Arama

Baba ve Çocuk İlişkileri

Güncelleme: 12 Haziran 2013 Gösterim: 3.289 Cevap: 3
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
11 Kasım 2011       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Baba ve Çocuk İlişkileri

Babaların da çocuklarıyla “anne kadar” yakın ilişki içinde olmaları gerekir. “Babaların en son duyması” gereken hiçbir konu olmamalıdır aile içinde, çocuklar gibi çocukların sorunları ortaktır, anne baba için. Burada “babaların en son duymaması” için babalara iş düşüyor. Babalar da çocuklarla aynı yakınlığı yakalayacak şefkat anlayış ve iletişim içinde olabilmeliler. Annelere bu konuda düşen görev ise, babaları çocukların en ufak sorununda bile olayın dışında tutmamalarıdır. Bazen anneler iyi niyetle babaları çocuklarının iç dünyalarından ve reel yaşamlarından uzak tutarlar. Kendi başına bir anne olarak bunu çözebileceğini ve babayı üzüp, öfkelendirmemek gerektiğini düşünürler. Bu yaklaşım biçimi gereksiz ve anlamsız olmasının ötesinde aile içi iletişim ve etkileşime son derece zarar vericidir.

baba C3A7ocuk
baba çocuk

Anne bir evde sürekli baba ve çocuklar arasında bir köprü vazifesi görüyorsa, annenin yokluğunda baba ve çocuklar birbirlerinden hızla uzaklaşır ve dağılırlar. Yaşamın içinde bu anaç tavrınızın sonucunu kestirememiş olsanız da, babayla çocuklar arasında sürekli istekleri götürüp getiren bir rol üstlenmenizin sonucu ne yazık ki budur. Anne olarak çocuğunuzla ilgili her sorunu kendiniz çözmeye çalışmayın. Bunun anlamı, çocukla- baba arasında, kendiniz ile çocuk arasında olduğu kadar yakın bir ilişkinin kurulmasına izin vermemenizdir. Çocukla babanın birbirlerini tanımasına izin vermemiş olacağınızdan, sevdiklerinize vereceğiniz en büyük zararı farkına varmadan vermiş olursunuz. Babanın ev içindeki rolü, akşam eve gelince şikayet edilecek merciden başka bir görevi olmayan figür olarak kalmamalıdır. Annelerin, çocuk ile ilgili düzenlemeler ve sorumluluklar ile ilgili fazla rol aldığı durumlarda baba, uzakta kalan ebeveyn olarak algılanır. Anne, çocuğun beslenme düzeninden, uyku düzenine, arkadaş ilişkilerinden, ders çalışma becerilerine kadar, her alanda çocuğu takip etmeye çalışırken, bazen etkinliğini ve otoritesini kaybetmiş gibi hissedebilir. Çünkü çocuk her konuda anneden aldığı uyarılara bir süre sonra alışıp tepki vermemeye başlar. Bunun nedeni; daha az gördüğü, yeterince zaman geçiremediği babasını mutlu etmek, onun onayını almak ya da varlığına özlem duyduğu babasıyla arayı açmamak olabilir. Aile içinde, anne babanın tutarlı davranışlar söz konusu olduğunda, bu durumu çocuğunuza uygun dille anlatmanız, istediğiniz tavırlar ve ortak bir aile tutumu benimsemesi önemlidir. Çocuğa davranış kazandırmak için olumlu davranışları olumlu geri bildirim yoluyla pekiştirmek, çocuğa karşı en uygun tutum olan “yetkin aile tutumunun” temelini oluşturur.

