Arama

Türkmenistan Göktepe Zaferi

Güncelleme: 29 Eylül 2008 Gösterim: 8.052 Cevap: 0
ALAŞ ORDA - avatarı
ALAŞ ORDA
Ziyaretçi
29 Eylül 2008       Mesaj #1
ALAŞ ORDA - avatarı
Ziyaretçi
Göktepe, Aşgabat’ın Batısında, şehre 34 km. uzaklıkta, bir kahramanlık abidesi, bütün haşmetiyle dimdik ve alnı ak bir şehir. Türkmenlerce “mukaddes bir yer”, adeta “ikinci Kabe”, Orta Asya’nın son kalesi. Ne yazık ki bu kalenin yerinde bugün yeller esiyor. Çünkü, binlerce Türkmenin, çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek demeden kanına giren zalim Rus generali Skobelev, Göktepe’nin düşmesinden (12 Ocak 1881) tam bir hafta sonra, Neron’u aratmayacak şekilde askerlerine şu emri verir: “Kalenin surlarını yıkın ve Göktepe’yi sabanla sürün.” Bu emir üzerine yedi metre yükseklikteki, iki faytonun yanyana geçebildiği surlar, Rus’un topuna ve mayınlarına teslim olur, şehitler misali toprağa serilir. Göktepe faciası, Türkmenler için çok acı, Rus ordusu için ise “parlak bir başarı(!)”, “hatırası” ebediyyen yaşayacak bir hadise olarak tarafların tarihine geçer ve bugünlere kadar gelir. Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov, 12 Ocak’ı çok anlamlı bir şekilde “Hatıra Günü” olarak ilan eder ve “Göktepe’nin şehitleri ezansız, duasız kalamaz” diyerek, Göktepe’nin şan ve şerefine yakışır bir cami inşa ettirir.
19. yüzyıl dünya tarihinin acıklı ve dehşetli bir kesitini oluşturan Göktepe savaşları, Rus zulmünün doruk noktasına ulaştığı bir savaş olarak dünya tarihine geçerken aynı zamanda emperyalizmin gerçek yüzünü de ortaya koyar. Ayrıca, bu savaşın Türkistan tarihindeki yeri, önemi ve bugünün Türkmenistanı için taşıdığı anlam da oldukça büyüktür.
Sponsorlu Bağlantılar
Göktepe iki savaşa şahit olur.
I. Göktepe Savaşı
Rusların sıcak denizlere (Hint Okyonusu’na) inme politikasının bir sonucu olarak Türkmenlerin yaşadıkları topraklar üzerinde Ruslar, İranlılar ve İngilizler arasında nüfuz ve hakimiyet kavgası oluyordu. Nitekim, 5 Kasım 1869’da Albay Stoletov komutasındaki Rus askerleri Kızıl Suv’a (Krasnovodsk) çıktılar. Ruslar bu ilerleyişlerinden İranlıları rahatsız etmemek için Atrek Irmağı’ nı iki ülkenin sınırı kabul eden bir anlaşmayı imzaladılar. Rusya 1873’te de Orta Asya’daki İngiliz menfaatlerine riayet edeceğine dair bir anlaşmayı da İngiltere ile yaptı. Bu arada, üç aydan fazla süren çarpışmalar sonucu Hive, 29 Mayıs 1873’de Türkistan Genel Valisi Von Kaufman tarafından işgal edildi ve 12 Ağustos 1873’de 18 maddelik bir anlaşma metnini Han’a imzalatıldı. Aynı şekilde, 18 maddelik bir anlaşma da Buhara Hanı’na imzalattırıldı. Ruslar bu ilhaklardan sonra, 9 Mart 1874’de “Hazar Denizi Etrafı (Trans-Caspian Region) Askeri Sancağı” nı Kafkasya Başkumandanına tabi olmak üzere Krasnovodosk da teşkil ettiler.
