Arama

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Dış İlişkileri

Güncelleme: 12 Ocak 2017 Gösterim: 7.615 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ekim 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Dış İlişkileri

Ad:  ıbrıs.jpg
Gösterim: 1226
Boyut:  25.6 KB

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kimine göre uluslararsı olarak tanınmamaktadır, Türkiye'ye bağlıdır ve bunu kolaylaştırmak için KKTC'nin uluslararası topluluk ile ilişkileri vardır. Her ne kadar bazı inanılan son gelişmeler yaptırımı zayıflatsa da, KKTC, Kıbrıs devletinin uluslararası olarak tanınmış cumhuriyetini; siyasî, kültürel ve ekonomik yaptımlarını tam 1974 yılından bu yana elinde tutmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar

Son Gelişmeler


Annan Planı temel alınarak yapılan 2004 halk oylamasında, uluslararası topluluğa üye olan KKTC'nin yaklaşımları değişmeye başladı. Azerbaycan, KKTC ile direk uçuşlara (her ne kadar özel olarak kiralanmış ucuz tarifeli uçaklar ile olsa da) başladı. Oysa bundan önce KKTC'ye gitmek için tüm uçuşlar Türkiye'den yapılmak zorundaydı. İslam Konferansı Örgütü, konferansın genel sekreteri bir Türk'tür (Ekmeleddin İhsanoğlu), KKTC'yi bir topluluktan, bir gözlemci konumuna yükseltti ve Birleşik Devletler kongre üyelerinden oluşan bir temsilciler kurulu, KKTC devleti ile doğrudan bağlantıya geçti. Bu bağlantılar adanın güney kısmına gitmeden, doğrudan KKTC'ye yapılan ziyaretler ve iki tarafın bakanlıklarına yapılan milletvekili buluşmalarıdır.
Azerbaycan'ın önderliğinde, tüm Türk dil ailesine mensup Orta Asya ülkeleri, KKTC ile olan kendi hava bağlantıları ile ilgilenmeye başladıklarını belirttiler. (Her ne kadar Azerbaycan, Avrupa Birliği'nin yaptığı güçlü baskılara karşı dayanıyor olsa da 2005'ten sonra KKTC'ye olan tarifeli uçuş seferlerini durdurmak zorunda kaldı.)
2005 Eylül'ünde Türkiye'nin denetiminde Yeni York'ta düzenlenen İslam Konferansı Örgütü'nde (İKÖ), üye ülkelere ve diğer devletlere Birleşmiş Milletler'in KKTC'ye yönelik kararlarını ve sınırlamalarını tanımamaları ve KKTC ile daha fazla doğrudan bağlantılar kurmaları yönünde çağrıda bulunuldu.
Ekim 2005'te Kırgızistan'ın gönderdiği büyük bir meclis kurulu, ekonomik ve kültürel bağlılıkları ile yakınlık bağlılıklarını göstermek amacıyla KKTC'ye vardı.

Diplomatik Temsilcilikler


Şu an Türkiye, KKTC'de bir elçiliği ve konsolosluğu olmasına rağmen sadece bir elçilik ile KKTC ile diplomatik ilişkilerini sürdürüyor. Diğer ülkelerden ise fiili olarak çalışan elçilikler ve konsolosluklar olmasına rağmen resmî olmayan temsil kurumları bulunmakta. Türkiye ise KKTC'nin ilişkilerini, resmî olmayan bu kurumlar ile birlikteymiş gibi göstermektedir. Lefkoşa'da (ki bu şehir KKTC'nin denetimindedir) hem İngiliz Yüksek Kurulu hem de Birleşik Devletler büyük elçiliği kendi resmî diplomatik konutlarında bulunmaktadır (her ne kadar bu diplomatik konutlar 1963Büyük Britanya'nın ya da Birleşik Devletler'in KKTC'deki resmî tanımlamasını göstermemektedir. öncesinden beri kullanılıyor olsa da). Bu sadece
Azerbaycan ve Gambiya yakın zamanda KKTC'yi sonunda resmî olarak tanıdıklarını ve içtenliklerini tüm dünyaya duyurdular. Bu iki ülke bunu şimdiye kadar doğrudan gerçekleştirmedi; fakat resmî olmayan bağlantılarını arttırdılar. Ayrıca diğer ülkelerin diplomatları, KKTC'nin büyük elçiliği ile olan buluşmalarını devam ettirmek için KKTC'nin Ankara'da bulunan elçiliğine yakın zamanda ziyaretler düzenlediler. KKTC'ye karşı ilgisini olumlu yönde değiştiren son ulus devlet Paraguay'dır.
Ayrıca KKTC'nin diğer şehirlerini temsil etmek ve ilk KKTC Temsilci Kurulu'na yardım etmek için KKTC tarafından onursal temsilciler atandı.

