Arama

Büyük Türk Devletleri - Büyük Selçuklular (Büyük Selçuklu Devleti) - Sayfa 2

Güncelleme: 18 Kasım 2016 Gösterim: 48.242 Cevap: 13
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
11 Haziran 2012       Mesaj #11
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Büyük Selçuklu Devleti'nin Dağılışı


Melikşah döneminde Selçuklu Devleti en parlak yıllarını yaşamıştır. Ancak Melikşah'ın ölümünden sonra gelişen bazı olaylar devletin gücünü kırar. Büyük Selçukluların dağılışını hızlandıran gelişmeleri şöyle sıralayabiliriz:
Sponsorlu Bağlantılar

Haçlı Seferleri:


Türklerin Anadolu'yu fethi ve Bizans'ı tehdit etmesi, Kudüs'ün Müslümanların eline geçmesi gibi sebepler, Hristiyan dünyasını ortak hareket etmeye yöneltmişti. Melikşah'ın ölümüyle başlayan taht mücadelelerini fırsat bilen Hristiyanlar, haçlı seferlerini başlattılar (1096). Suriye ve Filistin'in büyük bölümü Haçlıların eline geçti.

Bâtınîlik Hareketleri:


Mısır'daki Şiî Fatımîler, Selçuklu Devleti'ni zayıflatmak ve kendi propagandalarını yapmak için adamlar yetiştiriyordu. Bu kişiler İslâmiyet'le tamamen ters düşen inanışlar taşıdıklarından Bâtınî adıyla anılmışlardır. Bunlardan biri de Hasan Sabbâh'dır.

Cahil kitleler arasında taraftarını artıran bu kişi Hazar'ın güneyinde yer alan Alamut kalesini ele geçirmiş ve burayı üs olarak kullanmıştır (1090). Haşhaş gibi uyuşturucularla kendine bağladığı fedaîler vasıtasıyla, devletin ileri gelenlerine suikastlar tertip etmişlerdir. Nitekim Melikşah'ın ünlü veziri Nizamülmülk de bu fedaîler tarafından öldürülmüştür.

Melikşah bu kötülük yuvasını yıkmak için Türkmen reisi Kızıl Sarıg'ı Alamut'a yollamış, fakat sultanın ölümü üzerine kuşatma kaldırılmıştır. Batınîlik hareketi XIII. yüzyıl ortalarına kadar faaliyetine devam etmiştir.

İç Mücadeleler: Selçuklu Devleti'nin dağılmasında esas rol oynayan, kendi aralarındaki mücadeleler olmuştur. Taht kavgaları, bağlı beyliklerin bağımsızlığını ilân ederek birbirleriyle mücadele etmeleri ve isyanlar ülkenin düzenini bozmuştur.

Melikşah'ın ölümü üzerine Selçuklu tahtına oğlu Berkyaruk geçmişti (1092). Fakat Suriye Selçuklu Meliki Tutuş yeğeninin hükümdarlığını kabul etmeyerek, taht üzerinde hak iddia etti. Tutuş, Berkyaruk ile yaptığı savaşı kaybetti ve öldü (1095). Bu zafere rağmen Bâtınî ve Haçlı hareketleri karşısında başarılı olamayan Berkyaruk, henüz 25 yaşında iken öldü (1104). Berkyaruk'tan sonra Selçuklu tahtına kardeşi Mehmet Tapar geçti (1104-1118) . Haçlılar ve Gürcülere karşı bazı başarılar kazanıldıysa da iç mücadeleler birliğin sağlanmasını engelliyordu.

Mehmet Tapar'ın ölümünden sonra tahta oğlu Mahmut geçmişti. Melikşah'ın diğer oğlu Horasan Meliki Sencer kendini sultan ilân etti ve Mahmut'u himayesine aldı (1119). Böylece Sencer büyük sultan olurken, Mahmut Irak Selçuklu Sultanı olarak kalıyordu. Selçuklu başkentini Merv'e taşıyan Sultan Sencer, Büyük Selçuklu Devleti'nin son büyük hükümdarıdır. Onun zamanında devlet tekrar eski gücünü toparlamaya başlamıştır. Bu sebeple Sultan Sencer zamanı için ikinci imparatorluk devri adı verilir.

