Arama

Hanlıklar - Kaşgar-Turfan Hanlığı (Çağatay Hanlığı)

Güncelleme: 18 Haziran 2012 Gösterim: 7.039 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Şubat 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kaşgar-Turfan (Çağatay) Hanlığı

Sponsorlu Bağlantılar
Onbeşinci yüzyılın başlarında, Doğu Türkistan ve eski Uygur bölgesinde, Çağatay Hanedanı hüküm sürüyordu. Bunlar, Müslümanlığı benimsemiş ve Müslüman olmayan Oyrat ve Kalmuklarla savaşmakta, cihad etmekteydiler.

Çağatayların hükümdarı Veyis Han, 1418-1428 yılları arasında bir yandan iktidarı sürdürüyor, bir yandan da sulama kanalları açarak tarımı geliştirmeye çalışıyordu. Kaşgar, Yarkent ve Hotan çevresine tamamen hâkimdi.
Veyis Han, 1429'da öldü ve oğulları Esen Buğa ile Yunus Beğ arasında taht kavgası başladı. Emir Doğlat Seyyid Ali, Esen Buğa'yı destekledi ve Esen Buğa, tahta çıktı. Bilgin ve edib olan kardeşi Yunus Beğ ise, Timuroğulları'ndan Uluğ Bey'e sığındı.
Yunus Beğ, tahttan vazgeçmemişti ve ele geçirmek için fırsat kolluyordu. Esen Buğa, 1462'de ölünce, aradığı fırsatı buldu ve Timurlu Ebu Said hanın desteği ile, bütün batı Çağatay bölgesini ele geçirdi. Ama Kaşgar, Yarkent ve Hotan civarı, şeklen Çağatay Hanına bağlı olan Türk Doğlat ailesinin elinde kaldı.
Timurlu Ebu Said ölünce, oğulları birbirine düştüler. Bu kavgalara Yunus Han da karıştı. 1484'de Taşkent'i Timurlulardan alarak, başkentini Tufan'dan buraya nakletti. 1486'da ölen Yunus Han'ın yerine, oğlu Ahmed Han geçti. Oyratlara ve Kalmuklara karşı başarılı seferler yapan Ahmed Han, Kaşgar ve Yenihisar'ı ülkesine kattı. Kendisi Aksu ve Turfan'da, yani Eski Uygur bölgesinde hüküm sürüyor, kardeşi Mahmud Han ise Taşkent'te oturuyor, ülkenin batı bölgesini idare ediyordu.
Bu sırada, Mahmud Han'a bağlı ve onun hizmetinde bulunan Muhammed Şibanî (Şeybanî), Türkistan'da hanlığını ilân etti ve Semerkand'a girdi. Bunun üzerine Ahmed Han ve Mahmud Han kardeşler, kuvvetlerini birleştirerek Şibanî'nin üzerine yürüdüler. Fakat, önceki bölümde de gördüğümüz gibi, bu savaşta Şibanî galip geldi, Ahmed ve Mahmud Han kardeşleri esir aldı. Şibanî, Taşkent ve Sayram'ı ülkesine kattıktan sonra, esir kardeşleri serbest bıraktı. Ahmed Han, 1503'te öldü ve yerine, oğlu Mansur geçti. Mansur, Uygur Hanı olarak tanınıyor, Kaşgar, Yarkent ve Hokand'ı, kardeşi Said Han idare ediyordu. İki kardeş, İslâmiyeti yaymak için çaba harcadılar.
Uygur (Turfan) Hanı Mansur, 1543'te öldükten sonra taht kavgalara başladı ve Çin de bu kargaşalığı körükledi. Fakat, zayıflayarak da olsa, Turfan Hanlığı veya Sultanlığı uzun zaman devam etti.
Hanlığın Kaşgar koluna hükmeden Said Han'dan sonra, yerine oğlu Abdürreşit geçti (1565). Fakat, Doğlatların, Kırgız-Kazakların saldırılarına uğrayan hanlık gittikçe küçülüyordu ve 16. yüzyılın sonunda Kaşgar'dan ibaret kalmıştı. Bu bölge de, Mançu sülalesi zamanında (1644-1911) Çin'e bağlandı. Fakat, ayaklanmalar devam etti.
1866'da Yakub Bey'in başlattığı isyan, Türkistan'a bağımsızlık kazandırmak amacına yönelikti. Yakub Bey, "Atalık Gazi" unvanı ile anılır. Çin'e bağımlılığı reddederek kendini Kaşgar Hanı ilan etmişti. Doğudan Çinliler, kuzeyden Ruslar, güneyden İngilizler Doğu Türkistan'ı tehdit ediyordu.
Yakub Han, bu devletler kendisine her türlü vaadde bulunur, bir yandan da ülkesini işgal etmek için fırsat kollarlarken, asıl bağlanacağı devletin Osmanlı İmparatorluğu olacağını biliyordu ve 1870'te elçiler göndererek, Sultan Abdülaziz'e bağlılığını bildirdi. Osmanlılar, Kaşgar'a askerî öğretmenler ve bir miktar silâh göndermekten başka bir yardım yapamadılar. Çünkü, kendi durumları da iyi değildi.
Yakub Han, 1877'de öldü ve direniş kırıldı. Çinliler, bu tarihte Kaşgar-Turfan (Çağatay) Hanlığı'nı topraklarına kattılar ve bu bölgeye "Yeni Fethedilmiş Ülke" anlamına gelen Sinkiang (Sincan) adını verdiler.