Dışişleri Bakanı


Serdar Denktaş (KKTC eski cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın oğlu) KKTC'nin dışişleri bakanıdır. Asıl amacı anavatanı olan Türkiye'nin askerî desteği devam ederken, ki zaten güneydeki Rumlara karşı savunmada bulunmak için hazırda 30.000 kişilik bir birlik beklemektedir, KKTC'nin yükselişini siyasî yollardan tüm dünyaya bildirmektir. Denktaş'ın KKTC için yaptığı betimlemeleri bağımsızlık, laik demokrasi ve uluslararası ekonomiyi güçlendirici yaklaşımları olarak kabul edilebilir.

Münakaşalar


Güney Kıbrıs Rum Yönetimi


Uluslararası olarak tanınmış Kıbrıs devleti, KKTC'ye uluslararası alanda hiçbir resmî konum vermemek için KKTC'yi yok sayar ve etkin olarak diğer ülkelerin girişimlerini de caydırmaya çalışır. Bu yaklaşım Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından desteklenmektedir. Rum Yönetimi, KKTC'yi "Evlilik Dışı İlişki Sonucu Doğan Bir Kişi", "Türk Ordu'su Tarafından İşgal Edilmiş Bir Vatan" ve "Türkiye'nin Bir Kukla Eyaleti" olarak kabul eder ve görür. "İkiyüzlü" ve "Yalandan" gibi anlatım şekilleri Rumlar tarafından KKTC'de çalışan memurları ve KKTC'deki devlet kurumlarını belirtmek için kullanılır.
Gerçekte KKTC Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından basit olarak "Kıbrıslı Türk Cumhurbaşkanı" olarak kabul edilir. (1960 dönemindeki Kıbrıs yapısını delil göstermek hernekadar ilginç olsa da Kıbrıslı Türk Önderler, tüm veto gücüyle birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yardımcı cumhurbaşkanı olarak kabul edilirler. Fakat bu konum Rumlar tarafından Aralık 1963'ten beri kabul edilmemektedir.) Bu tutum yüzünden KKTC, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin hiçbir resmî tanımlamasını kabul etmez, onu "Güney Kıbrıs'ın Kıbrıslı Rum Yönetimi" olarak adlandırır ve bu yönetimin cumhurbaşkanını ise "Kıbrıslı Rum Önder" olarak kabul eder. Türkiye ise bu konumu onaylar.
Son zamanlarda bazı Kıbrıslı Türk ve Rum diplomatik başarıları elde edilmiştir. Hernekadar Yeşil Hat boyunca birkaç denetim noktası açılması son yaşanılan gelişmeler olsa da, Kıbrıslı Rum ve Türklerin diğer taraftan diğer tarafa ziyaretlerine izin verilmiştir.

Avrupa Birliği


Her iki taraf arasındaki müzakereler, 2004 yılında AB'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni kendi topluluğuna katmasıyla içinden çıkılmaz bir duruma geldi. KKTC, AB'nin bu yeni üyesini yasadışı olarak görüyor ve kendisine danışılmadan böyle bir katılımın gerçekleştiğini savunuyor (1960'daki yapıyı şart koşuyor). Ayrıca AB'ye katılan bu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıslı Türk halkı temsil etmiyor. Yasal olarak AB düzenlemeleri tüm ada için geçerli olsa da, uygulamada adanın sadece güney bölümü AB'nin üyelik yararlarının tadını çıkarıyor.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, AB'den KKTC'ye gönderilme sözü verilen yardım paketlerininin ulaşımını veto etmek için AB'deki konumunu kullandı ve kendi üyeliklerini KKTC'ye daha da baskı kurmak ve KKTC'ye yapılan desteklere son vermek için kullanıyorlar. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Antlaşması'nı imzalamasına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımıyor olması bir anlaşmazlık konusu olmasına karşın, bu durum İngiltere ve ABD gibi ülkeler tarafından giderek olumsuz bir biçimde algılanmaktadır.
Hukuken AB, KKTC'yi, yabancı bir ordu işgali altındaki AB vatanı olarak ve bu sebeble yeni bir anlaşmaya ulaşılana kadar süresiz olarak AB yasa/yasamalarından muaf tutulan bir ülke olarak düşünmeyi sürdürüyor. Kuzey sakinlerinin hali hazırda seçim sürecine katılamaması gerçeğine rağmen koltukların sayısı Avrupa Meclisi'nde (6 koltuk) Kıbrıs'ın tüm nüfusu temel alınarak Kıbrıs için ayrıldı. Kıbrıslı Türk oyverenler 1960 yapısına benzemeyen bu yapıda, ki bu yapıda Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Meclisi'nde üyelerine ayrı ayrı oy verebiliyordu, Kıbrıs Sorunu'nun çözümüne kadar, geçerli statüko yüzünden, Avrupa Birliği Kıbrıs üyeleri için sadece Kıbrıslı Rumlar ile birlikte oy verebilirler. 97 Kıbrıslı Türk oy kullanmıştır. AB içine iki Kıbrıs üye eyelatini kabul etmek için henüz hiçbir destek yoktur.