Yetkin aile tutumunda ne tamamen ebeveynin baskısı söz konusudur ne de tamamen çocuğun her isteği koşulsuz yerine getirilir. Sahip olduğumuz sayısız yaşam rolünün ve çalışma şartlarının ağırlığını çocuklarımızın küçücük bedenlerini pay etmek, onları ihtiyaç duyduğu ilgi ve yakınlığımızdan bu gerekçelerle mahrum bırakmanın bedeli ileride, çocuklarımızla olan ilişki için son derece risklidir. Aile ve çalışma yaşamındaki ayrılacak zaman, öncelikler çerçevesinde dengelenmelidir ki bir kere eş ve baba rolünü seçmişsek, bu rollerin gerektirdiği yükümlülükleri daha az önemseyecek lükse sahip değiliz. Eve geldiğinizde iş yerinin sorunlarını iş yerinde bırakmayı becerebilirleriyiz. Artık önemli olan, sizle zaman geçirmeye derin bir arzu ve özlem içinde bulunan çocuğunuzla anların tadını çıkarmaktır. Annelik baba olmaktan çok daha kolay girilen bir ruh hali. Çünkü kadınlar, anne olmak için gereken donanıma biyolojik ve psikolojik olarak daha hazırdırlar. Özellikle biyolojik yapı, beyin ve annelik hormonları kadını anneliğe hazırlar. Annenin esirgeyiciliği ve kollayıcılığı, genetik kodlamalarına programlanmış haldedir. Hatta, annenin olası problemleri olduğundan büyük görmesi ve buna göre pozisyon alması bile söz konusu. Özellikle çocuğuyla daha çok vakit geçiren kişilerde, babalık rolünün yerleşmesi kolaylaşıyor, erkeklerin babalık rolüne uyumlarının altı ay sonra gerçekleştiği bilimsel çalışmalarla ortaya konulmuş durumda. Bu nedenle babaların kendilerini yeni rollerine alıştırmaları için biraz daha çabalamaları gerekecektir.

baba C3A7ocuk2

Babalık çocuğu kucağınıza alır almaz hissedilen bir duygu değildir, emek ve çabayla geliştirilen bir duygudur. Çocuğun günlük işleriyle uğraşma süremizi uzattığımızda, bebeğimizle daha fazla vakit geçirdiğimizde, aradaki bağ da pekişecektir. Bebeğin bakımı konusunda, eşimiz kadar aktif bir ilgi içinde olurken bunun için kendimizi istekli ve gönüllü hissetmek için de yönlendirmeliyiz. Çünkü duygular kontrol edilebilir. Babalık duygusunun hazzını gönlümüzce yaşamak için kendimizi bu role bırakmalıyız. Baba olmak, geçmiş yıllarda, çocuğunu uzaktan sevmek, aileyi geçindirmek, kuralları uygulayan otorite olmak anlamına geldiğinde, o yıllardaki anlayışla büyüyen çocuklar olarak, babalarımızla hiç tanışmadan, birbirimiz hiç keşfedemediğimiz bir mahrumiyetle yaşam içinde savrulduk gittik. Ama bizi ancak uyurken sevmeye ve okşamaya cesaret eden, tenimize çok az dokunan, şefkat dolu sözlerini, “şımarır” endişesiyle ağzından neredeyse hiç duymadığımız babalarımızın eksikliğini hep kalbimizde hissettik.