Kaynak: GenelTürk Tarihi / dallog.com

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Nisan 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Çağatay Hanlığı
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Çağatay Hanlığı, Cengiz in oğlu Çağa­tay'ın (1185-1241) kurduğu, Maveraünnehir' den Doğu Türkistan'a kadar uzanan toprak­larda 1227-1370 yılları arasında varlığını sür­dürmüş bir devlettir. Başlangıçta Moğol Bü­yük Kağanlığı'na bağlı iken Algu (Aluğu) döneminde (1261-66) bağımsızlığını kazanma­ya başlamış, Duva döneminde (1291-1306) tam anlamıyla bağımsız bir devlet olmuştur.
Moğol devlet geleneğine göre Cengiz fethettiği toprakları daha sağlığında oğulları arasında paylaştırmıştı. Çağatay da babasının 1227'de ölümünden sonra kendisine verilen topraklan büyük kağan olan ağabeyi Ögedey'e bağlı olarak yönetti. Çağatay yeni fetihle­re girişmedi. Göçebe geleneklere bağlı olarak yaşadı. Moğoilar'ın temel kanunu yasa'yı en iyi bilen kişi olması dolayısıyla bütün Moğol beylerinden büyük saygı gördü. Ama Çağa­tay'ın 1241'de ölümünden sonra çocuklan ve torunları Moğol büyük kağanlarıyla sürekli mücadele içine girdiler. Çünkü Moğol büyük kağanları da Çağatay'ın yönettiği topraklara egemen olmak istiyorlardı. Sonunda Çağatay' ın torunu Algu rakiplerini 1261'de yenerek egemenliğini herkese kabul ettirdi. Harezm, Batı Türkistan ve Afganistan'ı da ele geçiren Algu'dan sonra da taht kavgası sürdü. Duva döneminde tam olarak bağımsızlığını kazanan Çağatay Hanlığı Kebek döneminde (1318-26) en güçlü çağını yaşadı. Kebek aynı zaman­da kendi adına para basan ilk Çağatay hü­kümdarıdır. İslam dinini kabul eden ilk Çağa­tay hükümdarı da Kebek'in 1326-34 yılları arasında hüküm süren kardeşi Tarmaşirin'dir. Çağatay hükümdarları daha önce Şaman di-nindeydiler. Tarmaşirin'den sonra devlet do­ğu ve batı olarak ikiye bölünmüşse de 1359-70 yılları arasında hüküm süren son büyük Ça­ğatay Hükümdarı Tuğluk Timur batı böl­gesini yeniden denetimi altına almayı ba­şarmıştı. Ama oğlu Türkistan Valisi İlyas Hoca'ya vezir ve danışman olarak atadığı Timur kendisine baş kaldırarak 1370'te yöne­timi ele geçirdi (bak. Timur). Hanedanın batı kolu Timur İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra, 15. yüzyılda bir süre daha Maveraünnehir'e egemen oldu. Doğu kolu ise Yedisu ve Tanm bölgesinde, sonralan da Turfan'da 17. yüzyıl sonlanna kadar varlığını sürdürdü.
Çağatay Hanlığı hanedanı bakımından bir Moğol devleti olmakla birlikte, yayıldığı geniş alanda büyük ölçüde Türk nüfus barındırmış­tı. Bu Türkler'in konuştuğu dile de Çağatayca ya da Çağatay Türkçesi denmiştir. Çağatay Hanlığı egemen olduğu topraklarda ekono­mik bakımdan değişim ve canlılık yaratama­mış, daha önce bu bölgede egemen olan Karahanlılar döneminde tarımda ve ticarette görülen gelişmeler bile göçebeliğe, dolayısıyla hayvancılığa bağlılık yüzünden büyük ölçüde yavaşlamıştır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
12 Nisan 2011       Mesaj #3
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi&MsXLabs

