Arama

Türkiye'de Heykeltıraşlık

Güncelleme: 20 Mart 2018 Gösterim: 14.690 Cevap: 3
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Türkiye'de Heykeltıraşlık


Sponsorlu Bağlantılar
Osmanlı Dönemi’nin son yıllarında heykel alanında da önemli bir gelişme görülmüştür. Osgan Efendi’nin atölyesi ve Nejat Sirel, Mahir Tomruk heykel sanatının ilk öğrenimli sanatçılarıdır. Heykel sanatı Cumhuriyet döneminde iki farklı alanda ilerleme göstermiştir. Canonica’nın İstanbul-Taksim Özgürlük Anıtı, Hanak ve Thorak’ın Ankara-Güven Park Anıtı, Krippel’in İstanbul-Sarayburnu Atatürk Anıtı, Ankara-Ulus İyigün Anıtı bu dönem özelliklerini yansıtır.

Türk heykelcileri de anıt yapımında çalışmışlardır. Nitekim yabancı sanatçıların da katıldığı "Erzurum Anıtı" yarışmasında Ali Hadi Bara birincilik ve Zühtü Müridoğlu ikincilik ödülünü almışlar, "Manisa Anıtı" yarışmasını ise Nejat Sirel kazanmıştır. Heykel sanatının anıtlarına Hakkı Atamulu, Yavuz Görey, Kamil Sonad, İlhan Koman, Hüseyin Gezer, Turgut Pura gibi sanatçılar imza atmışlardır. Heykel sanatında toplumsal gelişmeleri anımsatacak anıtların ilk örneklerini Ratip Aşir Acudoğlu üretmiş ve Menemen Anıtı ile Erzincan Deprem Anıtı, Almanya ve Fransa’da 11 yıl heykel öğrenimi gören sanatçı tarafından yapılmıştır.

1937 yılında Alman Heykel sanatçısı Rudolf Belling, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’nün başına getirilmiş, 1954 yılına kadar akademide öğretim üyeliğini sürdürerek çok sayıda öğrenci yetiştirmiş, aynı zamanda heykel çalışmalarını sürdürmüştür. İstanbul Taşlık Parkı'ndaki ve Ankara Ziraat Fakültesi bahçesindeki İnönü heykelleri Belling'e aittir. Ayrıca ülkedeki heykel sergilerinin en önemlilerinden biri yine Belling tarafından İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla Binası’nda açılmıştır. 1950'lerde başlayarak heykel sanatçılarının büyük bir kısmı Belling'in öğrencileridir.

Çok figüratif bir anlayışla ürünler veren bu heykeltıraşlar figüratif-soyut ve non-figüratif denemeler yapmış; Hadi Bara, İlhan Koman, Mehmet Şadi Çalık ve Turgut Pura gibi sanatçılar ise özellikle soyut uygulamalara öncelik tanımışlardır.

1950'lerde Akademi'nin heykel bölümünde Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu'nun etkili olduğu görülür. Soyut çalışmalar ile çeşitli araç ve tekniklerin kullanımı bu döneme özgü bir gelişmedir. Ali Teoman Germaner, Tamer Başoğlu, Gürdal Duyar, Namık Denizhan, Metin Deniz, Meriç Hızal, Rahmi Aksungur gibi heykeltıraşlar, bu okulun öğretim kadrosunda yer almışlardır.

1961 Paris Gençler Bienali Heykel Dalı'nda birincilik ödülü alan Kuzgun Acar, soyut çalışmanın en ilginç örneklerini vermiştir. İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'ndaki "Kuşlar" röliefi Kuzgun Acar'a aittir. Figüratif heykele yeni boyutlar getirmeye çalışan Mehmet Aksoy, maden, taş ve ağaç gibi gereçlerle soyut anlatımlara yönelen Ferit Özşen, Saim Bugay, Meriç Hızal, Remzi Savaş, Eyüp Öz ve Yunus Tonkuş, Yavuz Güney, Zerrin Bölükbaşı, Hüseyin Gezer, Haluk Tezonar uluslararası sergilerde iyi dereceler alarak Türk heykel sanatını tanıtan sanatçılardır.
Son düzenleyen perlina; 20 Mart 2018 14:26
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Sanat tarihi

Sponsorlu Bağlantılar
Görsel sanatların tarihsel evrimini inceleyen bilim dalıdır. Sanatın tanımına dair fikirler tarih boyunca sürekli değişmesine rağmen, sanat tarihi, sanattaki değişimlere bir sistem çerçevesinde bakarak bunları sınıflandırmayı, yaratıcılık yoluyla şekillendirilmelerini anlamayı ve yorumlamayı amaç edinir.
Sanat tarihi araştırmalarının başlıca iki ilgi alanı vardır. Bunlardan birincisi şunları kapsar:
  1. Belli bir sanat yapıtını kimin yaptığını bulmak,
  2. Bir sanat yapıtının gerçekten, öteden beri yaptığına inanılan sanatçı tarafından yapılıp yapılmadığını belirleyerek özgünlüğünü saptamak,
  3. Sözkonusu yapıtın belirli bir kültürün gelişim çizgisi ya da bir sanatçının meslek yaşamı içinde hangi aşamada gerçekleştirildiğini belirlemek,
  4. Geçmişte bir sanatçının kendisinden sonrakiler üzerinde yarattığı etkiyi değerlendirmek ve sanatçıların yaşamlarına ilişkin bilgi toplamak,
  5. Belirli sanat yapıtlarının önceki sahip ve yerlerini (kökenini) belgelemek.
Sanat tarihi araştırmalarının ikinci önemli ilgi alanı, sanat geleneklerinin üslupsal ve biçimsel gelişimlerinin büyük ölçekte ve geniş bir tarihsel perspektif içinde kavranmasıdır. Bu da temelde çeşitli sanat üsluplarının, dönemlerin, akımların ve tarihsel okulların sayımı ve çözümlemesini içerir. Sanat tarihi ayrıca görsel sanatlarda dinsel simge, tema ve konuların çözümlenmesiyle uğraşan ikonografiyi kapsar.
Sanat tarihçiliği büyük ölçüde uzmanların geniş deneyimlerine, içgüdüsel yargılarına ve eleştirel duyarlılıklarına dayanır. Ayrıca sanatın içinde yaşadığı ve çalıştığı tarihsel ortamın ayrıntılarıyla bilinmesi ve sanatçının düşünce, yaşantı ve kavrayışlarının duygudaşlık temelinde anlaşılması gereklidir. Sanat tarihi araştırmalarında çıkarımın kilit bir işlevi vardır; bir yapıtın sanatçısı, bir imza, o döneme ait yazılı belgeler ya da köken belirleyici başka yollarla kesin biçimde saptanabilirse, benzer ya da yakın özellikteki yapıtlar bunun çevresinde gruplandırılabilir, o sanatçıya ya da döneme bağlanabilir. Modern sanat tarihçilerinin çok eski zamanlardan bu yana üretilmiş sanat yapıtlarını kapsayan bilgi birikimi bu tür yöntemlerle sağlanmıştır.
arrjin - avatarı
arrjin
Ziyaretçi
15 Eylül 2007       Mesaj #3
arrjin - avatarı
Ziyaretçi
banner

zhkt04
Son düzenleyen perlina; 20 Mart 2018 14:27
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
20 Mart 2018       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı

Türkiye'de Heykeltıraşlık ve Türk Heykelciliği


Eski Türklerde heykelciliğin resim sanatıyla birlikte geliştiği görülür. Buda dinine bağlı yabancı heykeltıraşların etkisinde kalmakla birlikte Türkler bu tasviri sanata yeni bir gerçeklik anlayışı da getirdiler. Kızıl'da bulunan ve alçıdan yapılmış bir erkek heykeli bu anlayışın güzel bir örneğidir. Sorçuk yıkıntıları arasında kuvvetli bir üsluplaşma örneği olan at ve fil heykellerine de rastlanmıştır.

Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra heykellerin put sayılması düşüncesiyle söz konusu sanat tümüyle ortadan kalkmıştır. Ama Selçuklular ve Osmanlı Türkleri taş ve tahta oymacılığı alanında üstün eserler vermekten geri kalmadılar.

Türkiye'de modern heykel sanatı, Güzel Sanatlar Akademisi'nin açılmasıyla başlar. Bu okuldan çıkan ve sonradan görgülerini artırmak için Avrupa'ya özellikle Fransa'ya giden sanatçılar yeni Türk heykel sanatının öncüleri oldular. Bu noktada merhum İhsan Bey'in, Ratip Aşir'in isimleri anılmaya değer. Türk heykelciliği henüz beklenen ulusal karakterini bulmuş olmamakla birlikte bu yolda büyük adımlarla ilerlemektedir.

Kaynak: AnaBritannica

Benzer Konular

1 Mart 2012 / berzan Soru-Cevap
17 Mayıs 2017 / ThinkerBeLL Tarih
26 Ekim 2016 / xödew Cevaplanmış
15 Mayıs 2009 / ThinkerBeLL Türkiye Coğrafyası
15 Ocak 2015 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti