Arama

Kafa Nedir?

Güncelleme: 12 Şubat 2016 Gösterim: 1.149 Cevap: 2
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Şubat 2016       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
KAFA a. (ar. kafa).
1. Beynin ve duyu organlarının bulunduğu bölüm: Kafasını çevirmek, kaldırmak. Bedenine oranla küçücük kafası hemen dikkat çekiyor. (BAŞ.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Beyni çevreleyen kemik bölüm, kafatası: Kafasını bir yere çarpmak.
3. Başın saç biten üst bölümü: Kafasında tek tel saç kalmamış.
4. Tkz. Bir şeyin ön bölümü: Park yeri çok kalabalık, arabayı kafadan sokamazsan geri manevra yap.
5. Zihinsel yetilerin tümü (zekâ, düşünce, düş gücü, bellek vb.): Özür dilerim, kafam başka yerde. Bir anıyı kafasında canlandırmak. Çalışkan olduğu söylenemez, ama kafasına güvenebilirsiniz. Kafası rakamlarla, tarihlerle dopdolu olmak. Tüm ayrıntıları kafanda tutabiliyor musun?
6. Görüş, anlayış, düşünce; zihniyet: Aynı kafada adamlar, sanırım kolay anlaşırlar. Bu kafayla gidersek sonumuz iyi olmaz.
7. Çocukların oyunda kullandıkları bilyelerin en büyüğü. (Eşanl. KAFALİK.)
8. Kafa büyük içi boş, tut kulağından çifte koş, görünüşü, giyimi kuşamı yerinde olsa da akıldan, bilgiden yoksun olan kimselerin öküzden farklı olmayacağını vurgulamak için söylenir || Kafa cilalamak, neşelenmek için sarhoşluğun sınırına varmayacak ölçüde içki içmek. || Kafa çekmek, kafayı çekmek, içki içmek (arg.). || Kafa dengi, söyleyen açısından düşünce ve tutumu kendisininkine uygun kimse için kullanılır: Kafa dengi bir arkadaş bulamadım. || Kafa dinlemek, zihinsel yorgunluğa yol açan sorunlardan, gürültü ve patırtılı ortamdan uzak olmak: Kafa dinlemek için bu kıyı köyüne gelmişti. || Kata göz yarmak, beceriksizlik göstermek. || Kafa işçisi, fikir işçisi. || Kafa kafaya vermek, bir işi gerçekleştirmek için karşılıklı düşünce alışverişinde bulunmak: Arkadaşlarla kafa kafaya verir, bu sorunu çözmeye çalışırdık. || Kafa kâğıdı - KAFAKÂ- ĞIDI. || Kafa kalmamak, zihni aşırı ölçüde yorularak yeterince çalışamaz bir duruma düşmek: Artık bende kafa kaynadı, şu hesaplara bir de sen bak. ]| Kafa patlatmak, zihni bir konu ya da iş üzerinde pek çok yoğunlaştırarak yormak: Bütün gün kafa patlattık, gene de bir çözüm yolu bulamadık. || Kafa sallamak, doğru ya da yanlış olduğunu tartmadan her şeyi kabul etmek, onaylamak. || Kafa şişirmek, çok konuşarak ya da gürültü patırtı yaparak bir kimseyi rahatsız etmek: Kafa şişirdiği yetmiyormuş gibi yemekleri de beğenmiyor. || Bir kimseye kafa tutmak, onun isteklerine karşı çıkmak, ona karşı direnmek: Hem çalışmıyor, dersini bilmiyor, hem de öğretmenlerine kafa tutuyor. || Kafa ütülemek, gereksiz ve boş sözlerle bir kimseyi bunaltmak: Kafa ütülemeyi bırak da sen kendi haline bak (arg.). || Kafa yapısı, bir kimsenin düşünce sistemi; zihniyet. || Kafa yok, "akıldan yoksun, düşünce yok" anlamında söylenir. || Kafa yormak, bir konu üzerinde bütün yönleriyle, uzun uzadıya düşünmek: Şiire emek vermiş, sorunları üzerinde kafa yormuş biridir || Kafadan, yazıya dökmeden, zihinsel olarak; akıldan: Kafadan hesaplamak. || Kafadan atmak, bir sorun üzerinde yeterince düşünmeden, inceleme ve araştırma yapmadan rasgele söz söylemek ya da yanıt vermek: Kafadan atarak sınavlarda başarı sağlayamazsın. || Kafadan gayrimüsellah, bir kimseden söz ederken, "deli, akılsız" anlamında şaka yollu söylenir. |{ Kafadan kontak, kafadan çatlak, dengesizce davranan, mantıksızca işler gören kimse için kullanılır (tkz.). || Kafası almamak, anlayamamak, kavrayamamak: Kafası almıyor, zorla öğretemezsin ki; zihin yorgunluğu yüzünden anlayamaz duruma gelmek: Çalışmayı bıraktım, artık kafam almıyor; bir şeyin olabileceğini düşünememek; havsalası almamak: Annesine karşı nasıl böyle davranabilir, kafam almıyor doğrusu. || Kafası basmamak, bir şeyi anlayamamak, kavrayamamak. || Kafası bozulmak, kızmak, sinirlenip öfkelenmek! Kafası karışmak, kafası bulanmak, bir olay ya da durum karşısında düşünceleri karmakarışık olmak, belli bir düşünce, karar vb. oluşturamamak, zihni karışmak. || Kafası çalışmak, kafası işlemek, bir konu ya da iş üzerinde gereği gibi düşünebilir durumda olmak. || Kafası dönmek, itilip kakılma ya da sıkıştırılma yüzünden sersemleşmek; birdenbire kızıp öfkelenmek: Küfrettiklerini duyunca kafam döndü, dışarı fırladım. || Kafası dumanlı, hafif sarhoş. || Kafası durmak, zihni yorulup karıştığından ya da bir şeye karşı duyduğu beğenme ve şaşma duygusunun etkisiyle düşünememek: Kafası durmuş gibiydi, en kolay problemleri bile çözemiyordu. Piramitleri gezerken bunların büyüklüğü karşısında kafası duruyordu sanki. || Kafası kalın, güç kavrayan, aptal kimse için kullanılır. || Kafası kazan (gibi) olmak, kafası şişmek, gürültü patırtı ya da çok çalışma nedeniyle zihince çok yorgun olmak: Sekiz saat ders dinleyince insanın kafası kazan gibi oluyor. || Kafası kızmak, öfkelenip sinirlenmek. || Kafası kopsun, “eksik olsun, kahrolsun” anlamında söylenen öfke belirten ilenme sözü. || Bir şeye kafası takılmak, sürekli olarak (onu) düşünmek, (onunla) uğraşmak: Kafası bu ev işine takılmıştı. || Kafası taşa çarpmak, bir söz ya da davranışından uğradığı zarar sonunda gerçeği görmek. || Kafası yerinde olmamak, zihinsel yorgunluk nedeniyle dikkatini toplayacak, düşüncelerini bir noktada yoğunlaştıracak durumda olmamak. || Kafası yerine gelmek, dalgınlıktan, dikkatsizlikten sıyrılıp gereği gibi düşünebilecek bir duruma gelmek. || Kafasına dank etmek, kafasına dank demek, önceleri anlamadığı, göremediği bir gerçeği bir olay nedeniyle kavrayarak gerekli dersi alıp ayılmak! Kafasına girmemek, anlama ve kavrama gücünden yoksun olmak: Ne kadar anlatırsan anlat, kafasına girmez ki. || (Bir şey yapmayı) kafasına koymak, bir şeyi gerçekleştirme konusunda kararlı olmak, bunda inatla direnmek: Kafama koymuştum, memuriyetten ayrılıp iş hayatına atılacaktım. || Kafasına sığmamak, onu anlayamamak, ona akıl erdirememek. || Bir şeyi (bir kimsenin) kafasına sokmak, o konuda onu ikna etmek: Çocuğun kafasına bu düşünceleri sokma. || Kafasına söz girmemek, çok aptal ya da inatçı olmak, dinlediklerini önemsememek, onlara kulak asmamak. || (Başkasının) kafasına uymak - AKLINA UYMAK. || Kafasına vur, ekmeğini elinden al — BAŞINA VUR AĞZINDAN LOKMASINI AL. || Kafasına vura vura, zorla, isteyip istemediğini sormadan. || Kafasına vurmak, içki sözkonusuysa, bir kimseyi aşırı ölçüde etkilemek. || Kafasında şimşekler çakmak - BEYNİNDE ŞİMŞEKLER ÇAKMAK. || Kafasında tutmak, bir şeyi unutmamak, aklında tutmak. || Kafasından çıkarmak, bir şeyi bir daha anımsamamak üzere unutmak, ondan vazgeçmek. || Kafasından geçirmek, bir şeyi yüzeysel olarak, ayrıntılarına inmeden belli belirsiz düşünmek, tasarlamak. || Kafasını ezmek, ileride zararlı olabilecek bir şeyi daha başlangıçta zararsız duruma sokmak, etkisiz kılmak. || Kafasını gözünü yararak, yara yara konuşmak, bir dili bozarak yanlış konuşmak. || Kafasını kaldırmak, karşı gelmek: Söylenenlere uymayan, kafasını kaldıran olursa gönderirsin bana. || Kafasını kaşıyacak vakti olmamak - BAŞINI KAŞIMAYA VAKTİ OLMAMAK || Kafasını kullanmak, bir işte olanakları iyi değerlendirerek akıllıca davranmak: Kafasını kullanmış, kısa sürede çok zengin olmuştu. || Kafasını kurcalamak, sözkonu- su bir şeyse, sürekli olarak bir kimsenin zihnini meşgul etmek, onu düşündürmek: Bu toprak sorunu kafasını kurcalıyor, uykularını kaçırıyordu. || Kafasını sokmak, barınabileceği bir yer bulmak, oraya yerleşmek: Bunca yıl çalışmış, kafasını sokacak bir evi olmamıştı. || Kafasını taştan taşa çarpmak -BAŞINI TAŞTAN TAŞA VURMAK. || Kafasını vurmak, uçurmak, bir kimsenin başını kılıçla uçurmak (esk.). || Kafasının bir tahtası noksan, bir kimsenin biraz kaçık olduğunu belirtmek için alay yollu söylenir. || Kafasının dikine gitmek BURNUNUN DİKİNE, DOĞRULTUSUNA GİTMEK. || Bir kimseyi kafaya almak, onu kandırarak bir işi yaptırmak; dalga geçmek, alaya almak. || Kafaya oynamak, lig maçlarına katılan bir takım sözkonusuysa, şampiyonluğa aday olmak, şampiyonluk için uğraş vermek: Bir ara küme düşme tehlikesi geçiren bu takım şimdi kafaya oynuyor. || Kafayı bulmak, sarhoş olmak, neşesi ve keyfi yerine gelmek (arg.). || Kafayı değiştirmek, bir konuda direnmekten vazgeçmek, kanısını, düşüncesini vb. değiştirmek: Sen bu kafayı değiştirmezsen, başına daha çok bela gelir. || Kafayı tütsülemek, içki içmek, sarhoş olmak (arg.). || Kafayı üşütmek, akli dengesini yitirmek. || Kafayı (yere) vurmak, hastalanıp yatmak; uykuya yatmak.

—Anat. Kafa-yutak kanalı, yutağı hipofize bağlayan embriyonsal sistemin kalıntısı.

—Bilş. Okuma/yazma kafası, bir manyetik destek (şerit ya da disk) üzerinde okuma ve yazma işlevi gören elektronik düzenek.

—Biyol. Kafa göstergesi, kafanın maksimum genişliğinin, maksimum uzunluğuna oranının 100’le çarpımından oluşan katsayı. || Kafa sinirleri, kafatasının içindeki merkez sinir sisteminden çıkan ilk on iki çift sinir. (Bk. ansikl. böl.)

—Büro. Baskı kafası, bazı yazı makinelerinde bulunan ve üzerinde tuşlara vurmak için gerekli kabartma harf ve işaretlerin bulunduğu, bir hareket ve vurma mekanizmasına bağlı metal kaplama küre.

—Denize. Fıçıları ya da bidonları yükleme ve boşaltmada kullanılan bir tür sapan. (Bu sapanın yassı demirden yapılmış kancaları fıçıların ve bidonların çember paylarına uyar. Mapalarına zincir ya da halat donatılan bu kancalar, çember payına takılır ve sapan vira edilince fıçının yada bidonun çember payını sıkarak kaymayı önler. || Kafa kaldıramamak, bir geminin başından söz ederken, pruvadan gelen büyük dalgaların etkisiyle sürekli olarak denize gömülmek.