Bir anne-baba eğitim seminerinde, kendisi artık üç çocuk annesi olmuş, baba ocağından, yuvadan çoktan uçmuş gitmiş bir hanımın gözyaşlarıyla itiraf ettiği o sahneye ilişkin cümleler belki de, söz konusu baba temassızlığmın sebep olduğu derin eksiklik duygusu üzerine söylenecek söz olmamasını bize açık biçimde anlatmaktadır; “32 yaşındayım, babamı bize karşı her zaman haşin ve sevgisiz olarak anımsıyorum, inanılmaz baskıcı bir ortamda büyüdük, bu yüzden erken yaşta evlenmek zorunda kaldım, hep beni baş belası olarak gördüğünü düşünürdüm ve beni sevdiğini hiç bilmiyordum, ta ki geçen yıl aniden hastalandığında, başucunda onu beklerden, elimi tutarak beni ne çok sevdiğini söyleyene dek. O an kulaklarıma inanamadım, babasını kaybetmiş ve yıllardan sonra şimdi ona kavuşmuş küçük bir kız çocuğu gibi boynuna sarıldım ve hıçkırarak ağladım, birkaç saat sonra henüz yeni bulduğum babam gözlerini hayata kapadı. Hoca Hanım babamın beni sevdiğini duymam ve babacığım diyerek ona ilk defa sarılmak için hayatının sonuna gelmiş mi olması gerekiyordu!” Diyerek hâla yakıcı bir sitemin hissedildiği sözlerin haklılığı, orada bulunan bütün katılımcıların gözyaşlarıyla perçinlenmişti. Siz olun ki çocuğunuzla bir baba olarak, ölüme yakın geç kalınmış bir saatte değil yaşamın tam ortasında tanışın. Çocuğunuza sevginizi hissettirmek için çocuğunuzun büyümesini ya da kendi yaşlılık döneminizi beklememelisiniz. Ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişki bir anda olup biten bir eyleme bağlı değildir, süreç isteri emek ister, vakit ayırmak, gerçek bir paylaşım ister. Aile ve çocuk arasındaki ilişki, ortak bir canlı gibidir ve kesintisiz bir ilgi, ihtimam ve bakım ister. Bir başlangıcı, gelişimi ve zenginleşen süreci vardır. Çocuğunuz on iki yaşındayken, bir akşam onunla iletişim kurmaya karar verdiğinizde, çocuğunuz boş bakışlarla ne yapmak istediğinize anlam veremediğinde ve beklediğiniz yakınlığı göstermediğinde, çok geç kalmış olduğunuzu fark ederek, derin bir çaresizlik hissedebilirsiniz. Babalar ve çocukları arasındaki iletişimin, çocuğun genel gelişim alanları üzerindeki etkisi, özellikle babasız ortamda büyüyen çocukların kontrol gurubu olarak seçildiği çalışmalar sonucunda ortaya konulmuştur. Çocuk ile baba arasındaki kaliteli ilişkinin, çocuğun bilişsel, sosyal, duygusal ve cinsel gelişim üzerinde, çocuk gelişimi açısından yadsmamayacak derecede önem ve değere sahiptir.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
11 Kasım 2011       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Çocuk İlişkilerinde Babalara Öneriler

Babanın Çocuğun psikolojik gelişimindeki yerini biliyoruz. Bu yeri doldurmasını istiyoruz. Günümüzün modern babası da bunların tümünü yapmak için çırpmıyor. Bugünün babası sadece eve ekmek getirmekle işinin bitmediğini görüyor. Annenin sevgisi çocuğuna karşı şartsızdır. Babanın sevgisi ise şartlıdır. Anne sevgisinde “hiçbir hata, hiçbir suç, seni sevmeme, mutluluğun için taşıdığım dileklere engel olamaz” mesajı varken; Baba sevgisinde “hata yaptın, yaptığın hatanın bazı sonuçlarını kabul etmekten kaçamazsın, daha da önemlisi seni sevmemi istiyorsan gidişatını değiştirmen gerekir” mesajı vardır. Babanın, çocuğuna kendi hayatında yapamadığı işleri yapacak kişi olarak bakmalarını doğru değildir. Ancak “modern baba” olmak adına tatlı sert otoriteyi kaybetmemeyi de önemsemek gerek. Babalar eve her gün bir oyuncak ya da armağan getirmek yerine, çocuğu kucağına alıp okşamak, günün nasıl geçtiğinden söz etmek, çocukların kesinlikle tercih ettikleri bir sevgi dilidir.


baba C3A7ocuk4

baba çocuk ilişkisi

Babaların çocuklarıyla iletişimlerinde önerilerimiz şu şekildedir;

* Baba yoksunluğunun çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri biliniyor. Özellikle de babasının yetersiz ilgisine ve ihmaline maruz kalan çocukların kişilik gelişimlerinin bir yönüyle yetersiz kalabileceği ihtimali unutulmamalı.

* Hamilelik döneminde eşinize hoşgörü, anlayış ve özel ilgi gösterin, bebeğinizin anne karnındaki gelişimiyle ilgilenin. Çocuğunuzla ilişki, anne karnındayken başlar. Eşinden destek gören, huzurlu bir hamilelik geçiren annelerin çocuklarının çok daha sağlıklı oldukları biliniyor.

