Kuşlar (Aves)
kuş, Aves sınıfını oluşturan sıcakkanlı omurgalıların ortak adı.
Vücutlarını örten ve başka hiçbir hayvan grubunda rastlanmayan yapıdaki tüyler en ayırt edici özelliklerini oluşturur. Kuşların ön bacakları uçmaya uyarlanarak kanat biçimini, tüylerle örtülü ve dişsiz olan alt ve üst çeneleri uzayarak gaga biçimini almıştır. Kalpleri bütün memelilerde olduğu gibi dört odacıklıdır. Yumurtalarını kalkerli bir kabuk örter. Gözleri çevreyi algılamada kullandıkları en gelişmiş duyu organlarıdır. Av es sınıfını yaklaşık 8.700 yaşayan türün yanı sıra fosil kalıntılarından taranan 1.000 dolayında soyu tükemîıiş tür oluşturur. Yaşayan en küçük kuş olarak kabul edilen an kolibrisinin uzunluğu 6 cm’yi, ağırlığı ise 3 gr’yi geçmez. Yaşayan en iri kuş olan devekuşunun ise boyu 2,5 m’yi, ağırlığı 155 kg’yi bulur. Uçan kuşlar arasında en büyük kanat açıklığı 3,5 m ile albatroslara, en ağır vücut 23 kg ile bayağı kuğulara aittir. Pleyistosen Bölümde (y. 2,5 milyon - 10 bin yıl önce) yaşamış kondora benzeyen Teratornis incredibilis türünde ise kanat açıklığının 5 m’ye ulaştığı anlaşılmaktadır. Uçma yetenekleri sayesinde kuşlar tüm yeryüzüne dağılmıştır. Yeryüzünün herhangi bir yerindeki kuş türlerinin sayısı genel olarak uygun yaşama ortamlarının çeşitliliğine ve bölgenin büyüklüğüne bağlıdır.
KUŞ VE İNSAN İLİŞKİLERİ.
İnsanlar çok eski zamanlardan beri kuşlan ve yumurtalarını besin olarak kullanmış ve tarım toplumuna geçişle birlikte bazı yabanıl türleri evcilleştirmeye başlamıştır. Evcil tavuk, ördek ve kazın ataları, sırasıyla yaban tavuğu, yeşilbaş ördek ve boz kazdır. Yenidünya’da evcilleştirilen hindiyle birlikte bu kümes hayvanları hemen hemen bütün ülkelerin tarımında önemli bir yer tutar.
Kuşlar üstüne yapılan araştırmalar, biyolojinin uygulamaya yönelik olduğu kadar kuramsal birçok sorununa açıklık getirmesi bakımından büyük önem taşır. Darwin’in “Beagle” gemisiyle yaptığı sefer sırasında Galapagos ispinozu ve öbür kuş türlerini incelemesi, türlerin kökenini doğal seçmeye bağlayan görüşünü ortaya koymasında önemli bir kanıt sağladı. Evcil kümes hayvanları üstüne yapılan ilk çalışmalar genetik ve embriyoloji bilimlerinin gelişmesine yardımcı oldu. Etoloji (hayvan davranışlarını inceleyen bilim) Konrad Lorenz, Nikolaas Tinbergen ve ardıllarının büyük ölçüde kuşlara yönelik çalışmalarıyla biçimlendi. Kuşlar ayrıca göç, çevreye uyum, davranış ve fizyoloji üstüne hormonların etkisi gibi konularda inceleme altına alınan en önemli grup olmuştur.
Kuş tüyü bezeme, yalıtım ve yastık gibi eşyaların içini doldurma amacıyla kullanılılırken, birçok kuş türü süs hayvanı olarak beslenir. Ama yararlarının yanı sıra birçok kuş türü tohum, ekin ve meyvelere dadanarak önemli zararlara yol açar.
DAVRANIŞ BİÇİMLERİ.