Ruslar Krasnovodosk ve Çikişler’de mevkilerini sağlamlaştırdıktan sonra General Golvaçev idaresinde harekete geçtiler. Yomudları 1874 de boyunduruk altına aldılar. General Lomakin idaresindeki kuvvetler de 1871’den 1879’a kadar Teke Türkmenleri ile savaştılarsa da başarılı olamadılar. 1872’den itibaren Albay Morozov idaresindeki askeri kuvvetler Kızıl Arvat yönünde harekette bulundular ise de bu şehri ancak 1877’de ele geçirebildiler. Krasnovodosk üssünden uzaklaştıkları için Kızıl Arvat’ı ellerinde tutamadılar. İleri harekatı yürütebilmek için 1878’de Atrek Irmağı’nda Çat Kalesi’ni inşa ettiler. Bu arada başlayan 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı (93 Harbi) Rusların Göktepe üzerine olan hareketini gecikitirici bir etken oldu. Öte yandan 1878’de İngiltere’nin Kabil, Kandeher ve Gazne’ye girmesi Rusların ileri hareketlerini sürdürmeleri için yeterli gerekçeyi teşkil etti. Ruslar Horosan’dan İngilizler üzerinde tesirli olmayı planlıyorlardı. Kafkasya Valisi 21 Ocak 1879 da “Ahal Teke Vahası” problemini çözmek üzere Harbiye Bakanı Milyutin, Dışişleri Bakanı yardımcısı N.K. Girs, Genelkurmay Başkanı Geyadin ve V.V. Gurtşin, A.I. Gluhovski, A.N. Kuropatkin gibi generallerin katıldığı bir toplantı düzenledi. “Hedef, Göktepe’nin ele geçirilmesiydi.” Son saldırı kararından önce vukubulan çarpışmalarda Ruslar defalarca yenilgiyi kabul etmek zorunda kalmışlardı. 27 Ağustos 1879’da Rus Birlikleri, Lomakin komutasında, Göktepe mustahkem mevkilerindeki “Dingli Tepe” ye saldırdılar. Lomakin’in karşısında Berdi Murat Han vardı. Türkmenler 2 bin civarında şehit vermekle beraber Rus taarruzlarını püskürtmeyi başardılar. Rusların, General Tergokazov idaresinde “Bendesen Kalesi” ne yaptıkları hücum da püskürtüldü. Rus kaynaklarına göre, 1879 Göktepe Savaşı’nda 19 bin civarında Rus askeri hastalanmıştı. (Bu rakam, gerek sefere başlarken ve gerekse de savaş sonrası askeri kuvvetlerinin sayısı, niteliği ve kayıpları hakkında tuttukları kayıtları hiç bir zaman açıklamayan Rusların askeri kuvvetlerinin miktarı konusunda az çok bir fikir verebilir.)
II. Göktepe Savaşı
Başarısız çatışmalardan sonra 1 Mart 1880’de Göktepe hareketinin yönetimi Hazar Denizi Etrafı Askeri Sancağı Kumandanı General Skobolev’e verildi. Bu general’in lakabı “Gözü Kanlı” idi. Rus kuvvetleri 7 Mayıs 1880’de Çikişler’den 10 bin asker, 18 top, 5 bin 384 top mermisi ve 1786 at ile Göktepe üzerine yürüyüşe geçtiler. General Skobelev, nihai saldırıdan önce 18 Haziran 1880’de General Kuropatkin’e şöyle yazıyordu: “Asya’yı sadece boyunduruk altına almamalı; bilakis onu hissedilir derecede dövmek gerekir.”
