Arama

Atatürk devrimleri öncesi ve sonrası genel durum hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 2 Mart 2016 Gösterim: 7.766 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Kasım 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk devrimleri öncesi ve sonrası genel durum hakkında bilgi


EN İYİ CEVABI Safi verdi

Atatürk İnkılapları’nın Öncesi ve Sonrası


Ölçü Birimlerinde Yapılan Değişikliklerin Öncesi - Sonrası


Sponsorlu Bağlantılar
Atatürk diğer dünya ülkeleri ile ilişkilerimizi düzenli olarak yürütebilmek için ölçü birimlerinde değişiklikler yapmıştır. Buna göre:
  • Uzunluk ölçüsü birimi olarak Osmanlı’da arşın, endaze; ağırlık ölçüsü birimi olarak okka, dirhem gibi ölçüleri kullanılmakta idi. Bunlar kaldırarak çağdaş dünyanın kullanmakta olduğu ölçü birimlerini kabul edildi.
  • Daha önce Osmanlı döneminde yaşam Hicri takvime göre düzenlenmişti. Buna göre diğer Batılı devletlerin kullandığı takvimle aramızda tamı tamına 580 yıllık bir farklılık vardı. Ancak 1 Ocak 1926’dan sonra bizde de Çağdaş dünyanın kullandığı Miladi takvim kullanılmaya başlandı.
  • Eskiden ülkemizde ezani bir saat kullanılıyordu. Bu saat çağdaş ülkelerin kullandığı saate uymuyordu. Takvimde olduğu gibi saatler arasındaki bu uyuşmazlık büyük karışıklıklara ve sıkıntılara neden oluyordu. Bu sıkıntıları gidermek için takvimle birlikte bugünkü kullandığımız saat sistemi kabul edildi. Ayrıca bu değişimle birlikte hafta tatili Cuma gününden Pazar gününe alındı.

Siyasal Alanda Yapılan Değişikliklerin Öncesi – Sonrası


  • - Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde 1919 yılında başlayan Milli Mücadele 1922′de tamamlandı. Osmanlı Devleti yöneticileri bu savaşın önderleri hakkında ölüm fermanları imzalamaktan çekinmediler. Milli Mücadele bittiği zaman bir yanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti, öte yanda Osmanlı Saltanatı vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1 Kasım 1922 günü kabul ettiği bir yasa ile tarihimizde saltanat dönemi tamamen kapandı ve yeni bir dönem açıldı.
  • Saltanatın kaldırılmasından sonra 1921 Anayasası’nda birtakım değişiklikler yapılarak 29 Ekim 1923 günü Türkiye Devleti’nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu resmen kabul edildi. Böylece Cumhuriyetin ilanı ile tarihimizde monarşiye dayalı saltanat sistemi kaldırılmış ve Cumhuriyet Dönemi başlamıştır.

Ekonomik Alanda Yapılan Değişikliklerin Öncesi – Sonrası


  • İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yabancı uyruklulara tanınan kapitülasyon denen ayrıcalıklar kaldırılmıştır. Ekonomik alanda yapılan değişimlerle ülkemiz kendi zenginlik kaynaklarına sahip çıkmış her alanda devlet öncülük görevini üstlenmeye başlamıştır. Bankalar, fabrikalar kurulmuş modern tarım çalışmalarına başlanmıştır.
  • Bununla birilikte yollar, özellikle demiryolları yapımında büyük çaba gösterilmiş böylelikle yurdun en uzak yerlerine ulaşma olanağı sağlanmıştır. Ekonomik bağımsızlığımızın kazanılması sayesinde Osmanlı döneminde yapılan büyük devlet borçlarından sonra ekonomik alanda sağlanan bu başarılar ile yurdumuz bayındırlaşmıştır.
  • Milletimiz eskiye daha çok zenginleşmiş halk için ağır bir yük olan aşar vergisi de kaldırılarak yerine çağdaş vergilendirme yöntemleri uygulanmaya başlanmıştır.

