Arama

Unutulmaz Aşk Filmleri

Güncelleme: 11 Aralık 2020 Gösterim: 516.935 Cevap: 24
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Klasik Aşklar



Sponsorlu Bağlantılar
Casablanca (1942)
Yönetmen: Michael Curtis
Oyuncular: Grace Kelly, Humprey Bogart
Savaş zamanında Casablanca'da bir klüp işleten Rick, eski aşkı Ilsa'yla karşılaşınca hayatı altüst olur...

Dr. Zhivago (1965)
Yönetmen: David Lean
Oyuncular: Omar Sharif, Julie Christie
Doktor Zhivago evlenir ve bir aile kurar ancak mutluluğu 1. Dünya Savaşı ve Rus İhtilali ile kesintiye uğrayacaktır...

Gone With The Wind - Rüzgar Gibi Geçti (1939)
Yönetmen: Victor Fleming
Oyuncular: Clark Gable, Vivien Leigh
İç Savaş zamanında Amerika... İnatçı Scarlet O'Hara ile Rhett Butler'ın çatışmalı ilişkileri, aslında ateşli bir aşkın başlangıcıdır...

Love In The Afternoon - Öğleden Sonra Aşk (1957)
Yönetmen: Billy Wilder
Oyuncular: Gary Cooper, Audrey Hepburn
Bir müşterisinin karısıyla birlikte yakalanması için tutulan özel dedektifin kızına aşık olan bir playboyun öyküsü...

It Happened One Night - Bir Gecede Oldu (1934)
Yönetmen: Frank Capra
Oyuncular: Clark Gable, Claudette Colbert
Şımarık bir mirasyediye yardım eden gazeteci, genç kıza gerçekten aşık olunca işler karışır...


Ağlatan Aşklar



Love Story - Aşk Hikayesi (1970)
Yönetmen: Arthur Hiller
Oyuncular: Ryan O'Neal, Ali McGraw
Üniversite yıllarında tanışıp aşık olan iki genç, önce aileleriyle, sonra da amansız bir hastalıkla mücadele etmek zorunda kalırlar...

Dying Young - Genç Ölmek (1991)
Yönetmen: Joel Schumacher
Oyuncular: Julia Roberts, Campbell Scott
Kan kanseri olan Victor'la, hemşiresi Hillary'nin umutsuz aşkı...

An Affair to Remember (1957)
Yönetmen: Leo McCarey
Oyuncular: Cary Grant, Deborah Kerr
Yakışıklı çapkın Nicky Ferrante ile caz şarkıcısı Terry, Avrupa'dan New York'a giderken yolda tanışırlar ve 6 ay sonra Empire State Binası'nın çatısında buluşmak üzere sözleşirler...

Love Affair - Aşk Hikayesi (1994)
Yönetmen: Glenn Gordon Caron
Oyuncular: Warren Beatty, Annette Bening
Eski futbolcu Mike, Sydney'e giderken tanışıp aşık olduğu Terry ile 3 ay sonra New York'ta buluşmak için sözleşir. "An Affair To Remember"ın yeniden çevrimi...

An Autumn in New York - New York'ta Bir Sonbahar (2000)
Yönetmen: Joan Chen
Oyuncular: Richard Gere, Winona Ryder
Çapkın ve uslanmaz Will, genç Charlotte'a aşık olunca hayatı değişir ancak Charlotte hastadır...


Çağdaş aşk öyküleri



Moonstruck - Ay Çarpması (1987)
Yönetmen: Norman Jewison
Oyuncular: Cher, Nicolas Cage
Loretta, nişanlısının kardeşine aşık olunca işler karışır...

The Way We Were (1973)
Yönetmen: Sydney Pollock
Oyuncular: Barbara Streisand, Robert Redford
Öğrencilik yıllarında tanışan Katie ve Hubbell, çok farklı karakterlere sahip olmalarına rağmen aralarında bir elektriklenme olur. İki genç yıllar sonra tekrar karşılaşacaklardır...

Pretty Woman - Özel Bir Kadın (1990)
Yönetmen: Garry Marshall
Oyuncular: Richard Gere, Julia Roberts
Zengin bir işadamı, sokaktan aldığı bir ******ye aşık olur...

Notting Hill - Aşk Engel Tanımaz (1999)
Yönetmen: Roger Michell
Oyuncular: Julia Roberts, Hugh Grant
Dünyanın en ünlü sinema oyuncularından biri olan Anna Scott, bir kitapçıya aşık olursa ne olur?

