Arama

Sağlık Sektöründe Yeni Teknolojiler, Gelişmeler ve Son Haberler - Sayfa 32

Güncelleme: 28 Kasım 2016 Gösterim: 230.918 Cevap: 327
SaglikON2 - avatarı
SaglikON2
Ziyaretçi
12 Mayıs 2014       Mesaj #311
SaglikON2 - avatarı
Ziyaretçi
Kireçlenme ve Ağrıdan 10 Günde Kurtulmak Mümkün mü? (video) | SAĞLIK & YAŞAM DERGİSİ

Sponsorlu Bağlantılar
Osteoartrit ya da kireçlenme olarak bilinen hastalık 65 yaş üstü, hayatı aktif yaşamak isteyenlerin korkulu rüyasıdır. Oturup kalkarken dizlerden gelen çıtır çıtır ses, eğilip doğrulurken belin tutulması, sabah ağrılarla uyanmak yaşlılığın değil bu hastalığın işaretidir. Amerika, Kanada’da yapılan bilimsel araştırmalar doğal yumurta zarının proteinden zengin olup kireçlenme tedavisinde10 gün içinde ağrı ve tutukluğu gidermeye yardımcı olduğunu ortaya koydu.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci

Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı
SaglikON2 - avatarı
SaglikON2
Ziyaretçi
21 Mayıs 2014       Mesaj #312
SaglikON2 - avatarı
Ziyaretçi
array ile mukemmel nesil olusturulabilir mi

Sponsorlu Bağlantılar

Array uygulaması; insanda var olan 24 kromozomunun en küçük yapı birimi olan moleküler düzeyde incelenmesidir. Sağlıklı DNA ile araştırılan embriyonun karşılaştırılmasındaki amaç; bebeğin sağlıklı dünyaya gelmesi ve gelecek nesillerin sağlıklı olmasıdır. Sınırlı sayıda kromozom inceleyebilen eski yöntemlere göre birçok yönde üstünlük taşıyan Array uygulaması ‘bilim dünyasında mükemmel insan yaratılabilir mi’ sorusunu tekrar gündeme taşıdı.

Dr. Gülay Özgön

Tıbbi Genetik Uzmanı
Özelikle 35 yaş üstü anne adaylarında ve nedeni bilinmeyen kısırlık vakalarında başvurulan bir yöntem olan Array uygulamasında amaç; sağlıklı embriyonun anneye transfer edilip sağlıklı bebeğin dünyaya gelmesine yardımcı olmaktır. Ancak Array uygulaması ile anne karnındaki bebekte tüm hastalıkları taramak yine bilim dünyasında mükemmel insan yaratma endişesini gündeme taşıdı.
Array uygulamasında genomun karşılaştırması fazla veya eksik olan kromozomların bulunmasına olanak sağlar. Embriyonun kromozomal yapısı hakkında bilgi verir. Yapısı bozuk embriyo tespite dildiğinde anneye transfer gerçekleşmez. Bu da düşük olayını azaltır. Birey olarak genetik hastalık taşıyıcılığı söz konusu olduğunda hastalığın hangi kalıtımla çocuğa geçme ihtimali olduğu tespit edilir. Çekinik karakter ise ve eş de bu geni taşıyorsa çocuğun hasta olma ihtimali yüzde 25′dir. Baskın bir gen söz konusu olduğunda ise çocuğa geçme olasılığı yüzde 50′dir. Çünkü gen kopya sayısı iki tanedir. Bu kopyalardan bir tanesi baskın şekilde hastaysa çocuk her koşulda yüzde 50 ihtimalle hasta olacak anlamına gelir.
ARRAY ile bütün hastalıklar tespit edilebilir mi?
Farklı amaçlarla kullanılan ARRAY uygulamaları vardır. Kimisi tüm genomu tarar ve tüm hastalıklar tespit edilebilir. Anne karnındaki bebekte bütün hastalıkları taramak yine mükemmel insan yaratma endişesi veya doğru tanıyı koyuyor muyuz açısından düşündürücüdür.

