Arama

Kulunç ve Nedenleri

Güncelleme: 20 Ocak 2013 Gösterim: 139.158 Cevap: 3
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
8 Temmuz 2008       Mesaj #1
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Sponsorlu Bağlantılar

Kol, bacak ve gövdede sebebi tam açıklanamayan ağrılı durum. Tıp dilindeki ismi fibrositis olan kulunç, oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Genellikle boyun ve sırt ağrısı olarak karşımıza çıkar. Fakat kasın bulunduğu her yerde bulunabilir.
Romatizmal şikayetlerle gelen hastaların yüzde onbir kadarını kulunçlu hastalar oluşturur. Primer(birincil) fibrositiste, sadece ağrı vardır. Sekonder(ikincil) fibrositis ise, kronik enfeksiyonların ve bağ dokusu hastalıklarının seyri sırasında görülür. Sadece kulunç denince primer fibrositis anlaşılmaktadır.
Kulunç ağrısı, tetik nokta denen bazı bölgelerde daha fazla duyulur. Tetik noktaya basmakla ağrı artar. Hareketsizlikle de ağrı artar. Hafif egzersizle ağrı azalır, ağır egzersizle artar.
Kuluncun ağrı dıyında hiçbir tehlikesi ve zararı yoktur. Hastaların bu yönden rahat olması gerekir. Tedavide, lokal sıcak uygulaması, sinir ve kas gevşetici ilaçlar kullanılır. Kasları, hastanın bilinçli olarak gevşetmesini sağlayacak gevşeme egzersizleri, belki de tedavinin en önemli bölümünü oluşturur. Ense ve omuzları örtecek büyüklükte bir havlu sıcak suya batırılır ve yakmayacak sıcaklaktı iken omuza konur. Eller göbek üzerine konur. Vücut gevşek bırakılır. Kafa, önce mümkün olduğu kadar sağa, sola, öne, arkaya eğilir.On-onbeş defa yapıldıktan sonra bu defa başa daire çizdirilir ve bu esnada gözler açık olmalıdır. Daire hareketi her iki tarafa yapılmalıdır. Ayrıca bu seans esnasında sırt, boyun ve omuz kaslarına masaj yapılır.
Sıcak havlu birkaç defa değiştirilene kadar bu egzersizler ve masajlar tekrar edilir. Akupunktur ile yapılan uygulamalar da faydalıdır.
İstanbul Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Erdine, sırtta görülen ve halk arasında 'kulunç' diye bilinen sırt ağrılarının içine fazla kapanık, sürekli düşünen ve aşırı hassas insanlarda görüldüğünü söyledi:
"İçine çok kapanık, dertlerini biriktiren insanlarda vücut isyan eder ve kendini kasar. Bu aşırı ve uzun süreli kasmaların sonucunda vücutta 'kulunç' dediğimiz yapılar oluşur. Kulunçlar, uygun egzersiz, masaj ve tedavilerle geçer. Sırt ağrılarında asıl dikkat edilmesi gerekenlerden biri de bu ağrıların değişik hastalıkların habercisi olmalarıdır. Örneğin kanser, kalp sorunları, akciğer hastalıklarının habercisidir sırt ağrıları. İçerden kaynaklanan hastalıkların alarmı şeklinde sırt ağrıları görülebilir. Pankreas kanseri sırta vurur. Kürek kemiğinin arkasında görülür belirtisi. Sırt ağrısı kulunç diye geçiştirilmemeli ve nedenine mutlaka bakılmalı. Çünkü bulguları farklı farklıdır."

Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 12:39
Sivoy - avatarı
Sivoy
Ziyaretçi
19 Şubat 2009       Mesaj #2
Sivoy - avatarı
Ziyaretçi
Sırt Ağrıları
Vücuda destek olan sırtı önemsememek hiç doğru değil. Sırt ağrıları milyonlarca insanın ortak sorunu. Özellikle gelişmiş ülkelerde sırt sorunları önemli bir probleme dönüştü. Bunun için sırt sağlığına özen göstermeliyiz.
Sponsorlu Bağlantılar

Yapılan bir araştırmaya göre sırt ağrılarından yakınanların yüzde 35'i için sırt ağrıları kronik bir soruna dönüşüyor. İnsanların sırtları neden ağrır? Tıp uzmanları başlıca nedenleri şöyle sıralıyorlar: Kötü duruş, incinme, stres, hamilelik, yaşlılık ve aşırı kullanma.

