Arama

Çanakkale Boğazı

Güncelleme: 16 Mayıs 2011 Gösterim: 19.500 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ocak 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çanakkale Boğazı
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  800px-Canakkalebogaz.jpg
Gösterim: 1652
Boyut:  31.7 KB
Çanakkale Boğazı

Çanakkale Boğazı, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan boğazlardan birisidir.
Asya ile Avrupa kıtalarının birbirine bağlayan boğazda köprü yoktur. Kıtalar arasında ulaşım feribotlarla sağlanır. En derin noktasının derinliği 167 metre olan boğazın ortalama derinliği 65 metredir.
Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı'nın iki katıdır ve en dar yeri orta tarafında 1300 m'dir. Burası güneyde Çanakkale kenti kuzeyde Kilitbahir'in olduğu yerdir. Boğazın en geniş yeri 7 km, uzunluğu 60 km'dir.
Batıdan boğaza girilirse Rumeli kıyısı boyunca Seddülbahir, Kirte, Kilitbahir, Eceabat, Boğalı, Büyük Anafarta, Kumköy, Uzundere, Küçük Anafarta, Cumalı, Bayırköy, Burgaz, Gelibolu, Yeniköy ana yerleşimleri görülecektir. Anadolu tarafında ise Kumkale, Erenköy, Kuzuköy, Çanakkale, Nara, Yapıldak, Bergos, Lapseki, Çardak yerleşimleri vardır. Boğazın Rumeli kıyısı Tekeburun'dan Çankaya burnuna, Anadolu kıyısı Kumkale burnundan Çardak'a uzanır.
Çanakkale Boğazı Birinci Dünya Savaşı'nda tarihte ender rastlanan bir savaşa ev sahipliği yapmış; bu savaş sonucunda toplam 150,000 kişi hayatını kaybetmiş; savaşın sonucunda Çanakkale Geçilmez sözü Dünya'ya ispatlanmıştır.

