Arama

Tarihimizde İz Bırakanlar - Sayfa 5

Güncelleme: 25 Kasım 2008 Gösterim: 147.178 Cevap: 93
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Nisan 2006       Mesaj #41
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
IV. Murat

(27 Temmuz1612 - 8 Şubat1640) 17. Osmanlı padişahıdır. İyi bir tahsil gördü. Çok küçük yaşta padişah oldu. Devrinde 1624 ve 1625 senelerinde Anadolu'ya iki sefer yapıldı. Celali isyanları bastırıldı.
Sponsorlu Bağlantılar

Murad IV




Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar

Sultan IV. Murat'ın saltanatını 2 devreye ayırmak mümkündür. Henüz 11 yaşında iken tahta geçtiğinden devlet işleri büyük ölçüde annesi Kösem Sultan'ın elinde yürümekteydi. Onunla birlikte olan vezirler gözünün önünde Hafız Ahmed Paşa'yı askere parçalatmışlar, genç padişahı da korkuyla dehşete düşürmüşlerdir. Osmanlı memleketlerinde asayiş ve huzur kalmamış, zorbalar şehirleri ele geçirmişleridir.
Delikanlılık çağında idareyi bizzat ele aldıktan sonra IV. Murat şiddet yolu ile zorbaları bastırmış, tekrar devlet hakimiyetini kurmuştur. Tütün yasağı bahanesiyle kahvehanelerde toplanan zorba takımını sindirmiş, şiddetli ceza ve idamlarla tekrar idari ve adli nizamı kurabilmiştir.


İran seferleri

Sultan IV. Murat tahta geçtiğinde ülkede siyasi ve ekonomik sorunlar çok ağırlaşmış, Anadolu'da ve Rumeli'de isyancılar etkin duruma geçmişti. Bu dönemde Bağdat valisi Yusuf Paşa idi. Ancak bu bölgenin idaresi zenginliği ile ünlü Subaşı Bekir'in elindeydi. İdareyi zorla ele geçirmeye çalışan Subaşı Bekir ve Abaza Mehmed Paşa ayaklandı. Vali olmak istediğini bildiren Bekir Subaşı'ya Osmanlı Devleti vali olduğuna ilişkin emirnameyi gönderdi. Safevi Devleti'nden de daha önce yardım isteyen Bekir Subaşı, Osmanlı Devleti tarafından vali atanınca kendisine yardım etmek amacıyla çağırdığı İran askerlerini kovdu. Bu durumdan yararlanmaya çalışan Şah Abbas Bağdat'ı işgal etti. (1624)
17 yıl sürecek savaş başladığında Sultan IV. Murat daha çocuk yaşlardaydı. Bu sebeple savaşın ilk yıllarında İran büyük başarılar elde etti. Sultan IV. Murat, ilerleyen yıllarda iç isyanları nispeten kontrol altına aldı ve saray içinde düzenlemeler yaptı. İran meselesine de büyük önem veriyordu. Sultan Dördüncü Murad, Revan Seferine çıkma kararı aldı ve Üsküdar'daki ordugaha geçti. Öteden beri bozulmuş olan sefer düzenini tekrar eski haline döndürmek için çok dikkatli davranıyor, askerin kanunsuz hiçbir hareketini hoş karşılamıyor, anında cezasını veriyordu.
Sefere çıkan Sultan IV. Murat, Konya'da bulunan Mevlana Celalleddin-i Rumi'nin türbesini ziyaret etti. Bayburt'a geldiğinde Sadrazam tarafında karşılandı. Sultan IV. Murat, Erzurum'da 30.000 asker bıraktıktan sonra 100.000 askerle Revan üzerine yürüdü. İran ordusu hızla geri çekilmeye başlamıştı. Revan'ı geri alan Osmanlı kuvvetleri, Aras nehri boyunca ilerleyerek, Eylül 1635'de 32 yıl önce İran'ın eline geçen Tebriz'i geri aldı. Bu fetih Tebriz'in Osmanlılarca altıncı fethedilişi idi. Ancak kış mevsimine girilmesi ve Sultan'ın hastalığı dolayısıyla İstanbul'a geri dönüldü. Bundan yararlanan İran bölgede yeni işgallere başladı.



Bağdat Seferi

Sultan IV. Murat, İran'ın doğuda yeni işgallere başlaması ve bin bir güçlükle geri alınan Revan'ın kaybedilmesi üzerine, yeniden Bağdat Seferi'ne çıkmaya karar verdi. Osmanlı ordusu İstanbul'dan hareketinin 197. günü olan 16 Kasım1638'de Bağdat önlerine geldi. Bağdat kalesi 37 gün boyunca kuşatıldı ve kahramanca çarpışmalar yapıldı. Sultan IV. Murat, genel saldırıya geçilmesine karar verdi. Sabah erkenden başlayan hücum sonunda kale teslim oldu.
Yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması'yla Azerbaycan ve RevanSafevilerde, BağdatOsmanlılarda kaldı. İki ülke arasındaki Zağros dağları sınır kabul edildi. Bugünkü Türk-İran sınırı büyük ölçüde bu antlaşmayla çizilen sınır esasına dayanır. Bu antlaşmayla 14 sene 11 ay önce bir ihanet sebebiyle Safevilere geçen Bağdat, artık kesin olarak Osmanlı İdaresine geçti. Sultan IV. Murat bu zaferden sonra Bağdat Fatihi diye anıldı.



Lehistan seferi

Osmanlıların içte ve dışta uğraşmak zorunda kaldığı meseleler ve Özellikle İran Savaşları Kırım'ı ve Lehistan'ı da etkilemişti. Sultan IV. Murat Kırım'da oluşan siyasi dalgalanmaları ve karışıklıkları önlemek istiyordu. Rus ve Lehlerden yardım gören kardeşlerini ortadan kaldıran Canbey Giray'ı 1628'de hanlığa getiren Sultan IV. Murad, Kırım'da Osmanlı hakimiyetini kuvvetlendirdi.
Lehistan'da barınan kazaklar Osmanlı topraklarına saldırıyor, Lehliler de buna göz yumuyordu. 1630 yılında antlaşmalar yenilenmiş, LehistanOsmanlı Devletine vergi vermeyi kabul etmişti. Ancak çeşitli nedenlerle vergilerini ödemeyen Lehistan toprakları üzerine sefer düzenlenmesine karar verildi. Leh Kralı Vladislas barış istedi.




