Arama

Trabzon

Güncelleme: 25 Ekim 2016 Gösterim: 39.506 Cevap: 15
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
18 Eylül 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Trabzon

Ad:  trabzon1.jpg
Gösterim: 1029
Boyut:  63.8 KB

Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü’nde il ve il merkezi kent.
Sponsorlu Bağlantılar

Yüzölçümü 4.685 km2 olan Trabzon ili doğuda Rize, güneydoğuda Bayburt, güneyde Gümüşhane, batıda Giresun illeri, kuzeyde de Karadeniz’le çevrilidir.

1990’da nüfus açısından Karadeniz Bölgesi’nin dördüncü, ama nüfus yoğunluğu en yüksek iliydi. Aynı yıl Türkiye’de kilometre kareye 73 kişi düşerken, Trabzon ilinde 170 kişi düşüyordu.

Doğal yapı


Ülkenin yüzölçümü oldukça küçük illerinden biri olan Trabzon, akarsu vadileriyle derin biçimde yarılmış dağlık ve engebeli alanlardan oluşur. Doğu Karadeniz Sıradağlanna bağlı kıyı dağlarının yüksek kesimlerinden Karadeniz kıyısına kadar uzanan Trabzon ilinin doğal bitki örtüsü, doğu ve batıda komşusu olan iller gibi çok zengindir. Kıyıdan hemen sonra yer yer duvarı andıran biçimde yükselen, kabaca doğu-batı doğrultusundaki bu dağlar, güneye gidildikçe yumuşak bir eğimle daha da yükseldikten sonra, il sınırlan dışında Çoruh ve Harşit yarma vadilerine doğru oldukça dik yamaçlarla alçalır.

Trabzon ilinin güney kesimini doğu-batı doğrultusunda uzanan Haldizen, Soğanlı, Trabzon ve Zigana dağları engebelendirir. Yer yer 3.000 m’yi aşan bu dağların yüksek kesimleri doğal sınır oluşturur. İlin en yüksek noktalan güneydoğudaki Haldizen Dağında 3.193 m’ye erişen Karakaya Tepesi ile güneydeki Çakırgöl Dağının doruğudur (Deveboynu Tepesinde 3.082 m). Kuzeye bakan kesimleri bol yağış alan bu dağlar kızılağaç, gürgen, kayın, göknar ve ladinden oluşan yoğun bir orman örtüsüyle kaplıdır. Güneye bakan yamaçlarında ise san çam ormanlan vardır. Ormanın üst sınınnm geçtiği 2.000-2.100 m yükseklikten sonra rastlanan Alp tipi çayırlarla kaplı yaylalar (örn. Mulfat, Sultanmurat, Vartan, Lişit, Çevlik, Paparza, Beypınar, Haçka) sayfiye olarak ve hayvancılık açısından önem taşır.

İl topraklanndan kaynaklanan sulann tümü Karadeniz’e dökülür. Bu suları toplayan akarsulardan başlıcalan Solaklı Çayı, Karadere, Değirmendere, Foldere ile Baltacı, Yanbolu ve Kale dereleridir. Fazla yağış, gevşek ve kaygan arazi yapısı ve akarsulann derin biçimde yardığı bazı dik yamaçlardaki cılız bitki örtüsü ilin çeşitli yörelerinde zaman zaman can ve mal kaybına yol açan sel ve heyelanlara neden olur. Sera Gölünün ortaya çıkmasına yol açan heyelan, 1988’de Maçka ilçesinin Çatak köyünde 64 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan heyelan, 19-20 Haziran 1990’da ilde 4 kişinin kaybolup 39 kişinin yaşamını yitirdiği öğrenilen sel, bu doğa olaylarının en önemli örneklerindendir.

Trabzon ilindeki başlıca göller, Çakırgöl Dağındaki buzyalağı gölü ile Sera Gölü ve Uzungöl adlı heyelan gölleridir.
Fazla girintili çıkıntılı olmayan Karadeniz kıyısında akarsuların taşıdığı alüvyonların yığılmasıyla küçük düzlükler oluşmuştur. Doğal plajlara da rastlanan bu kıyıdaki başlıca çıkıntı, Akçaabat ile Vakfıkebir arasında ilin en kuzey noktasını oluşturan ve Fener Burnu adıyla da bilinen Yoroz (Yeros) Burnudur. Kuzeybatı rüzgârlarına (karayel) kapalı Akçaabat koyu ise doğal liman özelliği taşır.

Ekonomi.


Halkının yüzde 70’e yakım kırsal kesimde yaşayan Trabzon ilinde ekonomi fazla gelişmemiştir. Ekonomik olanakları kıyı kesimine göre daha kısıtlı olan iç kesimdeki ilçeler göç nedeniyle nüfus yitirmektedir. II halkı geçimini genellikle tarım, balıkçılık, ormancılık ile bu ekonomik etkinliklere dayalı sanayi ve ticaretten sağlar.

1989’da yetiştirilen başlıca bitkisel ürünler ile bu ürünlerin miktarları şöyleydi: 138.628 ton patates, 115.558 ton yaş çay yaprağı, 74.361 ton fındık ve 73.354 ton mısır. Aynı yıl Türkiye yaş çay yaprağı üretiminin yüzde 17’sı, fındık üretiminin de yüzde 14’ü Trabzon ilinde gerçekleştirildi. Öteki bitkisel ürünler elma, armut, domates, fasulye, karalahana ve tütün ile az miktarda mandalina, portakal, ceviz, incir, dut ve zeytindir.

Yaylacılık yöntemiyle çok sayıda sığır yetiştirilen ilde hayvancılık önemli bir gelir kaynağıdır. Sığır soylarının ıslahına yönelik yapay ve doğal tohumlama çalışmaları yapılan ilde süt üretimi amaçlı besicilik gelişmektedir. Ayrıca koyun yetiştirilmekte, modern kovanlarla arıcılık yapılmaktadır. Kıyı yerleşmelerinde yaşayanlardan bir bölümünün başlıca gelir kaynağı balıkçılık ve gemiciliktir. Ama 1980’lerin sonlarında Karadeniz’de görülen balık azalması balıkçılığı olumsuz biçimde etkilemiştir. Orman açısından zengin olan ilin dağlık kesimlerinde yaşayanların bir bölümü taşıma, ağaçlandırma, kesim gibi işlerde sürekli ve mevsimlik işçi olarak çalışır.

Trabzon ilinde büyük ölçekli bir kuruluşa rastlanmaz; sanayi daha çok tarım, balıkçılık ve ormancılığa dayanır. Başlıca sanayi kuruluşları süt ürünleri, un ve unlu ürünler, çay, hamsi konservesi, balıkyağı, balık unu, yem, deri işleme, hazır giyim, orman ürünleri, çimento, tuğla ve kiremit, metal eşya, katgüt, lastik ayakkabı ve yapay sünger fabrikalarıdır. Tekel’e bağlı yaprak tütün işletmesinden başka birçok fındık kırma atölyesi de olan ilin kıyı kesiminde tekne yapım yerleri vardır. Metal eşya ve makine üretimi, dokumacılık, orman ürünleri işleme ve gıda dallarından oluşan küçük sanayisi oldukça gelişmiş düzeydedir. Trabzon yöresinin başlıca geleneksel el sanatları ağaç işçiliği, bakırcılık ve dokumacılıktır. Yörenin en tanınmış el ürünleri şimşir kaşık ve Sürmene bıçağı ile Trabzonlu kadınların gümüş ve altın telleri hasır örgü biçiminde işlediği Trabzon bileziğidir.

Trabzon ili yeraltı kaynakları açısından fazla zengin sayılmaz. Merkez ilçe yöresinde bakır-kurşun-çinko ve çimento hammaddesi, Araklı yöresinde bentonit, kaolin, manganez ve tuğla-kiremit hammaddesi, Arsin yöresinde tuğla-kiremit hammaddesi, Of ve Sürmene yörelerinde bakır-pirit, Vakfıkebir yöresinde kurşun-çinko, Yomra yöresinde de kireçtaşı içeren cevher yatakları vardır.

Eski bir yerleşim alanı olan Trabzon, tarihsel değerlerin yanı sıra doğal güzellikler açısından da zengin bir ildir. Maçka ilçesinde 1987’de kurulmuş olan Maçka- Altmdere Vadisi Milli Parkı, bu ulusal parktaki Sumela Manastırı ve Trabzon kentini her yıl çok sayıda turist ziyaret eder.

Tarih.


Rize il sınırı yakınında yapılan sondajlarda ele geçen buluntular, Kalkolitik Çağla Tunç Çağında (İÖ 5500-1000) bu yörede insanların yaşadığını göstermiştir, ilkçağda Khalyblerin yurdu olan yörede Miletoslular İÖ 7. yüzyılda bir ticaret kolonisi kurdular. Aynı yüzyılda Kimmerlerin yağmaladığı yöre, İÖ 6. yüzyılda Perslerin egemenliğine girdi ve Pontus Kapadokyası adı verilen satraplık sınırları içinde yer aldı. İÖ 4. yüzyıl sonunda kurulan Pontus Krallığı’na bağlandı, İÖ 66’da Roma yönetimine girdi. Roma döneminde önce Pontus Polemoniacus, sonra da Galatia-Kappadokia adlı yönetsel birimlerin sınırlan içinde yer aldı. Bizans döneminde Khaldia Theması’na bağlandı.

Konstantinopolis’in (İstanbul) Latinler tarafından işgal edilmesi üzerine Komnenos hanedanı, 1204’te Gürcü kraliçesi Tamara’nın yardımıyla bu yörede Trabzon İmparatorluğu’nu kurdu. Trabzon yöresi II. Mehmed (Fatih) tarafından 1461’de Osmanlı topraklanna katıldı; kıyılan, 17. yüzyılın ilk yansında Zaporojye Kazaklannın saldırısına uğrayarak yağmalandı. Osmanlı dönemi boyunca Celali Ayaklanmalan’ndan etkilenen yöre halkı âyanlann topladığı ağır vergi yükü altında ezildi. 1810’da Rusların saldınsına uğrayan yörede 1834’e değin yerel beylerin çıkardığı çeşitli ayaklanmalann bastınlması Osmanlı Devleti’ni oldukça uğraştırdı.

1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Kafkasya’dan gelen göçmenlerden bir bölümü Trabzon’a yerleştirildi. 1895’te de bir Ermeni ayaklanmasına sahne olan Trabzon yöresi 19. yüzyıl sonunda Trabzon vilayetinin yönetsel sınırları içindeydi. 20. yüzyıl başlarında Rumlar ve Ermenilerin de bulunduğu Trabzon vilayetinin nüfusu 1 milyondan fazlaydı. I. Dünya Savaşı başlarında Rus donanması Trabzon kıyılarını birçok kez bombaladı. 18 Nisan 1916’da hemen hemen tümüyle Rus ordusunun eline geçen ve halkının bir bölümü başka bölgelere göç eden yörede etkinliklerini artıran silahlı Rum Pontos ve Ermeni çeteleri, 1917 Sovyet Devrimi’nden sonra geri çekilen Rus ordusunun yerini aldı.

Trabzon 24 Şubat 1918’de 37. Tümen tarafından bu çetelerin işgalinden kurtarıldı. Mondros Mütarekesi’nden sonra Pontos çetelerinin eylemlerinin artması üzerine Trabzonlular Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ni kurdular. Kurtuluş Savaşı sırasında Trabzon’daki önemli olaylardan biri de Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) önderi Mustafa Suphi’yleÇ) karısı ve 13 arkadaşının öldürülmesidir. Bu konudaki gerçek tam olarak aydınlığa çıkmamış olmakla birlikte, 28-29 Ocak 1921’de bindirildikleri motor Karadeniz’e açıldığında Yahya Kâhya adıyla da anılan Trabzonlu kayıkçılar kâhyası Yahya ile adamları tarafından öldürülüp denize atıldıkları bilinmektedir. Enver Paşa yanlısı olarak tanınan Yahya Kâhya da bu olaydan kısa bir süre sonra, 3 Temmuz 1922’de Trabzon yakınlarında pusuya düşürülerek öldürüldü. Kurtuluş Savaşı sona erdiğinde Anadolu’nun başka kesimleri gibi Trabzon yöresi de önemli ölçüde harap olmuş durumdaydı.

Kentin yapısı.


Trabzon kenti, İÖ 7. yüzyıl başlarında Miletoslu denizcilerin Karadeniz kıyısında kurdukları ticaret kolonilerinden biridir. Kentin yer aldığı yörenin dağlardan kıyıya doğru masayı andıran setler halinde alçaldığını gören Miletoslular, bu liman yerleşmesine Eski Yunancada “masa” anlamına gelen trapeza sözcüğünden türettikleri Trapezous adını verdiler. Çeşitli kaynaklarda Trapezus, Trapezunda ve Trapezund biçiminde geçen kentin adı zamanla Trabzon’a dönüştü.

Roma döneminde limanın yanı sıra saray, tapmak ve sukemerleri yapılarak bayındır hale getirilen kent aynı zamanda önemli bir askeri üstü. Bizans döneminde ticari ve dinsel bir merkez olan yerleşme, 13. yüzyıl başlannda kurulan Trabzon İmparatorluğumun başkenti yapıldı. Anadolu Selçukluları ile Timur’un uzun kuşatmalara karşın alamadıkları kent, Osmanlı döneminde önce eyalet, sonra da vilayet merkezi oldu. I. Selim (Yavuz) şehzadeliği sırasında burada sancakbeyliği yaptı. 1867’de çıkan bir yangında kent önemli ölçüde zarar gördüyse de daha sonra onarılarak yeniden düzenlendi. 8 ve 11 Şubat 1915’te Rus donanmasının top ateşi ve bir uçağın bombardımanıyla önemli ölçüde tahrip oldu, bu arada 1.000’den çok insan yaşamını yitirdi. Yüzyıllardır İran’la Mezopotamya’dan gelen yolların Karadeniz’e ulaştığı noktadaki önemli bir liman ve ticaret merkezi olan Trabzon kenti günümüzde de bu konumunu sürdürmektedir. 19. yüzyıl sonlarında yarıya yakını Rum ve Ermenilerden oluşan kent nüfusu yaklaşık 35 bindi. Kurtuluş Savaşı’ndan harap bir halde çıkan kentte Cumhuriyet’in ilk yıllarında ancak 20 bin kişi yaşıyordu. 1950’de 33.990 olan nüfus, 1960’ta 53.039’a, 1970’te 80.795’e, 1980’de 108.403’e ulaştı. 1990’da da 143 bini aştı.
Ad:  trabzon9.jpg
Gösterim: 900
Boyut:  72.6 KB

Trabzon kenti Boztepe ve Soğuksu Tepesi ile Karadeniz kıyısındaki küçük bir koy arasındaki alanda kurulmuştur; tarihsel çekirdeği Tabakhane ve Zağanos derelerinin ortasmdadır. Karadeniz kıyı yolu boyunca çizgisel bir gelişme gösteren kentin yakın bir gelecekte doğuda Yomra kasabası, batıda da Akçaabat kentiyle bütünleşeceği sanılmaktadır. İldeki sanayi tesislerinden önemli bir bölümü Trabzon kentindedir. Trabzon-İran Transit Yolu olarak da bilinen ve Doğu Karadeniz Sıradağlarını Zigana Geçidinde (2.030 m) aşan E-97 Karayolu Trabzon’da Karadeniz kıyı yoluna bağlanır. Kuruluşundan beri büyük önem taşımış olan Trabzon limanı İran-Irak Savaşı sırasında kapasitesinin üstünde çalışmak zorunda kalmıştır. Limanda daha çok çimento ve fındık yüklenir, gübre ve maden cevheri boşaltılır. Buraya haftada bir kez İstanbul’dan feribot seferi yapılır. Trabzon ve yakın çevresi Trabzon Havaalanından yapılan uçak seferleriyle ülkenin öbür merkezlerine bağlanır. Karadeniz Bölgesi’nin Samsun’dan sonra ikinci büyük kenti olan Trabzon Ankara’ya 765 km uzaklıktadır.