Duruşa dikkat

Eğer düzgün durmayı ilke edinirseniz sırt ağrılarınızın azaldığını göreceksiniz. Bir süre sonra da hiçbir şikayetiniz kalmayacak. Otururken öne doğru eğilmemeye dikkat edin. Omuzlarınız öne doğru gelmesin. Sürekli olarak omuzlarınızı geri itin ve midenizi içinize çekin. Böylece vücudun ağırlığını eşit olarak çeşitli bölgelere dağıtmış olursunuz. Sakın bacak bacak üstüne atarak oturmayın. Bu alışkanlık kan dolaşımını zorlaştırır. Eğileceğiniz zaman sırtınızı öne eğmeyin. Dizlerinizi kırarak diz çökün. Böylece sırtınıza fazla yük binmesini önlersiniz. Alışverişten dönerken, yükü bir elinizde taşımayın. İki ayrı çanta ya da torbaya eşit miktarda malzeme koyun ve öyle taşıyın. Sırtınız ve omuzlarınız arasında denge kurulmasını sağlamakla, sırt ağrısı çekmekten kurtulursunuz.

Ağrılara neden olan hastalıklar

Schuermann hastalığı:

Boyun ve bele göre sırttaki omurlar daha az hareketlidir. Bu nedenle büyüme çağında kan dolaşım problemlerine ait omur düzeyindeki gelişim hastalıkları en çok sırtta görülür. Büyüme çağında kas, eklem uyumsuzluğu yaşayan çocukların sırtlarında ortaya çıkan kifoz adı verilen yuvarlılık, kamburlaşma sırt ağrısına neden olabiliyor. Hastalığın habercisi olabileceği gibi bu dönemde öne doğru eğilmelerden de kaynaklanabilir. Skolyoz, çocukluk ve genç erişkinlik dönemlerinde omurganın üç boyutta eğrilmesi sırt ağrısıyla kendini belli edebilir. Bu sırt ağrıları hareketle artan dinlenmeyle geçen özelliktedir.

Enflamatuar (İltihaplı) romatizmal hastalıklar:

Enflamatuar, gece ağrıları diye adlandırılan bu sırt ağrıları hastalığın en çok bilinen belirtisidir. Gecenin ikinci yarısında uykudan uyandırabilecek şiddette görülür. Ağrıların yanı sıra eklem şişmeleri, sabah sertliği şikayetleri ortaya çıkar. Romatizmal hastalıklarda erken tanıyla, hastalık nedeniyle ortaya çıkabilecek tahribat en aza indirilmeye çalışılır.

Osteoporoz adı verilen kemik erimesi hastalığı:

Özellikle geceleri sırtta şiddetli ağrılara neden olabiliyor. Yaşlı kadınlarda sırt ağrıları, osteoporoz nedeniyle ortaya çıkan osteoporotik yıkım adı verilen, omurların şekillerini kaybedip çökmesinden kaynaklanabilir.

Kanser:

Orta yaş üstünde (40 yaş üzerinde) omurgaya yayılmış kanser nedeniyle gece sırt ağrıları ortaya çıkabilir. Ağrıların bu yönde araştırılması gerekiyor. Hastalığın elenmesinde en kolay tanı yöntemi iki yönlü sırt grafisi çekmek.

Oransızlık problemleri:

Kilo ve boy endeksine göre göğüsleri büyük olan kadınlar sırt ağrısı çekebiliyorlar.

Kalp hastalıkları:

Kürek kemiğine vuran sırt ağrıları, kalp hastalıklarından şüphelenmesine neden olabiliyor. Safra yolları hastalıklarında sırt ağrısı ilk belirti olarak ortaya çıkabiliyor.

Zona:

Sinir uçlarında iltihaplanması sonucu ortaya çıkan hastalık hiçbir belirti vermeden sırt ağrısıyla kendini gösterebiliyor.

Psikosomatik neden:

Sırt ağrıları sadece yaşam koşulları ve strese bağlanmamalı. Her türlü hastalık irdelenmeli.

Ağrıları geçirmek için

Eğer sırtınız ağrıyorsa, yaptığınız iş ne olursa olsun o işi bırakın. Eğer sırtınızda sıcaklık da varsa, soğuk kompres uygulayın. Eğer sırtınız ağrırken aynı zamanda geriliyorsa, sıcak su torbasını sırtınızda gezdirin. Bu arada ağrı kesici bir ilaç da alabilirsiniz. Eğer iki üç gün içinde sırt ağrılarınız geçmezse bir doktora görünmelisiniz.

Uzun süre yatak istirahati yapmak, sırta destek veren kasları zayıflatabilir. Bu nedenle sadece yatarak ağrı geçirmeyi denemek yanlıştır. Bu arada yoga hareketlerinin sırt için son derece yararlı olduğunu belirtelim.

Sağlıklı bir sırt için

1 - Stres ve gerginlik, sırt kaslarının gerilmelerine neden olur. Bu nedenle haftada bir kez sırtınıza masaj yaptırın ya da yoga yapmayı öğrenin. Sırt kaslarının rahatlaması için bu önlemleri almak zorundasınız.

2 - Sırtın sağlıklı olabilmesi için doğru egzersizleri seçmek çok önemlidir. Yüzme ve yürüyüş sırt için ideal egzersizler olarak nitelendirilir, ama siz gene de bir doktora danışın.

3 - Oturduğunuz sandalye ya da koltuk, mutlaka çok rahat olmalı. Ve sırtınıza destek vermeli. Evde iş yerinde ve arabada bu hususa dikkat etmelisiniz. Yumuşak kanape ve koltukların arkalarına yastık koyarak destek almak gerekir.

4 - Yaşamımızın yaklaşık üçte birini uyuyarak geçirdiğimize göre yatağımıza da dikkat etmemiz gerekiyor. Yatağınız kalçalarınızın ve omuzlarınızın rahat edebileceği bir şekilde olmalı.

Sırt Kaslarınız İçin Yapabileceğiniz Basit Egzersizler

1. Boynunuzu Esnetin

Dik olarak oturun ve başınızı kendi etrafında döndürmeden omuzlarınıza doğru hafifçe eğin. Telefonla konuşurken ahizeyi bir sağ omuzunuza bir de sol omuzunuza koyarak bu egzersizi yapabilirsiniz.

2. Omuzlarınız İçin

Dik oturuş pozisyonunuzu bozmadan gece yatış pozisyonlarınızdan kaynaklanan sırt ağrılarınızı gidermek için omuzlarınızı önce öne sonra arkaya doğru düzenli rotasyon ile hareket ettirin.

3. Göğüs Kasları İçin

Dik oturur pozisyonunuzu bozmadan kollarınızı gergin olarak önde göğsünüze paralel şekilde birleştirin. Kollarınızın gergin olmasına özen gösterin ve elleriniz birbirine birleşik iken, başınızın üstüne doğru kol iç kasları ve gögüs kaslarınızın gerilmesini sağlayın.

4. Sırt Kaslarına Devam

Dik oturur pozisyonunuzu koruyarak Önce sağ/sol kolunuzu yana doğru açın. Elinizi bileğinizden yukarı doğru avucunuz dışa bakacak şekilde gerin ( Bu sizin alt kol iç kaslarınızı açacaktır). Pozisyonu bozmadan kolunuzu sırtınıza doğru gerin ve el bileğinizi kendi etrafında çevirin. Kolunuzu başınıza paralel kaldırın ve aynı hareketi tekrarlayın. Kütürdeyen kas seslerinizi duyacaksınız. Aynı işlemi diğer kolunuza da uygulayın.

5. Sıra Bacaklarda

Sırtınızı dik tutmaya çalışarak bacağınızı göğsünüze doğru çekin. Arka bacak kaslarınızın gerginliğini hissedene bu hareketi yapın. Pozisyonu bozmadan ayak bileğinizi kendi etrafında döndürün ve gergin durumdayken yavaşça sandalyenin yanına 2. şekildeki gibi bırakın. Diğer bacağınıza da aynı işlemi tekrarlayın.

6. Yan Bacak Kaslarınız İçin

Dik oturur pozisyonda önce sağ/sol bacağınızı dik olarak gövdenize paralel olarak uzatın. Bacağınızı gergin hale getirip ayak bileğinizden ayağınızı kendi etrafında çevirin.

Sağlık Bilgileri

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kulunç Ağrıları


Tanımı: Omuz başlarında ve hemen altında hissedilen bir ağrıdır


Nedenleri: Çalışmayan kasların hareket yeteneğinin azalması ya da tam tersi bu bölgedeki kaslara aşırı yüklenme, kötü duruş alışkanlıkları, psikolojik gerilimler, adi soğuk algınlığı ve önemli bir servikal (omur arası) rahatsızlık olabilir


Öneriler: Ağrılı bölgelerin ki bu tüm öneriler için geçerlidir, mutlaka sıcak tutulması gerekmektedir


* Bir miktar taze papatya çiçeği ince kıyıldıktan sonra bir şişenin boğazına kadar doldurulur ve üzerine ağzına kadar saf zeytinyağı eklenerek, ağzı sıkıca kapatıldıktan sonra şişe iki hafta boyunca güneş görebileceği veya sıcak bir yerde bekletilir Gerektiğinde şişe çalkalanarak, iyice süzüldükten sonra söz konusu ağrılı bölgeye masaj yapılarak yedirilir


* Kurutulmuş papatya ağrılı bölgeye sıcak bir bezin içinde konulması faydalı olur


* Papatya’nın kaynatılmasıyla elde edilen sıcak suyuna yünlü bir kumaş parçası batırılıp ağrılı bölgeye konulursa faydalı olur


* Bir adet ladin kozalağının tohumu ve papatya bir arada iyice ezilerek bulamaç haline geldikten sonra söz konusu ağrılı bölgeye sürülür


* İri bir Iahana’nın geniş yapraklan kaynatılıp, ağnlı bölge- ye sıcak bir halde konulur ve soğumasına yakın sıcak olan yenisi ile değiştirilir Ayrıca lahana kaynatıldıktan sonra kıyılarak lapa haline getirilip, sıcak bir bezin içinde ağrılı bölgeye sarılır


* Bir çay fincanı kaynar suyun içine bir çay kaşığı pelin katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde üç öğün birer çay fincanı içilir


* Bir adet sulu limon sıkılıp aynı oranda gliserin ve saf alkol ile karıştırıldıktan sonra söz konusu ağnlı bölgeye sürülür


* Tuz, sirke ve saf alkol kanştınlıp söz konusu ağnlı bölgeye masaj yapmak suretiyle sürülür


* Genişçe bir havan’ın içine 10 çift ceviz içi, birer çay kaşığı karabiber ve kâfuru birlikte, pomat haline gelene kadar iyice dövüldükten sonra, kaynar suyun vermiş olduğu buharla iyice sıcak ve nemli bir ortamın oluşacağı banyoda, söz konusu ağrılı bölgeyi sabunlu ve sıcak sulu masajla yumuşattıktan sonra elde edilen pomat sürülerek kişi sıcak ve kuru bir odaya alınır


* Bir yemek kaşığı hardal tohumu havanda dövülüp toz haline getirildikten sonra, ince kıyılmış kuru incir ile birlikte kanştınlıp söz konusu ağrılı bölgeye sürülerek üzeri sıcak bir bezle sarılır


* Saf ispirto ve un birlikte kanştınlarak biraz sulu bir hamur yapıldıktan sonra söz konusu ağnlı bölgeye sürmek suretiyle tatbik edilir


* Cam bir su şişesinin içine ve yansına kadar saf zeytinyağı konulup, ardından küçük parçalara aynlmış portakal kabuklan eklendikten sonra 2 hafta süresince güneş alabilecek bir yere bıakılıp, gerektiğinde kullanılır


* Bir litre suyun içine yeteri miktarda (su üstüne çıkmayacak şekilde) mısır püskülü katılıp kaynatıldıktan sonra elde edilen mayi masaj yapmak suretiyle kullanılır


* Havanda dövülerek toz haline getirilmiş olan iki çorba kaşığı turp tohumu ile bir su bardağı arpa unu iyice kanştınldık-tan sonra üzerine bu kanşımı lapa haline getirecek kadar su azar azar dökülüp söz konusu ağrıyan bölgeye yedirerek sürülür Bölge yünlü bir bezle sıcak tutulur


* Bir çay fincanı kaynar suyun içine bir çay kaşığı nane katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde üç öğün birer çay fincanı içilir


* 200 gram kadar kuş üzümü ve bir çorba kaşığı sedef otu bir litre su ile birlikte kaynatılır, elde edilen mavinin için temiz bir bezi batınp çıkarttıktan sonra sıkılmadan söz konusu ağrılı bölgeye sarılır


* Semizotu kaynatılıp sıcak suyuna bir havlu batınlıp söz konusu ağrılı bölgeye kompres yapılır Soğudukça sıcak olan yeni bir havluyla değiştirilir


* İyice kıyılmış bir çorba kaşığı yaban yasemini, üç çorba kaşığı havanda dövülerek toz haline getirilmiş keten tohumu ve bu karışımı lapa haline getirecek kadar eritilmiş kuyruk yağı katılıp iyice kanştınldiktan sonra elde edilen lapamsı merhem, söz konusu ağnlı bölgeye sürülür


