Kırmızı başlıklı yazı;
Hain kurtlu yazı,
Nasıl unutursun
Edilgenliğinin zirvesinde kanayan kırmızı başlığını
Korkularını sulayan katil boşluğunu
Kendini ve onu
Gün geldi ayaklar baş oldu, başlar kesildi sofrada kurda kuşa yem oldu, o vakit olan gene sana oldu:
Teslim oldun.
Teslimiyetinde gariptir hazzı bugün yarın bitecek diye içten içe o beklemelerdesindir.
Şişinde bekleyen bir yumak yünsündür sıcak ve kahverengi sararsın etrafını amma
Esasen rahat da değilsindir; tilkiye emanet bir tavuksundur.
Bütün rüyaların ilkin, karaya boyanır orgazmların.
Uyanışların yakarışlarla bir olur, pusu kurar adımların.
Tanrıların komünist olduğu bir hikayede
Sanma mühim bir haltsındır; bir garip yalancı çobansındır.
Kırmızı başlıklı hain yazı,
Nasıl oldu da unuttun
Geçtiğimiz o sıcak yağan yazı
Yağmur altında uzak diyarlarda sahte bir yüzsündür, aynalar tutar hesapları, boş kabinler ve zoraki merhabalar
eşiğinde geçirirsin şahanedir cine-ti aşk, küllerini savurur dilinden
bir yukarı bir aşağı .
Sen aslında başı koparılmamış yabani bir otsundur
Kimi kimsesi küsmüş nadasa yatmış ovalarda bitersin,
Yahut bir mezarın üstünde yeşillenen ehliyetsiz bir yamru yumrususundur,
K.hpe ana doğanın kürtaj olmuş bir oğlusundur.
Kırmızı başlıklı bir yazısındır;
Dümdüz yazılmış.
Düpedüz güpegündüz düzülmüşsündür.
Kır tarağını, kırmızı başlıklı yazı!
Tarak dişlerini geçirir başına .
Kan çanağını,
Oku!
Yeşil bir ezan
O ezanlarla taranır Sait Faik'in Burgaz adadan dümdüz esen saçı.
Kırmızı kalpli yazı,
Kötü başlıklı kızı
Unut.
Kurut günahlarını yan yüzen kağıt gemilerinde çocukluğunun
Uzasın avuçların yerin dibine doğru kavurucu yazların eşiğinde.
Cinnet-i aşk;
gökteki en uzak yıldızdır; uzanma,
ulaşamazsın.
Varlığın yokluk olsa doymayan dişleriyle kanını ıslatır; yedi mevsim duaya kahriye okusan da gök kafesinde
barınamazsın.
kafir sevgilinin koynunda dudakların bir perde gibi açılır, açığa çıkar ruh alemin,
karanlığında gömülü ölülerin yanlarına varıp hallerini sorsan bile
arınamazsın.
Cinnet-i aşk küllerini savurur dilinden
Kah aşağı, kah yukarı
Sen;
"bu kadar sevebildikten sonra
enkaz altında yatan bir martısındır.
Şafak 156 (O Halâ Jandarma...)