Arama

Odun Nedir?

Güncelleme: 16 Aralık 2015 Gösterim: 1.267 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Aralık 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ODUN a. (esk. türkç. ot, ateş’ten ot-u-n).
1. Ateş yakılmak üzere kesilerek parçalara ayrılmış ağaç: Sobaya odun atmak.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Dayak, sopa: Yeter artık, odunu kafana yiyeceksin.
3. Odun gibi, görgüsüz, kalın kafalı, anlayışsız kimse. || Odun biçme, bir tomruğu vb. hızar ya da testere ile kesme. || Odun kesmek, ağacı herhangi bir araçla toprağa yakın bir yerden kesip yerden ayırmak. || Odun kırmak, odunu soba, ocak vb. bir yerde yakılabilecek boyda, ufak parçalara ayırmak. || Odun yarmak, kesilmiş odunlardan kalın olanlarını boylamasına iki ya da daha fazla parçaya ayırmak.

—Bot. Ağaçlarda ham besisuyunu taşıyan damarlarla bunlara eşlik eden liflerden ve özekdokudan oluşan madde. (Büyük bitkilerde gövdeyi, dalları ve kökleri oluşturan bu sert maddedir.) [Bk. ansikl. böl.]

—Boyar mad. Boya odunu, ana maddesi polihidroksil ya da metoksilin türevi olan bir grup doğal boyarmaddenin elde edildiği odun. (Bu grupta yer alan doğal boyarmaddeler, bilinen mordanlarla yün, pamuk ve ipeği turuncu-sarı, zeytin yeşili ile kırmızıdan mora dek çeşitli tonlara boyayabilen poligenetik boyarmaddelerdır.)

—Kâğ. san. Kâğıtlık odun, kâğıt hamuru yapımında kullanılan sanayi odunu. || Mekanik odun hamuru, odundan mekanik yolla elde edilen hamur. || Sert odun selülozu, sert odundan (yapraklı ağaç odunu) elde edilen hamur. || Yumuşak odun selü lozu, yumuşak odundan (iğne yapraklı ağaç odunu) elde edilen hamur

—Kim. Odun kimyası, odun ürünlerini ve bu ürünlerin yararlı kimyasal maddelere (katran, odunkömürü vb.) dönüşümünü inceleyen bilim ve teknik dalı.

—Marangl. ve inş. Odun lifi levha, odunlaşmış liflerin (ekin, keten ve kenevir sapları, mısır kozası vb.) keçeleşme özelliklerinden yararlanarak, tutkal ve katkı maddeleri (ateşe, suya, böceklere karşı) ile karıştırılıp levha haline getirilmiş ahşap malzeme. (Bk. ansikl. böl.)

—Org. kim. Odun ruhu, odunun damıtma ürünlerinin, bileşiminde özellikle aseton, metanol ve asetik asit (°/o 6) bulunan sulu kesimi; sirkeyle birlikte eskiden asetik asit üretiminin başlıca kaypağıydı.

—Orm. san. ince lifli odun, içinde çok lif bulunan odun. (Yaş halkalarının çok kalın olduğu yayvan yapraklı ağaçlarda bol olur) || Kömür odunu, odun kömürü yapmak için kullanılan, küçük boyda kesilmiş odun. (Kömür odununun kalın ucunun çevresi en çok 20 cm ve ince ucununki en az 5 cm olmalıdır) || Odun kömürü - KÖMÜR. || Parça odun, sırık ya da direk halindeki kütükler kısa boyda kesilerek ve gerekirse bir kaç kez yarılarak hazırlanan yakacak odun

—Ormanc. ilkbahar odunu, yıllık büyümenin çoğunlukla açık renkli iç kısmı. || ince odun, doğal olarak düşen ya da budamadan kaynaklanan dallar ya da soba odunu olarak işe yarayan küçük boyutlu parçalar halinde kesilmiş ve çıkarılmış odun |j Sonbahar ya da yaz odunu, bir odunsu gövdenin yıllık büyümesinin dış kısmı.

—Paleobot. Fosil odunlar, yeryüzündeki tortul topraklarda gömülü bulunan ölü bitkilerin odunsu parçaları. (Bk. ansikl. böl.)

—Teknol. ve Orm. san. Marangozlukta ve yapı işlerinde kullanılmak üzere biçilmiş ağaç. (Bk. ansikl. böl.) || Tropikal odun, tropiklerarası bölgelerde yetişen ağaçlardan elde edilen kereste.

♦ sıf. ve a. Kaba, görgüsüz, anlayışsız kimse: Odunun biridir. Odun herif.

♦ sıf. Odun ağa, anlayışsız, kalın kafalı, aptal anlamında kullanılan bir sövgü sözü (kaba.). || Odun kafalı, anlayışı kıt.

