Arama

Pay Nedir?

Güncelleme: 30 Kasım 2015 Gösterim: 5.700 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
15 Ekim 2010       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Pay
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

isim

1 .
Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse.

2 .
Eşit bölüm:
"Bunu beş pay yapın."- .
3 . (ekonomi) Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para, marj.
4 .
(matematik) Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane aldığını gösteren sayı:
"1/2 kesrinin payı 1 sayısıdır."- .
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • pay bırakmak
  • (birinden veya bir şeyden) pay biçmek
  • pay çıkarmak
  • pay etmek
  • payına düşmek
  • payını almak
  • pay vermek
Birleşik Sözler
  • pay senedi
  • arsa payı
  • aslan payı
  • aşınma payı
  • dikiş payı
  • ham payı
  • kardeş payı
  • kâr payı
  • katkı payı
  • kıl payı
  • makas payı
  • sus payı
  • yıpranma payı
  • kendi payına

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
4 Temmuz 2012       Mesaj #2
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Pay
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Kesirde, kesir çizgisinin üstünde yer alan sayı, terim ya da ifade.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Kasım 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
PAY a.
1. Bölüşülmüş bir bütünden, ilgili kişilerin her birine düşen bölüm; hisse
2. Eşit bölümlerden her biri: Parayı kaç pay yaptınız?
3. Pay bırakmak, bir şeyi oluşturma sırasında kullanılan şey üzerinde daha sonra yapılacak iş için küçük bir yer ya da fazlalık bırakmak; iki kimse arasındaki ilişkide fazla içli dışlı olmamak, araya mesafe koymak. || (Birinden, bir şeyden) pay biçmek, ortaya çıkan bir durumu başka bir kimsenin ya da şeyin durumuyla karşılaştırarak bir yargıya varmak. || Pay çıkarmak, bir durumdan, bir olaydan ders alarak tutulacak yolu belirlemek, deneyim kazanmak. || Pay etmek, bir şeyi bölüşmek, paylaşmak. || Payını almak, kendisi için ayrılmış olanı almak. || Allah payı, eşitlik gözetilmeden yapılan paylaştırma sonucunda bir şeyden herkesin hakkına düşen pay. || Aslan payı - ASLAN. || Kul payı, eşit olarak bölüştürülmüş bir şeyden herkesin hakkına düşen pay. || Nefes payı vermek, az bir süre tanımak, vermek.

-Arit. İL biçiminde yazılan bir kesrin payı, kesir çizgisinin üstündeki a elemanına verilen şd.

—Ask. Birliklerin harekâtı sırasında, belirli bir zaman dilimi içerisinde personel, araç ya da silah üzerinde taşınmasına ve kullanılmasına yetki verilen cephane, mühimmat ve akaryakıt miktarı.

—Avc. Tazı payı, geyiğin, karacanın ya da yabandomuzunun ve hatta tavşanın bedeninin belli yerlerinden kovalama köpeklerine verilen yiyecek payı.

—Ayakkc. Alta dönme payı, kalıba çekmek ve diğer montaj aşamalarını gerçekleştirmek için saya parçalarının (yüz, burun, gamba, filota) alt kenarlarında bırakılan, deriden ya da bir başka malzemeden yapılmış ek. || Binme payı, bir saya parçasında bırakılan ve birleştirme sırasında bir başka parçayla kaplanan, deriden ya da bir başka malzemeden yapılmış ek.

—Denize. Pay karşılığı denize çıkmak, kârdan alacağı pay karşılığında sefere çıkmak. (Eskiden uygulanan bu yöntemde, geminin tamir, kumanya ve diğer masrafları çıkarıldıktan sonra kalan paranın yarısı gemi sahibi tarafından alınır, diğer yarısı ise kaptan [2 pay], koca reis [1,5 pay], güverte lostromosu [1,5 pay], aşçı [1 bir çeyrek pay] ve tayfalar [1 pay] arasında bölünürdü. Günümüzde bu sistem yalnız balıkçı teknelerinde değişik biçimde uygulanır.) || Ambar payı, ana direklerin, gemi içinde kalan omurgadan güverteye kadar uzanan bölümü. || Grandi payı, eski gemilerde, pruva direği ile grandi direği arasında kalan bölüm. || Mizana payı, eski gemilerde, grandi direği ile kıç tasara arasında talan bölüm. || Yelken payı, ana direklerin, ana arma donanımlarının ta- pela olduğu yer ile ana güverte arasında kalan bölümü.

—Foto. Işıklama payı, belli bir konu için, ışığaduyarlt her tatmanın sonuçta ortaya çıtan görüntünün bozulmaması koşuluyla dayanabileceği ışıklanma süresi. (Konunun kontrastı ne tadar güçlüyse duyartatın ışıklama payı o tadar zayıftır.)

—Huk. HİSSE’nin eşanlamlısı. || Pay sahibi, HİSSEDAR'ın eşanlamlısı. || Pay senedi, HİSSE’ SENEDİ'nin eşanlamlısı. || Saklı pay, MAHFUZ HlSSE”nin eşanlamlısı.

—Ikt. tar. Osmanlı döneminde, celeplerle kasaplar arasında yapılan hayvan alım ve satımı sırasında "çeşni” yoluyla seçilen kesimlik hayvan. (Bk. ansikl. böl.)

—işi. ikt. Pay sahipliği, işçilerin, işletmenin sermayesine, kâr ve zararlarına ve bazen yönetimine katılması. (Bk. ansikl. böl.) || Piyasa payı, bir firmanın, bir ürün ya da ürünler grubunun toplam (yerel, ulusal, uluslararası) satış miktarı üzerinde sahip olduğu yüzde oranı.

—işlem. Bitirme payı, işlenen bir parçanın belli yerlerinde, daha sonraki düzgün bitirme işlemi için bırakılan fazlalık. || İşleme payı, tabasını alma işlemi sırasında, bir parçanın, iç gerilmeler ya da bir ısıl işlem etkisiyle biçim değiştirebilecek bölümlerinde, daha sonra yeniden işlemek amacıyla bırakılan bitirme payı. || Seman- tasyon payı, semantasyondan önceki işleme sırasında, bir parçanın metalin ilk özelliklerini korumak zorunda olan bölümlerinde bırakılan bitirme payı.

—Metalürj. Perçin payı, bir başta sacla perçinlenecek sacın üst üste yerleştirilen bölümü.

—Ferz. Biçkide, özel bir etki yaratmak için (kalıplanmış ya da godeli) büzgülerde, pililerde kullanılmak amacıyla ya da daha büyük bir hareket serbestliği kazandırmak için bir giyside bırakılan fazladan kumaş. || Bir giysi dikilirken, ileride boyutlarında yapılabilecek değişiklik için iç kısımda bırakılan fazladan kumaş. || Bir giysi dikilirken provadan sonra kesilmek üzere dikilecek yerin yanında bırakılan fazladan kumaş. (Dikiş payı da denir.) || Pay vermek, dikişte, bedende yuvarlak bir kısmın oturmasını sağlamak için kumaşta bolluk bırakmak.

—ANSİKL. ikt. tar. Bu dönemde, celeplerin Anadolu yakasından getirdikleri hayvanlar Uzunçayır’da, Rumeli yakasından getirilenlerse Okmeydanı'nda "Kotra" adı verilen ağıllara konulurdu. Satış yapılacağı zaman kasaplar kotraya giderek alacakları hayvanlar için etin net ağırlığı üzerinden pazarlık yaparlar, anlaşmaya varınca da çobanların ürküterek birbirine karıştırdığı kotradaki hayvanlardan 5 tanesini gelişigüzel seçerlerdi. Bu hayvanlar kesilir, derileri yüzülür ve sakatatı ayıklandıktan sonra beşi birden tartılır ve toplam ağırlık beşe bölündükten sonra hayvanların ortalama ağırlıkları bulunurdu. Bu seçilen hayvanlara "pay”, yapılan işleme de “çeşni" denirdi. Çeşni için kesilen hayvanlardan elde edilen et orada hizmet eden esnafa dağıtılırdı. Bundan sonra, kasaplar kotradan gereksinimleri kadar hayvan alır ve bunları dükkânlarının arkasında bulunan özel mezbahalarda kestirirlerdi.

—İşi. ikt. işçilerin, işletmenin kârına ya da yönetimine katılması çeşitli biçimlerde olur. Bu katılma biçimlerinden birini oluşturan pay sahipliği, dar anlamıyla, bir işletmede çalışanların o işletmenin hisse senetlerine sahip olması demektir. Bu çeşitli yollarla yapılabilir; bunlardan birincisi, şirket senetlerinin, normal prosedürle (borsadan satın alınarak) ya da özendirici yollarla (indirimli fiyatla satış, “stock option" sistemi [hisse senedi satın almada opsiyon hakkı tanınması]) [bu bazen hisse senetlerinin bedava dağıtımına tadar varabilir] işçilerce satın alınmasıdır. Bütün bu uygulamalar ABD, İngiltere ve Almanya'da çok geçerlidir. Türkiye'de, bazı büyük kuruluşlarda bu tür uygulamalar görülmekle birlikte, özel bir yasal düzenleme henüz yapılmamıştır.

PAY a.
1. Azar.
2. Pay vermek, yaşça küçük bir kimseden söz ederken, büyüğüne karşılık vermek, saygısızca davranmak. || Payını almak, kötü bir biçimde azarlanmak, paylanmak, incinmek; Böyle yaparsan, ondan da payını alırsın sonra.


Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

4 Temmuz 2012 / buz perisi X-Sözlük