Arama

Osmoz (Geçişme). Osmotik Basınç

Güncelleme: 23 Şubat 2017 Gösterim: 15.708 Cevap: 6
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Aralık 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

OSMOZ

Ad:  osmoz1.jpg
Gösterim: 5851
Boyut:  39.1 KB

geçişme, olarak da bilinir, su ya da başka bir çözücünün, yalnızca çözücü moleküllerini geçirip çözünmüş maddelerin geçişini engelleyen yan geçirgen bir zardan yayınım yoluyla geçmesi.
Sponsorlu Bağlantılar

Bazı araştırmacılar, idrar kesesi gibi tam geçirgen zarlardan su ve çözünmüş maddelerin ters yöndeki geçişini incelemiş, ama doyurucu sonuçlara varamamışlardı. Biyolojide büyük önem taşıyan bu süreci 1877’de ilk kez aynntılı biçimde inceleyen Alman bitki fizyolojisti Wilhelm Pfeffer olmuş, “osmoz” terimini ise ilk kez 1854’te İngiliz kimyacı Thomas Graham kullanmıştır.
Eğer bir çözelti ile katışıksız bir çözücü, çözünmüş maddeleri geçirmeyip yalnızca çözücüyü geçiren bir zarla birbirinden ayrılırsa, zarın öbür yanma geçen çözücü, çözeltinin derişikliğini azaltacaktır.

Çözeltiye, geçişme basıncı denen belirli bir basınç uygulanarak bu süreç engellenebilir. Hollanda asıllı Alman kimyacı Jacobus Henricus van’t Hoff, 1886’da, çözünmüş maddelerin çok seyreltik olması ve çözeltiye uyguladığı kısmi buhar basıncının, Henry yasası uyarınca, çözeltideki derişikliğiyle orantılı olması durumunda, geçişme basıncının derişikliğe ve sıcaklığa bağlı olarak değişeceğini ortaya koydu. Çözünmüş maddeyi, aynı hacmi kaplayan bir gazla aynı yasanın çerçevesine yerleştiren bu bağıntı, seyreltik çözeltilerdeki çözünmüş maddelerin molekül ağırlıklarını, çözücünün donma ve kaynama noktalan ya da buhar basıncı üzerindeki etkilerine dayanarak belirleme olanağı veren denklemlerin geliştirilmesine ortam hazırladı.


Son düzenleyen Safi; 23 Şubat 2017 02:36
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
5 Mayıs 2009       Mesaj #2
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Ad:  osmoz_ters_osmoz_farki.gif
Gösterim: 2996
Boyut:  59.1 KB

Geçişme (Osmoz)


Derişimleri farklı iki çözelti arasındaki yarı geçirgen bir zar içinden çözücünün geçişi. Ozmoz da denir.
Sponsorlu Bağlantılar

Derişimleri eşitlemek biçimindeki termodinamik eğilimden dolayı, çözücü, seyreltik çözeltiden derişik çözeltiye doğru hareket eder. Örneğin bir parşömen kâğıdı, su moleküllerini geçirip şeker moleküllerini tutar. Bir süre sonra çözücünün zardan geçişini durdurarak geçişmeyi dengeleyen hidrostatik basınç, geçişme basıncı olarak adlandırılır.

Geçişmeyi ilk kez Thomas Graham inceleyip terimleştirdi (1858). Van't Hoff 1886'da seyreltik çözeltiler için geçişme basıncının, sıcaklık ve derişime bağlı olarak çözeltinin hacmini kaplayan bir gaz gibi düşünülebileceğini ortaya koydu. Böylece, geçişme basıncından hareketle molekül ağırlıklarının hesaplanması ve iyonik ayrışmanın saptanması yöntemi doğmuş oldu. Geçişme, diyaliz olayında ve canlı dokulara su iletiminde önem taşır.