Kuşlar büyük ölçüde içgüdülerine bağlı olarak hareket eder ve görsel uyarılara ya da sfes uyarılarına doğuştan belirlenmiş yanıtlar verirler. Feslenme ve üreme davranışlarının önemli bir bölümü değişmez kalıplardan oluşur. Kanat ve kuyruk tüyleri uçmayı, öbür tüyler ise yalıtımı sağladığından tüy bakımı yaşamsal bir önem taşır. Bu nedenle gagayla taranma, silkinme, tüyleri kabartma hareketleri iyi gelişmiştir ve düzenli olarak yinelenir. Kuyruğun bir yanını ya da kanatlardan yalnız birini açmak gibi hareketler bütün kuşlarda görülmese bile oldukça yaygındır.
Bölgeyi savunma davranışı üreme mevsimi boyunca sürer. Ötüşleri eş çekmeye, rakiplere gözdağı vermeye, yaklaşan tehlikeye karşı öbür kuşları uyarmaya ve yavruların acıktıklarını erişkinlere duyurmasına yönelik olarak kullanılan iletişim işaretidir.
Kuşlar derin oyukları, kumdaki basit bir çukuru, bir ağaç kovuğunu ya da kaya çatlağını yuva olarak kullanabildiği gibi, yerde, çalı ve ağaç üstünde, bina çatısı ya da kaya çıkıntısı gibi yerlerde ya da bir sapın ucunda asılmış özenli yuvalar yapabilirler. Yuvayı döşemekte kullandıkları malzeme dallar, yapraklar, yosun, kök parçalan, küçük taşlar ve çamurun yanı sıra at kılı, yılan derisi ya da tüy gibi hayvansal maddeleri de içerebilir. Yumurtalarını gömen iriayaklar dışında bütün kuşlar, 11-80 gün arasında değişen bir süre boyunca kuluçkaya yatarlar.
En eski kuşların böcekle beslenenler olduğu sanılmaktadır. Günümüzde de, uzun evrimleri boyunca birçok organı özelleşerek böcekle beslenmeyi sürdüren kuş türleri bulunmaktadır. Yelyutanlar, kırlangıçlar ve çobanaldatanlann çok geniş olan ağız açıklığı uçarken böceklerin yakalanmasını kolaylaştırır. Bazı ağaçkakanlar gagalarıyla oydukları ağaç kabuklarının altından böcekleri yakalarken öbürleri uzun yapışkan dilleriyle karıncalan toplarlar. Tırmaşıkkuşlan kabuk çatlaklannı özenle araştırır, ötleğenler sık otlar ve çalılar arasında böcekleri tek tek toplar. Öte yandan yırtıcı kuşların pençeleri ve kanca gagalan iri memelilerle beslenmelerini sağlamaya uyarlanmıştır. Akbabalann tüysüz başlan ve keskin gagalan leşle beslenmelerine uygundur. Balık- çıllann zıpkına benzer gagaları ve kıvrık boyunlarını yaydan boşanmışçasma ileri uzatabilmeleri çok hızlı yüzen balıkları bile yakalayabilmelerini sağlar. Yalıçapkmlan, sumrular, sümsükkuşları da balık yakalamak için suya dalar. Uzun gagalı kıyıkuşlan sığ sulan kanştıra kanştıra dolaşarak solucanlan ve öbür omurgasızlan arar. Birçok kuş türü ise tohum, meyve, balözü gibi besleyici değeri yüksek bitkisel maddelerle beslenir. Az sayıda tür ise yaprak ve tomurcuk yer. Bazı kuşlann yalnız belli bir yiyeceği seçmesine karşın öbürleri çok çeşitli besinleri tüketebilir.
ANATOMİ VE FİZYOLOJİ.
Kanatlar ve uçma biçimleri.
Kuşlar kanatlannı çırparak ve kuyruklarım genellikle dümen gibi kullanarak uçarlar. Bir kuşun kanadı hem kaldırma, hem itme kuvveti olarak işlev görür. Temel olarak kuş kanadının dip bölümü kaldırma yüzeyini, uç bölümü itme kuvvetini sağlar. Kanat çok değişik biçimlere ve konumlara girebilecek özelliktedir: Kolayca katlanarak kısalabilir ya da uzayabilir, uçta bulunan telekler birbirine yaklaşabilir ya da birbirinden ayrılabilir. Her iki yandaki kanadın tümü ya da bir bölümü birbirinden farkh yöne doğru çevrilebilir. Bütün bu düzenlemeler bir kuş kanadını uçak kanadından çok daha aerodinamik bir yapıya kavuşturduğundan kuşlann uçuşu çok daha kusursuz ve manevra yetenekleri yüksektir.
