Birçok kadının gerçek hayatı aslında. Sabah yataktan kalkarak yeni bir kabusa uyanıyor birçoğu. Elinde gazete ile kahvaltı bekleyen bir kocayla başlıyor bu kabus. Yolda, toplu taşımalarda taciz eden, laf atan namus bekçileri hiç eksik olmuyor. İş yerinde ise; kadın olduğu için ayrımcılığa uğrayandan tutun da patronların, iş arkadaşlarının rahatsız edici bakışlarına kadar, yok yok! Ah, evet! Evde, karnının doymasını bekleyen, her şeyi eşinden ekleyen kabusun başlangıcı olan ''...koca'' vardı değil mi? O koca, her zaman yorgundur, bir keyif çayı içmeli;ama önce güzelce karnı doymalı. Yemek hazırlamak zor iş, hem erkek yorgun. Kadının işi ne! Yemek de yapar, ütü de yapar. Bulaşıklar, evin toparlanması, eve erzak alınması falan... Kendisine dayatılan ''Ev hanımı'' rolünün yanında ekstra onlarca iş de dayatılır.
Karnı doyan, çay eşliğinde maçını izleyen bir koca için, uyumadan önce seks olmazsa olmazdır. O an iki iltifat ile işini görür ve sonra kıçını dönerek uyur. Daha ne olsun onun için? Yüzüne bakma ihtiyacı bile duymaz kadının. Çünkü karnı tok, keyfi yerinde ve ihtiyacını da giderdi. Kadın, ölmüş kalmış kimin umrunda?
Toplam Yorum 1