Birleşmiş Milletler


1983 yılında BM iki Güvenlik Konseyi kararı aldı: KKTC'nin Tek Taraflı Bağımsızlık Kararı'nı yasadışı olarak kabul etti ve diğer BM üyesi ulusların bu hususta KKTC'yi tanımamasını şart koştu. BM'nin asıl amacı iki ayrı topluluğu tek bir fedaral yapıda biraraya getirmektir. KKTC, 1972'de Pakistan'dan ayrılan Bangladeş'i tanıması nedeniyle Birleşmiş Milletler'in yaptığını ikiyüzlülük olarak tanımlamaktadır. Yeşil Hat boyunca barışı koruyan BM Barışı Koruma Gücü hâlâ Kıbrıs'taki varlığını sürdürmektedir.

Türkiye


2005'te KKTC, Türk göçmenleri düzene sokmak için girişimlerde bulundu. Bunun sebebi istihdam açığı ve suç oranlarının artmasından kaynaklanıyordu. Bu KKTC ile Türkiye arasındaki ilk büyük çapta uyuşmazlıktı ve Türk egemenliğinin demografik statükosu etnik Türk göçmenleri ile sürdürülmek isteniyordu.

Dünya Posta Birliği


Dünya Posta Birliği, KKTC'yi ayrı bir ülke olarak tanımamaktadır ve KKTC'ye gönderilen tüm postalar, "ulaştırılamadı" olarak gönderene geri dönmektedir. KKTC bu sorunu çözmek için doğrudan Türkiye'yi alıcı adresi olarak göstermek zorundadır (bu adres "Mersin 10,Türkiye" olarak belirlenmiş olmalıdır). Her ne kadar KKTC posta pulları 1965 ile 1980 yılları arasında posta puluna benzemese de Zimbabve tarafından tanınır.

Genel Görünüm


Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin KKTC'nin uluslararası izolasyonunun ana kaynağına olan tutumu devam ederken, Kıbrıslı Türk insanlarına olan sempati, onların 2004'te Annan Planı ile başlayan ve yeniden birleşmeyi amaçlayan halk oylamasının başarısız olmasından beri yükselerek devam ediyordu. Bazı gözlemciler bu sayede devam eden yaptırımların kırılmaya başlayacağına inanıyorlardı. Çin Cumhuriyeti'ne benzer bir siyasî durum ile KKTC bitirilebilirdi. (Çin'in diplomatik ilişkileri sadece 25 eyalet iledir; fakat diğer yönden ticaret, turizm ve spor için hiçbir engel yoktur ve gerçekte birçok ülke ile olan ilişkileri ekonomik ve kültürel kurumlar ile sağlanır.) Resmî tanımlamalar sadece İslam Konferansı Örgütü'nün (OIC) birkaç ulusunun (bunlar büyük olasılıkla Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Özbekistan'ın Türk eyaletleri sayılabilir) kısa dönemden orta döneme olan tanımlamalarına benzer olacak gibi gözüküyor. Diğer birçok ulus, BM Güvenlik Konseyi'nin çözümlerinden (550, 541),ki hâlâ adada kuvvet bulunduruyorlar, memnun değil.

KKTC, Türkiye'nin AB'ye katılma girişimlerini tamamen destekliyor. Bu girişimlerin bir parçası olarak, son zamanlarda Türkiye yeni AB üyeleri olan Gümrük Birliği'ni genişletmeyi öngeren bir protokole imza attı. Bu protokolde Türkiye'nin hâlâ tanımadığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de var. Fakat Türkiye buna rağmen beyannamede böyle bir tanımlama ile aynı anlama gelmediğinden emin ve yeni bir anlaşmaya ulaşılana kadar "Güney Kıbrıs'ın Kıbrıslı Rum Yönetimi" anlatımını kullanmamaya devam edecek. KKTC, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanıması yönünde zorlamaya yönelik her hareketini, kendilerini destekten yoksun bırakacak izolasyon çabası olarak görmektedir. Türkiye, KKTC'yi tamamen terk etmeyeceğine söz verdi; ama yaklaşan AB müzakereleri ile bu sözler şiddetli bir biçimde test edilecek.