Uçabilmek, kuşların yaşamında son derece önemli bir yer tutar. Çoğu tür deri değiştirme sırasında bile tüylerini tümüyle yitirmez. Kanat ve kuyruk telekleri yavaş yavaş dökülürken yerlerini yenileri aldığından uçma yeteneği kesintisiz sürer. Ama ördekler ve kazlar, bazı yelveler ve dalgıçlar yuva yapma mevsiminden sonra bütün uçma tüylerini birden dökerler. Bu tür kuşlar tüylerin yenileri çıkana değin uçamaz ve genellikle besinlerini yürüyerek ya da yüzerek ararlar. Aynca bazı türlerin erkekleri ve dişileri ayrı zamanlarda ve biçimlerde deri değiştirir. Örneğin boynuzgagalarm önce dişileri kuyruk ve kanat teleklerini döker. Yeni tüyleri gelişene değin dişiler yuvaya çekilir ve erkekler tarafından beslenirler.
Bazı kuşlar evrim süreci içinde uçma yeteneklerini tümüyle yitirmiştir. Uçabilen ve uçamayan kuşlann temel vücut yapıları arasında görülen yakın benzerlik bu iki grup kuşun da aynı uçabilen ortak atadan türediklerini gösterir.
Devekuşu ve penguen gibi bazı türlerin körelmiş kanatları ve uçma yeteneklerini yitirmeleri değişik yaşama ortamlarına çengeller uyarlanırken sonradan ortaya çıkmıştır. Bu olayın ikincil niteliği, uçabilen çok sayıda türün yanı sıra uçamayan türleri de içeren familyalarda daha belirgin bir biçimde ortaya çıkar. Örneğin soyu tükenmiş büyük dalıcımartı Alcidae familyasının uçamayan tek üyesidir.
Kuşlarda görülen uçma biçimleri de önemli farklılıklar gösterir. Albatroslar ve öbür deniz kuşlanndan bazılan uzun ve dar kanatlıdır. Bunlar okyanusun üstünde uçarken zaman zaman kendilerini rüzgâra bırakırlar. Öte yandan, akbabalar, şahinler ve tuygunların geniş kanatlarının aralıklı uçları yükselen hava akımlarından ve dağ rüzgârlarından yararlanmalarını sağlar. Sık ve hızlı kanat çırpışlarıyla yükselen kuşlarda ise kısa ve geniş kanatlar bulunur. Ördek, güvercin ve doğan gibi aralıksız kanat hareketleriyle hızla uçan kuşların kanatlan uzunca, uçlan sivridir.
Tüyler ve öbür deri türevleri.
Tüy kuşlann en ayırt edici özelliklerinden biridir. Sürüngenlerin ve kuşların ayaklanndaki pullar ya da saçlar gibi keratin denen protein yapısındaki tüyler biçim ve işlev bakımından üç temel tipe aynlabilir: Telek, hav ve kıl tüyleri. Genel olarak bir teleğin kök ve gövde bölümlerinden oluşan ekseni, eksenin gövde bölümünden iki yana doğru ayrılan dallan, bunlann her birine bağlı yan dallan ve yan dallarda komşu yan dallara tutunan çengelleri vardır. Gövdeden aynlan bu dallı yapı bayrak adıyla tanınır. Birbirlerinden çıplak deri ya da hav tüyleriyle kaplı alanlarla aynlmış olan telekler vücudun belirli bölümlerinden ve derideki kıl keseciklerinden çıkar. Telekler kanat ve kuyruktaki uzun uçma tüyleri ile bunlann gerisindeki küçük örtü tüylerini, ayrıca vücuttaki örtü tüylerini oluşturur.
Hav tüylerinde dallanma seyrektir ve tümü de kısa eksenin ucundan çıkar. Teleklerin uçma ve örtü işlevine karşın hav tüyleri yalıtım işlevi görür. Yavru kuşların vücudunu örten ilk tüyler de genellikle hav tüyleridir.
Kıl tüyleri uzun ve ince eksenlidir. Bayrak bölümleri körelerek uçta çıkan birkaç dalla sınırlanmıştır. Bu tip tüyler örtü tüyleriyle kanşık bir biçimde bulunur. Bayrak bölümümü tümüyle yitirerek kaim kıl biçimini almış olanlar ise ağız, göz ve burunrielikleri çevresinden çıkar.
Kuşların renk özellikleri pigmentler, dokularındaki yapısal özellikler ya da her ikisinin etkisiyle biçimlenir.
Kuşların ayaklarında sürüngenlerdekine benzer pullar, parmak uçlarında tırnaklar vardır. Bazen kanat uçlarında körelmiş tırnak kalıntıları bulunur.
Gaga bir keratin katmanıyla örtülmüştür. Kivi ya da çulluk gibi gagasıyla yiyecek arayan kuşlann gaga ucunda duyu alıcı gözenekler yer alır.
Kuşlann derisinde hemen hiç salgıbezi yoktur. Tek önemli bez, tüylerin yağlanmasını sağlayan kuyruksokumundaki yağ bezidir. Bazı kuşlarda bu bezin salgısının güçlü, kötü bir kokusu vardır. Yağ bezinin çok küçük olduğu ya da hiç bulunmadığı bazı kuşlarda sürekli büyüyen ve toz halinde ufalanan, böylece tüyleri örterek koruduğu düşünülen özelleşmiş bir tüy tipi görülür.
İskelet ve kas sistemi.
Dayanıklılık ve hafiflik kuş iskeletinin en önemli iki özelliğidir. Kafatası sürüngenlerdekinden daha iri ve daha gelişmiştir. Kuşlan memelilerden ayıran bir özellik de üstçenenin kafatası sabitken hareket edebilmesidir. Ağız açılınca hem alt, hem üst çene hareket eder.
İskeletlerindeki omur sayısı 39 ile 63 arasında değişir. Her biri bir göğüs omuruna bağlı olan kaburgalarda yassı, arkaya doğru uzanan ve yalnız kuşlarda görülen bir çıkıntı vardır (kaburga mahmuzu). Göğüs kemiği, göğüs boşluğunun önünde yer alan iyi gelişmiş yassı bir oluşumdur ve öne doğru geniş bir karina çıkıntısı yapar. Göğüs kemiği ve kann uçma kaslarının başlıca tutunma bölgesidir. İnce uzun kürek kemiği iyi gelişmiş korakoyit çifti ve lades kemiği göğüs kemerini oluşturur. Kürek
kemiği korakoyit ve üstkol kemikleriyle, korakoyit kemiği ise göğüs, kürek, üstkol ve lades kemikleriyle eklemlidir.
Kanat kemikleri tüylerle birlikte uçmaya uyarlanacak biçimde değişmiştir. Başlıca değişiklikler dirsek ve bilek eklemlerinin hareketlerinin tek düzlemle sınırlanması, parmak sayısının azalması, işlevsel pençelerin ortadan kalkması, “el”deki bazı kemiklerin birbiriyle kaynaşması ve özellikle kanadın ucuna yakın olan yapıların değişerek tüylerin tutunmasına olanak sağlamasıdır. Kanat kemiklerinin içi boştur. Üstkol kemiğindeki boşluk hava keseleri sistemiyle bağlantılıdır.
Kalça kemeri üç çift kemik içerir: Böğür (ilium), oturga (ischium) ve çatı (pubis) kemikleri. Birbirleriyle kaynaşmış olan bu kemiklerin en üstünde yer alan böğür kemiği sağrı kemiğiyle kaynaşmıştır. Bu yapıların üçü de bacak kaslarının tutunmasına yarar. Bacak iskeleti, uyluk kemiği (femur), alt bacağın başlıca kemiği olan kaval-bilek kemiği (tibiotarsus), kamış kemiği (fibula), bilek-tarak kemiği (tarso- metatarsus) ile parmak kemiklerinden oluşur.
Kuşlarda ayağın temel yapısı kavramaya uyarlanacak biçimde özelleşmiştir. Baş ya da arka parmak öbür üç parmakla karşılıklı konumdadır. Parmakların bükülmesini sağlayan kasların kirişleri bilek ekleminin arkasından geçerek bilek büküldüğünde parmakların da bükülmesini sağlar.
Kuşlarda kalp kası ve iç organlardaki düz kaslar sürüngenler ve memelilerdekilere benzer. Derideki düz kaslardan bazıları tüyleri kabartırken bazıları da tüylerin yatmasını sağlar. Uçuş sırasında kanatlan iki çift güçlü kas demeti hareket ettirir.
İç organlar.
Kuşlarda dolaşım sistemi birçok yönden sürügenlerdekinden daha üstündür. Örneğin memelilerde olduğu gibi küçük ve büyük dolaşımlar birbirinden kesin olarak aynlmış, kalp dört odacıktan oluşmuştur.
Kuşlarda akciğer karada yaşayan omurgahlarınkinden farklıdır. İçinden hava geçen ve duvarlannda gaz alışverişi olan kılcal damarlar akciğer, dışındaki birçok hava kesesiyle ve iskelet kemiklerinin hava içe- reıv boşluklanyla bağlantılıdır. Soluk borusunun bronşlara aynldığı noktada yer alan ses kutusu (syrinx) ses organı işlevi görür.
Kuşlarda sindirim sistemi yüksek metabolizma etkinliğine ve uçmaya uyarlanacak biçimde özelleşmiştir. Yemek borusunun genişlemiş bölgesi (kursak) sindirimin başlamasından önce besinlerin depolanmasına yarar. Mideyi yumuşak çeperli, salgıbezleriyle kaplı önmide ile kalın duvarlı kashmi- de (taşhk) oluşturur. Ağızda diş bulunmamasının ve çene yapısının genellikle öğütücü işlev görmemesinin sakıncasını taşlık giderir.
Sürüngenler gibi kuşlarda da sindirim, boşaltım ve üreme sistemleri dışkılığa (kloak) açılır. Kuşlar yaklaşık 41°C’lik bir vücut sıcaklığını koruyan sıcakkanlı hayvanlardır. Ter bezleri bulunmadığından ısı kaybı hızlı soluk alıp vermeyle sağlanır. Evcil tavuklar dakikada 300 kez soluk alıp verebilir. Kuşlarda kalp atım hızı da oldukça değişkendir. Devekuşunda dakikada 60-70 atım görülürken, kolibrilerde bu sayı binin üstüne çıkabilir.
Erkek kuşların yumurtalıkları sürüngenlerde olduğu gibi, vücudun içindedir. Pek az grupta (kaz, ördek ve kuğunun yer aldığı Anatidae familyası, karinasız kuşlar, tina- mular) ayrı bir çiftleşme organı görülür. Genellikle bu işlevi ersuyu kanalının üreme mevsiminde genişleyen uç bölümü üstlenir. Benzer biçimde dişilerin cinsel organları da büyür ve küçülür.
EVRİM VE SINIFLANDIRMA.
Bavyera’da Üst Jura Dönemi (Jura Dönemi y. 190-136 milyon yıl önce) çökellerinde bulunan Arc- haeopteryx lithographica, bilinen en eski kuş fosilidir. İskelet yapısına bakılırsa Archaeopteryx uçmuyor, havada süzülüyordu. Kol ve bacak kemiklerindeki özellikler, bu hayvanın Triyas Döneminde (y. 225-190 milyon yıl önce) yaşamış olan Thecodontia takımından sürüngenlerden evrimleştiğini göstermektedir.
Yaşayan çoğu türü tanımlanmış olan Av es sınıfı en iyi bilinen hayvan gruplarından biridir. Ama bulunan fosillerin yetersizliği ve değişik gruplardan kuşların bulundukları ortama uygun başkalaşıma uğrayarak birbirlerine yakın özellikler kazanması olgusuyla ortaya çıkan belirsizlikler önemli tak- sonomik sorunlar yaratmaktadır. Bu nedenle bazı grupların yeri ve birbirleriyle olan ilişkisi yeni bilgilerin ışığında önemli değişikliklere uğrayabilmektedir.