—Elektroakust. Manyetik kafa, kayıt, okuma ya da silme işlevi gören elektromanyetik dönüştürücü. || Okuma kafası, bir plak izinin yanal ve düşey salınımlarını, kaydedilmiş seslerin fretonsına göre okuyan düzenek. (Bk. ansikl. böl.)

—Fişekç. Kapsül kafası, ELEKTRİKLİ ATEŞLEYİcrnin eşanlamlısı.

—Haritc. OKUYUCU VE YAZICI BAŞ'ın eşanlamlısı.

—Isıl mot. Kafadan supaplı, 1950’den bu yana tüm dünyada yaygınlaşan ve sökülebilir silindir “kafa"sına yerleştirilen ters supap düzeni için kullanılır. || Motor kafası, bir ısıl motorun, yanma odaları, supap takımı ve bazen bir ya da birkaç kamlı kumanda mili içeren (bu durumda “kafadan” denir) takılıp çıkarılabilen üst bölümü. (Bk. ansikl. böl.) || Silindir kafası, başlangıçta patlamalı ya da içten yanmalı bir motorda silindirin üstünü kapatan ve bu silindirin yanma odasını sınırlayan kapak,

—işlem. Revolver kafa, torna arabasının geriye doğru işlemesiyle çeşitli aletlerin birbiri ardından devreye girmesini sağlayan döner kafa.

—Kuyuc. Kuyu kafası, bir kuyunun girişine yerleştirilen düzeneklerin tümü. (Üretim halindeki kuyularda buna ÜRETİM KAFASI, püsküren kuyularda da NOEL AĞACI denir.) || Püskürtme kafası, kuyu açma akışkanını püskürtme hortumuyla çubuk takımı arasına yerleştirilen bağlantı organı.

—Mim. Kafa penceresi - TEPE PENCERESİ.

—Müz. Bir çanın, içinde tokmağın bir halkaya asılı olduğu üst bölümü. || Telli ve saplı çalgılarda, sapın uç kısmı. (Örn. gitar ve kemençede, burgulukla kafa aynı şeydir; keman ya da viol ailesindeyse, bur- guluktan sonra gelen insan başı, salyangoz vb. biçimdeki oyma motifler kafanın bir parçasıdır.) || Kafa sesi, insanın ses bölgelerinden biri. (Genellikle tiz bölgede, göğüs rezonansı yerine kafa rezonansın
dan yararlan ırak elde edilen bu yapay sesler, özel a. atım olanakları sağlar.) (Eşanl. FALSETTO)

—Oy. Maça kızı oyununda alınan 35 ceza sayısı. || Kafa atmak, bir eldeki tüm sayıları toplayarak öbür oyunculara 35’er sayı (birer kafa) yazdırmak. || Kafaya gitmek, kafa atma girişiminde bulunmak, oyun
planını bu amaca göre ayarlamak. j| Kafayı kesmek, el tutup sayı alarak kafa atmaya çalışan oyuncunun tüm sayıları almasına engel olmak, onu bu girişiminde başarısızlığa uğratmak.

—Sağl. kor. Tıraş makinesi kafası, elektrikli tıraş makinesinin ızgara ve bıçaklardan oluşan kısmı.

—Spor. Kafa vuruşu, futbolda havadan gelen bir topa alınla vurulmasına dayanan ve böylelikle topun yönünün değişmesini sağlayan hareket.

—Su yapı. Eklüz kafası, eklüzün faydalı alanının yukarı ya da aşağı çığırında yer alan bölüm.

—Tarım mak. Bıçak kafası, biçerde bıçak takımını bıçak koluna bağlayan parça.

—ANSİKL. Biyol. Kafa çiftleri şunlardır: koklama siniri ya da I, görme siniri ya da II, göz oynatıcı sinir ya da III, troklea siniri ya da IV, üçüz sinir ya da V, dış devimsel göz siniri ya da VI, yüz siniri ya da VII, denge-işitme siniri ya da VIII, dil-yutak siniri ya da IX, akciğer-mide siniri (vagus) ya da X, kafa spinal siniri ya da XI, büyük dilaltı siniri ya da XII. Kafa sinirleri, omurilik düzeyinde, merkez sinir sisteminden çıkan omurilik sinirlerine karşılıktır.

