Arama

Aşk Nedir?

Güncelleme: 11 Mart 2017 Gösterim: 19.909 Cevap: 14
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Kasım 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  aşk1.jpg
Gösterim: 1693
Boyut:  12.8 KB

Aşk


Tasavvufta, evrenin var olmasına yol açan ilk neden.
Sponsorlu Bağlantılar
Kemal ve cemal sahibi olan Tanrı, kendini görmek istediği için evreni yaratmıştır. Bu yaratışta başlı başına bir varlığı olmayan adem-i mutlak (yokluk) bir ayna görevi görmüş, Tanrı'nın evren olarak tecellisine yol vermiştir. Kendisinde Tanrı'nın sıfatları tecelli eden insanın, aslına yani Tanrı'ya dönebilmesi ise nefsini yenmekle olasıdır. Nefsi yenmenin tek yolu da aşktır. Tasavvufta buna gerçek aşk (aşk-ı hakiki) denir. İnsan güzelliğine karşı duyulan aşk da geçici (mecazi) aşktır. Tasavvufi edebiyatta aşk kavramı bu anlamda geçer. Divan edebiyatında tasavvufi aşkı konu alan yapıtların en ünlüsü Şeyh Galip'in "Hüsn ü Aşk"ıdır. Saz şairlerine âşık denilmesinin, halkın onları hak âşığı olarak görmesinin nedeni de budur.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen perlina; 11 Mart 2017 01:22
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
16 Ağustos 2008       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Aşk Nedir?
Prens Charles ile Lady Diana evlenirken, gazeteciler 'birbirinize aşık mısınız?' diye sorduklarında onlar 'aşk ne demekse biz oyuz' dediler. Bu cevap üzerine gazeteciler, 'aşkın ne olduğunu bilmiyorlar' diye yazarak, yeni evli çiftle dalga geçtiler. Biraz politik bir cevap olmakla beraber Prens Charles'in söylediği, doğruydu. Yani aşktan ne anlıyorsanız aşk,odur.
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  aşk2.jpg
Gösterim: 1799
Boyut:  13.6 KB

Aşk, yüzyıllardan beri sadece duygularla yaşandığı farz edilerek, filozoflar ve şairler tarafından tarif edilmiş, bilim adamları aşkın tarifiyle uğraşmamıştır. Çünkü bilim denilince insanların aklına analitik, soğuk, ciddi, sebep-sonuç ilişkilerine dayanan bir şey gelir. Fakat aşkın anlaşılmasında son 30-40 yılın, bilimsel analizleri ciddî bir yardımcı olmuştur. Atomdaki nötronla proton arasındaki çekim gücü, kadınla erkeğin ilişkisi, liseli aşıkların yaşadıkları duygu seli, yada Yaratıcı'ya olan bağlılık. Bunların hepsi aşk tanımı içinde açıklanmaktadır. Aşk, gerçekten hepsini kucaklayacak kadar geniş bir şemsiye midir?

Aşk, sevginin tutkulu ve derinlikli biçimidir. Aşkı sevgiden ayıran en önemli üç özellik, sadakat, bağlılık ve şefkattir. Sevdiğine delice bir tutkuyla bağlanan âşık onun için kendi çıkarını terk eden kişidir. Aşık olan kişide muhakeme ikinci plana düşmüş, öncelik duyguların olmuştur.

Aşk aynı zamanda gerçeklerin dışına çıkmış, hayal dünyasında yaşanan romantik bir duygudur. Aşktan anlaşılan şey romanstır. Güzel bir aşk yaşamak için romansı mahveden ve artıran şeylerin iyi bir sentezi gerekir.

Aşkın Ömrü
Aşk, 1,5 – 3 sene arasında değişen bir ömre sahiptir. Ondan sonra buhar olup uçar. Süreç sevgi ve aşkla başlar ama; mantıkla devam eder. Mantık içermeyen aşk, bir müddet sonra yok olmaya mahkûmdur.

Aşk, uzun bir yolculuğa çıkmak yada yanan bir ateşi seyretmek gibidir. İnsan ateşe şevkle bakar fakat onu canlı tutmak için çabalaması gerekir. Ateş yanarken arada bir sönmeye yüz tutsa da gereken bakım ve ilgiyi gördüğünde tekrar alevlenir. Aşkın kısa sürmesinin sebebi, aşıkların aşk ateşinin içine atlayıp, yanmak gerektiğini düşünmeleridir. Halbuki aşk, yönetilmesi icap eden bir ateştir. Ateşe dışardan takviye yapmak, onun ısı ve enerjisinden faydalanmayı sağlar. Âşıklar, birlikte alevlendirdikleri ateşi izleyerek mutlu olurlar. Fakat mantıksız bir biçimde alevlerin içine dalmak, onu iki sene de sönen bir kül yığınına çevirir. Yani aşk; sebep değil, iyi bir ilişkinin sonucudur.

Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Aşk bir sonuç ise, başlangıçta yaşanan nedir? Aşk merdiveninin ilk basamağında kadın ve erkek arasında cazibe meydana gelir. Birbirinin çekim alanına giren iki kişi, birbirlerinden hoşlanırlar. Eğer bu yakınlık iyi bir ilişkiye dönüşürse, aşka kapı aralanır. Aşkın oluşmasında başlangıç itibariyle tarafların birbirinden nefret etmemesi yeterlidir. Tarafların birbirleri hakkında ciddi boyutlarda olumsuz değerlendirmeleri yoksa ve iyi bir ilişki yaşanıyorsa, bu aşkı filizlendirebilir. Fakat her ilişki aşkla başlamak zorunda değildir. Önemli olan iki kişinin birbirini tanımasıdır.

Aşkın Disiplini
Aşkın kendine ait bir disiplini vardır. İnsanın aşk hakkında bilgilenmesi, 'aşk nedir, nasıl aşık olunur?' gibi soruların cevabını bulması gerekir. Çünkü aşk vahşi bir ormanda gezmeye benzer. Kaliteli bir yolculuk için bilgi ve donanım gerekir. İnsan ormandan ancak hazırlıklı olduğu taktirde zevk alıp, iyi vakit geçirebilir. 'Ormanı seviyorum ve bir süre orada yaşamak istiyorum' diye tedbirsiz bir yola çıkış, bizi baş edemeyeceğimiz tehlikelerle karşı karşıya getirerek, mahvedebilir. Oysa aşk konusunda edinilen bilgi yaşanan sorunları kazanca çevirmemizi sağlayacaktır. Aşklarını uzun yıllar devam ettiren çiftler, fırtınalı dönemler yaşasalar da gemiyi terk etmemiş ve bağlılıklarından taviz vermeden beraberliklerini sürdürmüşlerdir. Bu da ancak ilişkiye emek vermekle mümkündür. Bir insandan 'otuz, kırk senedir aynı kişiye aşığım' sözünü duymak çiftlerin birbirlerini mutlu etme çabalarının sonucudur. Uzun süre devam eden aşklarda iyi niyet ve sevgi azalsa bile hiçbir zaman kaybolmamıştır. Çiftler, aşk ateşi sönmeye yüz tuttuğunda onu tekrar nasıl alevlendirecekleri konusunda çözüm aramış ve problemi ortadan kaldırmışlardır. Zamanla ilişkilerin heyecanını kaybedip, insanların birbirlerinden sıkıldıkları da olabilir elbet. Bunun sebebi, birlikteliklerine ayırdıkları zamanın, enerjinin, ilginin azalmasıdır. Bir erkek 'eşimden sıkılıyorum' diyorsa ilgisi işe, aynı şeyi kadın söylüyorsa, ilgisi çocuğuna yada ev işine yönelmiştir. Ancak bu kalıcı bir durum değildir. Çiftler, karşılıklı olarak ilgilerinin azaldığını farkediyorlarsa, sevdikleri insanı hoşnut etmeye çalıştıklarında aşk ateşi yeniden alevlenir. Pek çok ilişki ve evlilik bu gayret gösterilmediği için bozuluyor.

'Ben Doğru İnsan mıyım?'
İnsanlar ilişkiye girerken yada ilişki isterken doğru insanı arama çabası içindedirler. Bu esnada 'Benim için doğru insan kimdir?' sorusunu sormalarına rağmen, 'Acaba ben doğru kişi miyim?' sorusunu sormazlar. Karşı tarafı kendi yapılarına uydurmaya, başlangıçta çizdikleri protipe münasip bir eş bulmaya çalışırılar. Halbuki insanın 'kendime uygun kişiyi arıyorum' derken, 'kendimi değiştirip, geliştirme çabasında mıyım?' sorusunu da sorması gerekiyor.

Evlilikte ve genel olarak kadın erkek ilişkilerinde rastladığımız en büyük problem, düşünce katılığıdır. Düşünce katılığı yaşayanlar yani inatçılar değişime kapalıdırlar. Böyle bir insan kendisini geliştirmemiş, bulunduğu yerde kalmıştır. Fakat ilerlemeye açık kişi, yerde gördüğü bir kağıt parçasından bile birşey öğrenir. Sabit fikirli olmakta ısrar eden, 'Ben yeterliyim, ben oldum' diye düşünen bir insanın gelişimi farkındalık bilincinin oluşmasıyla mümkündür. 'İyi yönlerinin olduğu muhakkak ama; bazı taraflarının da değişime ihtiyacı var' diyerek önce gelişim gerçeğini kabullenmesini sağlamak bu hususta yapılabilecek en önemli noktadır. Evlendiğinde nasıl bir eş olacağı sorusunu kendine soran kişi, doğru ilişkinin ilk adımını da atmış demektir. Fakat böyle bir sorudan kaçıyorsa, karşı cinsle ilişkiye hazır değildir. Kendini mükemmel gören bir kimse, yalnız yaşamaya mahkumdur.

Aşktaki Başarı
Aşktaki başarı kişilikle bağlantılıdır. İnsan kapalı kutu gibidir. Biz onun dış görünüşüne bakarak, içinden bilgi almaya çalışırız. Bunun içinde biraz zaman geçmesi lâzımdır ki; kapalı kutu anlaşılabilsin. İnsanlar aşık oldukları kimsenin kişiliğini yeterince tanımadan, 'delicesine sevdim' diyorlar ama; aşık olunduğunda nasıl davranılacağını bilmiyorlar. İyi bir aşk için sevmek yetmez. Önemli olan onun kurallarını bilmek ve iyi yönetmektir.

Aşk, dünyayı döndürecek derece etkili bir güçtür. Bir motorun dönmesi için nasıl hareket gerekiyorsa, dünyanın dönmesi için de aşkın etkileyici gücü gerekmektedir. Ayrıca aşk, iyileştirici bir güce, büyüleyici bir etkiye sahiptir. İnsanlık tarihinde bazen otorite, bazen de halk tarafından toplumsal hayattan uzaklaştırılmış, yalnız bırakılmış bilgeler vardır. Fakat onların kimisinde ilahî, kimisinde insanî şekilde tezahür eden öyle bir aşk vardır ki; belli bir süre sonra insanları kendi etraflarına çekmişlerdir. Hz. Mevlâna bunun en güzel örneğidir. Yaşadığı aşk, Onu büyük bir cazibe merkezine dönüştürmüştür.

Aşkta Kadın Erkek Farkı
Aşk duygusu kadınlarda erkeklere nazaran daha güçlüdür ve kadınlar aşk kahramanıdırlar. Kadınlar kendilerine doğuştan verilmiş bu hususiyet sebebiyle bir çekim alanı oluştururlar ve bu çekim güçleriyle evliliklerini devam ettirirler. Evrimsel psikoloji açısından bakıldığında, türün devam edebilmesi için kadının cazibesi gerekir. İnsan neslinin devamında beynimize yazılan bu program işlemektedir.

Aşkta insana tesir eden ilk şey dış güzellik ve cinsel çekiciliktir. Fakat Sokrates'in söylediği gibi 'güzelliğin saltanatı kısa sürer'. Fizikî güzellik, ilk etkileme gücü olduğundan kısadır. Ondan sonra da iç güzelliğin saltanatı başlar. İç güzellik kapalı kutu gibidir. Katları açtıkça onu bilir ve bulursunuz. Ancak nazik davranmayıp duyguları incitirseniz aşk zarar görür. Kişinin aşktaki başarısı, kutudan çıkan özellikleri bozmamaya ve dağıtmamaya bağlıdır. Bundan sonra akıllıca sevmek, akıllıca vermek ve akıllıca almak gerekir. Bu da ancak insanoğlunun niteliklerini bilmesiyle gerçekleşir. Yalnız karşı tarafı tanımak için kendini tanımak esastır. Eğer karşımızdaki insanın vasıflarına, tanıma ve anlama gayesiyle bakarsak yeni yeni keşifler yapmak mümkün olacaktır. Çünkü insan ruhu engin bir deniz gibidir. Meselâ, Kızıldeniz'e girenler bilirler ki; denizin etrafı kupkuru çöl olmasına rağmen suya daldığınızda rengarenk bir dünya ile karşılaşırsınız. Dışardan görünmez ama; içerde mercanlar, balıklar, birbirinden farklı denizaltı yaratıkları vardır. İşte aşkta Kızıldeniz'de yüzmek gibidir. Yüzeyden baktığınızda görünmeyen bir dünya içine girdiğinizde bütün renkliliğiyle karşınıza çıkar. Aynı kişiyle yıllar süren, mutlu bir beraberliğin sırrı budur.

Nitelikli Aşkın Özellikleri
Nitelikli bir aşk yaşamanın kuralı, duyguları ürkütmemek ve acıtmamaktır. İnsanın içinden geldiği gibi davranması güzel şeydir ama; nazik olmak daha da güzeldir. Bu kişinin gelişmiş bir ruha sahip olduğunu gösterir. Sevdiğinin hislerini incitmemek kaygısıyla hareket eden, onun ruh halini anlamaya çalışan insan iyi bir aşıktır. Meselâ sevdiği adamın kaza yaptığını duyan bir kadın kazadan sağlam kurtulan ve durumu kendisine anlatan erkeğe, 'sen ne biçim adamsın! Hiç araba sürmeyi bilmiyorsun zaten' derse, onun yaşadıklarını anlamamış demektir. Kadının söylemesi gereken şey, 'Eyvah! Büyük bir tehlike atlattın. Nasıl oldu?' diye sormak ve onun yanında olduğunu erkeğe hissettirmektir. Bunu söylemeyen bir kadın karşısındaki erkeği ne kadar severse sevsin, yine de onu anlamamıştır. Varolan sevgi, bu manevî hasarı engelleyemez.

Gerçek Aşk
Hakiki aşk, romantik duyguların ön plâna çıktığı, ergenlikle birlikte başlar.

Aşkın Kimyası
'Aşkın Kimyası' kavramı insanlara ilaç verilerek onlarda romantik duyguları uyandırmak yada tam tersine bir ilaçla bu duygusal eğilimlerin yok edilebileceğini anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Aşkın ilaçlarla yönlendirilmesi, tıbbın insan duygularına bir müdahalesi değil midir? Evet, duygusal bir müdahaledir ve bilimsel etik açısından da ciddî bir tartışma konusudur. Kimyasal silah diye nitelendirdiğimiz bu ilaçların doğru şekilde kullanılması gerekir. Aksi halde bu ilaçları kullanan hasta sonradan çok pişman olacağı birine aşık olabilir. Bilhassa antidepresan etkisi olan ilaçlar, beyinde manik uyarılmaya ve mutlulukla ilgili alanların fazla çalışmasına sebep olabilir. Neticede evli olduğu halde, ilaçların tesiriyle rastgele birine aşık olan kimse daha sonra ki bir tedaviyle normal haline dönebilir. Bu da gösteriyor ki; ilaçlarla yapay bir aşk oluşturulması mümkündür.

İyi Aşıklar
Gerçek aşıklar, beyin sağlığı iyi olanlar arasından çıkar. Çünkü ruh beyin vasıtasıyla kendini ifade eder. Bilhassa depresyon geçirenlerin doğru aşkı yaşamaları zordur. Zira depresyon, sağlıklı düşünme ve muhakemeyi bozarak yanlış yönelimler doğurur. Gizli depresyonlar da bu tip durumlara yol açmaktadır. Genç bir kadın hastam, kapısına gelen tüpçüye âşık olmuştu. Tedavi olduktan sonra 'ben nasıl böyle bir şey yaptım?' diyordu. Olayı kadın hastamın eşi açısından düşündüğünüzde eğer hastalığı yok sayarsanız evliliği hemen bitirmesi gerekirdi. Ancak bu, altta yatan bir depresyonu işaret ediyordu ve tedavi sonrasında her şey normale döndü.

Bu örneğe benzer şekilde liseli aşıkların yaşadığı hastalıklı aşklar vardır. Lise yıllarının yaşandığı devirler psikoloji de normal şizofrenik dönem periyotlarındandır. Hz. Muhammed'in, 'deliliğin bir şubesi' dediği gençler, bu dönemde çılgınca aşık olup, kısa bir süre sonra sevdiklerini söyledikleri insanı unutabilirler. Bunlar gerçekçi aşklar değildir. Hassaten ergenlik döneminde yaşanan aşklarda muhakkak büyüklerin yardımı gerekir.

Aşkın Yaşı
Aşkın yaşı yoktur. Bir insan seksen yaşına dahi gelse iyi bir âşık olabilir. Yalnız bu aşkın hormonal yönünden ziyade duyguların ağır bastığı bir boyutu olacaktır. Çünkü ilerleyen yaşlarda aşkın biyolojik yönü ve bununla beraber gelen cinsel beraberlik ikinci plâna düşer, ruhların uyuşması öne çıkar. Ancak ihtiyarlık, fiziksel temasa engel değildir. İleri yaştaki bir kimsenin sevdiği insanda mutluluk kimyasalını salgılatabilmesi -tıpkı gençlerde olduğu gibi- karşılıklı güzel sözlerin söylenmesi, duygusal çağrışımların harekete geçirilmesiyle mümkün olabilir. Eşinin ölümünden kısa zaman sonra kendisi de ölen pekçok insan duymuşuzdur. Her ne kadar çiftlerin birbirine alışma ve bağımlılık boyutu da olsa kısa aralıklarla gerçekleşen bu ölüm, iki kişinin karşılık bulmuş aşkının tezahürüdür. Alzheimer hastası olup da kendini tanıyamayan, tuvaletini dahi tutamayan eşine, küçük bir çocuğa bakar gibi bakan aşıklar olduğunu bu konudaki uzmanlık tecrübelerim neticesinde biliyorum. Böylesine seven insan, bu fedakârlığı da büyük bir zevkle yapmaktadırlar. İnsanın vefalı bir hayat arkadaşının olması kadar mutluluk verici başka birşey yoktur. Seven kimse, sevdiği kişi öldüğünde kolu, bacağı kopmuş gibi hisseder kendisini. İşte gerçek aşk budur. O sebeple ileri yaşlarda varlık bulan aşk, gençlik dönemlerine göre daha kaliteli, psikolojik ihtiyaca daha fazla cevap verir tarzdadır.