* Bebeğinizin bakımında görev alın. Bebeğinizin sağlığı, beslenmesi, temizliği, ağladığında sakinleştirilmesi ve tüm ihtiyaçlarının karşılanması konusunda becerilerinizi geliştirin. Onun da bir kişiliği olduğunu, sevdiği ve sevmediği şeyleri doğduğu andan itibaren takip etmeye ve öğrenmeye başlayın. Unutmayın ki, bu ilişki daha sonra
sürecek olan sağlıklı bir ilişkinin önemli bir başlangıcıdır.


baba C3A7ocuk3

baba çocuk ilişkisi

* Çocuğunuz üzerinde korkuya dayalı bir disiplin uygulamayın. Sizinle rahat ve açık bir ilişki kurabilmesi için ona fırsat verin. Tam tersi olarak tamamen disiplinsiz, kuralsız ve kontrolsüz bir disiplinin de çocuk üzerindeki olumsuz etkilenin göz ardı etmeyin.

* Çocuğunuzla iyi iletişim kurmanız önemlidir. Oysa babasının kendisinden uzak olduğunu hisseden bir çocuklar, babalarıyla aralarında bir mesafe olması gerektiği mesajını alırlar ve bu durum onların ihtiyaç duyduklarında gerekli desteği talep etmeleri konusunda çekingen kalmalarına neden olabilir. Böyle bir durumda bu desteği başka kaynaklardan arama riski oluşur. Özellikle küçük yaşlarda babalarıyla duygusal anlamda yakmlaşamayan çocukların ergenlik dönemlerinde daha büyük sorunlar yaşadıkları ve bu dönemin zorluklarıyla baş etme konusunda daha yetersiz kaldıkları biliniyor. Bu nedenle zaman kaybetmeden çocuğunuzu dinlemeye ve onunla yakınlaşmaya başlayın.

* Babaların da tıpkı anneler gibi çocuklarını her koşulda sevdiklerini hissettirmeleri, sağlıklı bir güven gelişimi için çok önemlidir. İstenmeyen davranışları öne çıkarıp vurgulamaktan çok, olumlu-istenen davranışın desteklenmesi, ödüllendirilmesi ve övülmesi çocukla kurulacak disiplin ilişkisi etkinliğini artırır.

* Ağır iş temposu nedeniyle çocuklarıyla daha az vakit geçirmek zorunda kalan babaların da, onlarla sağlıklı iletişim geliştirebilmeleri ve çocuklarına yeterli ilgi gösterebilmeleri mümkündür. Önemli olan kısa da olsa çocuklarla özel zaman geçirmek ve bu zaman diliminde çocuğun duygusal ihtiyaçlarıyla ilgilenebilmektir.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
11 Kasım 2011       Mesaj #3
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Baba Çocuk İlişkisi


