XVIII. Yüzyılda Buhara Hanlığı ile İlişkiler
Daha önceki asırlarda olduğu gibi XVIII. asır başlarından itibaren XIX. asır başlarına kadar Osmanlılarla Orta Asya'daki
Buhara ve
Hive hükümdarları arasında
Osmanlı pâdişâhının
İslâm halifesi olması itibarıyla nâmeler alınıp gönderilmiştir.
İki tarafın ilişkileri, evvelce saldırgan bir halde bulunan Şii İran'a karşı Sünnî mezhebine mensup olan
Osmanlı ve
Buhara'nın müttefik hareketi şeklinde başlamış ise de, sonradan İran'ın zayıf düşmesi ve buna mukabil Rusların büyümesi dolayısıyla, bu XVIII. asırdan itibaren bazan Ruslardan şikâyet ve ekseriyetle de dostluk münasebetiyle devam etmiştir.
Orta Asya hükümdarlarından
Semerkand,
Buhara ve
Belh taraflarındaki hanlara Osmanlı vesikalarında
Özbek hanı denilmektedir. XVII. asır sonları ile XVIII. asır başlarında bunlardan
Subhan Kulu Han, Hacı Ali ismindeki elçisiyle
II. Mustafa'ya bir nâme göndermiştir; bu elçi, Edirne vakasını müteakib Türkiye'ye gelmiş ve pâdişâh
III. Ahmet tarafından kabul olunarak, nâme ve hediyelerini takdim eylemiştir (1115 Receb 1703 Kasım).
Hacı Ali, elçilik vazifesini yaparak hacca gitmiş ve tekrar İstanbul'a gelerek Trabzon ve Kafkas yoluyla memleketine dönmüştür (1118 Safer ve 1706 Mayıs. Elçi,
Osmanlı hükümdarının nâmesini götürdüğü zaman
Subhan Kulu Han vefat ederek yerine küçük oğlu
Ubeydullah Han hükümdar olmuştu.
Ubeydullah Han da hem kendi cülusunu bildirmek ve hem de
III. Ahmet'in cülusunu tebrik etmek için, 22 Zilhicce 1117 tarihli nâme ile Hoca Mehmed Emin isminde bir elçi yollamıştır. Gelen elçi, 1118 Saferinin 22'sinde (1706 Haziran), yani memleketinden çıkışından iki ay sonra, pâdişâh tarafından kabul olunarak nâmesini ve hediyelerini takdim etmiştir.
Hoca Mehmed Emin de, hazır gelmişken hac ziyareti yaptıktan sonra memleketine dönmüştür.
Ubeydullah Han, nâmesinde dostluktan ve Kazakları düzelttiğinden bahseyledikten sonra,
Harezm taraflarını ilhak eylediğini ve
Kazak,
Karakalpak ve
Deşt-i Kıpçak taraflarını nüfuzu altına aldığını yazmaktadır. Ubeydullah Han'ın nâmesine 1118 Safer ortaları tarihli (1706 Haziran) nâme ile dostça cevab verilmiştir.
Bunu müteakib, yine aynı aileden
Subhan Kulu'nun büyük oğlu
Belh hanı Seyyid Mehmet Mukim Han tarafından elçilikle gönderilmiş olan Abdülbaki Bey de 1118 senesi sonlarına doğru gelmiştir. Mukim Han'ın nâmesinin tarihi 22 Muharrem 1118'dir.
Mukim Han, nâmesinde, babasının kendisini bütün oğullarına faik görüp
Kubbetülislâm adı verilen
Belh ve
Bedahşan taraflarına vali yaptığını ve babasının vefatı sırasında Belh'te bulunup burası Buhara'ya uzak olduğu ve Buhara'yı Özbeklerin taarruzlarından muhafaza için Buhara devlet adamları, yaşça kendisinden küçük olan biraderi Ubeydullah Han'ı hükümdar yaptıklarını beyan etmiş ve Ubeydullah Han'ın Belh'e hücum etmesi üzerine,
beylerbeyi Mahmut Atay ile müdafaada bulunarak biraderinin kuvvetlerini mağlûb edip Ceyhun nehrini geçtikten ve bir hayli yer aldıktan sonra adına hutbe okutup sikke kestirdiğini bildirmiştir.
Osmanlı padişahı ve İslâm halifesi sayılan
pâdişâh III. Ahmed, Mukim Han'a gönderdiği cevabî nâmede, iki kardeş arasındaki nifakın iyi olmadığını, barışıklık yapılmasını ve ilk tecavüzün Ubeydullah Han'dan gelmiş olmasına rağmen, dalaşmanın bertaraf edilmesini tavsiye etmiştir. Elçi Abdülbaki Bey de Hicaz'a, gidip Beytullah'ı ve Ravza-i mutahharayı ziyaretten sonra, Şam ve Irak yoluyla Belh'e dönmüştür (1119 Safer ve 1707 Mayıs).