Aşk ve Cinsellik
Aşkın üç sacayağı vardır. Bunlar dış görünüş, ruhî olgunluk ve cinselliktir. Fakat bu üç unsurdan hiçbirisi aşk için tek başına yetmez, ancak beraber olduğu zaman birbirini tamamlar. Çok güzel bir insanın sakat birisine aşık olması akıl yürütme yöntemleriyle açıklanamasa da bağlılık ve mutluluğun getirdiği kaliteli bir beraberlik yaşanabilir. Kadın erkek ilişkisinde dış görünüşün önemi % 20 oranındadır. Geri kalanı iç güzellikle alâkalıdır. Dikkat çekici bir fizikî güzellik, aşk için yeterli değildir. Önemli olan içteki niteliklerin dışa doğru şekilde yansımasıdır. Meselâ, fiziken çok güzel bir kadın oturmasını, kalkmasını, giyinmesini, kendine bakmasını bilmez; buna mukabil ortalama güzelliğe sahip bir başka kadın, çok dengeli bir biçimde bunları yaparsa diğerinden daha fazla beğenilebilir. Bu beğeniyi sağlayan şey zihinsel güzellik, kişinin kendine olan güveni ve kusurlarını cesaretle karşılayabilmesidir. Bunları yapabilen kadın çok güzel olmasa da sevimli ve alımlı demektir.

Cinsel uyarılma kadında dokunma ile, erkekte görsel unsurlarla ortaya çıkar. Bu genetik eğilim sebebiyle erkek kadının dış görünüşüyle çok ilgilenir. Erkek iyi bir fiziksel temas sayesinde kadını cinsel açısından etkileyebilir. Kadının cinsellik uyarısı, beyninin duygusal yönünün harekete geçmesiyle mümkündür. O da sevgiyle söylenmiş güzel sözcüklerle olabilir.

Aşk ve Güzellik
Aşk için fiziksel güzelliğin şart olmadığını söylemiştik. Hattâ çok yakışıklı yada çok güzel kimseler iyi âşık olamayabilirler. Çünkü bu insanlar başka tarafından çok iltifat gördükleri için önlerine yeni seçenekler çıkabileceğini düşünürler. Bu sebeple de sadakatleri zarar görür. Yakışıklı yada güzel insanlarla evlenenler kendilerini daha kıskanç olmak mecburiyetinde hissederler. Bu da doğal bir durum.

Aşkın Tek Doğru Sonu, Evlilik ya da Hüsran mıdır?
ir insan evleneceğim kişiye mutlaka aşık olacağım diye düşünüyorsa, o kişi aşkı da, evliliği de bilmiyor demektir. Evlilik, aşk olmadan yürüyebilir ama; kalitesiz olur. Aşk, evliliğe kalite katar. Bir bitkiyi ekip, büyütmek gibi evlilikte de aşkı büyütüp, geliştirmemiz mümkündür.

Aşkın Coğrafyası
Aşk edebiyatı belki kültürel yapı, belki kromozomal bir eğilim belki de sebebini tam olarak açıklanamayan bir gerekçeyle Akdeniz coğrafyasında dünyanın diğer bölgelerine nazaran daha fazla gelişmiştir. Kerem ile Aslı'lar, Leyla ile Mecnun'lar, Ferhat ile Şirin'ler bilinen örneklerden bazıları. Şu bir gerçek ki; büyük aşklar doğu dünyasında hep vardır. Buna mukabil Kuzey Avrupa gibi soğuk ülkelerde, soğuk insan özellikleri görüldüğü için buralarda aşkın yaşanması da, yazılması da doğu'ya oranla daha azdır. Tabii bunda kilisenin baskıcı tutumunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Batı'da aşk kavramı daha ziyade Ortaçağda kilise baskısı kalktıktan sonra canlanmaya başlamıştır.

Kainattaki en zor şey, insanı çözümlemektir. Ademoğlunun analizi yalnız ilmî ölçeklerle yapılamaz. Bilimsel veriler geliştirerek bir standarda oturtsanız da, insanı çözümlemenin özel yetenekle yoğrulmuş bir sanat yönü vardır. Anlaşılması zaten güç olan insan, ilişkiler konusunda daha da müphemleşebilir. Meselâ, birbirine aşık iki kişi her zaman uyumlu bir ilişki yaşayamayabilirler. Kadınlar beraber yaşadıkları erkeklerin bir yandan olgun ve beyefendi olmasını isterken, diğer yandan da içlerinde yaramaz bir çocuk taşımasını beklerler. Bu konuda her iki tarafında birbirini anlama çabası, ilişkiyi sekteye uğratan empati sağırlığını giderecektir.

Aşkın Matematiği
Aşkı bir spektrum olarak sayı doğrusu üzerinde düşünürsek; 1, hoşlanma duygusu; 2, sevgi; 3, aşktır. Nötrden yani sıfır noktasından geriye doğru gidersek eğer bu sefer de; -1, antipati; -2, nefret; -3, düşmanlıktır. Sayı doğrusu üzerine yerleştirildiğinde artı ucun üst noktası aşk, eksi ucun üst noktası ise nefret olarak karşımıza çıkıyor. Sıfır noktası sevginin nötr derecesini ifade etmektedir. Sevginin derecesi ona yüklenen anlam ve değer ile değişir. Bu kapsamda sevgi, düşünceyle yoğrulduğunda mertebesi yükselir. Sevgi, nefretten başlayıp aşka dönüşebilir ve aslında insan nefret ettiği birine de aşık olabilir. Ya da aşık olduğu birisinden bir müddet sonra nefret edebilir. Bu da göstermektedir ki; sevgi değişken bir yapıdadır.

Aşkın Tuzakları
Aşkın tuzakları olduğunu, çok tutkulu aşıkların dahi birbirlerini öldürmeye kalkışmalarından görebiliriz. Aşk tanımını tekrar hatırlarsak, aşk: bir insanın diğer bir insan içinde kaybolmasıdır. Yani kişinin egosunu bir başka insanın ego havuzu içine atarak eritmesidir. Ancak gerçekçi olmayan aşklarda, seven benliğini sevilende erittikten bir süre sonra ona düşmanlık da besleyebilir. Bu problemin kaynağı, aşık olan kişinin karşısındakini değil, idealize ettiği bir kimliği yani zihninde tasarladığı 'Onu' sevmesidir. Fakat sevdiği ile yakınlaştığında, onun idealindeki insan olmadığını görerek hayal kırıklığına uğramaktadır ki, sonuçta nefret yaşanabilir. Delicesine büyük bir sevdayla başlayan aşkın bir süre sonra buhar olup uçmasının sebebi, aşığın her şeye pembe gözlükle bakmasıdır. Oysa gerçekçi tarzda yaşanan aşk, çiftin engelleri beraber aşıp, ilişkinin derinlik kazanmasıyla devam eder ve yok olma tehlikesiyle de karşılamaz.

Aşkın tuzaklarından birisi aşk nezlesidir. Tıpkı mide ya da burun nezlesi gibi. Aşk nezlesi, varolan bir ilişkiye başka tehlikeli ilişkiler karıştırmak demektir. Aşk nezlesi insanı kısıtlar, huzursuz eder ve yakınlarına rahatsızlık verir. Gribin diğer insanlara zarar vermesi gibi. Aşkı nezleden kurtarmanın yolu, onu tehlikeye sokacak şeyler yapmamaktır.

Aşksız Yaşamak
Duygularını bastıran insanlar hayatın en güzel anlarını kaçırırlar. Meselâ, eşini ya da çocuğunu çok sevdiği halde küçük düşeceğim endişesiyle bu hissini zapturapt altına alanlar o anda yaşanacak büyülü andan nasiplenemezler. Etraflarındaki insanlara sıkıntı verecek kadar düzenli, gereğinden fazla mükemmeliyetçi ve ayrıntıcı kimseler diğer insanlara nazaran iç dünyalarını daha fazla gizler ve birçok güzelliği tatmadan yaşayıp giderler. Bu tip kişiler, herşeyin ölçülü ve net olmasını ister, belirsizliğe tahammül edemezler. Bunun sonucunda da duyguları hasar görür. İnsanın pasifleşmeden mahcup ve çekingen olması, sade yaşaması bir noktaya kadar güzeldir. Ancak hareketsizleşmemek kaydıyla. Haddini bilen, kendinden emin aynı zamanda da başkalarının hakkına saygı duyan bir kimse hissettiklerini bastırmasına lüzum kalmadan da özgüven sahibi olabilir. Düşüncelerini makul sınırlarda ifade etmekten kaçınanlar gergin, kendileriyle çatışan, mutsuz insanlardır. Bu tip kişilerin beyninde stres hormonu fazla salgılandığından devamlı olumsuz senaryo yazarlar ve bu da onları gerilime sürükler. Neticede ortaya çıkan negatif enerji, sevdikleri insanı kendilerinden uzaklaştırmalarına sebebiyet verir. Halbuki duyguları bastırmak yerine beden dili ile ifade etmek böyle bir problemle karşılaşmayı önleyecektir.

Aşkın Önüne Takılan Engeller
İnsanın aşkla ilgili karşılaştığı en büyük sorun, yaşadığı aşkı devam ettirememesidir. Bilhassa çok kolay aşık olan genç kızlar aşkın arızalarını bilip, onları tamir edemedikleri için ziyan olabilirler. Aşk, deneme yanılma yöntemi ile sürdürülebilecek bir olgu değildir. Hayat tecrübesi olan büyüklerin aşkın karşılaşılması muhtemel krizlerinde nasıl davranmaları gerektiğini gençlere öğretmeleri, onların daha az hatayla ilişki yaşamalarını sağlayacaktır. Böylece gençler aşkı ders alacakları bir tecrübeye dönüştüreceklerdir.