Mimari çalışmaları

IV. Murat, memleketin imarına da gereken önemi verdi. Döneminde yapılan eserlerden bazıları şunlardır; Ok Meydanı Namazgâhı, Bayram Paşa Tekke, Türbe, Sebil, Çeşme, Sıbyan Mektebi, Medrese ve Külliyesi, Niğde Bedesteni, Konya Şerefeddin Camii'nin restorasyonu, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü, Üsküdar Çinili Camii, Medrese ve Külliyesi.
Sultan IV. Murat döneminin önemli olaylarından biri de Hezarfen Ahmed Çelebi'nin kanat takarak Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmasıydı.
IV. Murat 1640 senesinde hastalandı. 8 Şubat1640'da 28 yaşında iken 17 yıl hükümdarlık yaptıktan sonra, Gut hastalığından dolayı vefat etti.
  • Erkek çocukları: Süleyman, Mehmed, Alâüddin, Ahmed.
  • Kız çocukları: Safiye Sultan, Gevherhan Sultan, Kaya İsmihan Sultan, Rükiye Sultan,Zeyneb Sultan, Rükiye Sultan

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Nisan 2006       Mesaj #42
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ulubatlı Hasan ( .... - 1453)

Sponsorlu Bağlantılar
Ulubatlı Hasan, İstanbul'un fethi sırasında surların üzerine çıkan ilk Türk askeridir. Osmanlı ordusu Fatih Sultan Mehmed kumandasında 6 Nisan 1453 Cuma günü İstanbul'u kuşattı. 29 Mayıs 1453 Salı günü sabaha karşı son saldırı yapılıyordu. Yeniçeriler arasında iriyarı Ulubatlı Hasan adlı bir asker surlara tırmanmaya başladı. Bir elinde palası, öteki eli ile kalkanını başının üstünde tutarak surların üstüne çıktı. Onunla birlikte otuz kadar yeniçeri de surlara tırmandı. Ulubatlı Hasan yaralanmasına rağmen, arkadaşlarının surlara çıkmasına yardım etti. Ayağı taşa takılarak surlardan aşağı düştü. Yukarıdan atılan oklarla şehid edildi. Ancak yeniçeriler, açılan gediklerden içeri girerek şehri ele geçirdiler.
Son düzenleyen CrasHofCinneT; 5 Eylül 2008 03:23
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
22 Nisan 2006       Mesaj #43
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
I. İbrahim

(5 Kasım 1616 - 18 Ağustos 1648) 18. Osmanlı padişahı ve 83. İslam halifesidir. Sultan İbrahim, 8 Şubat 1640’da kardeşi IV. Murat’ın ölümü üzerine 25 yaşında ve 18. padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Şehzadeliğinde çok sıkı bir saray hayatı yaşamış, kardeşleri öldürüldüğünden korku içinde büyümüştü.


Ibrahim I


Saltanat Dönemindeki Önemli Olaylar

Sultan İbrahim tahta geçtiğinin ilk senesinde Mirgünoğlu hâdisesi vukû buldu. Dördüncü Murat’ın İran Seferi sırasında Revan Kalesi kumandanı olan Emir Mirgünoğlu, kalenin fethinden sonra affedilerek Emirgan’da oturmasına müsâade edilmişti (Bugün Emirgan adı bu zâtın isminden dolayıdır). Mirgünoğlu, Sultan Dördüncü Murâd’ın ölümünü fırsat bilerek bölücü ve yıkıcı propagandalarla Müslümanları aldatmaya başladı. Bu faâliyetleri üzerine Sultan İbrâhim, onu îdâm ettirdi. Hurûfîler ve mülhidler, bundan dolayı Sultan İbrahim'e düşman oldular.
Sultan İbrâhim , bundan sonra dış meseleler ile ilgilenmeye başladı. 1637 yılında, Ruslar tarafından işgâl olunan Azak Kalesi üzerine bir ordu gönderdi. Kırım kuvvetlerinin de gelmesi üzerine Ruslar kaleyi teslim ettiler. Almanya sınırında ise, akıncılar, dâimî olarak Avusturya’ya akınlar düzenliyorlardı. 1641 yılında düzenlenen akında, Osmanlı akıncıları, Bavyera içlerine kadar ilerledi. Kuzey Bavyera’daki bazı kasabalar, Osmanlı hâkimiyetini kabul ettiler. Bu akınlardan büyük zarâra uğramaları üzerine İmparator Ferdinand, Osmanlı fetihlerini kabul ederek Zitvatorok Antlaşmasını yeniletmeye muvaffak oldu.
Diğer taraftan, Malta Saint-Jean Şövalyelerinin fırsat buldukça Türk ticâret gemilerine saldırmaları yüzünden, Sultan İbrâhim, onların en büyük sığınağı olan Girit Adasının fethini emretti. 20 Haziran 1645’te Sakız Adasından denize açılan Osmanlı donanması, 17 Temmuz’da Girit’in Hanya limanını fethetti. Hanya’nın Osmanlılar tarafından fethi, Avrupa’da büyük akisler uyandırdı. Almanya ve İtalya, asker göndererek Venedik’e yardım kararı aldılar. Bu sırada Hanya muhâfazasına getirilen Deli Hüseyin Paşa, harekâta devâmla Resmo Kalesini ele geçirdi.
Bu sırada Hezarpare Ahmed Paşa aleyhine olarak başlayan isyân, Sultan İbrahim'in de tahttan indirilmesiyle sonuçlandı. Tahta, oğlu IV. Mehmet çıkarıldı. İsyâncılar ve bunların önderi olan Sofu Mehmed Paşa, Sultan İbrahim'i idam ettirdiler (18 Ağustos 1648).
Sultan İbrahim döneminde devletin iç huzurunun sağlanması, malî durumunun düzeltilmesi için önemli çalışmalar yapılmış, para basılmadan para ayarının düşürülerek ve vergilerin adil bir şekilde toplanarak hazinenin güçlendirilmesine çalışılmıştı.


GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
23 Nisan 2006       Mesaj #44
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
IV. Mehmet (Avcı)

(2 Ocak1642 - 6 Ocak1693) 19. Osmanlı sultanı ve 84. İslam halifesidir. Sultan IV. Mehmet 2 Ocak1642'de İstanbul'da doğdu. Babası Sultan I. İbrahim, annesi Turhan Hatice Sultan'dır. Annesi Rustur. Babası Sultan I. İbrahim'in öldürülmesi üzerine 8 Ağustos1648 günü, henüz 7 yaşında iken padişah oldu. Ava ve edebiyata çok meraklıydı. Ava olan merakı yüzünden tarihte Avcı Mehmet olarak anılır.
Beş vakit namazı cemaatle kılardı. İçkiyi şiddetle yasaklayıp, içki imalathanelerini kapattırdı. Sadrazamlığı, Köprülü ailesine verdi. Sultan IV. Mehmet zamanında Osmanlı Devleti en geniş sınırlarına kavuştu.
Hayatının büyük bir kısmı saray entrikalarıyla geçti. İkinci Viyana bozgunundan sonra, ordunun ve devlet erkanının oybirliği ile 8 Kasım1687 günü tahttan indirildi. Bundan sonraki ömrü, saraydaki bir odada yanına konulan iki cariye ile tam bir hapis hayatı şeklinde sürdü. 6 Aralık1693'de Edirne'de vefat etti. Cenazesi İstanbul'a gönderildi ve Yeni Camii'deki Türbesine, annesi Turhan Sultanın yanına defnedildi.