BAKINIZ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)
Son düzenleyen Safi; 12 Ocak 2017 18:52
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
5 Mayıs 2009       Mesaj #2
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Dış İlişkileri
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin dış ilişkileri, resmî adı ile sadece Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), diğer ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından resmen tanınmamaktadır, bazılarına göre Türkiye'ye, bazılarına göre ise 1960 antlaşmalarına istinaden kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devamı olduğunu iddia eden Kıbrıs Cumhuriyeti'ne bağlıdır. Birçok devlet ve uluslararası kuruluş KKTC'yi de facto devlet yani fiilen bulunan fakat hukukken bulunmayan devlet olarak tanımlamaktadır. GKRY her ne kadar bir çok ortamda ve haritalarında KKTC topraklarını kendi bünyesinde göstersede adanın kuzeyi 1974 Kıbrıs Harekâtı'ndan bu yana Kıbrıs Türkleri'nin egemenliğindedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Uluslararası camia ve devletler nezlinde statü
15 Kasım'da KKTC bağımsızlığını ilan etmesinin ardından BM Güvenlik Konseyi, 18 Kasım’da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınadı . Türkiye bağımsızlık kararı sonrasında KKTC'yi ilk ve tek tanıyan ülke oldu. Türkiye’ye yakın bazı devletler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımanın eşiğine gelmişlerdi ki, ABD ve İngiltere’nin baskıları ile bu kararlarından vazgeçtiler. 13 Mayıs 1984’te de BM Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı.
Bugün Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası kurum ve organizasyon, birçok devlet KKTC topraklarını Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde kabul etmektedir. Bunun haricinde bazı devletler ve İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) adanın kuzeyinin Kıbrıs Türkleri'nin egemenliğinde olduğunu kabul etmektedir. Yine BM ve AB bazı KKTC kurum ve kuruluşlarının Türkiye'ye bağlı gibi kabul etmektedir. Örneğin Kıbrıs Harekâtı ve sonrasında yapılan mübadele sonrasında adanın kuzeyinde toprakları kalan Rumlara, bunlara kaşılık olarak güneyde kalan Türk arazilerini veren Mal Tanzim Komisyonu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından resmen bir iç hukuk yolu olarak fakat Türkiye'ye bağlı gibi kabul edilmiştir .
Birçok devlet ve uluslararası kurum KKTC'yi tanımadığından yetkililerine sıfatları ile hitap etmezler. KKTC yetkilileri Kıbrıs Türk Toplumu yetkilisi, cumhurbaşkanı Kıbrıs Türk Toplumu Lideri olarak anılır . Türkiye daima KKTC yetkililerine sıfatları ile hitap eder. Bunun dışında 2007 baharında KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref tarafından cumhurbaşkanı sıfatı ile davet edildi. Ayrıca KKTC dışişleri bakanı Turgay Avcı uluslararası birçok ortamada dışişleri bakanı sıfatı ile ağırlandı.

Diplomatik Temsilcilikler
Şu an KKTC başkenti Lefkoşa'da tanıyan tek ülke olan Türkiye'nin büyükelçiliği vardır. Türkiye büyükelçiliği dışında bazı ülkelerin Lefkoşa'da temsilcilikleri bulunmaktadır. Hem İngiltere'nin hem de Birleşik Devletler'in temsilcilikleri ve kendi diplomatik konutları bulunmaktadır (Bu temsilcilikler Lefkoşa'nın kuzeyinde 1963'ün öncesinden beri hizmet vermektedir). Bu iki ülke haricinde Almanya ve Avustralya temsilcilikleri; Fransız Kültür Derneği ve AB Destek Ofisi'de KKTC'de ki yabancı misyon şeflikleridir . Bu temsilcilikler, dernekler, destek ofisleri gayri resmî olmakta ve ülkelerinin KKTC'yi tanıdıkları anlamına gelmemektedir.
KKTC'nin ise resmî olarak sadece Türkiye'de büyükelçiliği ve konsoloslukları vardır. Ankara Büyükelçiliği'nin yanında İstanbul, Mersin ve İzmir Konsoloslukları bulunmaktadır. Diğer ülkelerde ise tıpkı KKTC'deki yabancı temsilcilikler gibi resmî olmayan temsilcilikleri vardır. Bunların bazısında bayrak, arma gibi ülkeyi temsil edecek materyaller bulunabilceği gibi bazılarında bunlar bulunmamaktadır. KKTC'nin Londra (İngiltere), Brüksel (Belçika), Vaşington (ABD), New York (ABD), İslamabad (Pakistan), Abu Dabi (Birleşik Arap Emirlikleri), Bakü (Azerbaycan), Roma (İtalya), Katar temsilcilikleri ve Bişkek (Kırgızistan) Ekonomi ve Turizm Ofisi bulunmaktadır . Bunun dışında bazı ülkelerde fahri konsoloslukları da bulunmaktadır .