Bir erkek için, duygusal yönden alacağı hiçbir ödül, çocuklarını doğdukları andan, bağımsız yaşayabilecekleri çağa gelinceye kadar gereğince yetiştirebilmek kadar doyurucu olamaz.
Hiç kimse iyi baba olarak doğmaz. Üstelik babada, annedeki prolaktin hormonu gibi destekleyici biyolojik faktörler de yoktur. İyi baba olmak; sevgi, deneyim, sabır ve bilgilenme işidir. Babalık yaşantısı, eşinin hamile olmasıyla başlar. Bu dönemde baba adayı, doğum öncesindeki gelişimi adım adım eşiyle birlikte izler. Eşini gerginleştirecek ortamı oluşturmamaya özen gösterir. İşte babalık sorumluluğu da böylelikle başlamış olur.
Doğumdan sonra, normal bir baba için cinsiyet faktörü hiç önem taşımamalıdır. Ancak, ne yazık ki hala kadını insandan saymayan bazı yörelerimizde, kız çocuğunun doğumu bazı babaları mutlu etmez. Bu durumda ya çok dışlanır, ya da suçlanan anne olur.
Doğumdan sonra tıpkı annede olduğu gibi, babanın da çocukla duygusal ilişkiyi kurabilmesi için onunla fizik temasa ihtiyaç vardır. Bunun için de çocuğun beslenme ve oyun faaliyetlerinde babanın etkili oması gerekir ki, bazı babalar bu tür işlerin “erkek işi” olmadığı gibi garip saplantılar içine girerek, reddederler.
İlk yıldaki anne-çocuk ilişkisinin önemi, babanın rolünü azaltır. Nasıl ki ilk yıl için annenin varlığı, ilk dış dünya algıları oluşumu için vazgeçilmezse, ikinci yıldan itibaren babanın önemi de giderek artmaya başlar. Babanın varlığıyla çocuk, annenin yalnız kendisine ait olmadığını, annenin kendisinden başka kişilerle de ilgilendiğini görür. Bu durum, onda bir iç çatışmaya bağlı olarak huzursuzluk ve sıkıntı hali doğurabilir. Baba,
1) Anneyi mutu etmek ve ona yardımcı olmak.
2) Otoriteyi sağlamak ve annenin çocuğa getirdiği düzeni sürdürmek,
3) Toplumla bağ kurmak ve statü kazandırmak için gereklidir. Bundan başka baba, eğer anne çalışmıyorsa, dış dünya ile bağı oluşturur, aile dışı gerçekliği şekillendirir.
Davranışçı açıdan çocukla birlikte geçirdiği sürenin kısmen kısa olması nedeniyle babanın rolünün daha önemsiz olduğu sonucunu çıkarabilir. Ancak, babaların “uygun davranış” konusundaki tavırları daha belirginse, bu davranışlar arasında kesin çizgiler çizmişlerse, kız ve erkekler arasındaki davranış farklarını oluşturma ve güçlendirmedeki rolleri anneninkinden daha önemli yer tutar.
Sosyal öğrenme teorisi ise, çocuğun aynı cinsten yetişkin modelini gözleme sürecini vurgular. Gözlemin yanı sıra, ebeveynin kız ve erkeklere farklı muamele yapmalarının önemi üzerinde de durur.
Psikanalitik teori ise, 4-5 yaşa gelene değin babanın öneminin çok büyük olmadığını, çünkü bu döneme kadar erkek ve kız çocukların her ikisinin de anneleriyle özdeşleştiklerini ileri sürer. Bunun yanı sıra, psikanalitik teori; saldırganlık, bağımlılık, oyun şekli gibi noktalarda görülen farklılığı çevresel etkenlerden çok, biyolojik etkenlerle açıklama eğilimindedir.
Kız ve erkeklere uygun oyuncakları sınıflandırma konusunda da, babaların annelere, nazaran daha katı oldukları, ebeveynle yapılan görüşmelerde çıkarılan bir diğer sonuçtır. Ayrıca 3-7 yaş arası çocukların, diğer cinse ait oyuncaklarla oynamaları karşısında, annelerinden daha olumsuz tepki aldıkları saptanmıştır.