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Çağatay Hanlığı, Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın oğullarından Çağatay Han’ın adını taşıyan Türkleşmiş Moğol devlettir.
Cengiz Han ölmeden önce topraklarını oğulları arasında paylaştırmıştı. Yıktıkları Kara Hıtay'ın toprakları olan Kaşgar civarı ile Maveraünnehir'in büyük bölümünü Çağatay’a vermişti. Çağatay'ın bu topraklarda 1227’de kurduğu devlet 1370’e değin varlığın sürdürdü. Çağatay Han, önce ağabeyi Cuci Han ve ardından babası ölünce hanedanın en yaşlı üyesi oldu. Buna karşın kardeşi Ögeday’in kaan (büyük han) olmasına karşı çıkmadı ve topraklarını ona bağlı kalarak yönetti.
Çağatay Han'ın 1241'de ölümünden sonra Çağatay Hanlığı merkezi Moğol devletine karşı mücadeleye girişti. Çağatay'ın torunu Algu, Kubilay Han ile Arik Böge arasındaki taht mücadelesinin yol açtığı iktidar boşluğundan yararlanarak Harezmşahlar, Batı Türkistan ve Afganistan'ı da sınırlarına kattı. 1266’da tahta çıkan Mübarekşah, İslam dinini kabul eden ilk Çağatay hanı oldu. Ondan önceki Çağatay hükümdarları Şamanizm inancını benimsiyorlardı.
Çağatay Hanlığı en parlak dönemini Kebek Han’ın yönetiminde (1318-26) yaşadı. Kebek Han göçebe hayatını bırakıp Karesi'de sarayı yaptırarak yerleşmiş, Çağatay ekonomisi gelişmiş ve ilk Çağatay parası Kebek[1]i basıldı. Bu yerleşme ve şehirlileşme ile birlikte din açısından İslamlaşma ve dil açısından Türkleşme yaşanmıştır. Ancak bu durum boylar arasındaki siyasi çatışmanın sebebi yaratılmıştır.
Aslında Çağatay Han döneminde İslam'ın dinî alışkanlıkları yasaklanmıştır. Fakat Kara Hülâgu'den sonraki Hanlar Orta Asya'nın çoğunluğunu oluşturan müslümanlara barışık davranmaya başlamıştır. Mübarek Şah müslüman olduysa da kendisinden sonraki Hanlar Kebek Han'a kadar Budist idi. Moğol Hanların ciddi İslamlaşması ise Tarmaşirin'nin İslam'ı kabul etmesinden sonra yaşanmıştır.
Bu dönemde Maveraünnehir'de oturan ve kent kültürüne alışarak Türkleşmiş Batı Çağatay Hanlığı bünyesindekiler kendineline "Çağataylı" olarak hitap etmeye başlamıştır. Bu dince İslamleşmiş dilce Türkçeleşmiş "Çağataylı"lar bazı tarihçişler tarafından Çağatay Türkleri ve kullandıkları dili de Çağatayca olarak adlandırılmaktadır.
Bu "Çağataylı"lara karşın doğuda İli vadisi ve Tanrıdağı kuzeyinde göçebe hayvancılığını sürdürmüş boylar kendilerine "Moghul (Moğol)" olarak hitap ederek Moğol kültürününden gururu duymaya devam etmişler ve Moğolluğunu yitirmiş "Çağataylı"lara "Karaunas (Melez)" diyerek aşağılamıştır. "Çağataylı"lar ise "Moghul"lara "Çete" diyerek aşağılamıştır.
Bu durumda Tarmaşirin'den sonraki Çağatay Hanlığı, Duva Han'ın oğullarının güç mücadelesinin sahnesi olmuş ve 1340'dan sonra Pamir Dağlarının doğusunu yöneten Doğu Çağatay Hanlığı ile batısını yöneten Batı Çağatay Hanlığı olmak üzere ikiye bölünmüştür.
Doğuda tahta çıkan Tuğluk Timur (1359-70) batı bölgesini ele geçirerek Çağatay topraklarını yeniden birleştirdi. Çağatay Hanlığı Altıshahr[2] (Yarkand Hanlığı), Moghulistan ve Uyguristan gibi üç bölgeden oluşmuştur.
Bu sırada Doğu Çağatay kökenli Barlas boyundan Timur, hanlık için bir tehlike olarak belirmeye başlamıştı. Çağatay Hanlığı’na bağlı Semerkant emirinin hizmetinde bulunan Timur, önce Semerkant’ı, sonra Çağatay topraklarını ele geçirdi.
Çağatay Hanlığı böylece yıkılmasına karşın, Çağataylılar 17. yüzyıl sonlarına kadar varlıklarını sürdürdüler.

Cengiz Han'ın ölümünden ve imparatorluğunun parçalanmasından sonra, Cengiz Han'ın oğlu Çağatay'ın payına düşen bölgelerde kurulan devlet (1227). Cengiz'in ölümünde oğlu Çağatay'ın payına Doğu ve Batı Türkistan düştü. Çağatay, önceleri Moğolistan'daki büyük Moğol Hanlığı'na bağlı olarak bu bölgelerde hüküm sürdü. Ancak oğulları zamanında bağımsız bir devlet oluştu. Çağatay'ın soyundan gelen hanlar, Timur'a dek bağımsızlıklarını koruyabildiler. Timur, Çağatay soyundan gelen hanları ortadan kaldırmadı, ancak tüm yönetsel ve askerî yetkileri ellerinden aldı.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
11 Haziran 2012       Mesaj #4
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Çağataylılar (1227 -1370)

Cengiz'in ölümünden sonra oğlu Çağatay Han adına Beşbalıg'dan Ceyhun'a uzanan Türkistan'ın tamamını içine alacak şekilde Çağatay Hanlığı kurulmuştur. Çağatay Hanlığı'nın en parlak dönemi, otuz yıllık istikrarlı bir yönetim gösteren Duva Han ( 1277-1307) dönemidir. Duva Han'dan sonra gelen hanlar döneminde yine devletin kuruluşundan beri süregelen meseleler devam edecektir. Mübarek Şah (1251-1261) Müslüman olan ilk Çağatay hanıdır. Kazan Timur Halilullah Han (1340- 1345)'dan sonra Çağataylılar içinde Müslüman olmayan kalmayacaktır.
Başkentin Maveraünnehir 'de Karşı şehrine nakledilmesinden sonra idarede İslâm tesiri iyice artmıştır. Kazan Timur'un ölümünden sonra (1345) devletin dizginleri emirlerin eline geçmiştir. Böylece merkezin gücü büsbütün zayıflamış, başta Çağatay soyundan bir han bulunmakla beraber emirler bunları istedikleri gibi yönlendirmişlerdir. Tuğluk-Timur Han'ın zamanında, hanlık bir ara kendini toparlar gibi olmuşsa da bu durum Timur'un devletini kurmasına kadar (1370) devam etmiştir . Türkistan' da konuşulan dil Çağatay Hanlığı ile ilgili olarak Çağatay Türkçesi diye anılmaktadır.