Annan Planı halkoylaması ve sonrasındaki gelişmeler
Referandum sonucu Azerbaycan kendi içerisindeki Dağlık Karabağ sorunu yüzünden KKTC'yi resmen tanımasada gayri resmî ilişkileri geliştirdi . Bunların bir uzantısı olarak KKTC'den direkt olarak Azerbaycan'a uçak seferi düzenlendi. Ancak bu uçuşların arkası Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın, AB üzerinden Azerbaycan’a uyguladıkları baskılardan dolayı gelmedi. Şu an da bile KKTC'den kalkan uçaklar sadece Türkiye'ye inebiliyor. KKTC-İngiltere ve KKTC-Almanya seferleri bile Türkiye aktarmalı olarak yapılıyor. Referandumun ardından KKTC'ye yapılmakta olan ambargoların kaldırılacağı beklentisi oluştu; ancak bu gerçekleşmedi.
10 maddeden oluşan plana göre,
  1. Türkiye'nin deniz limanlarının, AT-Türkiye Gümrük Birliği kapsamındaki malların ticareti çerçevesinde Kıbrıs Rum gemilerine açılması;
  2. Kıbrıs Rum havayolu taşıyıcılarının üst uçuşlar için Türk hava sahasını kullanmalarına ve Türk havaalanlarını kullanmalarına, ilgili uluslararası kurallar ve usuller çerçevesinde izin verilmesi;
  3. Gazimagosa, Girne ve Gemikonağı dahil, Kuzey Kıbrıs’taki limanların, Kıbrıs Türk yönetimi altında malların, kişilerin ve hizmetlerin uluslararası dolaşımına açılması;
  4. Ercan Havaalanı’nın Kıbrıs Türk yönetimi altında doğrudan uçuşlara açılması;
  5. Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik bir varlık olarak AB gümrük birliğine pratik açıdan dahil edilmesi amacıyla, özel düzenlemelerin yürürlüğe girmesi. Ada’daki taraflar arasında ve taraflar ile dünyanın geri kalanı arasında ticaretin engelsiz biçimde yapılmasının sağlanması;
  6. Kıbrıs Türk tarafının uluslararası sportif, kültürel ve sosyal alanlardaki diğer faaliyetlere serbestçe katılabilmesi;
  7. Üzerinde mutabık kalınacak bir takvim çerçevesinde bir bütün olarak uygulanacak eylem planına nihai şeklini vermek amacıyla, BM Genel Sekreteri’nin himayesinde ve Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Türk tarafı ve Kıbrıs Rum tarafının katılımıyla en geç Mayıs/Haziran 2006’ya kadar bir üst düzey toplantı gerçekleştirilmesi;
  8. Eylem planı ve toplantının sonuçlarının BM Genel Sekreteri tarafından BM Güvenlik Konseyi’ne sunulması; BM Genel Sekreteri’nin ayrıca, gelişmeleri Güvenlik Konseyi’ne rapor etmek amacıyla, planın uygulanmasını sürekli gözetim altında tutacak bir mekanizma kurulması hususunu da değerlendirmesi;
  9. BM’nin ve AB Komisyonu’nun özellikle Kıbrıs Türk tarafına sağlayacağı destek, önerilen tedbirlerin uygulanmasını kolaylaştırmaya yardımcı olacaktır.
  10. Eylem planı hiçbir şekilde ilgili tarafların hukuki ve siyasi pozisyonlarına halel getirmeyecektir. Eylem planı, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm perspektifinden, Ada’da gerçek bir işbirliği ve karşılıklı güven ortamı yaratmayı amaçlamaktadır.
Her nekadar bu öneri uluslararası toplumdan destek görmüş olsa da Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından reddedildi.