Birçok sınıflandırmada yaşayan kuşlar 28 takım altında toplanmaktadır: Tinamiformes (tinamu), Rheiformes (rea), Struthioniformes (devekuşu), Casuariiformes (bak. emu, tepelidevekuşu), Apterygiformes (kivi), Podicipediformes (bak. batağan), Gaviiformes (dalgıç), Procellariiformes (albatroslar, yelkovanlar vb), Sphenisciformes (penguen), Pelecaniformes (kutanlar, sümsük-kuşları, karabataklar vb), Anseriformes (anhimalar, kazlar, ördekler, kuğular vb), Phoenicopteriformes (flamingo), Ciconiiformes (balıkçıllar, leylekler, aynaklar, kaşıkgagalar vb), Falconiformes (kartallar, şahinler, atmacalar, akbabalar vb), Galliformes (tavuklar, sülünler, bıldırcınlar, hindiler vb), Gruiformes (turnalar, yelveler, mekeler, toylar vb), Charadriiformes (yağmurcunlar, düdükçünler, martılar vb), Columbiformes (bağırtlaklar, güvercinler vb), Psittaciformes (papağan), Cuculiformes (muzcullar, guguklar vb), Strigiformes (baykuş), Caprimulgiformes (çobanaldatanlar, yağ-kuşları vb), Apodiformes (yelyutanlar, kolibriler vb), Coliiformes (farekuşu), Trogoniformes ( trogon), Coraciijormes (yalıçapkınları vb) Piciformes (ağaçkakanlar, tukanlar vb), Passeriformes (ötücükuşlar).
Sınıflandırma
- Alt sınıf Archaeornites (Sürüngen benzeri kuşlar, fosil kuşlar)
- Alt sınıf Neornithes (Günümüz kuşları, gerçek kuşlar)
- Struthioniformes, (Deve kuşları, kiviler vb.)
- Tinamiformes, (Tinamular)
- Anseriformes (Kazsılar), dünya çapında bulunur; 150 tür
- Galliformes (Tavuksular), dünya çapında, kuzey Avrasya harıç; 256 tür
- Sphenisciformes (Penguenler), güney kutbu ve güney suları ait; 16 tür
- Gaviiformes (Dalgıç kuşları), Kuzey Amerika, Avrasya; 5 tür
- Podicipediformes (Yumurta piçleri, Batağanlar), dünya çapında bulunur; 20 tür
- Procellariiformes (Tüp burunlu kuşlar, Fırtına kuşları), bütün denizlerde bulunur; 93 tür
- Pelecaniformes (Kürek ayaklılar, Pelikanlar), dünya çapında bulunur; 57 tür
- Ciconiiformes (Leyleksiler), bütün kıtalarda bulunur; 115 tür
- Falconiformes (Gündüz yırtıcıları), dünya çapında bulunur.
- Turniciformes (Üçparmaklı bıldırcınlar), Eski Dünya, 15 tür
- Gruiformes (Turnamsılar), dünya çapında bulunur; 196 tür
- Charadriiformes (Yağmur kuşları, Kıyı kuşları), dünya çapında bulunur; 305 tür
- Pterocliformes (Bağırtlaklar), Afrika, Avrupa, Asya; 16 tür
- Columbiformes (Güvercinler), dünya çapında bulunur; 300 tür
- Psittaciformes (Papağansılar), bütün tropikal bölgeler, güney ılıman bölgeler; 330 tür
- Cuculiformes (Guguksulur), dünya çapında bulunur; 151 tür
- Strigiformes (Gece yırtıcıları), dünya çapında bulunur; 134 tür
- Caprimulgiformes (Çoban Aldatanlar), dünya çapında bulunur; 96 tür
- Apodiformes (Ebabiller, Sağanlar), dünya çapında bulunur; 403 tür
- Trochiliformes (Kolibriler), orta ve kuzey Amerika, 331 tür
- Coliiformes (Fare kuşları), Sahra aşağıda Afrika; 6 tür
- Trogoniformes (Kemirgen gagalılar), Sahra aşağıda Afrika, Amerika, Asya; 35 tür
- Coraciiformes (Gökkuzgunları), dünya çapında bulunur; 192 tür
- Piciformes (Ağaçkakansılar), dünya çapında bulunur, Asya kıtasının güneydoğusundaki büyüklü küçüklü adalar harıç; 376 tür
- Passeriformes (Ötücü kuşlar), dünya çapında bulunur; yaklaşık 5200 tür
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 12 Mart 2018 03:02
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!