—Elektroakust. Eskiden "pikap" adı verilen okuma kafaları iki büyük sınıfta toplanır: birinci sınıfta okuma iğnesinin yer değiştirme genliğine duyarlı olanlar yer alır; bunların çıkış gerilimi izin salınımlarının genliğiyle orantılıdır ve gerilme ölçekli ve ışılelektrik hücreli piezoelektrik modellerdir; ikinci sınıfa okuma iğnesinin yer değiştirme hızına duyarlı olanlar girer; bunların çıkış gerilimi titreşim hızıyla orantılıdır (elektrodinamik ve elektromanyetik modeller).

Piezoelektrik okuma kafaları, kristal ya da seramik, monofonik ya da stereofoniktir. Empedansları yüksektir ve elektrofonlarda kullanılırlar.
Gerilme ölçekli okuma kafaları ’nda, sürekli bir gerilim yarı-iletkene uygulanmış bükülme devinimleriyle kiplenir; direnç okuma iğnesinin yer değiştirme genliğine göre değişir ve devrede yeğinlik değişimine yol açar.
Isıl elektrik okuma kafaları'nda, çok küçük bir ampulün verdiği ışık akışı bir fo- totranzistora çarpar. Okuma iğnesi ışık akışını kipleyen küçük bir zincirleme kümesine bağlıdır. Yüksek olan çıkış gerilimi 14 mV/cm/sn’ye ulaşır.
Elektrodinamik okuma kafaları stereofoniktir; sürekli bir mıknatısın çekirdek aralığında yer değiştiren devingen iki bobin içerir. Bu yer değiştirme sonucu devrede yer değiştirme hızıyla orantılı bir elektromotor güç doğar. Bunlar çok duyarlı müzik setlerinde kullanılır.

Elektromanyetik okuma kafaları stereofoniktir ve bu da çok duyarlı müzik setlerinde bulunur; iki değişik türü vardır: birincisi değişken manyetik dirençli ya da indüklenmiş mıknatıslıdır ve iki sabit bobin taşıyan bir mıknatısın çekirdek aralığında yumuşak demirden bir plaket devinir. Manyetik direncin değişimi sonucu bobinlerdeki manyetik indüklenme değişir; bu değişim devrede bir elektromotor kuvvetin doğmasını sağlar, ikinci tür man- yetodinamiktir ve bobinleri taşıyan yumuşak demirden, kutupsal parçaların çekirdek aralığında devingen bir mıknatıs yer alır.

—Isıl mot. Patlamalı bir motorun kafası iki ana rol oynar: bir yandan sıkıştırma ve yanma odası görevini görür; diğer yandan supaplar, külbütörler ve bazen de kamlı kumanda milleri gibi dağıtım organlarını destekler Biçimi hem supapların konumuna hem de patlamadan önce odanın içindeki gazlara verilmek istenen karışıma bağlıdır. Kafa takılıp çıkarılabilir, yani silindire saplamalar ya da vidalarla bağlanır. Bu arada iki organ arasına bakır kaplı metal-plastik bir sızdırmadık contası konur. Çok yüksek sıcaklıklara uğradığı zaman kafayla birlikte dökümden gelen dış zarfın içinde dolaşan su akımıyla özellikle soğuma öngörülür. Havayla soğutmalı motorlarda kafa yüksek dirençli, iyi iletken ve ısı dağıtıcı hafif alaşımdan oluşur. Isı kafanın dış çeperini çevreleyen küçük kanatçıklarla atılır.
Kafa sayısız iç değişimlere uğradı. Bunlardan başlıcalarının amacı belli bir silindir hacminden başlayarak ısıl randımanı ve gücü artırmaktı. Atmosfere karışan zararlı maddelerle havanın kirlenmesi azaltılmak istendiği zaman sorun şekil değiştirdi. Bu ürünlerden biri, patlamadan sonra gazlar tam yanmadığı zaman doğar. Egzos, havayı kirleten yanmamış hidrokarbonlar içerir. Bu yanmayı iyileştirmek ve ateşlenmesinden önce karışımın homojenliğini sağlamak için kafanın içinde karbonlu kütlenin türbülansını artırmak gerekir. Yarıküresel kafayla üçküresel odalar ve piston tepesinin platosunun yükselmesi öngörülür.