OSMOZ
  • Suyun difüzyonudur.Suyun çok olduğu yerden az olduğu yere geçmesidir.
HİPERTONİK ORTAM (ÇOK YOĞUN ORTAM)
  • Bir hücre kendisinden daha yoğun bir ortama konursa su kaybederek büzülür.Bu olaya plazmoliz denir.ÖRNEK : Tuzlanan derinin su kaybederek büzülmesi.
HİPOTONİK ORTAM (AZ YOĞUN ORTAM)
  • Bir hücre kendisinden daha az yoğun bir ortama konursa su alarak şişer.Bu olaya deplazmoliz denir.
  • Bitki hücrelerinde deplazmoliz devam ederse hücre şişer ve turgor durumuna geçer.
  • Hayvan hücrelerinde deplazmoliz devam ederse hücre patlar.Buna hemoliz denir.
İZOTONİK ORTAM (DENGE ORTAM)
  • Bir hücre izotonik bir ortama konursa hiçbir değişikliğe uğramaz.
OSMATİK BASINÇ
  • Hücre içerisindeki çözünmüş maddenin hücre zarına yaptığı basınçtır.Yada (etki=tepkiye göre)hücre dışındaki suyun yoğunluk farkından dolayı hücre içerisine girmek için zarlara yaptığı basınçtır.
  • Çözünmüş madde miktarı (hücrenin yoğunluğu) arttıkça osmatik basınç artar.
TURGOR BASINCI
  • Hücre içerisindeki suyun hücre zarına (yada çepere) yaptığı basınçtır.
  • Kofullar tarafından ayarlanır.
  • Turgor çok artarsa su girişi durur.
  • Turgor, otsu bitki ve yaprakların dik durmasını sağlar.
  • Turgor, stomaların açılıp kapanmasını sağlar.
  • Turgor, bazı nasti(ırganım) hareketlerini sağlar.
  • Suyun hareketi daima O.B' ın fazla olduğu yere doğrudur.
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Safi; 23 Şubat 2017 03:23
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
snackbloot - avatarı
snackbloot
Ziyaretçi
15 Ocak 2011       Mesaj #3
snackbloot - avatarı
Ziyaretçi

OSMOZ, OSMOTİK BASINÇ

Ad:  1.JPG
Gösterim: 1568
Boyut:  12.0 KB

Bir cam kap içine oturtulmuş gözenekli bir kabın içinde şekerli su, cam kapla da saf su bulunsun ve her iki kapta düzeyler aynı olsun (şek. 1).
Bu koşullar altında şeker yavaş yavaş gözenekli cidardan geçecek, gözenekli kabın suyu daha az şekerli olacak ve cam kabınki daha çok şekerli hale gelecektir. Bu olay, gözenekli cidarın iki yanındaki suyun aynı ölçüde şekerli hale gelinceye kadar sürecektir. Bu cidar arasından şekerin dıfüzyonu vaki olmuştur.

Bu kez gözenekli kabın cidarının, suyu geçirmekle birlikte şekeri geçirmediğini farz edelim. Şekerin bu difüzyonu artık vaki olmayacaktır. Bu sonuç şöyle ifade edilebilir: gözenekli cidar şekerin difüzyonuna engel olmaktadır ve dolayısıyla şekerin bu cidar üzerine bîr basınç icra ettiği kabul edilecektir; bu basınç, onun dışa difüze olmasına mani olan kabın cidarına bir gazın icra ettiği basınca benzer.

Bu basınca osmotik basınç - osmoz basıncı adı verilir ve üzerinde belirdiği cidarlar da yan geçirgen cidarlar olmaktadır. (Bu yan geçirgenlik bitkisel hücrelerin cidarlarında var olduğu gibi deneysel olarak da meydana getirilebilir).
Son şekli Vant' Hoff (1885) tarafından verilmiş osmoz kanunları, osmotik basıncın ne yolla dört değişkene bağlı olduğunu saptamaktadır.

Bu değişkenler konsantrasyon, sıcaklık, erimiş maddenin tabiatı ve eritenin tabiatıdır.
Her şey aynı kalmak kaydıyla osmotik basınç eriten maddenin tabiatına (cinsine) bağlı değildir. Ama buna karşılık konsantrasyonla orantılıdır; konsantrasyonun v moleküler yoğunlukla ifade edilmesinde kanun
v.p = sabit (p = osmotik basınç) şeklinde konabilir.