Anne ve babalar arasında önemli bir tercih farkı görülmemesine karşın, genel olarak babaların, ilk çocukta tercihlerinin erkek çocuk üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür. Babaların %45’i tercihlerini erkek çocuk olarak belirtirken, %40’ı tercih belirtmemiştir. Nedenler sorulduğunda, yarıdan fazlası bir erkeğin erkek çocuk istemesinin son derece doğal olduğunu, bir kısmı ise erkek çocuklarıyla birlikte gerçekleştirebilecekleri faaliyetlerin daha çok olduğunu, bir diğer grup ise aile isminin devamını erkek çocuğun sağlayacağını neden olarak ileri sürmüşlerdir.
Babaların yaşamın ikinci yılında erkek çocuklarıyla daha yakın ilişkiye girdikleri, özellikle yakınlaştıkları ileri sürülmüştür. Bu iddiayı araştırma verileriyle saptamak için, babalarla yapılan görüşmelerde bu noktaya da değinilmiştir. Gerçekten de bulgular, beklentiler doğrultusunda olmuştur. Bunun en büyük nedeni, 2 yaş çocuğunun sergilediği davranışların birçoğunun, babaların “gerçek bir erkek” kavramına daha yakın olmasıdır. Böylece, babaların oğullarıyla daha erken özdeşleşmeleri ve kendilerini onlara daha yakın hissetmeleri sonucu doğmaktadır. Kız çocuğa sahip olanlarla, erkek çocuğa sahip babalar arasında belirgin bir fark görülmüş, erkek çocuğa sahip olanların, çocuklarına daha yakın oldukları belirlenmiştir.
Erkek çocuklar için daha çok olumlu tanımlama kullanılırken, daha fazla sayıda kız çocuk için olumsuz tanımlama yapılmıştır.
Babalarla yapılan görüşmelerde, kendilerine yöneltilen sorulardan biri de; bazı oyun ve faaliyetleri özellikle kendi rolleri gibi görüp görmedikleriydi. Erkek çocuk babaları tarafından en sık belirtilen ortak faaliyetler fiziksel oyun veya spor olmuştur. Erkeklerin çoğunluğu için, futbol, özellikle, belirtilen bir spor faaliyetidir. Kızlar için en çok bahsedilen faaliyet, akademik öğrenmede ona yardım etmek, çocuğu desteklemek olmuştur.
Gözlemler sonucunda, babaların genel olarak erkek çocuklarıyla birlikte oynadıkları oyunların süresinin, kızlara oranla biraz daha uzun olduğu görülmüştür. Kızlarla oynanan oyunlar, daha çok şakalaşmak, saldırganlığa kontrol altında izin vermek ve babanın güç ve kuvvetinin sergilenmesinin karışımından oluşmuş oyunlardır. Erkeklerle oynanan aktif oyunlar ise, daha çok “İki çeşit güçteki insanın” birlikte rahatlamaya çalışmaları şeklinde belirlenmiştir.

Prof. Dr. Haluk Yavuzer
Sen sadece aynasin...
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Haziran 2013       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Baba ve Çocuk İlişkisi
MsXLabs.org


Hiç kuşkusuz herkesin hayatının her döneminde "baba figürü" çok anlamlı bir noktaya denk gelir. Çünkü her çocuk için "Baba" güvenle eşdeğerdir.

Özellikle kız çocukları için babaları, birer kahramandır. Cinsiyet ayırt etmeksizin her çocuğun üzerinde babanın sosyal, fiziksel ve duygusal etkileri vardır. Sağlıklı bir cinsel kimlik oluşturabilmek, etkili iletişim kurabilmek, kendini doğru ve etkili ifade edebilmek, içgüdülerini kontrol edebilmek ve sosyal adaptasyonda başarıyı yakalayabilmek, kısacası bireyselleşebilmek çocuğun baba ile olan ilişkisiyle doğru orantılıdır.

Baba ile ilişkilerinde sorunlar yaşayan, baba’nın yokluğu ya da kaybında, çocuklar ya çekingen ya da saldırgan davranışlar gösterirler. Çekingen bir çocuk sosyal açıdan gelişemez, içine kapanıktır. Bu yönde gelişemediği için ilişkilerinde ürkek ve mesafelidir çünkü çoğu zaman korkuları ve güven eksikliği vardır. Aile içinde belli bir otorite kurulamamışsa da saldırganlık ve davranış problemleri görülür. Otoritenin olmadığı ortamlarda çocuklar davranışlarını kontrol altında tutamaz. Yaşamlarındaki bu boşluk ve ne yapacağını bilememe hissi ile çocuklar daha çok yalan’a yönelebilir, dikkatleri dağılır ve çoğu zaman akademik açıdan başarısızda olabilirler. Özellikle annenin de olumsuz tutumları varsa, bu davranışlarda artış görülür.