Skobelev, Türkmenlerin kuvve-i maneviyelerini kırmak ve gözlerini korkutmak için Türkmen boylarıyla görüşmeler yapıyor ve onları birbirine düşürmeye çalışıyordu. Cafer Bey Boyu’nun büyüklerinden Koşlı’ya: “Bir damla Rus kanına mukabil, Türkmen kanını derya gibi akıtacağını” söyleyerek tehditler savuruyordu. Skobelev, adamlarına; Cafer Bey ve Atabey Boylarının önde gelenlerinin deve ticareti bahanesiyle davet edilerek bir araya toplanmasını ve misafirlerin hapse atılmalarını emretti. Gerçekten de davete uyan misafirler hapsedildi. Öte yandan bütün Türkmenlerin sevip saydığı Nur Verdi Han 28 Nisan 1880’de vefat etti. Yerine oğlu Mahtum Kulu seçildi. Oraz Mamed Han Başvekil, Kurban Murat Han Başhakim (Kadı) Dıkma Serdar ise Dingli Tepe Kumandanı seçildiler.
Ruslar, askerlerini İran’dan temin ettikleri yiyecek ve mühimmatla beslerken, Türkmenlerin İran’dan gıda maddesi almalarını engelliyorlardı. Bunun yanısıra Türkmenlerin, Rusların modern silahlarına karşı koyabilecek güçlü silahları yoktu. Kalede ağır silah olarak tek bir top vardı.
6 Temmuz 1880’de Ruslar Egen Batur Kalesi’ne saldırıya geçtiler. Türkmenler üç yönden mukabele ettiler. Dıkma Serdar kaleden; Evez Durdı Serdar kumdan; Nur Muhammed Serdar tepeden saldırdılar. Rus kayıpları her zamanki gibi açıklanmamakla beraber, Türkmenlerin 15 bin şehit verdiği Rus kayıtlarında yer almaktadır. Ayrıca bu savaşta Türkmenler Hudayar Han, Allah Nur, Nefes Karebelah ve Berk Ali Han gibi mümtaz kumandanlarını şehit verdiler. 20 Aralık 1880’de Ruslar 6 bin 300 asker, 52 top ve 2 mayın fırlatıcısı ile Yengi Kale’ye, 27 Aralıkta da Dingli Tepe’ye saldırdılar. Türkmenler, 27 Aralık saldırısıyla beraber 30 Aralık’taki Rus taarruzunu da püskürterek karşı saldırıya geçtiler. Çatışmalar 6 Ocak’a kadar aralıksız sürdü. 8 Ocak günü Ruslar Göktepe surlarında gedik açmaya muvaffak oldularsa da kaleye giremediler.
Rusların gövde gösterileri Türkmenleri yıldıramıyordu. Nitekim, Rus topçu ateşine rağmen Türkmenler, 11 Ocak gecesi düşmanın sol cenahına büyük bir baskın yaptı. Ruslara büyük kayıplar verdiren Türkmen yiğitleri bir top ile yüzlerce tüfek ve birçok cephaneyi de ele geçirmeye muvaffak oldular. Ruslar, Orta Asya’yı işgale başladıklarından beri ilk defa bir savaşta toplarını karşı tarafa kaptırmışlardı. Rusların bir diğer ilki de birkaç gün önce alay sancaklarının Türkmenlerin eline geçmesiydi. Fakat 12 Ocak günü Ruslar, dörtkoldan, dört birlikle (11 bölük ile Kurapatkin; 8 bölük ile Koselkov; 4 bölük ile Gaydarov; 21 bölük ile Skobelev) kaleye hücum ettiler. O gün Göktepe müdafii Türkmenlerden 6 bin kişi şehit düştü. 6 bin şehitle beraber Göktepe de düşmüştü. Rus kaynaklarına göre Dingli Tepe’nin kuşatılmasında bin 104 Rus askeri öldü. Öte yandan; Temmuz 1880’de bu kalede 5 bini silahlı olmak üzere yaklaşık 30 bin kişi vardı. Kale düştüğünde ise sadece kadın ve çocuklardan ibaret olmak üzere 5 bin kadar kişi kalmıştı.
Göktepe’nin düşmesinden sonra Türkmen önderlerinden Dıkma Serdar, Kul Batur, Evez Kulu 27 Mart 1881’de esir edildiler ve 9 Nisan’da da Petersburg’a gönderildiler.