ARRAY yöntemi güvenilir mi?
ARRAY yüzde 90- 95′lerde güvenilir olmasına rağmen doğrulama gerektiren bir yöntemdir. ARRAY teknoloji ilerledikçe de uygulanan teknolojiyi başka bir teknolojiyle doğrulamanız gerekiyor.Aynı anda kromozomlar üzerindeki birçok bölgenin incelenmesini sağlayan Array uygulamasında analiz sürecinin bilgisayar programları sayesinde otomatik şekilde yapılması sonucu kromozomlarla ilgili veriler 12-24 saat gibi kısa sürelerde alınır. Bu sayede sonuçlar embriyoların dondurulmasına gerek kalmadan transfer gününden önce elde edilmektedir.
Son düzenleyen ahmetseydi; 30 Mayıs 2014 12:56 Sebep: Yönlendirmeler kaldırıldı
SaglikON2 - avatarı
SaglikON2
Ziyaretçi
4 Temmuz 2014       Mesaj #313
SaglikON2 - avatarı
Ziyaretçi
ABD’de tıbbi destekle meydana gelen hamileliklerin sayısı son yirmi yılda dört kat arttı. Yaygın söylenti, yanıltıcı haber ve yanlış yönlendiren istatistikler anne baba adayları için bir engel haline geldi. Bunu önlemek için ABD’de değişik kurum ve kuruluşların yaptığı araştırmalarda fertilite kliniklerinin anne-baba adaylarına söyleyemeyeceği 10 konu yayınlandı.
Op. Dr. Halit Fırat Erden
Tüp Bebek, Üreme İmmünolojisi ve Cerrahisi Uzmanı
Modern kadın hayatını planlarken eğitim ve kariyere öncelik verdiği için geç [nne[olmaya başladı. Amerika’da ilk çocuğunu 40-44 yaşları arasında doğuran kadın sayısı, 1985 yılından 2012 yılına kadar dört kattan fazla artarak 109 bin 579 gibi bir sayıya ulaştı. Uzmanlar 40’lı yaşlarda hamile kalan şöhretlerin,[oğurganlığın[ellili yaşlara kadar devam ettiği konusunda genel bir yanılgıya yol açtığını belirtiyor. Oysa kadınların en doğurgan oldukları dönem 20’li yaşlardır. Söylenti, yanıltıcı haber ve yanlış yönlendiren istatistiklerin anne baba adaylarına engel olmasını önlemek için Amerika’da değişik kurum ve kuruluşların yaptığı[fertilite [onulu araştırmaların sonuçları bir araya getirildi. Kliniklerinin anne-baba adaylarına söyleyemeyeceği 10 konu belirlendi.
1. Biyolojik yapınızı değiştiremeyiz.
Birçok kadın için kariyer basamaklarını tırmandığı 30’lu yaşlarda doğurganlıkta hafif bir düşüş başlar, bu düşüş 37 yaş civarında hızlanır ve 40 yaş sonrasında doğurganlık keskin bir şekilde azalır. Bu değiştirilemez bir gerçektir. Tabii ki tüm fertilite sorunları yaşa bağlı değildir. Genç yaştaki kadınlarda, hamile kalmalarını zorlaştıran polikistik over sendromu veya hormonal bozukluk gibi tıbbi sorunlar görülebilir. Ayrıca, infertilite genellikle kadınlara ait bir sorun olarak düşünülmesine rağmen yüzde 40 kadar vakada sorun erkekten kaynaklanır.
2. Doğru ilacı kullanmıyor, doğru doktora gitmiyor olabilirsiniz.
ABD’li çiftlerin yaklaşık yüzde 10’u hamile kalma sorunu yaşıyor. 35 ile 40 yaş arasındaki kadınların 6 ay denedikten sonra bir uzmana başvurması gerekirken, 40 yaş üzerindekiler bir uzmana gitmek için 3 aydan fazla beklememelidir. Yapılan araştırmalarda çoğu kadının uzmana başvurmak için uzun süre beklediği saptandı. Bazen jinekologlar tedavi kapsamında fertilite ilaçları ile zamanı daha da geciktirir. Reprodüktif endokrinoloji uzmanları tüp bebek gibi doğrudan amaca yönelik işlemler uygularken, jinekologlar yumurtlamanın uyarılmasına ve yumurtaların olgunlaşmasına yardımcı olan fertilite ilaçları kullanır. Oysa kadınların 6 aydan fazla fertilite ilaçları kullanmamaları gerekir. Araştırmalar kadınların ilaç tedavisine çok daha uzun süreler devam ettiğini gösteriyor. Fertilite tedavileri söz konusu olduğunda, zaman en önemli faktördür. Aylar geçtikçe hamile kalma şansı azalır. Açıklanamayan infertilite sorunu olan 38 ile 42 yaş arasındaki kadınlarda diğer tedavileri denemek yerine zaman kaybetmeden IVF tedavisine başlamak en kısa zamanda bebek sahibi olma şansı sunulmalıdır.
3. Çok para harcayacaksınız.
ABD’de bir tüp bebek tedavisinin ortalama maliyeti 12 bin 400 dolardır. Ancak bu toplam maliyet değildir. IVF deneme aşamasına gelene kadar yapılan diğer tedavilerdeki harcamalar 2.500 dolar arasındadır. Amerika’da bazı eyaletlerin infertilite tedavilerini belirli bir seviyede sigorta kapsamında olmasını şart koşmasına rağmen en iyi koşullarda dahi sigorta yeterli olmaz. Sağlıklı bir bebek paha biçilemez bir armağan olmasına rağmen doktorlar maliyet konusunda açık ve dürüst olmalıdır.
4. Geri ödeme garantimiz büyük bir avantaj değil.
Amerika’da çok sayıda fertilite kliniği 20 bin 000 dolar sabit bir ücret karşılığında hastalarına IVF siklusundan oluşan “risk paylaşımlı” programlar sunmaktadır. Tüm sikluslar başarısız olursa, hastalar ödedikleri paranın tamamını geri alır. Burada asıl hedef; IVF tedavisinin tamamen sigorta kapsamına girmesi ve risk paylaşımının geçmişte kalmasıdır.
5. Tüm sağlık risklerini en iyi şekilde idare edemeyebiliriz.
Fertilite tedavilerindeki bazı sağlık riskleri doktorlar tarafından iyi bilinir. 2010 yılında IVF ile doğan bebeklerin neredeyse yarısında çoğul gebelik riski bulunmaktadır. İkizlerde erken doğum ve serebral palsi, düşük doğum ağırlığı ve hatta ölü doğum gibi ilişkili durumlar dahil olmak üzere daha fazla komplikasyon riski vardır. Anne için ise çoğul gebeliğin getirdiği riskler arasında yüksek tansiyon, postpartum kanama, uzun süreli yatak istirahati ve diyabet bulunmaktadır.
6. Yaşadığınız yer tedavinizde belirleyici rol oynar.
Amerika’da bazı eyaletlerde birtakım infertilite tedavilerinin belirli sağlık planlarının kapsamında olması zorunludur. Eyaletler arasındaki farklar yalnızca sigorta kapsamı ile bitmiyor.
7. Destek alın.
Hamile kalmak için yapay yöntemler denerken yaşanan stres korkunçtur. Birçok çift için bu gerçek bir krizdir ve uzman desteğinin alınması gerekebilir.