In science we trust.
büşra_sarah - avatarı
büşra_sarah
Ziyaretçi
18 Haziran 2012       Mesaj #5
büşra_sarah - avatarı
Ziyaretçi
Kâşgar-Turfan Hanlığı (15. Yüyıl Başları-1877)
.
Moğol Çağatay Hanları’nın bir kısmını teşkil eden Isık Göl, İli nehri ve kolları ile Turfan havalisi (eski Uygur İdi-Kutluğu bölgesi)’nin hanları XV. yüzyılda artık Türkçe konuşan ve putperest Moğol Kalmuk ve Oyratlar’a karşı din savaşları açan Müslüman kimselerdi. Bunlardan Veys Han (1418-1428)’ın oğlu Esen-Buğa (1429-1462), Mâveraünnehir Timurlu hükümdarı Ebû Saîd ile mücadele etmiş, kardeşi Yunus da Aksu’yu zapt ederek bütün Batı Çağatay Hanlığı'nın hâkimi olmuştur (1472). Moğol Doğlat emîrleri İç Asya’nın bazı şehirleri ile Yarkent’te oturuyorlar ve ona bağlı bulunuyorlardı. Başkent’i Turfan’dan Taşkent’e nakleden Yunus Han’dan (Ölm. 1486) sonra oğlu Ahmed Han Oyratlar ve Kırgız-Kazaklar’la çarpıştı. Doğlat emîrlerinden Kâşgar’ı ve diğer bazı şehirleri aldı. Kardeşi Muhammed Taşkent’te oturuyor, kendisi Aksu, Turfan’da hüküm sürüyordu (Ölm. 1503). Şibanî Muhammed tarafından Taşkent ve havalisinden uzaklaştırılan Mahmud (Ölm. 1509)’dan sonra Ahmed Han’ın oğlu Mansur Han (Ölm. 1543) merkezi Turfan olan Uyguristan Hanı olarak tanınmıştı.

Mansur Han ve Kâşgar, Yarkent ve Hokand’da hâkim bulunan kardeşi Said Han etrafta İslâmiyet’i yaymağa çalışmışlardır. Mansur’un yerine geçen oğlu Şah Han (Ölm. 1570) kendi kardeşi Muhammed ile, o da Çin’den yardım isteyen Sofu Sultan ile uğraşmak mecburiyetinde kaldı. Bazı kayıtlara göre 1647 yılında burada hâlâ bir “Turfan Sultanı” bulunmakta idi. Kâşgar kolunda ise, Saîd Han’dan sonra oğlu Abd’ür-Reşîd (Ölm. 1565)’in Doğlatlar’la arası açıldığı için bunlardan bazıları Hindistan’a gitmişlerdir. Kırgız-Kazaklar’ın hücumuna uğrayan Hanlık, Abd’ül-Kerîm Han zamanında (Ölm. 1593) yalnız Kâşgar’dan ibaret gibi idi. XVII. yüzyılda Kâşgar, Yarkend ve Aksu’da küçük küçük hanlıklar bulunmakta olup gerçek iktidar, zâhid Müslüman yerli “Hoca”ların elinde idi. Bölge Mançu sülâlesi zamanında (1644-1911) Çin’e bağlı kalmıştı. Bununla beraber Çin’e karşı ayaklanmalar eksik olmuyordu: 1864-1872’de Kan-su Müslümanları isyanı, 1895’de Şen-si’de Salarlar isyanı gibi. Bunlar daha çok dinî idi. Fakat 1866’da başlayan ve Yâkub Bey (Atalık Gazi) tarafından idare edilen hareket siyasî olup “Türkistan”ın istiklâline yönelmişti. Yâkub Bey kendisini Kâşgar Hanı ilân etmiş (1866), durumu geliştirerek, Çin’le ilgisini kesmiş (1874) müstakil olmuştu. Fakat doğudan Çinliler, kuzeyden Ruslar, güneyden İngilizler’in tehdidi altında idi. İstanbul’a elçiler göndererek (1870) Sultan Abdülaziz’e tâbi olmuş, karşılık olarak da Kâşgar’a silâh ve askerî öğretmenler gönderilmiş, fakat başkaca destek sağlama o tarihlerde Osmanlılar’ın durumu dolayısıyla mümkün olmamıştı. Ülkesi, ölümü (1877)’nden sonra Çin tarafından işgâl edildi (1877).

Kaynak=>Türkiye Kültür Portalı

Benzer Konular

11 Haziran 2012 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
28 Haziran 2008 / The Unique Türk ve İslam Dünyası
10 Şubat 2007 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
8 Mart 2010 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
8 Mart 2010 / Misafir Taslak Konular