Arama

Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalanmaya götüren nedenler nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 24 Şubat 2016 Gösterim: 8.877 Cevap: 4
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
27 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
osmanlı imparatornu parçalanmaya götüren nedenleri batı ile ilişkileri çerçevesinde anlatarak osmanlının bu dönemde izledigi dış politika yazınız
EN İYİ CEVABI Safi verdi
Osmanlı Devletinin Parçalanma Dönemi

Sponsorlu Bağlantılar
Osmanlı Devleti, Dağılma Devri'nde yoğun olarak Avrupalı devletlerle mücadele etmiştir. Rusya, İngiltere ve Fransa'ya karşı denge politikası uygulayan Osmanlı, bu sayede ömrünü uzatmıştır.

DAĞILMA DÖNEMİ SİYASİ İLİŞKİLER

1. 1806–1812 OSMANLI RUS VE 1807 OSMANLI İNGİLİZ SAVAŞI
Nedenleri
a. Rusya'nın Balkanlar'da Osmanlılar aleyhine propaganda yapması, Mora ve Ege adalarındaki Rumları kışkırtması.
b. Osmanlı'nın Fransa'nın isteği ile Rus taraftarı olan Eflak ve Boğdan Beylerini görevden alması.
c. İngiltere’nin bu olayda Rusya'yı desteklemesi.
d. Rusya'nın Yedi Ada üzerindeki işgalini sürdürmek istemesi.
Rusya, Osmanlı topraklarını işgale başlarken, Osmanlı-Fransız yakınlaşmasını çıkarlarına aykırı bulan İngiltere, Osmanlıdan bir takım isteklerde bulunmuş, bunların reddedilmesi üzerine Rusya'nın safında savaşa girmiştir.
Savaş sırasında Fransa ikiyüzlü siyaset izlemiş, Osmanlılar aleyhine Ruslarla Tilsit ve Erfurt görüşmesini yapmıştır. Bu durum Osmanlı Devleti ile İngiltere’yi birbirine yaklaştırmış, iki devlet arasında Kale-i Sultaniye Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre Boğazların barış zamanı savaş gemilerine kapalı tutulması kabul edilmiştir.

Sonuçlar

a. Ruslarla yapılan savaşı Osmanlı Devleti kaybetti, iki devlet arasında 1812'de Bükreş Antlaşması imzalandı.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yusuf Akçura'nın Bir Makalesi:

Sponsorlu Bağlantılar
Osmanlı Devletinin Dağılmasında Başlıca Amiller
Osmanlı İmparatorluğunun dağılma devrini XIX. asır iptidasından başlatmak doğru olur. Bu dağılmanın birçok amilleri vardır; bu amillerin bizce en mühimleri şunlardır:



1.Garp müverrihlerinin Reformation ve Renaissance dedikleri fikri hareketin. XV. ve XVI. asırlarda. Garpta zuhur edip yayıldığı zaman. medeniyetçe Hıristiyan Garba mütefevvik bulunan İslam Şarkın ve onun aksamından bulunan Osmanlı Müslüman camiasının başka dillerle konuşup başka mezheplere tabi bulunmasından dolayı. bu harekete iştirak etmemiş olması;



2. Garp kavimlerinin geniş denizlere seferler tertip edip. müstemlekeler elde ederek servet ve marifetlerini arttırdıkları XVI. asırda. Osmanlıların bu Avrupa hareketine tamamen iştirak edememeleri;



3. Rönesans'ın Reformasiyon'un denizaşırı kıt'alara yayılmanın elhasıl yeni kurunu orta kurundan ayıran belli başlı hareketlerin Avrupa Hıristiyan halkında husule getirdiği fikri ve ilmi intibah ile servet artmasından neş'et eden maddi ve manevi tefevvuka umumiyetle İslam Şarkın husus ile Osmanlı aleminin muvaffakıyetle karşı koyacak vasıtalardan mahrum kalması;