You've Got Mail - Mesajınız Var (1998)
Yönetmen: Nora Ephron
Oyuncular: Tom Hanks, Meg Ryan
İşlerinde birbirine rakip olan Joe ile Kathleen, Internet üzerinde sanal bir aşk yaşamaktadırlar...

Sleepless in Seattle - Sevginin Bağladıkları (1993)
Yönetmen: Nora Ephron
Oyuncular: Tom Hanks, Meg Ryan
Karısını kaybeden Sam'in oğlu Jonah'ın, bir radyo programında babasına talip aramasıyla adamın şansı açılacak ve Annie ile tanışacaktır...

When Harry Met Sally - Harry ile Sally Tanışınca (1989)
Yönetmen: Rob Reiner
Oyuncular: Billy Crystal, Meg Ryan
Üniversite yıllarında arabayla New York'a yapacakları bir yolculuk birbirinden çok farklı iki insan olan Harry ile Sally'nin yıllar sürecek inişli çıkışlı arkadaşlıklarının başlangıcı olacaktır...

The Story Of Us - Bizim Hikayemiz (2000)
Yönetmen: Rob Reiner
Oyuncular: Bruce Willis, Michelle Pfeiffer
15 yıllık evlilikten sonra bir beraberlik neye dönüşür?

Endless Love - Sonsuz Aşk (1981)
Yönetmen: Franco Zeffirelli
Oyuncular: Brooke Shields, Martin Hewitt
İki genç birbirlerine aşık olurlar ancak kızın ailesini onları ayırmaya kararlıdır.

Dolls - Bebekler (2002)
Yönetmen: Takeshi Kitano
Oyuncular: Miho Kanno, Hidetoshi Nishijima
Aşkına ulaşmak için herşeyini feda etmeye razı olan aşıkların hikayeleri.

Italian For Beginners
Yeni Başlayanlar için İtalyanca (2000)Yönetmen: Lone Scherfig
Oyuncular: Anders W. Berthelsen, Ann Eleonara Jorgensen, Anette Stovelbaek
Birbirleriyle yan yana ama yapayalnız yaşayan altı karakter, hayatlarında varlığını unuttukları aşkı yeni öğrenecekleri İtalyanca'nın kelimeleri ile telaffuz edeceklerdir.


Yasak Aşklar

From Here to Eternity - İnsanlar Yaşadıkça (1953)
Yönetmen: Fred Zinnemann
Oyuncular: Burt Lancester, Deborah Kerr
2.Dünya Savaşı sırasında Çavuş Milton ile Kaptan Prewitt'in karısı Karen arasında bir aşk doğar...

Anna Karenina (1948)
Yönetmen: Julien Duvivier
Oyuncular: Vivien Leigh, Ralph Richardson
Anna Karenina evlidir ve bir çocuğu vardır. Ancak Vronsky'ye aşık olunca düzeni bozulacaktır...

Bridges of Madison County - Yasak İlişki (1996)
Yönetmen: Clint Eastwood
Oyuncular: Clint Eastwood, Meryl Streep
Fotoğrafçı Robert Kinkaid, köprülerin fotoğraflarını çekmek üzere gittiği Madison County'de Francesca ile tanışır ve 4 günlük bir aşk yaşarlar. Ancak Francesca evlidir...

Brief Encounter (1946)
Yönetmen: David Lean
Oyuncular: Celia Johnson, Trevor Howard
Evkadını olan Laura, bir tren istasyonunda doktor Alec'le tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Ancak her ikisi de evlidir...

Titanic (1997)
Yönetmen: James Cameron
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Kate Winslet
Titanic, Jake ile Rose'un aşklarının doğduğu gemidir...

The English Patient - İngiliz Hasta (1998)
Yönetmen: Anthony Mingella
Oyuncular: Ralph Fiennes, Kristin Scott Thomas
2. Dünya Savaşı sırasında Sahara Çölü'nü geçerken düşen uçakta ağır yaralanan Almacy, yaşadığı aşkı hatırlar...

The End of the Affair - Zor Tercih (1999)
Yönetmen: Neil Jordan
Oyuncular: Ralph Fiennes, Julianne Moore
Yağmurlu bir Londra gecesinde yazar Bendrix, 2 yıl önce kendisini terkeden sevgilisi Sarah'nın kocasıyla tanışacaktır...