Mehmed IV



Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar



Kösem Sultan'ın Öldürülmesi

→ Bu alt başlığın ana maddesi: Kösem Sultan Sultan IV. Mehmet, tahta çıktığında Çanakkale Boğazı Venediklilerin ablukası altında bulunuyordu. Saray içindeki çekişmeler yeniçeri ve celali isyanları devam ediyordu. Dört padişahın saltanatı süresince Kösem Sultan devlet ve harem hakimiyetini ele geçirmişti. Yaptığı entrikalara bir yenisini eklemeye çalışan Kösem Sultan ve yakın çevresi, torunu olan padişahı zehirleyip yerine diğer torunu Şehzade Süleyman'ı geçirmeyi planladılar. Ancak Turhan Sultan, durumu son anda haber alıp kayınvalidesi Kösem Sultan'ı boğdurttu (3 Eylül1651).



Tarhuncu Ahmet Paşa

Sultan IV. Mehmet döneminde sadrazamlığa getirilen Tarhuncu Ahmed Paşa, Girit'i fethetmek, donanmayı yeniden kurmak ve devlet bütçesini düzenlemek için çalışmalar yaptı. 1652 yılında sadrazam olan Tarhuncu Ahmed Paşa, bütçeyi denkleştirmek için verilen gereksiz hediye ve bahşişleri sınırlandırdı.
Saray harcamalarını azaltmaya çalışan, ilk kez mali yıl bütçesini önceden hazırlayan Tarhuncu Ahmed Paşa, çıkarları elden gidenlerin yalan ve dedikoduları sonucu idam edildi (1653). Tarhuncu Ahmed Paşa'nın öldürülmesinden sonra ülkede siyasi istikrar kalmadı.
Yeteneksiz kişiler yönetime hakim oldu. Yeniçeri ve sipahi ayaklanmaları, Celali hareketleri durmadı. Kıtlık sonucu köylülerin arazilerini terk etmeleri, şehirlerde nüfus artışına yol açtı ve işsizlik boy gösterdi.



Köprülüler Devri

Sık sık meydana gelen sadrazam değişiklikleri, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki kötü gidişe son verilmesine engel oluyordu. Bu sıralarda gerek halk, gerekse devletin ileri gelenleri arasında Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam olması ile bütün işlerin düzeleceği yolunda bir inanç doğmuştu. Sadrazam olması için teklif götürülen Köprülü Mehmet Paşa, bazı şartlar ileri sürdü.
Osmanlı tarihinde ilk kez bir kişi sadrazam olmak için bazı şartlar ileri sürüyordu. Saray devlet işlerine karışmayacak, istediği atamaları yapacak, hakkında bir şikayet olursa savunması alınmadan bir işlem yapılmayacaktı. Bu şartları kabul eden Sultan IV. Mehmed, 15 Eylül1656 tarihinde Köprülü Mehmet Paşa'yı sadrazamlığa getirdi.
Mali konularda bir çok düzenleme yapan Köprülü Mehmet Paşa, ulema arasında mevcut olan dini tartışmayı da sona erdirdi. Venedikliler tarafından işgal edilen Limni (15 Kasım1657), Bozcaada ve İmroz geri alındı. Konotop zaferiyle Rus Ordusu yenilgiye uğratıldı (12 Temmuz1659) ve Erdel Beyi Rakoçi'nin isyanı bastırıldı (12 Kasım1659).
Anadolu'da bağımsız yaşamaya başlamış beyler üzerine kuvvetler gönderdi ve istikrarı sağladı. Köprülü Mehmet Paşa, Sultan IV. Murat ve Kuyucu Murat Paşa gibi şiddet yoluyla, ülkede asayişi sağlamaya çalıştı. Beş yıllık sadrazamlığı sırasında 35.000 kişiyi öldürttüğü söylenir.
Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa'nın 30 Ekim1661 tarihinde vefatı üzerine, oğlu Köprülü Fazıl Ahmet Paşa sadrazamlığa tayin edildi.
Bu sırada Erdel Beyliği yüzünden Osmanlı-Avusturya savaşları devam ediyordu. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Avusturya üzerine sefere çıktı. Uyvar (24 Eylül1663), Novigrad (4 Kasım1663) kalelerinin fethedilmesi üzerine Avusturya barış istedi.
Yapılan Vasvar Antlaşmasıyla (10 Ağustos1664), Erdel Beyliği Osmanlı Devletine bağlı kalacak, Uyvar ve Novigrad kaleleri Osmanlılara bırakılacak ve Avusturya savaş tazminatı verecekti.
VenediklilerinGirit için vergi vermeyi teklif etmesini kabul etmeyen Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, donanmayla sefere çıktı. Selanik limanlarından Girit adasına silah ve cephane nakledildi. Benefşe üzerinden Girit'e gelip, Hanya'dan karaya çıkan Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Kandiye kalesini kuşattı. 26 ay süren bir kuşatmadan ve şiddetli çarpışmalardan sonra, Kandiye 5 Eylül1669'da teslim olunca Girit'in fethi tamamlandı.



Bucaş Antlaşması

Hotin Antlaşmasından sonra, Lehistan ve Osmanlı Devleti arasında 50 yıl süren bir barış süreci yaşanmıştı. Osmanlı himayesindeki Ukrayna Kazaklarına saldıran Lehliler, barışı bozdular. Sultan IV. Mehmed ve Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Ukrayna kazaklarının yardım istemesi üzerine, Lehistan seferine çıktılar. Osmanlı ordusunun ard arda kazandığı başarılardan sonra, Lehistan barış istedi. İmzalanan Bucaş Antlaşmasıyla (18 Ekim1672), Podolya Osmanlılara geçti. LehistanKırım Hanına vergi ödemeye devam edecekti. Ayrıca Lehistan her yıl Osmanlı Devleti'ne 22.000 altın ödemeyi kabul ediyordu.
Lehistan meclisinin, bu antlaşmadaki para maddesini kabul etmemesi üzerine, 4 yıl süren İkinci Lehistan seferine çıkıldı. Bazı kalelerin fethedilmesi üzerine, Lehistan elçisi, Podolya ve Ukrayna'nın iadesi şartıyla antlaşma istediyse de bu kabul edilmedi. Bu arada Köprülü Fazıl Ahmet Paşa'nın hastalanması üzerine, 1675 yılında Lehistan serdarlığına İbrahim Paşa tayin edildi. Sultan IV. Mehmet, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa ile birlikte Edirne'ye döndü.
İbrahim Paşa, kısa sürede 48 kale ve palangayı fethedince, Lehistan tekrar antlaşma istedi. 27 Ekim1676'da Zarawno'da imzalanan antlaşma ile 22.000 altından vazgeçilmek şartıyla, daha önce Köprülü Fazıl Ahmet Paşa tarafından imzalan Bucaş Antlaşmasının maddeleri aynen kabul edildi. Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa antlaşmanın imzalandığı haberini aldıktan bir süre sonra 3 Kasım1676 tarihinde vefat etti.



