AFFETMEK g.f.(ar. ’afv'dan).t.
MsXLabs.org & Büyük L.
—Bir kimseyi, suçunu, hatasını, günahını affetmek, onu, suçundan, hatasından, günahından dolayı cezalandırmamak; bağışlamak: Hatamı affetmesi için çok yalvardım, ama bir daha benimle konuşmadı. Bu sorumsuzluğunu bu defalık affediyorum. Seni ben affediyorum, ama Tanrı affeder mi bilemem?
—2. Bir kimseyi (bir şeyden) affetmek, o kimseyi (o şeye) zorlamamak, (o şeyin) dışında tutmak; mazur görmek, bağışlamak: Beni affedin, toplantıya gelemeyeceğim.
—3. Bir kimseyi, bir görevden affetmek, onu görevinden almak; işten el çektirmek, azletmek: Bu işten affedildiğinizi üzülerek bildiririm.
—4. Bir şeyi affetmemek, bir kimsenin hatasını, yaptığı yanlışı gözden kaçırmamak; ondan yararlanmak: Güreşçi, rakibinin bir anlık dalgınlığını affetmedi.
—5. Affedersiniz, bir kimsenin yanlışını düzeltmek, düşüncesine karşı çıkmak isteyen; kaba sayılan bir sözü söylemek zorunda kalan, istemeden kaba davranan kişinin, incelik gereği söylediği özür sözü; bağışlayın, özür dilerim: Affedersiniz, bu sözcüğü yanlış yazdınız. Affedersiniz, bu düşüncenize katılmadığımı söyleyebilir miyim? Affedersin ama senin bu yaptığına münasebetsizlik denir. Affedersiniz, biraz bağırsaklarım bozulmuş. Ayağınıza istemeyerek bastım, affedersiniz. Affedersiniz sözünüzü kestim. || Affetmez, kesin, bağışlaması olmayan: Doğanın affetmez yasaları. || Affetmişsin (sen onu), “yanılıyorsun, hiç de öyle değil” anlamında kullanılan karşı çıkma sözü: Affetmişsin sen, hepsi de pırlanta gibi çocuk.
♦ affedilmek, affolunmak edilg f Bağışlanmak.
♦ affettirmek ettirg. f. Bir kimseyi affettirmek, onun affedilmesini sağlamak, bağışlatmak: Kendini bir demet çiçekle affettireceğini sanma.
MsXLabs.org & Büyük L.
Sponsorlu Bağlantılar
—Bir kimseyi, suçunu, hatasını, günahını affetmek, onu, suçundan, hatasından, günahından dolayı cezalandırmamak; bağışlamak: Hatamı affetmesi için çok yalvardım, ama bir daha benimle konuşmadı. Bu sorumsuzluğunu bu defalık affediyorum. Seni ben affediyorum, ama Tanrı affeder mi bilemem?
—2. Bir kimseyi (bir şeyden) affetmek, o kimseyi (o şeye) zorlamamak, (o şeyin) dışında tutmak; mazur görmek, bağışlamak: Beni affedin, toplantıya gelemeyeceğim.
—3. Bir kimseyi, bir görevden affetmek, onu görevinden almak; işten el çektirmek, azletmek: Bu işten affedildiğinizi üzülerek bildiririm.
—4. Bir şeyi affetmemek, bir kimsenin hatasını, yaptığı yanlışı gözden kaçırmamak; ondan yararlanmak: Güreşçi, rakibinin bir anlık dalgınlığını affetmedi.
—5. Affedersiniz, bir kimsenin yanlışını düzeltmek, düşüncesine karşı çıkmak isteyen; kaba sayılan bir sözü söylemek zorunda kalan, istemeden kaba davranan kişinin, incelik gereği söylediği özür sözü; bağışlayın, özür dilerim: Affedersiniz, bu sözcüğü yanlış yazdınız. Affedersiniz, bu düşüncenize katılmadığımı söyleyebilir miyim? Affedersin ama senin bu yaptığına münasebetsizlik denir. Affedersiniz, biraz bağırsaklarım bozulmuş. Ayağınıza istemeyerek bastım, affedersiniz. Affedersiniz sözünüzü kestim. || Affetmez, kesin, bağışlaması olmayan: Doğanın affetmez yasaları. || Affetmişsin (sen onu), “yanılıyorsun, hiç de öyle değil” anlamında kullanılan karşı çıkma sözü: Affetmişsin sen, hepsi de pırlanta gibi çocuk.
♦ affedilmek, affolunmak edilg f Bağışlanmak.
♦ affettirmek ettirg. f. Bir kimseyi affettirmek, onun affedilmesini sağlamak, bağışlatmak: Kendini bir demet çiçekle affettireceğini sanma.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.