4. Büyük devletlerin cümlesi gibi muhtelif dinlere mezheplere inanan muhtelif dillerle konuşan birçok kavimlere hakim Osmanlı İmparatorluğunun tebaasını maddi manevi tesirlerle uzlaştırarak birleştirmeğe muvaffak olamaması



5. İmparatorluğun çok geniş sahaya yayılmış bulunması merkezi kuvvetin bütün memleketlere kat'i bir kontrol yapmasını o zamanki muhabere ve muvasala vasıtalarına nazaran imkan haricine çıkardığından iyi ve muntazam bir idarenin kabil olamaması;



6. Türklerde tabii bir haslet olan istila ve tevessü arzusunu ihtişam ve azamet emelini tatmin ve gittikçe genişliyen memleketin mu'dil idaresini temin için o zamanki usullerle dahilden toplanan varidatın kifayet etmemesinden naşi harp ve istilaların bir varidat membaı sayılarak. Sonu gelmiyen harplere girişilmesi;



7. Bu mütemadi harplerin devlet bünyesini zaafa uğrattıktan başka sulh devirlerinde idare ve intizamın bozulmasına bir sebep teşkil etmesi;



8. XVII. asır ortalarından sonra harplerin varidat membaı olmaktan ziyade büyük masrafları mucip olması;



9. XVII. asır sonlarındaki Viyana ricatinden itibaren harp ve sulh inisiyatifi artık Osmanlı Devletinin elinden çıkmış olduğundan komşu devletin ardı arası kesilmiyen taarruzlarına mukabele etmek için hazırlanmak zarureti hasıl olan orduların edilmek lazım gelen harplerin hemen hiçbir varidat temin etmeksizin ancak devletin askeri ve iktisadi membalarını çok daraltmağa sebep olması;



10. XVII. ve XVIII. asırların muvaffakıyetsiz harpler ile Devletin mühim varidat temin eden ve ahalisinin ekserisi Hıristiyan olan eyaletlerinden bir kısmı elden çıkmakla beraber devletin kudret nüfuz şeref ve sultasının da çok rahnedar olması;



11.Kanuni Süleyman zamanında temeli atılıp Mahmut I. devrinde vazih ve kat'i bir şekil alan Kapitülasyonlar Osmanlı Devletinin harici ticaretinde Osmanlı tebaasının çok zarar görmelerini bahis olduğu gibi Şark sularında Fransız sancağına daha sonraları Felemenklilere Venediklilere ve İngilizlere verilen imtiyazların da Osmanlı tüccar gemilerinin inkişafına engel teşkil etmesi;



12. Kapitülasyonlarla gayri Müslim Osmanlı tebaasının bir nevi himayesine hak kazandıklarını iddia eden ecnebi devletlerin tesirler ile muhtelif mezheplere mensup Hıristiyan tebaasının hükümet tarafından idaresinde birtakım müşkülatın yüz göstermesi;



13. Osmanlı Devletinin zayıflamasından fırsat bulan ecnebi devletlerinin Kapitülasyonlarda münderiç bazı maddeleri fazla serbest tefsire başlıyarak {Osmanlı tebaası Hıristiyanları himayeye kalkışıp onları metbu devletlerine karşı itaatsizliğe teşvik etmeleri;



14.Fatih zamanında İstanbul Rum Patrikliğine bahş ve ihsan olunan imtiyazları Rum Patrikhanesinin mütemadiyen tevsie çalışması ve Hıristiyan tebaanın herhangi cins ve mezhepten olursa olsun cümlesi üzerine pek geniş olan sultasile de iktifa etmiyerek adli idari ve hatta siyasi hususlarda daha geniş iddialara kalkışması;



15.Rum Patrikhanesinin gölgesi altında üreyip artan Fenerli Rum Beylerinin çok defa Osmanlı Devletinin harici siyasetinde ve mali işlerinde mühim mevkiler tutaral{bu kudret ve nüfuzlarını bazan Osmanlı menafiine münafi bir surette kullanmaları;