Trabzon sanayi,
ticaret ve ulaşımın yanı sıra bölgenin doğu kesimi için sağlık, kültür ve eğitim hizmetleri açısından da önemli bir merkezdir. Trabzon’da ilk hastane Memleket Hastanesi adıyla Boztepe semtinde Akridis adlı bir Rum tarafından 1900’de kuruldu. Günümüzde kentteki başlıca sağlık kurumlan Numune, Göğüs Hastalıkları, Doğum ve Çocuk Hastalıkları, Karadeniz Teknik Üniversitesi ve SSK hastaneleridir. Bunlardan başka bir özel ve bir de askeri hastane vardır. Başlıca kültür ve eğitim kurumu Karadeniz Teknik Üniversitesi’dir. Boztepe, Soğuksu, Kalepark, Çifteçamlık ve Zefanos yöreleri halkın yararlandığı başlıca mesire yerleri arasındadır.

Tarihsel yapılar.


Eski bir yerleşim merkezi olan kent ve çevresi tarihsel yapı açısından oldukça zengindir. 1966-67’de onarılan Trabzon Kalesi kıyı ile Kuzgundere ve İmaret Deresi vadilerinin yer aldığı sırt arasındadır. BizanslIlar tarafından eski temeller üstüne inşa edilmiş, Osmanlılarca onarılıp eklerle büyütülmüştür; Yukarıhisar, Ortahisar ve hemen limanın arkasındaki Aşağıhisar’dan oluşur. Günümüzde park olarak değerlendirilen Kalepark’ta temelleri görülen surların, 14. yüzyıl başlarında Trabzon İmparatorluğu’ndan ticari ayrıcalık elde eden Cenevizler tarafında yapılan kaleye ait olduğu sanılmaktadır. 1286’da yapıldığı bilinen Akçakale kent yakınında, denizi gören bir tepenin üstünde yer alır.

Kentle çevresinde Osmanlı yönetiminin ilk yıllarında bir bölümü camiye çevrilmiş çok sayıda kilise ve manastır vardır. Bunlardan en eskisi 5. yüzyılda yapılıp daha sonra Komnenoslar tarafından hapishane olarak kullanılan Hagios Savaş (Maşatlık) Mağara Kiliseleri ile 7. yüzyılda yapıldığı sanılan ve Hagia Anno Kilisesi olarak da bilinen Küçük Ayvasıl Kilisesi’dir. Bir başka önemli tarihsel yapı da Ayasofya Kilisesi’dir). Öteki manastır ve kiliseler Kızlar Manastırı (Panagia Theoskepastos), Kaymaklı Manastırı, Sotha (St. John) Kilisesi, Santa Maria Kilisesi (1874) ile Hagios Theodoros, Hagios Konstantinos, Hagios Khristophoras ve Hagios Kiryaki kiliseleridir. Fatih Camisi (Panagia Khrysokephalos Kilisesi!, Nakip Camisi (Hagios Andreas Kilisesi), Yeni Cuma Camisi (Hagios Eugenios Kilisesi) ve Hüsnü Köktuğ Camisi de (Hagios Elefterios Kilisesi) kiliseden dönüştürülen başlıca camilerdir.

Öteki tarihsel yapılardan başlıcaları Gülbahar Hatun Camisi ve Türbesi (1514), İskender Paşa Camisi (1529), Semerciler Camisi (18. yy), Çarşı Camisi 19. yy), Bedesten (11. yy), Vakıf Han 1531), Taşhan (18. yy), Alaca Han (18. yy), Sekiz Direkli Hamam (11. yy), Paşa Hamamı (1531), Hacı Arif Hamamı (18. yy), İmaret Deresi Sukemeri (6. yy), İnce- köprü olarak da bilinen Kuzgundere Sukemeri (13. yy), Kavaklı Sukemeri (13. yy), Abdullah Paşa Çeşmesi (1849), Abdülhamid Çeşmesi (1891), Zağanos Köprüsü (1467) ve Fatih Kulesi ya da Fatih Cephaneliği olarak da adlandırılan Eirene Kulesi’dir.

1957’de onarılıp düzenlenen Ayasofya Kilisesi 1964’te, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1924, 1930, 1937’de kaldığı köşk de 1943’te (Trabzon Atatürk Müzesi) müze olarak ziyarete açılmıştır.

Trabzon Belediyesi 1878’de kurulmuştur. Nüfus (1990) il, 795.849; kent, 143.941.

kaynak: Ana Britannica


Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:44
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
19 Eylül 2006       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

TRABZON (61)

Ad:  trabzon2.jpg
Gösterim: 818
Boyut:  62.6 KB

Doğu Karadeniz bölümünde il; 795 849 nüf. (1990); 4 685 km2; merkez ilçe dışında 17 ilçe. 6 bucak, 573 köy. Merkezi Trabzon, 143 941 nüf. (1990)
Sponsorlu Bağlantılar

Alan olarak en küçük, ama nüfus yoğunluğu bakımından başta gelen illerden olan Trabzon, fiziksel ve beşeri bakımdan coğrafi bir bütün oluşturur İli kuzeyden, doğal limanlardan yoksun kıyılarıyla sınırlayan Karadeniz bu idari ve coğrafi birimin başlıca özelliklerini belirleyen en önemli etkendir ilin G. sınırını K.'e doğru hafifçe içbükey bir yay çizen D. Karadeniz dağlarının yüksek dorukları meydana getirir. Jeomorfoloji bakımından, ıl toprakları K.'e. Karadeniz'e doğru meyillenmiş ve vadilerle derin bir şekilde varılmış asimetrik bir blok manzarası gösterir.

En büyük yükseltilere bu blokun G. kenarında erişilir. Burada, ortalama 2 000-2 500 m yükseltideki geniş plato düzlükleri üzerinde Alacadağ (2 169 m). Yaylatepe (2 652 m), Deveboynu tepesi (3 082 m), Vızvız tepe (2 870 m). Soğanlı (2 554 m) ve Haldizen (3 376 m) dağları gibi yer yer Dördüncü Zaman buzullaşma izleri (piramidal tepeler, sirkler, sirk gölleri ve buzultaş setleri) taşıyan doruklar birbirini izler. En büyük akıma karların ve buzların eridiği aylarda enşen sel karakterli birçok kısa akarsu (Değırmendere, Karadere, Solaklı deresi gibi) bu doruklardan doğar ve araziyi derin bir şekilde yararak Karadeniz'e dökülür. Jeolojik yapı bakımından il toprakları Pontıd adı verilen tektonik birimin sınırları içinde yer alır.

Yapı oldukça sadedir. Temeli oluşturan Birinci Zaman a ait yaşlı oluşuklar esas olarak G deki doruk kesiminde granodıyoritik sokulumlar ve D.’da Çaykara yöresinde kristalin şistler halinde yüzeyler. Bunların üzerinde Kretase'ye ait volkanik gereçlerle ara tabakalı tortullar, kalınlığı 1 000 m'yi bulan bir örtü halinde K.'e doğru yayılır. Kıyı kesiminde ise yer yer Pliyosen oluşukları ile. ilin başlıca tarım topraklarını oluşturan Dördüncü Zaman kıyı taraçaları uzanır. Şiddetli yarılma, kuvvetli eğimler ve su alınca kayganlaşan kayaç türlerinin yaygınlığı, il topraklarında sık sık heyelanların meydana gelmesine yol açar. (Bunların başlıcaları 1929 Of ve Sürmene heyelanı ile 1950'de Trabzon'un B.’sında bir gölün oluşmasına yol açan Sera heyelanı ve 1988'de 64 kişinin ölümüne neden olan ve bir süre Zigana yolunu kapatan Çatak heyelanı) G.'deki karasal Doğu Anadolu' dan yüksek sıradağlar ile ayrılan ıl toprakları sürekli bir buharlaşrha kaynağı olan ve aynı zamanda sıcaklık rejimim belirleyen Karadeniz sayesinde her zaman nemli ve ılıman subtropikal bir iklimin etkısindedir. Bu olumlu etkiler, özellikle kıyı şeddinde daha belirgindir. Buna karşılık G deki yüksek dağlara yaklaştıkça sıcaklık değerlerinde büyük Dır düşme görülür Kı yı kesiminin en belirgin termik özelliği yaz ve kış ayları arasındaki sıcaklık farkının az olmasıdır.

Trabzon'da en soğuk ay olan şubatta ort. sıcaklık 7,3 °C en sıcak ay olan ağustosta 23.1 “C'tır, Ölçülen en düşük sıcaklık - 7,4 °Ctır Buna karşılık kı yıdan 20 km daha içerde olan Maçka'da kış biraz daha soğuk (ocak on 4.8 °C), yazlar biraz daha serindir (temmuzda ort. sıcaklık 19,9 °C): en düşük sıcaklık da -11 °C'tır Bakı şartlan nedeniyle biraz daha az yağış alan Trabzon (yıllık ort. yağış 823 mm) ve Tonya (979 mm) dışında yağışlar kıyı şeridi boyunca yılda 1 000 mm'yı aşar (Vakfıkebir 1 310 mm. Sürmene 1 291 mm). En çok yağış sonbahar ve kış aylarında, en az yağış ilkbaharda düşer. Her zaman nemli subtropikal iklim sayesinde ıl toprakları, 2 000 m'yi aşan dağlık kesim dışında, doğal orman alanıdır. Ama özellikle kıyı şeridinde bu ormanların çoğu tahrip edilmiş, yerini tarım alanlarına ve çalı formasyonlarına bırakmıştır. Tür bakımından da çok zengin olan doğal bitki toplulukları yükseltiye bağlı olarak değişen katlar halinde üst üste yer alırlar. Ortalama 700 m'ye kadar olan kesimde dişbudak, meşe, karaağaç kestane ve akça- ğaçtan oluşan sık ormanlar. 700 - 1 600 m arasında karışık ormanlar, daha yükseklerde ise özellikle ladinlerin yaygın olduğu iğne yapraklı ormanlar yer alır.

Alan bakımından en küçük illerimizden olan Trabzon, en yoğun nüfuslanmış yörelerin başında gelir. 1990 nüfus sayımına göre nüfus yoğunluğu km2'ye 170 kişi ile Türkiye ortalamasının 2 katından fazladır. Halkın % 62 si kırsal kesimde yaşayan bu ilde, bazı ilçelerin nüfus sıklığı km2, de 200'ü aşar (Arsin km2'de 203, Vakfıkebir km2'de 218; Akçaabat km2'de 258). Ekilebilir toprakların çok sınırlı ve doğum oranının yüksek olduğu ilde, aşırı bir nüfuslanma sözkonusudur Bu olgu, il düzeyinde sayım yılları arasındaki nüfus artış hızının neden düşük olduğunu (19R5 1990 döneminde %o 2,44) ve birçok ilçelerin (Arsin, Çaykara. Maçka, Yomra gibi) neden iç göçlerle nüfus kaybettiğini açıklar. En önemli kent, kentsel nüfusun % 47' sini toplayan Trabzon'dur. İlçe merkezlerinin hemen hepsi (Akçaabat ve Vakfıkebir dışında), nüfusları 2 000 - 16 000 arasında değişen küçük kasabalardır.

Bunların çoğu, Trabzon gibi, iç kesimlerden gelen yolların denize ulaştığı noktalarda kurulmuş yerel ticaret merkezleridir. Kırsal yerleşmelerin özelliğini, tarım topraklarının çok dağınık olmasının yol açtığı dağınık yerleşme düzeni oluşturur. Tarlalar il topraklarının ancak % 15'ini kaplar. Bunun % 66'sı hemen tamamen halkın başlıca besin maddesi olan mısıra, ikinci geniş yer, kıyı şeridinde kırsal kesimin en önemli gelir kaynakları arasında yer alan çaya ayrılmıştır (tarım alanlarının % 18 kadarı). Onu yumrulu bitkiler (özellikle patates) ve tütün izler, il topraklarında ayrıca çeşitli meyveler, özellikle önemli miktarda fındık yetiştirilir. (Türkiye fındık üretiminin o/0 12 kadarı) Başta çay olmak üzere fındık ve tütün ılın başlıca ticari toprak ürünleridir. Trabzon, hayvancılık ve hayvan ürünleri bakımından D Karadeniz bölümünün en önemli ilidir.

Coğrafi koşullar nedeniyle daha çok sığır yetiştiriciliğine yönelınmış olması (sığır sayısı, koyun sayısının iki katından çoktur), köy ekonomisinde yaylacılıkla birlikte yapılan hayvancılığın çok önemli bir rol oynaması ilin özelliğim oluşturur. Kıyıda balıkçılık gelişmiştir ve bazı yıllarda yarıdan çoğu hamsi olmak üzere avlanan balık miktarı 60 000 tonu geçer Jeolojik yapısında volkanik olayların önemli rol oynadığı ıl topraklarında. çeşitli maden yataklarına (kurşun, çinko, demir ve manganez) rastlanır; ama çoğu rezerv bakımından yetersiz ya da ulaşılması zor yerlerdedir, ilkel yöntemlerle işletilen başlıca yataklar kurşun (Arsın) ve manganez (Maçka) yataklarıdır.
Ad:  trabzon.JPG
Gösterim: 872
Boyut:  49.7 KB

Sanayi gelişmemiştir; Trabzon'un, Türkiye imalat sanayisindeki payı ancak % 0,4 kadardır. Bu bakımdan en önemli kollar, Trabzon Çimento fabrikası ile, tarım ürünlerini işleyen sanayi kuruluşları (un, balıkunu. balıkyağı. fındık kırma fabrikaları, çay fabrikaları gibi) ile orman ürünlerini işleyen tesisler ve çeşitli dalları kapsayan küçük sanayi kuruluşlarıdır. Yüzyıllar boyunca yurdun diğer bölgeleri ile bağlantısını denizyolu ve Zigana geçidini izleyen karayoluyla sağlayan Trabzon'un bu durumunda, özellikle 50'li yıllardan sonra karayollarının gelişmesine koşut olarak önemli bir değişiklik meydana gelmiş ve ulaşımın ağırlığı karayollarına kaymıştır. Bu arada bütün çabalara karşın (örneğin Köstence ile Trabzon arasında hizmete giren roro seferleri) tarihi Iran transit yolu geçmişteki önemini çeşitli nedenlerle kaybetmiş ve bu durum Trabzon'un liman olarak işlevini olumsuz yönde etkilemiştir. İl merkezi, havayoluyla yurdun diğer büyük merkezlerine bağlanır. Doğal güzelliklerinin çekiciliği ıl merkezindeki birçok tarihi yapı, özellikle Sumela manastırı, Trabzon'da yeterince gelişmemiş olan turizmin, canlanmasına neden olabilecek başlıca potansiyeldir.

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 17:03
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
5 Mart 2007       Mesaj #3
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Ad:  trabzon5.jpg
Gösterim: 746
Boyut:  63.2 KB

TRABZON


antik Trapeıue, Doğu Karadeniz bölümünde liman kenti.

Aynı addaki İlin merkezi: 143 941 nüf. (1990). Karayolu ile Ankara'dan 764 km, İstanbul'dan 1 079 km uzaklıkta. Havayolu ile yurdun diğer büyük merkezlerine bağlı.

COĞRAFYA.


Trabzon kenti, geride dik yamaçlarla birden bire yükselen Boztepe (225 m) ve Soğuksu tepesinin eteğinde, kıyıdan bu tepelerin eteklerine doğru basamak basamak yükselen taraçalar üzerinde yayılır. Bu taraçaları yaran iki dere, kent alanını 3 kesime ayırır. Başlıca iş ve ticaret merkezi, üzerinde bir deniz feneri de bulunan Kale burnunun gerisindedir. Onun hemen D'sunda liman tesisleri, daha ötede yine birer taraça üzerindeki Karadeniz üniversitesi kampüsü ile havaalanı yer alır. Kent daha çok D.-B. doğrultusunda yayılmakla beraber, bazı mahalleleri geriye, özellikle Zağanos deresi vadisi boyunca G.'ye doğru 100 m yüksekliğe kadar sokulur. Kentin gerisinde, görkemli bir manzaranın gözler önüne serildiği Soğuksu tepesinin üzerinde Atatürk köşkü ve müzesi ile dinlence yerleri vardır. Kıyı boyu ve Boztepe kentin diğer dinlence yerleridir.