Aşkın önüne takılan diğer büyük engel ise, karşıdaki insandan kabiliyetinin üstünde fedakârlıklar beklemektir. İnsanın sevdiğinden kendisi için özveride bulunmasını istemesi son derece doğaldır. Ama bu talebin sınırlı ve mantık süzgecinden geçmiş olması şartıyla. Kişi sevdiğinin şahsiyetinden ve insanî ilişkilerinden vazgeçmesini istiyor, 'herkesi unut, sadece beni düşün ve benimle yaşa' diyorsa hayal kırıklığına uğraması kaçınılmazdır. Seven kimse bunları bir müddet rahatlıkla yapar ama daha sonra hayatın acı gerçekleriyle yüzleşir. Beklentilerin eskisi gibi cevaplanmadığı bu süreç, hastalığa tutulmuş bir ilişkinin ilk sinyallerini verir. Bir müddet sonra gerçeğin soğuk yüzü ile burun burna gelen taraflar 'aşk karın doyurmuyormuş' demeye başlarlar. Aşkla filizlenen bir ilişkinin bu riskleri yaşamaması ve kalıcı olması için mutlaka düşünce ile yoğrulması lazımdır.

Aşka Zarar Veren Şeyler
Feminizm, kadın erkek ilişkisini savaş alanına dönüştürdüğü için aşka zarar vermiştir. 1960'lardan sonra Amerika'da yaygınlaşan ve bütün dünyayı kaplayan bu akım bilhassa çağımızda kendisine pek çok taraftar topladı. Feminizm, kadının özgürleşmesini savunmuş, fakat özgürleşme uğruna neleri kurban edeceğini hesaba katmamıştır. Bu süreçte pek çok evlilik zarar görmüştür. Kadın sosyal hak ve hürriyetler konusunda özgür olmalı ama bunu evliliğini feda etmeden yapmalıdır. Feminizm öncesi psikiyatri ofislerine gelen çiftler şöyle bir tablo sergiliyorlardı: Yaşı elliye yaklaşmış, maddî kazancı artmış, 'eşime karşı bir şey hissetmiyorum. Dünyaya bir defa geldim, bari canımın istediği kişiyle yaşayayım' diye düşünen, karısından boşanmaya hazır bir erkek ve bu durumun çaresizliğiyle kıvranan, ağlayan gözlerle psikiyatrdan medet uman bir kadın. Feminizm etkisi taşımayan ailelerde bu tablo hâlâ sürmektedir. Ancak feminist akımın kuvvetli estiği hanelerde durum tersine dönmüş ve kadın da hayatında değişiklik yapmaya karar vermiştir. Duyarsız, otoriter bir erkekle karşılaşan kadın erkeğin cinsel isteğini bir görev gibi yapmaktan bıkarak, 'Bu adam beni sıkmaya başladı' dedi. Eğer ekonomik anlamda kocasına bağımlılığı yoksa yuvayı daha kolay terk edebileceğini düşündü. Tabii bunun faturasını da çocuklar ödediler ve ödemeye de devam ediyorlar. Günümüzde özgür olmak için yalvaran erkek ve değişim isteyen kadın modelleriyle karşı karşıyayız. Bu tabloyu sağlayan şey, Feminist hareketin ortaya çıkış noktasından saparak bir nevi erkekten nefret etmeye dönüşmesidir. Bununla beraber Feminizmin, kadındaki romansı yani aşık olma duygusunu yok ettiğini de söyleyebiliriz. Kadına 'erkeğe sadece cinsellik için ihtiyacın var, onun dışında kimseye bağımlı olmadan dilediğin gibi yaşayabilirsin' mesajını verdiği için nikâh karşıtı akımlar ortaya çıktı. Kadın ve erkeğin birbirleri için var olduğu gerçeği feminizmin etkisiyle maalesef unutuldu.


Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:29
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
17 Ekim 2008       Mesaj #3
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
İlahi Aşk
Aşk-ı ilahi olarak da anılır.
Ad:  aşk3.jpg
Gösterim: 975
Boyut:  17.8 KB

Dini ya da spirtüalist yönelişlerle kişinin, maddesel dünyaya ait varlıklara olan sevgisinin kaynağına dönerek ilahi olana dair hissettiği yüce bağlılık.
İlahi aşk ile kişi madde dünyasının ya da formların yerine ideaları oluşturucu kabul ettiği en yüce olana yöneldiği için nesnel bazda bir sevgi değil bilakis bütüne dair bir sevgi anlayışı içindedir. Bu yönüyle de beşeri sevginin ötesinde aşkın (transandantal) bir yapısı vardır. Buradaki yöneliş genelde bilinçli olmamakla birlikte kişinin aldığı inisiyatik eğitim onu bu aşkı aramaya itebilir.

Dinlerde İlahi Aşk Kavramı
İlahi aşkın esas kaynağı ezoterik geleneklerdeki vahdet-i vücud (varlığın bir oluşu) inanç ve düşüncesidir. Varlığın Birliği anlayışında tüm varlık alemi sadece tek olan yüce yaratıcının tecellilerinden ibaret sayıldığı için aşk kavramı bütünleşmenin, bir olma çabasının görünümü olarak kabul edilir.
Ezoterik geleneklerde İlahi olan yüce yaratıcı ile bütünleşmenin iki yolu vardır: Bilgi Yolu ve Sevgi Yolu. Bilgi yolundaki somut ve uygulamaya bağlı tüm deneyimler, sevgi yolunda nesnesiz, soyut bir hissedişe yönlendirilir.

Türk Edebiyatında İlahi Aşk
İlahi aşk, Türk Edebiyatı içerisinde özellikle tasavvuf şiirinde ve müziğinde kullanılmış temalardan birisidir; belirli bir imge olarak Mecnun'un hali özellikle musiki ve şiirsel ritüellere sahip Mevlevi tarikatının takipçilerine sunulmuş ve ondaki kozmik bütünlenme (beka) ya da varlığın birliğinde yok olma (fena) hali nesnel bir örnek olarak gösterilmiştir.
Mevlana Celaleddin Rumi, Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Veli gibi şiirler de yazan tasavvuf büyükleri aşk-ı ilahi konusunu sık sık kullanmışlardır.

İlahi Aşk" Kitap, Şiir, Muhyiddin İbn Arabi, İnsan Yayınları
Ad:  aşk.jpg
Gösterim: 2566
Boyut:  17.1 KB
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:30
tHeBruTaLiTyOfHeLL - avatarı
tHeBruTaLiTyOfHeLL
Ziyaretçi
12 Ocak 2009       Mesaj #4
tHeBruTaLiTyOfHeLL - avatarı
Ziyaretçi

Aşk, iyi geceler öpücügünü uzun tutmaktir. Beklentidir.
Aşk, delicesine flört ederken yanindakinin hiçbir sey yapmama hakkini teslim etmektir. Saygidir.
Aşk, zaaflariniz oldugunu ortaya çikarir. Kabullenmektir.
Aşk, simdi zamani degil diye beklemeyi bilmektir. Sabirdir.
Ad:  aşk4.jpg
Gösterim: 1092
Boyut:  29.0 KB

Aşk
, saçlarda baslayip topuklarda biten bir gezintidir. Kesiftir
Aşk, Seviselim demeden sevismek, yanindakinin ne istedigini bilmektir.Anlasmaktir.
Aşk, baglandigini sandiginda, karsindakine hayir deme sansini tanimaktir.Inceliktir.
Aşk, korumaktir. Sorumluluktur.
Aşk, ciddi bir tokalasmayi kikirdamaya dönüstürmektir. Mizahtir.
Aşk, durma yoksa seni öldürürüm lafini duymaktir. Şehvettir.
Aşk, evinizdeki her seyin yerinin degistirilmesini kabullenmektir. Teslimiyettir.
Aşk, sevgilinizin ne oldugunu bütün çiplakligiyla görmektir. Gerçektir.
Aşk, saatin kaç oldugunu bilip aldirmamaktir. Nesedir.
Aşk, sizi kucaklayan kollarin, gittikçe daha çok sarilmasidir.Mutluluktur.
Aşk, gecenin bir vaktinde sen uyu, benim gitmem gerek dediginizde,uyanik kalip seni biraz daha görmeyi tercih ederim cevabini almaktir. Sicakliktir.
Aşk, tanidiginizi zannettiginiz insanin yeni yanlarini kesfetmektir. Tazeliktir.
Aşk, uyandiginizda rüyanizi yaninizda bulmanizdir. Düslerin gerçek olmasidir.
Aşk, kocaman yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.

Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, pencereden disariya baktiginda kiminle oldugunu hatirlamaktir. Düsüncedir.
Aşk, rüzgarin agaçlarin arasinda dolasirken çikardigi sesi dinleyip sevgilisinin yaninda olmadigina hayiflanmaktir.Yalnizliktir.
Aşk, asla anlatilmayacak hikayelerdir.
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:30
DERF_YORK - avatarı
DERF_YORK
Kayıtlı Üye
13 Ocak 2009       Mesaj #5
DERF_YORK - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  aşk5.jpg
Gösterim: 988
Boyut:  6.8 KB
Aşk
kontrolü elinizde olmayan bir duygudur.
Hani birden hüzünlenir ağlarsınız ya bunun gibi;
Yada neşeli bir durum yaşandığında gülmenize hakim olamadığınız gibi;
Aşık olmak çok farklı anlamlarda içerir..
Örneğin Bir doğa tutkunusunuzdur, Doğaya Aşık olursunuz.
Yani Aşk neyi hissediyorsanız Odur.
Ama işin tuaf yanı:
İçerisinde aynı zamanda göz yaşınıda barındıran..
Farklılıklarda gösterebilir.
Bunlara Örnek ise;
  • Özlemek
  • Cesaretsizlik
  • Reddedilme endişesi
  • Konuşamamak vs...
Aşk,ın tam bir tanımı yoktur.
Bir çok ismide olabilir.. Anlatmak,la bitmez. Anlatmaya çalıştığınızda ise;
Ne Anlatacağınızı bilemezsiniz..

Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız ?
Eğer Sürekli Ona kavuşma ihtiyacı duyuyorsanız..
Onun yanında Mutlu oluyorsanız..
Ona üzücü bir şey olduğunda Sizde Üzülüyorsanız..
Onunla konuşurken heyecanlanıyorsanız..
Ne konuşacağınızı bilemiyorsanız..
İçiniz kıpır kıpır oluyorsa
Sürekli Onu düşünüyorsanız..
Eğer bu duygular yaşanıyorsa...Sırılsıklam Aşıksınızdır. Hayırlı uğurlu olsun

Yani Aşk bir kaç kelime ile; anlatılamaz. .
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:31
Beni Ona sorsanız, 1 ölüyüm. Bana O'nu sorsanız tüm kalemlerim...
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
10 Ekim 2009       Mesaj #6
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
AŞK DAVETSİZ BİR MİSAFİR GİBİDİR. ÇAĞIRIRSAN GELMEZ, KOVARSAN GİTMEZ!
Uzun zamandan beri üzerinde çalıştığım ve hala anlamakta zorlandığım konu :
Aşk..
Ad:  aşk6.jpg
Gösterim: 1070
Boyut:  10.1 KB


AŞK iki sessiz bir sesli harften oluşan ve yüzyılardır tanımlanmaya çalışan bir kelime. Ömrünün 3 yıl olduğuna dair duyumlarda mevcuttur.

Aşkta bencillik,mutluluk,heyecan,karmaşa,acı,mide büzüşmesi,kusma hissi vs... hisler mevcuttur

Elle tutulmaz Gözle görülmez bir şey.. bu yaşanan somut acılar,güzellikler. Tek başına aşkı tanımlamak ,onu herşeyden soyutlamak mümkün mü? Evet ancak bu güçlü iradeye bağlı !

Ben Aşkı daha çok beyin tümörüne benzetiyorum ; tedavisi mumkun olamayan bir hastalık gibi ..
Siz onu düşündükçe içinizde büyüyen ve sizi etkisi altına alan bir hastalık..

Aşk, hayatın bize hazırladığı en acı ve aynı zamanda en tatlı bir sürprizdir. Bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz..

Aşk'ta mantık yoktur..

Aşk tamamen duygulara bağlı olan bir olgudur...

Aşk elde etme arzusudur..

Aşkın zamanını ayarlanamaz. kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.

Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya calışmanız,bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir. İşte bu yüzden Aşkta mantık yoktur diyoruz.

Aşk, mayın gömülü bir tarlaya benzer.
Yanlış bir adımla,tüm hayatınızı alt üst eder!

Birgün bu davetsiz misafir kapınızı çalacak olursa, adımlarınızı dikkatlice atmanızı tavsiye ederim.!


Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:31
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ekim 2009       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  aşk7.JPG
Gösterim: 1410
Boyut:  20.4 KB
AŞK

İlişki uzmanlarına göre aşk öyle aniden oluşuveren bir duygu değil...
Aşık olan herkesin kıskanç olması da gerekmiyor! İşte sizlere gerçek
aşkın ne olduğuyla ilgili bilimsel açıklamalar!

Gerçek aşk aniden olmaz
Yıldırım aşkı diye birşey yoktur; görür görmez hissedilen aşk değil karşılıklı çekim olabilir. Pek çoğumuz bu tip yargıları kendimiz yaratıyoruz. Gerçekte görünüşü davranışları ve konuşmalarıya tam aradığımız gibi birini bulmak yalnızca çekim duymak anlamına gelir. Bu çekim aşka dönüşebilir ancak bunun için zaman şarttır.

Kıskançlık gerçek aşkın göstergesi değildir
Özellikle gençlerin sıklıkla düştüğü bir yanılgı ne kadar çok
kıskanılırsa o kadar çok aşık olunduğudur. Birbirini gerçekten seven iki insan arasında bir miktar kıskançlık olması doğaldır. Öte yandan sahiplenme duygusunun aşkla ilgisi yoktur. Uzmanlar kronik kıskançlık çeken kişilerin bilinçaltında güvensizlik duygusu yaşadıklarını ve sevilme açlığı çektiklerini söylüyor.

Hayallere dalmak sevgi değil karasevda belirtisidir
Gerçek aşk karşıdaki kişiye yönlendirilir; bütün davranışlar sevilen kişinin iyiliği ve mutluluğunu sağlamak içindir. Karasevda ise ben-merkezcidir. Kişi karşısındakini düşünmez kendi mutluluğuna veya mutsuzluğuna odaklanır. Bu durumda aşık olunan sevgili değil aşkın kendisidir.

Aşk uzaklıkla azalmaz
Bir kimseyi birlikteyken daha fazla seviyorsanız onun cazibesinden ve heyecanından etkilendiğiniz anlamına gelir. Başınızı döndürmek için yanınızda olmadığı zaman bazı şüpheler baş gösterir. Bir başka deyişle; bu suni bir aşktır.

Aşk sevilen kişinin kusurlarını görememek değildir
Aşık kişi sevdiğinin kusurlarını bilip anlamasına karşın sevmeye devam eder. Karşısındaki kişiyi kusursuz olarak görmek karasevdanın habercisidir.

Mutsuz bir ev yaşamı kişiyi yanılgıya sürükleyebilir
Evlilik danışmanları pek çok kişinin dayanılmaz bulduğu evinden ve ailesinden kaçmak için evlendiğini belirtiyor. Pek çok genç kız sevgilisini kendisini sıkıntılardan kurtaracak beyaz atlı prens olarak görüp aşık olduğunu sanıyor. Oysa tek istediği kurtulmak aşk değil.

Aşk her zaman bulutların üzerinde olmak değildir
Ayakların yere basması da gerekir. Bir evlilikteki en temel noktalardan ikisi para ve çocuklardır. Evlenmeyi düşünen genç insanlar birbirlerinin bu konulardaki görüşlerini bilmelidir. Şayet bu konular henüz gündeme gelmemişse romantizm seviyesinden aşk mertebesine geçilememiş demektir.

Aşk sıkıntı çekmek anlamına gelmez
Karşınızdaki kişiyi etkileme kaygınız bu derece yoğunsa gerçek aşktan söz etmek mümkün değildir. Gerçekte olduğunuz kimsenin sevildiğini bildiğinizde karşınızdaki kişinin varlığından huzur duyarsınız.
Kader ortakları olmakla bir aşkın kahramanları olmak arasında büyük fark vardır

Eşler ortak sıkıntıları paylaşabilir ancak bu paylaşım aşkın kendisi değildir. Genç çiftlerin bu noktayı sık sık gözden kaçırdığını
ifade eden uzmanlar evlilik kararının aşktan değil ortak acılardan kaynaklanmasının hata olduğunu vurguluyor.

Aşk iki kişi arasındaki çok özel bir bağdır
Uzmanlar bu mahremiyetin gözler önüne serilmesinin gerçek aşk olamayacağı üzerinde birleşiyor. Bu durum grup içinde prestij kazanma arzusu olarak anlaşılabilir ancak aşk değildir.
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:32
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
20 Mayıs 2011       Mesaj #8
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Aşk
Aşk ile ilgili özlü sözler bulunur. Sevgi veya aşk, tutku düzeyinde sevme olayı. Olağan sevmeden kişinin duygularını yönetememesi durumu ile ayırt edilebilir.
Ad:  aşk8.jpg
Gösterim: 1106
Boyut:  27.5 KB


Açıklama
Tutkulu olarak sevmenin en önemli belirtilerinden birisi bu sevmenin çabucak gelip geçmemesidir. Yeni bir karşı cinsi sevdiğinde eskisini kolayca unutabilme karşılığında kullanılan şıpsevdilik ile sevi arasında büyük bir fark vardır. Şıpsevdilikte gözlemlenen gelip geçicilik sevide gözlemlenemez.
Aşkı birçok bilim adamı birçok felsefeci birçok şair açıklamaya çalışmıştır. Bilim adamlarına göre aşk, kimyasal feremon alışverişidir. Schopenhour'a göre ise aşk cinsel sevgidir. Nietzsche'ye göre ise aşk cinsel haz isteğine geçirilmiş bir kılıftır. Peki aşk denen bu karmaşık duygu neden vardır? Yanıt çok kolay; insanda bulunan kalıtımsal türünü sürdürme içgüdüsüdür.

Sevgide bir direnme vardır
Sevgideki direnme aslında önünde bulunan güzel bir yiyeceği yememek için kendini tutmak gibi bir şeydir bunu geciktirmek belki mümkün olur ama mutlaka bir gün yemek yiyeceksin önemli olan bunun sende yarattığı tat hissidir.

Sevginin Fizyolojik Belirtileri
Sevginin bir başka belirtisi ise yarattığı fizyolojik değişmelerdir. Aslında bu fizyolojik değişmeler sevinin varlığı konusunda en temel göstergelerdir. Bunların farkedilmesi sevinin farkedilmesinden, tanılanmasından başka bir anlama gelmez. Nitekim İbni Sina'nın bu fizyolojik hareketleri saptayarak Horasan yöresindeki bir gencin karasevdasını tanıladığı bilinmektedir. Ünlü hekim bu tanılamadan sonra hastanın iyileşmesi için sevdiği kızla evlenmesi gerektiğini öğütlemiştir.

Aşk ve Hormonlar
Sevginin kaynağının hormonlar olduğu kanıtlanmıştır. Örneğin annenin çocuğuna duyduğu karşılıksız, sonsuz sevginin kaynağı doğum sonrası salgılanan hormonlardır. Bu hormonlar yalnız kadınlarda(ve memeli hayvanların dişilerinde) bulunur ve yalnız doğum sonrası salgılanmaya başlar. Ancak aşk olarak tanımlanan ve karşı cinse duyulan tutkulu sevgide farklı hormonlar görev yapar. "Aşk hormonu" olarak tanımlanabilen tek bir hormon henüz bulunamasa da yapılan çalışmalarda bir deneğe aşık olduğu kişi gösterilince kanında mutluluk hormonu, cinsel istek hormonu, stres hormonu ve adrenalinin arttığı tesbit edilmiştir. Aşk olgusunda birden çok hormonun rol oynadığı ve bu hormonların görsel, işitsel veya psikolojik etkilerle salgılandığı öne sürülmüştür.

Türleri
Bu sözcük bütün dillerde ortak olmak üzere bir erkeğin bir kadını, bir kadının bir erkeği tutkuyla sevmesine gönderme yapmaktadır. Ancak, gene başka dillerde olduğu gibi, Türkçede de sevi sözcüğü bilimi, tanrıyı, şiiri vb tutkuyla sevmeye de gönderme yapabilmektedir. Bu bağlamda bilim aşkı, tanrı aşkı, şiir aşkı denebilmektedir. Sözcüğün bu tür kullanımları onun zaman içinde anlam genişlemesine uğramış olduğu konusunda bir belirti olarak değerlendirilebilir.
Bu sözcük ileride belki de taşımakta zorluk çekeceği ölçüde çok anlamla yüklü olacaktır. Belki de şimdiden böylesine anlam yüklü bir duruma gelmiştir. Kavramın uzlaşılabilir bir tanımının bir türlü yapılamaması, aslında böyle bir duruma ulaşmış olma konusunda en güçlü işarettir.
Ancak insanlık ölçüsünde eski olan bu tür sözcüklerin anlamca genişlemeleri kaçınılmazdır. Sigmund Freud da sevgi sözcüğü için benzer bir sav ileri sürmektedir. O, sevginin cinsellikten şefkate dek uzanan pek çok sözcüğün işini tek başına gördüğünü söylemektedir. Bunlar arasında doğallıkla sevi sözcüğü de bulunmaktadır. Sevgi sözcüğünün tanımlanmasındaki güçlükler de buradan kaynaklanmaktadır.
Yukarıda değinilen cinslerüstü örnekleri de olabilmekle birlikte sevi denildiğinde daha çok Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, İnanna ile Tammuz, Romeo ile Juliet gibi kişilerin birbirlerine kavuşma çabaları anlatılmak istenmektedir. Bu yaklaşımın nedeni belki de halk deyişleri arasında "Kavuşamayınca aşk olur" gibi ünlü bir sözün bulunmasıdır. Ne var ki, bu yaklaşım çok hoş görünmekle birlikte doğruya yaklaşmamaktadır. Aslında kavuşamayınca sevi olmamaktadır, çünkü birbirlerini seven kişilerin geçmişlerinde bakışmayla sınırlı kalsa da en az bir kez kavuşma vardır. Bu da demektir ki, sevinin başlama anı aslında bir çeşit kavuşma anıdır. Bu kavuşmanın şu ya da bu nedenle bir ayrılığa dönüşmesi ise seviyi acılı bir duruma getirir ve onun toplumsal bir ilgi konusu olmasını sağlar. Dolayısıyla bir topluluğun bir seviyi fark edebilmesi için onun bu acılı aşamaya varması gerekir. Ancak bir noktayı belirtmek gerekir ki, topluluğun bir seviyi fark etmesini sağlayan acılı ayrılık sona erip de bakışmanın ötesindeki kavuşma yaşantısı gerçekleşince sevinin sona ermesi gerekmez (Kavuşamayınca aşk olur sözü aşkı değil, aşkın toplulukça fakedilmesini anlatan bir söz olarak değerlendirilebilir).
Bu bağlamda denebilir ki, sevinin işlevi karşıt cinsler arasındaki birlikteliği kurmak ve onu öylece varlık alanında tutup bozulmasını önlemektir. Dolayısıyla yukarıda değinilen bu işlev, birlikteliğin oluşturulması ölçüsünde sürdürülmesini de içerir. Öyleyse sevi varlığını kavuşamama borçlu olan bir tutku değildir; yalnızca kavuşmama durumunda varlığını en çok duyuran bir itici güçtür. Nitekim kavuşamamanın sonuçları dramatik olabilmektedir. Sevdiğine kavuşamamış oldukları için intihar eden kişiler bu dramatik sonuçların nerelere dek uzanabileceği konusunda her yıl bir ipucu sunmaktadır. Sevdiğine kavuşamamış olduğu için intihar eden yüzlerce kişinin varlığına işaret eden istatistikler bu konuda yadsınamaz kanıtlar sunmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:32
Candy_Girl - avatarı
Candy_Girl
Ziyaretçi
9 Ocak 2012       Mesaj #9
Candy_Girl - avatarı
Ziyaretçi
1 - ask karşılıklı sevgidir.acıyı tatlıyı paylaşmaktır.
2 - aşk kırık kalp demektir
3 - aşk paylaşmaktır.çünkü aşk paylaştıkça yüceli
Ad:  aşk9.JPG
Gösterim: 1059
Boyut:  11.7 KB
r.
4 - aşk sonsuz sevgidir. aşk birini sevip onunla olmaktır. ölümüne sevgidir.aşka saygıdır.
5 - aşk tükenmez bir kalemdir.dertleri yazmaya yarar.
6 - aşk umutsuzca beklemek hemde hiç sevmeyecekmiş gibi
7 - aşk yaşanması gereken en güzel duygu ancak içinde yalan olmadığı sürece ve aşk bir insana verilebilecek en özel değer olarak adlandırıyorum.
8 - aşk; karşılıklı yaşan bir devrimdir.
9 - erişilemeyen erişildiği zamanda bitendir
10 - karşılık yanlış anlaşılma olayıdır çünkü sevdiğimi bende yanlış anladım bunada "aşk" dediler.
11 - sevdigi insanı dünyanın en yakışıklısı zannetmesidir seven insan kusurları görmez ayrılınca da ben buna nasıl baktım der benden tavsiye kimseye baglanma
12 - sevgi insanın birbirine duyduğu güzel bir yaşamdır her insan ömründe aşık olmuştur. aşk ferman tanımaz
13 - uğrunda ölümü bile göze almaktır
14 - uğrunda ölümü bile göze almaktır
15 - "aşk karşındakinin bulunmaz hint kumaşı olduğunu sanmanla zavallı bir kişi olduğunu anlaman arasındaki zamandır"...
16 - "aşk" insanın içindeki duyguları paylaşabilmeleri için duydukları ihtiyaçtır.
17 - "aşkın şerhinde (açıklamasında) akıl, çamura batmış eşek gibidir." mevlana
18 - "bir ınsanı tanmakla baslar hersey" demis sait faik abasiyanik. sevgılı; gercektende senı tanıdıktan sonra basladı hersey,senı tanıdıktan sonra...
19 - "ikiden bir gidince bir kaldığı yalan sen gidince ,ben kalır mıyım o zaman.."
20 - ask sevene göre güzel sevipte uluşamayana göre sadece acı helede sevdigini başkasıyla görmek daha da acı
21 - ......enayiliktir...
22 - ......uzun bi yolculuk.....
23 - ...ask cok basit ama bir o kadar da karma$ık bir duygudur...
24 - ...aşk... sevdigini elde ettiginde sevgisini yitiren ama elde edemedigin zaman yakıp kavuran bir duygu bir his bir yaşam biçimidir
25 - ...ve ask atesten denizi mumdan kayikla gecmektir.
26 - ^aşk bir cıkmazdır ama icinde oldugun cıkmazdan cıkmak ıstemedıgın bır cıkmazdır
27 - << aşk anlatılmaz,yaşanır >>
28 - 1.deliliktir.çaresi yok
2.karsılık alamıyarsan delirmemek elde değil
3.ölüme çok benzer bazan ölüm getirir(ölümle kardeştirler)
4.karsılıksız aşk
29 - 10 şişe 70 lik şarap içip ayakta kalmaya çalışmaktır.
30 - 10 yıl geçmesine rağmen ona tekrar geri dönebilmektir.
31 - 1001 tane aşk vardır. herkese göre yorum değişir. ben anlayamadım aşkı...
32 - 3 duyguyu aynı anda yaşatan en güzel olaydır.heyecan,kaybetme korkusu,içimizin alev alev yanması.
33 - 3 günlük heycandır.........arkası boş yani
34 - 3günlük eğlence bileemedin 5 ama kapılıpda sürünen çok
35 - a nsızın kalbinizde volkan oluşturan, ş aşırtırkende bir okadar da haz veren k esinlikle tadılması gereken bir duygu fırtınası
36 - a ş k insanları başka diyarlara sürüklemektir tuba
37 - aşk bir futbol topuna benzer, sürdükce sürer, tekmeyi yedimmi herşey biter, aşik gözü kör olsun...
38 - aşk duyguların depresmesıdırrr...
39 - aşk herşeyi paylaşmaktır
40 - aşk tanimsiz bir duygudur
41 - aşk, aci veren hayatin ta kendisidir...
42 - aşk;yaşamın nedeni, insanın nefesi ve acı çekmenin en güzel yoludur...
43 - aşkın ne anlama qeldiğini bana 1 kişi söylesin ölene kadar kölesi olurum onun...
44 - a, ş, ve k harflerinin biraraya gelmesiyle oluşan sözcük.
45 - a-acı ş-şaşkınlık k-keder işte aşk budur.çeken bilir kardeşler
46 - abi aşkı yaşayanlar abi ( onssuzluga alışşamadan kendini yok etmesi )
47 - abi ya aşk senin bildiğin gibi değil yaaa...
48 - acabaların hep beyninde dolaşmasıdır, onu hep içinde taşımaktır. sonrada yanında sadece bu aptallıkların kalmasıdır
49 - acı çekeceğini bildiğin halde vazgeçemediğin bir duygudur.
50 - acı çekmek ve kendini kandırmaktır
51 - acı çekmekten başka birşey degildir
52 - acı çekmektir, ecel gelmeden binlarce defa ölmektir ve de kaybetmektir
53 - acı çekmektir.karşılıksız sevmek
54 - acı çekmeyene acı mutluluğu yaşamayana mutluluğu öğretir.
55 - acı hasret sevgi nefret yani yaşadığın halde ölmektirrrrr.
56 - acı ve mutluluğu aynı anda yaşamaktır..
57 - acı,mutluluk,göz yaşı ve kavuşamamaktır.
58 - acı,öfke,birzamanlar inanmadığım ama aşık olunca anladığım müthiş acı dolu bazen tatlı olan gerçektende güzel bir duygu
59 - acıdır insanın burnunun direğini sızlatan bir duygudur
60 - acıdır...dünyanın en guzel acısı...
61 - acıkınca yemek yemektir myce
62 - acıların en güzeli
63 - acının ve mutluluğun üç harflik hali
64 - acıyı,kederi,mutlulugu,umudu ve her insanın yaşadıgı,yaşaması gerektigi en büyük acı ve mutluluktur
65 - acıyla kederin tam noktasındki bağdır aynı ölüme benzer
66 - aci sekmeyi seviyorsaniz asik olursunuz!!!!!!!
67 - aci vermek
68 - açıklanması yoktur ancak yaşanır
69 - adalet mülkün temeli ask ise cennet bahcelerinden bize hediye edilmis aci-tatli insani sinirsiz sarhos eden bir seytan halinde bir melektir.
70 - adamı hasta etmektır...
71 - adini ask koydugumuz seyin ne oldugunu simdiye kadar kimse cözememis...
72 - affetmektir en buyuk hatalari, ne olursa olsun sahip cikmaktir sevdigine
73 - ağlamaktır; şarkılar söylemektir; küçük bir çocuk olup sevdiğine susamaktır;
74 - ah bir bilsem
75 - akıl dolu deliliktir!
76 - akıllı olun aşık olmayın
77 - akillini mecnun eden,onu bir mum gibi eriten,karshiligini almayinca delirten-nedir?elbette askdır.
78 - aklından bir saniye bile çıkmayandır ve devamlı acı verir ama o acıdan mutluluk duymaktır ve hep bir umutla yaşamaktır...
79 - aldıgın nefestir
80 - alışmak...ve özlemek
81 - allah tarafından insana verilmiş bir nimettir... fakat karşılıklı olunca.........
82 - allahın gazabıdır