16. -Harplerin mağlubiyetle kapanmasından dolayı iktisaden alettevali zararlara uğrıyan Osmanlı içtimai heyetinde husLıle gelen hoşnutsuzluk ve aaaebzübün ve idarei hükümette iktisadi sıkıntılardan naşi gittikçe artan suiistimallerin neticesi olarak hükümetle ahali arasında imtizaç ve ahengin eksilmesi; alelhusus hıristiyan tebaanın gerek dahili sıkıntılar gerekse harici propagandalar tesirile Osmanlı camiasından ayrılmak emel ve arzularının kuvvetlenmesi nihayet bunların fiili hareketlere bile kalkışmaları;



17. -Osmanlı devletinin siyasi adli ve idari teşkilatının esaslarından biri olan İslam şeriatinin zaman ve mekana göre terakki ve tekamül ettirilememesinden naşi devleti ve içinde bulunan kavimleri idareden aciz kalması;



18. -Gerek merkezde gerekse vilayetlerde adaleti tevzi ve saltanatı temsil eden makamların şeriata ve kanuna muğayir aaafi hareketlerinin artması ve binnetice zulmün irtikap ve irtişanın meydan alması;



19. -Şeriat esaslarına göre tanzim olunan mektep ve medreselerin XVII. asırdan itibaren garpta inkişaf eden serbest ulumu benimsiyemediğinden dolayı Müslüman Osmanlıların medeni tekamüllerine kafi derecede hizmet edememesi hatta bu mektep ve medreselerin XV. ve XVI. asırlarda bulunduğu seviyeden aşağı düşerek ilim ve marifetçe Osmanlıların Garbe nazaran geri kalmalarına sebep olması;



20. Garpte Rönesanstan sonra üniversiteler yani medreseler mütemadi terakki ve inkişaf ettikten ve dini alakalardan yavaş yavaş sıyrılmağa yüz tuttuktan başka ayrıca ihtisas mektepleri mesela harbin usul ve kaidelerini gemilerin inşasını top ve tüfek imal ve istimalini istihkam hafir ve tanzimini öğreten mektepler açılmış iken Osmanlı memleketlerinde ve umumiyetle şarkta XVIII. asır sonlarına kadar böyle teşebbüslerin hemen hiç vaki olmaması;



21.Harplerde muvaffakıyetsizliklerin idarede aaaebzüplerin maliyede sıkıntıların adliyede adaletsizliklerin hükümdarlarda zaf ve aczin ulum ve maarifte inhitatın tabii bir neticesi olmak üzere cehil ve taassubun hakim mevkie geçmesi ve her nevi teceddüt ve terakkiye mümanaat edebilecek bir kuvvete malik olması;



22. XVIII. asırda buhar kuvvetinin ve buharlı makine ler imalinin garpte keşfolunarak xıx. asır başlarından itibaren Garpte servetin aaaayüt ve temerküze başlaması ve bu suretle Garbin Şarka karşı korkunç bir iktisadi tefevvuk kazanması; nihayet Garpte büyük sanayi sermayesinin ve buharlı büyük sanayiin mütemadiyen inkişafı esnasında şarkın küçük sermaye ve sanayi seviyesinden yükselemiyerek sermaye ve sanayi sahasında yani siyasi ve içtimai hayatın ruhu demek olan bir sahada şarkın garpten çok geriye kalması.



Yukarda sayılan amiller bir devletin inhitat ve inkırazına kafi gelebilecek illetlerdir. Osmanlı Devleti bütün bu illetlerle malul olmasına rağmen. XVIII. asırdan sonra dahi mütemadi küçülmek ve zayıflamakla beraber bir buçuk asır kadar daha yaşıyabilmiş ve inkıraz sıralarında bu devletin esas unsuru olan Türklüğün harikulade hayatiyeti parçalanarak dağılmış imparatorluğun içinden taze ve kavi bir devletin doğmasına kifayet etmiştir.