—Karş. anat. Bir duyusal ve gangliyonlu arka kök ile bir devimsel ön kökün birleşmesiyle oluşan omurilik sinirlerinin tersine, kafa sinirleri ya bedendevimsel ön köklerden (göz oynatıcı sinir III, troklea siniri IV, göz dışdevimsel siniri VI, kafa spinal siniri XI, büyük dilaltı siniri XII gibi devimsel sinirler) ya da gangliyon öncesi içorgan devimsel liflerini de içeren gangliyonlu arka köklerden oluşur. Bu karma sinirlere “solungaçsal" sinirler adı verilir. Çünkü bu sinirler suda yaşayan omurgalılarda ağız yarığına (üçüz sinir V), spirakuluma (yüz VII) ya da solungaç yarıklarına (dil-yutak siniri IX ve vagus X) sinir lifleri gönderir. Sadece bölütsel olan bu sinirlere, koklama I, denge-işitme VIII ve retinayı talamusa bağlayan bir yol olan ön- beyin kökenli görme .siniri ll’yi eklemek gerekir. Amniyonlu omurgalılarda 12, amfibyumlarda 10, balıklarda 10 ila 15 çift kafa siniri bulunur.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
kafa
isim Arapça
Sponsorlu Bağlantılar

1 . Baş (özellikle insan başı), ser.
2 . Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak gibi organların bulunduğu vücudun en ön bölümü.
3 . mecaz Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet:
"Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı."- Y. Z. Ortaç.
"İş adamı olduğu için bürokrasiyi ve memur kafasını iyiden iyiye kırmıştır."- F. R. Atay.
4 . mecaz Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin:
"Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş."- Y. K. Beyatlı.
5 . Bellek.
6 . Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu.
7 . Mekanik bir bütünün parçası.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
kafa atmak
kafa bulmak
kafa cilâlamak
kafa çekmek
kafadan gayrimüsellâh
kafa değiştirmek
kafa dinlemek
kafa eskitmek
kafa göz yarmak
kafa kafaya (veya baş başa) vermek
kafa kalmamak
kafa patlatmak
kafa sallamak
kafası almamak
kafası bozulmak
kafası bulanmak
kafası çalışmak
kafası dönmek
kafası dumanlanmak
kafası durmak
kafası düzelmek
kafası ile oynamak
kafası işlemek
kafası karışmak
kafası kazan (gibi) olmak
kafası kızmak
kafasına dank etmek (veya demek)
kafasına geçirmek
kafasına koymak
kafasına sığmamak
kafasına söz girmemek
kafasına uymak
kafasına vura vura
kafasına vur, ekmeğini elinden al
kafasına vurmak
kafasından çıkarmak
kafasından geçirmek
kafasında şimşek çakmak
kafasında tutmak
kafasını dinlemek
kafasını ezmek
kafasını işlemek
kafasını işletmek
kafasını kaldırmak
kafasını kaldırmamak
kafasını kaşıyacak vakti olmamak
kafasını kırmak
kafasını kullanmak
kafasını kurcalamak
kafasının bir tahtası noksan olmak
kafasının dikine gitmek
kafasının etini yemek
kafasının kontağı atmak
kafasını sokmak
kafasını taştan taşa çarpmak
kafasını toplamak
kafasını tütsülemek
kafasını uçurmak
(birinin) kafasını vurmak
kafası sarmamak
kafası sersem sepet (olmak)
kafası şişmek
kafası takılmak
kafası yerinde olmamak
kafası yerine gelmek
kafa tutmak
kafa ütülemek
kafa (veya kafasını) karıştırmak
kafa (veya kafasını) şişirmek
kafaya almak
kafaya çıkmak
kafa yapmak
kafayı (bir yere) vurmak
kafayı bulandırmak
kafayı bulmak
kafayı çalıştırmak
kafayı çekmek
kafayı değiştirmek
kafayı dinlemek
kafayı tütsülemek
kafayı üşütmek
kafayı yemek
kafa yok!
kafa yormak

Birleşik Sözler
kafa çıkışı
kafadar
kafa dengi
kafa içi
kafa işçisi
kafa kâğıdı
kafa koçanı
kafakol
kafatası
kafası boş
kafası bulutlu
kafası çatlak
kafası dumanlı
kafası iyi
kafası kıyak
kafası kontak
kafası küflü
kafası örümcekli
kafası tembel
kalın kafa
kuru kafa
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Şubat 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
kafa ingilizcesi

1. head.
2. mind, mental attitude.
3. intelligence.
4. a large marble, shoooter.