D. Karadeniz bölümünün birinci, bütün Karadeniz bölgesinin (Samsundan sonra) ikinci büyük kenti olan Trabzon İ.Û. VII. yy'da Sinop'a bağlı bir Milet kolonisi olarak Trapezus adta kurulmuş ve bu adı, zamanla bir hayli değişmekle beraber, günümüze kadar korumuş. Roma ve Bizans dönemlerini yaşamış. XII. yy.dan OsmanlI imparatorluğu'na katıldığı 1461 tarihine kadar geçen 250 yıllık süre boyunca Trabzon Rum imparatorluğu'na başkentlik etmiş çok eski ve tarihi bir yerleşmedir. Kentin eski çekirdeği D.'da Kopsu burnu ve B.'da Kale burnu arasında, en çok korkulan K.-B. fırtınalarına karşı korunan bir koyun B kenarında, bu koya dökülen Değırmendereyı izleyerek, gerideki dağları Zıgana geçidi ile aşan ve iç kesimlere sokulan bir yolun kıyıya ulaştığı yerdedir, İ.Ö. IV. yy'da D. Anadolu'yu aşarak, burada Karadeniz kıyısına inen Onbinler'in de izlediği ve bugün İran transit yolu olarak bilmen bu yol tarih boyunca Trabzon'un, D. Anadolu'yu ve K.-B. İran'ı kapsayan çok geniş bir bölgenin dış ticaretini kanalize eden bir liman olarak gelişmesini sağlamıştır.

XIX. yy sonlarında bu yol boyunca yapılan ticaret, Trabzon limanına, 1,1 milyonu İran transit ticaretinden olmak üzere, 2 milyon osmanlı lirası gibi büyük bir gelir sağlıyor ve kent 8 bini rum ve 6 bini ermeni olmak üzere 35 bin nüfuslu canlı bir ticaret merkezi özelliği taşıyordu. Ama, XIX. yy. sonundaki bazı olaylar (Kars-Ardahan bölgesinin rus işgaline uğraması, Culfa-Batum demiryolunun işletmeye açılması, bu dönemde Erzurum'un savaş ve işgallere sahne olması ve Birinci Dünya savaşı'nda Trabzon'un kısa bir süre rus işgali altına girmesi ve azınlıkların çıkardığı karışıklıklar) ve Cumhuriyet döneminde de Erzurum'un 1939'da demiryolu ağına bağlanması Trabzon hinterlandının daralmasına, liman olarak işlevinin sönükleşmesıne ve nüfus kaybetmesine yol açtı.

Bu nedenlerle Kurtuluş savaşı sonunda 20 000’e kadar inen nüfus, daha sonra, önce çok yavaş artarak 1927' de 24 587 ye, 1935'te 29 682'ye, 1945 te ise ancak 29 824'e çıktı. Bunu, 1950'li yıllardan sonra, transit yolunun ve bu yolla yapılan ticaretin canlandırılması için sarf edilen çabalar. Karadeniz kıyılarını izleyen mükemmel bir yolun ve yeni liman tesislerinin yapımı, Karadeniz üniversitesi'nin kuruluşu gibi nedenlerle hızlanan bir gelişme izledi; bu sayede nüfus 1960'ta 53 OOO'I, 1970'te 80 000'i, 1980'de 100 OO'I aştı ve 1990'da 150 000 e yaklaştı. Trabzon, bazı sanayi kuruluşları (fındık kırma, un, balıkunu, balıkyağı, lastik ayakkabı fabrikaları İle çimento fabrikası) ve el sanatları (özellikle kuyumculuk), çeşitli düzeydeki öğretim kurumlarıyla (çok eski bir İlse, meslek okulları, Karadeniz Teknik üniversitesi) bugün de önemli bir ticaret ve kültür merkezidir. Uzun tarihinin kalıntısı olan birçok yapı, özellikle kentin 35 km kadar G.'lnde Karadağ'ın yamacındaki Sumela manastırı, giderek hareketlenen turizmin başlıca hedefleridir.

TARİH.


İ.Û. 756'da bir milet kolonisi olarak kurulan kente kayalar üstünde masa biçimindeki görünümü nedeniyle, "sofra" anlamına gelen "Trapezus" adı verildi, Miletliler'den sonra Persler'in (İ.Ö. IV. yy.), Büyük İskender döneminde (İ.Ö. 334 - 323)

Makedonyalılar'ın, onun ölümü üzerine de Pontos krallığı'nın yönetiminde kaldı. Pontos devletini ortadan kaldıran Romalılar'ın egemenliği altına girdi (İ.Ö. 63). Roma imparatorluğu ikiye bölününce (İ S. 395), payına düştüğü Bizanslılar'ın (Doğu Roma imparatorluğu) yönetimine geçti, imparator lustinianos'un (527-565) Iran seferi sırasında bir üs olarak önem kazandı. Dördüncü haçlı seferi sırasında (1202-1204) İstanbul'u işgal eden Latinler, burada bir latin imparatorluğu kurunca, ailesiyle birlikte Trabzon'a kaçan Aleksios Komnenos, Ereğli’den Batum'a kadar uzanan Karadeniz kıyı bölgesinde bağımsız Trabzon- Rum imparatorluğu'nun kurucusu oldu (1204).

Daha sonra bu imparatorluğun merkezi olarak ancak yıllık haraca bağlanmak koşuluyla Anadolu Selçuklularının eline geçmekten kurtulan kent, Trabzon Rum İmparatorluğu'nu ortadan kaldıran Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilerek osmanlı topraklarına katıldı (1461). Osmanlı yönetiminde önce bir eyalet merkezi olan Trabzon, bir süre sonra sancak merkezine dönüştürüldü ve Bayezit ll'nin oğlu şehzade Selim'in (sonradan Selim I) buraya sancakbeyi olarak atanması (1489) sonucu onun oğlu şehzade Süleyman'ın (sonradan Kanuni Sultan Süleyman) doğum yeri oldu (1495).

Kanuni döneminde Erzurum eyaletine bağlı bir sancak merkezi olan kent (1534), Murat III döneminde Trabzon'la Batum (Lazistan) sancakları birleştirilerek oluşturulan eyaletin merkezi yapıldı (1585). 1828 -1829 Türk-Rus savaşı'nda Rumeli yönünde rus başkomutanı general Dibitç'in, Edirne'den sonra İstanbul'u bile tehdit eden bir durum yaratması ve Anadolu' da da Erzurum'u alan general Paskeviç ordusunun Trabzon'a doğru ilerlemesi üzerine hemen barış istemek zorunda kalan Babıâli, Edirne antlaşması'nın imzalanmasıyla (1829) bazı sancaklarını yitirmesine karşın, özellikle Trabzon kentini kurtarabildi. Abdülaziz döneminde sadrazamlığa getirilen Mahmut Nedim Paşa'nın, karşıtları olarak gördüğü Âli ve Fuat Paşa yetiştirmelerinin görevlerinden alınıp apar topar gönderildikleri bir sürgün yeri olan kent (1871), ikinci meşrutiyetken sonra Samsun mutasarrıflığından yoksun bir vilayet merkezine dönüştürüldü.

Birinci Dünya savaşı'nda rus donanmasınca iki kez bombalanan Trabzon, büyük yıkıma uğradı (1914); Sarıkamış bozgunundan sonra da grandük Nikolay komutasındaki rus ordusunca işgal edildi (1916). işgal kuvvetleri komutanı general Şvartz rusça, rumca ve türkçe bildiriler yayımlayarak kentte rus yasalarının uygulanacağını, bunlara karşı gelenlerin şiddetle cezalandırılacaklarını duyurdu; Türkler tarafından camiye çevrilmiş eski kiliselerde namaz kılınması yasaklandı; Türkler e ait konutlar Rumlar'a verildi. Bu olaylar üzerine müs- lüman halk Trabzon’dan Giresun. Ordu ve Samsun yörelerine doğru göçe başladı Devrimle başa geçen sovyet yönetimiyle yapılan Brest-Litovsk- antlaşması (1918) gereğince Ruslar, boşalttıkları Trabzon'u Türkler'e geri verdiler. Ancak, Mondros ateşkesı'nden (1918) sonra galip itilaf devletleri, Trabzon merkez olmak üzere bölgede bir Pontos-Rum devleti kurmak için harekete geçtiler. Özellikle Ingilızler'den destek gören pontosçu çeteler, yörede birçok türk köyünü basıp köylüleri öldürdüler. Bunun üzerine Kulaksızzade İbrahim, Ustazade Nazmı, Barutçuzade Faik Ahmet ve arkadaşlarının girişimleriyle Trabzon'da bölgeyi yabancı işgallere karşı savunmak amacıyla Trabzon- Muhafaza hukuku milliye cemiyeti kuruldu (1919).

Tarih boyu birçok uygarlığı ve önemli bir kültür birikimini yapısında toplamış olan Trabzon, Kurtuluş savaşı'nın sonunda bakımsız, nüfusu hayli azalmış ve çoğu yerleri yakılıp yıkılmış durumda bulunurken, Cumhuriyet'ten sonra hızla kalkınarak gelişti. Bugün kendi adını taşıyan ilin merkezidir.

GÜZEL SANATLAR.


Bizans ve Trabzon rum imparatorlukları döneminde önemli bir dinsel merkez olan Trabzon'da pek çok manastır ve kilise bulunmaktadır. Çeşitli kaynaklardan, Osmanlı döneminde padişahların buralara çeşitli armağanlar gönderdikleri ve yardımda bulundukları anlaşılmaktadır. Bu dinsel yapıların dışında Trabzon'un en önemli anıtlarından biri kalesidir. Kıyıdan başlayarak Kuzgun ve imaret dereleri arasındaki sırt boyunca yükselen bu kale Bizans döneminde daha eski bir yapının temelleri üzerine kurulmuştur. Yukarıhisar, Ortahisar ve Aşağıhisar bölümlerinden oluşan yapının surları çift katlı kulelerle berkitilmiştir. OsmanlIlar döneminde de çeşitli onarım ve eklemelerle kullanılan kalede son onarımlar 1966 -1967'de gerçekleştirilmiştir.

Yukarıhisar (iç kale, Kule hisar) imparatorun ve soyluların oturduğu kesimdi. Surların G. kesimi iustinianos I döneminde (VI. yy.) yaptırıldığı sanılan sarayı koruyordu. Kesme taştan yapılmış kare planlı bir yapı olan saraydan, yalnızca ikiz pencereli cephe duvarı kalmıştır. Surların D.'sunda art arda dizilmiş insan kabartmaları, bunların sağında da Osmanlı dönemindeki onarımla ilgili 1494 tarihli yazıt vardır. Ortahisar'da dinsel yapılar yer alıyordu. Aleksios II döneminde yenilenen bu surların imaret kapısı, Zağanos kapısı, Tabakhane (Debbağhane) kapısı, Kule kapısı adlarını taşıyan dört girişi bulunmaktadır. Köprünün başındaki Zağanos (Zindan) burcu Aleksios II döneminde yapılmış, Osmanlı döneminde bir süre zindan olarak kullanılmıştır.

Zağanos burcundan başlayıp kıyıya doğru inen Aşağıhisar surlarının önünde, Hadrıanus döneminde bir liman bulunuyordu. Bu surlar Fatih Sultan Mehmet'in kenti ele geçirmesinden sonra da önemini korumuştur. Trabzon limanının hemen B.'sındaki Kalepark, denize doğru çıkıntı yapmış bir burun üzerindedir. Bu burcun Trabzon rum imparatoru Aleksios II ile anlaşıp burada bir ticaret kolonisi kuran Cenevizlilerde yaptırıldığı sanılmakta- Avasoiya kilisesi (XIII w ortaları) dır (XIV, yy, başı), Trabzon yöresi kiliseleri kimi teknik ve estetik özellikleriyle Bizans üslubundan ayrılır. Bu yapılarda düzgün kesme taş kullanılmış, dış cepheler genellikle süslemesiz bırakılmıştır. Bu kiliselerde Gürcistan-Kafkasya yapılarının ve bezemelerinin etkileri görülür, Boztepe'nin yamacındaki Aghios Savaş (Maşatlık) mağara kiliseleri V. yy.'da rahip Savas'ın girişimleriyle, kayaya oyularak inşa edilmiştir. D., B. ve K.’de olmak üzere üç kiliseden meydana gelen yapılar Komnenoslar döneminde hapishane olarak kullanılmıştı.

Kalıntılardan kiliselerin duvarlarının fresklerle süslü olduğu anlaşılmaktadır. Aghios Basileios ya da Aghia Anna kilisesi kent içindeki kiliselerin en eskisidir (VI. ya da VII. yy.). G. girişi üzerindeki 884 - 885 tarihli yazıt, Basileios I dönemindeki onarımla ilgilidir, Birer yuvarlak absida ile son bulan üç şahından oluşan yapı içten beşik tonoz, dıştan kiremrt kaplı çatı ile örtülüdür. Yan sahınlar üzerinde devşirme sütunlara oturan galeriler vardır. Panaghia Khrysokephalos (altın başlı Meryem) manastır kilisesi'nin ilk kez IV. yy.'da yapıldığı sanılmaktadır. XIV. yy.'da yakıldıktan sonra Aleksios III Komnenos tarafından yenilenmiş, 1461'de kentin Osmanlılar'ca fethinden sonra camiye dönüştürülmüştür (Fatih ya da Ortahisar camisi), ilk yapı tonoz örtülü bazilika planındayken, ikinci yapı, merkezi kubbeli, yunan haçı planında üç sahınlıdır, ayrıca iç ve dış narteksi vardır.

Aghios Eugenios kilisesi (1291) önce bazilika planındaydı; daha sonra ana çizgileri korunarak kimi değişikliklerle yunan haçı planına dönüştürüldü. Kesme taştan yapının ortası dört kalın ayağa oturan yüksek kasnaklı bir kubbeyle örtülüdür. Fatih Sultan Mehmet döneminde kilise Yenicuma camisi adını almıştır. Aghios ioannes (Sotha) kilisesi (1306) planıyla Aghios Eugenios ve Ayasofya kiliselerine benzer; 1856’da metropolit Konstantinos tarafından aslına uygun olarak yenilenmiştir. Kilisenin ana mekânı birer absida ile son bulan üç şahından oluşur; dört kalın ayağa oturan merkezi kubbe yanlardan tonozlorla desteklenmiştir. Boztepe'nin G. yamacındaki Kızlar ya da Rahibeler manastırı (Panaghia Theoskepastos) XIV. yy.'da bir kaya capellasının çevresine kurulmuştur.

Geniş bir alana yayılan manastır 1843’te yenilenmiş ve genişletilmiştir. Trabzon rum imparatoru Aleksios lll’ün kızı Anna Komnene tarafından yaptırılan (1342) Aghios Philippos kilisesi, Panaghia Khrysokephalos kilisesi'nin camiye dönüştürülmesinden sonra 1665'e değin katedral olarak kullanılmıştır. Gürcistan mimari üslubunu yansıtan çokköşeli kasnak- lı kubbesiyle dikkati çeken, tek sahınlı yapı, XVII. yy.'ın ikinci yarısında camiye dönüştürülmüştür (Kudretin camisi). Trabzon'un en önemli yapılarından biri kentin 3 km B.'sındaki Ayasofya kilisesi'dir. XIII. yy. ortalarında Manuel I tarafından yaptırılmış bir manastıra ait iki kiliseden biri olan bu binanın ilginç öğelerinden biri çan kulesidir. Anadolu'da benzeri bulunmayan bu kulenin içi birçok kattan oluşur. Bu katlardan biri dışa çıkıntı yapan küçük bir capella biçimindedir. 1427 tarihli kulenın duvarları 1443-1444'te yapılmış fresklerle süslüdür. Yöresel üslubu yansıtan kilise kapalı yunan haçı planındadır. Kubbesi dört kalın sütunun taşıdığı on iki köşeli kasnağa oturur. Yapının kimi mimari öğeleri Gürcıstan-Kafkasya üslubunun etkilerini yansıtırken (K., G. ve B. cephesindeki kapı sundurmaları, çokköşeli kasnağa oturan kubbe), oymalar ve kabartmalar (G. kapını sundurması) Akdamar kilisesi'ndekilere benzer. Kilisenin içini süsleyen ve 1260’larda yapılmış freskler ise kimi küçük ayrılıklarla bizanş.üslubundadır.