Subhan Kulu Han'ın oğullarından
Ubeydullah Han ile
Mehmet Mukim Han arasındaki saltanat mücadelesi devam etmiş ve neticede Ubeydullah Han Belh'i de ilhak ile memleket idaresini tamamen ele almış ve bu muvaffakiyetini 1121 Şaban ve 1709 Ekim tarihli nâmesinde bildirmiştir.
Özbek Han (
Buhara hanı), nâmesinde, hükümdarlık için epey zamandan beri kavga ettiği kardeşinin vefatıyla saltanat kavgasının bertaraf olduğunu bildirmiştir.
Yine aynı aileden, yani Subhan Kulu Han'ın diğer bir oğlu olan Buhara hanı
Ebülfeyz Seyyid Mehmet Bahadır Han'ın 1124 Cemaziyelâhır başları tarihiyle
Mehmet Abdüssemî Yasavul'un elçiliği ile gönderdiği nâmesinde, baba ve dedesinin tahtına cülus ettiğini bildirmiş ve hediye olarak da Kur'an-ı Kerim ile şal ve destar, ipekli ve pamuklu kumaşlar ve kırk dört deste Semerkand kâğıdı ve cins atlar hediye yollamıştır. 1125 Rebiülâhir tarihli cevabî nâmeyi alan Buhara elçisi, evvelâ hacca gitmiş ve oradan da memleketine dönmüştür.
Yine Ebülfeyiz Han'ın
Osmanlı-Rus muharebesini haber alması üzerine, 1125 Şaban başındea Şeyh Nimetullah ile göndermiş olduğu nâmede, kendi hududunda Ruslara taarruz ederek yardım etmeyi teklif eylemiştir.
Ebülfeyiz Han'ın nâmesine münasib cevap verilmiş ve
Şeyh Nimetullah, vazifesini gördükten sonra,
Kırım üzerinden memleketine dönüp huduttan çıkıncaya kadar her hususta kendisine yardım edilmesi gerekli yerlere yazılmıştır (1125 Şaban ortaları ve 1719 Eylül).
Buhara hanına âit yerlerdeki zengin şahıslar veya hanın maiyyeti erkânı, hacca gitmek isteyerek Osmanlı'ya gelirlerken, bu vesile ile kendi haklarında ihtiram gösterilmesi için hanın nâmesiyle hediyelerini getirmeyi âdet etmişlerdi. 1132 Rebiulevvel (1720 Ocak) de Ebülfeyz Seyyid Mehmed Han'ın Korucubaşı Allahverdi ile gönderdiği nâmeye dostça cevab verilmiştir. Hacc ettikten sonra memleketine dönmekte olan Buhara elçisi, yolda soyulmuş ve Meşhed'den keyfiyeti hükümdara yazdığından, Ebülfeyz Han keyfiyetten Osmanlı pâdişâhını haberdar eylemiştir.
1720'de
Buhara ve
Belh taraflarından hareket eden iki sefaret heyeti, 1721 Ocakta İstanbul'a gelmişlerdir. Bunlardan
Hoca İvaz Mehmet'in riyasetindeki heyet,
Ebülfeyz Mehmet Bahadır Han tarafından ve
Dost Mehmet Korucubaşı reisliği altında gelen heyet de Buhara hanına tabi olan
Belh hanı Mehmet Rahim tarafından gönderilmişlerdir.
Bunun üzerine, hükümet sefir göndermek bağımsız hükümdarlara mahsus olup bağımsız olmayanların elçi göndermeleri teşrifat kaidesine aykırı olduğunu beyan ile, yalnız
Ebülfeyz Han tarafından gelen heyet vezir-i âzam ve pâdişâh taraflarından kabul olunmuş, bununla beraber, diğer heyet hakkında da îcabeden misafirperverlikte kusur edilmemiştir.
Bu tarihlerden sonra muhtelif hâdiseler sebebiyle, 1777 tarihine kadar
Buhara (Özbek) hanları ile yarım asır kadar nâmeleşme olmamıştır. 1191 Cemaziyelâhır 1777 Temmuz tarihiyle
Buhara hanı Seyyid Gazi Han'a gönderilen nâmede iki taraf arasındaki dostluğun
İran vaziyeti dolayısıyla kesintiye uğradığından habsedildikten sonra, 1188 H. - 1774 M. de Rusya'ya elçilikle gönderilmiş olan Molla Ernazarî ismindeki Buhara elçisinin Osmanlı elçisi Seyyid Abdülkerim Paşa ile görüştüğü ve Buhara'dan hacca gidecek olanların Rusya'dan geçerken kendilerine engel olunmaması hakkında Osmanlı hükümetinin İstanbul'daki Rusya elçisi vasıtasıyla teşebbüste bulunulmasını rica ettiği ve bunun için Mehmed Bedî isminde birisinin Molla Ernazarî tarafından İstanbul'a yollandığı beyan edilmekte ve bundan yararlanarak din birliği münasebetiyle, Mehmed Bedî'e yapılan şifahî öğütlerin nazar-ı dikkate alınacağı ümit olunarak, Buhara ulema, meşayih ve sülehasının duası ve Rus hududu tarafındaki
Kazak,
Kırgız ve diğer İslâm aşiretlerinin Ruslara karşı hareket etmeleri tavsiye olunmaktadır.
Buna karşılık 1194 H. - 1780 M. de
Buhara hükümdarı Seyyid Mehmet Bahadır Han'dan Mehmed Ernazarî ve Mehmed Şerifi isimlerinde baba oğul iki elçi ile dostluk nâmesi gelmiştir. Baba oğul bu vazifeden istifade ile
sürre-i hümâyun ile hacca hareket etmişlerse de, Molla Ernazarî Konya'da vefat etmiştir. Mehmed Şerifi hacdan avdetten sonra,
Kırım ve
Rusya yoluyla memleketine döndüğü sırada,
I. Abdülhamit, Buhara hükümdarı Ebülgazi Seyyid Mehmed Bahadır Han'a Farsça bir nâme ile bazı kıymetli hediyeler göndermiştir.
Kırım yarımadasını Rusların elinden geri almak isteyen
Osmanlı hükümdarı, Ruslara karşı açmak istediği seferde
Buhara hanlığını da harbe iştirak ettirmek isteyerek, Buhara hükümdarı Seyyid Mehmed Bahadır Han'a 1201 Cemaziyelevvel (1787 Nisan) tarihli bir nâme yollamıştır. Bu nâmede, Rusların
Kaynarca antlaşmasına riayet etmeyerek türlü türlü tekliflerle tehditlerde bulundukları ve hududa kuvvet yığdıkları beyan edilip, muvaffakiyet ümit edildiği cihetle harb başladığı haberi alınır alınmaz
Kazak hanları ve
Kırgızlar vasıtası ile Ruslara hücum edilmesi ve muzafferiyet için dua yapılması bildirilmiştir.
Bu nâmeyi müteakib 1897 Ağustos tarihli diğer bir nâme ile Ruslarla muhar****** başladığı cihetle, Buhara mücahidleriyle harekete geçilmesi bildirilmiş ve bu nâme Van valisinin tatarı Seyyid Mehmed Emin ile gönderilmiştir.
I. Abdülhamid'in bu nâmesine cevap olarak,
Seyyid Gazi Mehmet Han'ı tahtından indirerek hükümdarlığını îlân etmiş olan Buhara hanlarının veziri,
Mengûzerden Masum Han'dan bir nâme gelmiştir.
Masum Han 1789 Haziran tarihli olan nâmesini Hacı Mehmed Bedî ismindeki elçisi vasıtasıyla yollamış ve aynı zamanda vezir-i azama da mektup göndermiştir.
Masum Han, nâmesinde özetle şöyle demektedir:
Bundan akdem 1152 H. - 1739 M. senesinde pederim vefat etmekle müteessir ve perişan-ı hatır iken, garibnüvazlık edip bir kıta nâme-i hümâyunları varid olmağla bizlere kuvvet-i kalb olup cemiyet-i hatırımıza badi olmuştu; anun gibi bu defa dahi bir kıt'a nâme-i şahaneleri ihsan buyrulup içinde 1188 senesinde (1774 M.) Rusya ile sulh yapılmışken bu defa nakzı ahd ettikleri beyân ve bu diyarda olan ulema ve sulehanm ve kâffe-i ehl-i İslâm'ın dua etmeleri ferman buyurulmuştur.