Bu anlaşmada diğer birçoğu gibi nihayet çözüme götürmedi. Kıbrıs Türk tarafı olarak Kıbrıs Türklerinin öncelikli isteği olan izolasyonların kaldırılması ne BM ne de AB tarafından kısmende olsa gerçekleştirilmedi.
Birleşik Devletler kongre üyelerinden oluşan bir temsilciler kurulu, KKTC devleti ile doğrudan bağlantıya geçti. Bu bağlantılar adanın güney kısmına gitmeden, doğrudan KKTC'ye yapılan ziyaretler ve iki tarafın bakanlıklarına yapılan milletvekili buluşmalarıdır.
2005 Eylülü'nde Türkiye'nin denetiminde ABD'nin New York eyaletinde düzenlenen İslam Konferansı Örgütü'nde, üye ülkelere ve diğer devletlere Birleşmiş Milletler'in KKTC'ye yönelik kararlarını ve sınırlamalarını tanımamaları ve KKTC ile daha fazla doğrudan bağlantılar kurmaları yönünde çağrıda bulunuldu.
Ayrıca diğer ülkelerin diplomatları, KKTC Ankara büyükelçiliğine ziyaretler düzenlediler. KKTC'ye karşı ilgisini olumlu yönde değiştirene Paraguay ve Gambiya da eklenebilir.

Dışişleri Bakanı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı ve başbakan yardımcılığı görevini yürüten Turgay Avcı Özgürlük ve Reform Partisi genel başkanıdır. Bu görevi 27 Eylül 2006'da KKTC kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın oğlu, Demokrat Parti genel başkanı Serdar Denktaş'dan devralan Avcı uzun süre öğretim üyeliği yapmıştır.

İzolasyonlar
KKTC'ye yönelik birçok uluslararası kurum ve organizasyon tarafından yürütülen izolasyonlar bağımsızlık tarihinden bu yana kalkmadı. BM tarafından tanınmadığından İKÖ hariç hiçbir uluslararası kurum ve organizasyona üye olamayan KKTC uzun yıllardır bu izolasyonları aşma çabasındadır. KKTC'ye yönelik olarak ulaşım, eğitim, spor, kültür v.b. birçok alanda izolasyonlar devam etmektedir. KKTC gibi BM tarafından tanınmayan Tayvan resmî adı olan Çin Cumhuriyeti, Tayvan veya Çinli Taype ismi ile birçok uluslararası kurum ve organizsyona üyedir. Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Olimpiyat Komitesi gibi bir çok kuruluşa Çinli Taype adı ile katılan Tayvan'ın vatandaşları olimpiyatlara katılılabilmektedir. Fakat KKTC spor kulüpleri herhangi bir takımla özel maç yapması dahi yasaktır.
KKTC'den kalkan uçaklar Türkiye haricinde hiçbir ülke topraklarına inemez. Yapılan Kıbrıs Türk Havayolları tarafından düzenlenen KKTC-İngiltere, ve KKTC-Almanya seferleri bile Türkiye aktarmalı olarak yaplımaktadır. Keza denizyollarında da bu böyledir. Fakat 2007 sonbaharında İKÖ üyelerinin KKTC'ye yönelik açılım politikasının bir uzantısı olarak Suriye KKTC'nin bir liman kenti olan Gazimağusa ile Suriye'nin Akdeniz'e açılma noktası olan Lazkiye arasında deniz seferi yapılmasına izin vermiştir. Ayrıca Suriye KKTC pasaportunu tanımış ve KKTC vatadandaşlarından vize isteğini kaldırmıştır. Bu da son yıllarda Türkiye ile Suriye'nin ilişkilerinin gelişmesi de önemli unsurlardan biridir.

Münakaşalar
Kıbrıs Cumhuriyeti
Uluslararası olarak tanınmış Kıbrıs Cumhuriyetinin devamı olduğu iddiasında ki KIbrıs Cumhuriyeti, KKTC'ye uluslararası alanda hiçbir resmî konum vermemek için KKTC'yi yok sayar ve etkin olarak diğer ülkelerin girişimlerini de caydırmaya çalışır. Bu yaklaşım Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından desteklenmektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, KKTC'yi Evlilik Dışı İlişki Sonucu Doğan Bir Kişi, Türk Ordusu Tarafından İşgal Edilmiş Bir Vatan ve Türkiye'nin Bir Kukla Eyaleti olarak kabul eder ve görür. "İkiyüzlü" ve "Yalandan" gibi anlatım şekilleri Rumlar tarafından KKTC'de çalışan memurları ve KKTC'deki devlet kurumlarını belirtmek için kullanılır.
Gerçekte KKTC Cumhurbaşkanı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından basit olarak "Kıbrıs Türk toplumu lideri olarak kabul edilir. (1960 dönemindeki Kıbrıs yapısını delil göstermek her ne kadar ilginç olsa da Kıbrıslı Türk Önderler, tüm veto gücüyle birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yardımcı cumhurbaşkanı olarak kabul edilirler. Fakat bu konum Rumlar tarafından Aralık 1963'ten beri kabul edilmemektedir.) Bu tutum yüzünden KKTC, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin hiçbir resmî tanımlamasını kabul etmez, onu "Güney Kıbrıs'ın Kıbrıslı Rum Yönetimi" olarak adlandırır ve bu yönetimin cumhurbaşkanını ise "Kıbrıslı Rum Önder" olarak kabul eder. Türkiye ise bu konumu onaylar.
Son zamanlarda bazı Kıbrıslı Türk ve Rum diplomatik başarıları elde edilmiştir. Her ne kadar Yeşil Hat boyunca birkaç denetim noktası açılması son yaşanılan gelişmeler olsa da, Kıbrıslı Rum ve Türklerin diğer taraftan diğer tarafa ziyaretlerine izin verilmiştir.

Avrupa Birliği
Her iki taraf arasındaki müzakereler, 2004 yılında Avrupa Birliği'nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ni kendi topluluğuna katmasıyla içinden çıkılmaz bir duruma geldi. KKTC, Avrupa Birliği'nin bu yeni üyesini yasadışı olarak görüyor ve kendisine danışılmadan böyle bir katılımın gerçekleştiğini savunuyor (1960'daki yapıyı şart koşuyor). Ayrıca Avrupa Birliği'ne katılan bu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıslı Türk halkını temsil etmiyor. Yasal olarak Avrupa Birliği düzenlemeleri tüm ada için geçerli olsa da, uygulamada adanın sadece güney bölümü Avrupa Birliği'nin üyelik yararlarının tadını çıkarıyor.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliği'nden KKTC'ye gönderilme sözü verilen yardım paketlerininin ulaşımını veto etmek için Avrupa Birliği'ndeki konumunu kullandı ve kendi üyeliğini KKTC'ye daha da baskı kurmak ve KKTC'ye yapılan desteklere son vermek için kullanmaktadır. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Antlaşması'nı imzalamasına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bu antlaşmayı tanımıyor olması bir anlaşmazlık konusu olmasına karşın, bu durum İngiltere ve ABD gibi ülkeler tarafından giderek olumsuz bir biçimde algılanmaktadır.
Hukuken Avrupa Birliği, KKTC'yi, yabancı bir ordu işgali altındaki Avrupa Birliği vatanı olarak ve bu sebeble yeni bir anlaşmaya ulaşılana kadar süresiz olarak Avrupa Birliği yasa/yasamalarından muaf tutulan bir ülke olarak düşünmeyi sürdürmektedir. Kuzey sakinlerinin seçim sürecine katılamaması gerçeğine rağmen, hâli hazırda koltukların sayısı Avrupa Meclisi'nde (6 koltuk) Kıbrıs'ın tüm nüfusu temel alınarak Kıbrıs için ayrıldı. Kıbrıslı Türk oyverenler 1960 yapısına benzemeyen bu yapıda (ki bu yapıda Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Meclisi'nde üyelerine ayrı ayrı oy verebiliyordu), Kıbrıs Sorunu'nun çözümüne kadar, geçerli statüko yüzünden, Avrupa Birliği Kıbrıs üyeleri için sadece Kıbrıslı Rumlar ile birlikte oy verebilmektedirler. 97 Kıbrıslı Türk oy kullanmıştır. Avrupa Birliği'nden, içine iki Kıbrıs üye eyelatini kabul etmek için henüz hiçbir destek yoktur.

Birleşmiş Milletler
1983 yılında BM iki Güvenlik Konseyi kararı aldı: KKTC'nin Tek Taraflı Bağımsızlık Kararı'nı yasadışı olarak kabul etti ve diğer BM üyesi ulusların bu hususta KKTC'yi tanımamasını şart koştu. BM'nin asıl amacı iki ayrı topluluğu tek bir fedaral yapıda biraraya getirmektir. KKTC, 1972'de Pakistan'dan ayrılan Bangladeş'i tanıması nedeniyle Birleşmiş Milletler'in yaptığını ikiyüzlülük olarak tanımlamaktadır. Yeşil Hat boyunca barışı koruyan BM Barışı Koruma Gücü hâlâ Kıbrıs'taki varlığını sürdürmektedir.

Türkiye
2005'te KKTC, Türk göçmenleri düzene sokmak için girişimlerde bulundu. Bunun sebebi istihdam açığı ve suç oranlarının artmasından kaynaklanıyordu. Bu KKTC ile Türkiye arasındaki ilk büyük çapta uyuşmazlıktı ve Türk egemenliğinin demografik statükosu etnik Türk göçmenleri ile sürdürülmek isteniyordu.