İstiklal Savaşı'nda Çanakkale Boğazı
Boğazın her iki yakasında kaleler vardır. İlk defa Türk kuvvetleri 1356'da Süleyman Paşa ile Çimenlikhisar kalesini fethetti, Çardak kalesini yaptı. Yıldırım Beyazıt Bizans surlarını yıkıp iç kaleyi düzeltti. Fatih Sultan Mehmet, Rumeli'de Sestos (Kilidülbahir-deniz kilidi), Anadolu'da Aydos (Seddülbahir-deniz seti) kalelerini yaptı.
Çanakkale savunma komutanı Tümgeneral Cevat Paşa idi. Müstahkem mevki komutanı ise tugay komutanı Esat Paşa'ydı. Yardımcısı Albay Weber'di. Bu bölge Osmanlı'da Gelibolu Sancağı adıyla kayıtlıydı. Kuvvetler, Tekirdağ'daki 3. Kolorduya bağlıydı. 7, 8, 9. tümenlerde 511 subay, 15.000 asker, 2.000 hayvan bulunuyordu. (Erickson 2003:106)
2 Ağustosdaki seferberlik ilanından sonra bu bölgedeki personel sayısı 29.000'e çıkmıştı. Almanya, Koramiral von Usedom'u 500 uzmanıyla yolladı. Silahlar, şubat 1915'de 25.000 tüfek, 8 makineli, 263 top ve takviyelerle 34.500 askerdi. Savunma hatları dış, ara, iç hatlar olarak üç kısımdı. Dış hatlar Kumkale ve Seddülbahir'di. Savunma obüs topları, sualtı mayınları, denizaltı ağları ve ağır toplardan ibaretti. 312 obüsün başında kuzeyde Binbaşı Rıfat, güneyde Yüzbaşı Ali, Binbaşı Halit, Binbaşı Hasbi vardı. 1. Ordu kuzeyde, 2. Ordu güneyde konuşlandı.
18 Mart'taki İngiliz-Fransız gemileri saldırısını Türkler çökerttiler. 3 zırhlı gemi battı, 3'ü yaralandı. 24 Martta 5. Ordu faaliyete geçti. Başında 17 tümene komuta eden Liman von Sanders vardı. Karargah Gelibolu'daydı. Kurmay başkanı Yarbay Kazım Bey'di. Yardımcıları Yüzbaşı Muhlmann ve Prigge. Almanlar, Osmanlı üniforması giymişti. 1. Ordu başında Freiherr von der Goltz vardı. Güney Gelibolu'daki kuvvetlerin başında Esat Paşa, Kumkale'de Albay Weber, Bolayır'da Albay von Sodensten bulunuyordu.
25 Nisan saldırıları: Düşman kuzeyde 6 yerden, güneyde Kumkale ve Saros'tan taarruza geçti. Anzaklar Arıburnu'na çıktı. Burada 19. tümen ve 57. Alay komutanı Mustafa Kemal'di. Askerlere "size ölmeyi emrediyorum" dedi. Conkbayırı muharebelerinde 57. Alay'ın hepsi şehit oldu. Güneyde, Aytepe ve Gözcübabatepe'de Yahya Çavuş'un kahraman direnişi vardı.
1 Mayısta Osmanlı kolorduları karargah kurdu. Seddülbahir'de von Sodenstern ve Arıburnu'nda Esat Paşa. Düşman Seddülbahir'de saldırdı. Kirte muharebeleri savaşın en kanlı cepheleriydi. 13, 14, 16. tümenler cepheye gitti. İstanbul'dan 2. tümen geldi. Burada 13.000 asker şehit oldu. 23 mayısta geçici ateşkes ilan edildi. 4 hazirandaki 3. Kirte muharebesini de kaybeden düşman çekildi.
21-22 haziranda Fransızlar Seddülbahir'de bozguna uğradı. 28-29 haziranda da İngiliz-Anzak saldırısı püskürtüldü. Faik Paşa, Rafet Paşa kahramanca direndiler. 30 haziran-5 temmuz Türk karşı saldırısı başarısız oldu. 16.000 kayıp verildi. 12 temmuzda İngilizlerin saldırısı yine başarısızlıkla sonuçlandı. 5. Ordu tümenleri ağır kayıplar verdi, tümenler alay düzeyine indi. Weber'in yerine Vehip Paşa geldi, 2. Ordu takviye etti.
6 Ağustosta İngilizler Suvla'ya, sarıbayıra çıktı. Burada, Anafartalar Grubu komutanı olan Albay Mustafa Kemal düşmanı kıyıya kadar sürdü. 12 ağustosta Şahinsırtı muharebelerinde Mustafa Kemal'e şarapnel isabet etti, saati onu korudu. 15 ve 27 ağustostaki İngiliz saldırıları başarısız oldu. Burada 3860 asker şehit düştü. Cesetler her yeri kapladı, sıcakta kokuştu. Düşman bir ara Kocaçimen'e çıktı. Kerevizdere ve Conkbayırı muharebelerinde göğüs göğüse muharebeler oldu. Üstteğmen Nafiz Çakmak Conkbayırı'da şehit oldu.
Kara torpilleri içinde 50 kg nitratdöpotasyum vardı, patladığında 2 km'lik alanı titretiyor, askerleri toprağa gömüyordu. Onun için bu Gelibolu Yarımadası boydan boya şehitliktir. Bu cephede 4 hareket grubu oluşturuldu: Anafartalar'da Mustafa Kemal, Arıburnu'nda Esat Paşa, Seddülbahir'de Vehip Paşa, Asya'da Mehmet Ali Paşa. Tümen sayısı 20'ye çıktı. Tuğgeneral Hasan Paşa takviyeye geldi.
Eylülde Bulgaristan savaşa girince, Almanya'dan silah ve cephane kolaylıkla gelmeye başladı. Vehip Paşa'nın yerine Cavit Paşa geldi. İzmir'den 20. tümen yardıma koştu. Türk ordusu düşmana karşı genel taarruza geçmeden önce, düşman sessizce savaş alanından çekilerek Çanakkale'yi terk etti. 19 aralıkta zafer Liman von Sanders'e bildirilince Sanders "Allah'a şükür" dedi. O da Enver Paşa'ya durumu bildirerek Gelibolu'nun temizlendiğini bildirdi. 8,5 ay süren savaş bitmişti. Yaralıların taşınması, şehitlerin gömülmesi aylarca sürdü. 21.000 asker hastanede öldü.
Son Çanakkale gazisi Hüseyin Kaçmaz 1994'te 110 yaşında öldü. Son Anzak askeri de 1997'de öldü. (Dündar 1993)