II. Viyana Kuşatması

→ Bu alt başlığın ana maddesi: II. Viyana KuşatmasıKöprülü Fazıl Ahmet Paşa'nın vefatı üzerine, 5 Kasım1676 tarihinde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sadrazamlığa getirildi. Rusya seferinin, yapılan barış antlaşmasıyla bitmesinden sonra, Macaristan'da Avusturya'ya karşı isyan edip tekrar Osmanlı Devleti himayesini isteyen Tökeli İmre (Emeric Thökely), Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından Orta Macaristan Kralı ilan edildi.
Macarların lideri konumuna gelen Tökeli İmre, Avusturya kralı I. Leopold'a karşı direnişe geçti. Tökeli'nin Osmanlılardan yardım istemesi üzerine bunu fırsat bilen Merzifonlu Kara Mustafa PaşaViyana'yı kuşattı(14 Temmuz1683).
60 gün süren kuşatma sırasında Viyana'ya 18 büyük yürüyüş gerçekleştirildi. Ancak büyük ve son saldırı için Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sürekli bekliyordu. Bu arada Papanın çağrısı üzerine Lehistan Kralı Jan SobiyeskiViyana'nın yardımına yetişti.
Düşmana 80 bin kişilik ordusuyla büyük moral ve güç kazandıran Lehistan Kralının gelmesiyle, Osmanlı Ordusu iki ordu arasında sıkıştı. Kırım kuvvetlerinin yeterli gayreti ve mücadeleyi göstermemesi üzerine Osmanlı ordusu dağıldı ve büyük bir bozguna uğradı; ordu hızlı ve düzensiz şekilde Belgrad'a doğru geri çekildi.
II. Viyana Kuşatması'ndaki başarısızlık Sultan IV. Mehmet'in Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya olan güvenini sarsmadıysa da, düşmanları sadrazamı başarısızlığın tek sorumlusu olarak gösterdiler. Merzifonlu Kara Mustafa PaşaBelgrad'da idam edildi. Yerine Kara İbrahim Paşa sadrazamlığa getirildi.
Viyana önlerinde bozguna uğrayan Osmanlı Ordusu geri çekilince düşman kuvvetleri Macaristan'a girdi. Sırasıyla Vişgrad (18 Haziran1684), Uyvar (19 Ağustos1685), Budin (2 Eylül1686) kaleleri Avusturyalıların eline geçti. Diğer taraftan Venedik, Avusturya ile anlaşarak Osmanlı Devletine karşı cephe açtı ve adaların bazılarını ele geçirdi. VenedikYunanistan'da Patras, Korent, İnebahtı, Mizistre gibi önemli kalelere ve son olarak Atina'yı ele geçirdi (25 Eylül1687).
II. Viyana Kuşatması'nın Osmanlı tarihinde önemi büyüktür. Şimdiye kadar bu denli büyük bir yenilgiye uğramayan Osmanlı Devleti artık gerilemeye başlıyordu. II. Viyana Kuşatmasından sonra Avrupa Devletleri TürkleriAvrupa'dan çıkarma umuduna kapılıp kutsal ittifakı kurdular.
Avusturya ve Venedik'e karşı alınan mağlubiyetler ve önemli kalelerin kaybedilmesi Osmanlı Devletinde büyük yankı uyandırmıştı. Ordu da isyanlar başladı. Askerler başarısızlığının sebebi olarak Sultan IV. Mehmet'i suçluyorlardı. Askerlerin isteği ile sadrazam olan Siyavuş Paşa, bütün devlet adamlarının hazır bulunduğu bir toplantıda Sultan IV. Mehmet'in tahttan indirilerek yerine Şehzade Süleyman'ın tahta geçirilmesine dair bir karar aldı. Sultan IV. Mehmet 8 Kasım1687 tarihinde tahttan indirildi.


Mimari Çalışmalar

Sultan IV. Mehmet, 39 yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre Osmanlı tahtında kaldı. Osmanlı Devleti'nin en geniş sınırlarına ulaştığı bu devir boyunca mimari alanda da bir çok faaliyet gerçekleştirildi. 60 yıl önce yarım kalan Yeni Camii ve Külliyesi tamamlandı. 1658-1660 yılları arasında Rumeli ve Anadolu hisarları tamir edildi. Mısır Çarşısı, Hünkar Kasrı, Divanyolu Köprülü Külliyesi, Safranbolu Köprülü Mehmet Paşa Camii, Vezirköprü Fazıl Ahmet Paşa Külliyesi, İncesu Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii ve Kervansarayı inşa edildi.

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
24 Nisan 2006       Mesaj #45
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
II. Süleyman (15 Nisan 1642 - 22 Haziran 1691) 20. Osmanlı padişahı ve 85. İslam halifesidir. Şehzadeliğinde mükemmel tahsil ve terbiye gördü. Kardeşi Sultan IV. Mehmet Han zamanında sarayda hususi hocalardan ders aldı. Hayatının kırk yılını bir dairede hapis geçiren Sultan II. Süleyman, IV. Mehmet'in tahttan indirilmesi üzerine, 8 Kasım 1687'de Osmanlı sultanı oldu.