– ya almak slang
1. /ý/ to silence (a bothersome person).
2. to find the right person (to do a job).

–sý almamak /ý/
1. not to be able to understand.
2. to be too tired to understand.
3. not to be able to believe.

–dan atmak to make up something and try to pass it off as the truth.
– boþluðu cranial cavity, cavum cranii.
–sý bozulmak colloq. to blow one´s top, get angry.
–sý bulanmak to get confused.
–yý bulmak slang to be pleasantly tipsy (from drink).
–sý çalýþmak to be on the ball.
–yý çekmek colloq. to do some serious drinking, Brit. have a booze-up.
–sýndan çýkarmak /ý/ to put (an idea) out of one´s head.
–sýna dank etmek/demek to dawn on one at last.
– deðiþtirmek to change one´s mind; to change one´s way of thinking.

– dengi
1. kindred spirit.
2. (someone) who is a kindred spirit, like-minded.

–sýnýn dikine gitmek to go one´s own way, do as one pleases.
–sý dinç olmak to feel fresh and alert.

–sý dönmek
1. to be confused and perplexed.
2. to feel dizzy.

–sý dumanlý
1. tipsy, tight.
2. tired and confused.

–sý durmak to be too tired to think.
–dan gayri müsellah colloq. nutty, not quite right in the head.

–sýna girmek /ýn/
1. to make good sense, seem to be right (to).
2. to comprehend, understand.

– göz yarmak to be awkward and unskillful.
– iþçisi white-collar worker.
–sý iþlemek to be on the ball.
–sý izinli olmak slang for one´s mind to be elsewhere; to wool-gather.
– kafaya vermek to put their heads together.
– kalmamak /da/ to be so worn out one can´t think.
–sý karýþmak (for someone) to get confused.
–sýný kaþýyacak vakti olmamak to be too busy to think, not to have time to turn around.
–sý kazan (gibi) olmak for one´s head to be ringing (from noise); to feel fuddled (after a lot of mental effort).
–sýný kýzdýrmak /ýn/ to make (someone´s) blood boil.
–sý kýzmak to get angry.
–dan kontak colloq. cracked, nutty, touched in the head.
–sýna koymak /ý/ to get hold of (some idea); to take it into one´s head (to do something).
–sýný kullanmak to use one´s head.
–sýný kurcalamak /ýn/ to make (one) think.
– patlatmak to do a lot of hard mental work.
–dan sakat colloq. cracked, nutty, touched in the head.
– sallamak to rubber-stamp everything, be a yes-man.
–sýna sýðmamak not to be able to comprehend.
–sýnda þimþek çakmak to get a sudden inspiration.
– þiþirmek (for noise, a complicated problem) to drive one crazy, make one unable to think straight.
–sý þiþmek for one´s head to be ringing (from noise); to feel fuddled (after a lot of mental effort).
–sýna takýlýp kalmak to stick in one´s mind, not to leave one´s mind.
–sý taþa çarpmak to learn something the hard way.

–sýný taþtan taþa çarpmak/vurmak
1. to regret bitterly a lost opportunity.
2. to feel very remorseful.

– tutmak /a/ to defy; to oppose challengingly.
–yý tütsülemek slang to get tight, get tipsy.
– ütülemek slang to talk someone to death, talk someone´s ear off.
–sýna vur, ekmeðini elinden al. colloq. He is so meek you can walk all over him.
–sýna vura vura by force.
–sýna vurmak (for drink) to go to one´s head.
–sýný vurmak /ýn/ to behead.

–yý (yere) vurmak
1. to hit the sack, hit the hay.
2. to take to one´s bed, get laid up (owing to illness).

– vuruþu soccer header.
– yaðý slang sperm, semen.
–sý yerinde olmamak to wool-gather; for one´s mind to be elsewhere.
–sý yerine gelmek to come back to earth; to start thinking straight again.
– yormak to ponder, think hard, rack one´s brains.

Benzer Konular

11 Nisan 2018 / Iron_Maiden Tıp Bilimleri
7 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
25 Nisan 2012 / Mira X-Sözlük
20 Mart 2016 / Safi X-Sözlük
24 Nisan 2012 / Mira X-Sözlük