Arama

Sirius (Akyıldız)

Güncelleme: 5 Haziran 2014 Gösterim: 10.867 Cevap: 8
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sirius
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  Position_Alpha_Cma.png
Gösterim: 699
Boyut:  16.1 KB

sirius
Sirius Büyük Köpek Takımyıldızı’nda yer alan bir çift yıldızdır. Bu çift yıldızdan Türkçe’de Akyıldız adıyla bilinen Sirius-A bileşeni (α CMa / α Canis Majoris/ Büyük Köpek Takımyıldızı’nın alpha yıldızı), görünür kadiri bakımından gökyüzündeki en parlak yıldız olup, -1.47 görünür kadir derecesiyle, kendisine görünür kadiri bakımından en yakın olan türlerine göre yapılan, Canopus’a oranla onun iki katı kadar parlaktır ve geceleyin görülen gökyüzünde bu görsel görünüş önemiyle baş rolde bulunmaktadır. Çıplak gözle tek yıldızmış gibi görünen Sirius, aslında, tayfyıldız sınıflandırma sisteminde A1V sınıfında bulunan Sirius-A ile DA2 sınıfına giren, Sirius-B olarak adlandırılan bir ak cüce’den oluşan bir çift yıldızdır.

Ad:  closeup_of_Sirius.jpg
Gösterim: 831
Boyut:  47.2 KB
Sirius-A

Sirius-A bu parlak görünümünü aslında aydınlatma gücünün yanısıra Güneş Sistemi’mize yakınlığına borçludur. Güneş’imize 2.6 parsek (8.6 ışık yılı) uzaklıkta oluşundan dolayı, Sirius Sistemi uzaydaki yakın komşularımızdan biridir. Sirius-A kütlesi bakımından Güneş’imizin iki katı olup, 1.42’lik bir mutlak kadir’e sahiptir. Aydınlatma gücü Güneş’imizin 25 katı olmakla birlikte, Canopus veya Rigel gibi diğer parlak yıldızlarınkine oranla aşağıda kalır. Sirius Sistemi’nin yaşı 200 milyon – 300 milyon yıldır. Sistemin oluşma başlangıcında baş rolü oynayan iki mavimsi yıldızdı. Bu iki yıldızdan da kütlesi bakımından baş roldeki, vaktiyle, kaynaklarını tüketerek, dış katmanlarını kaybetmeden önce kızıl dev haline gelmiş ve yaklaşık 120 milyon yıl önce, bugünkü halini almak üzere, yani bir ak cüce haline gelmek üzere içine çökmüş Sirius-B yıldızıdır.
Sirius, aynı zamanda, yer aldığı takımyıldızdaki önemli rolünden dolayı, geleneklerde köpek-yıldız olarak da adlandırılır. Bu yıldız pek çok mitolojik ve folklorik öykülere Güneş’ten bağımsız bir biçimde konu olabilmiştir. Sirius-A’nın eliyak doğuşu antik Mısır’da Nil Nehri’nin taşmalarını, antik Yunan’da “köpek
günleri”nin (kavurucu sıcak günler) başlangıcını, Polinezya’da kışı haber veriyor, Pasifik Okyanusu’nda ise gemicilere önemli bir işaret oluyordu.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözlem Tarihçesi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Çeşitli uygarlıklara ait en eski astronomik kayıtlarda adı geçen Sirius, eski Mısır’da Sopdet (Grekçe’ye uyarlanmış haliyle Sothis, yıldızın Grekçe’deki adı ise Seirios’dur) olarak bilinirdi. Eski Mısır’da “Orta Krallık” döneminde, Mısırlılar takvimlerini Sirius’un eliyak doğuşuna göre düzenlemişlerdi. Bu takvimde esas alınan gün ise, Sirius’un doğuşunun Güneş’in ışığından yeterince uzaklaşmış olmasından sonra, Güneş’in doğuşundan hemen önce açıkça görülür hale geldiği gündü. Bir başka deyişle bu, Sirius’un Mısır göklerinde 70 günlük yokluğundan sonra belirdiği gündü ve Nil Nehri’nin her yılki taşmasından hemen öncesine ve yaz gündönümüne denk gelirdi. Sirius’u (Sothis) ifade eden hiyeroglifin glifleri üçgen, beş uçlu yıldız ve yarım dairedir. Sirius-A eski Mısır panteonunda İsis ilahesi ile özdeşleştirilirdi ki, İsis, eşi Osiris ve oğlu Horus ile bir üçlem oluştururdu. Sirius’un gökyüzünde görülmediği sözkonu 70 gün, İsis ve Osiris’in duat denilen öte-alemde seyrettikleri dönemi simgelerdi. Pek çok eski Mısır tapınağı, iç odaları Sirius'un görecek biçimde inşa edilmişti. Örneğin, Keops Piramidi'nin Kraliçe Odası'nın duvarında açılan bir kanal yalnızca Sirius'u görmek üzere yapılmıştı. Eski Yunanlılar, Sirius’un bu kaybolduğu dönemden sonra tekrar gökyüzünde belirmesinin sıcak ve kurak yazı haber verdiğine inanırlar ve ayrıca bunun canlılar üzerinde bitkileri solduran, erkekleri güçsüzleştiren, kadınları tahrik eden birtakım etkileri olduğunu sanarak kaygılanırlardı.
Eski kayıtlarda, yaz başlangıcındaki hava koşullarının bozulduğu hallerde Sirius’un daha fazla parladığının gözlemlendiği kaydedilmiştir ki, eski Yunanlı gözlemcilere göre bu, sözkonusu yıldızdan olumsuz etkiler yaratan birtakım tesirler yayıldığı anlamını taşıyordu. İnsanların bu tesirlere maruz kalması olayına Grekçe’de “yıldızca çarpılmış olmak” anlamında “astroboletos /αστροβολητος olmak” deniyordu. Böylece Sirius Batı edebiyatında “yakan” ya da “alevler saçan” olarak betimlendi. Bu yıldızın belirmesinin ardından gelen mevsim dönemi de “yaz köpeğinin günleri” olarak bilinir. Vaktiyle Ege Denizi’ndeki Ceos (Kea) Adası’nda yaşayanlar, soğukların azalması için Sirius ve Zeus’a kurban keserler ve yaz mevsimindeki temel rolünü oynamak üzere tekrar belirmesini beklerlerdi. Yıldızın parlaklık haline bakarak kendilerini iyi bir talihin bekleyip beklemediğine karar verirlerdi; örneğin yıldızın sisli, puslu halde veya ışığı zayıf biçimde görünmesi vebayı haber veriyor anlamında yorumlanıyordu. Bu adada bulunan M.Ö.3.yy’a ait paralarda ışınlar yayan köpek ve yıldız tasvirlerinin bulunması Sirius’un bu adadaki önemini vurgulamaktadır. Güneş ve Ay'ın çekim kuvvetlerinin etkisiyle, Dünya'nın ekvator bölgesindeki şişkinlik, gezegenin eksensel hareketinde bir tereddüte (titreme) yol açmaktadır. Buna bağlı olarak 26.000 yılda bir oluşan yörüngesel salınım (precession), yıldızların gökyüzündeki konumlarını da yavaş yavaş değiştirmektedir. Bu nedenle Sirius, geçmişe göre daha geç doğmakta ve artık yıldızın şafak vakti yükselişi, eskiden olduğu gibi yaz mevsiminin en sıcak günlerine denk gelmemektedir.
Ad:  Canis_Major_Minor_Lepus.gif
Gösterim: 2611
Boyut:  47.1 KB
Büyük Köpek, Küçük Köpek ve Tavşan takımyıldızları
Romalılar Sirius’un eliyak doğuşunu 25 Nisan civarındaki bir günde kutlardı. Bu kutlamada bir köpek kurban ederler, buhur ve şarap kullanırlar ve o yılki buğday ürününün yıldızdan yayılan tesirlerin buğdaypası hastalığına yol açmadan alınabilmesi için bir de Robigo ilahesine koyun kurban ederlerdi.
İskenderiye’li Batlamyus yıldızların haritasını çıkardığı, Almagest (al-kitabu-l-mijisti) çalışmasının 6. ve 7. Kitabında Sirius’u gökkürenin merkezi boylamınının yerini belirlemek üzere kullanmıştır. Çalışmasında Sirius’u kırmızı renkte boyayarak, onu 6 kızıl yıldızdan biri olarak göstermiştir. (Bkz.Kırmızılığı hakkındaki tartışma) Bu kızıl yıldızlardan diğer beşi gerçekten de M ve K sınıfındadır (Arcturus, Betelgeuse vs.)
Eski Polinezyalılar’da parlak yıldızlar, özellikle Pasifik Okyanusu’ndaki adalar ve atoller arasındaki gemicilik bakımından önem taşıyordu. Denizcilere yardım amacıyla özel seferler için, yıldız pusulası yardımıyla bir yön haritası geliştirdiler. Bu çalışmada yıldızlardan enlem işaretleri olarak da yararlandılar; örneğin Sirius’un yükselimi 17°S olarak Fiji Adası’nın enlemine denk düşüyor, böylece her gece tam olarak adanın üzerinden geçiyordu. Onlara göre, Sirius, Canopus ve Procyon ile birlikte, bir “Büyük Kuş” bedenine benzetilen Manu adındaki Takımyıldız’ı oluşturuyordu. Kuşun kanadının güney ucunu Canopus, kuzey ucunu Procyon oluşturuyordu ki bu doğrultu aynı zamanda Polinezya’nın gece gökkubbesini iki yarıküreye ayırıyordu. Sirius’un eski Yunan’da sabah göğünde belirmesi (doğuşu) nasıl tam olarak yaz mevsiminin habercisi oluyorsa, Maoriler için de, tam olarak kış mevsiminin serin başlangıcının habercisi oluyordu. Bu doğuşa hem "mevsim", hem de "yıldız" anlamına gelen Takurua adını vermişlerdi.
Sirius’un, “Cennet’in Kraliçesi” (Ka'ulua) olarak betimlendiği Hawaii’de kış gündönümündeki en yüksek noktasına gelmesi törenle kutlanırdı. Polinezya’da Sirius’le ilgili daha birçok ad saptanmıştır; bunlardan bazıları Tau-ua (Markiz Adaları’nda) Rehua ( Yeni Zelanda’da) ve Aa ve Hoku-Kauopae’dir (Hawaii’de). 1676’da Edmond Halley güney yarıküre yıldızlarını gözlemleyebilmek için, Güney Atlantik’teki Saint Helena Adası’nda bir yıl kalmıştı. Halley, 40 yıldan fazla bir zaman sonra sonra, 1718’de astronomik ölçümlerini Batlamyus’un Almagest’indeki verilerle karşılaştırdıktan sonra o zamana dek sabit varsayılan yıldızların özdevimini keşfetti. Arcturus ve Sirius’un her ikisi de anlamlı bir şekilde hareket etmekteydiler. Sirius 1800’lü yıllarda güney yönünde 60 dakika (açı dakikası) ilerlemişti.