200px Suleiman2


Saltanatı Döneminde Önemli Olaylar

Sultan II. Süleyman, tahta çıktığı zaman, Osmanlı ordularında Viyana bozgunu ile başlayan çözülme ve toprak kaybı devam ediyordu. Venedik, Mora yarımadasını işgal etmiş; Avusturya Vişegrad, Uyvar ve Estergon'ın ardından 160 yıllık Türk yurdu Budin'e girmişti. Ayrıca Macaristan'da Türk hakimiyeti sona ermek üzere idi. Devletin düştüğü mağlubiyetler hazine gelirleri üzerinde olumsuz tesirler yapıyor ve Anadolu'daki eşkıyalık hareketlerini körüklüyordu. Avusturya cephesi serdarı Yeğen Osman Paşa bir asi lideri gibi Rumeli'de yolsuzluk yapıyor, zorla usulsüz vergiler topluyordu. Nihayet 8 Eylül 1688'de Belgrad da düştü.
Belgrad'ın düşmesi, Avrupalılara Balkanların yolunu açtı. Bosna, Erdel ve Eflak Avusturyalılar tarafından işgal edildi. Bu ilerleyiş karşısında toparlanan Osmanlı kuvvetleri karşı saldırıyı başlattılar. 30 Ekim 1688'de Çelebi İbrahim Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Eğriboz zaferini kazandılar. 1689 yılı yazında Sultan II. Süleyman, Avusturya seferine çıktı.
Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa komutasındaki yenilenmiş Osmanlı kuvvetleri, 8 Temmuz 1690'da Gladova ve Orsova'yı geri aldılar. Kanije 11 Temmuz 1690'da düşman eline geçtiyse de, Osmanlı kuvvetleri 8 Ekim 1690'da Belgrad'ı geri almayı başardılar. Böylece Tuna Hattı yeniden kurulmuş oldu.
Sultan II. Süleyman, 4 yıl gibi kısa bir süre padişahlık yaptı. Bunun son iki yılını yatak hastası olarak geçirdi. Gün geçtikçe zayıflıyordu. 22 Haziran 1691 günü Edirne'de vefat etti. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Süleymaniye Camii yanında Kanuni Sultan Süleyman türbesine gömüldü.


Mimari Çalışmalar

Memleket içerisinde imar faaliyetleri ile de ilgilenen II. Süleyman, Fener kulesi ile İzmir'de bir cami inşa ettirdi.


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Nisan 2006       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Cezayirli Gazi Hasan Paşa


Palabıyık lakabı ile anılırdı. Aslen Kafkasyalı olduğu tahmin edilmektedir. Küçük yaşta İran sınırında esir alınarak, Hacı Osman Ağa adlı Tekirdağlı bir tüccara satıldı ve onun çocukları ile birlikte yetişti. Bir süre sonra azat edildi ve ticaret maksadıyla Tekirdağ'dan uzaklaştı. Osmanlı- Rus ve Avusturya savaşının devam ettiği 1738 yılında, Yeniçeri ocağına kaydoldu ve bazı muharebelere katıldı. Belgrad'ın kuşatılması sırasında gayret ve cesaretini gösterdi.

1761 Nisanında kalyon kaptanı olarak Osmanlı donanmasına giren Hasan Paşa, 1762'de riyale, 1766'da patrona ve bir yıl sonra da kapudane rütbesine kadar yükseldi. 6 Temmuz 1770'te Rusların Osmanlı donanmasını yaktığı haberini Çanakkale boğazına kadar gelerek bildiren Hasan Paşaya, beylerbeyi rütbesi verildi.

Rusların Çeşme faciasından sonra Limni adasını kuşatması üzerine, adaya giderek oranın savunmasını üstlendi. Rusları adadan uzaklaştırmayı başardı. Bu başarısından dolayı vezirlik rütbesiyle kaptan-ı derya tayin edildi. Boğaz seraskerliğine, ardından Rusçuk seraskerliğine getirildi.
Son düzenleyen CrasHofCinneT; 5 Eylül 2008 03:23
RiddicK - avatarı
RiddicK
Ziyaretçi
25 Nisan 2006       Mesaj #47
RiddicK - avatarı
Ziyaretçi
En sevdiğiniz tarihte kim? Tarihsel kişilik olarak?
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
27 Nisan 2006       Mesaj #48
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
II. Ahmet (25 Şubat 1643-6 Şubat 1695) 21. Osmanlı padişahi ve 86. İslam halifesidir. Sultan İbrahim Hanın üçüncü oğlu olup, 25 Şubat 1643’te Hadice Muazzez Valide Sultan’dan doğdu. Şehzadeliğini sarayda geçiren Ahmet Han, iyi bir tahsil gördü. 22 Haziran 1691’de ağabeyi II. Süleyman Hanın ölümü üzerine Osmanlı tahtına geçti.


Ahmed2


Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar

48 yaşında tahta geçen Sultan IIç Ahmet Han, daha birkaç gün önce ordunun başında Avusturya üzerine sefere çıkan sadrazam ve serdar-ı ekrem Köprülü Fazıl Mustafa Paşaya, sadaretinin devamına dair bir ferman gönderdi. Sultan II. Süleyman'ın son yıllarında Köprülü Fazıl Mustafa Paşa önemli askeri başarılar elde etmişti. Belgrad'dan çıkıp Tuna'yı aşarak, Avusturya üzerine yürüyen Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, Kırım kuvvetlerini beklemeden Petervaradin'de düşmana ani bir darbe vurmak istedi. Ancak pusuya düşürülen Köprülü Fazıl Mustafa Paşa Salakamen'de bozguna uğradı ve kendisi de alnından vurularak şehit oldu. Avusturya cephesindeki ilerleyiş ve mücadele böylece sona erdi. Avusturya ile yapılmakta olan savaş neticelenemedi ve Osmanlı akınları durdu. Köprülü Fazıl Mustafa Paşa'nın yapmaya çalıştığı ıslahat hareketlerinden de, o öldükten sonra vazgeçildi.

Salankamen mağlubiyetinden sonra ilerleyen Avusturya kuvvetleri Kasım ayında Varat Kalesini kuşattılar. Sultan, yeni sadrazam Arabacı Ali Paşayı sadaretten alarak, Diyarbakır valisi Hacı Ali Paşayı tayin ve Avusturya üzerine sefere memur etti. Bu sırada Avrupa devletleri Osmanlı-Avusturya Savaşının durdurulması için girişimde bulundular ise de, netice alamadılar. Diğer taraftan zamanında yardım ulaşmayan Varat Kalesi, Avusturyalılara teslim olmak mecburiyetinde kaldı.
1692 Haziranının sonlarına doğru sadrazam Hacı Ali Paşa Edirne’den hareketle Belgrad’a vardı. Kaleyi tahkim ve tamirden sonra, Avusturyalıların kışlağa çekilmeleri üzerine Edirne’ye döndü. Sadrazam, Avusturya ile uğraşırken, Venedik donanması da Girit’e asker çıkardı. Kaptan-ı derya vezir Damad Yusuf Paşanın donanma ile Hanya önlerine gelmesi üzerine Venedikliler muhasarayı kaldırarak geri çekildiler.

1693 yılı Mart ayı sonlarında Bozoklu Mustafa Paşa sadarete getirildi. Yeni sadrazam Temmuz ayında Avusturya seferine çıktı. Hedef, Erdel’i geri almaktı. Avusturya ordusunun Belgrad’ı kuşatması üzerine sadrazam Belgrad’a yöneldi. Kırım Hanı Selim Giray’ın Avusturyalılar’ın yardımına gelen bir orduyu mağlup etmesi üzerine, kuşatma kaldırıldı. Serdar-ı ekrem, çekilen düşmanı takiple çok zayiat verdirdi ve 17 Eylülde Belgrad’a girdi. Kışın yaklaşması üzerine Osmanlı ordusu Edirne’ye döndü.

Stratejik önemi pek büyük olan Narenta Kalesi 28 Haziran 1694’te Venedikliler tarafından işgal edildi. Geri almak için yapılan teşebbüsler netice vermedi. Bu hadiseden bir süre sonra sefere çıkan Osmanlı ordusu Varadin Kalesini kuşattı. Ancak bu sırada, Malta, Floransa ve Papalık filolarından müteşekkil bir Venedik donanması 21 Eylül 1695'de Sakız’ı zaptetti. Buna çok üzülen Sultan II. Ahmet Han, sadrazama bir hatt-ı hümayun göndererek geri dönmesini ve Sakız adasının geri alınmasını emretti. Kaptan-ı deryalığa amcazade Mezomorta Hüseyin Paşa tayin edildi.

Öte yandan Osmanlı Devleti dış gailelerle uğraşırken içte de bazı hadiseler vuku bulmaktaydı. Irak ve Hicaz’da çıkan isyanlar ile Suriye’de Sürhan ve Maanoğullarının aleyhte faaliyetlerini Sultan Ahmet Han anında aldığı tedbirlerle önledi.

Sultan II. Ahmet, Hat sanatında çok ustaydı. Yazı yazma kabiliyeti çok üstün olan Sultan II. Ahmet, birçok Kuran-ı Kerim yazdı. Şairlere ve şiire çok düşkündü. 3 yıl 7 ay 14 gün saltanat sürdükten sonra, yakalandığı Siroz hastalığından kurtulamayarak 6 Şubat 1695 günü Edirne'de vefat etti. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Kanuni Sultan Süleyman Türbesine defnedildi.
  • Erkek çocukları: İbrahim, Selim
  • Kız Çocukları: Atike Sultan, Hatice Sultan, Asiye Sultan
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #49
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
II. Mustafa
(6 Şubat1664 - 29 Ocak1704), 22. Osmanlı padişahı ve 87. İslam halifesidir. 6 Şubat1664 günü İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Sultan IV. Mehmet, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır. Annesi Giritlidir. Kuvvetli bir ilim tahsili yaptı.

Tahta geçtiğinin üçüncü günü yapacağı işleri anlatan bir hatt-ı hümayun yayınladı. Yazısında:

Mustafa2



"Zevk, sefa ve rahatı kendimize haram eylemişizdir." diyordu. Yine vezirlerinden birine yazmış olduğu yazı şöyledir: "Bana ağırlık ve hazine lâzım değil. Yerine göre kuru ekmek yerim. Vücudumu din uğruna harcarım. Sıkıntının her çeşidine sabrederim. Milletime hizmet tamam olmadıkça, seferden dönmem. Elbette sefere bizzat kendim giderim."


Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar




Karlofça Antlaşması

→ Bu alt başlığın ana maddesi: Karlofça Antlaşması Sultan II. Mustafa döneminde Avusturya üzerine üç büyük sefer düzenlendi. Ancak 11 Eylül1697'de uğranılan Sente mağlubiyeti ile Osmanlı Devleti bir anda savunmasız kaldı. Bu arada VenediklilerMora ve Dalmaçya'ya, Lehistan ise Boğdan'a saldırdı. Aynı dönemde Rusya'nın başına Deli Petro geçmişti. Deli Petro ordusunu modernize etmiş, boğazlardan Akdeniz'e inme ve Karadeniz'e egemen olma çabalarına girişmişti.
1695'deki saldırıda başarısız olmuş, fakat bir yıl sonra Azak Kalesini ele geçirmişti (6 Ağustos1696). Uzun süren savaşlar sonunda Osmanlı Devleti yorgun düşmüştü. Özellikle İngiliz hükümetinin araya girmesi sonucu, Sultan II. Mustafa barışa razı oldu. İmzalanan Karlofça Antlaşması'yla Banat ve Temeşvar hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyliği Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere bırakıldı (26 Ocak1699).
Karlofça AntlaşmasıOsmanlı Devleti'nin toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi başlar. Ayrıca bir yıl sonra Rusya ile de bir antlaşma yapıldı. 14 Temmuz1700 tarihinde imzalanan İstanbul Antlaşması ile Azak kalesi Rusya'ya bırakıldı.
Tarih 1703 yılına gelmiş, Osmanlı Devleti'nin kötü gidişine dur denilememişti. Padişah tahta çıktığında söylediklerini unutmuş gibiydi. "Zevk ve sefa bana haram olsun" dediği halde, av partileri düzenliyor, aylarca av peşinde dolaşıyordu. Devlet işlerini sadrazamlarına ve eski hocası olan sonradan şeyhülislam yaptığı Feyzullah Efendi'ye bırakmıştı. Bu durum ordu içinde hoşnutsuzluğa yol açtı.



Tahttan indirilmesi

Sultan II. Mustafa ava merak saldığı için İstanbul yerine Edirne'de oturmaya başladı. İstanbul'daki askerler bu duruma isyan edip, Edirne üstüne yürüdüler. Sultan II. Mustafa, Edirne'de bulunan askerleri teşkilatlandırıp yolları tutturdu ama Edirne Ordusunun komutanları kardeş kanı dökmemek için geri çekildiler. İstanbul'dan gelen ordu Edirne'ye girdi.
Sultan II. Mustafa tahttan indirildi. Yerine kardeşi Sultan III. Ahmet tahta çıkarıldı ( 22 Ağustos1703). Sultan II. Mustafa tahttan indirildikten sonra fazla yaşamadı. 4 ay 8 gün sonra öldü. Cenazesi İstanbul'a getirilip, Turhan Sultan türbesinde babası Sultan IV. Mehmet'in yanına gömüldü.



Mimari Çalışmalar

Sultan II. Mustafa döneminde yapılan mimari çalışmalar şunlardır; Saraçhanebaşı Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi, Anadolu Hisarı üzerinde Meşruta Yalısı, Fatih semtinde Millet Kütüphanesi, Erzurum Kurşunlu Camii.
  • Erkek Çocukları: I. Mahmut, III. Osman, III. Ahmet, Küçük Ahmed, Hüseyin, Selim, Mehmed, Murad, Osman
  • Kız Çocukları: Ümmügülsüm, Ayşe, Emetullah, Emine, Rukiye, Safiye, Zahide, Atike, Fatma, Zeyneb, Zahide
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #50
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
200px Ahmed III
III. Ahmet
Padişahlık sırası 23
Saltanat süresi 22 Ağustos 1703 – 1 Ekim 1730

Önce gelen II. Mustafa
Sonra gelen I. Mahmut Doğumu 30 Aralık 1673
Ölümü 1 Temmuz 1736
Annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan
Babası IV. Mehmet

Sultan III. Ahmet (30 Aralık 1673 - 1 Temmuz 1736), 23. Osmanlı padişahıdır.

30 Aralık 1673 günü doğdu. Babası Sultan IV. Mehmet, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır. Annesi Giritlidir. Sultan II. Mustafa'nın öz kardeşi olan Sultan III. Ahmet, uzun boylu, kara gözlü, doğan burunlu ve buğday tenli idi. Son derece zeki, hassas ve zarif bir insandı. İyi bir tahsil ve terbiye görmüş olan Sultan II. Ahmet ünlü hocalardan dersler almıştı.

açısından önemli bir yere sahip olan Sultan III. Ahmet, ağabeyi Sultan II. Mustafa'nın vefatı üzerine 22 Ağustos1703 tarihinde 30 yaşında iken Edirne'de tahta geçti. Osmanlı DevletiLale Devri boyunca padişahlık yapan Sultan III. Ahmet, hattat ve şairdi. "Necib" mahlasıyla şiirler yazdı. Ayrıca Musiki ile de yakından ilgileniyordu. Divan şairlerinden Urfalı Nabi Efendi'nin hem kendisini hem de şiirlerini çok severdi.

Gençliği diğer Osmanlı şehzadelerine göre bir hayli serbest geçti. Şehzadelerin öldürülmesi geleneği kalktığından, rahat bir hayat sürdü. İstediği her şeyle ilgilendiği için bilgisi de, görgüsü de arttı. Avrupa'daki gelişmeleri inceleme fırsatı buldu ve matbaanın Osmanlı Devletine gelmesi için çok çaba sarfetti. 27 yıl gibi uzun bir süre tahtta kalan Sultan III. Ahmet, çıkan Patrona Halil İsyanı sonunda, 1 Ekim 1730 tarihinde padişahlıktan çekildi.

Sultan III. Ahmet'in padişahlığının ilk günleri, tamamen disiplinden çıkmış yeniçerileri yatıştırma gayretleri ile geçti. Ancak kendisini padişah yapan yeniçerilere karşı etkili olamadı. Sultan III. Ahmet'in sadrazamlığa getirdiği Çorlulu Ali Paşa, ona idari konularda yardımcı olmaya çalıştı, hazine için yeni düzenlemelerde bulundu ve Sultan III. Ahmet'e rakipleriyle mücadelesinde destek oldu.

Sultan III. Ahmet zamanında Rusya ile olan ilişkilerde gerginlik yaşandı. Bunun sebebi Rusya'nın Orta Asya üzerinde yayılma siyaseti izlemesi, balkanlardaki toplumları Slavlaştırmaya çalışması, açık ve sıcak denizlere inmek istemesiydi.
Konu başlıkları
  • 1 Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar
    • 1.1 Prut Savaşı
    • 1.2 Pasarofça Antlaşması
    • 1.3 Lale devri
    • 1.4 Patrona Halil İsyanı
  • 2 Mimari Çalışmalar
Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar


Prut Savaşı

→ Bu alt başlığın ana maddesi: Prut Savaşı içinde yaşayan ve topraklarına akınlar düzenlemesi üzerine, Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı DevletiOrtodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti'ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. EflakBoğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı Deli Petro, Poltova Savaşı'nda İsveç Kralı XII. Karl'ı ("Demirbaş Şarl") yenince, Demirbaş ŞarlOsmanlılara sığındı. İsveç Kralını kovalayan Rus birliklerinin OsmanlıOsmanlı Devleti Rusya'ya karşı savaş ilan etti (1711).

Sadrazamlığa getirilen Baltacı Mehmet Paşa, 100.000 kişilik bir orduyla Tuna'yı geçerek Eflak'a girerken, Osmanlı donanması da Karadeniz'e açıldı. Osmanlı kuvvetleri, Kırım Ordusunun da desteği ile Rus birliklerini Prut Nehri kıyısında çember içine aldılar. O an için kurtuluş imkanı bulunmayan Rus Çarı Deli Petro, Moskova'ya bir mektup yazarak durumun zorluğunu ve ümitsizliğini anlattı. Çariçe Birinci Katarina araya girerek Osmanlı Devletine barış teklifinde bulundu. Hem Kırım Hanı, hem de İsveç Kralı saldırıya geçilip Rus ordusunun yok edilmesini savunuyorlardı. Ancak Baltacı Mehmet Paşa, yeniçerilere güvenmiyordu.

Kuşatma sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesine sahip olan ve Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesini taşıyan Baltacı Mehmet Paşa barış yapılmasını kabul etti (21 Temmuz 1711). İmzalanan Prut Antlaşması ile Azak kalesi Osmanlılara geri verildi. Ruslar, İstanbul'da devamlı bir elçi bulundurmayacak ve İsveç Kralı Şarl'ın serbestçe ülkesine dönmesine izin vereceklerdi.

yarımadasını da geri almak istiyordu. Osmanlı Devleti kazandığı bu başarıdan sonra, daha önce kaybedilen MoraVenedikli korsanların Osmanlı ticaret gemilerine saldırmaları ve Mora halkının Osmanlı Devletinin yönetimi altına girmeyi istemesi Venediklilere savaş açılmasına neden oldu (8 Aralık 1714). Silahtar Ali Paşa, Modon, Koron ve Navarin'i alarak Mora'yı fethetti (22 Ağustos 1715).

Pasarofça Antlaşması

→ Bu alt başlığın ana maddesi: Pasarofça Antlaşması Avusturya'nın Karlofça Antlaşması gereğince Mora'nın Venediklilere geri verilmesini istemesi üzerine, Avusturya'ya da savaş açıldı. Sadrazam Silahtar Ali Paşa Osmanlı ordusu ile birlikte Macaristan'a girdi. Peter Varadin'de Prens Ojen komutasındaki Avusturya ordusu Osmanlı kuvvetlerini bozguna uğrattı (5 Ağustos 1716) ve Sadrazam Silahtar Ali Paşa şehit düştü. Bu bozgundan sonra 18 Ağustos1717 tarihinde Belgrad düşman eline geçti. Silahtar Ali Paşa'nın yerine sadrazamlığa getirilen Damat İbrahim Paşa barış teklif etti. Yapılan Pasarofça Antlaşmasına göre yukarı Sırbistan, Belgrad ve Banat yaylası Avusturya'ya, Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyıları Venedik'e verildi, Mora Yarımadası Osmanlılarda kaldı (1 Temmuz 1718).

1724 yılında İran'da taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanarak İran'ı ele geçirmek isteyen Rusya harekete geçti. İran'ın Rusya'nın eline geçmesini istemeyen Osmanlı Devleti İran'a sefer düzenledi. Ruslarla yapılan İstanbul Antlaşmasına göre Azerbaycan'da alınan yerler Osmanlılarda kalacak, Derbent, Bakü ve Dağıstan Ruslara bırakılacaktı.

Lale devri

→ Bu alt başlığın ana maddesi: Lale devri yılındaki denir. Sultan III. Ahmet ve 1718 yılında imzalanan Pasarofça Antlaşmasından sonra Osmanlı Devletinde yeni bir dönem başlamıştı. 1730Patrona Halil İsyanına kadar, 12 yıl süren bu döneme Lale DevriDamat İbrahim Paşa barışçı bir siyasetten yanaydılar. Lale Devri de bu barışçı politikaların bir ürünü olarak ortaya çıkmıştı.
yılı ortalarında Lale Devrinde edebiyat, kültür ve sanat alanında gelişmeler olduğu gibi, teknik konularda da Avrupalı devletlerden etkilenilerek bazı yenilikler gerçekleştirildi. Bu dönem de Avrupa'ya ilk kez geçici elçiler gönderildi. 1727Osmanlı Devletinde de matbaa kurulması için düzenlenen padişah fermanı üzerine, Paris Elçisi 28. Mehmet Çelebi'nin oğlu Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika ilk matbaayı kurdular (16 Aralık 1727).

Lale devrinde Yalova'da bir kağıt fabrikası kuruldu. İstanbul'da sık sık çıkan yangınları daha hızlı kontrol altına almak için, yeniçeriler içinden bir itfaiye örgütü oluşturuldu. Yine İstanbul'da bir kumaş fabrikası ve bir çini imalathanesi açıldı. Her tarafta birçok köşk, saray ve lale bahçeleri yapıldı. Ayrıca Doğu kültürünün klasik eserleri ilk kez Türkçe'ye çevrildi. İstanbul'da halk yıllar süren savaşlardan sonra böyle bir dönem yaşamanın mutluluğu içerisinde idi.

Patrona Halil İsyanı

→ Bu alt başlığın ana maddesi: Patrona Halil İsyanı Damat İbrahim Paşa'nın açtığı zevk ve sefahat devrinden memnun olmayan bu yapılanları israf olarak gören bir kitle oluşmuştu. Bu topluluk İran seferinden olumsuz haberler gelmesi üzerine, harekete geçmiş camilerde ve diğer yerlerde propaganda yaparak ayaklanmanın zeminini oluşturmaya başlamıştı. Yeniçerilerin içerisinde de huzursuzluk belirmişti. On yedinci Ağa Bölüğü Yeniçerisi Patrona Halil ve yandaşları 25 Eylül 1730'da ayaklanmayı başlatmışlar ancak halkın onlara katılmaması endişesiyle bu girişimlerinden vazgeçmişlerdi. İsyancılar üç gün sonra Bayezit caminin Kaşıkçılar kapısı tarafından yürüyüşe geçerek ayaklanmayı resmen başlattılar. Esnafı da dükkanlarını kapatarak kendilerine katılmaya ikna eden isyancılar, hapishaneleri boşalttılar ve yeniçerilerden de yardım gördüler. Yeniçeri ağalarından Hasan Paşa onlara karşı harekete geçtiyse de başarılı olamadı.

Bu gelişmeler üzerine Sultan III. Ahmet isyancıların ne istediklerinin sorulmasını istedi. İsyancılar, Sadrazam Damat İbrahim Paşa ile birlikte 37 kişinin kendilerine teslim edilmesini istediler. Lale Devrinin önemli kişilerinden olan Damat İbrahim Paşa ve bazı devlet adamları idam edilerek isyancılara teslim edildi. İsyan sırasında şehir tahrip edildi. İsyancılar Sadabad Köşkü'nü yaktılar. Ayrıca Divan şairlerinden Nedim de isyan sırasında öldü.
Patrona Halil ve diğer isyancı başları, bu sefer de tüm isteklerini yerine getiren Sultan III. Ahmet'in tahtan indirilmesini istedi. Kendisine ve ailesine zarar verilmemesi durumunda tahttan çekileceğini bildiren Sultan III. Ahmet, 1 Ekim 1730'da Osmanlı tahtını Şehzade Mahmut'a bıraktı.

Mimari Çalışmalar


İnce ve hassas bir ruha sahip olan Sultan III. Ahmet, Sadrazam Damat İbrahim Paşa ile uyum içerisinde çalışmış, bu sırada yaşanan Lale Devri'nde sanata, edebiyata ve toplumsal hayata özgün bir anlayış getirilmişti. Sultan III. Ahmet, Topkapı Sarayı ile Yeni Camii'de birer Kütüphane, Ayasofya'da Bab-ı Humayun'un karşısında Türk sanat şaheserlerinden sayılan bir çeşme (Sultan III. Ahmet Çeşmesi) ve İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak amacıyla da Deryayi Sim adlı bir su bendi inşa ettirmiştir.
Bunlardan başka Üsküdar Yeni Valide Camii, Çorlulu Ali Paşa Medresesi, Damat İbrahim Paşa Camii ve Külliyesi, İstanbul'da Yeni Postane arkasında Daarül Hadis ve Sebil, Ortaköy Camii önündeki çeşme, Üsküdar Şemsi Paşa'da Hüsrev Ağa Camii önündeki çeşme ve Çubuklu Camii yanındaki Mesire Çeşmesi gibi eserler yine bu dönemde yapılmıştır.
  • Erkek Çocukları: I. Abdülhamit, III. Mustafa, Süleyman, Bayezid, Mehmed, İbrahim, Numan, Selim, Ali, İsa, Murad, Seyfeddin, Abdülmecid, Abdülmelik
  • Kız Çocukları: Emine, Rabia, Habibe, Zeyneb, Zübeyde, Esma, Hatice, Rukiye, Saliha, Atike, Reyhan, Esime, Ferdane, Nazife, Naile, Ayşe, Fatma, Emetullah, Ümmüselma, Emine, Rukiye, Zeyneb, Sabiha

Benzer Konular

12 Ocak 2015 / Sadık Soru-Cevap