The Age of Innocence - Masumiyet Yaşı (1993)
Yönetmen: Martin Scorsese
Oyuncular: Michelle Pfeiffer, Daniel Day Lewis
19. yüzyılın New York'unda May ile evlenmek üzere olan Archer, nişanlısının kuzeni Kontes Olenska'ya gönlünü kaptırır...

Maurice (1987)
Yönetmen: James Ivory
Oyuncular: Hugh Grant, James Wilby
E. M. Forster'ın ancak ölümünden sonra yayınlanabilen eşcinsel aşk romanından uyarlanan filmde Maurice'le Clive'ın imkansız aşkları anlatılır.


Olanaksız Aşklar

Ghost - Hayalet (1990)
Yönetmen: Jerry Zucker
Oyuncular: Demi Moore, Patrick Swayze
Sam'in hayaleti, eşi Molly'yi tehlikelerden kurtarıp ve ilahi adaletin yerini bulmasını sağlamadan dünyadan ayrılmayacaktır...

What Dreams may Come - Aşkın Gücü (1998)
Yönetmen: Vincent Ward
Oyuncular: Robin Williams, Annabella Sciorra
İki çocuklarının ölümünden sonra Dr. Chris Nelson'ın da ölmesi, eşi Annie'nin delirip ölmek istemesine sebep olacaktır. Chris ise cennetten onu kurtarmak için uğraşı verir...

City of Angels - Melekler Şehri (1998)
Yönetmen: Brad Silberling
Oyuncular: Meg Ryan, Nicolas Cage
Bir melek olan Seth, kardiolog Maggie'ye aşık olur...

A Short Film about Love - Aşk Üzerine Kısa Bir Film (1987)
Yönetmen: Kryzstof Kieslowski
Oyuncular: Grazyna Szapolowska, Olaf Linde Lubaszenko
Postanede çalışan Tomek, karşı apartmanda oturan kendinden yaşça büyük Magda'ya aşık olur...

West Side Story - Batı Yakasının Hikayesi (1961)
Yönetmen: Robert Wise
Oyuncular: Natalie Wood, Richard Beymer
Jetler çetesinin eski lideri Tony ile düşman çetenin liderinin kardeşi aşık olurlar...

Romeo & Juliet (1996)
Yönetmen: Baz Luhrmann
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Claire Danes
İki düşman ailenin çocukları Romeo ve Juliet birbirlerine aşık olurlar ancak önlerinde çok fazla engel vardır.
Son düzenleyen perlina; 28 Nisan 2017 11:45
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
21 Temmuz 2006       Mesaj #2
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

Savaşmadan aşk olmuyor!



Sponsorlu Bağlantılar
Temelde oldukça karmaşık bir duygusal yoğunluk olan aşkın tanımlanmasında ve somut yaşam içerisindeki yaşantılanma biçiminde, sanatın sunduğu yüceltilmiş, ulaşılmaz, ideal ve bir anlamda auratik formun belirleyici bir etmen olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla aşkın tasvirinin, Sapho' nun şiirlerinden bu yana, insanlık tarihinin gelişimiyle birlikte değişime uğrayan ve bu nedenle farklı tahayyül biçimleri sunan sanatın yapısal formuyla birlikte değiştiğini düşünebiliriz.

Sanat türleri içerisinde günümüzün en kitlesel olanı ve dolayısıyla aşk gibi duygu figürlerinin ve somut davranış kalıplarının tanımlanmasında olduğu kadar biçimlenmesinde ve dönüşmesinde belirgin bir unsur teşkil eden sinemada, sanatın diğer türlerinde olduğu gibi, aşkın temsilinin yeri yadsınamaz.

Hatta " unutulmayanlar " diye tabir edilen, hafızalardan silinmeyen ve her daim yeniden izlenebilen klasiklere bir göz attığımızda, aşkın önemli bir yer teşkil ettiğini görebiliriz. Bu doğrultuda, aşkı ön plana çıkaran, ya da bir fon olarak kullanan filmlerin, aşkı ele alış tarzlarının, gişedeki başarıyı belirleyen en önemli faktör olduğunu söyleyebiliriz.

Bu duruma en iyi örnek de, tüm zamanların gişede en çok iş yapan filmi " Rüzgar Gibi Geçti " ( Gone With the Wind ) olsa gerek. Yönetmenliğini Victor Fleming'in üstlendiği filmin senaryosu, Margaret Mitchell' in aynı adlı bestseller romanından uyarlandı. 1939 yapımı film, Amerikan İç Savaşı' nı arka fonda kullanarak, dünya sinemasının iki unutulmaz idolü olan Clark Gable ve Vivien Leigh' in canlandırdıkları, Scarlett O'Hara ve Rhett Butler arasındaki aşkı oldukça etkileyici bir anlatımla gümüş perdeye yansıtarak, bir anlamda, insanlık tarihinde aşkın ölümsüz bir sembolü haline geldi.

En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu ( Vivien Leigh ) ve En İyi Senaryo başta olmak üzere tam sekiz dalda Oscar kazanan film, ailesinin şımarık, kendini beğenmiş ve aynı zamanda bütün erkekleri peşinden koşturacak kadar güzel kızı olan Scarlett O'Hara' nın, mutlu bir hayat sürüdüğü Tara' daki yaşamının, 1860' lı yılların başında Güney Amerika' da patlak veren, hükümet ile köleciliğe karşı çıkan devrimci güçler arasındaki savaş ile birlikte alt üst olmasını ve bu sırada tanıştığı bencil ve savaş karşıtı olan Rhett Butler ile yaşadığı zorlu aşkı konu alıyor.

O'Hara ile Butler arasındaki aşkın önemi, aşkın insanın karakterini ve yaşama bakışını yerle bir eden, en az yaşanan gerçek savaşlar kadar çetrefil, yıkıcı ve aynı zamanda yeni bir hayatın hazırlayıcısı olan bir " iç " savaş olduğunun vurgulanmasıydı. Nitekim, kendilerinden başka kimseyi düşünmeyen bu iki aşık, filmin sonunda çok farklı karakterlere bürünüyorlar.

Tüm zamanların en başarılı filmleri arasında, aşk temasını işleyen bir diğer film ise, kendisinden sonra yapılan pek çok müzikal filme esin kaynağı olan " Batı Yakası Hikayesi " ( West Side Story ). 1950'li yıllarda New York' un batı yakasında geçen film, nefret-aşk ikilemi içerisinde savrulan duyguların müzik ve dans aracılığıyla dışa vurulduğu bir atmosfer sunuyor.

Birbirine düşman iki sokak çetesi arasındaki savaşta aşklarını ayakta tutmaya çalışan Tony ile Maria' nın hikayesini eksene oturtan " Batı Yakasının Hikayesi ", " Rüzgar Gibi Geçti "de olduğu gibi, savaş ve nefret ile aşk arasındaki ilişkiyi irdeleyerek, aşkın, nefrete rağmen var olmaya devam edeceğini ve dolayısıyla, aşkın yaşama istencini ayakta tutan en büyük insani itki olduğunu vurguluyor.

Ölümsüz aşklardan söz açılmışken, sinema tarihinin unutulmaz filmlerinden biri olan " Casablanca "dan söz etmemek olmaz. Aslında " Tekrar Çal, Sam! " ( Play It Again Sam ) sözü bile insanda pek çok şeyi bir anda canlandırmaya yetiyor. Başrollerinde Humphrey Bogard ve Ingrid Bergman' ın yer aldığı " Casablanca ", 2. Dünya Savaşı' nın ilk zamanlarında Almanlara karşı mücadele eden Çek direniş örgütünün lideri Victor Lazlow' un, Alman konsantrasyon kampından kaçarak Casablanca' ya firar etmesiyle başlıyor.

Son düzenleyen perlina; 29 Nisan 2017 10:12
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
15 Eylül 2006       Mesaj #3
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
TITANIC

TITANIC20 20Soundtrack20 20Front
Son düzenleyen perlina; 29 Nisan 2017 10:13
MARLON - avatarı
MARLON
Ziyaretçi
16 Ekim 2006       Mesaj #4
MARLON - avatarı
Ziyaretçi
askucgeni p
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2007       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

İngiliz Hasta - The English Patient



Anthony Minghella'nın yönettiği unutulmaz aşk filmlerinden "İngiliz Hasta", 1996 yapımı bir dram. Senaryosunu da Minghella'nın yazdığı Altın Küre ve Oscar ödüllü filmde Ralph Fiennes, Juliette Binoche, Kristin Scott Thomas, Willem Dafoe ve Naveen Andrews rol alıyor.

