin kalp ve sinir sisteminde oluşturduğu bazı bozukluklarla Özellik kazanır. Korinobakterium difteri, protein yapısında “Egzo-toksin” denilen bir zehir maddesi hazırlar. Bu zehir, hastalığın belirtilerinin pek çoğuna neden olur. Hastalık etkeni solunum sisteminden vücuda girer. Difteri mikrobunu taşıdığı halde hastalan-mayanlar ya da hasta olanlar mikrobun başkalarına bulaşmasına neden olurlar. Deri, göz, cinsel organlar ve kulak yoluyla da bakteriler bulaşabilir. Buna göre de değişik klinik tablolar ortaya çıkar. En sık görüleni “Difteri anjini” dir. Mikrop genellikle girdiği bölgede ürer ve zehir maddesini hazırlar. Zehir maddesi daha sonra kan dolaşımına katılarak tüm vücuda yayılır.

Zehir maddesi kalp, böbrekler ve çevresel sinir liflerinde bozukluklara yol açar. Mikrop vücuda girdiği bölgelerde “Membran” denilen bazı kabukların oluşmasına neden olur. Bu kabuklar fibrin, bakteriler, epi-tel hücreleri ve fogosit hücrelerden oluşur. Kabuklar beyaz-mavi renkte ve kalındır. Bir süre sonra yerlerinden koparak düşerler. Bu kabuklar solunum yollarında oluşur, döküldüklerinde solunum yollarında tıkanmaya ve bu nedenle boğularak ölümlere de yol açabilirler. Hastalığın kuluçka süresi 1-7 gün arasındadır. Difteri belirtilerini iltihabın yerleştiği bölgelere göre ayrı ayrı inceleyeceğiz. Buruna yerleşen difteri, genellikle burnun Ön bölgelerindedir. Hastalık sırasında burun denklerinin birinden serum ve kan karışımı gibi bir akıntı gelir. Gırtlağa yerleşen difteride hasta boğaz ağrısından, yutma güçlüğünden, bulantı, kusma, baş ağrısı, ateş yükselmesinden yakınır. Hastaların boğazına bakıldığında “Membran” denilen kabuklar görülebilir. Bu kabuklar kaldırılırsa alttaki doku kanar. Difteri deride de özel olmayan yaralara neden olabilir. Bu yaralardan mikroplar çevreye saçıhr.

Difteri hastalarının yaklaşık 2/3′ünde difteriye bağlı olarak kalpte iltihap (miokardit) gelişir. Ancak yaklaşık % 10′unda kalpteki bozukluk klinik olarak belirti gösterir. Kalbin kasılma ritminde bozukluklar gelişebilir. Bu bozukluklar ölüme yol açabilecek kadar tehlikeli olabilirler. Çevresel sinir liflerinde de iltihabı değişiklikler gelişerek bu sinirlerin işlevlerinde bozukluklar ortaya çıkar. Bu bozukluklar vücudun bazı bölgelerinde duygu kusurları ve/veya kas kasılmalarında bozukluklar biçiminde olur. Difteri hastalarının başkalarından ayrı bir yerde tutulması ve kesin yatak istirahatı gerekir. Hastalığın tedavisinde etkili olan tek yol hastaya “antitoksin serum” zerk edilmesidir. Antitoksin hastalığın yaygınlığına göre 5000-100000 ünite arasında değişen dozlarda verilebilir, Antiserum verilmeden önce hastanın at serumuna karşı duyarlığı araştırılmalıdır- Antitoksinin olabildiğince erken verilmesi gerekir. Çocuklar 2-3 aylık olduklarında difteri aşısı olmalıdırlar. Difteri aşısı “Anatoksin”dir. Yani zehir özelliği ortadan kaldırılmış ama antijen özelliği korunan difteri zehiri maddesidir. Aşılama tetanos ve boğmaca aşılarıyla birlikte karma aşı olarak yapılmaktadır. Aşılama tablosu ayrı bir başlık altında verilmektedir.




ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
18 Haziran 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Difteri

Eskiden aşılanmanın yaygın olarak uygulanmadığı zamanlarda daha çok görülen ve çocuk ölümlerine neden olan mikrobik bir hastalık; kuşpalazı.

Klebs-Löffler basili olarak adlandırılan difteri mikrobu solunum yoluyla gelip bademciklere yerleşir. Basilin burna, göze ve deriye yerleşerek burun, göz ve deri difterisi yaptığı da görülür. Boğaz difterisinde hafif şişlik ve kızarıklık gösteren bademcikler bazen gri-sarı renkte bir zarla örtülür. Boyun gangliyonlarında ağrılı şişme, ateş ve kırıklık görülür. Hastalığın kuluçka devresi 1-4 gündür. Şüpheli vak'alarda boğazdan salgı alınıp kültür yapılır ve difteri mikrobu bulunursa serum uygulanır. Her anjinde difteri serumu yapmak doğru değildir. Koparılınca kanayan bu yalancı zarların bazen larenkse kadar ilerlemesi sonucunda hastalık ses kısıklığı ve nefes darlığıyla birlikte ağır bir difteri biçimini alabilir. Cerrahî müdahale yapılmazsa hastanın nefes borusu tıkanır ve hasta boğularak ölebilir. Korunmak için bebeklere üç aydan sonra difteri karma aşısı yapılmalı, doktor denetiminde ilâç alınmalıdır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
1 Kasım 2011       Mesaj #5
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Difteri (Kuş Palazı)

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.


Difterinin nedeni olan Corynebacterium diphtheriae bakterisi oldukça tehlikeli bir zehir salgılar. Bakterinin salgıladığı bu zehir kalpte ve sinir sisteminde oldukça ciddi bozukluklara yol açar. Mikrobun kaynağı hastalar ve bakteriyi taşıyan kişilerdir. Genellikle damlacık yoluyla bulaşır. Çok ender vakalarda doğrudan temasla geçer. Vücudun hemen kabul ettiği bir hastalık değildir. Bebeklerde çok ender olarak rastlanır. Çocuklarda 2-6 yaş arası çok sık görülür. Yaş ilerledikçe hastalığa yakalanma olasılığı giderek zayıflar.
Oluştuğu yerlere göre difterinin aşağıdaki çeşitleri vardır:


Burun difterisi : Difterinin bebeklerde en çok görülen şeklidir. Bazen çok az ateş yapar. Solunum güçleşir. En belirgin işareti burun akıntısının iltihaplı ve kanlı olmasıdır. Burun difterisi çoğu zaman fark edilmez ve ağır hastalık olması nedeniyle tehlikelidir.

Ağız ve boğaz difterisi : En sık görülen difteri şeklidir (yüzde 50). Boğaz ağrısı ve yutkunma güçlüğü ile başlar.

Bademciklerin üstü ve küçükdil boğazın arka duvarına (ağır seyreden vakalarda ağız dokusuna) kadar uzanan beyazımsı gri renkli lekelerle kaplanır. Lekeler, tahta bir spatula ile kazındığında kanama olmaz. Boyun lenf bezlerinde şişme görülür.

Gırtlak difterisi : Kimi zaman kendiliğinden kimi zaman da boğaz difterisinden yayılarak oluşur. Çocuklarda 1-4 yaş arası çok sık görülür. Yavaş yavaş sıcak basması, kuru ve boğucu öksürük ve solunum güçlüğü ile başlar. Bu belirtiler birkaç gün içinde şiddetlenir. Belirtilerin nedeni gırtlak zarındaki şişliklerin difteri pasına dönüşmesidir. Eğer gerekli müdahale yapılmazsa solunum yollarında hayati tehlike oluşturabilen sıkışmalar olabilir. Solunum güçlüğü giderek artar ve soluk alınırken ıslığa benzer bir ses duyulur. Boğaz kasları gerilir. Göğüs kafesi ve karın boşluğu zorlanır. Çocuklarda morarma olur. Yüz soluk, nabız zayıf, kalp atışları hızlıdır. Boğulma krizleri ölümle sonuçlanabilir.


Göz difterisi : Gözün bağdokusu üzerinde oluşur. Göz şişer ve beyazımsı gri renkli bir tabakayla kaplanır. Bazı durumlarda göz açılamayacak kadar şişer, gözden kanla karışık iltihap akar. Saydam tabakanın zedelenmesi sonuçta kör olma olasılığı vardır.

Deri ve yara difterisi: Oldukça tehlikelidir ve belirli bir yara tabakası oluşturarak kendini belli eder.

Göbek difterisi : Yara difterisinin göbekte görülen şeklidir.

Ortakulak difterisi : Çok ender olarak görülür.

Kuluçka devresi: 1-7 gün.

Belirtileri

Hastalık ateşle başlar. Baş ağrısı, kusma, çocuklarda karın ağrısı olur. Belirtileri bakterilerin yerleştiği bölgeye göre değişiklik gösterir.

Seyri

Çok hafif geçen durumlarda hasta olan kişiyi fazla sarsmaz ve ateş aşırı derecede yükselmez (38,5 dereceye kadar). Çok belirgin olmayan yutkunma güçlüğü görülür. Kimi zaman, difterinin belirgin özelliği olan iltihaplı tabaka bile olmaz. Bu takdirde hastalığın hızla yayılma olasılığı vardır, çünkü hastalık teşhis edilemediği için hastanın ayrılması söz konusu olmamıştır.

Hastalık sürekli ilerleme gösteriyorsa boğaz, burun ya da gırtlak difterisi vb. gibi difteriler ortaya çıkabilir. Hastalık seyrinin çok ağır geçtiği durumlarda kuvvetli zehir etkileri görülür. Çok yüksek ateş, nabız düzensizliği, huzursuzluk, sürekli kusma, burun ve deride ufak tefek kanamalar, boğazda şişme gibi ağır yan etkiler ortaya çıkar.

Difteri bakterilerinin salgıladığı zehir kana geçerse kalp, kan dolaşımı ve sinir sistemlerinde bozukluklar baş gösterir. Sonunda kan zehirlenmesinden kaçınılamaz.

Hastalığın seyri sırasında en belirgin işaretler şunlardır:

Aşırı solukluk, kusma, nabız atışlarının düzensizliği, soğukluk duygusu, ısı ve tansiyon düşmesi, 2. ya da 3. hafta içinde kalp kaslarındaki iltihaplanma sonucu ani ölüm. İyileşme sırasında bile kalp kaslarının iltihabı sonucu ölüm görülebilir. Diğer bulaşıcı hastalıklara oranla kalp daha çok etkilenir. 2. ve 4. haftalar arasında görülen felçler, sinir sisteminin de hastalıktan ötürü etkilendiğine işarettir. Hastalık nedeniyle oluşan felçler hastayı ve ailesini korkutursa da, hastalık teşhisinde yardımcıdır ve çoğu kez birkaç ay sonra felç durumu ortadan kalkar.

Tedavi

En iyi ilaç l894te bulunan difteri serumudur. Difteri serumu, kanda serbestçe dolaşan zehirli maddeleri yakalar, ama kalp kasları . ya da sinir sistemine yerleşmiş olan zehirli maddelere ulaşamaz ve hastalığa neden olan bakterileri öldüremez. Bu nedenle difteri .serumu mümkün olduğu kadar erken verilmelidir. Serumla birlikte penisilin de verilmelidir. Penisilin yalnızca difteri bakterilerini yok eder, zehirleri etkileyemez. Kan dolaşımının sürekli kontrol altında tutulması çok önemlidir. Kalp üzerindeki yan etkisi dikkate alınarak hastanın 8-14 gün süreyle yatakta tutulması gerekir. Difterinin her çeşidinde ve kalpteki yan etkilerinde hastanın mutlaka bir hastane tedavisi altına alınması zorunludur.

Korunma

Burun ve gırtlak salgılarının .bakteriyolojik laboratuvar araştırmasında sonuç negatif alındığında hastalık bulaşıcı niteliğini kaybetmiş demektir. Çocuklara difteri aşısı yapılmalıdır. Hastalığın bulaşmasını önlemek amacıyla hastanın mutlaka ayrılması gerekir. Beklenir bir difteri olasılığına karşı çocuklara serum verilebilir.

Difteri aşısı dört haftalık aralarla yapılır. İlk aşı, bir yaşına kadar yapılmalı, 2 ve 6 yaşlarında tekrarlanmalıdır. Difteri aşısı tetanos aşısı ile birlikte de yapılabilir. Hastanın evde tedavi edilmesi halinde, hastaya bakan kişinin hastanın yanına girerken bir maske takması ve oksijen peroksitli suyla gargara yapması gerekli önlemler arasında sayılabilir.

Difteride penisilin, eritrosin ve streptomisin kullanılır. Ağır vakalarda kortikosteroidler kullanılabilir

Hastalık etkeni Corynebacterium diphteria bakterisidir. Disfteri basili daha çok mukozalar ve en çok üst solunum yolu ile farinks mukozasına yerleşir. Genel belirtiler difteri basilinin salgıladığı toksinin kana karışması sonucu ortaya çıkar. Daha çok çocuklarda görülür ve yaşla birlikte görülme sıklığı azalır.Korunma aşı ile sağlanır.

Aşı Yapılması gereken durumlar

Bütün genç erişkinlerin (18-25 yaş arası ) difteri-tetanoz aşısına karşı çocukluktaki aşılamalarının yapılmış olması gereklidir. Bu durumda tek doz Difteri-tetanoz aşısı 10 yıl korur. Tekrar dozları 10 yıl arayla uygulanır. Çocukluktaki uygulamanın tamamlanamadığı durumlarda 1 ay arayla iki doz 0 5 ml difteri-itetanoz aşısı uygulanır ve 10 ay sonra 3. doz uygulaması önerilir.


Ek doz 10 yıl ara ile yapılır. Erişkin aşılamasında son yıllarda önerilen önemli bir değişiklik ilk bağışıklamayı ve 10-20 yaş arasında 4. doz aşısını yaptırmış kişilere 10 yaş civarında tek doz difteri-tetanoz aşısı rapelinin aşılaması açısından yeterli olacağıdır.

Bu uygulama her 10 yılda bir rapel uygulamayı kıyasla oldukça pratik görülmektedir. Difteri-tetanoz aşısının erişkinde kullanılan rapel dozunda, difteri toksoidi ilk bağışıklama dozundan azdır. Bir doz aşı 2 LF difteri. 40 I.U tetanoz toksoidi içerir. Çocuklarda kullanılan aşı erişkinlerde kullanılmaz.
Difteri-tetanoz aşısı inaktif bir aşıdır. Kesinlikle dondurulmaz, 4-8 derece sıcaklıkta saklanır. Kullanılmada hemen önce çalkalanmalıdır. .Aşı kas içi, deri altına uygulanır. Bir doz aşı 0.5 ml dir.


kaynak:


Benzer Konular

2 Temmuz 2020 / Mira Genel Galeri
6 Eylül 2007 / GusinapsE Tıp Bilimleri
10 Ekim 2009 / Misafir Soru-Cevap
9 Temmuz 2011 / theschk Felsefe tr