—ANSİKL. Bot. Odun sözcüğü, damarlı bitkilerin tümünde, yani odunsu-otsu bitkilerden tutun da en büyük ağaçlara ka dar bütün bitkilerde, değişik oranda bulunan bir dokular toplamını ifade eder Odunun temel öğesi iletken dokudur; bu doku uzun hücrelerin uç uca ve uzunlamasına kesintisiz olarak birleşmesiyle oluşur; bu hücreler ölüdür ve canlı maddeleri boşalmıştır; enlemesine bölmeler çoğunlukla kaybolur ve yan çeperler daima odunlaşır ve çeşitli tarzda içten kalınlaşır. Bu öğelere damar (ikiçenekliler) ya da trakeit (açıktohumlular) denir; görevleri, köklerin emdiği eriyikleri, yani yükselen ham besisuyunu bitkinin her tarafına iletmektir. Bu dokuya genellik; le iki başka doku eşlik eder: kalınlaşmış ve odunlaşmış çeperli hücrelerden oluşan lifler ve çeperleri kalınlaşmayan ve çeşitli işlevleri olan (yedek besinleri.ve artıkları depolama, ham besisuyunu yatay iletme, vb.) parankima (özekdoku). Genç gövdede, henüz odunlaşmaya başlamış olan iletken borulardan oluşan odun, soymukla bir aradadır ve odun-soymuk demetlerini oluşturur; enine bir kesit üzerinde bunlar yan yana görülür ve soymuk daima kabuğa odundan daha yakın bulunur. Genç kökte, odun ve soymuğun dizilişi almaşıktır, yani soymuk iki odun demeti arasında yer alır.
Bu iki durumda da oduna birincil odun denir; buna karşılık yaşlı gövde ve köklerde ayrıca bir de ikincil odun bulunur. Yaşlı kök ve gövdelerde özekteş iki bölge görülür: dıştaki soymuk, içteki odundur; bu ikisi, onları doğuran büyütken bir tabakayla (kambiyum) birbirinden ayrılır. Birçeneklilerde genellikle ikincil odun oluşmaz; odun ve soymuk, dağınık odun-soymuk demetleri halinde kümelenir. Bununla beraber bazı durumlarda, gövdenin ortasındaki parankimanın odunlaşması sertliği sağlar, ikiçeneklilerde ve kozalaklılarda yeni odun tabakalarının oluşması, daima eski tabakaların dışında olmak üzere ilkbaharda başlar ve ıhman iklimlerde sonbaharda sona erer. İlk damarlar (iletken borular) geniş ve ince çeperlidir; ilkbahar odunu gevşek ve yumuşaktır; sonbahar odunu (ya da yaz odunu) diğerinin aksine, sıkı ve serttir; çünkü damarlar dar, kalın ve lifler çok ve daha kalın çeperlidir. iki yapı arasındaki keskin kontrast bu ardışık iki yapı arasında açık seçik bir sınır yaratmaya ve odundaki özekteş (eşmerkezli) halkaların sayısına göre ağacın yaşını oldukça kesin bir biçimde belirlemeye yarar. Ağacın kalınlaşması devam ettikçe, içteki tabakalar (halkalar) en eskisinden başlayarak çeşitli değişikliklere uğrar. Burada odun, türlere göre değişik olarak koyu bir renk alır; yoğunluğu ve sertliği bazen önemli ölçüde artar; bu kısım, sanayide kullanılmaya elverişlidir: "özodunu" adıyla anılır. Dış katmanlar ise, tersine daha açık renklidir ve burada odun hafif ve yumuşaktır; buna da "diriodun" adı verilir. Öz ışınları ya da yatay parankima, yatay olarak uzamış demet halinde parankima hücrelerinden oluşur. Bu demetler, çıplak gözle görülemeyecek kadar ince olabileceği gibi (örneğin akçaağaç, kuş- kirazı), çok kalın da olabilir (örneğin meşe, kayın). Kozalaklılarda odun reçine'lidir, yani baştan başa reçine kanallarıyla doludur. Bazı odunsu ikiçeneklilerde de durum aynıdır.

Odunun kimyasal bileşimi. Odun, selülozdan (selülozun % 44’ü karbon) ve selülozun sinmiş odunözü (lignin) denen bir maddeden oluşur. Gerçekten glukoz anhidrit denen asıl selülozun yanında odunda heksozanlar (özellikle mannan), pentozanlar (en başta ksilanlar), poliüronitler, vb. bulunur. Bu bileşikler bazen yarı selülozlar adı altında toplanır. Odunun sakkarozsuz kısmı olan odunözü tek bir bileşik değildir ve birçok odunözünün bileşimi tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamıştır. Odunözünün bir ya da birçok yan zincirler içeren bir benzen çekirdeğinden oluştuğu kabul edilir. Bu çeşitli bileşenlerin birbirine göre oranları oduna az ya da çok sertlik verir. Ayrıca, odun çok sayıda başka maddeler içerir: nişasta, tanen, kâfur, reçine ya da oleorezin, balsam, sıvı yağ, uçucu yağlar (esans), renk maddeleri, şekerler, mineral maddeler, vb. Sanayide bunların hepsinden yararlanılır.