Bu sabite, erimiş cisimle sıcaklığa bağlıdır. Burada bu formülün Böyle - Mariotte
V.P = Sabit
kanunuyla benzerliğine dikkat edilecektir. Burada da sabite, gazın cinsiyle sıcaklığa bağlıdır.

Yine her şey sabit kalmak kaydıyla osmotik basınç
Ad:  2.JPG
Gösterim: 1407
Boyut:  8.9 KB
denklemi gereğince sıcaklıkla değişmektedir. Burada t, sıcaklık; p, \epa da sırasıyla bu sıcaklıkta ve sıfır derecede bir eriyikin osmotik basıncıdır; a'nın ise değeri, erimiş cismin cinsine tâbi olmaksızın 1/273'e eşittir, tıpkı gazlardaki benzer katsayı gibi.
Burada da Gay - Lussac kanunuyla benzerlik aşikâr oluyor: bir gazın Ad:  33.JPG
Gösterim: 1369
Boyut:  8.9 KBbasıncı, sıcaklığına bağlıdır.
Ad:  4.JPG
Gösterim: 2106
Boyut:  14.2 KB
şeklinde de yazılabilir. Aynı şekilde, osmotik basınç için Ad:  5.JPG
Gösterim: 1424
Boyut:  8.7 KB bağlantısı kurulur: osmotik basınç, salt sıcaklıkla orantılıdır.

Şimdi moleküler konsantrasyon ve sıcaklığın aynı zamanda değiştiğini farz edelim: M konsantrasyonunda (yani belli bir hacimde erimiş cismin molekül sayısı) ve T salt sıcaklığında osmotik basınçp; v’ ve T ile de p’ olsun. Yukarıdaki kanunlar gereğince
Ad:  6.JPG
Gösterim: 1421
Boyut:  8.7 KB olur.

Bu oranların müşterek değerleri r ile gösterilebilir; bunun büyüklüğü sadece erimiş cismin cinsine bağlı olur. Bu takdirde bağlantı vp=rT şeklinde yazılır ki bu da VP=RT gazlar denklemiyle ayniyeti meydana koyar.

Yukarıdaki kanun bir başka şekle de konabilir: r sabitesinin, moleküler ağırlıkları altında ele alınmış bütün erimiş cisimler için aynı olduğu söylenebilir. Bu şekliyle gazlar için Avogadro kanunuyla tamamen benzer durumda olmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 23 Şubat 2017 02:25
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Ağustos 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Osmos Olayı Nedir?

Ad:  osmoz2.jpg
Gösterim: 2577
Boyut:  49.1 KB

Ayrı iki sıvının, iki gazın, bazı cisimlerin gözeneklerinin arasında geçip birbirine karışması olayı "osmos" diye tanımlanır. Osmoz, çözücü maddelerin az yoğun ortamdan çok yoğun ortama, seçici geçirgen bir zardan enerji harcanmadan geçişidir. Canlı sistemlerde çözücü madde su olduğu için, biyoloji biliminde osmoz terimi ile kastedilen, suyun az yoğun ortamdan çok yoğun ortama enerji harcanmadan geçişidir. Bu tanımda, seçici geçirgen zardan kasıt, çözünenleri geçirmeyen fakat çözücüleri geçiren bir zardır.