Michael Ondaatje'nin Kont Laszlo Almasy'nin hayatının iki dönemini anlatanetkileyici romanından uyarlanan film, Almasy'nin savaşın başlarında arkadaşının karısıyla olan ateşli ilişkisini, Nazi yanlısı yaklaşımları, savaşın yaralarını konu ediyor. "İngiliz hasta"nın Fransız-Kanadalı hemşirenin gözetiminde bir İtalyan Manastırı'nda geçirdiği günler, unutmak istediği karmaşık geçmişini yavaş yavaş hatırlamasını sağlıyor.



Son düzenleyen perlina; 29 Nisan 2017 10:14
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
21 Haziran 2008       Mesaj #6
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi

Becoming Jane - (Aşkın Kitabı)


Jane Austen dünyayı kendi sözleriyle şekillendirir, nükte ve zeka. Fakat hayatı tamamen tutku ve romantizmin etkisi altındadır. Jane'in ailesi, kızlarının zengin birisiyle evlenmesini isterken, o hep gerçek aşkın peşindedir. Ve aşk kısa zamanda onu bulur: Genç hukuk öğrencisi Tom Lefroy.
Jane'in ağabeyi Henry'nin arkadaşı olan Tom, Londra'dan Hampshire'ı ziyarete gelmiştir. Akıllı, yakışıklı ve fakirdir. Eğitimsiz taşra halkını küçümseyen bir tavrı vardır. Fakat bu genç hovarda, Jane'in yeteneğinde ve özgür ruhunda, beklediğinden fazlasıyla karşılaşır.
Son düzenleyen perlina; 29 Nisan 2017 10:15
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
21 Haziran 2008       Mesaj #7
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi

Lake House (Göl Evi)


Hayatında bir değişiklik yapma vaktinin geldiğini hisseden Dr. Kate Forster stajını tamamladığı yerel İllinois hastanesinden ayrılarak hasta trafiğinin yoğun olduğu Chicago'da bir hastanede çalışmayı kabul eder. Geride bırakmaktan üzüntü duyduğu tek şey kiralamış olduğu güzel evdir. Sığınağı olarak gördüğü bu ferah ve şık tasarımlı evin geniş pencerelerinden karşıdaki sakin göl görünmektedir. Kendini gerçek anlamda kendi gibi hissettiği tek yer burasıdır.
2006 yılının kış aylarıdır. Kate şehre doğru yola çıkmadan önce evin bir sonraki sakini için posta kutusuna bir not bırakır. Bu notta kendisine gelen mektuplar için yeni adresini bırakır ve kapının üzerindeki gizemli pati izlerinin kendisi taşınırken de orada olduğunu açıklar.

Ama evin yeni kiracısı Alex Wyler geldiğinde, çok farklı bir tabloyla karşılaşır. Yetenekli ama hayal kırıklığına uğramış bir mimar olan Alex yakınlardaki bir inşaatta çalışmaktadır. Genç adam evi fazlasıyla ihmal edilmiş bulur: Tozlu, kirli evin bahçesinde yabani otlar bürümüştür ve hiçbir yerde pati izinden eser yoktur.

Evin Alex için özel bir anlamı vardır: Bu yapı, mesleki başarısı uğruna ailesini feda eden ünlü mimar babası tarafından Alex'in mutlu günlerinde inşa ettirilmiştir... Alex şimdi burada bir huzur hisseder ve evi orijinal güzelliğine kavuşturmak için uğraşmaya karar verir. Kate'in notunu günlerce görmezden gelen Alex, bir gün havanın yıprattığı çitleri boyarken başıboş bir köpeğin yaş boyalara bastıktan sonra evin girişine doğru ilerlediğini ve Kate'in tam söylediği yerde pati izleri bıraktığını görür.

Şaşkına dönen Alex, Kate'e mektup yazarak evde kendisinden önce kimsenin oturmadığını, ve genç kadının köpeğin pati izlerini nereden bildiğini merak ettiğini söyler. Oradan bir hafta önce ayrılmış olan Kate ise Alex’in kendisine şaka yaptığını düşünür ve ona hemen bir cevap yazar: Sadece meraktan soruyorum; orada tarih ne?