1957 -1963 arasında bir İngiliz ekibince temizlenip ortaya çıkarılan bu resimlerde İsa'nın yaşamıyla ilgili dinsel konular (İsa'nın doğumu, vaftiz, Pantokrator İsa (kubbenin ortasında yer alan bu fresk, Kutsal Kitap'tan alınmış bir yazıtla çevrilidir], çarmıha gerilme vb.). Ayasofya kilisesi 1964’te müze olmuştur.

OsmanlI öncesi yapıları arasında, bunların dışında Aghios Andreas kilisesi (Nakip camisi), imaret deresi sukemeri (VI. yy., onarım XIII. yy.), Kuzgun deresi sukemeri (XIII. yy.), Kavaklı sukemeri (XIII. yy.) belirtilebilir.

Osmanlı dönemi camilerinin en önemlisi Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırılan (1514) Gülbahar hatun, Büyükimaret ya da Hatuniye camisi' dir (aslında türbe, imaret, medrese, hamam ve aşhaneden meydana gelen bir külliye idi). Ters T (zaviyeli) planlı yapı beş kubbeli son cemaat yeri ile kubbeli bir ana mekândan oluşur. Girişin yanlarında kubbeli odalar yer alır. Caminin D.'sundaki Gülbaharhatun türbesi sekizgen planlı ve kubbelidir (1505). iskenderpaşa camisi'nin (1529/1530) kare planlı ana mekânı kubbeyle örtülüdür, önünde kiremit çatılı, camekânlı son cemaat yeri vardır (1882 ve 1973'te onarıldı). Erdoğdubey camisi mescitten camiye çevrilmiştir (1577), 1820’ de onarılan Semerciler camisi'nin XVIII. yy.’da yaptırıldığı sanılmaktadır. Bu cami özellikle ince ahşap oymalı minberi ve tavan süslemeleriyle dikkati çeker. Barok-empire üsluptaki Çarşı camisi'ni Trabzon valisi Hazinedarzade Osman Paşa yaptırmıştır. (1839).

Cenevizlilerde yaptırıldığı öne sürülen Bedesten Osmanlı döneminde onarılmış, çeşitli eklemelerle genişletilmiştir. Kare planlı yapının ortasındaki dört filayağı orta kubbeyi taşıyordu. İki katlı Vakıf han 1531’de İskender Paşa tarafından yaptırılmıştır. XVIII. yy.'dan Taşhan revaklı bir avlu çevresinde yer alan mekânlardan oluşan iki katlı bir yapıdır. Çifte hamam planındaki Paşa hamamı da İskender Paşa'nın yönetimi dönemindendir (1531). Musapaşa camisi (1668), Tavanlı cami (1874), Konak camisi (1883), empire üsluptaki Abdullahpaşa çeşmesi (1849), Abdulhamit ll’nin tuğrasının bulunduğu Abdülhamit çeşmesi (1891), çok yıkık olan Alaca han (XIII. yy.), Sekizdirekli hamam (oba çadırlarına benzer planı ile dikkati çeker ve bir Selçuklu yapısı olduğu öne sürülür) anılabilir.

Trabzon geleneksel konut mimarlığı açısından da dikkati çeken kentlerimizdendir (Memişağa konağı, Yarımbıyıkoğlu evi, Kundupoğlu evi, Nemlizade konağı vb.). Bodrum katıyla birlikte dört katlı olan ve cephe mimarisiyle (saçaklar, pencere silmeleri) XIX. yy. üslubunu yansıtan Atatürk köşkü (1903), günümüzde müze olarak ziyarete açılmıştır. Atatürk anıtı Hüseyin Özkan'ın yapıtıdır (1948).

Trabzon Atatürk müzaal, Trabzon'un Soğuksu kesiminde müze. Atatürk'ün Trabzon'u ziyaretlerinde kaldığı köşkte açıldı (1943). Müzede Atatürk'e ait eşyalar, fotoğraflar, Trşbzon konuşmasının (1924) metni vb. sergilenmektedir.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:53
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
18 Temmuz 2007       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
TRABZON
Ad:  trabzon4.jpg
Gösterim: 710
Boyut:  67.4 KB

Genel Bilgiler
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde il ve bu ilin merkezi olan kent. Doğuda Rize, güneyde Gümüşhane, batıda Giresun illeriyle sınırlanan Trabzon, kuzeyde Eynesil doğusundan Of'un doğusuna kadar Karadeniz kıyılarına açılır. Bu kıyılar genellikle dik ve yalıyarlıdır; yarım daire şeklinde küt burunlar oluşturur, aralarına da küçük koylar girer (il merkezinin batısında, Yoroz-Fener Burnu ve doğusundaki Polathane Koyu gibi).

Trabzon, alan bakımından küçük illerimizden biridir (4.685 km2). Rize hariç, Karadeniz kıyılarına açılan illerimizin hepsi, Anadolu'nun iç kesimlerine doğru az çok sokuldukları hâlde, Trabzon ili kıyı boyunca ortalama genişliği kuşuçuşu 50 km.yi bulmayan bir şerit oluşturur. Bu sınırlarıyla, Doğu Karadeniz dağlarının kıyı sıraları içinde kalır. Bu sıralar, kıyıdan başlayarak, Gümüşhane sınırına kadar giderek yükselir ve doruk çizgisine ulaşırlar.

Dağlar
En yüksek dağlar Soğanlı sıraları üzerindedir: Kemer Dağı 2.870, Pölüt 2.879; Çakırgöl dağlarında ilin en yüksek noktası olan Deveboynu Tepesi 3.082 metredir.

İklim
En tipik şeklini Doğu Karadeniz bölümünde bulan, "kışları ılık, yazları serin ve nemli; her mevsime oldukça düzenli olarak dağılan bol yağışlı" Karadeniz iklimi, Trabzon'da da bu özellikleri yansıtır. Bu iklim koşulları, iç kesimlere fazla sokulmadığı için, bütün ilde önemli bir fark göstermeden yayılır. İl merkezi Trabzon'da kış aylarının sıcaklık ortalamaları: Aralık 9,7° , ocak 7,4° ve en soğuk olan şubat 7,3° Ôdir. En sıcak ay olan ağustos ortalaması da 23,1° Ôdir. Yıllık yağış tutarları, komşu Giresun ve Rize'ye göre düşüktür (823 mm.).

Fakat rejim genel karaktere uyar. Bu miktarın mevsimlere düşen payları şöyledir: Kış 239,6, ilkbahar 166,6, yaz 131,5 ve en yağışlı mevsim olan sonbahar 285 mm. Yıllık ortalama yağışlı gün sayısı yüksektir (il merkezinde 140 gün).

Bitki Örtüsü
Bu iklim koşulları altında, doğal bitki örtüsü nemcil ormandır. Fakat yoğun nüfuslu bir il olan Trabzon'da orman örtüsü, kültür bitkileri karşısında, özellikle kıyıya yakın kesimlerde çok azalmıştır. Trabzon ilinde önemli sayılacak bir akarsu yoktur.

Nüfus
1997 sayımına göre Trabzon ili nüfusu 858.687'dir. İl merkezi oldukça yüksek nüfuslu bir kenttir. Fakat il, kentleşme bakımından, özellikle Ege ve Marmara bölgeleri illerine göre, geri kalmıştır. İl merkezi nüfusu 239.663'tür (1997).

Tarihçesi ve Turizm
Karadeniz kıyılarının en eski kentlerinden biri olan tarihî Trabzon, Yoroz (ya da Fener) Burnu'nun ve doğal Polathane Limanı'nın doğusunda, Değirmendere Irmağı'nın hemen batısında, Boztepe eteğinde ve birkaç taraça düzlüğü hâlinde denize ulaşan yalıyarlar üzerinde kurulmuştur. Bunlardan biri olan ve kentin merkezinde yer alan Kale ya da Güzelhisar'ın meydana getirdiği çıkıntının doğusunda kentin limanı bulunur.

Bugünkü modern liman kuruluşlarına kavuşmadan önce Trabzon, fırtınalara karşı açık bir limandı. Bununla birlikte, geçen yüzyıllarda, özellikle 19. yüzyılda Karadeniz kıyılarının en önemli ticaret iskelesiydi. Çünkü İran Azerbaycanı'nı denize bağlayan en kısa karayolu, Trabzon'da sona eriyor; İran'ın bu yöresi, dış ticaretini bu liman üzerinden yapıyordu.

Bu nedenle 19. yüzyılın başlarında Trabzon, 50.000'e yakın nüfuslu bir kentti. Oysa aynı tarihte, bugün nüfusları 100.000'i aşan birçok Anadolu kenti bir kasaba durumundaydı. Fakat, 20. yüzyılın başlarından beri Trabzon eski önemini yitirmeye başladı. Bunun başlıca iki nedeni, Kuzeybatı İran'ı Poti ve Batum'a bağlayan demiryolu ve Doğu Anadolu'yu Türkiye'nin batı bölgelerine bağlayan demir ve özellikle karayollarının yapılmasıdır.

Bu koşullar altında Trabzon, giderek İran ve Doğu Anadolu'nun zorunlu bir iskelesi olmaktan çıktı. Ancak Türk-İran dostluk ilişkileri ve İran'ın 1980'li yıllarda ticaretini Türkiye üzerinden yapmak durumunda kalması, Trabzon limanının önemini yeniden artırdı. 1927'de il merkezi nüfusu 25.000'e kadar düştü. 1950'lerden beri, iç göçlerle Türkiye'nin öteki bölgelerine en çok nüfus yollayan illerinden biri olmasına karşın, yeniden canlanmaya başlamış, nüfusu 1997'de 239.663'a ulaşmış bazı kültür ve endüstri kurumlarına da kavuşmuştur (Karadeniz Teknik Üniversitesi, bazı fabrikalar).

Endüstri
Endüstri ve yeraltı kaynakları bakımından gelişmiş ve zengin bir il değildir. Çimento, un, fındık, sütten mamul besinler (özellikle, hayvansal yağ, peynir), çay, yaprak tütün bakımı ve işletmesi, kereste, bakır eşyalar, lastik ayakkabı, deterjan, küçük deniz araçları yapımı gibi fabrika ve atölyeler başlıca endüstri kurumlarını meydana getirir. Çinko, barit, demir, manganez gibi madenler işletilirse de, miktar olarak önemsizdir. Ekonomi daha çok tarıma, hayvancılığa ve balıkçılığa dayanır.

Tarım
Tahıl üretiminin hemen tamamına yakını tek bir türden, mısırdan oluşmaktadır. Baklagiller üretiminin de hemen tamamına yakını fasulyedir. Patates üretimi bakımından başlıca üretici illerimiz arasında yer alır. Endüstri bitkilerinden yalnız tütün yetiştirilir. Toplam meyve üretiminin hemen hemen hepsi fındıktır. Trabzon ilinin en önemli ürünlerinden biri de, özellikle Rize'ye komşu doğu ilçelerinde (orada doğal koşullar daha elverişlidir) yetiştirilen çaydır. Sebze üretimi çeşitli ve fazla değildir. Toplam üretimin bir kısmı lahanadır.

Tarım hayatında görülen belli ürünlere dayalı kalma durumu, kendini hayvancılıkta da gösterir. Trabzon, beslenen inek sayısı açısından Türkiye'nin başta gelen illeri arasında yer almaktadır. İnek sütü üretimi 161.000 tonu geçmiştir. Trabzon, sütten mamul besinlerde başlıca illerimiz arasındadır (özellikle İstanbul piyasasında tutunmuş olan Trabzon yağı).

Gelir Kaynakları
Tavukçuluk ve balıkçılık, ilin öteki gelir kaynaklarıdır. Trabzon il merkezi, düzenli seferlerle hava ulaşımına bağlı illerdendir. Fakat ulaşımda asıl önemli rol oynayan, eşya ve yolcu trafiğinin ağırlığını taşıyan karayollarıdır.

Bu yollar içinde önemli ikisi:
1) Trabzon limanını Torul-Gümüşhane-Bayburt-Aşkale-Erzurum üzerinden daha doğudaki illere, İran ve Gürcistan sınırlarına bağlayan şose. Bu şose bazı yüksek geçitleri aşar (Zigana 2.005, Valuk 1.875, Kop 2.430 m);
2) Kıyı boyunca uzanan ve İç Anadolu ile yer yer bağlantısı bulunan (bu bağlantının en önemlisi Samsun'dadır) şose.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:52
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
1 Ocak 2010       Mesaj #5
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
TRABZON
Ad:  trabzon6.jpg
Gösterim: 802
Boyut:  64.5 KB

Bölge Karadeniz
İl Trabzon İli
Nüfus merkez 283.233;
merkez köyler 68.284(2000)
İl bölge nüfusu 979.081 (2000 resmi); 1.085.901 (2006 tahmini
Yüzölçümü 4.685 km²
Nüfus Yoğunluğu 20.449 /km²
Rakım 20 m
Koordinat 41° 2' 60N 39° 43' 37E
Posta kodu 61xx
Telefon Kodu 0462
Plaka Kodu 61
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Trabzon Kafkasların ve İran transit yolunun başlangıcında yer alır. Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerin limanlarıyla bağlantısı bulunmaktadır. Tarihi ve doğa güzellikleri ile dört mevsim gezip görülebilecek turizm şehridir.

İLÇELER
Trabzon ilinin ilçeleri; Akçaabat, Araklı, Arsin, Beşikdözü, Çarşıbaşı, Çaykara, Dernekpazarı, Düzköy, Hayrat, Köprübaşı, Maçka, Of, Sürmene, Şalpazarı, Tonya, Vakfıkebir ve Yomra'dır.
  • Akçaabat: Trabzon'un 13 km batısında ve deniz kenarında kurulmuş bir ilçedir. Tabii plajları ile ilin önemli kıyı ilçelerinden birisidir. Mersin Köyü ve Akçakale kamping alanlarının yanı sıra Sera Gölü önemli turistik yerlerden biridir.
  • Çaykara: Trabzon'un güney doğusunda ve 76 km mesafede bulunan ilçe Uzungöl Turizm Merkezi ile ünlüdür.
  • Maçka: Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerinde Trabzon'a 30 km uzaklıkta doğal güzellikleri yanı sıra Altındere Milli Parkı'nın ve Sumela Manastırı'nın bulunduğu turistik bir ilçedir.
  • Düzköy: Trabzon'a 40 km mesafede bulunan ilçe Çalköy Mağarasıyla turistik bir ilçe konumundadır.
TRABZON'UN TARİHÇESİ VE TURİZM
Karadeniz kıyılarının zümrüt kenti Trabzon'un kuruluşu MÖ 2000'li yıllara kadar uzanmaktadır. Kurucularının kimler olduğu hakkında kesin bilgi yoktur. Ancak, Kafkaslar üzerinden gelen Orta Asya kökenli Türk kavimlerce kurulduğu yönünde görüşler mevcuttur. Kentin adına ilk kez Ksenephon'un Anabasis adlı eserinde "Trapezus" olarak rastlanmaktadır. Bu adı eski kent merkezi olan Orta ve Yukarı Hisar mevkiinin, masa formunu anımsatan bir yapıya sahip olmasından aldığı belirtilmektedir.
Avrupa ile Asya' nın İpekyolu üzerindeki en önemli irtibat noktasında bulunan Trabzon, bu öneminden dolayı tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır.

Tarihin en eski çağlarından beri insanoğlunu barındırmış olan bu güzel kent öykülerle, türkülerle dolu zengin bir kültürel mirasa sahiptir.