83 - almadan verebilmek candangeçip cadaki cananı düşünebilmek
84 - almadığında gereksiz...olduğunda ise en değerliduygu
85 - anlamadığımız birşeyi nasıl tarif ederiz... püf..
86 - anlamak,anlaşılmak ve sadece yaşanmak ! sevmek,sevilmek ve sadece menfaatsizce ! düşünmek,düşünülmek ve sadece sadakatle ! sonsuza kadar yürekten inanmaktır. (( güvenebilmektir ashk ))
87 - anlamı halan bulunamadı yapılan her yorum kişinin ruh halini yansıtıyor.karşılıksız bir aşkta aşkın iğrenç yakıcı bir duygu olduğu söylenir.yani aşk yaşanmışlıklara göre değişir.
88 - anlamını bilemediğin yaşadığın duygalara anlam veremediğin sevgi yoğunluguna >aşk< denir....
89 - anlami olamyan seyler hic bir zaman tarif edilemez
90 - anlaşabildiğin birini bulduktan sonra onunla paylaştığın en güzel duygudur.evlenince herşey daha güzel oluyor.
91 - anlatamam, yasamak gerek... saygi, sevgi....
92 - anlatılması mümkün olmayan bişey desem dogru olurmu bilmem.
93 - anlatılmayacak bir duygudur
94 - anlatılmayan bir duygudur
95 - anlatılmaz yasanır ve ulasılması en zor seydır ulasan zaten dunyalıgını almıs demektır ondan mutlusu yoktur amaa kaybederse onu olum bıle unutturamaz....
96 - anlatılmaz yaşanır ama çokzor bulunur
97 - anlatmak imkansızdır.ama gene söyle söylemek gerek dünyayı kaldırmaya çalışmaktır.
98 - anlatmaya kelimeler yetmez yaşanarak öğrenilir
99 - annenizin en sevdiğiniz yemeği önünüze getirdiğinde kaşığı yemeğe daldırıp ağzınıza götürürken sevgilinizin aklınıza gelmesi, doymanız ve kaşığı yere bırakmanızdır
100 - aptallık karsındakinin senınle oynaması(akılı olun)
101 - aradığım bulamadığım,bulamıyorum,bulamayacağım, kurtulamıyorum,bırak yakamı,ben insan değilim, robotum,aşk diye birşey yok,tamam.
102 - aradığını bulmak;sağırlaşmak körleşmek ve de sakat kalmaktır.
103 - aramayacağını bilip saatlerce telefonun başında beklemektir
104 - aranıpta bulunamayan
105 - araya ayrilik girdiginde 7. kattan intihar tesebbüsü sonucu düsen,ölmeyen,can çekisen,her taraf1 kanayan bir seydir.
106 - arayıpta bulamamaktır
107 - arkadaşlar aşk ...derin bir kuyu misali tırmanmaya calışıpta cıkamadıgımız kör bir kuyudur (bence)
108 - arkadaşlar aşk diye bişey yoktur! asl olan sevginin tükenmemesidir.
109 - arkadaşlar sakın sevmeyin ona göre sevecekseniz ise ilk önce kendinizi sevin
110 - arkasından 2 damla gözyaşı dökmektir
111 - arkasından koşmak ama hiç yakalyamamaktır
112 - artık asla inanmadığım bir şey.
113 - -arzu etmektir.
114 - arzuladığınız varlıkta bulacağınız tada susamaktır. aşk kimi zaman suskunluk kimi zaman haykırıştır
115 - aschk bir cig köfte gibidir,acisi olmazsa tadi olmaz....
116 - asik nedirki aski yasayan varmi aski yasayanlarbilir aski kim yasamiski
117 - asik olan askin ne oldugunu anlar ve taninmasi zor bir olay...
118 - asik olmak cok guzeldir onu ilk gorduyunde sevmek ve deyer vermektir..... ben cok seviyorum leyla gibi
119 - ask
120 - ask en kutsaldır sevenler ayrılmazınlar hep bırlıkte olsunlar askın deyerını ılsınler..
121 - ask "onun olumu ısteyebılcegı canı" olmaktır!!
122 - ask ,ego,sperego nun kırıldıgı yer olsa gerek kı kendınle ılgılı hıc bısey hayal edeme.
123 - ask = aliskanliktir bu kelimenin icinde bile vardir aliskanlik bas harfinde ortasinda ve sonun da
124 - ask 2 insanin bir birlerine olan aglasigmaz isteyidir.
125 - ask acı keder ask dunyanın en kotu seyidir ızdıraptan baska bı sey degıldır ask...
126 - ask aci biberdir ilk tatarken aci verir sonra cok tadarsin miden alisir ve daha sonra motorun bozulur budur
127 - ask aci cekmek... hasret cekmektir....
128 - ask aci cekmekten baska birsey degildir be arkadas... ask sevdigin kisinin seni sevmedigini bildigin halde senin onu sevmen ve onsuz olamamak di...
129 - ask aci cekmektir
130 - ask aci cekmektir,sadece o anlik güzeldir,yani gelip gecicidir,hep yalan!!
131 - ask adami oldurur, ya seversin yanarsin ya sevmezsin asksiz oldugun icin yanarsin
132 - ask adamin hayatini kaydiran birseydir, ve o adam de bundan mutluluk duyar
133 - ask affedebılecek kadar üstün olmasını dılerım
134 - ask ahhh ask icimi yaktin
135 - ask aklın bıttıgı yerdır...
136 - ask alevden bır denızı mumdan bır kayıkla gecmeye benzer
137 - ask anatilmayan bir duygu.ask zor kazanilan ama capuk kaybedilen ve aci cektiren bir vırus.
138 - ask ancak yaradana olur ama tanri kuluda sevilir ve hos tutulur ornek leyla ile mecnun
139 - ask anlamını cogu kişinin tartıstıgı erisilmez bir duygudur
140 - ask anlamsis dert
141 - ask anlatılmayan sadece yasanan tek seydir
142 - ask anlatilamaz, ask yasanir! aski asik olanlar bilir! ask herkes icin farklidir! dilerim tanridan kimse asik olmadan ölmesin!!
143 - ask anlatilmasi zor bir duygudur
144 - ask anlatilmaz birsey o duyguyu yasayan bilir!!!
145 - ask anlatilmaz hissedilir, cunku; ask gercekleri gormez.
146 - ask anlatilmaz, yasiyan bilir!!!
147 - ask arda mılyonlarca km olsa bıle gelmeyecegını bılsen bıle ondan wazgecememektır senı cok ozledım oktay ılgın
148 - ask asik olmasini basaran kimse icin en buyuk mutluluktur.
149 - ask ask ahhhhhh ahhhhhh ask anlatilamaz icimi yakip yakip kemeren bir duygudur
150 - ask askdır aska ask demeyen arkadaslara tesüf ederım ask ıkıye ayrılır bunlar bır yerde tekrar bırlesırler bılmem anlata bıldımmı
151 - ask asktır aska ask demeyenin gözü kör olsun demi ? de de
152 - ask bagimli olmak, onsuz yapamamak, devamli onunla beraber olmak, onu baskalarindan sakinmaktir yani ask biraz da bir ıskencedır!!!!!!!!!
153 - ask basi gorunse dahi sonu gorunmeyen bir yolculuktur.
154 - ask bazen insanın kendisini iyi hissettigi birseydir bazende insanın ne kadar kotu bır derinlige indiren bir objedir.
155 - ask bazen insani hayata bagalyan tek güzel seydir
156 - ask bazen yasarken ölmek,bazende insani hayata baglayan en karisik ve en güzel duygudur.
157 - ask beklemektır sabretmektır sak esıtlıktır ask ınsanın anatomısını degıstıren en guzel eylemdır
158 - ask beklemeyi bilmektir......
159 - ask bence, güzel bir duygudur, insani sevindirir, yakinlik gösterir, beraberlikdir,baglanmaktir!!saygidir!!ask ayni zamanda üzen, cile cektiren, yürek yikan bir duygudur!
160 - ask benı hayata baylayan tek umut tek nedendır. ıste bu yüzden asıgım sana
161 - ask benim hic sahipolamayacagim birsey
162 - ask benim icin bir duygudur acilarini ask la unutursun ama ask bittigi an yine acilar baslar ama merak etme cok surmez, ask sana bagli olan bisey ona gore askin degerini bil...
163 - ask benim icin bir paspasdir.üzerinden gecgec dur .bende bu manayi uyandiriyorß
164 - ask benim icin imkansizdir
165 - ask bıle bıle tutsaklıktır
166 - ask bıle bıle tutsaklıktır
167 - ask bılebıle acı cekmektır gece ıle gunduz ayıran tan vaktıdır askıma
168 - ask bır cumledır kurmak ıcın ıkı can gerekır
169 - ask bır eskıyanın hayata olan ısyanıdır....!!!
170 - ask bır muz kabuguna benzer!dıkkat etmezsen ayagın degıl hayatın kayar!
171 - ask bır trafık kazası -en yakın hastane nıkah masası not
172 - ask bir aliskanliktir
173 - ask bir avuc kum icindeki bir kac parca altin gibidir kum parmaklarinizin arasindan kayip giderken dusundugunuz altinin avucunuzda kalmasidir sonucta altin avucunuzda oyle yada boyle kalir
174 - ask bir beladir ve kimseye tavsiye etmiyorum... sonunda ne alsa ayrilik var..
175 - ask bir cikardir..karsindaki kiside birsey varki' seni ona bagliyan..ama sonunda o cikar yok olunca..o ask bir kabusa donusuyor..husrana..dertlere...kederlere.. o yuzden ınanmayın aska sevgıye....
176 - ask bir deliliktir,ölümdür,aglamaktır kısacası ne yaptığını bilmemektir ama eğer doğrusunu bulduysan kelimelerin anlamsızlaştığını farketmektir!!!
177 - ask bir duygudur.ask gôzle gorûlûr.aski kalbinle hissedersin
178 - ask bir eskıyanın dunyaya ıntızarıdır
179 - ask bir fıçı bira içip kendisini 10. kattan aşşağıya attıran kolay gelip zor giden hevestir......
180 - ask bir filimdir ! her şeridi hatıra, her karesi mazidir.
181 - ask bir güldür ilk basta yapraklarını koklarsın daha sonra dikenlerini ayıklarsın(yarali)
182 - ask bir hastaliktir ancak bunun ilaciysa o asik oldugunuz kimsedir.....ask cok sevmektir delcesine....
183 - ask bir hayalettir herkes gördüğünü iddia eder ama çok az kişi onu görür
184 - ask bir hic ugruna harcadigin vakittir... ailenden, isinden, bos vaktinden calip da bos bosuna harcadigin vaktindir... taki kazigi yiyip ayrilana kadar
185 - ask bir incidir ne satın ala bılırsın ne saat bılırsın ama cok degerlıdır..
186 - ask bir insani kalbinden sevebilmek ve onu hic kaybedmek istememek dir.
187 - ask bir insanin kendisini baskasinda bulmasidir.hayati boyunca aldigi sevgiyi vermesidir
188 - ask bir insanin kisa sureligine kalbine kiraci almasidir;ask aptalliktir ayni zamanda biyolojikmen bile hesaplanmis 3 aylik bir gecici hefestir
189 - ask bir karsılık beklemeden yapılan sevgi gösterisidir
190 - ask bir kumardır kazanmakta var kaybetmekte...
191 - ask bir kumardir oynamasini bilmeli
192 - ask bir meyvadir.sevgi agacinda yetisir,saygiyla beslenir.
193 - ask bir oyundur oynamasin bilen kazanir oynamasin bilmeyen se...
194 - ask bir rüyadir.gece yatar rüyaya dalarsin.sabah kalkar yine yalniz kalirsin.salak olma körlük adami ileri götürmüyor.
195 - ask bir sevgidir onu øzler onu dusunur ve hep ondan bahsedersin
196 - ask bir sihirli dügümdür, kimi zaman kolay acilir, kimi zaman cok zor acilir yada hic acilmaz.
197 - ask bir taraftan aci cekmektir diger taraf´ta da mutluluktur
198 - ask bir tutku ve aliskanlikdir ve sevdigine kavusamamak dünyanin en büyük ask yarasidir...
199 - ask bir tutkudur, insani delirten bir duygu. ask anlatilmasi zor,ama yasamasi cok güzeldir. ask aci cektirir, özletirir, istetir... ask hic ölmemelıdır!!!
200 - ask bir umutdur beklersin gelmez ararsin bulamazsin buldugundada kayip etmek istemezsin

Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:33
pusula - avatarı
pusula
Ziyaretçi
9 Şubat 2012       Mesaj #10
pusula - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  aşk10.jpg
Gösterim: 1091
Boyut:  13.4 KB
NEDİR AŞK DENİLEN ŞEY?

  • Aşk cesaret ister, kocaman bir yürek ister.
  • Aşk hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır,
  • Aşk hayatıntekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz.

Ve elbette Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de asla yakışık olmaz

Niçin aşk?
Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir şeyse nedir bu yaşanan somut acılar,güzellikler? Tek başına aşkı tanımlamak herşeyden soyutlamak mümkün mü? Hayır ! Aşk bugünlerde bazılarına göre plastikten bile yeniden yapıldı.Dünyada yaşanan suniliğe doğru gidiş aşkın etrafını sardı.

Nedir şu aşk...?
Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşık oldum" dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir.

Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.

Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır, aşk hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı suçlamak ,yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede, yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işte odur.

Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya calışmanız,bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir. İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yurekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu...

Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir...Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savunun aşkınızı.

Biliyor musunuz, hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin içinde gerçek ve doğru olan tek guzellik AŞK.!!. Lütfen ona haksızlık etmeyelim.
Askin Türleri
Ilk ask
Ne yaparsaniz yapin, ilk askinizi unutmaniz mümkün degildir. Yillar sonra dönüp, "ben ona nasil asik olmustum acaba" diye pismanlikla karisik garip bir duygu da yasayabilirsiniz, olsun. O, size ilk aski tattirmis, en önemli yasam tecrübelerinizden birini yasatmistir. Aranizda geçenler aci bile olsa, dönüp minnetle anacaginiz biri hep var olacak. Daha ne olsun?

Yildirim ask

Var mi yok mu tartismasinin içinde degiliz. Diyelim ki var. Demek ki bazilarinin duygulari yagmur olup yagabiliyormus. Yildirim askla baslayip yillar süren beraberlikler de var üstelik. Barda oturan kadini/erkegi görüp "bu aksam nasil yataga atarim?" diye düsünenlerden bahsetmiyoruz elbette. Sözünü ettigimiz gerçek yildirim ask. Tek dikkat edilmesi gereken, sürekli yildirim aska tutulanlarin genellikle kendi yarattiklari illüzyonun pesinden kosmalari, gerçekle karsilastiklarinda da yeni bir illüzyon yaratmalaridir.

Olanaksiz ask
Bazen yolda yürürken rastlariz, bazen en yakinimizda bulunabilirler. "Bu ikisi bir araya nasil gelmis?" diye düsünürüz. Kendi basimiza geldigi de olmustur, pedini saga sola birakan bir kadin ya da televizyondaki futbol maçini seyrederken daha önce hiç duymadiginiz küfürler eden bir adam. Aman Allahim?" dersiniz. Ama olmustur bir kere. Her askin olanaksiz bir tarafi vardir gerçi, çogunlukla bunlari görmemeyi yegleriz. Ama bu olanaksiz taraflar bazen o kadar agir basar ki, askin hem kaynagi, hem iddiasi, hem motorize gücü, hem de terminatörü olurlar.

Yasak Ask
Men edilmis, engellenmis ve çogu zaman da yasadisidir. Ama asigin gözü görmez ki... Belki de aski ask yapan bu "illegal" tarafidir. Kimbilir?

Platonik Ask
Onu görmek bile sizi heyecanlandirirken, o sizin yaninizdan, geçip gider. Siz heyecandan sapir sapir titrerken, o isiyle mesgul olur. O sizin için hayatinizdaki en önemli kisiyken, siz onun için siradan birisinizdir. Hem asik hem de salak hissedersiniz kendinizi... Davranislarindan, konusmalarindan isaretler alip, umutlanir, bozulur, küsersiniz. Insanin bir kereligine bu duruma düsmesi, tecrübesizlikle yorumlanip, bagislanabilir. Ancak, bir kereden fazla basiniza geldiyse, oturup kendi hakkinizda düsünmenizde yarar..

Yıllar yılı aşk üzerine çok şey yaşandı çok şey görüldü çok şey yazıldı bunların içinde en önemlisi sizlerin kalbinizde büyütüp beslediğiniz gerçek aşktır..
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 00:33

Benzer Konular

17 Kasım 2017 / krkmz84 Kahve Molası
22 Nisan 2008 / Kral_Aslan X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat