Arama

Doğa ne demektir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Nisan 2018 Gösterim: 17.763 Cevap: 5
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Doğa ne demektir?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
DOĞA
66513d1524351750 doga nedir doga

Sponsorlu Bağlantılar
a. (doğmak’tan).
1. Fiziksel dünya, evren, varlıkların ve nesnelerin tümü; gerçeklik: insanoğlunun doğadaki yeri. Doğanın harikaları.
2. Dünyadaki varlıkların, düzenin ve bu düzenin sürdürülmesine dayanan ahlakın temelini oluşturduğu düşünülen üstün ilke, güçler bütünü: Hiçbir şey yoktan var, vardan yok olmaz, bu bir doğa yasasıdır. Doğaya karşı çıkmak.
3. insanın eyleminden ayrı olarak, ilkelerin, güçlerin özellikle de yaşamın bütünü: Ben umudumu doktorlara değil doğaya bağlarım.
4. Dış dünyada (özellikle kente karşıt olarak) insan tarafından (çok fazla) değiştirilmemiş gibi görünen ve hayranlığımızı çeken şeylerin tümü: Doğayı sevmek. Tatilde doğayla başbaşa yaşamak.
5. Canlı yaratıkların yaşam biçimlerinin kendine özgülüğünü oluşturan özellikler, nitelikler bütünü: insan, hayvan, bitki doğasını incelemek.
6. Cinsel yaşam, içgüdü, cinsel çekim: Doğanın çağrısına uymak.
7. Bir şeyin iç zorunluluğu: Olayın doğası gereği. Bu, eşyanın doğasına aykırı. (TABİAT)

—Biyol. Doğa bilimleri - BİLİM.

—Fels. Doğa durumu, birlikte yaşamalarına rağmen, insanların hiçbir ortak kurum yaratmamış oldukları ve bundan dolayı siyasal otorite diye bir şey bilmedikleri dönemden önce insan toplumunun içinde bulunduğu varsayılan durum.

—doğalar çoğl. a. Fels. Basit doğalar, Descartes'a göre, tanımları bilinmeden birbirinden ayırt edilebilen ve kendi başlarına bilgisi edinilebilen ruhsal ya da cısimsel tözler. ll Doğa yasası - DOĞAL DİN.

—Geom. Daha önce tanımı verilmiş olan bir eğrinin, bir yüzeyin, bir dönüşümün vb., örneğin bir konikte, bir ikilenikte, bir izometride olduğu gibi, daha belirgin ayırt edilmesi.

—Ted. Doğa tedavisi, doğal ilaçları, şifalı bitkileri kullanan tedavi yöntemi.

—ANSIKL. Ed. Divanü lügatıf-Türttleki en eski örneklerden başlayarak türk halk edebiyatında doğaya ait canlı betimlemelerin yer aldığı görülür. Dağlar, yaylalar, pınarlar, bozbulanık akan seller, akarsular, kırlar, turnalar, yeşilbaşlı ördekler halk şiirine konu olur. Divan şiirini ise, doğaya yöneltilmiş gözlemin yerine, bütün şairlerin tekrarladığı ortak mazmunlar besler. Mesnevilerde, kasidelerin nesip bölümlerinde güneşin doğması, batması, bahar, kış mevsimleri efsanelerden, inanışlardan kaynaklanan abartmalarla anlatılır. Gazellerde bülbülle gül âşıkla sevgilinin durumunu anlatmak için, servi sevgilinin boyunu, sümbül saçını, nergis gözünü konu edinmek için birer benzetme öğesidir.

DEVAMI Doğa Nedir?
BAKINIZ Doğa Felsefesi


Son düzenleyen Safi; 22 Nisan 2018 01:12
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
14 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
DOĞA
66513d1524351750 doga nedir doga

Sponsorlu Bağlantılar
a. (doğmak’tan).
1. Fiziksel dünya, evren, varlıkların ve nesnelerin tümü; gerçeklik: insanoğlunun doğadaki yeri. Doğanın harikaları.
2. Dünyadaki varlıkların, düzenin ve bu düzenin sürdürülmesine dayanan ahlakın temelini oluşturduğu düşünülen üstün ilke, güçler bütünü: Hiçbir şey yoktan var, vardan yok olmaz, bu bir doğa yasasıdır. Doğaya karşı çıkmak.
3. insanın eyleminden ayrı olarak, ilkelerin, güçlerin özellikle de yaşamın bütünü: Ben umudumu doktorlara değil doğaya bağlarım.
4. Dış dünyada (özellikle kente karşıt olarak) insan tarafından (çok fazla) değiştirilmemiş gibi görünen ve hayranlığımızı çeken şeylerin tümü: Doğayı sevmek. Tatilde doğayla başbaşa yaşamak.
5. Canlı yaratıkların yaşam biçimlerinin kendine özgülüğünü oluşturan özellikler, nitelikler bütünü: insan, hayvan, bitki doğasını incelemek.
6. Cinsel yaşam, içgüdü, cinsel çekim: Doğanın çağrısına uymak.
7. Bir şeyin iç zorunluluğu: Olayın doğası gereği. Bu, eşyanın doğasına aykırı. (TABİAT)

—Biyol. Doğa bilimleri - BİLİM.

—Fels. Doğa durumu, birlikte yaşamalarına rağmen, insanların hiçbir ortak kurum yaratmamış oldukları ve bundan dolayı siyasal otorite diye bir şey bilmedikleri dönemden önce insan toplumunun içinde bulunduğu varsayılan durum.

—doğalar çoğl. a. Fels. Basit doğalar, Descartes'a göre, tanımları bilinmeden birbirinden ayırt edilebilen ve kendi başlarına bilgisi edinilebilen ruhsal ya da cısimsel tözler. ll Doğa yasası - DOĞAL DİN.

—Geom. Daha önce tanımı verilmiş olan bir eğrinin, bir yüzeyin, bir dönüşümün vb., örneğin bir konikte, bir ikilenikte, bir izometride olduğu gibi, daha belirgin ayırt edilmesi.

—Ted. Doğa tedavisi, doğal ilaçları, şifalı bitkileri kullanan tedavi yöntemi.

—ANSIKL. Ed. Divanü lügatıf-Türttleki en eski örneklerden başlayarak türk halk edebiyatında doğaya ait canlı betimlemelerin yer aldığı görülür. Dağlar, yaylalar, pınarlar, bozbulanık akan seller, akarsular, kırlar, turnalar, yeşilbaşlı ördekler halk şiirine konu olur. Divan şiirini ise, doğaya yöneltilmiş gözlemin yerine, bütün şairlerin tekrarladığı ortak mazmunlar besler. Mesnevilerde, kasidelerin nesip bölümlerinde güneşin doğması, batması, bahar, kış mevsimleri efsanelerden, inanışlardan kaynaklanan abartmalarla anlatılır. Gazellerde bülbülle gül âşıkla sevgilinin durumunu anlatmak için, servi sevgilinin boyunu, sümbül saçını, nergis gözünü konu edinmek için birer benzetme öğesidir.

DEVAMI Doğa Nedir?
BAKINIZ Doğa Felsefesi


Son düzenleyen Safi; 22 Nisan 2018 02:07
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tabiat, çevre, maddesel dünya ya da evren. Doğa; kendini sürekli olarak yenileyen ve değiştiren, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlıkların hepsini kapsar.İnsani faktörler etkin değildir. Madde ve enerji unsurlarından oluştuğu kabul edilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
EVREN
Araştırma tasarımı her şeyden önce, araştırılan sorunun belirlenmesi ve bu sorunun bulunduğu ana kitlenin sınırlarının çizilmesiyle kurulabilir. Araştırma evreni araştırma probleminin etkisi altında bulunan ve bilgi sağlamak için gözlem yapılacak ana kütledir. (Bal, 2001, s.110)

İncelenmek istenen birimlerin meydana getirdiği, gözlenebilir ortak karakteristiklere sahip objelerin oluşturduğu belli bir kurala uyan öğelerden oluşmuş topluluğa evren denir. Evren araştırma kapsamına giren gruptur. Araştırma kapsamına giriş iki şekilde düşünülebilir. Biri verilerin elde edilişi; diğeri, bulguların genellenmesi yönünden. Verilerin elde edilişi yönünden düşünüldüğünde evren, mevcut olan ve örneklemin seçildiği gruptur. Bulguların genellenmesi yönünden düşünüldüğünde evren, mevcut ve örneklemin seçildiği grup olabileceği gibi; mevcut olmayan, kuramsal bir grup da olabilir.