14 Nisan 2004.
Hayır, der Kate, Bugün 16 Nisan 2006.
Aynı gün, ama iki yıl sonrası.
Böyle bir şey olabilir mi?

Kate ve Alex göl evinin posta kutusu aracılığıyla yazışmayı sürdürürken, inanılmaz ve imkansız bir şekilde iki ayrı yılda yaşadıklarını görürler ve her ikisi de hayatta geçmiş pişmanlıklarıyla mücadele ettikleri ve yeni bir başlangıç yapmaya çalıştıkları bir noktada oldukları fark ederler. Aralarında böylesine sıradışı bir bağ oluşan genç kadın ve erkek, haftalar geçtikçe kendilerini birbirlerine daha çok açarlar, sırlarını, tereddütlerini ve hayallerini paylaşırlar ta ki birbirlerine aşık olduklarını fark edene dek.

Aralarındaki mesafeyi nihayet aşmaya ve olağanüstü durumlarının ardındaki gizemi çözmeye karar veren Alex ve Kate, bir buluşma ayarlayarak kadere meydan okurlar. Ama bir araya gelmeye çalışırken, birbirlerini sonsuza dek kaybetme riskiyle de karşı karşıya olabilirler.
Son düzenleyen perlina; 29 Nisan 2017 10:16
MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
14 Temmuz 2008       Mesaj #8
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Selvi Boylum Al Yazmalım, Atıf Yılmaz tarafından yönetilen, başrollerinde Kadir İnanır ve Türkan Şoray'ın oynadığı, 1977 tarihli film. Türk sinemasının başyapıtlarından biri olarak sayılmaktadır.

Kamyon şoförü İlyas, İstanbul'dan Asya'nın kaldığı köye gelir. Birbirlerine aşık olup evlenirler. Çocuklarının adını Samet koyarlar. İlyas, kamyoncu olduğu için sık sık yollara çıkar ve Asya, Samet'le yalnız kalır. Bir gün yine yola çıkan İlyas, eve dönmez.ve asyayı sekreter ile aldatır asya bunu pencerede görür ve ilyastan kaçar İşleri bozulan İlyas Asya’nın karşısına öyle çıkmak istemez ve bunalıma girerek Asya’yı terk eder. Asya, bu acıya dayanamaz ve oğluyla birlikte yollara düşer. Yolda Cemşit adında bir adamla karşılaşırlar. Cemşit onlara kol kanat gerer. Birlikte yaşamaya başlarlar. Bir gün İlyas karşılarına çıkar. Asya şimdi büyük aşkı ve kendisine zor gününde kucak açan Cemşit arasında bir tercih yapmak zorunda kalır.

s1


SEVGİ NEYDİ?SEVGİ EMEKTİ...
Son düzenleyen perlina; 29 Nisan 2017 10:22
RuffRyders - avatarı
RuffRyders
Kayıtlı Üye
21 Temmuz 2008       Mesaj #9
RuffRyders - avatarı
Kayıtlı Üye

Kasımda Aşk Başkadır / Sweet November


Nelson Moss (KEANU REEVES) ve Sara Deever (CHARLIZE THERON) Motorlu Araçlar Bölümü'nde geçirdikleri sıkıntılı bir saatten başka ortak hiçbir yönleri yoktur. Sara, erkeklerin iyi yönlerini ortaya çıkaran çekici bir karakterdir. Nelson, sadece kar-zarar hesaplarıyla ilgilenen, işten başka birşey düşünmeyen biridir.. Sara ile tanışıncaya kadar.

Birbirlerinden etkilenirler, fakat tam olarak bağlanmaya hazır olmadıklarından, pek de alışagelmiş ilişkilere benzemeyen bir birlikteliğe başlarlar. Sonunda kendi yollarına gidecekleri bir aylık bir deneme. Beklenti yok. Baskı yok. Bağ yok.

İkisinin de hesaba katmadıkları nokta ise, aşık olmaktır.

Son düzenleyen perlina; 29 Nisan 2017 10:24 Sebep: Aynı konu
RoSSoRoSe - avatarı
RoSSoRoSe
Ziyaretçi
21 Temmuz 2008       Mesaj #10
RoSSoRoSe - avatarı
Ziyaretçi
casablanca

Benzer Konular

16 Kasım 2019 / ener Sanat
3 Nisan 2013 / c0lin Hayali Karakterler
23 Mart 2016 / KiTiaRa Forum Oyunları
23 Ocak 2021 / karakartall Soru-Cevap
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat