Arama

Sağlık Sektöründe Yeni Teknolojiler, Gelişmeler ve Son Haberler - Sayfa 30

Güncelleme: 28 Kasım 2016 Gösterim: 237.401 Cevap: 327
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Kasım 2012       Mesaj #291
Avatarı yok
Yasaklı
Alzheimer'a Yatkınlık Geni Bulundu

Sponsorlu Bağlantılar
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Emre, İstanbul Tıp Fakültesi nörologlarının da içinde bulunduğu bir ekip tarafından Alzheimer hastalığı için yeni bir yatkınlık geni keşfettiklerini söyledi.

Bu keşfi uluslararası bir başarı olarak nitelendiren Prof. Emre, “Genin ilk fark edilişi Türkiye'de oldu. TREM2 denen ve hastalık ya da hasarlanmaya karşı vücudun bağışıklık sistemi cevabını düzenleyen bu gende ortaya çıkan bazı nadir değişiklikler (mutasyonlar) Alzheimer riskini en az 4 kat arttırıyor. Bu genetik değişiklik bugüne kadar bilinen en güçlü Alzheimer yatkınlık geninden sonra ikinci en güçlü yatkınlık genini oluşturuyor. Nadir bir genetik mutasyon olmasına karşın vücudun bağışıklık sisteminin hastalığın oluşmasındaki rolüne işaret ettiği için bu buluş önemli'' değerlendirmesini yaptı.

Yeni Tedavi Yöntemleri İçin Önemli

Gen değişiminin ilk kez bir Türk ailede incelendiğini kaydeden Murat Emre, çalışmalarını bu çerçevede yoğunlaştırdıklarını anlattı ve şöyle devam etti: 'Ekibin saptadığı bu genetik değişiklik, bazı bunama hastalarında Londra Üniversitesi Nöroloji Enstitüsü'nden Dr. Rita Guerreiro ve Prof.Dr. John Hardy tarafından keşfedilmiş. Bir sonraki aşamada diğer araştırma bölümlerinin de katılmasıyla 25 binden fazla kişinin genlerinin incelenmesiyle bu genetik değişikliğin Alzheimer hastalığı için yatkınlık oluşturduğu tesbit edildi. Hastalığın oluşum sürecinin anlaşılması ve bu sürece yönelik yeni tedavilerin geliştirilmesi çabaları açısından buluş, uzmanlar tarafından önemli sayılıyor.''


Kaynak : Ntvmsnbc - Ajanslar (14 Kasım 2012,13:08)

Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:01
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Aralık 2012       Mesaj #292
Avatarı yok
Yasaklı
Mucize Köpük Hayat Kurtaracak

Sponsorlu Bağlantılar
Bilim insanları, yaralanmalarda meydana gelebilecek iç kanamayı azaltabilmek amacıyla özel bir köpük geliştirdi. İki ayrı sıvıdan oluşan ve vücuda enjekte edildiğinde birleşerek yayılan mucize ürünün geliştirilmesi için Pentagon 15.5 milyon dolar kaynak sağladı.Hawaii'nin Kauai kentinde düzenlenen Amerika Travma Cerrahisi Derneği'nin yıllık toplantısında sunulan araştırmaya göre, köpük iki sıvıdan oluşuyor.Bu sıvılar, vücuda enjekte edildiğinde birleşip yayılıyor ve yaranın çevresini kaplayarak iç kanamayı kontrol altına alıyor.

Karın ve göğüs bölgesindeki iç kanamaların durdurulması için hastane dışında herhangi bir yöntem bulunmadığına işaret eden bilim adamları, poliüretan polimer köpüğün iç kanamayı en az bir saat boyunca kontrol altına alabildiğini, böylece yaralıların hastaneye yetiştirilip, kurtarılması şansını yükselttiğini belirtti.Ameliyat sırasında vücuttan kolayca çıkarılabilen köpük, karaciğer yaralanmalarından 3 saat sonra bile yaşama oranını yüzde 8'den yüzde 72'ye yükseltiyor ve kan kaybını önemli oranda azaltıyor.Poliüretan köpükler, halihazırda buzdolaplarının metal ve plastik kısımlarında ısı yalıtımı için kullanılıyor.



Kaynak : AA / BBC (14 Aralık 2012,01:27)

Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
10 Ocak 2013       Mesaj #293
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Körlüğe Karşı Yeni Umut

Tamamen kör fareler, ışığa duyarlı hücrelerin gözlerine nakledilmesi sayesinde görme yetisine kavuştu.

İngiltere 'deki Oxford Üniversitesi'nden bilimadamları, retinasında ışığa duyarlı fotoreseptör hücrelerinin bulunmadığı fareler üzerinde araştırma yaptı.

Araştırmacılar, gündüz ve gece ayrımı yapamayan bu farelerin gözüne daha sonra retinanın yapıtaşlarına dönüşecek ''öncü'' hücreler enjekte etti. İki hafta sonra retina oluştu.

PNAS dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atanlardan Profesör Robert MacLaren bunun, tamamen kör farelere hücre naklederek ışığa duyarlı tabakanın yeniden oluşturulabildiğinin ilk kanıtı olduğunu vurguladı.

İNSANLARA UYGULANMASINA ZAMAN VAR
Daha önce retinası kısmen zarar görmüş farelere yapılan araştırmalarda da benzer sonuçlar alındığını hatırlatan MacLaren, bu araştırmanın bilgisayar ekranını onarmaktan çok, piksellerin tek tek onarılmasına benzediğine dikkati çekti.

İnsanlarda bu tedavinin uygulanmasının ise zaman alacağı belirtildi.
Geçen yıl, Londra Üniversitesi'ne bağlı Göz Hekimliği Enstitüsü'nden bilimadamları genç ve sağlıklı bir fareden aldıkları hücreleri, gece körlüğü olan bir farenin retinalarına doğrudan enjekte etmiş, 4-6 hafta sonra her altı hücreden birinin beyne görüntü iletmeye başladığını belirlemişti.
Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Ocak 2013       Mesaj #294
Avatarı yok
Yasaklı
'Yüksek Tansiyonun Sorumlusu Beyinde'

Bilim insanları, yüksek tansiyona neden olan yeni bir suçlu tesbit etti. Araştırmalar, sigara, aşırı kilo, stres gibi faktörlerin yanı sıra, yeni keşfedilen sinir hücrelerin yüksek tansiyonu tetikleyebileceğini gösterdi.Tıp dünyasında en çok rastlanılan rahatsızlıklardan biri olan yüksek tansiyonun sorumlusu beynimizde olabilir. İsveçli bilim insanları, fare beyni üzerinde yaptıkları araştırmada, kan basıncını ve diğer kardiyovasküler fonksiyonları etkileyen sinir hücreleri kümesi keşfetti.

LiveScience'ın verdiği bilgiye göre, farelerin beyninde daha önceden fark edilmeyen sinir hücresi kümesinin, hipertansiyon ve diğer kalp rahatsızlıklarının izini sürmekte yeni bir ipucu oluşturabileceği ifade edildi.Clinical Investigation dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, ‘parvalbuminergic’ nöronların sınıfına giren yeni keşfedilen hücreler, fare beyninin hipotalamus bölgesinde yer alıyor. Hipotalamus, susama, vücut sıcaklığı ve kan basıncı gibi bilinç dışı fonksiyonları kontrol ediyor.İsveç’in Karolinska Enstitüsü’nde moleküler biyolog olan Jens Mittag’ın başını çektiği ekip, tiroid hormonu reseptöründe mutasyon olan fareler üzerinde çalıştı. Hayvanların sahip olduğu eksiklik, kalplerinin sıcaklık değişimi gibi stres uyarıcısı olan etkenlere normal tepki göstermesini engelledi.


İnsanlarda İşe Yarayabilir Mi?

Tiroid hormonu bozukluklarının, insanlarda kalbi doğrudan etkilediği biliniyor. Mittag ve ekibi, hipotalamusun rolünü saptamak için mutasyonlu farelerin beyinlerini taradı ve farelerin beynin bu kısmında önemli miktarda parvalbuminergic nöron eksikliği bulunduğunu fark etti. Bilim insanları, araştırmalarından şu sonucu çıkardı: Tiroit bezi tarafından üretilen tiroid hormonu, kısmen parvalbuminergic nöronların oluşmasında rol oynuyor. Hormonun eksikliği, embriyonik gelişim sürecinde parvalbuminergic nöronların oluşmasını engelliyor.

Tesbit edilen nöronların rolünü kesinleştirmek isteyen bilim insanları, başka bir fare grubunda virüs kullanarak parvalbuminergic nöronları yok etti. Bu fareler daha sonra bulundukları ortamın sıcaklığı değişince hipertansiyon ve kalp atış hızı sorunuyla karşılaştı.LiveScience’a açıklama yapan Mittag, “Beyinde kardiyovasküler fonksiyonların kontrolünü düzenleyen bölgeler var. Ancak ilk kez hipotalamusta hücresel seviyede bir dengeleyici tesbit ediyoruz” dedi. Mittag, “Bu hücrelerin neden daha önce keşfedilmediğini bilmiyorum... Sanırım ilk tesbiti yapmış olma konusunda şanslıyız” dedi.

Önemli Sonuçlar

Bilim insanları, tesbit edilen beyin hücrelerinin farelerde olduğu gibi insanlarda da aynı etkiyi gösterip göstermediğinin anlaşılması için birçok deney yapmaları gerektiğini ifade etti. İsveçli bilim insanlarının yaptığı araştırma ise hamile kadınların yeterli seviyede tiroid hormonu ürettiğinden emin olunması gerektiğinin altını çizdi. Aksi takdirde, doğacak bebeğin beyni yeterli parvalbuminergic nöron üretmemesi halinde kardiyovasküler hastalıklar çekebileceği ifade edildi.


Kaynak : NTVMSNBC / Clinical Investigation (16 Ocak 2013,15:05)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
24 Ocak 2013       Mesaj #295
Avatarı yok
Yasaklı
Böbrek Hastalarına Umut Işığı

Japon bilim insanları, ilk kez kök hücreden böbrek dokusu üretilebileceğini kanıtladı.Böylece kök hücreden böbrek dokusu üretilerek bir ilke imza atıldı. Uzmanlara göre, araştırma beklenen sonucu verirse böbrek hastalıklarının tedavisinde önemli adımlar atılabilir. Japon bilim insanları, Kyoto Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, her türlü organa göre ‘programlanabilir’ durumdaki kök hücreleri böbrek dokusu haline getirildi. Bir sonraki aşamada, hasarlı böbreklerin bu dokuyla tedavisi test edilecek. Araştırmayla henüz laboratuvar kök hücreden bütün bir böbrek üretilmesi amaçlanmıyor. Ancak testler planlandığı gibi giderse, yeni dokular sayesinde hasarlı böbreğin kendi kendini onarması sağlanabilecek.Böbrek, hasar aldığında kendiliğinden iyileşmesi zor bir organ olduğu için, bu gelişme bir ilk niteliği taşıyor. Araştırma, özellikle diyalize bağlı yaşayan böbrek hastalarının tedavisinde önemli bir adım olarak yorumlanıyor.


Kaynak : NTVMSNBC (24 Ocak 2013,11:35)
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
1 Mart 2013       Mesaj #296
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Akıllı Telefonla Göz Muayenesi / Cep Telefonu ile göz muayenesi artık mümkün olacak .
Cep Telefonu ile göz muayenesi artık mümkün olacak . Akıllı cep teknoloji dünyasına sağlık sektörünün de girmesi ile birlikte göz muayeneleri kayıt altına alınıcağı açıklandı.

Akıllı telefonlar için geliştirilen özel bir ekipman sayesinde sağlık sektörü de akıllı telefonlardan faydalanacak.Özellikle Çocuklarda bebeklik döneminden itibaren dikkat edilmesi gereken göz hastalıklarını ölçebilecek cihazlar bulunuyordu. Maliyetinin çok fazla olmasından dolayı uzmanlar önemli konuda çalışmalara başladı. Artık akıllı cep telefonları ile çocukların göz muayeneleri kolayca yapılabilecek ve göz sağlığı kontrol altına alınabilmesi mümkün olacak...
Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:02 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
25 Mart 2013       Mesaj #297
Avatarı yok
Yasaklı
Tek Bir Hücreyi Görebilen Kamera

Ameliyata gerek olmadan hastaların organlarını incelemek için çok küçük bir kamera kullanılan endoskop yöntemi, tıpta büyük bir atılım yapılmasını sağladı. ABD’li bilim insanları, endoskop yöntemini bir adım daha ileri götürerek ‘tek bir hücreyi’ görmelerini sağlayacak en küçük kamerayı üretti. Süper ince kamera, endoskopi ile beynin de incelenmesini sağlayacak. Doktorlar, artık tıbbi müdahaleler öncesinde hastaların vücutlarında tek bir hücreyi bile ayrı olarak inceleyebilecek. ABD’nin Stanford Üniversitesi tarafından geliştirilen iğne kalınlığındaki kamera, endoskop ile vücudun en küçük doku parçasının görülebilmesini sağlayacak.

Süper ince kamera, beyin gibi son derece hassas olan organların endoskop yöntemiyle incelenmesini sağlayacak. Ayrıca, genelde diz ameliyatlarında kullanılan laparoskop cihazını neden olduğunun aksine çok daha küçük bir yara izi bırakacak. Günümüzde kullanılan konvensiyonel endoskoplar, ameliyat bölgesini aydınlatan ve aldıkları görüntüyü alıcıya ileten özelliğe sahip çok sayıda optik fiberden yapılıyor. Endoskop içinde ne kadar fazla fiber olursa, alınan görüntü de o kadar iyi oluyor. Ancak fazla fiber kullanılması, endoskop cihazını da kalınlaştırıyor.


Yeni Teknoloji, Yeni Yöntem

Dıscovery News’in verdiği bilgiye göre, Stanford Üniversitesi elektrik mühendisliği profesörü Joseph Kahn ve ekibi tarafından geliştirilen teknoloji, bir tane çok modlu fiber kullanan endoskopa dayanıyor. Mod, ışığın izlediği yol olarak kabul edildiğinde, çok modlu fiberler, ışığı birçok farklı yoldan taşıyabiliyor. Kahn ve ekibi, tek bir fiberle hem endoskop için aydınlık oluşturmayı hem de bilgiyi iletmeyi hedefledi. Burada aşılması gereken zorluk, ışığın farklı yollardan ilerlemesi nedeniyle bilginin iletim esnasında bozulma riskiydi.

Mühendisler, bu sorunu aşmak için konumsal ışık modulatörü adını verdikleri bir cihaz geliştirdi. Modülatör, rastgele yollardan, fiber boyunca kesintisiz bir lazer ışını yollamayı başardı. Ancak rastgele seçilen yollar, ışığın fiber üzerinde noktalar oluşturarak yayılmasına neden oldu. Bir bilgisayar programının yardımına başvuran araştırmacılar, fiberde ışınları analiz etti ve bir görüntü oluşturdu. Kullandıkları yöntem, ışınlarla iletilen görüntünün çözünürlüğünü daha da artırdı ve beklediklerinden çok daha iyi bir görüntü elde etmelerini sağladı. Ekip, tek bir hücreyi ayrı olarak görmeyi başardı. Kahn, geliştirdikleri yöntemlerle hücrelerin vücut içinde nasıl çalıştıklarını hiç olmadığı kadar yakından görebileceklerini ifade etti.



Kaynak: Ntvmsnbc / Dıscovery News (24 Mart 2013,17:06)
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Nisan 2013       Mesaj #298
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Rahim Naklinde Embriyo Transferi Yapıldı
MsXLabs.org

Dünyanın ilk rahim naklinde önemli gelişme...
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, yaptığı yazılı açıklamada, Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde 8 Ağustos 2011 tarihinde dünyanın kadavradan ilk rahim nakli yapılan hastası Derya Sert için, embriyo transfer işlemlerinin başlatıldığını kaydetti.

Prof. Dr. Ömer Özkan, Derya Sert'in sağlık durumunun iyi olduğunu ve evinde dinlendiğini belirtti. Özkan, süreçle ilgili kamuoyunun bilgilendirilmeye devam edileceğini vurguladı.
Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Mayıs 2013       Mesaj #299
Avatarı yok
Yasaklı
İnsanlar Nefes Almadan Hayatta Kalabilecek!

Boston Çocuk Hastanesi’nde çalışmalar yapan bir araştırma ekibi, kan akışına oksijen enjekte edilmesini sağlayan bir mikro parçacık geliştirdi. Keşif sayesinde, insanların akciğerlerindeki havayı tüketmeden, yani solunum yapmadan oksijen ihtiyacını karşılayabileceği ifade edildi. TechWench'in verdiği bilgiye göre, solunum yetmezliğinden ölüm tehlikesi yaşayan hastalar 30 dakika boyunca hayatta tutulabilecek. Bu süre, solunum yetmezliği nedeniyle baş gösterebilen kalp krizi veya beyin hasarının önüne geçilmesi için yeterli kabul ediliyor.

Kana oksijen enjekte eden mikro parçacık, kırmızı kan hücrelerine oranla üç dört kat daha fazla oksijen taşıyor. Oksijen, yağdan üretilen hücre duvarını temsil eden parçacıkta depolanıyor. Hücre duvarının yağdan olması, geçmişte değişik materyallerden yapılan parçacıklara kıyasla esnekliği sayesinde kılcal damarlarda hapsolmuyor.


Zatürree olan genç kız, akciğerleri kanla dolmaya başladıktan sonra müdahale edilecek yeterli zaman olmadığı için ani kalp durması sonucu hayatını kaybetti. Bilim insanları, geliştirilmesi halinde kana oksijen enjekte edilmesi yönteminin tıbbın yanı sıra askeri ve diğer alanlarda da kullanılabileceğini belirtti. Askeri alanda sualtı timlerinin 30 dakika boyunca karaya çıkmadan gizlenmesini sağlayabilecek yöntem, aynı zamanda çevre kirlilikleriyle boğuşan ve keşiflerde bulunan dalgıçlar için de ağır donanım olmadan dalış yapma imkanı verebilir.


Kaynak: Ntvmsnbc / TechWench (09 Mayıs 2013,16:38)
Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:04
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
20 Mayıs 2013       Mesaj #300
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Kök hücreler, vücudun hasar gören organlarını tamir etmekte kullanılabiliyor.

Tıpta önemli bir aşama olarak nitelendirilen araştırmanın sonuçları 'Cell' adındaki dergide yayınlandı. Ancak embriyodan kök hücre elde etmek eleştirilere neden oluyor. Buna karşı çıkanlar insan embriyoları ile deney yapmanın doğru olmadığı görüşünde.

Halen, bağışlanan embriyolardan alınan kök hücrelerle görme güçlüğü çekenlerin tedavisine yönelik deneyler yapılıyor. Ancak hastaların vücudu bu şekilde üretilen hücreleri reddedebiliyor. Kopyalama ise bu sorunu ortadan kaldırılıyor.

İnsan embriyosu üretmekte, İngiltere'de 1996 yılında Dolly adlı koyunu kopyalamak için kullanılan yöntem uygulandı. Bir yetişkinden alınan deri hücreleri, kendi DNA'sından arındırılmış bir insan yumurtasına yerleştirildi. Yumurtanın embriyoya dönüşmesi için elektrik verildi.

Daha önce de Güney Koreli bilim adamı Hwang Woo-suk kopyalanmış insan hücrelerinden kök hücre ürettiğini öne sürmüş, ancak bulguları tahrif ettiği anlaşılmıştı.

Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi ekibi ise döllenmiş yumurtanın peş peşe bölünerek uterus boşluğuna ulaştıktan sonraki ilk hâli olan blastosist evresinde embriyo üretmeyi başardı.
Sırada kopya bebekler mi var?

İNSAN KOPYALANABİLECEK Mİ?
Araştırma bilim adamlarının insan kopyalayıp kopyalayamayacağını da gündeme getirdi. Zira araştırmacılar, ilk kez erken gelişim düzeyinde insan embriyosu üretti. Ancak beş günlük bir embriyo üretmek ile bir kadının ilk kopya insanı dünyaya getirmesini sağlamak arasında büyük fark var. Bunun için embriyonun tüp bebek olarak vücuda yerleştirilmesi gerekiyor. Ancak goril, orangutan, şempanze gibi primatlarda araştırmalar, doğum olmadan başarısızlığa uğradı.

İngiltere Ulusal Tıp Araştırmaları Enstitüsü'nden Prof. Robin Lovell-Badge, "hayvanlarda güvenli bu olmayan yöntem, insanlarda da güvenli olmayacaktır. Bu yüzden böyle bir girişim yapılmamalı" diyor. Ayrıca böyle bir uygulama, tedavi amaçlı hücre üretmek ile üreme amaçlı hücre kopyalamak arasında ayrım yapan İngiltere gibi ülkelerde yasak.

Son düzenleyen nötrino; 26 Şubat 2016 22:05 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

4 Aralık 2016 / gokhan404 Akademik
12 Ekim 2014 / Misafir Sanat
2 Şubat 2016 / byseus Sosyal Ağlar
27 Ekim 2015 / _EKSELANS_ Sosyal Ağlar
12 Haziran 2015 / _EKSELANS_ Arşive Kaldırılan Konular