ÖRGÜ

1. Örmek eylemi, özellikle de elde şişlerle bir şey örmek eylemi.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Örgü ören bir kimsenin örmekte olduğu şey: Eline örgüsünü alıp köşeye oturdu.
4. Örülmüş saç bölüğü.
5. Bir yazının planı, bir anlatının kurgusu; çatı.
6. Olay örgüsü, bir anlatıda olayların sıralanışı.
7. Örgü makinesi, triko yapmayı sağlayan makine. || Örgü örmek, şişlerle ve elde örgü işleri yapmak.
—Bot. Bazı mantarların şapkasının kenarında bulunan ve sapın üzerine kadar uzayan liflerin tümü.
—Dokubil. Bir dokunun çatısını ya da dayanıklı kısmını oluşturan öğeler.
—Mim. ve inş. Duvar örgüsü, taş, tuğla ya da mermerlerin, bir yapının, bir anıtın şu ya da bu bölümüyle olan bağıntılarına göre uygun bir biçimde yerleştirilmesi. || Kabartmalı duvar örgüsü, kabartmalar oluşturan duvar örgüsü.
—Mim. ve Süslem. sant. Birbirinin içinden geçirilmiş girift şeritlerden oluşan kesintisiz bezeme.
—Örg. Örgüye başlama, örgü şişine ilmik geçirme. || Lastik örgü, tutulmuş ilmikli örgü tipi; ilmikler, tezgâhtaki iğne yataklarından birine, sonra diğerine düşürülerek oluşturulur.
—Polim. Zincirlerin kendi aralarında çoğunlukla ortak değerlikli bağlarla birbirine bağlanması sonunda oluşan üçboyutlu, makromolekül yapı.
—Tekst. Bir dokumada, atkı ve çözgü ipliklerinin bir desene göre kesişme biçimi. || Dokuma işlemi sonunda, çözgü ve atkı ipleri arasında oluşan bağlantı. || Birbirlerine bağlanışlarıyla dokumaları oluşturan ipliklerin yerleştiriliş biçimi.
♦ sıf. Örgü biçiminde olan şey için kullanılır.
—Elektrotekn. Örgü kılıf, elektrik kablolarını ayırmada ya da kaplamada kullanılan, dokuma ipleri ya da metal tellerden örülü kılıf.
—Şeritç. Örgü şerit, çözgü iplikleri birbirlerine çaprazlaşan ve atkı ipliği bulunmayan şerit türü.
—ANSİKL. Folk. Örgü, kadınların çok eski dönemlerden beri saçlarını derli toplu tutmak için uyguladıkları bir saç biçimidir. Saçın gürlüğüne ya da modaya göre tek, çift ya da çok sayıda belik halinde örülen saçlar, kimi zaman kurdele, şerit, kılab danlara dizilmiş altın, inci vb. ile süslenip uçları çeşitli süslerle tutturulurdu. Anadolu'da, özellikle Türkmenler'in yaşadığı yörelerde birçok belik halinde örülmüş ve şeritler, boncuklarla süslenmiş saç biçimi bugün de yaygındır. Örgü kırsal yörede yaşayan kadınların başlıca saç biçimlerinden olmasının yanı sıra kentlerde de zaman zaman moda olmaktadır.
—Mim. ve inş. Uzun süre savunma ve din yapıları, tapınaklar, oyulan ya da inşa edilen mezarlarla ilgili gereksinimleri karşılayan taş işçiliği, yavaş ve masraflı bir teknik olduğu için, en az zarar ve işgücüyle hammaddeden yararlanmaya çalıştı. Taşları ocaklardan çıkarma araçlarının ve gerekli aletlerin yetersizliği, İ.Ö. I. binyıl’a kadar Anadolu'da, Yunanistan'da ve Etruria'da, Ortaçağ’a kadar Amerika ya da Japonya’da istinat ve sur duvarları için, yer sarsıntılarına ya da insanlara dayanabilecek kyklops ya aa çokgen örgünün seçilmesine yol apt. Son derece hassas, eğik derzli duvar örgüleri, vurma ve aşındırma yoluyla dev Kaya bloklarıyla gerçekleştirildi.