Yoldaşının Keşfi
Ad:  Ciftyildiz.gif
Gösterim: 666
Boyut:  33.6 KB
1844 yılında Alman astronom Friedrich Bessel Sirius-A’nın özdevim hareketindeki değişikliklerden (sapmalardan) Sirius-A’nın görünmeyen bir yoldaşı (bileşeni) olması gerektiği sonucuna vardı. Bu, bir başka deyişle, Sirius-A’nın yoldaşı Sirius-B’nin teleskopla gözlemlenemediği halde, Sirius-A’nın hareketlerindeki değişiklikler gözlemlenerek, matematiksel olarak varılan bir sonuçtu. 31 Aralık 1862’de Amerikalı Alvan Graham Clark o dönemin en güçlü teleskoplarından biri olan 47 cm.'lik mercekli teleskobuyla ilk kez, Sirius-A’nın günümüzde Sirius-B ya da “köpek yavrusu” adı verilmiş olan zayıf ışıklı yoldaşını gözlemledi ve böylece, Sirius'un gerçekte çift yıldız olduğunu ortaya çıkardı. Bu çift yıldızdan çıplak gözle görülebileni günümüzde Sirius-A olarak adlandırılır. 1894’ten beri Sirius Sistemi’nde gözlemlenen yörünge düzensizlikleri, sistemde üçüncü bir bileşenin olduğunu ortaya koymaktadır; ancak üçüncü bileşenin varlığı bugüne dek kesin olarak (gözlemle) doğrulanamamıştır. Üçüncü bileşinin varlığı konusundaki görüş 1995’te ortaya konmuştur. Verilere en uygun tahmine göre, bu üçüncü bileşen 0.06 güneş kütlesine sahip olup, Sirius-A’nın çevresindeki yörüngesini 6 yılda tamamlıyor olmalıdır. Bu üçüncü bileşenin (Sirius-C) kadirinin ak cüce Sirius-B’nin kadirinin beşte biriyle onda biri arasında oluşu, gözlemlenememesinin nedenini ortaya koymaktadır. Yakın zamanda yapılan son gözlemler, Sirius-C’nin varlığını doğrulayamamakla birlikte, Sirius-A’ya çok yakın bir yıldızın var olma olasılığını tümüyle ortadan kaldırmış da değildir. Her ne kadar 1920’li yıllarda sistemde üçüncü bir yıldız gözlemlenmişse de, bu muhtemelen bir “ışık oyunu”ndan (background) ibaret olmalıydı.
1915’te Walter Sydney Adams, Mount Wilson Gözlemevi’nde 60 inç’lik (1.5 m.) bir yansıtıcı (yansıtmalı teleskopun çukur aynası) yardımıyla Sirius-B’nin tayfını gözlemledi ve onun zayıf ışıklı bir beyazımsı yıldız olduğunu saptadı. Bu saptama astronomların Sirius-A’nın bu yıldızın bir ak cüce olduğu sonucuna varmalarını sağladı.yarıçapı ilk kez 1959’da kendi geliştirdikleri yıldızsal yoğunluk girişim aracını (interferometre) kullanan Robert Hanbury ve Richard Q. Twiss tarafından ölçüldü. 2005’te ise Hubble Uzay Teleskobu yardımıyla astronomlar Sirius-B’nin hemen hemen Dünya’nınkine eş (12.000 km) bir çapı olduğunu ve hemen hemen Güneş’inkine eş bir kütlesi olduğunu (Güneş’inkinin %98’i) belirlediler.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kırmızılığı Hakkındaki Tartışma
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Ad:  Nova_cygni_1992.jpg
Gösterim: 669
Boyut:  12.5 KB
Sirius-B'nin geçmişte olduğu gibi, kızıl dev (nova) halindeki bir yıldız

M.S.150 yılında astronom Batlamyus, gerçekten kızıl ya da turuncu renklere sahip Betelgeuse, Antares, Aldebaran, Arcturus and Pollux yıldızlarının yanısıra, kırmızımsı olmadığı bilinen Sirius’u da kırmızımsı olarak betimliyordu. Bu farka ilk dikkat çeken kişi amatör astronom Thomas Barker oldu. Rutland’da Lyndon Hall derebeyi olan Thomas Barker 1760’ta Londra’daki Kraliyet Topluluğu’nun bir toplantısı sırasında bu konuda hazırladığı tezini okudu. Sonradan şu düşünce doğdu: Yıldızların parlaklıkları zamanla değişebildiğine göre, bazı yıldızlar zamanla renk de değiştirebilirlerdi. Bu görüş Eta Carinae çift yıldızındaki değişime tanık olan ve muhtemelen bu olaydan esinlenen John Herschel tarafından 1839’da belirtilmiştir. Thomas Jefferson Jackson See 1892’de konuyla ilgili birçok tezini yayımlayarak "kızıl Sirius" hakkındaki tartışmayı yeniden canlandırdı, tezlerinin özetini de 1926’da yayımladı. See yıldızın kızıllığı hakkında yalnızca Batlamyus’tan değil, Yunanlı şair Aratus’tan, hatip Marcus Tullius Cicero’dan ve general Germanicus’tan da alıntılar yaparak söz ediyordu. Fakat bilindiği gibi bu üçünden hiçbiri astronom değildi. Romalı stoacı filozof Seneca da, Sirius’u Mars’tan daha koyu kırmızılıktaki bir varlık olarak betimlemişti. Bununla birlikte eski gözlemcilerin hepsi de Sirius’u kızıl olarak biliyorlardı denilemez. M.S.I.yy. şairlerinden Marcus Manilius Sirius’u, 4.yy.’daki Avienus gibi “deniz mavisi” olarak betimlemişti. Sirius eski Çin’de beyaz renk için standart yıldızdır denilebilir. M.Ö. II.yy.’dan M.S.VII.yy.’a kadarki kayıtlarda Sirius beyaz renkte betimlenir.
1985’te Alman astronomlardan Wolfhard Schlosser ve Werner Bergmann St. Gregory of Tours tarafından yazılmış “De cursu stellarum ratio” adlı metni içeren, VIII.yy.’dan kalma bir Lombardik el yazmasıyla ilgili bir yazı yayımladılar. Yıldızların konumlarından yola çıkılarak geceleyin dua zamanlarının nasıl belirleneceği konusunda okuyuculara bilgi veren Latince metinde Sirius “kızamık kırmızısı” renginde betimlenmişti. Bazı astronom yazarlara göre, Sirius’un kırmızı olduğuna ilişkin olarak yazılan bu bilgi, muhtemelen Sirius-B’nin vaktiyle bir kızıl dev olduğunun -geçmişten gelen- tanıklığıydı. Diğer astronomlar ise, bu düşünceye karşı olarak, bir karışıklık olabileceği ve St. Gregory of Tours’un bu açıklamasını Sirius yerine Arcturus için yapmış olabileceği şeklinde yanıt verdiler. Öte yandan, astronomlarca bu farklılığa ya da değişime Sirius-A ve Sirius-B’nin yıldızsal evriminin yol açabilme olasılığı olduğu fikri de ortaya atıldı. Binlerce yıllık takvim, yıldız ömürleriyle (evrim süreleriyle) kıyaslandığında çok kısaydı ve Sirius Sistemi’nde böyle bir değişimin olmasına yol açabilecek hiçbir nebula olma işareti yoktu. Eski metinlerde sözü edilen kızıllığının nedeni olarak öne sürülen olasılıklardan biri de Sistem’deki henüz tam anlamıyla keşfedilmemiş olan üçüncü yıldızın Sirius-A ile olası etkileşimidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Görünürlüğü
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Ad:  Opo0316b.jpg
Gösterim: 669
Boyut:  93.5 KB
Gökyüzündeki en parlak yıldız olan Sirius-A -1.47 görünür kadir derecesiyle, en parlak ikinci yıldız olan Canopus’a oranla onun iki katı parlaklıktadır. Bununla birlikte, Ay, Jüpiter veya Venüs kadar parlak görülmez. Merkür ve Mars ta bazen Sirius’tan daha parlak görünürler. Sirius yerkürenin hemen hemen, meskun her bölgesinden gözlemlenebilmektedir; tek fark, yerkürenin İzlanda ve Grönland’ın bazı bölgeleri gibi,kuzey kutbuna yakın en kuzeyindeki yerleşim bölgelerinde (en kuzeydeki yerleşim birimleri) 73°'den sonra görülmesinin olanaksız hale gelmesidir. Buna karşılık bazı kuzey kentlerinde görülmeye başlandıktan sonra daha yukarı çıkmaz, örneğin St. Petersburg’da ufkun üzerinde yalnızca 13°’ye ulaşır. Kuzey yarımküreden en iyi görüldüğü dönem kış aylarıdır.
Sirius, Küçük Köpek Takımyıldızı'nda yer alan Procyon ve Avcı Takımyıldızı'nda yer alan kızıl dev Betelgeuse yıldızlarıyla birlikte göğün kuzey yarıküresini gören gözlemciler için, Kış Üçgeni olarak adlandırılan, üç yıldızdan oluşan üçgenin üç köşesinden birini oluşturur. Yıldızı bulmak için Avcı Takımyıldızı yol gösterici olarak alınabilir. Sirius, Avcı'nın kuşağında yer alan üç yıldızın yaklaşık 20 derece güneydoğusundaki en parlak yıldızdır. Avcı Takımyıldızı kış aylarında pek çok yıldız ve takımyıldızı bulmakta yol göstericidir.
Sirius koşullar uygun olduğunda gündüz bile çıplak gözle görülebilir. Koşulların en uygun olduğu durum, gökyüzünün açık olduğu, gözlemcinin yüksek bir irtifa seviyesinde bulunduğu, yıldızın konum olarak tam tepeden geçtiği, yıldızın ufukta aşağıda ve güneşin altında bulunduğu zamanki durumdur. Sirius çift yıldız Sistemi’ndeki yörünge hareketi iki yıldızın açısal uzaklıkta minimum olarak 3″’de, maksimum olarak 11″’de bulunmalarını sağlar. Birbirlerine en fazla yaklaştıklarında, ak cüce’yi parlak eşinden ayırt edebilmek son derece zorlaşır; bu en yakın konumda Sirius-B’yi Sirius-A’dan ayırt edebilmek için en az 300 mm. açıklıkta bir teleskobun ve en elverişli görüş koşullarının olması gerekir. Son enberi konumuna 1994 yılında gelmişler ve şimdilerde birbirlerinden yeniden uzaklaşma eğiliminde olduklarından teleskopla gözlemlenmeleri kolaylaşmıştır.
2.6 parsek (8.6 ışık yılı) uzaklıkta bulunan Sirius Sistemi Güneş Sistemi’mize en yakın 8 yıldızdan ikisini içerir ve en yakın beşinci sistemdir. Diğer yakın yıldızlardan Alpha Centauri, Canopus, Rigel ya da Betelgeuse gibi, parlak görünmesinin temel nedeni bize yakınlığıdır. Fakat aydınlatma gücününGüneş’imizin 25 katı olduğunu da unutmamak gerekir. Sirius’un en yakın büyük komşusu 1.61 parsek ya da 5.24 ışık yılı uzaklıkta bulunan Procyon yıldızıdır. Jüpiter’in dört uydusunu incelemek üzere 1977’de fırlatılan Voyager 2 uzay aracının yaklaşık 296.000 yıl sonra Sirius’un 4.3 ışık yılı uzağından geçeceği tahmin edilmektedir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sistem
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Ad:  Magnitude_time_closestar_diagram.svg.jpg
Gösterim: 705
Boyut:  27.5 KB
Bazı önemli parlak yıldızların evrim süreçlerindeki kadir değişimleri grafiği

Sirius birbirlerinden 20 astronomik birim uzaklığında (yaklaşık Güneş ile Uranus arasındaki uzaklıkta), birbirleri çevresinde yaklaşık 50 yılda dönen iki beyaz yıldızdan oluşan bir çift yıldızdır.
Sirius-A adı verilen, parlak olan bileşen, tayf
türlerine göre yapılan yıldız sınıflandırma sisteminde A1V sınıfında bulunan yüzey ısısı tahminen 9.940 Kelvin olan bir anakol yıldızıdır. Yoldaşı Sirius-B ise yıldızsal evrimini tamamlayarak ak cüce haline gelmiş bir anakol yıldızıdır. Kütlesi bir zamanlar Sirius-A’dan daha büyük olan Sirius-B görsel tayfta 10.000 kez daha az parlaktır. Sistemin yaşının 230 milyon yıl olduğu tahmin edilmektedir. Yaşam süreçlerinin erken dönemlerinde eliptik yörüngeleri 9.1 yıl olan iki mavimsi beyaz yıldız oldukları sanılmaktadır. 1983’te uzaya fırlatılan IRAS (Infrared Astronomical Satellite) gözlemevi uydusunca ölçüldüğünde, kızılötesi ışın yayma düzeyinin sanılandan çok daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Bu, Sistem’de toz bulunduğunun belirtisi olabilir ve çift yıldızlarda görülmeyen, tuhaf bir olgu olarak kabul edilmiştir.

Ad:  sistem.PNG
Gösterim: 1199
Boyut:  13.9 KB
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sirius-A

Ad:  Sirius_A_Sun_comparison.jpg
Gösterim: 1174
Boyut:  13.8 KB
Sirius-A ile Güneş’imizin boyutlarının karşılaştırması

Sirius çift yıldız Sistemi’nde iki yıldızdan büyük olanı Sirius-A’dır. Sirius, Güneş'ten 23 kat daha parlak beyaz bir yıldızdır. Tayf türü A olan beyaz yıldızlar, evrendeki yıldızların yaklaşık %1'ini oluştururlar. Sirius,Dünya'ya en yakın yıldızlardan biridir ve yakınlık bakımından 7. sırada yer alır. Kimi kaynaklar Alfa Centauri yıldız sisteminde yer alan üç yıldızı tek bir yıldız saydıklarından, Sirius'un Dünya'ya 5. en yakın yıldız olduğunu yazarlar.
Sirius-A Güneş’imizin 2.02 misli bir kütleye sahiptir. Astronomik “girişim aracı” (interferometer) ile yapılan ölçümlere göre bu yıldızın açısal çapının 5.936±0.016 olduğu tahmin edilmektedir. Her şey göz önünde tutulursa öngörülen rotasyon hızı 16 km/saniyeden aşağı olup, ekseni etrafındaki bu dönme hızı dairesel biçiminde ekvatora doğru bir yassılaşmaya yol açacak kadar büyük bir hız değildir. Oysa ona eş boyutta olmakla birlikte, saniyede 274 km. gibi büyük bir hızla kendi etrafında dönen Vega yıldızı ekvatoru kısmında tümsek şeklinde bir şişme gösterir. Yıldız örneklerinin incelenmesi yıldızların uzaydaki molekül bulutlarının kendi kütleçekimsel kuvveti altında çökmeye başlamasıyla oluşmaya başladıklarını ortaya koymaktadır. Bu oluşma hareketinden 10 milyon yıl sonra iç enerji üretimi tümüyle nükleer tepkilerden doğdu. Yıldızın çekirdek kısmı yayılma niteliği kazanmış hale geldi ve enerji üretimi için KAO döngüsü nü kullandı. Sirius-A’nın oluşumundan milyar yıl sonra hidrojen rezervlerini tümüyle tüketmiş olacağı öngörülmektedir. İşte o zaman yıldız, evrim sürecindeki kızıl dev aşamasına geçecek, daha sonra da ak cüceye dönüşerek istikrarlı halini alacaktır. Sirius-A’nın tayfı (tayf analizi) derin metal çizgiler göstermektedir ki bu, demir gibi, helyumdan daha ağır elementlerin fazlalığına işaret etmektedir. Sirius-A’nın atmosferindeki demir oranı ile Güneş’imizin atmosferindeki demir oranı karşılaştırılırsa Sirius’un atmosferinde demir Güneş’imizinkine oranla üç kat fazladır (% 316). Fakat, dış tabakanın içeriği, yıldızın tümünün içeriği hakkında bir gösterge sayılamaz. Bununla birlikte kimi astronomlara göre, Sirius-A Sirius-B’den ağır elementler almış olup, Güneş'e oranla 7 kat fazla demir içermektedir.
2.366.400 km.’lik çapa sahip Sirius-A yaklaşık 10 bin Kelvin (9.727 santigrat) derecesindeki yüzey ısısıyla Güneş’ten 4.000 Kelvin derece daha sıcaktır, Güneş’in 23 katı bir aydınlatma gücüne sahiptir, Güneş’ten 23 kat daha büyük enerji açığa çıkarmaktadır.
Sirius A, hidrojen yakıtını tüketerek ömrünü tamamlamış ve artık "sönmüş" bir güneş olan yoldaşından 10.000 kez daha parlaktır. Sirius-A ve Sirius-B’nin yarıçap, yoğunluk ve kütle bakımından Güneş ile karşılaştırmalı ölçümleri 2000'li yılların başlarında NASA tarafından şöyle açıklanmıştır (Güneş'in yarıçapı, yoğunluğu ve kütlesi "1" olarak kabul edildiğinde):
Ad:  siriusA.PNG
Gösterim: 363
Boyut:  3.0 KB
Sirius-B

Ad:  Sirius_B_Earth_comparison.jpg
Gösterim: 468
Boyut:  25.3 KB
Sirius-B Dünyamız’dan biraz daha küçük olmasına karşılık yaklaşık 400.000 kez daha ağırdır.

Keşfedilen ilk ak cücedir. Kütlesi Güneş’imizinkine hemen hemen eş olan Sirius-B, bilinen ak cüceler içinde kütlesi en büyük olanlardan biridir. Kütlesi 0.5 güneş kütlesi olan sıradan bir ak cüce ye oranla iki kat büyük bir kütleye sahiptir. Küçük olmasına karşın çok ağırdır, bir santimetreküp maddesi 33 ton gelir. Yeryüzünde bu kadar ağır bir element yoktur. Sirius-B’nin oluştuğu madde ya da elementin ağırlığı, yeryüzündeki en ağır element olan osmiyum’un 1.500.000 katıdır. Fakat bu büyük kütle, Dünya gezegeninin hacmine eş bir hacimde, deyim yerindeyse, “sıkışıp kalmış”tır. Yüzey ısısı 25.200 Kelvin’dir. Fakat artık enerji üreten iç kaynaklarının olmamasından dolayı gitgide soğuklaşmaktadır. Bir ak cüce, evrim sürecinde, ancak, bir anakol yıldızı oluştan çıktıktan sonra ve kızıl dev aşamasını tamamladıktan sonra oluşur. Bu olayı Sirius-B, yaklaşık 120 milyon yıl önce, yani şimdiki yaşının yarısı yaşındayken geçirdi. Sirius- B bu olayı geçirmeden önce, henüz bir anakol yıldızı olduğu sıralarda, kütlesi 5 güneş kütlesi olan B tipi (tahminen B4-5 tipi) bir yıldızdı. Sirius-B kızıl dev aşamasını geçirdiği sıralarda yoldaşı Sirius-A’nın metalliğini zenginleştirebilmiştir.
Sirius-B’nin, esas olarak, yıldızın erken dönemlerindeki helyum füzyonuyla üretilmiş karbon-oksijen karışımından oluştuğu sanılmaktadır. Yıldız, daha hafif elementlerden oluşan ve kütleleri farklı olduğundan yüksek yüzey çekimi nedeniyle ayrılmış halde yer tutan maddelerden oluşmuş bir katmanla kaplı durumdadır. Sonuç olarak, Sirius-B’nin dış atmosferinin şimdilerde, saf hidrojenden –ki bu en az kütleli elementtir- oluştuğu söylenebilir ve yıldızın tayfında şu ana kadar başka elementlerin izine raslanamamıştır. Fakat kimi astronomlara göre de Sirius–B tümüyle, evrim geçirmiş bir elementten veya bir tür “yoğun demir”den oluşmaktadır. Sirius-B’nin yüzeyi Dünya’daki en sert nesne kabul edilen elmastan 300 kere daha serttir. Sirius-A’dan 10.000 kez daha az parlak bir "sönmüş yıldız" olduğundan ve diğer yıldızlara oranla son derece küçük olduğundan Sirius–A’nın aksine, parlak görülmez, Dünya’dan en modern teleskoplarla bile görülmesi çok zordur. Çapı 12.000 km. olmakla birlikte çekim alanı Dünya’nınkinden 350.000 kez daha güçlüdür. Sirius-B, çevresindeki nesnelere müthiş bir çekim gücü uyguladığından, kendisinden 160.000 kez büyük olmasına karşın Sirius–A’yı çekimiyle etkileyebilmekte ve birbirleri çevresinde dönmektedirler. Sirius-B o kadar yoğundur ki, yıldızdan alınacak 16cm.3'lük maddenin Dünya'daki ağırlığı 2,25 tondur.

Ad:  Sirius_B_Orbit_de.svg.png
Gösterim: 489
Boyut:  69.8 KB
Sirius-B’nin zahiri yörüngesi

Sirius Üstkümesi
1909’da Ejnar Hertzsprung Sirius’un “Ursa Major (Büyük Ayı) Hareketli Kümesi”nin bir üyesi olduğu fikrini ortaya atan ilk kişi oldu. Bu fikre Sistem’in gökyüzünde yaptığı hareketleri gözlemleyerek varmıştı. Ursa Major kümesi uzaydaki hareketlerinde ortaklık gösteren, çekimsel gevşeme göstermelerinden itibaren bir açık kümenin üyeleri haline gelen, 220 yıldızdan oluşan bir yıldız sistemidir. Ancak 2003 ve 2005’te yapılan analizler Sirius’un bu kümenin bir üyesi olması konusunda kuşku duyulmasına neden olmuştur. Kümenin tahmini yaşının 500±100 milyon yıl olmasına karşın, Güneş’e benzer bir metalliğe sahip Sirius, kümenin ancak yarısı kadar bir yaştadır. Yani sözkonusu kümeye ait olmasıyla çelişen, genç bir yaştadır. Bir başka görüş de Sirius Üstkümesi olarak ortaya atılmıştır. Sirius, Ursa Major kümesi yerine bu kümenin üyesi olabilir: Sirius, Beta Aurigae, Alpha Coronae Borealis, Beta Crateris, Beta Eridani ve Beta Serpentis dağınık yıldızları gibi yol almaktadır ki, bu dağınık yıldızlar Güneş’imizden 500 ışık yılı uzaklıkta yer alan üç kümeden birini oluştururlar. Diğer iki küme her biri yüzlerce yıldızdan oluşan Hyades ve Ülker (yıldız kümesi)'dir.

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kutsal Metinlerde Sirius
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Ad:  Sirius_mouvement.jpg
Gösterim: 486
Boyut:  11.8 KB
Sirius-A'nın Yörüngesi. Sirius-B de Sirius-A'nın yaptığı yaylara simetrik olarak (eksene oranla) yaylar çizer.
Alttaki hareketli resimde çiftyıldızlarda iki yıldızın birbirleri çevresinde dönüşü gösterilmektedir. Fakat her iki yıldız aynı zamanda belli bir yöne doğru hareket halinde de olduklarından Sirius yörüngesi, kağıt üzerinde çizildiğinde, hemen hemen tüm adlarındaki iki ortak harf olan “s” ve “i”yi andırırcasına, bir eksen üzerinde dolanan “S”lere benzer.
Ad:  Eclipsing_binary_star_animation_2.gif
Gösterim: 355
Boyut:  747.8 KB
Sirius–A ve Sirius–B böylece, biri küçük, biri büyük basık halkaların sırayla birbirini izlemesinden oluşan bir zinciri andırırcasına çift yaylar çizerler. Dolanma süresi kimi astronomlarca 49,9 yıl olarak hesaplanmıştır. Sirius (Arapça adıyla Şi'ra-yı Yemani ya da kısaca Şi’ra) Güneş hariç tutulursa, Kuran’da adı geçen tek yıldızolup, kendisinden Necm (-Arapça’daki anlamı yıldızdır-) suresinde söz edilir.İlginç bir rastlantı, sözkonusu yıldızdan surenin 49’uncu ayetinde söz edilmesi ve aynı surenin 9’uncu ayetinde iki yıldızın yörüngelerini ima edercesine “iki yay” ifadesinin geçmesidir. Her iki ayetin sayıları yani 49 ve 9 yan yana getirildiğinde ise sözkonusu yıldızların kimi astronomlarca ileri sürülmüş dolanım süreleri olan 49,9 (yıl) sayısının oluştuğu görülmektedir. Fakat dolanım sürelerinin 49.9 yıl olmadığını, daha az ya da daha çok olduğunu ileri süren astronomlar da vardır. Sirius yıldızından Zend Avesta'da da söz edilir. Birçok kutsal metinde sözü edilen tek yıldız olan Sirius, yeryüzündeki birçok uygarlık için de en kutsal yıldız olmuştur.

Etimolojik Bakış ve Kültürel Anlamı
Yıldızın adının günümüzde en yaygın kullanımı, Latince’ye Yunanca’dan geçerek Latince’de “Sirius” haline gelmiş biçimidir. Bu ad antik Yunan’da Σείριος (Seirios, "parlaklık, ateş" ya da "aşırı sıcak gün") idi. Fakat sözcüğün kökeni muhtemelen, Yunanca da değildi. Yunanca’daki adının kayıtlı en eski kullanımı Hesiodos’un M.Ö.7 yy.’da yazılmış “İşler ve Günler” yapıtında görülmektedir. Sirius’u belirten ifadelerin ve ona verilen adların sayısı 50’nin üzerindedir. Arapça’daki adı Şi’ra’dır الشعرى (“işaret, rehber, kılavuz”). Sanskritçede yıldız Mrgavyadha ("geyik avcısı") ya da Lubdhaka (“avcı”) olarak bilinir. Mrgavyadha olarak yıldız, Shiva’nın (Şiva) Rudra (rüzgar, fırtına ve av ilahı) biçimini temsil eder. Yıldız İskandinavya’da Lokabrenna (“Loki tarafından yakılmış” ya da “Loki’nin meşalesi”) olarak bilinir. Japonca’da ise günlük dilde Aoboshi (“mavi yıldız”) olarak ifade edilir.

Ad:  Sirius_A_and_B_Hubble_photo.jpg
Gösterim: 373
Boyut:  46.6 KB
Sirius-A ve Sirius-B’nin Hubble Uzay Teleskobu ile çekilmiş nadir fotoğraflarından biri

Sirius’un çeşitli adlarından bazıları şunlardır:
  • “Sothis” (Eski Mısırca adının Grekçe’ye uyarlanmış hali)
  • “Sigi” (Dogonlar’da)
  • “Sigo” (Bambara’larda)
  • “Şira” (Araplar’da)
  • “Seirios” (Hellenler'de)
  • “Sirius” (Romalılar’da)
  • “Kak-si-sa” veya “Kak-si-di” (Asur-Babil’de)
  • “Kak-si-si” (Hititler’de)
  • “Tistirya“, “Tishtrya” veya “Tiştria” (Farsça: Zerdüştçülüğü benimsemiş kavimlerde)
  • “Sima Kayne” (Bozolar’da)
  • “Sirona” (Galyalılar’da)
  • "Hu-Şi" (Çinliler’de)
Yıldız, Orta Çağ’ın Avrupa astrolojisinde "Behenian sabit yıldızları"ndan biri olup beril taşlarıyla ve ardıçla ilişkilendiriliyordu. Sirius’un kabalistik sembolü Heinrich Cornelius Agrippa tarafından oluşturulan listede çizilmiştir. Sirius’un kabalistik sembolü
Birçok kültürde Sirius’a kurt ya da köpekle ilgili bir özel anlam yüklenmiştir:
  • Çin geleneklerinde Sirius yıldızı, “göksel saray”ın bekçisi “göksel kurt” olarak nitelendirilir. Çin geleneğine nereden geçtiği pek bilinmeyen “Göksel kurt” ifadesi Orta Asya Türkçe’sinde 'gök böri' ya da 'bör-teçene'dir. (Kimi yazarlar Demir-Kazık yıldızı adının Ön-Türkler’de Kutup Yıldızı’nı belirtmediğini, Sirius ile ilgili bir anlam taşıdığını iddia etmişlerdir.)
  • Yunan mitolojisinde Sirius köpek-yıldız olarak adlandırılır; Sirius yıldızının yer aldığı takımyıldız da Büyük Köpek Takımyıldızı olarak adlandırılır.
  • Pers geleneklerinde Sirius’tan “Köpek Yıldızı” olarak söz edilir.
  • Tuaregler'in geleneğinde Sirius köpek-yıldız olarak nitelendirilir.
  • Eski Mısır’da Sirius önceleri büyük bir köpekle temsil edilirdi. İskenderiye’de basılan Grek madeni paralarında, yıldızı Sirius olan ilahe İsis, bir köpeğe binmiş durumda görülür. Eski Mısır’da kurt ise Sirius–B’yi temsil ettiği sanılan Osiris ile ilişkilendirilirdi.
  • Kuzey Amerika kızılderili kabilelerinde Sirius ya köpek ya da kurtla ilişkilendirilir.
Büyük Köpek Takımyıldızı’nın en parlak yıldızı olan Sirius, teklifsiz konuşmada çoğu zaman “köpek yıldız” olarak belirtilir. Zaten Klasik Mitoloji’de de "avcı Orion"un köpeği olarak betimlenir, bu betimleme sanat eserlerine de yansımıştır. Antik Yunan’da aynı zamanda, Sirius’tan yayılan tesirlerin yaz sıcağında (köpek günleri) köpekler üzerinde, onları anormal davranışlara sevk edecek etkiler yaratabileceği düşünülmekteydi. "Köpek günleri" kavramı Romalılar’a da geçmiş ve bunun sonucunda Latince’de “dies caniculares” ve canicula ("küçük köpek") terimleri doğmuş, daha doğrusu bu terimlere özel anlam yüklenmiştir. Çin astronomisinde yıldız "göksel kurt" (Tiānláng) olarak bilinir ( Japonca'sı Tenrō, Korece'si Cheonlang). Sirius bu kültürlerin bölgelerinden uzakta sayılabilecek başka bölgelerde de, örneğin Kuzey Amerika kızılderililerinde de köpek ya da kurtla ilişkili görülür. Örneğin Meksika’daki Seri'ler ve Sonoran Çölü’ndeki Tohono O'odham yerlileri Sirius’u “dağın koyunlarını takip eden köpek” olarak belirtiler, Karaayak dilinde ise yıldıza “köpek-yüz” denir. Cherokee (kabile) kızılderilileri Sirius’u Antares yıldızıyla eşleştirir ve her ikisini “ruhların yolu”nun sonunun bekçisi olan köpek yıldız olarak kabul ederler. Benzer inanışlara Asya şamanizminde ve eski Mısır mitolojisinde de rastlanır. Nebraska Pawnee’lerinde de Sirius’la ilgili bu tür ilişkilendirmeler görülür. Wolf (Skidi) kabilesine göre Sirius “kurt yıldız”dır. Alaska’lı Inuit’ler ise Sirius’u “Ay Köpeği” olarak adlandırırlar.

Ad:  Dendera.jpg
Gösterim: 492
Boyut:  94.3 KB
Dandera Tapınağı’nın dairesel burçlar kuşağı;Hathor kayıkta inek olarak tasvir edilmiştir.

Yine, birçok kültürde Sirius yay ve ok ile ilişkilendirilir:
  • Asur-Babil tradisyonunda, Sirius’a ve Sirius sistemindeki başka bir yıldıza (Sirius–B) yay ve ok adları verilir.
  • Çin mitolojisinde, Sirius yayla ifade edilir. Sirius’un Çince’deki adı Hu-Şi, “Yay ve Ok” anlamına gelir.
  • Mısır’da, Dandera Tapınağı’nın dairesel burçlar kuşağında Sirius yay ve okla temsil edilir.
  • Afrika’da Mali’de yaşayan Dogonlar’ın Sirius–A’yı belirtmek üzere çizdikleri şekil, yay ve okun birleşmiş şeklidir.
  • Pers geleneğinde Sirius yay veya ok yıldızı olarak ifade edilir.
Antik Çin’de güney yarıküre bir ok ile bölünen yay şeklinde canlandırılırdı. Oku oluşturan Büyük Köpek Takımyıldızı ve Puppis Takımyıldızı’ydı. Okun ucu kurt-Sirius ile noktalanırdı. Benzer bir ilişkilendirme Dandera’daki Hathor Tapınağı’nda görülür; burada ilahe Satet okuyla Hathor’u (Sirius) resmetmektedir. Pers kültüründe Tir adıyla bilinen Sirius, geç Pers kültüründe ok olarak tasvir edilmiştir.

Sembolizmde Sirius
Sirius'un antik Yunan'da batıdan doğuşu inisiyasyonlarda küçük misterlerin sonu anlamına gelirdi.Geleneklerde Sirius Sistemi ile ilişkilendirilen biçimsel semboller üç uçlu yaba, yay ve ok, hayvansal semboller kurt ya da köpek ve yunus, sayısal semboller ise 3, 22, 23, 44, 49 ve 50'dir.

Dogonlar
Ad:  Banani.jpg
Gösterim: 496
Boyut:  91.2 KB
Tipik bir Dogon köyü

Dogonlar Afrika'nın Mali cumhuriyetinde yaşayan bir kabile halkıdır. Kabilenin nüfusu 250.000 civarındadır. Dogonlar hakkında en fazla araştırma yapmış ve Dogon kültürünü 1930’lu yıllarda Batı'ya tanıtmış olan etnolog Marcel Griaule'dür. Totemleri bulunan ve inisiyasyona dayalı bir örgütlenmesi olan bu kabile, tradisyonlarını sözlü aktarım yoluyla sürdürmüştür. Tradisyonlarındaki astronomi bilgileri, özellikle Sirius sistemi hakkındaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır. Dogonlar’ın 1930’lu yıllarda bildirdikleri bazı bilgiler, sonradan modern astronomik keşiflerle doğrulanabilmiştir. Kimilerince ilkel olarak nitelendirilebilecek bu halkın geleneksel olarak bildiği, teleskopa sahip olunmaksızın bilinmesi imkansız denilen astronomik bilgilerden bazıları şunlardır:
  • Dünya yuvarlaktır ve Güneş etrafında döner, Ay da Dünya etrafında döner.
  • Satürn’ün halkaları
  • Jüpiter’in uyduları
  • Sirius bir çift yıldızdan oluşur, birbirleri çevresinde 50 yılda bir dönerler, biri çok küçüktür, gözle görülemez ve onun maddesi çok ağırdır. (Bu bilgileri bilebilmek için teleskop da yeterli değildir.)
Dogonlar, bu kadarla kalmayıp, Sirius Sistemi’nde henüz varlığı halen doğrulanamamış üçüncü bir bileşen yıldızın olduğunu, dolanım süresini ve gezegenin bulunduğunu bildirmektedir. Dogonların bu bilgileri nasıl bilebildikleri hakkında şimdiye dek çeşitli spekülasyonlar yapılmışsa da, spekülasyonların ötesinde, doğrulanabilir bir veri elde edilebilmiş değildir.
Sirius yıldızına en fazla önem vermiş topluluklardan biri olan, Dogonlar'ın Sirius ile ilgili olarak, sembolizm içerdiği sanılan diğer inanışları şöyledir:
Po tohumunun en yüksek gök katındaki ifade edicisi, temsil edicisi ve kopyası Sirius-B yıldızıdır (Po-tolo). Po tohumu alemi döndürmeyi bitirmiş olduğundan dış zar Sirius-B’ye dönüştü. Sirius-B’de Po’nun döndürmüş olduğu alemin kanından arta kalan kısım vardır. Bu, onun yarattığı her şeyin kanından arta kalan kısımdır. Sirius-B küçük olmasına karşın en ağır yıldızdır. Tüm yıldızların ilki Sirius-B’dir. Alemdeki her şey onda vardır. O, âlemin desteği, dayanağı, yıldızların direğidir. Âlem Sirius-B yıldızının sayesinde dönmektedir. Sirius Sistemi Güneş Sistemi’mizle evlenmiş bulunmaktadır. Dünya’ya Sirius-B yıldızından Nommo'nun gemisi ile aktarılan tohumlar yalnızca Dünya üzerinde değil, yaratılan tüm “üst üste konulmuş alemler” de çimlenip çoğaldılar. Dünya’ya kelâmın hepsi açıklanmadı, daha gelecektir. "Emirler Sirius-B'den Sirius-A'ya Sirius-C vasıtasıyla aktarılmaktadır".

Eski Uygarlıklarda Sirius
Antik çağ ezoterizminde, Çin’de, eski Mısır’da, bazı Afrika kabilelerinde, Mezopotamya’da, Anadolu’da yaşamış Hititler ve Urartular’da, Hopi kızılderililerinde, şamanist Türkler’de ve kimi araştırmacılara göre yitik uygarlıklardan Mu ve Atlantis’te her zaman önemini korumuştur. Kimilerine göre bu yıldıza bu kadar önem verilmesinin nedeni, Dünya’nın görünmez idarecilerinin Dünya üzerindeki sevk ve idarelerini bu yıldız varlıkları aracılığıyla gerçekleştiriyor olmalarıdır. Sirius yıldızının bu rolü hakkında bilgi veren kişilerden biri Lori Tostado’dur. Bir iddiaya göre, yitik Mu kıtasına tektanrılı dinin indirilmesinden beri gezegenimizde Sirius kültürü hakimdir. Sirius konusunda internette çoğu tutarsız görünmekle birlikte sayısız yorum yapılmıştır.

Sirius Adının Günümüzdeki Kullanımları
Sirius sık sık bilim kurguya ve popüler kültüre konu oluşturmuştur. Macquarie Üniversitesi’nin öğrencilerinin çıkardığı günlüğün adı Sirius’tur. 18.yy.’dan beri Birleşik Krallığın Kraliyet Filosu’ndaki 7 gemi HMS Sirius adını almıştır. Aynı şekilde Avustralya ve Amerikan gemilerinden de Sirius adını alanlar olmuştur. Birçok motora yine Sirius adı verilmiştir (Lockheed Sirius, Mitsubishi Sirius). CD Radio adlı Kuzey Amerika uydu radyo şirketi 1999’da adını Sirius Satellite Radio olarak değiştirmiştir. J. K. Rowling Harry Potter serisinde, Harry’nin vaftiz babasının adında Sirius adını kullanmıştır ki, animagus’u dev bir kara köpek olmuştur. Nihayet,Grönland’daki Danimarka Özel Güçler Ünitesi Sirius Patrol adını almıştır.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
28 Haziran 2010       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı
Sirius Kültü

siriusz

Orion Takımyıldızı, Ekvator bölgesinde çıplak gözle bakıldığında Orion kuşağı denilen 4 tanesi dörtgen, 3 tanesi de bu dörtgen içinde eşik bir çizgi üzerine sıralanmış toplam 7 yıldızdan oluşur. İnsanlık tarihinin yolu, bu takım yıldızı ile bir çok kez kesişmiştir. Neredeyse ilk çağlardan beri her zaman Güneş, Ay, Merkür veya Venüs gibi, gözümüzün önündeki gök cisimleri kadar insanlığın dikkatini çekmiştir.

Örneğin niye yapıldığı belli olmaması nedeniyle üzerinde çok fazla spekülasyon yapılan Güney Amerika'daki Nazca Çölü'nde, yere kazınmış çok çeşitli dev figürlerden biri olan örümcek motifinin Orion Takımyıldızının yer küredeki temsili olduğu iddia edilmektedir. Antik Yunan mitolojisine göre Orion, Poseidon’un oğludur. Her zaman köpeği ile gezen büyük bir avcıdır. Yakışıklılığı ve kadınlara düşkünlüğü ile ün salmıştır. Hera’yı kıskandıracak kadar güzel karısını kaybettikten sonra, misafir olduğu Oinopion’un kızı Merope’yi baştan çıkarmaya kalkışmış, Oinopion da bunun üzerine onu kör etmiştir. Daha sonra Eos tarafından kaçırılan Orion’u bakire tanrıça Artemis, bir akrebe sokturarak öldürdü. Akrep, ödül olarak burçlar arasında yerini aldı. Orion’a gelince, o da gökyüzünün karşı yanında bir takım yıldız haline gelmiş; köpeği ise Sirius yıldızı olmuştur. Sirius’un aynı zamanda Köpek yıldızı olarak da anılması bu sebepledir. Bir başka coğrafya Hindistan'da ise Orion Takımyıldızı, Zaman-Adamı anlamına gelen Kal-Purush olarak bilinir.

Bu yıldız kümesinin en güçlü motif olarak kullanıldığı kültür, eski Mısır Medeniyeti'dir. İnanışa göre Gök Tanrıçası Nut, Osiris ile Set adlı iki erkek tanrıyla, İsis ve Nephthys adlı iki kardeşi dünyaya getirir. Osiris, hem tanrı hem de insan olduğu için Mısır'ın ilk kralı olmuş, kız kardeşi İsis de onun eşi olmuştur. Osiris, iyi bir yönetimle insanlara dini ve uygarlığın sanatlarını öğretmiş, Mısır'ı zenginleştirmiştir. Ne yazık ki, kralın kardeşi Set, bir komplo kurarak, onu öldürür. Vücudunu parça parça doğrar ve Mısır'ın her tarafına saçar. Bu sırada Osiris ve İsis'in tahta geçecek bir veliahtları yoktu. Ancak İsis kendi sihir gücüyle kocasının vücudunun parçalarını gizlice toplar; bir araya getirip Osiris'in vücudunu oluşturur, böylece ilk mumyayı yapmış olur. Mısırlıların mumya kültürünün kaynağının bu efsane olduğu bilim adamlarınca kabul edilir. İsis, yeniden hayata dönen Osiris ile cinsel ilişkiye girerek hamile kalır. Osiris, kendisi için geçici ve kısa süreli bu olaydan sonra, bir yıldız varlık haline dönüşür. Orion Takım yıldızı böylece oluşur. İnanışa göre, Orion Takımyıldızı böyle oluşur.

Mısır Medeniyetini kuranların bu takım yıldız ile ilişkileri bununla sınırlı değildir. Örneğin Keops ve Kefren isimli dev piramitleri ile beraber bu piramitlerin tepe noktalarından geçen eksenden az kaçık inşa edilmiş küçük Mikerinos piramitleri de ilginç bir şekilde bu takımyıldızı ile ilişkilendirilmektedir. Bilindiği gibi en başta yer alan en büyük piramit Keops hakkında oldukça fazla yazılmış iddia vardır. Yüzlerinin dört ana yönü göstermesi, üzerinden geçen meridyenin Dünya kara parçaların tam ikiye ayırması bunlardan bir iki tanesidir. Fakat bu üç piramide beraber bakılınca bu güne kadar gözden kaçan bir başka anlam ortaya çıkmıştır. Bunun için en sonda duran en küçük cüsseli Mikerinos piramiti yol göstermiştir. Antik Mısır tarihçileri Mikerinos piramidini inşa eden firavunun bu piramidi başka bir yerde yapmak yerine neden bu iki dev piramidin yanında yaptırdığı konusundaki açıklamaları kafalardaki soru işaretlerini kaldırmamaktadır. Çünkü bu piramit kendi başına alındığında hiçte küçük değildir, fakat diğer iki dev piramidin yanında cüceleşmektedir. Ayrıca inşa edilen zeminde hiç bir problem olmamasına rağmen, neden bu piramidin Keops ve Kefren piramitlerinin tepe noktalarından geçen eksenden az kaçık inşa edilmiş olması da karanlıkta kalan diğer bir konudur.

Belki de açıklama için, bu yazının en başında anlatılan Orion kuşağını hatırlamak gerek. Bu kuşakta iki tane parlak yıldız, bu iki yıldızı kesen eksenden az kaçık ve çok daha az parlak bir üçüncü yıldız yer alır. Piramitlerin yerleşim planı ile bu yıldızların yerleşimi tamamen aynıdır. Ayrıca Mısır’ı ortadan ikiye bölen Nil Nehri ile gökyüzünü aynı şekilde ortadan ayıran Samanyolu eski Mısır Gök dini çerçevesinde birbirleriyle ilişkilendirilmişlerdir. Ne ilginçtir ki Nil Nehrinin bu piramitlere göre yeri ile Samanyolu’nun Orion Takımyıldızına göre yeri aynı şekildedir. Giza’da bulunan bu üç piramit dışındaki bölgeler de yer alan diğer bazı piramitler ile Takımyıldızın diğer üyelerin yeryüzündeki temsilcileri tamamlanmaktadır. Abu Ruwash’daki Nebka piramidi Orion’un sol ayağı olarak adlandırılan yıldızı, Zawyat Al Aryan’daki piramit ise Orion’un sağ omzunu simgelemektedir. Mısırlıların, bu takımyıldıza çok önem verdikleri rahatça anlaşılmaktadır.

Ancak, Dünya ve ay gibi daha kolay gökyüzünde izlenebilecek ve devirleri bir yıl veya bir ay gibi kısa dönmelerde ölçülebilen gök cisimleri varken neden atalarımızın bu takım yıldıza merak sardıkları ve onun ile ilgili detaylı takvimler yaptıkları hakkında doyurucu bir cevap yoktur. Milliyet gazetesinin 1 Ağustos 1998 sayılı nüshasında; bilim adamlarının, hayatın temel taşlarını oluşturan moleküllerin Dünya’ya Orion nebulasından ulaştığına dair bir haber yer almıştır.




Kaynak:Gizliilimler
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
5 Haziran 2014       Mesaj #9
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Sirius, Sirius Gezegeninin Özellikleri
MsXLabs.org

Sirius, Büyük Köpek Takımyıldızı'nda yer alan bir çift yıldız sistemidir. İlk bakıldığında tek yıldızmış gibi görünmesine rağmen, Sirius-A ve Sirius-B olarak adlandırılan iki adet yıldızdan oluşmaktadır. Türkçe ismi Akyıldız olarak bilinmektedir.