Hukuk Alanında Yapılan Değişikliklerin Öncesi – Sonrası

  • Cumhuriyet öncesinde Osmanlı’da yargı işleri din adamları tarafından görülürdü. Kadı adı verilen yargıçlar din kurallarına yani şerri hükümlere göre karar verirdi. Hukuk alanında yapılan değişikliklerle birlikte eski mahkemeler kapatılmış olup eski yasalar yürürlükten kaldırılmıştır.
  • Bu değişikliklerle birlikte uygar milletlerin yasaları örnek alınarak boşanma, miras, ceza hukuku vb. alanlarda yeniden düzenlemeler yapılmış hukuk devrimi ile Osmanlı’da esamesi dahi anılamayacak olan kadın – erkek arasındaki eşitlik sağlanmıştır.
  • Miras hukuku konusunda ise kadın ve erkek eşit pay almaya başlamış kadınlar da erkekler gibi seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.

Eğitim Alanında Yapılan Değişikliklerin Öncesi – Sonrası

  • Osmanlı Devletinde eğitim sistemi dini kökenli idi. Mahalle okulunu bitirenler isterlerse öğrenimlerine medreselerde devam ederlerdi. Medreselerde ağırlıklı olarak dini bilgiler öğretilirdi. Bu öğrenim kurumlarında tekniğe, bilime önem verilmezdi
  • Medreselerden başka bir de İmparatorluğun devlet işleri için kurulmuş ve devlet adamı yetiştirmek maksatlı Enderun adlı bir saray okulu vardı. Çok sonraları Tanzimat Döneminde ortaokul emsali rüştiye ve lise dengi olan idadi ve de sultani okulları açıldı. Daha sonra tıp, harp okulu, mülkiye okulları gibi okullar kurulmuştur.
  • Cumhuriyet dönemi ile birlikte ise dine bağlı eğitim sistemine tamamen son verilmiş eğitim kurumlarında bilimsel yöntem ve ilkelere dayalı eğitim çalışmalarına başlanmıştır. Tüm okullar bu ilkelere göre yeniden örgütlenmiştir.
  • Mustafa Kemal Atatürk eğitime, öğretime çok önem verdi. Bilgisizliği kısa yoldan çözmek, okuma yazmayı kolaylaştırmak amacı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1928 tarihinde Yeni Tük HarfleriYasası’nı kabul etmiştir. Yeni kabul edilen bu alfabe ile okuma - yazma öğrenilmesi için Millet Mektepleri açılmıştır. Bütün yurtta okuma - yazma öğrenme seferberliği başlatılmış bu sırada Atatürk de bizzat Millet Mektepleri Başöğretmeni olarak bu okullarda dersler vermiştir.
  • Harf değişikliğini, dilde özleşme izledi. Arapça ve Farsça sözcüklerden oluşan Osmanlıca yerine Türkçe konuşulup yazılmaya başlandı. Atatürk Türk Dili’nin benliğine kavuşma çalışmalarını yürütmek amacı ile 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdu. Dilimiz yabancı sözcüklerden arındı.

Son düzenleyen Safi; 2 Mart 2016 01:49
SaKLI - avatarı
SaKLI
VIP VIP Üye
1 Kasım 2011       Mesaj #2
SaKLI - avatarı
VIP VIP Üye
Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet öncesi, sonrası

Sponsorlu Bağlantılar

Osmanlı ekonomisinde iktisadi faaliyetin belkemiğini oluşturan tarım çok ilkel ve yoksul durumdaydı. Cumhuriyet kurulduğunda toprakların ancak yüzde 5’inin işlendiği ve toplam traktör sayısının 220 civarında olduğu tahmin edilmektedir. 1927 yılında yapılan tarım sayımında 1.7 milyon çiftçi ailesinden yüzde 70’inin sadece kara saban ile toprağı sürdüğü, ancak 500 bin ailenin pulluk sahibi olduğu, makineli tarımın ise Çukurova ve Ege’deki çoğu yabancılara ait büyük çiftlikler dışında bilinmediği ortaya çıkmıştır.