Tahran’daki Rus elçisi Zinovyev 14 Ocak 1881 de Şah Nasruddin’e Göktepe’nin işgalini bildirdi. Zaferden dolayı Şah tebriklerini bildirdi. 9 Aralık 1881’de de Rusya ile İran arasında Atrek Irmağı’nı sınır kabul eden bir anlaşmayı imzaladı.
Göktepe Savaşı bu kronolojik ve ansiklopedik bilgilerin ötesinde, Rus ve Türkistan tarihlerinde özel bir anlam ifade eder. Ruslar açısından; Türkmenlerin yaşadığı bölgelerin işgaliyle Türkistan’ın istilası tamamlanmış ve Türkistan’ın son kalesi düşmüş oluyordu. Böylece, Kafkasya’yı Hazar kıyılarından Türkistan’a bağlayan yolları ele geçirmekle ticari ve stratejik kontrol de ellerine geçmiş oluyordu. Bu kale Türkistan işgal tarihinde en zorlu, en çetin kaleydi ve Ruslara oldukça pahalıya mal olmuştu. Çünkü Rusların Ahal Teke havzasını ele geçirmek için verdikleri zayiat bütün Türkistan’ı ele geçirmek için verdikleri zayiattan daha fazlaydı. Bir kaynak Türkmenlerin teknik silah donanımından mahrum olmalarına rağmen savaş kabiliyetleri ile ilgili olarak şunları yazmakta: “Tekeler kuşatmanın başlangıcından beri ölüm için savaştılar. Hücumları bilhassa korkunçtu. Geceleyin kediler gibi sıçrayıp, aslanlar gibi savaşıyorlardı.” “Fazilet odur ki düşman dahi takdir ede” fehvasınca, Türkmenlerin karakter sağlamlıkları ile ilgili olarak General Lomakin şöyle demekten kendini alamıyordu: “Onların saflarından, miktar ne olursa olsun, para için casusluk yapacak adam bulmak imkansızdı. Onlar, milletlerine sadık kimselerdi. Bu sadakatlarını ne hediyeler, ne de tehditler sarsabildi.”
Göktepe bu bağlamda, Türkmenistan’ın milli birlik ve beraberliğini gösteren canlı bir milli semboldür. Bugün Göktepe’de savaş dönemi dini liderlerinin türbeleri 110 yıllık esaret döneminin bütün olumsuzluklarına rağmen gayretli Türkmen halk ve devletinin himmetleriyle kısa bir sürede yeniden ihya edilmiştir. Medrese ve devasa camilerin inşası da, halkın ve yönetimin bu kahramanlık destanına sadece romantik bir yaklaşım sergilemediğini, real planda da bir algılamanın olduğunu göstermektedir. Göktepe’nin şehidleri adeta yeniden iki ayakları üstüne doğrulan Türkmenlere taze ruh üflemektedir. Şehit kanlarının bereketi Türkmenistan’ın yeniden inşasında esaslı bir unsur olmaktadır. Bütün bunlar, “şehitlere ölü demeyin” anlayışının tezahürüdür.
Evet, Türkmen halkı açısından Göktepe Savaşı, çok dengesiz bir mücadelede düşmana karşı vatanlarını, dinlerini ve şereflerini kahramanca savundukları, zaferle bitmeyen bir kahramanlık destanı olmuştur. Göktepe Kalesi dün de olduğu gibi bugün de Türkmen kardeşlerimizin birlik ve beraberliğini temsil eden yıkılmaz bir kale olarak gönüllerde dimdik emperyalizme meydan okumaya devam etmektedir. Göktepe, bugün sadece Türkmenistan’ın değil, bütün Türkistan’ın birlik ve beraberliğini temsil eden bir “Kale” dir.
Mehmet Seyfettin Erol
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

25 Mart 2014 / Misafir Soru-Cevap
23 Haziran 2010 / GusinapsE Türkiye Cumhuriyeti
31 Mayıs 2008 / GusinapsE Osmanlı İmparatorluğu
29 Nisan 2017 / Jumong Osmanlı İmparatorluğu