Bir kimse araştırmasını ve elde ettiği bulguları Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bölümünün bugünkü öğrencilerine; gelecek on yıl içinde Eğitim Bölümü öğrencilerine genellenebilecek şekilde düzenleyebilir.

Görülüyor ki, ilgi duyulan alan oldukça geniş olabilir. O kadar geniş olabilir ki, araştırmacının ona dokunması, elemanlarını görebilmesi ve onu fiziki olarak inceleyebilmesi olanaksız olabilir. Bazı hallerde evren, henüz gerçekte mevcut değildir bile. Gelecek on yıl içinde Eğitim Bölümünü bitirecek kişileri şimdiden görme, inceleme olanağı yoktur. Böyle bir grup henüz oluşmamıştır. Bu tür evrene hedef evren, kuramsal evren denir. Bugün Eğitim Bölümü öğrencileri üzerinde yapılacak bir çalışmanın sonuçlarının on yıl sonraki öğrencilere nasıl genellenebileceği tartışılabilir. Bu, konunun cinsine bağlıdır. Eğer bugün Eğitim Bölümü öğrencilerinin kütüphanede harcadıkları zaman başarıları ile pozitif bir ilişki gösteriyor ise, bunun on yıl sonraki öğrenciler içinde doğru olacağına aykırı bir iddiayı haklı çıkaracak ne mantıki, ne de ampirik çalışma bir olsa gerek.

Evrenin büyüklüğü yada küçüklüğü amaca, genellemelerin kimleri yada nereleri kapsaması istendiğine bağlıdır. Belirli bir amaç için evren olarak seçilen bir grup, başka bir amaç için evren olmayabilir. Sosyoloji, psikoloji, eğitim vb. alanlardaki araştırmalarda evren, genellikle araştırmalarda kullanılacak verilerin kaynağını oluşturur. (Kaptan, 1998, s. 145-146)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Aralık 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Doğa; kendini sürekli olarak yenileyen ve değiştiren, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlıkların hepsini kapsar. İnsani faktörler etkin değildir. Madde ve enerji unsurlarından oluştuğu kabul edilir. İnsan etkinliğinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç; canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın tümünü ifade eder. Bazen sadece; insan eliyle büyük değişikliğe uğramamış doğal güzelliklerini koruyan, genellikle kent dışı kesimi anlatmakta kullanılır.
Doğa; kendini sürekli olarak yenileyen ve değiştiren, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlıkların hepsini kapsar.İnsani faktörler etkin değildir. Madde ve enerji unsurlarından oluştuğu kabul edilir. İnsan etkinliğinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç; canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın tümü, tabiat. İnsan eliyle büyük değişikliğe uğramamış doğal güzelliklerini koruyan, genellikle kent dışı kesim. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.