Yusuf Akçura

Kaynak: Osmanlı Devletinin Dağılma Devri (XVII. VE IX asırlarda) TTK Yayınları
Son düzenleyen Safi; 24 Şubat 2016 02:27
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
OSMANLI DEVLETİ'NİN DAĞILMASI Berlin Antlaşması'ndan sonra Osmanlı Devleti dağılma sürecine girmiştir. Balkanlarda yaşayan ulusların bağımsızlıklarını kazanmaya başlamaları ve ardından Rusya ile yapılan savaş neticesinde imzalanan antlaşmalarla Osmanlı Devleti o görkemli devirlerini aramaktaydı. Rusya'nın Akdeniz'e açılması ihtimalini öne süren İngilizler Kıbrıs'ı işgal etti. Osmanlı Devleti toprak mülkiyeti kendisinde kalmak şartı ile adayı geçici olarak İngiltere'ye devretti.

Fransa, Cezayir'e yerleştikten sonra gözünü Tunus'a dikmişti. Berlin Konferansı'nda aradığı fırsatı ele geçiren Fransa, Tunus'u işgal etti. Osmanlı Devleti'nin Protestosu sonuç vermedi. Fransızların Tunus'u işgal etmeleri üzerine İngilizler de harekete geçti.

1869 yılında Süveyş Kanalının açılması Mısır'ın Jeopolitik konumunu artırmıştı. Bu durum Mısır üzerindeki İngiliz ve Fransız rekabetini hızlandırdı. Mısır Hıdivi İsmail Paşa Mısır'ı iyi idare edemiyor ekonomik problemler halkın Avrupalı tüccarların işyerlerine saldırmalarına yol açıyordu. Bu gelişmeleri bahane eden İngiltere Mısır'ı işgal etti (1882).

Yunanistan'ın bağımsızlık kazanmasından sonra Giritli Rumlar Yunanistan'a bağlanmak istedi. Osmanlı Devleti bunu kabul etmedi. Çıkan isyan bastırıldı. Yunanistan'ın Girit'e asker çıkarması üzerine Osmanlı Devleti Yunanistan'a savaş açtı. Teselya bölgesinde yapılan savaşta, Gazi Ethem Paşa komutasındaki Osmanlı Kuvvetleri Yunanlıları bozguna uğrattı (1897). Avrupalı devletlerin araya girmesiyle bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma ile Girit'e muhtariyet verildi. 1908 yılında Yunanistan adayı yeniden işgal etti. Balkan Savaşlarından sonra Girit tamamıyla elimizden çıktı.

Bosna-Hersek'in idaresi Berlin Antlaşmasıyla geçici olarak Avusturya'ya verilmişti. Sultan İkinci Abdülhamid'in İkinci Meşrutiyeti ilan etmesinden sonra yaşanan karışıklıklar sonunda Avusturya bu bölgeyi resmen topraklarına kattı. Osmanlı Devleti Yeni Pazar sancağı bizde kalmak şartı ile bunu kabul etmek zorunda kaldı (1908).

Berlin Antlaşmasıyla üç bölgeye ayrılan Bulgaristan Prenslik haline gelmiş Doğu Rumeli ve Makedonya ıslahat yapılmak şartıyla Osmanlı Devleti'nde kalmıştı. 1885'de Doğu Rumeli'de isyanlar çıktı. Bulgaristan Doğu Rumeliyi Kendisine bağladığını ilan etti. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Bulgaristan bağımsızlığına kavuştu ve Doğu Rumeli'yi de içine alan bir Bulgaristan Krallığı kuruldu (1908).

kaynak
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Şubat 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Osmanlı Devletinin Parçalanma Dönemi

Osmanlı Devleti, Dağılma Devri'nde yoğun olarak Avrupalı devletlerle mücadele etmiştir. Rusya, İngiltere ve Fransa'ya karşı denge politikası uygulayan Osmanlı, bu sayede ömrünü uzatmıştır.