Canlı bir hücre, konsantrasyonu hücre sitoplazmik konsantrasyonundan daha düşük hipotonik bir ortama konulduğunda, ortamdan hücre içine, hücre zarı vasıtası ile su geçişi, bir başka deyişle osmoz gerçekleşir. Bu geçiş, hücrenin sitoplazmik konsantrasyonu, hipotonik çözeltinin konsantrasyonuna seyrelinceye kadar devam eder. Hipotonik çözeltilerde hayvan hücreleri şişer, bitki hücreleri ve hücre duvarı bulunan diğer hücreler ise şişmez. Eğer, bir hayvan hücresi, hipotonik çözeltinin konsantrasyonunun çok düşük olması sebebiyle çok fazla su alırsa, hücre zarının esnekliği yeterli olmaz ve hücre patlayabilir.
Canlı bir hücre, konsantrasyonu hücre sitoplazmik konsantrasyonundan daha yüksek hipertonik bir ortama konulduğunda, hücre içinden ortama, hücre zarı vasıtası ile su geçişi, başka deyişle osmoz gerçekleşir. Bu geçiş, hücrenin sitoplazmik konsantrasyonu, hipotonik çözeltinin konsantrasyonuna yükselinceye kadar devam eder. Bu durumda, su kaybından dolayı hücrelerin hacimleri küçülür ve büzülürler.

Canlı bir hücre, konsantrasyonu hücre sitoplazmik konsantrasyonu ile aynı olan izotonik bir ortamda iken, hücre içi ile ortam arasında konsantrasyon dengesi sağlanmış demektir. Bu durumda, hücre zarından su geçişi, başka deyişle osmoz gerçekleşmez. Yani hücre içindeki su miktarı aynı kalır.

Bitkilerin yaşantısında osmos olayının büyük rolü vardır. Gene bunun gibi, hayvanların bağırsaklarında sindirilen besin maddelerinin kan damarlarına karışması da osmos olayıyla ilgilidir. Bir bitkinin köklerinde topraktan su almasına yarayan delikler görülmediğine, hayvanların bağırsaklarının çeperlerinde besin maddelerinin kana karışmasını sağlayacak açıklıklar olmadığına göre bu iş nasıl gerçekleşmektedir?

İki gazı onları ayıracak hiç bir şey olmaksızın yanyana koyduğunuz zaman,süratle birbirine karışırlar. Aynı durum sıvıların çoğu için de sözkonusudur. Sözgelimi bir damla mavi mürekkep, bir kapta bulunan belirli bir miktardaki suyu açık tonda da olsa mavileştirecektir. Osmos olayında, bu karışım bir zar aracılığıyla olur. Bitkinin ince kök kıllarının incecik duvarları, bağırsakların duvar çeperleri için de aynı şey vardır. Ara perde karışım olayını yavaşlatır ama asla durdurmaz. Engel olmaz.

Osmos olayı, iki sıvının yapısına göre değişir. Sıvıların geçiş miktarı, molekül büyüklüklerine göre değişiklik gösterir. Nitekim saf suyun molekülleri şekerli suyun moleküllerinden daha küçüktür. Bu yüzden saf su şekerli suya oranla daha çabuk, daha kolay yer değiştirir. Osmos olayındaki geçiş, ortamın sıcaklığıyla da ilgilidir. Bu sıcaklığa göre değişmeler olur.

Daha yukarda değinmiş olduğumuz gibi, osmos olayının canlıların yaşamasındaki rolü ve yeri çok büyüktür. Solunumla akciğerlerimize aldığımız hava, kılcal damarlara osmos olayıyla geçer ve kana karışır. Gerekli oksijen sağlanmış olur. Karbon dioksidin hücrelerden dışarı atılması aynı yolladır. Bitkiler, kökleriyle çeşitli madenlerin suda erimiş tuzlarını alırlar. Ancak bitkilerde osmos sadece köklerde değil, dallarda ve yapraklarda da olabilir.
Son düzenleyen Safi; 23 Şubat 2017 02:36
tokiohotel - avatarı
tokiohotel
VIP ''Ölü Gelin''
21 Ağustos 2011       Mesaj #5
tokiohotel - avatarı
VIP ''Ölü Gelin''
OSMOS ( GEÇİŞME )
Bir sıvının, yarı geçirgen (semipermeabl) bir zardan geçmesi olayı. Yoğunlukları(veya konsantrasyonları) farklı olan iki çözelti, birbirinden yarı geçirgen bir zarla ayrıldıklarında, iki tarafın yoğunluklarını denge haline getirmek için, zar içinden bazı iyon veya moleküller, bir taraftan diğer tarafa geçerler. Mesela, bir kap yarı geçirgen bir zarla iki kısma bölünüp bir tarafa boyalı su, diğer tarafa da şekerli su konsa, biraz sonra renkli suyun zardan geçerek şekerli suya karıştığı görülür.