Ferman-ı mülükâneyi duyanların hepsi can-ü dilden İslâm'ın galibiyeti için dua etmekte bulunmuşlardır; nice dua etmezler ki devlet-i aliyye-i İslâmiye'ye dua âmme-i ehl-i İslâm'a vacib ve lâzımdır ve Maveraünnehir'de sakin olan halk ve hususiyle Maveraünnehir ile Rusya beynindeki deşt-i kebirde sakin olan Kazak ve Kırgız taifelerinin (bunlar Hanefi mezhebinde idiler) Ruslarla muharebe etmeleri babında sadır olan ferman-ı âlilerine imtisalen o tararlara erler gönderdim; belki cümleye farz olan muharebe-i küffara bizzat kendim gidip rızaullah için canımı feda ederdim, fakat dört tarafımız ehli küfrolan Özbekiye taifesi olup kenduler ile beynimiz hoş değildir.
Bu dahi atebe-i ulya'ya arzolunur ki nâme-i hümâyun vüruduna dek bu diyarın ahali ve tüccarlarının ve kazakların alış verişleri Rusya ile olup bu defa taraf-ı devlet-i aliyyeden Ruslarla muharebeye memur olmalariyle birbirlerine gelip gitmeleri münkatî ve alış verişleri mümkin olmayıp eğer devlet-i aliyye Ruslarla müsaleha yapacak olursa bunları da sulhe idhal etmeleri niyaz olunur.
Bu dahi atebe-i ulyaya arzolunur ki devlet-i aliyyeleri duasiyle meşgul olan bu diyarın ahalisi İran rafizileri sebebiyle yüz otuz seneye yakın farz olunan haçtan mahrum kalmışlardır. Eğer devlet-i aliyye İran'a bir serasker ile kuvvet gönderecek olursa, bu taraflarda olan bütün Müslümanlar yardım edip canlarını feda ederler.
Mehmed Masum Han'ın vezir-i azama göndermiş olduğu mektupta da
Buhara hanlığındaki değişiklik hakkında şu malûmat vardır:
Ez kadim bu memleketlerin pâdişâhları ebenan ceddin Cengiz neslinden olup Nadir Şah'ın galebesinden sonra erbab-ı devlet hakir olmuşlardı; hattâ ol zaman akrabamızdan Mehmed Rahim Han'a emrolunmuştu ki, hâkim-i vakit olan Ebülfeyz'i hükümdarlıktan indire ve yerine yabancılardan biri Han olmayıp hanedanına zarar etmemek için yine Ebülfeyz evlâdından birini pâdişâh ede. Böyle olmuşken yerine pâdişâh olan oğlu, iğvay-ı şeytan hasebiyle ol zatı şehid edip ve han-ı şehid yani Ebülfeyz kesirünnesil olmağla erbâb-ı agrazm nifakiyle yedi evlâdını dahi şehid etmiştir.
Badehu kendisinin Abdülmümin Han ve Lütfullah Han nam iki evlâdı kalıp az vakitten sonra salîfülzzikr Mehmed Rahim Han dahi mumaileyhi şehid edip badehu Mehmed Rahim Han (Mengitlerden) dahi vefat etmekle, bir müddet Nadir Şah ve ondan sonra velinimet ve kıblegâhımız olan Amik Han bir zat-ı nasafet ve kaderdan olmağla, cümlesi Han-ı müşarünileyhi padişahlığa ihtiyar ettiler; onun vefatından sonra biz, emaret ve hükümetten içtinap etmişken yerine hükümdar olduk.
Osmanlı pâdişâhı tarafından 1201 H. - 1787 M. senesinde
Buhara Hanı Ebülgazi Han'ı Ruslarla muharebeye teşvik için elçilikle Buhara'ya gönderilmiş olan Alemdar Seyyid Mehmed Emin Efendi, zorlukla o tarafa vardığı zaman, Ebülgazi Han'a karşı vaki isyan dolayısiyle Ebülgazi'nin şaşkın bir halde bulunup hükümdarlığından hal' olunduğunu görmüş ve Buhara'da duramayarak tavsiye üzerine Afganistan yoluyla memleketine dönmüş ve
Afganistan hükümdarı Timur Şah'ın 27 Rebiulevvel 1205 (1790 Aralık) tarihli bir namesini getirmiştir.
Masum Şah'ın, elçisi Hacı Mehmed Bedî ile gönderilmiş olan 1203 H 1789 M tarihli namesine
III. Selim tarafından 1204 Rebiulâhır (1789 Aralık) tarihiyle verilen cevab, Buhara elçisinin vefatı dolayısıyla Bağdat valisinin bir adamı ile gönderilmiştir. Bu cevabî nâmede
Buhara hükümdarı Ruslarla muharebeye teşvik ediliyor ve barış yapıldığı esnada savaşan halkın barışmaya katılacağı va'd olunuyordı; aynı mealde olarak vezir-i âzam ve serdar-ı ekrem
Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından da Masum Şah'a bir mektup gönderilmiştir.