DAĞILMA DÖNEMİ SİYASİ İLİŞKİLER

1. 1806–1812 OSMANLI RUS VE 1807 OSMANLI İNGİLİZ SAVAŞI
Nedenleri
a. Rusya'nın Balkanlar'da Osmanlılar aleyhine propaganda yapması, Mora ve Ege adalarındaki Rumları kışkırtması.
b. Osmanlı'nın Fransa'nın isteği ile Rus taraftarı olan Eflak ve Boğdan Beylerini görevden alması.
c. İngiltere’nin bu olayda Rusya'yı desteklemesi.
d. Rusya'nın Yedi Ada üzerindeki işgalini sürdürmek istemesi.
Rusya, Osmanlı topraklarını işgale başlarken, Osmanlı-Fransız yakınlaşmasını çıkarlarına aykırı bulan İngiltere, Osmanlıdan bir takım isteklerde bulunmuş, bunların reddedilmesi üzerine Rusya'nın safında savaşa girmiştir.
Savaş sırasında Fransa ikiyüzlü siyaset izlemiş, Osmanlılar aleyhine Ruslarla Tilsit ve Erfurt görüşmesini yapmıştır. Bu durum Osmanlı Devleti ile İngiltere’yi birbirine yaklaştırmış, iki devlet arasında Kale-i Sultaniye Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre Boğazların barış zamanı savaş gemilerine kapalı tutulması kabul edilmiştir.

Sonuçlar

a. Ruslarla yapılan savaşı Osmanlı Devleti kaybetti, iki devlet arasında 1812'de Bükreş Antlaşması imzalandı.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Şubat 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN ÇÖKÜŞ NEDENLERİ

İÇ NEDENLER
1 Başlangıçta devletin kuruluşunda itici bir güç olarak kullanılmış olan din faktörü yorum farklılığı nedeniyle daha sonraları yıkılışta önemli bir etkiye sahip olmuştur. Özellikle ULEMA adıyla ortaya çıkan din adamları sınıfı batıdaki Katolik kilisesi gibi hareket etmiştir. Bu durum devleti tüm alanlarda özellikle eğitim alanında bir yıkılışa götürmüştür.
2 Devleti yöneten kadrolar başlangıçta Türk kadrolardan oluşuyordu. Fatih’ten sonra devşirme sistemiyle kul adamlar kullanılmaya başlanınca milletle devlet arasında kopukluklar baş göstermiştir.
3 Başlangıçta olan gelir fazlalığı daha sonraki dönemde çeşitli nedenlerle azalınca ekonomi oldukça bozulmuştur. Ekonomi bozulunca toprak sistemi bozuldu. Nüfus artışı nedeniyle ve toprak düzeninin bozulmasıyla göçler başladı. Bu durum iç güvenliği oldukça olumsuz etkilemiştir.
4 Celali Ayaklanmaları, Anadolu insanı başlangıçta devletle hiçbir sorunu olmadığından rahat yaşıyordu. Ancak toprak düzeninin bozulması sonucu halk üzerine yüklenen vergiler artınca halk ya toprağı terk etmiş ya da çevredeki köylülerin birleşmesiyle ayaklanma yolunu seçmiştir. Bu durum Anadolu’nun kan gölü haline gelmesine neden oldu.
5 Sufi Ayaklanmaları, Devlet daha önce medreselerinde okuyan öğrencileri öğrenimleri bitince görevlendirebilirken öğrenci sayısının artışıyla her öğrenciye iş bulamaz hale gelince mezun olan öğrenciler köylülerle birleşerek ayaklanma çıkarmaya başladılar. Bu ayaklanmalara sufi ayaklanmaları denir.

DIŞ NEDENLER

1 Avrupa’da ortaçağın bitmesiyle önemli bir gelişme yaşandı. Rönesans ve Reformla Avrupa dünya uygarlığının yeni lokomotifi haline gelmiş ve teknoloji üretmeye başlamıştır. Doğudan getirilen barut, saat, kağıt, pusula, matbaa daha da geliştirilerek büyük bir gelişme gösterilmiştir.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

17 Ocak 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
29 Mayıs 2015 / Ziyaretçi Cevaplanmış
23 Şubat 2016 / Misafir Cevaplanmış
22 Aralık 2014 / senel00 Cevaplanmış
11 Ağustos 2014 / uLas Cevaplanmış