Aynı zamanda insanın yaşaması bakımından önemli bin mekandır.Aslında bir hayal olarak görülen doğada yaşama fikri gerçekleştirilebilir.Doğanın bize kucak açması için;onun içinde kendimize de bir yer bulmamız için ve onun bizi kabul etmesi için kendimizi ona affettirmemiz gerekir.
Evrim teorisi taraftarlarının yaratılış gibi karşıt teoriler aleyhine buldukları kanıtlardan birisi canlıların gerektiğinden fazla çoğalma eğilimde oldukları iddi-asıdır. Charles Darvin 'de bu konuyu işleyen Malthus’un Nüfus isimli kitabından oldukça etkilenmiş, canlıların anormal çoğaldıkları iddiasını doğal seleksiyonun dolaysıyla evrim teorisine kanıtı olarak göstermiştir. Gerçektende canlıların hesapsız çoğalmaları Dünyanın canlıları besleme kapasitesinin sabitliği nede-niyle canlılar arasında bir yer kapma telaşına, ardından müthiş bir yaşam sava-şına neden olmakta mıdır?
Bir balık milyonlarca yumurta bırakır. Bir meyve ağacı binlerce meyve verir. Bir balığın milyonlarca yumurta bırakması ya da bir ağacın binlerce meyve vermesi şüphesiz üremeye yöneliktir. Hiç bir balık bıraktığı yumurtalardan çıka-cak milyonlarca yavrudan büyük bölümünün diğer balıklar tarafından yenilerek besine dönüşeceğini, çok az kısmının büyüyerek erginleşeceğini bilmez. Bitki-ler içinde, diğer canlılar içinde bu böyledir. Her canlı üremek için elinden geleni yapar. Ne kadar çok yavru verirse üreme (neslini devam ettirme) garantisinin o kadar çok olacağını çok iyi bilir. Bir bakıma canlıların nesillerini devam ettirme çabaları doğa kanunların en önemlilerinden biridir.
Evrim teorisi taraftarlarına göre canlıların gerektiğinden fazla çoğalma eği-limleri bir savurganlık örneğidir. Yaratılış felsefesiyle bağdaşmamaktadır.
Thunderbolt55 - avatarı
Thunderbolt55
Ziyaretçi
4 Nisan 2013       Mesaj #6
Thunderbolt55 - avatarı
Ziyaretçi
Tabiat hepimizi bir ana gibi bağrına basmış; üstündeki canlı, cansız hiç bir varlığı bir evlat misali birbirinden ayırmadan hem de her birine ayrı bir güzellik katarak, öylesine muhteşem öylesine görkemli.
Mücadelesini verdiğimiz yaşam büyük balığın küçük balığı tuttuğu bir sahnenin; oyuncuları farklı, rolleri birbirine benzer bir piyesi aslında değil mi? Başrolünde bazen insan, bazen hayvan bazen de bize hükmeden tabiatın ta kendisi; hava, güneş, dağ, taş, deniz, toprak gibi cana can veren, cana can katan varlıklar.

Tabiatımızı ne de güzel yaratmış yaratan; büyüklüğü, yıkılmazlığı, erişilmezliği, gücü simgeleyen dağlarımız, yaşam kaynağımız aydınlığımız güneş, bizi üstünden geçindiren ve geri dönüşümüz olan toprak, pek çok canlının yaşadığı ayrı bir merkez olan insanın geçim kaynağı, görüntüsü şiirlere konu olan denizler vs. daha sayamadığım pek çok güzelllik.
Bir paylaşım aslında tabiat ve insan arasındaki.bir alışveriş gibi.

Ama tabiatımız; tabiatı kötü insanlar tarafından bozulmakta ne yazık ki. İnsan kendi bindiği dalı keser mi? İşte insanoğlu kesiyor hem de hiç acımadan kesiyor.

Bir şeyler yapılırken birşeyler hep bozuluyor. Böyle mi olması gerek? Kocaman hayır.

Gittikçe artan nüfus artışı nedeniyle doğamıza yapılan en büyük kötülük biz insanlardan geliyor. Yeni yerleşim yerleri kurmak, çığ gibi büyüyen ulaşım sorununa çözüm bulmak adına dağların yıkılması, derin kazılan yol çalışmaları nedeniyle katledilen pek çok canlı.

Bizim evin yakınında bir park var. Daha ağaçları yeni yeni yeni gölge yapmaya başlamıştı. Annelerin küçük çocuklarını götürdüğü, oynattığı, gençlerin temiz havayı soluduğu, top oynadığı, büyüklerin çay yudumladığı bir park. şimdilerde yıkılma kararı alınmış. Neden mi? Tamam amacı çok güzel okul yapılacakmış ama neden başka bir yer değil. Çocuk yetiştirmek ne kadar zor ve zaman alıyorsa, bu ağaçlarda böyle zor büyüdüler. Hepsi ölmeyecek mi? duygusal düşündüğümü sanmıyorum. Çünkü onlar da bir can, bize nefes oluyorlar.

Ne yazık ki insanın faydasına olan her şey insan tarafından tüketilmeye çalışılıyor. Hele denizlerimiz. kenarlarında kurulan yerleşim merkezleri, sanayi tesisleri arttıkça kirlilik de bir o kadar artıyor. Gemilerin verdiği zararlar saymakla bitiremiyorum. Balıklarımız pek çok su ürünümüz ölüyor.

İnsanı insan yapan değerlerimizi, örnek insan özelliklerinden doğruluk, dürüstlük, merhamet, mertlik vb. davranışlarımızı, başka hiç bir canlıda olmayan aklımızı bilincimizi iyi ve güzele kullanmak, aksini yapanları uyarmak hepimizin bir borcu aslında
Sesimizi duyurmalıyız ki, doğa bizi kucaklasın,
Ağaçlar bir ülkenin doğal zenginlikleridir. İnsanlara ve yurda büyük yararları vardır. Memleket ekonomisine katkıda bulunduğu gibi insanları toprak kayması, sel gibi doğal felâketlerden korur, iklim şartlarını düzenler.
Ağaç, tabiatın süsüdür. Tanrı’nın insanlara bağışıdır. Bizde ağaç sevgisi, köklü, gelenekleşmiş bir sevgidir. Deyimlerimizde şiir ve türkülerimizde bu sevginin göz alıcı izlerine raslamak mümkündür.
Ancak, bazı kendini bilmez, cahil kişiler, toprak kazanmak, yakacak elde etmek gibi çeşitli bahanelerle yaş ağaçlara acımasızca kıyarlar. Ufacık bir çıkar kaygısı yüzünden büyük bir zarara sebebiyet verilir.
Bunları kes, o baltanla bu çürümüş ağaçları yere ser” derken, insanlarımıza ne kadar yerinde ve içten bir öğüt vermektedir.
Gerçekten, yaş ağaç kesen bir insan, bir canlıya kıydığı için cani sayılır. Tanrı ve kul katında da günahkârdır. Ayrıca, şairimizin de dediği gibi, hiçbir zaman esenliğe kavuşmaz.

Kuşlar çevremizde uçar.Çevremizde ağaçlar kış gelince bembeyaz elbise giyerler.Sonbahar gelir.Ağaçlar çıplak kalır.Toprağın üstünde gezinir,börtü böcekler.Arkadaşım ‘çevreni temiz tut.Peki sizce bu kirlilik nereye gidiyor.Akarsulara,ırmaklara,denizlere ve sonrada taa okyanuslara kadar gider.Bu yüzden çevremizi kirletmeyelim.Bunun nedeniyle akarsular , ırmaklar , denizler, okyanuslar kirlenir.Su kirliliğinden suda yaşayan canlıları öldürür.Eğer çevreyi kirletirsek mikropla arkadaşlık etmiş oluruz.Bu yüzden çöplerimizi çöp kutusuna atalım.Çöpü attıktan sonra mutlaka ellerimizi yıkayalım.Bunun için çok dikkatli olalım.Güzel bir Dünya istiyorsak temizlik kuvanlar öldüğü zaman bazı vatandaşlarımız balıkçılık yapamayıp çocuklarına bakamaz.Böyle olunca çocuklar okula gidemez.Birde onları düşünelim,onların o hallerini.Biz çevreyiz.Sağlıklı ve mutlu bir yaşam için çöplerimizi çöp kutusuna atalım,ayrıca büyük şehirlerde olduğu gibi belirli yerlerde geri dönüşüm kutuları olursa bu atıklar tekrar işlenerek ülke ekonomisine de katkıda bulunmuş oluruz.Hepinize sağlıklı,temiz,yaşanılır bir dünya dilerim.
Geçmişteki insanlar doğayı sonuna kadar korumuş,sağlıklı yaşam sürmüşlerdir. İnsanlar toprakla ilgilenmiş,ağaçları korumuştur.Atatürk , bir ağaç için köşkünü yerinden oynatmış , günümüzde ise yaş ağaçları kesmek normal bir şeymiş gibi görülmektedir.Ağaçlar kesilip yerine binalar yapılmıştır.Dünyada yılda 13 milyon hektar , Akdeniz’de 550 bin hektarlık orman alanı ihmal , kasıt ve ya kesilme sonucunda yok oluyor.Her yıl nesli tükenmek üzere olan kutup ayıları , vatozlar , Madagaskar hayvanlarından sifaka lemurlar , gri balinalar , kısa gagalı yunus gibi hayvanlar büyük tehlike altında.Ayrıca yılda 300 bin fok balığı kürkleri için öldürülüyor.Yavaş yavaş ağaçların yerini fabrika dumanları , karbondioksitler almıştır.

Benzer Konular

24 Şubat 2012 / thedoctor_611 Sinema tr
 Doğa
13 Şubat 2007 / Kral_Aslan Müzik tr
13 Kasım 2010 / ThinkerBeLL Akademik
7 Haziran 2016 / Jumong Sinema tr
5 Ekim 2013 / Intersect Taslak Konular