—Marangl. ve inş. Odun lifi levhalar, doğranmış hammaddeleri buhar kazanlarında yumuşattıktan sonra bunları sıcak preslerde sıkıştırarak elde edilir; gerekli sertliği kazandırmak için bu levhalar daha sonra kurutma fırınlarına gönderilir.
Bir tür suni tahta olan odun lifi levha, tavan ve duvar kaplamalarında, mobilya ve önüretimli ev yapımında kullanılır. Bir ya da iki yüzü parlatılmış Elka ve Sûmerlit, fındık kabuğundan yapılan MDF bu tür levhalardandır.

—Paleobot. Eski bile olsalar fosil odunlar özellikle linyitlerde bozulmamış halde ya da mineralleşmiş olarak kalabilirler. Mineralleşme değişik tarzda gerçekleşebilir: kireç ile (kireçleşmiş odun), silis ile (silisleşmiş odun), ya da başka mineral maddelerle. Bazı fosil odunlar bir taşkömürü oluşumunun başlangıcını gösterir. Fosil odunlan inceleyen bilime paleoksiloloji denir. Mineralleşmiş ya da mineralleşmemiş fosil odunlar, başka fosil bitkisel organlar (tanenli ya da reçineli kesecikler ve çekir dekler) gibi hücre içeriklerini korumuş olabilirler. Hücre içeriklerini inceleyen bilime de bitkisel paleositoloji denir.

—Teknol. ve Orm. san. Teknolojik gelişmeler yeni enerji kaynakları ve yeni gereçler yaratmış olmakla birlikte, odunlu bitkilerin yapraklarında bulunan klorofilin güneş enerjisinden yararlanarak durup dinlenmeden bireştirip ürettiği bir selüloz-odun- özü karışımı olan odun gene de ana kaynak olma özelliğini korumaktadır. Bazı geleneksel kullanım alanları bugün odundan vazgeçerken birtakım yeni kullanım alanları da ortaya çıkmaktadır. Yeni alanlar arasında şunlar sayılabilir: gittikçe artan oranda selüloz hamuru üretimi, taşımacılığın sürekli gelişmesi sonucu tahtadan ya da ana maddesi odun olan kartondan yapılan ambalajlar ve nihayet, madenkömürü ya da petrol gibi sınırlı stoklara dayalı kimya sanayisinin aksine, kesim, tarla açma, yangın gibi çeşitli nedenlerle orman varlığı yok edilmemek şartıyla sürekli yenilenebilen bir kaynağa dayalı odun kimya sanayisi (damıtım, hidroliz).
Yeni kullanım alanları, kozalaklılar ve kavak gibi yumuşak odunlu ağaçların önemini ve bunlara olan isteği artırdığından, günümüzde sert ağaçların kâğıt sanayisinde, marangozluk ve mobilyacılıkta kullanımı sürmekle birlikte, ormancılık yumuşak odunlu ağaçların üretimine yönelmek zorunda kalmıştır Odun olarak ağacın kullanımı fiziksel yapısından ve kimyasal bileşiminden kaynaklanır. Biyolojik kökenli bir doku olan odun, ağaç kesildikten hemen sonra, hatta çoğu zaman daha önce ölür. (ÖZODUNU' OLUŞUMU.) Biyolojik kökeni nedeniyle odunlar, heterojen, nemçeker, gözenekli ve anizotroptur. Her ağaç türünün kendine özgü yapıda özel bir odunu olur. Öte yandan, aynı odun, toprağa, iklime ve orman bakım biçimine bağlı olarak, ağacın yıllık gelişiminin başlangıcında ve sonunda, aynı halkalarda farklı kalınlık artmasından ileri gelme değişik teknolojik nitelikler gösterir.
XVIII. yy.’da Duhamel du Monceau’nun öncülüğünü ettiği, odunun derinlemesine incelenmesini konu alan “odunbilim” oldukça yeni bir bilim dalıdır. Çağdaş odun sanayisini niteleyen kontrplak ve yonga levhaların imalatı gibi konularda yapılan araştırmalarda bu bilim dalının önemi özellikle ortaya çıkmaktadır. Odunun, yapılarda ve marangozlukta kulanılması konusunda da demir ve betonarmede olduğu gibi mekanik nitelikler ve dayanıklılık bilgilerine gereksinme vardır. Odunbilim odunun selüloz ve kimya sanayisi gibi yeni kullanım alanlarının da öncülüğünü yapmaktadır (odun kimyası).
Ticaret alanına XIX. yy.’ın ikinci yarısında girmeye başlamış olan okume gibi yeni tropikal bölge ağaçları (maun ve ada odunları dışında) konusunda odunbilimin gerekliliği daha da belirgindir. Tropikal odunlar hakkında geleneksel bir bilgi mirasına sahip değiliz, bunların sanayi alanına girmeleri sistemli bir biçimde yapılacak araştırmalara bağlıdır.


Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

11 Kasım 2008 / asla_asla_deme Botanik
3 Temmuz 2011 / Misafir Soru-Cevap
25 Ekim 2012 / Gabriella Taslak Konular
9 Ocak 2015 / _EKSELANS_ Botanik