8. ‘Başarı oranlarımızı’ anlamada iyi şanslar.
Amerika’da Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin asiste reprodüktif teknoloji sunan fertilite kliniklerinin başarı oranları ile ilgili bir yıllık rapor yayınlamasını zorunlu kılmaktadır. Ancak bu raporda yer alan bilgiler genellikle klinik dildedir ve sunulan çok sayıdaki veri birçok kadının cevabını duymak istediği şu basit soruların cevaplarını içermez: Hamile kalma olasılığım nedir ve kaç siklus gerekecek? Birçok kadın IVF tedavisinin çoğunlukla başarılı olacağı izlenimine sahiptir—sonuçta bu son derece gelişmiş bir teknolojidir. Ancak, 35 yaşın altındaki kadınlarda bile yüzde 50’den az tedavi başarılı olur.
9. Belki de tedaviyi sonlandırmanın zamanı geldi.
Fiziksel, duygusal ve maddi açıdan külfetli olan fertilite tedavisini sonlandırmak çoğu zaman hastanın kararıdır. Bazı klinikler de çiftlere devam etmenin potansiyel risklerini anlatarak yardımcı olmak yerine, onlara farklı hizmetler sunarak tedaviyi sürdürmek ister. Bir hastaya yaşayabileceği olumsuzlukları gerçekçi bir şekilde anlatmak doktorun “en büyük becerisi ve sorumluluğudur.” Güvene dayalı bir doktor-hasta ilişkisi, her deneme sonrasında hastanın duygusal gücünün değerlendirilmesi gerekir. Tedaviye devam etme konusundaki ısrar, doktorların hastalarının çocuk sahibi olma hayallerini gerçekleştirmek için duyduğu gerçek ve samimi bir arzudan kaynaklanır. Bazen, tüm olumsuzluklara rağmen son deneme başarılı olur.
10. Doğurganlığınızı korumak mı istiyorsunuz?
Kanser tedavileri gibi doğurganlıklarını etkileyebilen sağlık sorunları yaşayan kadınlar uzun süredir yumurtalarını dondurma çözümüne güvenmektedir. Yumurta dondurma teknolojisi yumurtanın dondurulup daha sonra IVF tedavisinde kullanılmak üzere çözdürüldüğünde canlı kalma şansını artıran flaş bir yöntem ile son birkaç yılda büyük ölçüde gelişti. Bu iyi haber. Kötü haber yumurtaları gençleştiremezsiniz. Yaşa bağlı olarak yumurta kalitesindeki azalma nedeniyle, 30’lu yaşların sonlarında veya 40’lı yaşların başlarında yumurtalarını donduran kadınlar daha genç yaşlarda yumurtalarını donduran kadınlara göre daha az sayıda yaşayabilir embriyo sahibi olacaktır. Yumurta ve sperm kalitesi yaş ilerledikçe düşerek anomali riskini artırır. Örneğin, annenin ilerleyen yaşı Down sendromu riski ve babanın ilerleyen yaşı otizm riski ile doğrudan bağlantılı olduğu bilinmektedir. Daha ileri yaşlardaki kadınlarda düşük yapma olasılığı daha fazladır.
Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 21:27 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Temmuz 2014       Mesaj #314
Avatarı yok
Yasaklı
3D Yazıcılarda Basılmış Organlara Kan Damarları Eklemenin Yolu Bulundu!

3D yazıcıdan organ üretmek parlak bir fikir gibi görünse de iç organ üretmenin önündeki en büyük engel, organ içinde karmaşık bir ağ oluşturan kan damarlarının oluşturulmasıydı. Bu damarlar olmadan üretilen iç organın çalışması elbette mümkün değil. Sydney Üniversitesi, Harvard, Stanford ve MIT’den bilim insanlarının oluşturduğu araştırma grubu kan damarlarını oluşturmanın bir yolunu buldular. Araştırma ekibi gelişmiş bir biyoyazıcı kullanarak küçük, birbirine bağlı telcikler üretti. Sonra bunları insan endotel hücreleriyle ve ışık altında sertleşen protein yapılı bir maddeyle sardılar. Ardından telcikleri çıkardılar ve kılcal damarlardan bir ağ oluştu.

Ekibin lideri ve Sydney Üniversitesi’nde araştırmacı olan Dr. Luiz Bertassoni şöyle dedi: “Dokuların küçük parçalarını laboratuvarda oluşturmak bir süredir yapabildiğimiz şey olmasına karşın, fonksiyonel kan kılcallarına sahip üç boyutlu dokular üretmek bu alanda yeni bir dönem açacaktır.” Bu konuda kendisine katılmak işten değil.

Kaynak: engadget (02 Temmuz 2014)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Temmuz 2014       Mesaj #315
Avatarı yok
Yasaklı
Yapay Pankreasta Umut Veren Gelişme!

Üzerinde iki yıldır çalışılan ve şeker hastalarının tedavisinde devrim niteliği taşıyan diyabet hastalarına yönelik 'yapay pankreas' projesi ilk kez somutlaşarak yeni bir ivme kazandı. Verilen bilgiye göre, Fransa Strasbourg'da Avrupa Diyabet Araştırmaları Merkezi'nde tanıtılan cihaz, hastanın psikolojik durumunu belli kriterlerle ölçüyor ve aynı zamanda hastanın insülin ihtiyacını otomatik olarak karşılıyor.

Kaynak: Ntvmsnbc (15 Temmuz 2014,13:15)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Eylül 2014       Mesaj #316
Avatarı yok
Yasaklı
Parkinson Hastalarına Özel Kaşık

'Lift Labs' isimli teknoloji şirketi Parkinson hastaları için titreme giderme özelliğine sahip bir kaşık üretti.Parkinson hastaları için üretilen titreme giderici kaşık, Google tarafından satın alındı.Hastaların el titremesini yüzde 70 oranında giderebildiği iddia edilen akıllı kaşık, fotoğraf makinalarında kullanılan titreme giderici özelliğe benzer bir teknoloji kullanıyor. İngiltere’de 180 sterlin fiyatla satılacak olan akıllı kaşığın üreticisi Lift Labs, ürünü şimdiden ABD merkezli teknoloji devi Google'a sattı. Google’ın kurucularından Sergey Brin, sağlık odaklı teknolojiye duyduğu ilgiyle biliniyor. Son zamanlarda sağlık sektörüne yaptığı yatırımlarla dikkat çeken Google’ın satın aldığı bu cihazın ilgi görüp görmeyeceği ise, merakla bekleniyor.

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (16 Eylül 2014, 12:52)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
4 Aralık 2014       Mesaj #317
Avatarı yok
Yasaklı
Dünyanın İlk Damar Görüntüleme Teknolojisi Geliştirildi

Avustralyalı bir kan bağış servisi, kan bağışı sırasında vericinin damarlarını ona hiç zarar vermeden görüntüleyen bir teknolojiyi kullanarak dünya çapında bir ilke imza attı.Damar görüntüleme cihazları kızılötesi ışınları kullanarak yüzeye yakın damarların bir yansımasını deri üzerinde oluşturabilen taşınabilir cihazlar. Servis çalışanları bu yöntemin kan bağışı sırasında oluşan anksiyeteyi giderdiğini, vericinin konforunu sağladığını ve vericiyi tekrar kan vermeye teşvik ettiğini düşünüyorlar. Yöntemi deneyenlerden biri olan Dr. Dan Waller kan merkezi ekibinin çıplak gözle görülmeyen damarların bulunmasında yöntemin çok yararlı olduğunu söylüyor. Genç vericilerin kan bağışına ilgisini canlı tutmak istediklerini ifade eden Waller, bu teknolojinin buna yardımcı olduğundan da bahsediyor. Çalışmanın sonuçları Philadelphia’ daki konferansta sunulacak.

Bu teknoloji nasıl çalışıyor? Herhangi bir kimsede kullanılabiliyor mu?

Damar görüntüleme teknolojisi kızılötesi ışığa yakın dalga boyunu kullanarak damarların görüntüsünün deri üzerine yansıtılmasını sağlıyor. Toplardamarlar deoksijenize hemoglobin molekülü açısından oldukça zenginler ve bu teknoloji de bu molekülün ışığın bu dalga boyunu büyük oranda absorbe etmesini kullanarak görüntü üretiyor.

Bazı insanların damarlarının zor bulunmasının tıbbi bir nedeni var mı yoksa bu sadece kötü şans mı?

Bu bölgede insanlar arasında çok büyük çeşitlilik gösteren bir anatomi mevcut. Kan damarlarının bulunmasını zorlaştıran birçok etken ve hastalık var tabi ki ancak kan bağışçılarında bu genellikle damarların anatomisi, yani şans ile ilgili.

Genç vericileri işin içine katma ve ömür boyu bağışçılar haline getirmek için bir çalışma yapılıyor mu?

Servis için genç vericiler devamlı kan kaynağı olarak çok önemliler. Bu teknolojinin kan verme sürecini iyileştirdiği ve tekrarlayan bağışlar yapmak için onları motive ettiği gözlenmiş.

Eğer bu deneysel çalışma başarılı olursa sonraki adım nedir? Bu teknolojiyi tüm dünyadaki kan merkezlerinde ne kadar süre sonra görebileceğiz? Ve maliyet olarak etkin bir yöntem mi?

Bu çalışma yöntemin geleceği hakkında karar vermemiz için çok yardımcı olacak. Bu kararı vermede yöntemin güvenliliği, etkili olup olmaması, vericilerin geri dönüşleri ve yöntemin maliyeti gibi birçok faktör de rol oynuyor.

Bu harika teknoloji gerçekten güvenli mi?

Bu soru ilgili araştırmanın planlanmasına neden olan en önemli sorulardan birisi. Işık kaynağı doğrudan gözlere doğrultulmamalı ve üreticinin tavsiyesine göre göz kırpma refleksinin hasar gördüğü insanlarda kullanılırken dikkatli olunmalı. Diğer klinik ve hastane çalışmalarında yöntemin güvenilirliği kanıtlanmış durumda.

Kaynak: Donateblood (23 Ekim 2014)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Aralık 2014       Mesaj #318
Avatarı yok
Yasaklı
Laboratuvarda Kan Üretildi

Laboratuvarda kan üretmek için yıllardır araştırmalar yapan ekipler, çalışmalarının başarıya ulaştığını duyurdu. Konuyla ilgili yapılan açıklamaya göre, araştırma neticesinde kök hücreden kan elde edildi. Bu şekilde üretilen kanın uzun vadede hastanelerde kullanıma girebileceği düşünülüyor.

'Wellcome Trust' tarafından finanse edilen çalışmayı gerçekleştiren ekip adına açıklama yapan Glasgow Üniversitesi çalışanı Joanne Mountford, söz konusu kanın hücrelerden elde edildiği için doğal yapısını kaybetmediğinin altını çizdi.İnsanlardan alınan kanın içinde bulunan hücrelerin hepsinin genç olmadığını ve kanda 120 günlük eski hücrelerin de bulunduğunu belirten Joanne Mountford, “Genç olmayan hücrelerin insanlara büyük bir faydası yok. Bizim laboratuvarda ürettiğimiz kanın ise tamamı genç hücrelerden oluşuyor” ifadelerini kullandı.

Bilim çevrelerinde heyecan uyandıran çalışma kapsamında şu an için insana yetecek kadar kan üretilemiyor. Bir ünite kanın içinde 10 trilyon hücre bulunuyor ve mevcut sistemde tek seferde 10 milyar hücreye sahip kan üretilebiliyor.Söz konusu hücrelerin kanserli olanlardan ayırt edilip edilemeyeceği de bilim çevrelerinde şimdiden tartışma konusu olmuş durumda. Laboratuvarda üretilen kanın üzerinde yapılacak deneylerde sorun çıkmaması durumunda insanlı deneylere 2016 veya 2017'de başlanacak.

Kaynak: Ntvmsnbc (10 Aralık 2014, 15:27)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Ocak 2015       Mesaj #319
Avatarı yok
Yasaklı
Antibiyotik Araştırmalarında Devrim

Bilim adamları, bakterilerde direnci önleyen yeni bir antibiyotik buldu. Teixobactin adlı antibiyotiğin ilaçlara dirençli birçok enfeksiyon ve hastalığın tedavisinde etkili olabileceği düşünülüyor.Northeastern Üniversitesi’nde gerçekleştirilen araştırmada geliştirilen "Teixobactin" adlı antibiyotik ilaçlara dirençli birçok bakteriyi öldürüyor.Dünyada her yıl 700 bin kişi, amtibiyotiğe dirençli bakteriler nedeniyle yaşamını yitiriyor.Geliştirilen antibiyotik, mikropların hücre duvarları örmesini engelleyerek ilaçlara karşı direnç geliştirmelerini önlüyor.

ABD’li araştırmacılar, laboratuvar ortamında geliştirilemeyen ve toprakta bulunan bakteriler üzerinde yoğunlaşarak bu antibiyotiği geliştirdi. Farelerde yapılan denemelerde Teixobactin'in ölümcül olan akciğer ve kan enfeksiyonlarının tedavisinde etkili olduğu belirlendi. Teixobactin'in antibiyotik araştırmaları için devrim niteliğinde olduğu belirtiliyor. Neredeyse 1987 yıllından beri hiçbir antibiyotik geliştirilemiyordu.


Kaynak: Ntvmsnbc (08 Ocak 2015)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Ocak 2015       Mesaj #320
Avatarı yok
Yasaklı
Kansere “Nakavt Yumruğu"

Özel bir X-Ray cihazıyla kanser hücresine radyasyon verilerek yapılan "Nakavt yumruğu" radyoterapi süresini kısaltıyor. Yöntemi geliştiren Avustralyalı uzmanlara göre bu "yumruğun" başarı oranı %90.Avustralya'da Melbourne Peter MacCallum Kanser Merkezi’ndeki doktorlar tarafından geliştirilen "Nakavt yumruğu” adlı yöntemle radyasyon terapisinin süresinin kısaldığı ve etkin tedavi imkanı oluşturulduğu açıklandı.

Çalışmaya katılanlardan Radyolog Shankar Siva, “Bu yöntemi operasyon yapma zorluğu olan kanser vakalarında kullanıyoruz. Milimetrelere varan hassaslıkta bir tümör tedavisi oluyor. Böylece civardaki sağlıklı hücrelere olabilecek en az zararı vermiş oluyoruz. Ayrıca, başarı oranı yüzde 90 ve acısız bir operasyon” dedi. "Nakavt yumruğu" yönteminde, yüksek enerjili özel bir X-Ray makinesinde, kanser hücresinin yeri tespit edilerek radyasyon tümöre yoğunlaştırılıyor. Genelde 6 haftalık periyotta her hafta 5 saatlik seanslar halinde yapılan radyoterapinin yeni yöntemle 10 dakikada tamamlandığı ifade ediliyor.

Yeni yöntemle tedavi edilen ilk kanser hastası Harold Sciberras ise 80 yaşında. Akciğer kanseri hastası olan Sciberras, yüksek enerjili özel bir X-Ray makinesinde tedavi gördü. Harold, bir ay sonra tekrar hastaneye gidecek. Uzmanlar, Sciberras'ın vücudundaki tümörün 4 ay içinde kaybolacağını ileri sürüyor.

Daha Ulaşılması Zor Bölgelerde Kullanılıyor

"Nakavt yumruğu" yönteminde, çok hassas bir lazer ışınıyla genellikle küçük ve ulaşılması zor bölgelerde bulunan kanser hücreleri hedef alınıyor. Yöntemle özellikle karaciğer ve omurga gibi yerlerde bulunan ikincil derecedeki tümörler tedavi ediliyor.

Kaynak: CHA (22 Ocak 2015)

Benzer Konular

4 Aralık 2016 / gokhan404 Akademik
12 Ekim 2014 / Misafir Sanat
2 Şubat 2016 / byseus Sosyal Ağlar
27 Ekim 2015 / _EKSELANS_ Sosyal Ağlar
12 Haziran 2015 / _EKSELANS_ Arşive Kaldırılan Konular