Tarihsel süreçte kentin; Miletler, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Komnenos' ların egemenliği altına girdiği bilinmektedir. 13. yüzyılın başlarında kurulup 250 yılı aşkın bir süre hüküm süren Trabzon Komnenos Prensliği 26 Ekim 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet' in Trabzon'u fethiyle sona ermiştir.
Müzeler, manastırlar, camiler, türbeler, hanlar, hamamlar, bedesten ve kenti çevreleyen surlar, sivil mimari örnekleri ve çarşılar kentin tarihi dokusuna bir nakış gibi işlenmiştir.
Doğunun bu gizemli kenti çok sayıda yerli ve yabancı gezginler tarafından ziyaret edilerek adından övgü ile söz ettirmiş, ünlü seyyah Marko Polo ve Evliya Çelebi' nın anılarına da konu olmuştur.
Batılıların "muhteşem" diye adlandırdıkları Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın doğup büyüdüğü ve 15 yaşına kadar yaşadığı kentte, Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden günümüze ulaşan pek çok tarihsel anıt vardır. Tarihi ve kültürel değerlerin yanısıra, gölleri, akarsuları, dağları, yaylaları kenti ayrıcalıklı yapan başlıca doğal güzelliklerdir. Bol yağışlı iklimin sunduğu doğal güzelliklerin yanında, insan elinden çıkan nadide eserler görenlerin hayranlıklarını kazanacak niteliktedir Gümüş ve altının Trabzonlu zanaatkarların elinde nakışa dönüştüğü kazazlık ve hasır bilezik ürünleriyle , horonu, kemençesi ve diğer folklorik unsurlar Trabzon'un dünya tanıtımında başlıca simgelerdir.
Doğal konumu ve sunduğu diğer imkanlar ile her mevsim gezilip görülmeye değer Trabzon; tarihi eserleriyle, yeşilin her tonunu sergileyen bitki örtüsü ile kıymetli bir hazine gibidir.

Tarımsal ürünlerimizin başında gelen tütün, fındık ve çay yöre ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Adına şiirler yazılmış hamsinin kent mutfağında özel bir yeri vardır. Dillere destan Trabzon tereyağı ile peyniri ve mısır unu karışımı ile yapılan kuymak yöre mutfağındaki özgün yerini hala korumaktadır.
Trabzon' da, 1990 lı yılların başlarında yabancı ticari firma sayısı yalnızca 4 iken, 1995' lerde bu sayı 500 leri aşmış ve gün geçtikçe yabancı yatırımcıların oranında artış devam etmektedir.
Uluslararası ticaret merkezi olarak artan önemi ile Kafkasya, Orta Asya ve Batı arasında bir köprü görevi gören Trabzon, Ortadoğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu ile gelişen ticarette önemli bir rol oynamaktadır. Üniversitesi, modern limanı , uluslararası hava limanı, serbest bölgesi ve turizm potansiyeli ile aydın ve başarılı bir geleceğe doğru ilerlemektedir.

TURİZM MERKEZLERİ:
  • Araklı-Pazarcık Turizm Merkezi: Karadere güzergahında Araklı'nın 43 km güneyindedir. Yağmurdere üzerinden Gümüşhane'ye, Aydıntepe üzerinden de Bayburt'a ulaşan yolların geçtiği bir yayla köy merkezidir. Telefon ve alış-veriş imkanları mevcuttur.
  • Araklı-Yeşilyurt-Yılantaş Turizm Merkezi: Trabzon'a 64 İlçe merkezine 33 km mesafede bulunan yayla 10 km' lik bir stablize yolla Yeşilyurt Beldesine bağlanır.
  • Maçka-Şolma Turizm Merkezi: Maçka ilçesinin güney çıkışından başlayarak 22 km' lik toprak yolla Mağura Yaylası üzerinden bu yaylaya ulaşılır. 1850 m. yüksekliğindeki yaylada, bakkal, kasap, kahvehane ve telefon hizmetleri vardır.
  • Akçaabat-Karadağ Turizm Merkezi: Vakfıkebir'den ve 12 km'lik Akçaabat-Düzköy yolundan ulaşılabilen bir yayla alanıdır. Yolu düşük nitelikte olup, yayla adını 1946 m lik Karadağ Tepesinden almıştır. Yayla merkezinde bakkal, kahvehane, lokanta, fırın hizmetleri mevcuttur.
  • Trabzon-Tonya-Armutlu-Gümüşhane-Kürtün-Erikbeli-Turizm Merkezi: Tonya'dan 25 ve Şalpazarı'ndan 34 km lik yolla ulaşılır. 1800 rakımlı bir yayla olup, Fırın, kahvehane, bakkal ve telefon hizmetleri mevcuttur.
GÖLLER MAĞRALAR
  • Sera Gölü: Trabzon'un batısındaki Sera deresi üzerinde, kıyıdan 8 km içerde Demirtaş köyü yakınında bulunmaktadır. Dağ yamacının, kayması ile oluşan bir baraj gölüdür. 4 km.lik bir uzunluk gösterir. Genişliği 150-200 m. arasında değişir.
  • Uzungöl : Haldizen deresi vadisinde heyelan sonucu dere yatağının tabii baraj şeklinde kapanmasıyla oluşan göl, çevresindeki ladin ormanları ile çekici bir peysaj sergiler. Trabzon'a 99, Çaykara ilçesine 19 kilometrelik bir mesafede olan göl " uzungöl" olarak bilinmektedir.
  • Çalköy Mağrası: İlimiz Düzköy İlçesinin 5 km güneyinde, denizden 1050 m yükseklikte olup, aydınlatma ve gezi platformları tamamlanmıştır. Mağaranın içinde dış atmosfere dolinlerle olan irtibatı nedeniyle rahat bir hava haraketi vardır. Girişte kuru olan mağara atmosferinin mağaranın içerisinden akan dere nedeniyle iç kısımlarda nem bir kat daha artmaktadır.
  • Balıklı Göl: Bölgemizin coğrafi yapısı nedeniyle oluşan bir göldür. Balıklı Göl Akçaabat-Düzköy yolu üzerinden Hıdırnebi yaylasına çıkarken yol üzerindedir. Doğal güzelliği muhteşem olan bu gölümüz yazın birçok ziyaretçi tarafından dinlenme ve piknik alanı olarak kullanılır.
Toplum ve Kültür
Halk
Tarih boyunca Laz olarak adlandırılan halk, Rum ya da Osmanlı/Türk olsun, yaylacılık teknikleri, yaşam tarzı, köy mimarisi ve folklorik açıdan Anadolu köylüsünden net çizgilerle ayrılmakta ve Kafkasya halklarıyla (Laz, Megrel, Oset, Gürcü, Abhaz vs.) benzerlik göstermektedir. Şalpazarı, Ağasar vadisinde yaşayan Çepni türkmenleri bölgeye 13-14. yüzyıllar arasında yerleşmiş olup Dede Korkut masallarında bahsi geçen folklorik birikime ve Trabzon'un diğer yörelerinden kolayca ayrılabilen Türkmen dialektine sahiptirler. Bölgede Ermeni varlığı eskiye dayanmakla birlikte önemsenecek miktarda değildir. Gökbilgin'in Trabzon Tahrir Defterleri üzerine çalışmasında görüleceği gibi 1515 yılında kent merkezinde 774 Rum ve 179 Müslüman evine karşın sadece 15 Ermeni evi olduğu kayıtlıdır

Dil
Rumca, Lazca, Rusça, Ermenice ve Farsça'dan çok sayıda ödünç kelime içeren Trabzon Türkçesi kendi içinde birkaç dialekt içermekte ve Kafkas gırtlağının izlerini taşımaktadır. Trabzon ağzı Özellikle alışılmadık ünsüz değişimleri ile Anadolu Türkçesi'nden derin farklılıklar içermektedir.
/ b / > / p / baluk > paluk
/ d / > / t / dere > dere
/ k / > / g / katuk > gatuk
/ g / > / k / gelin > gelin (Batı Trabzon)
/ c / > / ç / came > came
/ k / > / ç / > öküz > öküz (Merkez Çömlekçi mahallesi, Doğu Trabzon)
Aynı zamanda Trabzon Yunanca'nın en az 2500 yıldır kesintisiz konuşulduğu en doğu Yunan kolonisi olup, Köprübaşı, Çaykara, Maçka, Tonya ilçelerinde Rumcanın arkaik ögeler taşıyan yerel bir dialekti günümüzde de Müslümanlar tarafından 50 civarında köyde konuşulmaya devam etmektedir.

Giyim - kuşam
Osmanlı döneminde Samsun ile Batum arasında geleneksel giyim (Laz kıyafeti olarak da bilinir) şöyledir
  • Erkek: Başta iki ucu üzerinden sarık gibi dolanarak uzun kulaklı bir düğümle bağlanan ve kukula adı verilen siyah başlık. Üstte beyaz mintan ve üzerine siyah aba yelek. Altta bacak arası körüklü bacak kısmı dar zipka adı verilen siyah şalvar.
  • Kadın (köylü): İçte kamis adı verilen yakasız Trabzon bezinden gömlek, başta keşan peştemal, alltta etek veya üçetek elbise (zibun) bele bağlanan ve rengi yöreden yöreye değişen peştemal(fota. Üstte fermene veya kadife adı verilen yelek)
  • Kadın (şehirli, kasabalı): Başta tepelik, Tapla, Koursi, hotoz adı verilen gümüş ya da altın sırmalı yuvarlak tepelik. İçte kamis, üzerine zibun (üçetek) belde peştemal, lahor veya trablus.
Köylü ya da şehirli olsun Trabzon kadını (Rize ve Artvin sahilinde yaşayan Lazlar gibi) kesinlikle şalvar giymemektedir. Tek istisna Şalpazarı bölgesinde olup Çepni kadınları şalvar giymekte ve ucu püsküllü kırmızı ya da pembe belbağı takmaktadır.

Müzik ve Halk oyunları
Trabzon bölgesinin geleneksel çalgıları şimşir kaval, kemençe, davul -zurna ve yörede zimpona, dankiyo adlarıyla da bilinen tulumdur. Sayısız çeşidi olup kadın ve erkekler tarafından toplu oynanılan geleneksel dansların adı ise horondur. Trabzon merkez ilçede oynanılan hoptek ya da kolbasti adalrıyla bilinen oyunlar ise başka yörelerden ödünçlenmiştir.

Mutfak
Samsun Batum arasında yeralan bölge mutfağının ayırıcı temel besinleri karalahana, mısır ve hamsi olup, bu üçlünün çorbasından ekmeğine dek sayısız kombinasyonu bulunmaktadır. Bölgeye özgü yemeklerden en karakteristik olanları şunlardır:
  • Mısır unundan: Kuymak, muhlama, hoşmeri, kazkaldıran, yağlaş, haçapur, hamsili ekmek, lamesli ekmek
  • Buğday unundan: Bezleme, çirikta, kaygana
  • Arpa unundan : Kaut
  • Karalahanadan: Çorba, Ğuliya, manca, sarma
  • Tatlı olarak: Kabak malezi, kabak pilavı (bölgede pilav ve makarna şekerli olarak tüketilir)
  • Hamsiden: Buğulama, hoholli hamsi, hamsili ekmek, kaygana
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:55
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
25 Haziran 2010       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Trabzon vilayeti


Osmanlı döneminde Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarını içine alan yönetim birimi.

II. Mehmed’in (Fatih) (hd 1451-81) Trabzon imparatorluğu üzerine yaptığı sefer sonunda fethedilen (1461) Trabzon, bir sancak olarak örgütlendi. Uzun yıllar şehzade sancağı olarak önemini korudu. 16. yüzyılda Batum’u da içine alan bir eyalete dönüştürüldü. Batum Eyaleti olarak da anılan bu yönetim biriminin merkezi Trabzon’du. Eyalet topraklarına yerleştirilen Çepni Türkmenleri ile yerli halk arasında 18. yüzyıl ortalarına kadar etnik ve dinsel çatışmalar oldu. Merkezî yönetim bu tür olayları önlemek düşüncesiyle Trabzon beylerbeyliğine yerli âyandan mütesellimler atadı. Ama bunlar da güçlendikçe merkezî yönetime karşı başkaldırdılar.
Ad:  trabzon7.jpg
Gösterim: 883
Boyut:  57.0 KB

1868’de vilayet olan Trabzon’a merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik (Samsun) (1908’den sonra müstakil mutasarrıflık) sancakları bağlıydı. Vilayetin nüfusu 1 milyon dolayındaydı. 1890’da merkez sancağı Ordu, Giresun, Tirebolu, Görele, Vakfıkebir, Sürmene ve Akçaabad, Canik sancağı Bafra, Ünye, Fatsa, Çarşamba ve Terme, Lazistan sancağı Rize, Of, Atina (Pazar) ve Hopa, Gümüşhane sancağı da Torul, Kelkit, Şiran kazalarını kapsıyordu.

Trabzon Tarihi Tarihçesi


Kent merkezi kuzeyde denizden güneyde Boztepe'nin üzerine kadar düzgün olmayan teraslar halinde yükselir. Değirmendere Kuzgundere (ya da Tabakhane) ve Zağnos dereleri yerleşimi güneyden kuzeye derin boğazlarla bölmüştür. Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında kalan ve düzgün olmayan yüksek bir masa formundaki alan üzerinde kentin bilinen eneski yerleşim kalıntıları tespit edilmiştir. İşte bu nedenle Trabzon adının eski Grekçe masa ya da trapez/yamuk biçimi karşılığı olarak "trapezos" kelimesinden geldiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Trabzon adına Trapezos olarak ilk kez Yunanlı komutan Kesnophon tarafından kaleme alınan M.Ö. 4. Yüzyılda geçen olayların anlatıldığı "Anabasis" adlı antik kaynakta rastlanmaktadır.

İyon kökenli Miletoslular Batı Anadolu'dan sonra M.Ö. 7. Yüzyılda Karadeniz'e de gelerek kıyılarda koloni kentleri kurmuşlardır. Trabzon da merkezi Sinop olan bu kolonilerin arasında sayılmaktadır ve birçok araştırmacı kentin ilk kuruluşu olarak bu dönemi göstermektedir. Oysa Kolkhlar Driller Makronlar gibi yerli kavimler Trabzon civarında çok daha önceden beri yaşamaktaydılar.

Aynı yüzyılda Karadeniz Bölgesi Kafkasya'dan gelen Kimmerler ve onların ardından İskitlerin akınlarına uğramıştır. Ancak bu akımların kolonilerin kuruluşundan önce mi yoksa sonra mı olduğu konusu tartışmalıdır. M.Ö. 6. Yüzyılda ise Trabzon Perslerin egemenliğine girerek Pont Kapadokyası adı verilen satraplık içinde kalmıştır.

Makedonya Kralı Büyük İskender M.Ö. 334 yılında tüm Anadolu'da Pers hakimiyetine son vermiştir.
İskender'in ani ölümünden sonra oluşan karışıklık sırasında Pont satrabı II. Ariantes'in oğlu Mithridates yerli halkın desteğiyle Karadeniz'de Pontus Devletini kurmuştur. Trabzon M.Ö. 280 yılında merkezi Amasya olan Pontus devletinin sınırları içinde kalmıştır.

M.Ö. I. Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu'yu da işgal etmeye başlamışlardır. Roma kralı Pompeius'un Pontus Kralı V. Mithridates'i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır. Böylece Trabzon M.Ö. 66 yılında Roma yönetimine girmiştir. Roma'da Avgustus'la birlikte M.Ö. 27 yılındanitibaren imparatorluk dönemi başlamıştır. Avgustus'un idari düzenlemesi sonucu Trabzon Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış İmparator Tiberius zamanında (M.S. 14-37) diğer bir idare bölüm olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştır. İmparator Nero döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur.

Trabzon bu dönemde "ünlü" ve "zengin" kent tanımlamasıyla tarihçilerin kitaplarında yer alır. Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasian zamanında (69-79) Trabzon Kapadokya -Galatya Eyaletine dahil edilmiştir.

Ünlü Roma İmparatoru Hadrian Döneminde (117-138) tüm imparatorlukta olduğu gibi Trabzon'da da önemli imar etkinliklerinde bulunulmuş birçok dini ve askeri binalar ile yollar su kemerleri ve yakın zamana kadar kalıntıları görülebilen yapay bir liman inşa edilmiştir Hadrian'dan sonra Trabzon'un parlak dönemi sona ermiş 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır. Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerindeRoma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır.

Trabzon 276 yılında tüm Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotların saldırısına uğramış bu saldırıda tüm kent yakılıp yıkılmıştır. Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde 4. Yüzyılın başında Diocletian Maximian Constantinius ve Galerius'tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon'da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğunu Trabzon Müzesindeki Latince bir kitabeden anlıyoruz.

Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon merkezi İstanbul olan Doğu Roma Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Bizans İmparatoru Justinianus (527-564) Trabzon'da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır. Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmaya başlanmış Trabzon Teophilos zamanında (829-842) kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur.

Müslüman Araplar 8. Yüzyılın başlarından itibaren Anadolu'ya düzenledikleri baskınlarda Doğu Karadeniz ve Trabzon'a gelmişlerdir.

Bizans İmparatorluğunun 1204 de IV. Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine imparator I. Andronikos Komnenos'un İstanbul'dan kaçan torunları Alexios ve David Gürcü Kraliçesi Tamara'nın da yardımıyla Trabzon'da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır. Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı I. Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır. Gümüşhane'deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuel I'in sikkeleri üzerinde "en mutlu" ünvanı yer almaktadır.

I. Bayezid'in 1398 de Samsun yöresini almasından sonra Trabzon Komnenos Krallığı Osmanlı Devletine yıllık vergi ödemek zorunda bırakılmıştır. David Komnenos iktidarı döneminde (1458-1461) vergi ödemeyi durdurarak önceden ödediklerini de Akkoyunlu Devleti Sultanı Uzun Hasan aracılığıyla geri istemiş Osmanlılara karşı Avrupa'daki büyük devletlere ittifak önerisinde bulunmuştur. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet'in öncülüğündeki Osmanlı Kuvvetleri Bölgeyi kuşatarak 1461 yılında Trabzon'u ele geçirmiş ve Komnenosların egemenliğine son vermiştir.

Trabzon Osmanlı Döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir. İlk sancak beyi Hızır Bey'dir. 1470 yılında sancak beyliği küçük yaşta Şehzade Abdullah'a verilmiş; Abdullah annesi Şirin Hatunla birlikte 1479 yılına kadar Trabzon'da yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim de şehzadeliği sırasında (1491-1512) Trabzon'da Sancak Beyi olarak bulunmuş sonradan Kanuni ünvanı alacak olan oğlu Sultan Süleyman burada doğmuştur.

Trabzon 16. yüzyılda merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülmüş ve bu yeni idari birimin merkezi olmuştur. 1867 yılında Trabzon'da büyük bir yangın çıkmış bir çok kamu binası da bu sırada yanmış ve kent daha sonra yeniden düzenlenmiştir. 1868 yılında vilayet olmuş merkez sancağı dışında Lazistan Gümüşhane Canik Sancakları da buraya bağlanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Ruslar Trabzon'a saldırır (14 Nisan 1916). Trabzonlulardan oluşan vurucu güçler (Milis) bu saldırı sırasında gerilla savaşı verirler. Bu sıralarda cepheye gönderilmek üzere Hamidiye Zırhlısının desteğinde Trabzon Limanına gelen cephane Trabzonlu gençlerce büyük bir heyecan içinde boşaltılıp Maçka'ya taşınır.

Çaykara'da Sultan Murat Yaylasında (10 Haziran 1916) Of'ta Baltacı Arsin'de Yanbolu Derelerinde Ruslara karşı başarılı savaşlar verilmiş ancak o yıllardaki koşullar altında düşmanın Trabzon'a girmesine engel olunamaz ve Ruslar 14 Nisan l916 yılında Trabzon'a girer. Rusların Trabzon'da kaldığı bir yıl on ay on günlük süre içinde özellikle Rumlar ve Ermeniler yerli halka büyük işkenceler yaparlar; sayısız insan öldürürler.

1917'de Rusya'da "Bolşevik Devrimi" olur Çarlık Yönetimi yıkılır. Bunun üzerine Rus ordusunda büyük bir panik başlar. Bu Rusların Trabzon'dan çekilmesine de yol açar. Öte yandan batıdan doğuya doğru kayan ve Karadağ'da toplanan Türk Çeteleri Akçaabat'a inerek Yüzbaşı Kahraman Bey'in komutasında üç koldan Trabzon'a doğru yürürler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon'a girer.

Ulu Önder Atatürk Cumhuriyet döneminde Trabzon'a üç kez gelir; l924 1930 ve 1937 yıllarında ilk geldikleri 15 Eylül 1924 günü Trabzonlularca "Atatürk Günü" olarak kabul edilir ve bu kendisine bir telle bildirilir.

Trabzon Tarihi Yapılar


Trabzon ilinin yukarıda sayılan ve açıklanan tarihi eserleri yanında görülmeye değer pek çok tarihi-turistik ve görülmeye değer nice eserleri daha vardır. Bunların hemen hepsi korunarak günümüze kadar ulaşmışlardır.
Bunlar arasında Abdullah Paşa çeşmesi, Şadırvan, Zağnos Paşa Köprüsü, Tabakhane Köprüsü ve Su Kemerleri, Kalepark (Güzel Hisar) Santa Harabeleri, Santa Maria Kilisesi, Fatih Hamamı, Musa Paşa Camii, Tavanlı Camii, Hoca Halil Camii ve Sivil mimarlık örneklerinden Eski Trabzon Evleri de sayılabilir.

Santa Maria Kilisesi

Merkez Kemerkaya Mahallesinde bulunan yapı, Sultan Abdülmecit’ in emirleriyle Trabzon’a gelen yabancılar için 1869-1874 tarihleri arasında yapılmıştır.
Halen kenti ziyaret eden yabancıların ibadetlerini rahatlıkla yaptıkları bir dini merkez konumundadır.

St.Anna (Küçük Ayvasıl) Kilisesi


Şehrin en eski kiliselerinden birisidir. Üç nefli bir bazilikadır. Narteksi yoktur. Nefler içten ve dıştan yuvarlak planlıdır. Zemininde kriptası bulunur. Naosta T şekilli iki ayak ile iki İon başlıklı sütün bulunur.

Giriş kapısında bir Bizans kabartması ile 884-885 tarihinde I. Basil zamanına ait onarım kitabesi bulunmaktadır. İçerisinde daha geç dönemlere ait fresk kalıntıları bulunmaktadır.

St. John Kilisesi


Hızırbey mahallesinde Kaledibi ilköğretim okulunun yanında ve müştemiliyatındadır.13.yy. başında inşa edilmiş,19,yy.lın ortalarında onarılmış son ve etraflı onarımını 1998 yılında ğeçirerek günümüzde çok amaçlı salon olarak kullanılmaktadır.

Cephanelik


Trabzon yapıları içinde en çok dikkati çeken ve tartışılan bir yapıdır. Yapının Yıldız Sarayı albümlerindeki resminin altında H.1305 yılında yaptırıldığı yazılıdır. Kapısı üzerindeki II. Abdülhamit’in Tuğrası ve kitabe de bunu doğrular.Cephaneliğin 1887 tarihinde yaptırıldığı kesin olarak anlaşılmaktadır.

Yaklaşık 25-40 m çapında iç içe dairevi iki bölümden oluşmaktadır. İç bölüm dört, dış bölüm ise üç katlıdır. İç ve dış yapılarda oval kemerli üçer adet pencere bulunmaktadır. Yüksek bir koruma duvarı içine alınmış olup, batı yakınında ise karakol hanesi vardı. 1916-1918 Rus işgali sırasında mühimmat deposu olarak kullanılmış ve 9 Temmuz 1919’ da bir patlamayla örtüsü yıkılmıştır.

Bedesten

Trabzon çarşısının merkezinde yer alan şehrin en eski ticaret yapısıdır. Dıştan 20.60 x 22.60 m boyutlarıyla kaleye yakın dikdörtgen planlıdır. Türk Bedestenleri içerisinde tek kubbeli olan tek örnektir. Ayrıca yapı Gülbaharhatun Vakıfları arasında gösterilmiştir. Bunun için yapının fetihten sonra 15. yüzyılın sonlarında yapıldığını söyleyebiliriz.

Zağnos Burcu


II Aleksios döneminde kesme taştan dörtgen planlı burç, bir süre zindan olarak kullanılmış ve Zağnos Burcu olarak bilinmektedir. Günümüzde Trabzon Belediyesi tarafından İsmail Hakkı Berkmen Tarih Kütüphanesi olarak düzenlenmiş olup ilk, orta ve üniversite öğrencilerinin ve tüm halkın rahatca kullanabileceği bir merkez olarak düzenlenmiştir
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:55
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Haziran 2011       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  trabzon3.jpg
Gösterim: 805
Boyut:  41.7 KB

Sürmene, Trabzon


Trabzon iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. İlçe toprakları engebeli, güneyi dağlıktır. Fındık ve çay tarımı yapılır, mısır, fasulye ekilir. Kasaba Karadeniz kıyısında kuruludur. Yüzölçümü 473 km2, ilçe nüfusu 37.786, merkez nüfusu 17.890 (1997).

TONYA


Trabzon iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. İlçe, Trabzon'a 71 km. uzaklıkta Zigana Dağları'nın kuzeye bakan ormanlık ve yer yer derin vadilerin bulunduğu bir yörede kurulmuştur. Halk geçimini orman ürünlerinden, fındık ticareti ve meyvecilikten sağlar.
  • Yüzölçümü 265 km2,
  • ilçe nüfusu 27.010,
  • merkez nüfusu 11.716 (1997).
Yomra, 19 Haziran 1957 yılında 7033 sayılı kanunla ilçe haline dönüştürülmüş, 4 Nisan 1959 tarihinde Trabzon ilinin ilçesi olmuş ve fiilen ilçe teşkilatı kurulmuştur. Yomra ilçesinin ilk adı Durana’dır. İlçe yeni adını içinde yetişmekte olan yomra adlı elmadan almıştır.
Yomra ilçesinin 4 belediyesi mevcut olup, Merkez Belediyeye bağlı 4, Özdil Belediyesi'ne bağlı 6, Kaşüstü Belediyesi'ne bağlı 3 ve Oymalıtepe Belediyesi'ne bağlı 5 mahalle olmak üzere toplam 18 mahallesi ve 17 köyü vardır. Yeni yapılan sahil yolu ile trafiğin ilçe merkezinde yoğunlaşmasının önüne geçilmiştir. Böylece ilçe trafik yönünden rahata kavuşmuştur.

MAÇKA


Trabzon iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. Trabzon - Erzurum karayolu üzerindedir. Ekonomi, fındık ve mısır üretimine dayanır. Tarihî Sumela Manastırı da Maçka'dadır. Yüzölçümü 1.000 km2, ilçe nüfusu 41.439, merkez nüfusu 13.875 (1997).

Trabzon Beşikdüzü İlçesi

Beşikdüzü ilçesi Trabzon'uun 45 km. batısındadır. Doğusunda Vakfıkabir, batısında Eynesil, güneyinde Şalpazarı ve Tonya ilçelerimizle kuzayine boydan boya Karadeniz bulunmaktadır. Denize sıfır kodlu olan ilçenin 121 km 2 yerleşim alanı vardır. İlçemizin Türkelli ve Yeşilköy olmak üzere iki beldesi, merkeze bağlı yedi mahalle ve yirmibeş köyü vardır. Merkez nüfusu 29.700 olup, köyleriyle 47.000 dir.

İlçe merkezi düz olup deniz seviyesi yüksekliğindedir. İç kesimleri oldukça engebeli ve meyilli bir araziye sahiptir. İlçenin yüzölçümü 121 km2'dir.
Tipik Karadeniz ikliminin hükümsürdüğü ilçede, yazları serin, kışları ılıktır. Her mevsimde yağış görülür. En sıcak ay ortalaması 22 derece, en soğuk ay ortalaması 6 derecedir. Nem oranı % 60 - % 70 civarındadır. Önemli akarsuları Ağasar Deresi ve Kurbağlıdere'dir. Önemli yükseltileri ise Beşikdağı ve Yumru Tepeleri'dir.

Çevre ilçelerinin de yaralandığı Beşikdüzü Limanı doğal bir liman niteliğindedir.
2000 yılı genel nüfus sayımına göre ilçemiz Beşikdüzü'nün toplam nüfusu 47.331'dir. Bu rakamın 29.766'sı ilçe merkezinde, geriye kalan 17.565'i ise belde ve köylerde yaşamaktadır.

VAKFIKEBİR


Trabzon iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. Trabzon-Samsun kıyı yolunun 46. km.'sinde bir koy üzerinde kurulmuştur. Halkının başlıca geçim kaynağı hayvancılık, tütün ve mısır ekimidir. Ayrıca, tereyağıyla ünlü bir ilçedir. Yüzölçümü 458 km2, ilçe nüfusu 48.868, merkez nüfusu 32.260 (1997).

MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:54 Sebep: Resim düzenlendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
8 Temmuz 2011       Mesaj #8
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye

Of, Trabzon


Of
, Trabzon ilinin doğusunda yer alan ve tarihi çok eskilere dayanan bir ilçedir. Halkının önemli bir bölümü Türkmen Çepnilerden ve Gürcistan'dan gelen Kumanlardan oluşur. İlçe toprakları Karadeniz kıyısında engebeli alanları kaplar. İlçe, Trabzon-Rize karayolu üzerindedir. Fındık ve çay en önemli geçim kaynağıdır. Mısır tarımı da yapılır. İl merkezine uzaklığı 56 km, eski adı Solaklı, yüzölçümü 511 km2, ilçe nüfusu 66.737, merkez nüfusu 22.429 (1997). Arazisini Of'tan Karadeniz'e dökülen Solaklı, Baltacı ve İyidere derelerinin aşağı havzaları oluşturur. İlçenin güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi ve kuzeyinde Karadeniz bulunur. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında daha büyük bir yüzölçüme sahip olan ilçenin sınırları 1948 yılında Çaykara'nın, 1990 yılında da Hayrat'ın ilçe olmasıyla daralmıştır. Of, ülkenin yönetiminde söz sahibi olan birçok siyasetçi ve bürokrat yetiştirmiştir. Tarihi, kültürel, siyasi ve ekonomik olarak zengin bir ilçedir.

Etimoloji

Ophiussa veya Ophiusa Eski Yunancada "yılanların yaşadığı yer" anlamına gelmekte olup başta Portekiz, Rodos ve Marmara Denizi'ndeki Avşa adası olmak üzere çok sayıda yerleşim antik çağda bu adı taşımıştır. Gerçekte Antik çağ yazılı kaynaklarında Of "OPIUNTE" adıyla geçmektedir ve eski Lazca "OPUTHE" (Yerleşim yeri; köy) anlamını ifade eder. Trabzon Of ve hinterlandında Lazlarin arkaik öncülleri olan Kolhis veya Tzan kabilelerini yaşadığı tarihsel tanıklıklarla sabittir.

Ad:  trabzonof.jpg
Gösterim: 785
Boyut:  60.0 KB
Tarihçe
Doğu Karadeniz Bölgesinin tarihi ve özellikle bölgenin en önemli şehri olan Trabzon'un tarihi ele alındığında, batılı tarihçilerin büyük bir çoğunluğu bölge tarihinin Yunan kolonileriyle başladığını vurgulamaktadırlar. Halbuki bölgeye Yunan kolonileri gelmeden önce birçok tarihçinin de belirttiği gibi bölgede yerli kavimler bulunmakta idi. Bu insanlar muhtemelen en eski çağlardan beri bu toprakların yerlileri olarak Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşamaktaydılar. Bölge muhtelif zamanlarda Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve kısa süreli koloniler kurulmuştur. Bu koloni idareleri, yerli halkı kapsamıyordu. Bu koloni devletlerinin en güçlü oldukları zamanlarda bile hükümranlıkları ancak bulundukları surlar içinde sınırlı kalmıştır. Sur dışında yaşayan yerli kabileler bağımsız topluluklar olarak yaşamışlardır.

Bölge, Roma İmparatorluğunun parçalanmasıyla Doğu Roma olarak bilinen Bizans'ın payına düşer. Bu hakimiyet, 1204 yılında Latinlerin İstanbul'u işgal etmesine kadar devam eder. Bu tarihten sonra 1461 yılına kadar (Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethi), yine Bizans İmparatorluğunun uzantısı olan, Bizans hanedanı Komnenosların kurmuş olduğu Trabzon Rum Devleti'nin egemenliğinde kalır. 4. yüzyıl başlarında Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu tarafından resmi din olarak kabul edilmesiyle, bu din halk arasında hızla ve serbestçe yayılmaya başladı. Daha önce Doğu Karadeniz'de yaşayan kavimler de Hıristiyanlığa geçmeye başladılar. Hıristiyanlaşan bu kavimler tedrici bir şekilde Doğu Kilisesi'nin resmi dili olan Yunanca'yı öğrenmek zorunda kaldılar. Özellikle 10. yüzyıldan sonra Papazların telkinleriyle bu dili konuşmak daha da yaygınlaştı. Zira Papazlar "İncil'in dili dışında bir dilde konuşulan her kelime cehenneme gitmek için işlenen bir günah olarak hesaplanacaktır" şeklinde telkinlerde bulunmakta idi. Bu durum, yerel halkın kendi dilleriyle karışık bir Yunanca ya da halk arasında bilinen adıyla Rumca konuşulmasına neden olmuştur. İzlenen bu Bizans siyaseti, yerel dillerin, inançların ve geleneklerin büyük bir çoğunluğunun belleklerden silinmesine, kısaca yerli unsurların asimile olmasına neden olmuştur.

12. asırda Çepni Türkmenleri Doğu Anadolu üzerinden göç ederek Doğu Karadeniz'e yerleşmiştir. Trabzon'un batı bölgelerine yerleşen Çepniler den Trabzon'un doğusuna da yerleşmeler olmuş ve bu gün dahi Trabzon'un Çaykara ilçesinde soyadı Çepni olan aileler mevcuttur. Bölgenin asıl unsurları kuman kıpçaklarıdır. Gürcistan'dan bütün karadenize dağılan kumanlar Of bölgesine yoğun olarak yerleşmiştir.

Kumanlar Gürcistan'da uzun süre kaldığından hristiyanlığı benimsemişlerdi Of ve çevresi 1461 yılında Trabzon'un Fatih tarafından fethedilmesiyle Osmanlı İmparatorluğunun eline geçmiştir. bu tarihten sonra gittikçe Müslümanlaşmıştır. Yavuz Sultan Selim'in Trabzon Valiliği sırasında da yoğun kuman iskanları ile nüfusu artmıştır. 1717 yılında Rizeli kuman soylusu Tuzcuoğlu isyanında Tuzcuoğlu Memiş Ağa, kaçarak Oflulara sığınmışlar, Osmanlı Ordusu Ofluları kırmaya başlamasına rağmen kendilerine sığınan Memiş Ağa teslim edilmemiştir. Ancak Memiş Ağa kendi isteği ile Ofluların kırılmaması için teslim olmuştur. Yunan Kaynaklarında belirtildiğine göre 1912 yılında Of'taki Rum nüfusun oranı ancak yüzde 1 olmuştur.

Oflular bölgenin tarıma elverişli olmayışı nedeniyle ya gurbete ya eğitime yönelmişleridr. bu doğrultuda koskoca Osmanlı İmparatorluğunun din adamı yetiştiren müesselerinin çoğu İstanbul'dan sonra Of'ta olmuştur. Oflu hocalar kaybolmaya yüz tutmuş din ilimlerini tekrar canlandırmışlar, Hazerfen Ahmet Çelebi gibi uçan yedi Türkten üçü Oflu Hocalardan olmuş, en dakik saat bulma aletlerini yapmışlar ve uygulamışlar,Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk'ü desteklemişler, İstanbul'da en büyük medreselerde müderrislik yapmışlar, padişaha kafa tutmuşlar, Mehmet Akif'in şiirlerine konu olmuşlardır. Türkiyenin her yerinde Oflu Hocalar simge olmuşlar, şarkılara, fıkralara konu olmuşlar, Of dışında bir çok yerde Oflu Hoca mezarları yatır haline dönüşmüştür. Bölge 1929 yılında pek çok köylünün ölümü ve evini kaybetmesine yol açan ve Of felaketi olarak nitelendirilen bir sel baskını yaşamış ve halkının bir bölümü Maçka ilçesine göç etmek zorunda kalmıştır.

Yönetim

Of Belediyesi 1874 yılında kurulmuş köklü bir belediyedir. Of'un en büyük bulvarı olan Atatürk Bulvarı, Başkan İsmail Sefa Sarıalioğlu tarafından yapılan düzenlemede pek çok kişinin haklarından feragati sayesinde oluşmuştur.1976-1979 Yılları Arasında Fatsa Belediye Başkanlığı yapan Nazmiye Komitoğlu'nun ardından Karadenizde göreve gelen ikinci bayan belediye başkanı olan Semahat Sarıalioğlu 1998-1999 yılları arasında şehirde görev yapmıştır. 1999-2011 yılları arasında belediye başkanlığı görevini Oktay Saral yürüttü.Oktay SARALın 2011 sseçimlerinde istanbul milletvekili seçilmesi üzerine bu görevi Murat SARAL devralmıştır.

İşgal ve Direnişler

Ruslar, 24 Şubat 1916'da Rize'yi, 15 Mart 1916'da Of'u, 18 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ettiler. Ruslara karşı ilk önemli direniş Of ile Rize arasındaki Baltacı Deresinde olmuştur. Bu direniş yaklaşık bir ay sürmüştür. Of'un işgaliyle Solaklı Vadisinde bir direniş meydana geldi. Ruslar bu direnişi kırarak Soğanlı ve Demirkapı geçitlerinden Bayburt'a inmeyi düşünüyordu. Rusların bu tasarısı ilk aşamada pek faydalı olmadı. Zira bölgenin gerçek sahipleri olan Türkler, Rus kuvvetlerine büyük kayıplar verdirdiler. Fakat sayıca üstün olan Ruslar bir süre sonra Çaykara'nın aşağı köylerini işgal etmeye başladılar. Yöre halkı kıyıdan uzakta olduğu için daha çok dağlık kesime, iç kesimlere doğru çekilmek zorunda kaldı. Bu çekilme sırasında direnişlerine devam etmişlerdir. Geri çekilen askerler Of'un bütün köyleri ve yakın kazalardan toplanan gönüllüler ile Trabzon Hapishanesindeki mahkumların da izin alarak, müfreze halinde gönüllü olarak katılmalarıyla Baltacı Deresinin batı yanında Ruslara karşı savunma hattı oluşturuldu.

Karadeniz Türkmenleri

1057 yılında da Türkmen/Çepni öncüler Horasan'dan kalkarak Harşit Vadisi üzerinden Doğu Karadeniz'e ulaşmışlar ve akınlarını kıyılara yoğunlaştırmışlardır. Sonuçta da 1072 yılında Trabzon Türkler tarafından fethedilmiştir. 3 yıl süren bu yerleşimden sonra Trabzon, yeniden Theodor Gavras tarafından geri alınır. 1280'li yıllarda Çepni Türkleri büyük bir kitle olarak Doğu Karadeniz Bölgesi'ne yerleştiler. Türklerin bu yoğun akınları Rumları kalelere çekilip sığınma zorunda bıraktı. Zaten buralarda yoğun Rum kitleleri yoktu. Bölge ağırlıklı olarak Hıristiyan yerlilerden oluşmakta idi. Bunu Trabzon Rum Devletinin resmi Kilise kayıtlarındaki yerli kişi isimleri ve bölgede yer alan bazı yerli kökenli yer adları kanıtlar niteliktedir. Bu Hristiyan yerlileri arasında çok miktarda Türkmen asıllı yerli de vardı.


Coğrafya

İlçe; toplam alanı 330 km², ortalama rakımı 10 metre olan, tabiatın bütün özelliklerini sergileyen, deniz ve karanın bütünleştiği eşsiz doğal güzelliklere sahip bir alan üzerinde kurulmuş şirin bir ilçedir. Trabzon'un yaklaşık 52 km doğusunda olan ilçenin, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi, güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır.

Yörenin en büyük akarsularından Solaklı Irmağı'nın taşımış olduğu alüvıyal yığıntıları kıyıda biriktirerek meydana getirdiği düz ve fazla geniş olmayan bir alan üzerine kurulmuş bir sahil yerleşim birimidir. Çaykara ve Of ilçelerini birbirine bağlayan karayolu ilçeyi ikiye ayırır. Daha eski yerleşim yeri olan Solaklı Deresi'nin doğusundaki merkez, genel olarak ilçedeki idari birimlerin yer aldığı alandır. Yeni yapılanmalarla Solaklı Deresi'nin batısındaki alan da gelişmiştir. Bu alan ilçe sakinlerince Kalyon Mevkii diye adlandırılmaktadır.

İlçenin yerleşim yerinin kuruluş alanı dar ve düz biçimde devam ettiği halde, hemen arka kısmında dağlar birden bire yükselmekte, geçişi ve yükselmeyi engelleyici çok eğimli bir dağ sisteminin geldiği dikkat çekmektedir. Bu heybetli yükselişle dağlar, yeşilin tonlarının hepsini sergileyen bir güzelliğe sahiptir. Güneye doğru gidildikçe bu renk armonisi çok daha dikkat çekmektedir.

İklim

Doğu Karadeniz Bölgesi'nin iklim tipi özelliklerine sahiptir. Yağışların her mevsimde bol olması ve sürekliliği, yöre iklimini etkiler. Yağışın en fazla olduğu dönem Sonbahar mevsimidir. Denizin düzenleyici etkisi termostat görevi gördüğünden, hem günlük, hem yıllık sıcaklık farklılıklarının fazla olması önlenir. Yaz aylarında fazla sıcak olmadığı gibi, kış aylarında da dondurucu soğuklar görülmez. Her mevsim yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçer. Ardındaki dağların birden yükselmesi dolayısıyla yamaç yağışları gerçekleşir. Rüzgarların esiş yönleri ve şiddet dereceleri mevsim özelliklerine bağlı değişiklikler gösterir. Genel olarak Lodos, Poyraz ve Kıble rüzgarları görülür.

Akarsular

İlçe yerüstü kaynakları bakımından zengin bir yöre özelliğindedir. Dağların denize paralel olarak uzanması yüzünden akarsular, sadece kuzeye bakan yamaçlardan denize doğru akar. Güneyde bulunan yüksek dağların yamaçlarından çıkan akarsular, sert akışlı, dar boğazlar içinden geçerek, derin vadiler boyunca denize ulaşırlar.

Başlıca akarsular;
  • Solaklı Deresi
  • Baltacı Deresi
  • İkizdere
  • İvyan (gelincik) Deresi
Bitki Örtüsü
Yörede bol yağış olmasından dolayı gür orman alanları mevcuttur. Yöredeki orman örtüsünün kendi kendini yenileyebilme özelliği vardır. Kesilen ağaçların yerine yenileri dikilmeden orman örtüsü kendi kendine büyüyüp gelişebilmektedir. Kıyı şeridinde orman yerine küçük ağaç toplulukları göze çarpar. Burada en yaygın çeşit olarak fındık, taflan, kızılcık, üzüm, muşmula, defne gibi küçük ağaçlar ile çalı ve sarmaşıklar yetişir. Bunun yanında narenciye ürünlerine rastlamak da mümkündür. Kıyı şeridinde nüfus yoğunluluğunun çok olmasından dolayı doğal bitki örtüsü tahrip edilmektedir.

Denizden 300-400 m yüksekliğe kadar olan yerlerde kızılağaç, meşe, kestane, ceviz vb. olan orman tiplerine rastlanır. Daha yükseklerde ormanlar alan ve büyüklük olarak birleşir. Dağların denize bakan ve daha nemli olan kuzey yamaçları daha yeşildir. Yükselti 600-800 m'yi aşınca yüksek dağların etek ormanları gözükmeye başlar. Bu ormanlarda en yaygın olan türler; kışın yapraklarını döken meşe, gürgen gibi ağaçlardır. Ancak bu tür ormanların önemli bir kısmı orman kazanmak amacıyla insanlar tarafından tahrip edilmiştir.

Yükseklik arttıkça dağ ormanları ortaya çıkmaya başlar. Bu yükseklik 1200 m'ye gelene kadar yapraklı ağaç çeşitleri ormanları meydana getirir. Bunlar arasında en çok meşe, kestane, şimşir, kızılağaç ve ıhlamur ağaçları göze çarpar. 1200-1600 m arasında orman çeşitleri yapraklı ve iğneli ağaçlardan oluşan karışık ormanlardır. 1600 m'den sonraki yükseklik kuşağında çam, ladin ve köknar gibi ağaçlardan meydana gelen iğneli ormanlar göze çarpar. Bu ormanlar 2000-2300 m'ye kadar uzanır. Daha yüksek yerlerde ormanlar kaybolur yerini çayırlar ve dağ otlakları alır. Genellikle sık ormanlar 1200-1600 m aralarında yer alır. 1600 m'den yüksek olan yerlerde en çok çam ormanları görülür.

Arazi Durumu

İlçenin yüzölçümü 330 km² olup, ortalama rakımı 10 m'dir. İlçenin önemli akarsuları Doğu Karadeniz Dağları'nın kuzey istikametinde doğup ilerledikçe yan kollar alarak büyüyen Solaklı, Baltacı ve İkizdere birbirlerine paralel olarak Karadeniz'e dökülür. Bu dereler ve yan kolları Karadeniz Dağları'nın ilçe sınırları içinde kalan bölümünü yine birbirlerine paralel şekilde bölmüştür. Böylece ilçe arazisi, sahilden güneye doğru giderek yükselen fakat doğu-batı yönünde birbirine hemen hemen paralel derin vadiler şeklinde engebeli bir konum içerisinde bulunmaktadır. Bu vadiler arasında yanyana uzanan sırtlar ya da yöre ağzıyla "Kıran"lar sıralanır.

İlçe güneyindeki bu dağlık bölgenin eteklerinde çeşitli yüksekliklerde plato ve yaylalar bulunur. Bu platoların kuzey yönlerinde denize doğru alçalan ve özellikle vadi yamaçlarında ormanlar yer almaktadır. Esasen bol yağış alan yöre, bitki örtüsü bakımından da zengindir. Hemen her çeşit ağaç, çoğunlukla da kendiliğinden yetişerek, bölgeye orman görünümü vermektedir.

Tarım

İlçede, nüfusun önemli bir kısmı tarım sektöründe çalışmaktadır. Elde edilen başlıca tarım ürünü çaydır. Çay, ayrıca bölgenin başlıca geçim kaynağıdır. İlçe arazisinin engebeli oluşu (% 75) bölgede modern tarımın yapılmasını engellemektedir. Bu da, toprağın ve iklimin elvermesiyle, çay tarımının önünü açmaktadır. Ayrıca fındık tarımı da bölgenin geçimini sağlayan tarım ürünleri arasındadır. Diğer üretilen ürünlerinin çoğu ticari amaçla değil, kendi aile ihtiyacını karşılayacak şekilde üretilmektedir.

Başlıca ürünler: Çay, fındık, mısır, patates, kara lahana, fasulye, kabak, elma, armut, erik, üzüm, incir, kiraz, kestane, karayemiş, narenciye ve kivi'dir. Son zamanlarda özellikle kivi üretimine özen gösterilmekte, üreticiler devlet tarafından teşvik edilmekte ve desteklenmektedir. Kivi, çaya alternatif ürün olarak yetiştirilmektedir.

Hayvancılık

  • Sürü hayvancılığı olmamakla birlikte, ahır hayvancılığı şeklinde büyükbaş hayvancılık,
  • İç kesimlerde küçükbaş hayvancılığı, koyun ve kıl keçisi yetiştiriciliği,
  • Kümes hayvancılığı, tavuk, kaz, ördek, tavşan yetiştiriciliği,
  • Denize komşu olması ve Karadeniz'in verimliliği, ayrıca akarsularda yetişen tatlı su balığı avcılığı ile, balıkçılık,
  • Bitki çeşitliliği, çiçeklerin bol olması, çok sayıda meyve ağaçları bulunması dolayısıyla, arıcılık bölgede yapılan başlıca hayvancılıktır.
MsXLabs.org & MORPA
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 17:00
🌘 🚀
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Ağustos 2011       Mesaj #9
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TRABZON
Ad:  trabzon8.jpg
Gösterim: 640
Boyut:  88.0 KB

Terminoloji
Tarih boyunca Trabzon, Tirabizon, Trapezus, Trebisonda, Trapezunta, Trapezund, Atrabazandah adlarıyla anılan kentin ilk adı Trapezus (Yunanca Τραπεζοῦς) olup MÖ 765 yılında kurulan bir Türk Kolonisi'dir. Antik Trapezus hakkında en eski ve detaylı bilgiyi MÖ 401 yılında Onbinler olarak anılan paralı askerlerin arasında bulunan Yunanlı yazar Xenophon’un, Anabasis adlı eserinden almaktayız Antik Yunanistan'da Arkadia bölgesinde isimli Trapezus adlı başka bir kent de bulunmaktaydı.

Etimoloji
Yunan mitolojisinde Lycaon’un oğlu Trapezeus'un Arkadya'daki adaşına ismini verdiği bilindiğinden, Karadenizdeki Trabzon'un da bu mitolojik kahramandan adını aldığı düşünülebilir
Evliya Çelebi'nin 2500 yıllık bir Yunan kentinin adını 17. yüzyılda Türkçe halk etimolojisine dayandırarak verdiği Tuğra-bozan adı da kimi çevrelerce ciddiye alınmıştır.
Hamilton, şehrin güney doğusunda dik yamaçlarla yükselen, fakat üstü düz olan Boztepe’nin görünüşüne bağlamış, antik Trabzon sikkelerindeki "masa" çiziminden de aldığı destekle, kente görümünden dolayı Yunanca Trapezus "masa" adının verildiğini iddia etmiştir.
Özhan Öztürk, Kolhis ve Kafkasya'dan getirilen kölelerin Yunanistan anakarasına taşındığı liman kenti olan Trabzon'un adının Trapezus'un eski Yunanca metinlerde geçen mecaz kullanımı "köle satılan düz platform” (Aristo. Fr. 874) olabileceğini ileri sürmüştür.

Coğrafya
Dar bir sahil şeridinin ardında denize dikey uzanan dağlık bir araziye sahip olan ilin merkezi Boztepe antik Minthrion tepesi) üzerine kurulmuştur. İl topraklarının 22,4 % yayla, 77,6 % si ise tepelerden oluşmaktadır.

Dağlık alanlar

Dağlık alanlar, Doğu-Batı doğrultusunda uzanmakta olup, kuzeyinde Karadeniz kıyılarını gören yay gibi bir antiklinal ekseni oluştururlar. Bölgenin yüksek dağ karakteri, permiyen sonundan itibaren oluşan ve üst kretase sonuna kadar süren kara rejiminde ve üst Pliyosen'deki vertikal hareketler sonucunda teşekkül etmiş, Pleistosen'de son şeklini almıştır.
Doğu-Batı yönünde uzanan su bölümü hattının en yüksek bölümü doğudaki Haldizen Dağları'dır. Bu dağlar aynı zamanda Doğu Karadeniz Dağları'nın en yüksek bölümü olan Kaçkarlar'ın batıya doğru olan son uzantılarıdır. Üst Kretase yaşlı kayaçlardan meydana gelirler. Önemli yükseltileri; Demirkapı (3.376 m), Kayışkıran (3.156 m) ve Karakaya (3.139 m) tepeleridir.
Buzul vadilerinden zirvelere doğru çıkıldıkça hemen her vadide dağılış gösteren yirmiye yakın, bazıları peş peşe birer gideğenle birbirine bağlı, alanları 100-1900 m2 genişliğinde değişen buzul gölleri yer almaktadır. Karagöl, Sarıgöl, Balıklı Göl ve Aygır gölleri en önemlileri olarak sayılabilir. Demirkapı, Sağ ve Multat dereleri kaynaklarını bu dağların Kuzey yamaçlarından alırlar. Her biri buzul vadilerine kurulu cılız akarsulardır. Yan dereleri almaya başladıkları yaklaşık 2000 m seviyelerinden itibaren taşıma güçlerinin artmasıyla birlikte Kuzeye doğru flüviyal topoğrafya kendini iyice belli etmeye başlar.

Solaklı Deresi'nin doğudaki önemli kolu olan Haldizen Deresi, Demirkapı, Sağ ve Multat derelerinin katılımıyla Kuzeyde 1.150 m. Seviyelerinde Uzungöl'e ulaşır. Buradan itibaren Solaklı Deresi adı altında devam ederek Karadeniz'e karışır.
Daha batıda yer alan Soğanlı dağlık kütlesi bir bindirme fayından itibaren aralarına üst kretase–eosen yaşlı riyolit ve porfiridasitlerin sokulduğu dasitik lavlardan meydana gelmiştir. Solaklı Deresi'ni oluşturan Büyük Dere ile Haldizen Deresi arasında ortalama 2.500 m yüksekliğinde çok geniş bir plato düzlüğü yer almakta, Soğanlı Dağları'nın alçaldığı bu kesimlerde kıyıyı iç kesimlere bağlayan Of-Çaykara-Bayburt karayolu geçidi bulunmaktadır. Su bölümü hattı batıya doğru Kemerlik Dağı (2.746 m) ve Ziyaret Tepesi (2.850 m) ile devam eder. Bu hat aynı zamanda Karadere'nin güneyindeki su bölümü çizgisini de teşkil etmektedir. Karadere'nin Yağmurdere koluyla birleştiği kesime doğru kuzeye girinti yapan su bölümü çizgisi, bu kolu içine alacak şekilde güneybatıya doğru uzanarak Değirmendere Havzası su bölümü hattına ulaşır. Karadeniz sahil yolundan güneye, Karadere boyunca ayrılan Araklı-Dağbaşı karayolu, bu bölgede Taşköprü civarında alçalan su bölümü hattından güneye doğru Gümüşhane'ye ulaşır.

Su bölümü çizgisi Değirmendere Havzası güneyi boyunca Kostan Dağı (2.582 m) üzerinden Deveboynu (3.082 m) ve Kolat Dağları'nı alçalan bir şekilde aşarak Zigana Dağları'nda bir omuz oluşturur. Burası, 2.000 m . Seviyesi, Karadeniz kıyılarını iç bölgelere bağlayan önemli bir jeo-stratejik geçit olan Trabzon-İran transit karayoluna zemin oluşturur. Trabzon ili sınırları bu bölümde dağ zirvelerinden güneye doğru girinti yapmıştır.

Dağlık alanların batı kısmını Kalkanlı ve Horos Dağları oluşturmakta ve genel yükselti seviyesi giderek düşmektedir. Viran Kilise Tepesi (1.784 m), Taşoluk Tepesi (2.420 m), Ayeser Tepesi (2.423 m) yayın batı kanadını, Kalkanlı Tepesi (2.193 m) ise doğu kanadını meydana getirir. Bu yaya bütünüyle Kalkanlı Dağları adı verilir. Kuzeybatı-Güneydoğu yönünde uzanan Horos Dağları 10° - 15°'lik eğime sahiptir. Değirmendere ana akarsuyuna güneybatıdan karışan Maçka Deresi, Çeşmeler Deresi adı ile kaynağını Taşoluk Tepesi'nin güney eteklerinden alırken, Ayeser Deresi, Horos Dağları'nın su bölümü hattından doğarak, kuzeye doğru derin olmayan "V" şeklindeki bir vadi ile Uçurum (2.349 m) ve Ayeser tepelerini birbirinden ayırır. Bu dağlık kütlenin tamamı 2.000 m'nin üzerindedir. Zirvelere yakın kısımlardan itibaren etkili olan akarsuların mekanik aşındırması dışında özellikle 2.400 m.'nin üzerinde yer alan konjelifraksiyon hakimiyeti vardır. Uçurum Tepesi'nin kuzey yamaçlarında eğimin yükselmesi dolayısıyla akarsuların mekanik tesirleri de artmıştır. İl sınırları bu bölgede yaklaşık 2.000 m seviyelerinden geçer. Horos Dağları zirvelerinden batıya doğru giderek alçalan bu bölümü hattı Erikbeli Yaylası'na kadar devam eder.

İklim
Karadeniz'e özgü ılıman iklime sahip kentte hava sıcaklığı yıl boyunca 10° - 20°C arasında değişirken yaz ortalaması 27°C, kışın en soğuk zamanı (Kalandar zamanı) ise 5°C civarındadır.

Dereler
The Değirmendere (Piksidis), Yanbolu, Fol, Karadere, Koha, Sürmene (Manahos), Solaklı, Baltacı and İyidere (Kalopotamos)

Göller

Çakırgöl, Uzungöl, Serra Gölü, Haldizen gölü

Nüfus
Türkiye'de ilk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında 293.055 olan Trabzon ili nüfusu 2000 yılı nüfus sayımına kadar geçen 73 yıllık süre içerisinde yaklaşık 3,3 kat artarak 975.137'ye ulaşmıştır. Aynı dönem içerisinde ise Türkiye nüfusu yaklaşık 5 kat artarak 13.648.270'den 67.803.927'ye ulaşmıştır.
İlin nüfusu, 2000 Genel nüfus sayımı sonuçlarına göre 975.137'dir. Şehirler nüfusu 478.954 (% 49.12), köyler nüfusu ise 496.195 (% 50.88)'dir. Merkez İlçe nüfusu 283.233'dür.
2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre Trabzon 81 il içinde toplam nüfus itibariyle 19'ncu, İl merkez nüfusu itibariyle 25'incidir.

2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre Trabzon, Karadeniz Bölgesi içinde yer alan 14 İl arasında nüfus çokluğu bakımından Samsun'dan sonra 2'inci sıradadır. Bölgede toplam 8.439.213 kişi yaşamaktadır. Bu nüfus Türkiye'nin toplam nüfusunun % 12.44'ünü teşkil etmektedir.

2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfus artış hızı değerleri, Türkiye geneli için binde 18.28, Karadeniz Bölgesi için binde 3.65, Trabzon için binde 20.31'dir. Türkiye geneline göre, Trabzon'daki nüfus artış hızının yüksek gözükmesi son yıllarda ilin ekonomisinde gözle görülür canlılık, nüfusun geri dönmesine hız kazandırmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:56
Rower - avatarı
Rower
VIP MazessezaM
29 Ocak 2012       Mesaj #10
Rower - avatarı
VIP MazessezaM
Ad:  trabzon10.jpg
Gösterim: 535
Boyut:  66.9 KB
TRABZON

NASIL GİDİLİR?
  • Karayolu: Trabzon'dan Rize-Artvin-Gümüşhane-Erzurum ve Giresun-Ordu-Samsun istikameti olmak üzere üç karayolu ağı vardır. Kent merkezine uzaklığı 1.5 km. olan otobüs terminaline ulaşım taksi dolmuşlarla yapılmaktadır.
  • Denizyolu: Trabzon Limanın kent merkezine uzaklığı 1 km.dir. Ulaşım taksi dolmuşlarla sağlanmaktadır.
  • Havayolu: Trabzon Havaalanı bölgenin en büyük havaalanıdır. Şehir Merkezine Uzaklığı 2 km. dir. Ulaşım Havaş veya taksilerin yanı sıra minibüslerle yapılmaktadır.
GEZİLECEK YERLER
Müzeler
  • Ayasofya Müzesi
  • Kostaki Konağı (Trabzon Müzesi)
Kaleler
Trabzon Kalesi: Yörenin en iyi korunmuş eseridir. Şehir merkezinde ve denizden tepelere kadar uzanmaktadır.
Cephanelik: İç içe geçmiş iki yuvarlak yapıdan oluşan kulede dış yapının iki katı tam olarak ayaktadır. Üçüncü katın pek az bir kısmı günümüze gelmiştir. İç ve dış yapılarda kemerli 13'er adet pencere bulunmaktadır. Her katta bulunan 13 pencere sık ve muntazam aralıklıdır.
Dış yapıda bulunan giriş pencerelerle aynı yükseklikte ve biraz daha geniş bırakılmış olup, kuzeybatı yönüne düşmektedir. Üzerindeki kitabe kısmı boştur. Üçüncü katın mevcut olan duvarında, kapıyla aynı hizada, kare bir taş levha, içinde H. 1302 senesiyle tuğra bulunmaktadır. Kare levhanın dört köşesinde kabartma rozetler bulunmaktadır.
Günümüzde yap, işlet, devret modeli ile İbrahim ÖZTÜRK'e kiralanmış olup, onarımına başlanmıştır. Onarımı devam etmektedir.

Köşkler
Atatürk Köşkü: Soğuksu semtinde küçük bir çam korusu içinde yer alıp 20.yüzyılın hemen başında yaptırılmış, Atatürk 1934 ve 1937 yıllarında Trabzon'u ziyaretlerinde bu köşkte konuk edilmiştir. Onun ölümünden sonra Trabzon Belediyesi tarafından, dönemde kullanılan eşyalarla dekore edilerek, Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Ulu önderimiz 1937 yılında vasiyetnamesinin bir bölümünü bu konakta yazmıştır.

Cami ve Kiliseler
İnanç turizmi açısından önemli bir merkez olan Trabzon'da önemli camiler Gülbaharhatun Camisi, İskenderpaşa Camii, Çarşı Camisi, Büyük İmaret Camisi; önemli kiliseler Haghios Eugenius Kilisesi (Yeni Cuma Camii), Panaghia Chrysocephalos Kilisesi (Fatih Camii), Santa Maria Kilisesi, Ayasofya Kilisesi, Santa(Dumanlı) kiliseleridir.

Hanlar
İlde bulunan hanlar, Vakıfhan, Taşhan, Alacahandır. Ayrıca Taşhan'ın yanında bir de Bedesten bulunmaktadır.

Korunan Alanlar
  • Altındere Vadisi Milli Parkı
  • Uzungöl Tabiat Parkı
  • Trabzon Tabiat Anıtları
Yaylalar
Sera Gölü Çevresi
Ulaşım: Trabzon-Akçaabat yolunun 7 Km.sinden güneye 2 Km. stabilize yolla ulaşılmaktadır. Trabzon - Akçaabat arasında günün her saati dolmuş bulunmaktadır.
Özellikler: Su, elektrik, PTT gibi altyapıya sahip olan Sera gölü çevresi gelişmiş bir kamp ve piknik alanıdır. Göl sularında olta balıkçılığı yapılabilir.
Konaklama-Yeme-İçme: Konaklama için yayladaki pansiyonlardan faydalanılabilir. Yaylada her türlü temel ihtiyaç malzemesi temin edilebilir. Balık ve et lokantası, kır kahvesi, bakkal gecenin geç saatlerine kadar açıktır.

Maçka-Şolma Yaylası
Ulaşım: Maçka ilçesinden batıya doğru 22 km. toprak yolla gidilebilir. Yolun 16 kilometresi zengin bitki örtüsüne sahip Kulin dağının içinden geçmektedir. Yayla mevsiminde minibüs bulunabilir.
Özellikler: 1. 700 m. rakımlı yaylada alt yapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır. Elektrik, su, telefon mevcuttur.
Konaklama-Yeme-İçme: Konaklama yeri bulunmadığından kamp malzemeleri getirilmelidir. Ancak bakkal, manav, kır kahvesi, kasap gibi küçük işletmeler hizmet vermektedir.

Maçka-Mavura Yaylası
Ulaşım: Maçka'nın18,5 km. batısındaki Mavura yaylasına yaz aylarında minibüs bulunabilir.
Özellikler: Elektrik ve su olan yaylada, yayla mevsiminde kır kahvesi, bakkal, kasap, manav hizmet vermektedir. Mavura yaylasıyla Solma yaylası arası 3,5 km. orman manzaralı toprak yol, yaya yürüyüş için idealdir.
Konaklama-Yeme-İçme: Konaklama yeri bulunmadığından kamp malzemeleri getirilmelidir. Temel ihtiyaçlar yayladaki günübirlik yerlerden karşılanabilir.
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:56
Gölgen misali yanındayım!Msn Thunder

Benzer Konular

25 Ekim 2016 / ThinkerBeLL Tarih