* Acı kavun’un suyu ezilmek suretiyle çıkarıldıktan sonra söz konusu ağrılı bölgeye masaj yapılarak sürülür ve sıcak tutulur


* Bir litre süt’ün içine ince kıyılmış mine çiçeği’nin kurutulmuş dallarından, bir yemek kaşığı kadarı, birlikte bir taşım kaynatılarak, bir tatlı kaşığı havanda dövülerek toz haline getirilmiş keten tohumu eklendikten sonra iyice karıştırılıp, meydana gelen mayi bir beze sürülerek söz konusu ağrılı bölgeye bağlanır


* Bir litre suyun içine yarım yemek kaşığı rezene konulup kaynatılarak elde edilen mayi ile söz konusu ağnlı bölge masaj yapılarak ovulur


* Bir çorba kaşığı havacıva’yı lapa haline getirecek kadar kuyruk yağı eklenip ısıtıldıktan sonra söz konusu ağnlı bölgeye sürülür


* Bir miktar karanfil bir şişenin boğazına kadar doldurulur ve üzerine ağzına kadar saf zeytinyağı eklenerek, ağzı sıkıca kapatıldıktan sonra şişe iki hafta boyunca güneş görebileceği veya sıcak bir yerde bekletilir Gerektiğinde şişe çalkalanarak, iyice süzüldükten sonra söz konusu ağnlı bölgeye masaj yapılarak yedirilir


* Aynı miktarda ve ince kıyılmış karanfil, zencefil, kimyon ve çadır çiçeği’nin içine yeteri miktarda (macun kıvamına gelecek kadar) süzme bal katılarak iyice kandırıldıktan sonra sabah akşam birer tatlı kaşığı yutulursa faydalı olur


* Sürekli çilek yemek kulunç ağrılarına oldukça faydalı olur


* Bir çay fincanı kaynar suyun içine ince kıyılmış bir çay kaşığı peygamber çiçeği katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde iki kez, sabah ve akşam olmak üzere içilir


* Bir kahve fincanı bademyağı ile bir tatlı kaşığı dövülmüş sarısabır karıştırılıp, kısık ateşte hafifçe ısıtıldıktan sonra söz konusu ağrılı bölgeye masaj yapılarak yedirilir



sade - avatarı
sade
VIP hazan
20 Ocak 2013       Mesaj #4
sade - avatarı
VIP hazan
BOYUN AĞRISI VE TEDAVİSİ

Servikal omurga kafa tabanından başlayan, torakal (gö­ğüs, sırt) omurgalarda (T1) sonlanan 7 omurgadan oluş­maktadır. Bu kemik yapılar, rahat hareketi sağlamak amacı ile bağlar (ligaman) ile birbirlerine bağlanmışlardır. Bağların çevresindeki kaslar destek sağlar, harekete yar­dımcı olurlar. Boyun omurgaları kendilerinden beklenme­yecek kadar yük kaldırmakla birlikte tüm omurganın en korunmasız bölümüdür. Bu nedenle herkes belli dönemler­de boyun ağrısı çekmiştir. Birçok kişi için boyun ağrısı za­manla kendiliğinden geçen bir rahatsızlık iken, bir kısım için tıbbi tanı ve tedavi gerektiren bir süreçtir.
Boyun ağrısı ligamanlar, kaslar, bağ dokusu gibi yumuşak dokulardan kaynaklanacağı gibi, sinirlerden ve/veya ek­lemlerden de kaynaklanabilir. En sık görülen boyun ağrısı nedeni çeşitli etiyolojik faktörlere bağlı olarak ortaya çı­kan yumuşak doku hasarıdır. Daha seyrek olarak enfeksi­yon, tümörler boyun ağrısına yol açabilir. Ayrıca boyun ağ­rısı yansıyan ağrı şeklinde, yani sırtın üst bölümünün, omuzların, kolların problemlerinin yansıması olarak da gözlenebilir.
Sık olarak daha sonra detaylı olarak ele alınacak olan de- jeneratif ve enflamatuar hastalıklar (kemik ve eklemlerde­ki doğal yapının bozulması) özellikle 40 yaşından sonra boyun ağrılarının ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Ro- matoid artrit, osteoartrit, disk dejenerasyonu, dar kanal bu bozukluklar arasındadır. Bir başka önemli boyun ağrısı ne­deni boyun hasarıdır. Boyun bölgesi daha önce de söylen­diği gibi hasara en açık bölgedir. Belirli sporların uygula- nımı sırasında oluşan travmalar, düşme, araba kazaları bu tür hasarlara yol açabilmektedir. Herkes belirli dönemler­de boyun ağrısı çekebilir. Ama az kişi bu konu ile ilgili he­kime başvurur.
Bu noktada hastada, hangi konuda uzmanlaşmış doktora gideceği konusunda soru işaretleri oluşmaktadır. Boyun ağrısından yakınan hastalar fizik tedavi uzmanına, omur­ga cerrahına, ağrı tedavi uzmanına başvurabilirler. Önem­li olan bu hekimler grubunun hastayı birbirlerine danışa­rak ortak olarak ele almalarıdır. Hangi hekime başvurmuş olursa olsun hastalar hikayeleri, fizik muayeneleri ile de­taylı olarak muayene edilecekler, laboratuvar testleri, MRG (manyetik rezonans görüntüleme), BT (bilgisayarlı tomografi), miyelogram, EMG (elektromiyogram) gibi ile­ri teknikler ile inceleneceklerdir.

Boyun ağrısının tedavisi tanıya yöneliktir. Yani yukarıda sözü edilen yöntemler ile boyun ağrısının altta yatan nede­ni belirlendikten sonra bu nedene yönelik fizik tedavi yön­temleri, boyun eklemlerine injeksiyon, boyun kaslarına in- jeksiyon, cerrahi gibi yöntemler ile kimi zaman bu yöntem­lerin basitten zora doğru basamak şeklinde uygulanması ile tedavi uygulanabilir.
Boyun bölgesi (servikal bölge) latin kökenli "cervix" keli­mesinden kaynaklanmaktadır. "Cervix" kelimesi "vücu­dun dar bölgesi" anlamına gelmektedir. Boyun bölgesini oluşturan omurgalar; omurga kanalı, diğer bölgelere göre oldukça dardır. Servikal bölgede hayati organ bulunma­makla beraber vücuda dağılan sinirlerin beyin ile olan ile­tişimi bu bölgeden sağlanmaktadır. Aynı zamanda beyinin vücut ile ilişkisi de bu bölgeden sağlanmaktadır.
Servikal omurgalar başı ve boyunu dik tutmayı sağlarlar. 7 tane omurgadan, bu omurgalar arası disk, ligamanlar ve kaslardan oluşur. Bu şekilde oldukça güçlü bir hal alır. Ay­nı zamanda servikal bölge oldukça hareketli ve her yöne eğilebilir bir konumdadır. 1. omurga Atlas mitolojik ola­rak dünyayı havada tutan Atlas gibi başı ayakta tutmakta­dır. Başın dik tutulması boyunun da dik tutulmasını sağlar.
Boyun bölgesinden (boyunun ön tarafından) trakea, özofa- gus, önemli damar ve sinirler geçmektedir. Boyun ağrısı ya da boyunun herhangi bir bölgesinde ortaya çıkan ağrı eriş­kin popülasyonda oldukça sık gözlenmektedir. Bu durum, yaşın artması ile doğru orantılı olarak ta artmaktadır. Ya­pılan değerlendirmelerde her 10 kişiden bir tanesinin bo­yun ağrısı problemi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu rakam toplumun % 10'u demektir ki oldukça yüksek bir orandır.

Boyun ağrısı boynu oluşturan farklı dokulardan, bu farklı dokuların farklı problemlerinden kaynaklanabilir. Basit bir kas kasılmasından merkezi sinir sistemi hastalıklarına kadar geniş bir yelpazenin habercisi olabilir. Bazı durum­larda seyrek de olsa kalp hastalığına bağlı göğüs ağrısı, yüksek tansiyona bağlı baş ağrısı boyunda duyulabilir. Ço­cuklarda özellikle servikal bölgenin anatomik anomalileri, yapı bozuklukları boyun bölgesinde ağrı nedeni olabilir. Baş ağrısının dışında boyun ağrısına omuz-kol ağrısı, ser­semlik, baş dönmesi, ataksi, kulak çınlaması, görme bo­zuklukları, bazen bilinç kaybı eşlik eder. Bu bulgular bo­yun omurgalarının dışında beyni besleyen damarların problemlerinden kaynaklanabilir.


Kaynak: Gül KÖKNELTALU



Benzer Konular

1 Nisan 2014 / Misafir Tıp Bilimleri
13 Şubat 2012 / volture Tıp Bilimleri
18 Nisan 2014 / DILEMIN Tıp Bilimleri
28 Mart 2010 / Misafir Soru-Cevap