Baba ve Çocuk Arasında Sağlıklı İletişim İçin Önerileri:


- Sağlıklı bir baba-çocuk ilişkisi için baba’nın çocuğu saygıyla dinlemesi, anlamaya çalışması ve onunla ilgilenmesi gerekir.
- Çocuğun ruhsal açıdan büyümesine müsaade etmelidir. İleriki yıllarda problem yaşamamaları için gerektiğinde sorumluluk vermelidir. Bir işin sorumluluğunu aldıklarında da çocuğu takdir etmelidir.
- Sorumluluk verirken olası sonuçlarını anlatmalı, bunları yerine getirdiği takdirde de isteklerine izin vermelidir.
- Çocuğun sorumluluklarını tek başına üstlenmemeli, anneyle paylaşmalıdır.
- Korkuya dayalı bir ilişki kurmamalıdır. Aksi takdirde çocuk yalan söyleme davranışına daha çok sığınacaktır. Çocuk hata yaptığında, yaptığının yanlış olduğunu bildiği için çekinmelidir.
- Kurallarından feragat etmemelidir. Özellikle küçük yaş çocuklarının sınırlarını bilmemeleri açısından yönlendirilmeye ve tutarlı kurallara ihtiyaçları vardır.
- Çocukla (özellikle erkek çocuklarıyla) nitelikli zaman geçirmelidir. Kız çocuklarla ayrı, erkek çocuklarıyla ayrı zaman geçirmelidir.
- Fiziksel ve duygusal şiddetten kaçınmalıdır. (dayak, küfür, hakaret vs.)
- Çocuğun her istediğini yapmamalıdır. Her istediği yapılan çocuk doyumsuzlaşır ve zamanla hiçbir şeyden memnun olmamaya başlar.
- Çocukla arkadaş olmamalıdır. Çocuğa arkadaşça bir tavır sergileyebilir ama çocuk, cinsiyet, yaş ayırt etmeksizin bir babaya ihtiyaç duyar.
- Çocuklarını kıyaslamamalıdır. Çocuğun gelişimine katkıda bulunmak için, onlardaki farklı yönlerinin farkında olup, geliştirmeleri için destek vermelidir.
- Çocukla inatlaşmamalıdır. Özellikle 2 yaş döneminde öfke çocukların kontrol edebileceği düzeyde değildir. Daha sonraki yıllarda, inatlaşmalarda çocuk kendini ispat etmek için yanlış davranışlar içerisine girebilir. (evden kaçma, okula gitmeme, madde kullanımı vs.)

Yalnız Anneler İçin Doğru Davranış Modelleri:

- Anneler, babanın yokluğunda babanın neden evde olmadığını net ve çocuğun anlayabileceği bir dille açıklamalıdır.
- Eğer baba hayatta değilse, çocuğun baba ile ilgili soruları cevapsız bırakılmamalıdır.
- Eşler boşanmışsa ve yine çocuğun soruları varsa mutlaka cevaplanmalıdır. Baba ile ilgili olumsuz düşünceler çocuklara asla yansıtılmamalı, baba’nın olumlu yönleri aktarılmalıdır.
- Çocuk hiçbir zaman anne-baba arasında aracı olmamalıdır.
- Evde mutlaka disiplinli bir ortam sağlanmalıdır.
- Çocuğun cinsiyeti gözetilmeksizin mutlaka evde yaşına uygun sorumluluklar verilmelidir.
- Çocukları önce dinlemek ve anlamak gerekir.
- Çocukların cinsel kimliklerinin oluştuğu dönemde soruları varsa doğru, açık ve net cevaplanmalıdır.
- Babanın yokluğunda, özellikle erkek çocuklarının olumlu yönden özdeşim kurabileceği dayı, amca vs. gibi aile içinden bir büyüğüyle vakit geçirmesi sağlanmalıdır.
- Çocuk mümkün olduğunca özgüven geliştirici aktivitelere yönlendirilmelidir.

Mine Çelik
Psikolojik Danışman

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

1 Ekim 2012 / Misafir Cevaplanmış
10 Ocak 2012 / B.L.A.C.K Sağlıklı Yaşam
23 Aralık 2012 / Misafir Psikoloji ve Psikiyatri
11 Ocak 2010 / MesirKentli Sağlıklı Yaşam
30 Aralık 2011 / _Yağmur_ Arşive Kaldırılan Konular