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Mayıs 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Çanakkale Boğazı
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  canakkale_bogazi.png
Gösterim: 6578
Boyut:  19.1 KB

Çanakkale Boğazı, Ege Denizi ile Mar­mara Denizi'ni birbirine bağlarken gerçekte İstanbul Boğazı ile birlikte Akdeniz ile Kara­deniz'i de birbirine bağlar. Bu iki boğaz Asya ile Avrupa'yı da birbirinden ayırır. Çanakkale Boğazı günümüzden 2,5 milyon yıl önce akar­suların açtığı geniş ve derin bir vadinin sular altında kalmasıyla oluşmuştur. Uzunluğu Ru­meli yakasında 78 kilometreyi, Anadolu ya­kasında 94 kilometreyi bulan boğazın kıyıları İstanbul Boğazı'na oranla daha az girintili çıkıntılıdır. Kıyılarda denizin yer yer aşındır­dığı kayalar dik yamaçlar oluşturur. Ama özellikle Anadolu yakasında akarsuların dö­küldüğü yerlerde küçük düzlükler ve kumsal­lar vardır. Buralarda akarsuların sürüklediği kum ve çakıllarla deniz sığlaşmıştır. Özellikle Çardak ve Nara burunlarının sığ kıyıları, görüş uzaklığının azaldığı sisli havalarda ge­milerin karaya oturmasına neden olur. Boğa­zın akıntıları kum ve çakıl birikintilerini sürüklediğinden bu sığlıklar fazla geniş de­ğildir.
Çanakkale Boğazı'nda üst ve alt olmak üzere ikili akıntı vardır. Üst akıntı Karadeniz' den gelen az tuzlu suların Akdeniz'e doğru yönelmesinden kaynaklanır. Hızı değişken olan üst akıntının derinliği boğazın Marmara girişinde 20 metreye ulaşırken, Ege çıkışına doğru 10 metreye düşer. Alt akıntı ise Akde­niz'in tuzlu ve ağır sularını Marmara'ya taşır. Boğazın ortasında kuzeyden güneye 50 metre derinliğinde bir oluk uzanır. Bu oluk üzerinde yer yer elips biçimli derin çukurlar vardır. Derinlik Nara Burnu önünde 102 metreye, Çanakkale ile Kilitbahir arasında ise 109 metreye ulaşır. Boğazın en dar yeri 1.375 metre ile Kilitbahir-Çimentabya arasıdır. En geniş yeri ise 8.275 metreyle Domuzderesi kıyıları ile Erenköy kıyıları arasıdır.
Çanakkale Boğazı çok çeşitli balıkların göç yoludur. Balıklar mevsimlere göre Karade­niz'den Ege'ye, Akdeniz'e, oradan da Kara­deniz'e gider gelirler. Boğazda balık türü hem çok çeşitli, hem çok boldur. İstavrit, kefal, camgöz, kolyoz, levrek, lüfer, orkinos, pala­mut gibi balıklar en çok avlananlardır. Boğaz bu açıdan en verimli sularımızdan biridir. Ama son yıllarda hızla artan deniz kirlenmesi yüzünden balık türleri ve sayısının azalması en­dişe verici boyuttadır.
Çanakkale Boğazı birçok tarihsel olaya sahne olmuştur. Ayrıca Yunan mitolojisinde bu yöreyle ilgili birçok efsane vardır. Bu efsanelerden biri kral oğlu olan Leandros ile ilgilidir. Leandros, sevgilisi Hero ile buluşmak için her gece boğazı yüzerek bir kıyıdan ötekine geçermiş. Çanakkale Boğazı'nın Yu­nan mitolojisindeki adı Hellespontos'tur. Helle Denizi anlamına gelen Hellespontos adı Tesalya Kralı Athamas'ın kızı Helle'den gelir. Söylenceye göre Helle kardeşi Phriksos ile üvey annesinin zulmünden, altın postlu ve kanatlı bir koçun sırtına binerek kaçarken Çanakkale Boğazfnda denize düşüp boğul­muştur (bak. Altın Post).
Boğazın kıyısındaki Truva kenti, Homeros'un İlyada'ûa anlattığı ünlü Truva Savaşı' nin geçtiği yerdir (bak. Truva Savaşı). Batıda Çanakkale Boğazı genel olarak Dardanelles (Dardanel) adıyla bilinir. Bu ad, Çanakkale' nin 10 km güneyindeki antik Dardanos ken­tinden gelmektedir. Kıyılarda ayrıca, eski dönemlerden kalma birçok hisar vardır. Bu­radaki savaşların en ünlülerinden biri de İÖ 480'de büyük Pers Kralı Kserkses'in Yunanlı­larla yaptığı savaştır. Kserkses gemilerin yan yana dizilmesiyle oluşan bir köprüyle Çanak­kale Boğazı'nı geçmiştir. Büyük İskender de İÖ 334'te aynı yöntemle boğazı geçmiş ve Asya'yı fethetmeye girişmiştir. I. Dünya Sa­vaşı sırasında, 1915'te İngiliz ve Fransız deniz kuvvetlerine geçit vermeyen Türk ordularının olağanüstü direnişi, boğazdaki son savaştır (bak. Çanakkale Savaşları).

Ad:  canakkale_bogazi.jpg
Gösterim: 8049
Boyut:  30.2 KB

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
27 Mayıs 2009       Mesaj #3
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Marmara ve Ege denizleri arasında, Gelibolu yarımadası ile Biga yarımadasını ayıran 61.116 kilometre uzunluğunda bir deniz geçidi. Kuzeydoğu güneybatı yönlerinde uzanan, ortasındaki bir bölümü kuzey-güney yönünü takip eden boğaz, kuzey tarafından 1.244 -5.888 kilometre, güney tarafında ise 3.600 - 7.407 kilometre genişliktedir.Derinliği ise 60 - 103 metre arasında değişmektedir.

Boğazın çevresi dağlık ve arızalı bir yüzeyden ibarettir. Bu yüzeyi çoğu yerde ormanlarla kaplıdır.

Boğazda, biri altta Ege denizinden Marmaraya doğru, öbürü üstte Marmaradan Ege denizine doğru birbirine paralel iki akıntı vardır. Alttaki akıntı, üsttekinden daha tuzludur.

Karadenizi Akdenize bağlayan, aynı zamanda Anadolu ile Trakyayı birleştiren bir geçit yeri olması bakımından Çanakkale Boğazının jeopolotik durumu çok önemlidir. Bu sebeple birçok tarihî olaylara sahne olmuştur.

Buraları M. Ö. XIII. yüzyılda Yunanistanda oturan Arkaialar tarafından zapt edilmiş, daha sonraları İonialliların kurdukları kolonilerin eline geçmiş, uzun yıllar Bizanslıların elinde kalmıştır. XIV. yüzyıl başlarında Osmanlı Devletinin gelişmeler kaydetmesi üzerine boğaza devamlı akınlar başlamış, Osmanlılar, Çanakkale Boğazı üzerinden Avrupaya doğru akmaya başlamışlar ve Çanakkale Boğazı kıyılarını Türk egemenliğine sokmuşlardır. 1453 te İstanbulunda Türkler tarafından alınması üzerine, Karadenizi Akdenize bağlayan İstanbul ve Çanakkale Boğazları, tam ve kesin olarak Türk egemenliğine geçmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, düşman kuvvetlerinin İstanbula ulaşmak için buralarda Türk kuvvetleri ile yaptıkları savaşlar, düşman kuvvetlerinin başarısızlıkları ile sonuçlanmış, ancak Birinci Dünya Savaşından Osmanlı İmparatorluğunun yenilgi ile çıkması ve Sevr antlaşmasını imza etmesi üzerine, İstanbul Boğazı ile birlikte Çanakkale Boğazı da , “Boğazlar Komisyonu” nun idaresine bırakılmıştır. 1936 tarihinde imza edilen Montrö antlaşması ile de İstanbul Boğazı ile birlikte Çanakkale Boğazının tam ve kesin olarak kontrolü Türkiye Cumhuriyetine bırakılmıştır.


Çanakkale Boğazı, Kasım 1914 – Nisan 1915

1914 yılının Ağustos ayının başlarında, Avrupa’da Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde, ilk başta ne İttifak (Almanya ve Avusturya-Macaristan) ne de İtilaf Devleri (Britanya, Fransa ve Rusya) tarafını seçen Osmanlı İmparatorluğu tarafsız kaldı. Ancak Türkiye, Çanakkale Boğazı’nı 27 Eylül 1914 tarihinde Britanya, Fransız ve Rus gemilerine kapattı ve durum giderek savaşa doğru sürüklendi. 29 Ekim 1914 günü, görünüşte Türk konrolünde olan Alman savaş gemileri, Rusya’nın Karadeniz’deki limanlarını bombaladı. O an, Türkiye kendisini kaçınılmaz bir şekilde Alman etkisi altında buldu ve 5 Kasım 1914 günü Britanya ve Fransa Osmanlı İmparatorluğu’na karşı resmen savaş ilan etti.


123dmi
Kraliyet Donanması savaş gemisi Cornwallis Türk mevzileri üzerine ateş ederken. Suvla Limanı, Gelibolu, Aralık 1915. [AWM (Avustralya Savaş Müzesi) H10388]


1914 yılının sonlarında, kuzey Avrupa’daki savaş siperlerde kilitlendiğinde, Britanya, Almanya’ya saldırmak için sözde daha zayıf başka bir cephe aradı. Donanmayla yapılacak bir saldırıyla Çanakkale Boğazı’nı geçip, Türk başkenti İstanbul’a ilerlemeye karar verdiler. Böylece, Britanya Donanması karşısında Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya’ya yardımı sözde parçalanacak ve kararsız olan Bulgaristan ve Romanya gibi doğu Avrupa devletleri, savaşa İtilaf Devleri saflarında 1katılacaklardı.


Başından beri, Türkiye’nin Britanya donamasının tehditine karşı aldığı tedbir Çanakkale Boğazı’ndaki müstahkem mevkileri sağlamlaştırmaktı. Boğaza boydan boya mayın döşenmiş, her iki yakaya da seyyar toplar konuşlandırılmış ve kalelerdeki çeşitli bataryalar savaşa hazır hale getirilmişti. Britanya savaş gemileri, 3 Kasım 1914 günü, yani resmen savaş ilan edilmesinden önce, Gelibolu Yarımadası’nda bulunan Seddülbahir ve Hacı İlyas Burnu’nun dış tarafında kalan kaleleri ve Asya kıyısındaki Kumkale’yi bombardıman ettiler. Britanya savaş gemileri, Şubat 1915 sonlarında, topların imha edilmesi görevini tamamlamak için geri döndüler ve bu görev için, Kraliyet Deniz Piyadeleri iki yerde karaya çıkarıldı.


1234l
Çanakkale Boğazı’nın Gelibolu sahilinde bulunan Kilitbahir Kalesi, 2005. Kale 1452 yılında Osmanlı Sultan’ı II. Mehmet (Fatih) tarafından yaptırılmıştır.


Çanakkale Boğazı’nın iç kısımlarındaki savunma hattı, kolayca geçilemeyeceğini kanıtladı. Büyük savaş gemilerinin kalelere yaklaşıp vurabilmesi ve Çanakkale Boğazı’nın en dar yerine ulaşması için, mayınların temizlenmesi gerekiyordu. Ancak, Britanyalıların mayın tarama gemisi gibi donatılan balıkçı teknelerinin, kıyıdaki bataryalara kolay lokma olmaları yüzünden mayın temizleme çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Sonunda, aralarında Kraliyet Donanması’nın en modern drednotu olan Queen Elizabeth’in de bulunduğu 16 Britanya ve Fransız savaş gemisi ve kruvazörünün, mayınları savunan kaleler üzerine büyük çapta bir saldırı düzenlemesi kararlaştırıldı.

Bu muazzam donanma, 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı’ndan içeri girdi. Savaş gemileri, boğazın 12 kilometre kadar içerisinden, boğazın dar yerinde bulunan kaleleri (Çimenlik ve Kilitbahir) ve Kepez Burnu’nun güneyindeki Dardanos Tabyası’na top mermisi yağdırdı. İlk başta bombardıman başarılı olurmuş gibi görününce, mayın tarama gemileri çağrıldı, ancak o sırada Fransız savaş gemisi Bouvet bir mayına çarptı (Gelibolu kıyısındaki bataryalardan atılan bir top mermisi de buna isabet etmiş olabilir) ve 600 mürettebatı ile birlikte bir kaç dakika içinde battı. Daha sonra iki Britanya savaş gemisi de battı. Mayın tarama gemileri bir kere daha Türk topçularının isabetli ateşi karşısında çok az ilerleme kaydebildiler. O gece, Britanyalılar denizden saldırılarına devam etmeme kararına vardılar ve Türkiye, dünyanın en büyük deniz kuvveti karşısından bir zafer kutladı.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
16 Mayıs 2011       Mesaj #4
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

Çanakkale Boğazı

images?qtbnANd9GcSf709KYvlElSd6pf3xOn7ItHmP kPHz1xVo5EtMP41zwEhvp kHw

Gelibolu Yarımadası ile Anadolu kıyıları sırasında, Marmara Denizi'ni Ege Denizi'ne bağlayan boğaz. Yaklaşık 65 km. uzunluğuyla İstanbul Boğazı'nın iki katıdır. En geniş yeri 6.5 km, en dar yeri 1,3 km.dir. Boğazın karşılıklı kıyıları arasında yer yer darlaşmalar görülür. Çanakkale Boğazı'nın dibinde, 60 m. derinliğinde bir oluk, boğazı baştan başa geçer. Yer yer daha derin çukurlara da rastlanır. Çanakkale Boğazı'nda da İstanbul Boğazı'nda olduğu gibi iki türlü akıntı vardır. Az tuzlu üst akıntı ve çok tuzlu alt akıntı. Üst akıntı kuzey-güney doğrultusunda, alt akıntı güney-kuzey doğrultusundadır. Çanakkale Boğazı'nın eğimi, İstanbul Boğazı'ndan azdır. Bu yüzden akıntı da fazla değildir. Ancak lodoslu günlerde üst akıntının hızı iyice artar ve bir üst akıntı hareketi belirir. Çanakkale Boğazı'nın kıyılarındaki bitki örtüsü genellikle Akdeniz Bölgesi'nin alçak yörelerinde görülen "maki"lerdir. Çok önemli olan coğrafî yeri nedeniyle tarihin en eski çağlarından beri çeşitli askerî hareketlere sahne olmuştur. Bunlardan sonuncusu ve en önemlilerinden biri de I. Dünya Savaşı'nda, 1915'te Türkiye'nin İtilâf Devletleri donanmalarına karşı kazandığı deniz savaşıdır.

Benzer Konular

26 Ağustos 2022 / nünü Osmanlı İmparatorluğu
19 Nisan 2010 / The Unique Eğitim Bilimleri
7 Nisan 2015 / ahmetseydi Cevaplanmış
14 Mart 2010 / Misafir Deniz Bilimleri