Dünya Posta Birliği
Dünya Posta Birliği, KKTC'yi ayrı bir ülke olarak tanımamaktadır ve KKTC'ye gönderilen tüm postalar, "ulaştırılamadı" olarak gönderene geri dönmektedir. KKTC bu sorunu çözmek için doğrudan Türkiye'yi alıcı adresi olarak göstermek zorundadır (bu adres "Mersin 10, Türkiye" olarak belirlenmiş olmalıdır)[kaynak belirtilmeli]. KKTC posta pulları 1965 ile 1980 yılları arasında bugünkü Zimbabve topraklarında kurulan Rhodesia tarafından tanınırdı.

Genel Görünüm
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin KKTC'nin uluslararası izolasyonunun ana kaynağına olan tutumu devam ederken, Kıbrıslı Türk insanlarına olan sempati, onların 2004'te Annan Planı ile başlayan ve yeniden birleşmeyi amaçlayan halk oylamasının başarısız olmasından beri yükselerek devam ediyordu. Bazı gözlemciler bu sayede devam eden yaptırımların kırılmaya başlayacağına inanıyorlardı. Çin Cumhuriyeti'ne benzer bir siyasî durum ile KKTC bitirilebilirdi. (Çin'in diplomatik ilişkileri sadece 22 ülke iledir; fakat diğer yönden ticaret, turizm ve spor için hiçbir engel yoktur ve gerçekte birçok ülke ile olan ilişkileri ekonomik ve kültürel kurumlar ile sağlanır.) Resmî tanımlamalar sadece İslam Konferansı Örgütü'nün (OIC) birkaç ulusunun (bunlar büyük olasılıkla Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Özbekistan'ın Türk devletleri sayılabilir) kısa dönemden orta döneme olan tanımlamalarına benzer olacak gibi gözüküyor. Diğer birçok ulus, BM Güvenlik Konseyi'nin çözümlerinden (550, 541),ki hâlâ adada kuvvet bulunduruyorlar, memnun değil.[kaynak belirtilmeli]KKTC, Türkiye'nin AB'ye katılma girişimlerini tamamen destekliyor. Bu girişimlerin bir parçası olarak, son zamanlarda Türkiye yeni AB üyeleri olan Gümrük Birliği'ni genişletmeyi öngeren bir protokole imza attı. Bu protokolde Türkiye'nin hâlâ tanımadığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de var. Fakat Türkiye buna rağmen beyannamede böyle bir tanımlama ile aynı anlama gelmediğinden emin ve yeni bir anlaşmaya ulaşılana kadar "Güney Kıbrıs'ın Kıbrıslı Rum Yönetimi" anlatımını kullanmamaya devam edecek. KKTC, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıması yönünde zorlamaya yönelik her hareketini, kendilerini destekten yoksun bırakacak izolasyon çabası olarak görmektedir. Türkiye, KKTC'yi tamamen terk etmeyeceğine söz verdi; ama yaklaşan AB müzakereleri ile bu sözler şiddetli bir biçimde test edilecek. Ayrıca Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, son zamanlarda Kıbrıslı Türklere, güneydeki Rumların tabiriyle "işgal edilmiş alan"'dan (KKTC) "hükûmet yönetimindeki özgür alan"'a (Kıbrıs Cumhuriyeti) gelmeleri takdirde onlara Rumlara tanınan hakların aynısını tanımayı vaat ediyor. Ve Kıbrıslı Türklere yapılan bu sözlere karşılık onlardan tek istenilen, ücretsiz Yunanca kurslarına katılıp Yunan dilini öğrenmeleri... Fakat bu verilen vaat, Türkler (Hem Kuzey Kıbrıs'taki hem de Türkiye'deki) tarafından inanılmıyor. Nitekim eğer 1960-1974 yılları arasında Kıbrıs'taki olaylar yaşanmasaydı, Kıbrıs Türkleri, Rumlar ile birlikte AB üyesi bir devlet içinde huzur içinde yaşayacaklardı.[kaynak belirtilmeli]

Uluslararası Örgütsel Üyelik
KKTC, İslam Konferansı Örgütü'nün bir gözlemci-devlet üyesidir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Kıbrıs Rum Kesimi birleşme çabaları
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Kıbrıs Rum Kesimi birleşme için ön anlaşma yaptılar. Ülkenin genel ismi Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti (İngilizce: United Federal Republic of Cyprus) kararlaştırıldı.
Son düzenleyen Safi; 12 Ocak 2017 18:45

Benzer Konular

8 Eylül 2016 / BYAYD SPEOPLE Türk ve İslam Dünyası
26 Mayıs 2015 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
12 Ocak 2017 / The Unique Türk ve İslam Dünyası
10 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Türk ve İslam Dünyası
12 Ocak 2017 / Misafir Cevaplanmış