Buna karşılık, az çok kalın banklar halindeki tortui kayaçların çekiçler ya da sert metalden keskilerle işlenmesi, dana zahmetli bir işti. Katmanların birbirine Koşut olması, bank yüksekliğine, taşıma ve kaldırma olanaklarına bağlı olarak, çeşitli boyutlarda koşutyüzlü biçimler elde edilmesini sağlıyordu. Yeterli aletlerin bulunmaması ve gelenekler, Mısırda vurma ve aşındırma usullerinin kireçtaşı ve kumtaşı işçiliğinde uzun yıllar geçerli kalmasına yol açtı. Duvarların düzgün örgü sıralarından oluşmaması ve derzlerin oyulmuş bir kaplama arkasına gizlenmesi bu yüzdendir. Dev blok işçiliği, çok gelişmiş bir taş yontma sanatıyla birlikte Aheme niler, Yunanlılar ve Romalılarda da görülecektir.
Eski Yunanda
harçsız olarak bir araya getirilen ve metal kenetlerle tutturulan, ama yüksekliği ve genişliği (bağ örgüsü) ya da yalnız genişliği (yalancı bağ örgüsü) ayarlanan, büyük, orta ve küçük boyda taşlar kullanılmıştır; emplekton türü düzenlemedeyse, iki yüzlü bağ taşlarından yararlanılmıştır.
Roma'da
Etrüskler'in ardından ve imparatorluk dönemine kadar, düzgün anıtsal örgü ya da opus quadratum yaygın bir biçimde kullanılmıştır.
artık örgü, dolgulu bir duvarın iç bölümünü gizleyen süsleyici bir kaplamadan başka bir şey değildi.
Başlangıçta bu kaplama, düzgün olmayan moloz taşlarla yapılıyordu (opus incertum). Sonra, İ.Ö. II. yy. boyunca, duvarın tabanına göre eğik bir kafes izlenimi veren moloz taşlarla gerçekleştirilen kaplama ortaya çıktı ve I.Û. I. yy.'ın ortalarına kadar uygulandı. 100 yılından sonra Augustus döneminin ayırtedici örgü türü opus reticulatum (köşeleri üzerine yerleştirilen kare moloz taşlar) görülmeye başladı.
Duvarları, son derece düzgün, pişmiş tuğlalarla kaplama uygulaması da Augustus döneminde başladı. İ.S. I. yy.'da opus reticulatum ile birleştirilen bu opus mixtum, II. yy.'dan sonra taş kaplamaları hemen hemen tümüyle ortadan kaldırdı.
Ortaçağda
zengin taşocaklarına sahip bazı doğu bölgeleri dışında, taş duvar örgüsü tuğla karşısında eski önemini yitirdi. Kesme taş, roman üslubundaki büyük yapıların ve bunların yontulmuş bezemelerinin çoğalıp gelişmesiyle yeniden öncelik kazandı. Bununla birlikte, tonoz köşelerinde bile düzlemsel taşlar kullanılıyordu. Yarısaydam bir kılıf yaratmak isteyen gotik mimarlık, taşıyıcı bir iskelete dönüştü; önceleri ayrı ayrı ve düzlemsel olan öğeleri, sonunda, tasarımıyla baroku müjdeleyen üçboyutlu yapısal bir birime boyun eğdi. XVI. yy.'da yapı ustası hâlâ taşı tutumluca kullanan ve taş yontma sanatına egemen olan bir örgü ustasıydı.
Klasik dönemlerde
hammadde, artık taşocağında işlenmeyip dev bloklar halinde şantiyeye getirilerek burada kesilip biçimlendirildiğinden, inşaat mimari bir yönde gelişti. Taşları ördükten sonra yerinde düzleme ve işleme yönteminin kullanılması, yapıyı bir heykele dönüştürdü; öğe başlı başına taşıdığı değeri yitirerek, kendisiyle bir örnek olan öteki öğelerle birlikte örgü içinde fark edilmez oldu. Ne var ki, taş yontma sanatı da, gelişip yetkinleşmekten, kaynaklarından koparılmış bir sanatla yarışırcasına karmaşık öğeler yaratmaktan geri kalmadı.
XIX. yy. ortasında
H. Labrouste'un Antikçağ, Violletle-Duc’ün Ortaçağ için yaptıkları çözümlemeler, duvar örgüsüne eski saygınlığını kazandırdı, hatta olanaklarını genişletti. Yaklaşık yetmiş beş yıl boyunca taş, inanılmaz bir atılım gösterdi; metalin ve betonarmenin gittikçe artan önemine rağmen, programların çeşitliğine ve mimari seçmeciliğine uyum gösterdi.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 18 Mart 2019 17:07
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!