Bu, osmoza bir misaldir. Şeker (sükroz) molekülleri, zardan geçemeyecek kadar büyük oldukları için kendi bölgelerinde kalır. Osmozda esas geçiş, daha seyreltik olan çözeltiden (veya saf çözücüden) daha konsantre olan çözeltiye doğru olur. Osmoz, fiziksel bir olay olup özel bir difüzyon şeklidir. Biyolojide yarı geçirgen bir zardan suyun difüzyonuna ’osmoz’ denir.
Son düzenleyen Safi; 22 Şubat 2017 21:21
''Boşver''
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Şubat 2017       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

GEÇİŞME


a. Geçişmek eylemi.
—Dilbil. Yeni bir sözlük birimi oluşturmak üzere iki sözcüğün birbirini bulaşma yoluyla etkilemesi.

—Fiz. ve Kim. Geçişme basıncı, aynı çözücüde çözünen bir maddenin farklı derişimlerde çözeltiler içeren iki bölümü arasındaki basınç farkı; bu iki bölüm, yalnızca çözücü moleküllerini geçiren yarıgeçirgen bir zarla birbirinden ayrılmıştır. (Bk. ansikl. böl.)

—Fizs. kim. Seyreltik çözeltideki bir çözücüyü, seçimli geçirgen bir zar arasından derişik bir çözeltiye aktarma. (Bk. ansikl. böl.) [Eşanl. OSMOZ.]

—Fizyol. Dışa geçişme, erimiş durumdaki mineral iyonlarının ve moleküllerin canlı bir hücreden, o hücreyi çevreleyen sıvı ortama geçmesi. (Çeşitli fizyolojik mekanizmalarla çok sıkı denetlenen dışa geçişme, bir cismin hücre zarının iki yanında eşit yoğunluğa erişmesine asla yol açmaz.)

—Kim. Elektrikle geçişme, iyonlar içeren bir sıvının elektrik alanı etkisiyle gözenekli bir diyaframdan geçmesi. (Eşanl. ELEKTROOSMOZ.) [Bk. ansikl. böl.]

—Telekom. işaretlerin ya da darbelerin geçişmesi, birçok kaynaktan gelen işaretlerin, işaret öğelerinin ya da darbelerin ardışık ve dönemsel olarak ortak bir kanaldan iletimi.

—TV. Satırların geçişmesi, satır satır görüntü çözümleyen bir sistemde, tek bir görüntü oluşturmak için önce çift sayılı satırları içeren örünün ve ardından tek sayılı satırları taşıyan ikinci örünün iletimi. (Satırların geçişmesi, parıltıyı azaltmayı sağlar.)

—ANSİKL. Biyol. Geçişme, çözünür tuzların ve sıvıların yarıgeçirgen hücre zarından geçmesinde önemli rol oynar. Ama, birçok durumda, zarın nitelikleri geçişme yasalarına aykırı olgulara olanak verir. (EPİKTEZ.)

—Fiz. ve Kim. Bir çözücüde çözünen bir maddenin C, ve C2 gibi düşük derişimli çözeltiler içeren iki bölümü arasındaki geçişme basıncı AP = (C2-C,) RT/V bağıntısı ile ifade edilir; bu bağıntıda R ideal gaz değişmezini, T termodinamik sıcaklığı, V çözücünün bir molünün kapsadığı hacmi (burada çözeltinin C derişimi, çözünen maddenin mol sayısının, çözücünün mol sayısına oranıdır) gösterir. Bölümlerden birinin arı bir çözücü içerdiği durumda geçişme basıncı Van’t Hoff yasasıyla verilir: AP = nRT/V. Buradan, çözeltide bulunan çözünen maddenin mol sayısını, V de çözeltinin hacmini gösterir Geçişme basıncının ölçümü, çözünmüş bir cismin molekül kütlesinin bulunmasını sağlar. (GEÇİŞİMÖLÇÜM.)

—Fizs. kim. Kimi zarlar, çözeltinin suyunu geçirmelerine karşın, çözeltide bulunan çözünmüş maddeleri geçirmez. Zarın bir yanı su, diğer yanı çözeltiyle temas ettiğinde arı sudan çözeltiye doğru bir geçişin oluştuğu gözlenir. Buna, geçişme olayı denir. Ters geçişme, olağan geçişmenin ters yöne dönüştürülmesidir. Bu olay, derişik çözeltiye, geçişme basıncının üzerinde bir basınç uygulanarak meydana getirilir. (Bu tür bir ayırma yönteminden özellikle suyun işlenmesinde ya da tuzunun giderilmesinde, meyve sularının derişikleştirilmesinde yararlanılır.)

—Kim. Elektrikle geçişme ilk kez 1808’de Reuss tarafından gözlendi. Gözenekli boş bir kap, su dolu başka bir kaba daldırılır, bu boş kabın içine ve dışına iki elektrot yerleştirilirse, elektrotlar arasındaki gerilim, belirli bir basınç farkı yaratarak suyun dıştaki kaptan içteki kaba geçmesini sağlar. Bu olayın nedeni şudur: içteki kabın her gözünün çeperi, belirli işarette iyonlar taşır. Çeperin hemen yanında ise sıvıda ters işaretli yükler taşıyan parçacıklar, dengeleyici iyonlardan yayınık bir katman (toplam elektriksel yansızlık ilkesi) oluşturur Çeperin yüzeyine koşut bir elektrik alanı uygulandığında devinimli dengeleyici iyonlar, sıvıyı sürükleyerek yer değiştirme eğilimi gösterir. Elektrikle geçişme, turba ve odunun kurutulması, derinin tabaklanması, kaolenin arılaştırılması ve kâgir duvarların kurutulması gibi değişik alanlarda kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse


Son düzenleyen Safi; 23 Şubat 2017 02:38
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Şubat 2017       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Kan ile Vücut Hücreleri Arasında Madde Alış Verişi


Kılcal damarlarda atardamar ucundan toplardamar ucuna doğru gidildikçe kan basıncı düşer.Bu durum kan ile vücut hücreleri arasındaki madde alış verişine ne gibi katkı sağlar?

Vücudumuzu oluşturan hücreler doku sıvısı adı verilen bir ortam içinde yaşar. Bu ortamda hücreler ile kılcal kan damarı arasında madde alış verişi gerçekleşir. Doku sıvısı kan plazmasının kılcal damardan doku hücreleri arasındaki boşluklara kontrollü olarak sızmasıyla meydana gelir. Doku sıvısı içinde küçük moleküllü proteinler,glikoz,amino asit,vitamin,mineraller,su,atık maddeler ve solunum gazları gibi bileşenler vardır. Albümin,globülin,fibrinojen büyük moleküllü plazma proteinleri oldukları için kılcal kan damarlarından doku sıvısına geçemez. Bu nedenle kılcal damar içinde ozmotik basınç oluşur. Kılcal kan damarı boyunca bu basınç sabittir,değişmez. Kan basıncı ise kılcalların atardamar ucundan toplardamar ucuna doğru gidildikçe azalır.Kılcalların atardamar ucundaki kan basıncı,ozmotik basınçtan yüksek olduğu için su ve çözünmüş maddeler kılcal damardan doku sıvısına geçer. Kılcalların toplardamar ucunda ise kan basıncı ozmotik basınçtan düşüktür. Buradaki su ve çözünmüş maddeler doku sıvısından kılcal kan damarlarına geçer.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

21 Mart 2014 / karly. Soru-Cevap
22 Şubat 2017 / Konuk funda Cevaplanmış
15 Nisan 2018 / ThinkerBeLL Fizik
22 Şubat 2017 / Kral_Aslan Coğrafya