Sultan Sencer henüz Horasan meliki iken Gaznelileri ve Karahanlıları, 1121'de ise Afganistan'daki Gurlu Devleti'ni kendine bağlamıştır. Ayrıca Selçuklu ülkesinin tamamında hâkimiyet kurarak birliği sağlamıştı. Fakat 1141 yılında doğudan gelen Kara-Hıtaylar 'a karşı yaptığı Katavan Savaşı'nda yenilince itibarını kaybetti. Maverâünnehir Kara-Hıtayların eline geçti . Ülkede tekrar otorite boşluğu doğdu. Nitekim İran asıllı memurların fazla vergi istemesi üzerine, devletin asıl unsuru olan Oğuzlar (Türkmenler) isyan ettiler, daha fazla toprak istediler. Sultan Sencer soydaşı olduğu Oğuzlara esir düştü (1153). Oğuzlar Horasan bölgesini ellerine geçirdiler. Sultan Sencer serbest bırakıldı. Fakat bir müddet sonra öldü. Sencer'in ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti fiilen son bulmuştur (1157).Büyük Selçuklu Devleti, Karahanlılar ve Gazneliler ile başlayan Türk-İslâm devlet geleneğini sağlam temellere oturtan ilk büyük cihan devletidir. Daha sonra kurulan Türk devletlerine her açıdan örnek olmuşlardır.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 18 Kasım 2016 14:02 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
In science we trust.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
10 Eylül 2012       Mesaj #12
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye

Selçuklular


MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Türkistan'daki Oğuz kabilelerini birleştirerek Horasan ve İran'da bir devlet kuran Müslüman-Türk hanedanı. Hanedanın kurucusu Dokak oğlu Selçuk Bey'dir. Selçuk Bey'in torunu Tuğrul Bey, İran ve Irak'ı fethederek sultan unvanını aldı. Tuğrul Bey'in yeğeni Alparslan ise, Bizanslıları Malazgirt'te yenerek Anadolu'yu Türkmen akınlarına açtı, oğlu Melikşah da Bizans'tan Afganistan'a kadar olan ülkeleri yönetti. Selçuklular ailesinin iki büyük kolu Suriye ve Anadolu'da hüküm sürdü.
Son düzenleyen Baturalp; 18 Kasım 2016 14:03
Sen sadece aynasin...
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
18 Kasım 2016       Mesaj #13
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Büyük Selçuklu Devleti

Ad:  Büyük.Selçuklular1.JPG
Gösterim: 680
Boyut:  48.9 KB

Selçuklular, Türk-İslam devletlerinin en büyüklerindendir. Oğuzların Üçoklar kolunun, Kınık boyuna mensupturlar. Onuncu yüzyılın sonu ile onbirinci yüzyılın başlarında İslam'ı kabul ettiler. Selçuklular; Çin'den, Batı Anadolu dahil bütün Ortadoğu ülkeleri, Akdeniz sahilleri, Kuzeybatı Afrika, Hicaz ve Yemen'den Rusya içlerine kadar yayılan hakimiyetin, muazzam bir kültür ve medeniyetin temsilcisidir.

Devlete adını veren Selçuk Bey, Aral Gölü ile Hazar Denizi arasına hakim olan Oğuz Yabgu Devleti'nin kumandanlarından Dukak Subaşı'nın oğludur. Dukak ölünce, 17-18 yaşlarındaki Selçuk Bey, subaşı oldu. Genç yaşına rağmen yüksek mevkilere ulaşan Selçuk Bey'in devamlı artan bir itibara sahip olması, Yabgu ve eşini telaşlandırdı. Onu başlarından atmak için çare aramaya başladılar. Öldürülmekten çekinen Selçuk Bey, kabilesiyle birlikte oradan ayrıldı. Güney yoluyla, muhtemelen 985 yılı sıralarında, Seyhun nehri kenarında bulunan Cend şehrine geldiler. Bölge ve şehir, İslam ülkelerine geçişte hudut durumundaydı.

Selçuk Bey'in idaresindeki Türkler, kısa zamanda İslam'ı kabul ettiler. Bu durum, Yabgu ile aralarını iyice açtı. "Müslümanlar, gayrimüslimlere haraç vermez" diyen Selçuk Bey, Yabgu'nun haraç memurlarını kovdu ve bağımsızlığını ilan etti. Gayrimüslim Türklere karşı savaşmaya başladı. Selçuk Bey'in, bağımsızlığını ilan edip, Yabgu'ya haraç vermeyerek, Müslüman olmayanlarla mücadeleye girişmesi, çevrede tanınıp itibar kazanmasına yol açtı. Oğuz Yabgusuna karşı olan Türkler, etrafında toplandı. Müslümanlardan da destek alan Selçuk Bey, Müslüman olmayan Türkler üzerine yaptığı seferlerle şöhret kazandı. Onun bu şöhreti, Maveraünnehir'de üstünlük sağlamaya çalışan Müslüman devletlerden birisi olan Sâmânîlerle anlaşmasını sağladı. Sâmânî sultanı, Selçuk Beye, devlet sınırlarını diğer Türk akınlarına karşı korumasına karşılık, Buhara yakınlarındaki Nûr kasabasına yerleşme izni verdi.

Selçuk Bey; Mikâil, Arslan, İsrafil, Yusuf ve Musa adlarındaki oğullarıyla Büyük Selçuklu Devletinin temelini atıp, Tuğrul ve Çağrı adında iki torun bırakarak, yüz yaşlarında vefat etti. Selçuk Bey'in büyük oğlu, Tuğrul ve Çağrı beylerin babası olan Mikâil, babasının sağlığında ölmüştü. İkinci büyük oğlu olan Arslan Bey, babasının yerine geçti. Yabgu unvanını alarak, Selçuklular da denilmeye başlanan ailesini teşkilatlandırdı. Karahanlılar'ın Sâmânî Devletine son vermesi üzerine, Özkend'den kaçan Sâmânî şehzadelerinden İsmail Muntasır'ın, Arslan Yabgu'ya sığınması, Karahanlılarla aralarının açılmasına sebep oldu. Arslan Yabgu komutasındaki Selçuklular, Karahanlılar karşısında başarılı muharebeler yaptılar.

Selçukluların güçlenmesi, bölgenin hakimi Karahanlılar ile Gazneliler'i zor durumda bıraktı. Karahanlı-Gazneli işbirliğiyle 1025'te Arslan Yabgu, Gaznelilerce yakalanıp, Hindistan'daki Kâlencer Kalesine hapsedildi. Bu hadiseden sonra, Selçuklularla Gazneliler arasında, açık bir mücadele başladı. Onun esareti yıllarında Selçuklular, ortak hükümdar sistemiyle yönetildi. Musa'yı yabguluğa, Yusuf'un oğlu İbrahim'i de yınallığa getirdiler. Mikâil'in oğulları Tuğrul ve Çağrı beyler, amcalarının hakimiyetini tanımakla birlikte, ayrı bölgelerde yaşamaya başladılar.

Mahir süvarilerden oluşan Selçuklular, kalabalık hayvan sürüleri ve atları için, bol otlaklı, geniş yaylalar aradılar. Bu amaçla zaman zaman, komşuları Karahanlılar ve Gaznelilerin sınırlarına taşıp, yerli halkın şikâyetlerine sebep oldular. Onların bu durumunu kendileri için tehlikeli gören Karahanlılar, Selçuklu ailesi içinde karışıklık çıkarmak istedilerse de başaramadılar. Üzerlerine kuvvet gönderildi. Hattâ Yusuf Bey öldürüldü. Musa Yabgu ile birleşen Tuğrul ve Çağrı beyler, Karahanlı kuvvetlerini yenerek, Yusuf Bey'in intikamını aldılar. Siyasî durum iyice gerginleşti. Bölgede değişiklikler oldu. Bir baskınla Selçuklular bir hayli zayiata uğratıldılar. Bunun üzerine Çağrı Bey, dağılan Selçuklulardan üç bin kişilik bir süvari kuvvetiyle, Gazneli mukavemet mevkilerini aşarak, Doğu Anadolu sınırlarına kadar gitti. Van Gölü havzasından, kuzeyde Tiflis'e kadar uzanan bölgede keşif harekâtı yaptı. Ermeni ve Gürcü kuvvetlerini yenerek, bölgenin otlak ve yaylaklarının keşfiyle, gerekli siyasî, etnik, kültürel ve askerî stratejik bilgileri topladı. Bizans şehirlerine girdi. Keşif harekâtı neticesinde, bölgenin, Selçukluların yerleşmesine müsait olduğunu tespit ederek Tuğrul Bey'e bildirdi.

Selçukluların esir yabgusu Arslan, 1032 yılında, Hindistan'da hapsedilmiş bulunduğu Kâlencer Kalesinde ölünce, Gaznelilerle ilişkiler daha da bozuldu. Musa Yabgu ile yeğenleri Çağrı ve Tuğrul beyler kumandasındaki Selçuklu ve Türkmen güçleri, bölgenin en stratejik mevkiinde yer alan ve Gaznelilere ait olan Horasan'a ani bir taarruzla girerek, Merv, Nişabur ve Serahs havalisini ele geçirdiler. Gazne sultanı Mesud, Selçukluları tanımak zorunda kaldı. Musa Yabgu'ya, Tuğrul ve Çağrı beylere bulundukları yerlerin valiliklerini verdi. 1035 yılında yapılan bu antlaşma, dört ay gibi kısa bir süre devam etti. Yeniden başlayan Gazneli-Selçuklu mücadelesi, daha da şiddetlendi.

Selçuklular, hafif süvari kuvvetleriyle, Gaznelilerin fillerle takviye edilmiş, ağır teçhizatlı, çoğu piyadeden meydana gelen ordusuna, gerilla savaşlarıyla çok kayıp verdirdiler. 1038 yılında Serahs civarında yapılan savaşta, Gazneli ordusu ağır bir yenilgiye uğradı. Gazneli Sultan Mesud, büyük bir devlet adamı, cesur bir kumandan olmasına rağmen, bu yenilgiden sonra, Nişabur'u Selçuklulara bırakıp, kesin sonuç alınacak büyük savaşı devamlı geciktirdi. Tuğrul Beyin üvey kardeşi İbrahim Yınal, 1038'de Nişabur'u alıp, Tuğrul Bey adına hutbe okuttu. Nişabur'a gelen Tuğrul Beyi muhteşem bir törenle karşıladı. Tuğrul Bey, Sultanü'l-Muazzam (Büyük Sultan), Çağrı Bey de Melikü'l-Mülûk (Hükümdarların Hükümdarı) unvanını aldı. Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluş ve istiklâlini (bağımsızlığını) ilan ettiler. Selçuklu-Gazneli mücadelesi, 23 Mayıs 1040 Dandanakan Meydan Savaşı ve Selçukluların üstünlüğü ele geçirmesiyle neticelendi.

Kaynak: Genel Türk Tarihi / dallog.com
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
18 Kasım 2016       Mesaj #14
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Selçuklular
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

6 Kasım 2016 / Baturalp Türk ve İslam Dünyası
25 Aralık 2016 / ziyaretçi Cevaplanmış
18 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
8 Temmuz 2012 / asla_asla_deme Türk ve İslam Dünyası
5 Aralık 2016 / Misafir Türk ve İslam Dünyası