Sirius çift yıldız sistemi, Güneş'e olan 8.6 ışık yılı uzaklıkla sistemimize en yakın sekiz yıldızdan ikisidir. Sistemin yaşının 200 milyon ile 300 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Sirius sisteminin bugünkü bizim gördüğümüz halini alması yıldız çiftlerinden bir tanesinin yakıtını bitirerek, önce kızıl dev haline ve daha sonrasında da kendi içine çökerek şu anki hali olan beyaz cüceye dönüşmesi ile mümkün olmuştur. Bu sürecin yaklaşık olarak 120 milyon yıl önce tamamlandığı düşünülmektedir. Bugünkü beyaz cüce olarak isimlendirilen yıldız Sirius-B'dir.

Sirius-A
Sirius-A, kütle bakımından Güneş'in iki katı olup, aydınlatma gücü bakımından ise yaklaşık yirmi üç katıdır. Yüzey sıcaklığı on bin kelvin olup, çapı 2.366.400 km'dir. Tüm yakıtını tüketerek beyaz cüceye dönmüş eşine göre nereyse on bin kez daha parlaktır.

Sirius-A, 16 km/s'den daha düşük bir rotasyon hızı sebebiyle ekvatoral bölgesinde şişmeye sahip değildir. Kendi etrafındaki bu dönüş hızı yassılaşmaya neden olamayacak kadar yavaştır. Kullanılan çeşitli yöntemler neticesinde elde edilen analizler, Sirius-A yıldızının yaklaşık olarak bir milyar yıl sonra ömrünü tamamlayacağını ve eşi gibi önce kızıl dev haline sonra da beyaz cüceye dönüşeceğini göstermektedir. Ayrıca tayf analizleri sonucunda yıldızın içeriğinde yakıt döngüsünde ikinci sıradaki helyumdan daha ağır demir gibi elementlerin yoğun sayılabilecek düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Güneş ile karşılaştırıldığında bu oran neredeyse üç kattır.

sirius

Sirius-B
Sirius-B, hacimsel olarak Dünya'dan biraz daha küçüktür, fakat kütlesi neredeyse Güneş kadardır. Son derece küçük olması ve eşi Sirius-A'nın parlaklığı sebebiyle, oldukça güçlü ve modern teleskoplarla bile görülmesi çok zordur. Yüzey ısısı yaklaşık olarak 25.000 Kelvin'dir. Fakat, eşinin aksine ömrünü tamamladığı için beyaz cüce evresinden itibaren soğuma sürecine girmiştir. Sirius-B, keşfedilen ilk beyaz cüce ünvanına sahiptir ve normal beyaz cücelerin neredeyse iki katı büyüklüğündedir. Çapı 12.000 km olan bu yıldızın yüzey sertliği elmastan yaklaşık 300 kat daha fazladır. Çekim gücü ise Dünya'nın çekim gücünün 350.000 katıdır.

Görünürlük ve Konum
Gökyüzünde en parlak yıldız olan Sirius-A'nın görünür kadiri -1.47'dir. Güneş sisteminden bakıldığında en parlak ikinci yıldızdan bile iki kat daha fazla parlaktır. Dünya'nın, kuzey kutup bölgelerine yakın yerleri haricinde her yerinden görülebilir. Eşinin parlaklığı ve kendisinin küçük olması sebebiyle, birbirlerine yakın oldukları dönemlerde Sirius-B'yi görmek oldukça güçtür. Son enberi konumları 1994 yılında gerçekleşmiştir ve şu anda yıldız çifti birbirlerinden uzaklaşma evresindedirler. Bu nedenle cüce beyaz eşin görünürlüğü artmaktadır.

Sirius, Procyon ve Betelgeuse yıldızları, astronomlar tarafından kış üçgeni olarak adlandırılan göğün kuzey yarım küresinde yer alan hayali üçgenin köşeleridir. Sirius, Büyük Köpek Takımyıldızı'nda, Procyon, Küçük Köpek Takımyıldızı'nda ve kızıl dev Betelgeuse ise Avcı Takımyıldızı'nda yer almaktadır. Sirius çiftini tespit edebilmek için Avcı Takımyıldızı'nı takip etmek ve kullanmak en elverişli yöntemdir.

Tarihçe
Sirius yıldızı birçok uygarlığın tarihinde yer almış ve çeşitli olaylar için yıldızın helyak doğuşu referans alınmıştır. Örneğin, Romalılar, yıldızın helyak doğuşunda köpek kurban ederlerdi ve bu doğuşu 25 Nisan'da kutlarlardı. Kutlama esnasında bir de koyun kurban edilerek o yılki buğday hasatının verimli ve kayıpsız geçmesi beklenirdi.

Eski Yunanlılar içinse Sirius, Romalılar gibi olumlu bir anlam ifade etmezdi. Yunanlılar, yıldızın 70 günlük kayboluş ve ardından tekrar görünüşünü kurak yaz temsili olarak düşünürlerdi. Kadınların tahrik olması ve erkeklerin de güçsüzleşmesi gibi inanışlarda da Sirius Yıldızı sebep olarak gösterilirdi. Ege Denizi'ndeki bazı adalarda ise çetin geçen kış dönemlerinde Sirius'a kurban kesilip dua edilerek sıcak yaz günlerinin gelmesi beklenirdi. Yıldızın sadece doğumu değil, aynı zamanda parlaklığı da bir anlam ifade etmekteydi. Puslu, silik bir görünüm kötü talih ve veba habercisi sayılırdı.

Sirius'un 70 günlük kayboluşundan sonra tekrar görünmeye başlaması Mısır'da Nil Nehri'nin taşmasından hemen önceye denk gelmekteydi. Eski Mısır'da Sopdet adıyla bilinen Sirius'un 70 günlük kayboluş dönemi İsis ve Osiris'in öte alemde bulundukları dönem ile eşleştirilmekteydi. Tapınakların iç odalarının hemen hepsinin Sirius Yıldızı'nı görebilecek şekilde inşa edilmesi, Eski Mısır'da bu yıldızın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir başka etkendir.

Polinezyalılar ise denizcilikte Sirius Yıldızı'nın konumundan oldukça fazla faydalanmışlardır. Yunanlılar'ın tam aksine Polinezyalılar için Sirius'un görünmeye başlaması kış günlerinin habercisiydi.

Sirius, Osmanlıca'da da Şira-i Yemaniye olarak tarihi kayıtlarda geçmektedir. Kur'an'da Güneş haricinde adı geçen tek yıldızdır (Necm Suresi).

Sirius-B'nin Keşfi
Teorik olarak 1844 yılında Alman astronom Friedrich Bessel ve gözlemsel olarak 1862'de Amerikalı Alvan Graham Clark tarafından keşfedilmiştir. Bessel, yaptığı matematiksel hesaplar sonucunda yıldızın hareketindeki gariplik sebebiyle kütle çekimi etkisini hesaba katarak bir çiftinin olması gerektiğini öne sürmüştür. 19. yüzyılın sonlarından itibaren gözlemlenen yörünge düzensizlikleri sebebiyle sistemde bir üçüncü yıldızın daha yer alması gerektiği düşünülmüştür, fakat bu zamana kadar böyle bir Sirius-C yıldızı tespit edilememiştir. Yapılan hesaplamalar sonucu Sirius-C'nin, Sirius-A'ya oldukça yakın ve göreceli oldukça küçük olması gerektiği görülmüştür. Sirius-A'nın parlaklığı sebebiyle de üçüncü yıldızın görülemediği düşünülmektedir. Sirius-B'nin bir beyaz cüce olduğu 1915 yılında elde edilen veriler ışığında saptanmıştır.

adServerbs?cntf&ampc19&ampmcimp&amppli10094482&ampPluID0&ampordtimestamp&amprtu 1
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

5 Ağustos 2009 / Alvarez Ocean Sanat tr
9 Haziran 2008 / YellowCanary Astroloji/Fallar
21 Temmuz 2011 / ThinkerBeLL Hayali Karakterler
8 Ağustos 2010 / _Yağmur_ Taslak Konular
21 Haziran 2015 / Jumong Bilim tr