Toynbee’nin deyişiyle
: Köylülerin kullandıkları tarım yöntemleri tarihin alacakaranlığı’ndakinden farklı değildi. Bir mandanın ya da öküzün çektiği karasaban, hala en gözde tarım aracıydı. Derin sürme, gübreleme ve münavebeli ekim, bilmedikleri şeylerdi. Köy meydanlarında başaklar, altlarına çakmak taşları çakılmış ve öküzler tarafından çekilen dövenlerle harman edilmekteydi.
İlkel yöntemlerle yapılan tarımsal üretimde yalnız savaşlarda kaybolan insan gücünün değil hayvan gücü kıtlığının da sıkıntısı çekiliyordu. Anadolu’da Birinci Dünya Savaşı’ndan önce 6.9 milyon sığır ve 1.1 milyon at varken Kurtuluş Savaşı sonunda köylerde 4.1 milyon sığır ve 0.6 milyon at kalmıştı.
Ekonomide yaratılan üretim değerinin çok büyük bölümü tarımdan geliyordu; tarım dışı kesimlerde ise yoksulluk hakimdi. Yeni Türkiye Devleti’nin bölgelerini birbirine bağlayan ulaştırma olanakları, yabancıların elindeki birkaç demiryolu bağlantısı dışında, yok gibiydi. Ne doğru dürüst karayolu, ne de motorlu araç vardı. Ankara Hükümeti’nin Moskova’ya yolladığı Yusuf Kemal başkanlığındaki heyet bile Rus sınırına ancak öküz arabasıyla ve haftalarca süren yolculuktan sonra varabilmişti. 19. yüzyıl sonunda kurulan telgraf hatlarına rağmen şehirlerarasında haberleşme güçlükle yapılabiliyordu. Batı bölgesinde mevcut demiryolları, limanlar ve İstanbul ve İzmir’in elektrik, gaz ve tramvay işletmeleri yabancı şirketlerin elindeydi.
Sanayide üretilen gelir herhalde ulusal gelirin yüzde 10’unu geçmezdi. Şehirlerdeki geleneksel zanaatlar zaten 19. yüzyıldaki Batı rekabeti karşısında gerilemeye başlamış, birçoğu ortadan kalmıştı.
1915 Sanayi Sayımı’na göre, gerçek kişilere ait işyerlerinden ancak yüzde 19.6’sı Türk ya da Müslüman mülkiyetinde ve işletmesindedir. Araştırmalar, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı Devleti’ndeki maden işletmelerinin ancak yüzde 16’sının Türk ve Müslümanlar tarafından işletildiğini, madenlerin çoğunlukla yabancıların sahipliğinde olduğunu göstermektedir.
Savaş yıllarında; ağnam resmi (hayvan vergisi) beş katına, temettü (kazanç) vergisi, yerine göre beş ila on katına çıkarılmış, damga resimleri, harçlar ve tüketim resimlerinin oranları artırılmış ya da yenileri koyulmuş ve sonunda savaş kazançları vergisinin uygulanmasına başlanmıştır. Böylece devlet gelirleri 1920/21 ile 1922/23 mali yılları arasında 43.8 milyondan 71.7 milyona çıkarılabilmiştir. Öte yandan, dış borçların faiz ve amortismanları ile tüm demiryolları güven akçelerinin ödenmesi ertelendiğinden, bu kararla giderlerde büyük bir tasarruf sağlanabilmiştir”.
Finans kurumları alanında ise Mithat Paşa’nın kurduğu cılız bir Ziraat Bankası ve Emniyet Sandığı dışında ne sözü edilmeye değer bir ulusal finans kurum, ne de, dolanımdaki bir miktar Osmanlı “evrakı nakdiyesi” dışında, işleyen bir para sistemi kalmamıştı.


Halkçı Ekonominin Temelleri (1923-1930)
Ulusal egemenlik, iktisadi egemenlik ile birleştirilmelidir. Görülüyor ki bu kadar kesin ve yüksek bir askeri zaferden sonra bile bizi barışa kavuşmaktan alıkoyan nedenler doğrudan doğruya iktisadi nedenlerdir, iktisadi sorunlardır. Siyasal ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmazsa sonuç sürekli olmaz. Bence halk dönemi, iktisat dönemi kavramı ile ifade olunur. Öyle bir iktisat dönemi ki, ülkemiz mamur, ulusumuz müreffeh ve zengin olsun.
Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyet döneminde iktisadi alanda gerçekleştirilen büyük başarının temeli, Atatürk’ün üstelediği iki amacın ulusal siyasa olarak benimsenip uygulanmasında görülmelidir. Bu amaçlar, ülkenin iktisadi kalkınması ve bu kalkınmanın halka dönük olması diye tanımlanabilir.

İzmir İktisat Kongresi

1923’te toplanan kongre, ekonominin birçok kesimlerinin temsil edildiği, çoğu atama yolu ile gelen 1000’den fazla delegeden oluşur. Zamanında ve sonraki birçok incelemede bu kongreye büyük önem yakıştırılır. Kongreye bütünüyle bakıldığı zaman bu yorumu da abartmamak gerekir. Çünkü görüşmelerde, iktisatla ilgili ilgisiz pek çok konu ortaya atılmış, fakat strateji denilebilecek bir program ortaya çıkmamıştır. Kararlar ve dilekler ya çok genel ya da çok ayrıntıya inen konular üzerinde uzayıp gitmiştir. Kongre’den çıkan en önemli somut öneriler, aşarın kaldırılması ve Fransız’ların elindeki tütün tekeline son verilmesidir.

İktisadi Altyapı
İktisadi altyapı alanında en önemli faaliyet, kuşkusuz, Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra başlatılan demiryolu programı idi. Yabancıların elindeki demiryollarının satın alınması ve çok dar bütçe içinde bile demiryolu inşaatına ödenek ayrılması, hem ülkenin savunması hem de halk birliğinin sağlanması ve ekonomi pazarlarının geliştirilmesi yönlerinden bu yatırımlara verilen önemi yansıtıyordu.
Demiryolları yapımı yanında yerli tren işletmeciliğine verilen önem ile Cumhuriyet’in ilk kamu işletmeciliği kurumu olarak Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü, arkasından da madenciliğin geliştirilmesinde ilk adım olarak Zonguldak Taş Kömürü Kurumu kuruluyordu. Bu yılların önemli iktisadi altyapı kuruluşları arasında Sanayi ve Maadin Bankası ile ilk büyük ulusal finans kurumu olan İş Bankası’nın kurulması da dikkate değer girişimlerdi.
Devlet giderlerini karşılamak için toplanan vergi kaynakları içinde tarım ürünlerinden alınan aşar ve hayvan sahiplerinden alınan ağnam vergileri büyük yer tutuyordu. Kurtuluş Savaşı’nın 147 milyon liraya varan maliyetinin finansmanında da toplanabilen vergilerin payı ancak yüzde 60 kadardı. Gerisi bütçe dışı kaynaklar, el koymalar, bağışlar ve 13 milyon liralık Rus yardımı ile karşılanmıştı. Kurtuluş Savaşı yıllarında ağnam vergisi 5 katına çıkarılmış, kazanç ve tüketim vergilerinin oranları arttırılmış ve savaş kazançları vergisi koyulmuş, ancak böylelikle vergi geliri toplamı 1920-21 yılında 44 milyon liradan 1922-23 yılında 72 milyona çıkabilmişti.
Yabancı sermaye ve işletmeciliği ile ülke maliyesini yakından ilgilendiren bir konuda tekellerin statüsü idi. İzmir İktisat Kongresi’nin önerisi yönünde Fransızların elinde olan Tütün Rejisi ilk yıllarda devlet tarafından satın alınmıştı. Fakat aynı sıralarda, kibrit tekeli yabancılara verildi ve hatta otomotiv sanayi konusunda Amerika ile tekel ayrıcalığı görüşmelerine girildi. Tekeller konusunda bu tutumla tutarlı görünmeyen bir uygulama, şeker ithalatı, satışı ve üretimi konusunda ortaya çıktı. Şeker, ülkenin ithalat kalemleri arasında büyük yer tutuyordu ve ülke içinde şeker üretmek çok düşünülen bir konu olmuştu. Yeni Türkiye ekonomisinde uzun yıllar tartışmalı olacak şeker öyküsü, Hayri İpar, bacanağı Kazım Taşkent ve Şakir Kesebir adlı kişilerin “İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikası A.Ş.”yi kurmaları ile başladı.

..
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Mart 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Atatürk İnkılapları’nın Öncesi ve Sonrası


Ölçü Birimlerinde Yapılan Değişikliklerin Öncesi - Sonrası


Atatürk diğer dünya ülkeleri ile ilişkilerimizi düzenli olarak yürütebilmek için ölçü birimlerinde değişiklikler yapmıştır. Buna göre:
  • Uzunluk ölçüsü birimi olarak Osmanlı’da arşın, endaze; ağırlık ölçüsü birimi olarak okka, dirhem gibi ölçüleri kullanılmakta idi. Bunlar kaldırarak çağdaş dünyanın kullanmakta olduğu ölçü birimlerini kabul edildi.
  • Daha önce Osmanlı döneminde yaşam Hicri takvime göre düzenlenmişti. Buna göre diğer Batılı devletlerin kullandığı takvimle aramızda tamı tamına 580 yıllık bir farklılık vardı. Ancak 1 Ocak 1926’dan sonra bizde de Çağdaş dünyanın kullandığı Miladi takvim kullanılmaya başlandı.
  • Eskiden ülkemizde ezani bir saat kullanılıyordu. Bu saat çağdaş ülkelerin kullandığı saate uymuyordu. Takvimde olduğu gibi saatler arasındaki bu uyuşmazlık büyük karışıklıklara ve sıkıntılara neden oluyordu. Bu sıkıntıları gidermek için takvimle birlikte bugünkü kullandığımız saat sistemi kabul edildi. Ayrıca bu değişimle birlikte hafta tatili Cuma gününden Pazar gününe alındı.

Siyasal Alanda Yapılan Değişikliklerin Öncesi – Sonrası


  • - Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde 1919 yılında başlayan Milli Mücadele 1922′de tamamlandı. Osmanlı Devleti yöneticileri bu savaşın önderleri hakkında ölüm fermanları imzalamaktan çekinmediler. Milli Mücadele bittiği zaman bir yanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti, öte yanda Osmanlı Saltanatı vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1 Kasım 1922 günü kabul ettiği bir yasa ile tarihimizde saltanat dönemi tamamen kapandı ve yeni bir dönem açıldı.
  • Saltanatın kaldırılmasından sonra 1921 Anayasası’nda birtakım değişiklikler yapılarak 29 Ekim 1923 günü Türkiye Devleti’nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu resmen kabul edildi. Böylece Cumhuriyetin ilanı ile tarihimizde monarşiye dayalı saltanat sistemi kaldırılmış ve Cumhuriyet Dönemi başlamıştır.

Ekonomik Alanda Yapılan Değişikliklerin Öncesi – Sonrası


  • İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yabancı uyruklulara tanınan kapitülasyon denen ayrıcalıklar kaldırılmıştır. Ekonomik alanda yapılan değişimlerle ülkemiz kendi zenginlik kaynaklarına sahip çıkmış her alanda devlet öncülük görevini üstlenmeye başlamıştır. Bankalar, fabrikalar kurulmuş modern tarım çalışmalarına başlanmıştır.
  • Bununla birilikte yollar, özellikle demiryolları yapımında büyük çaba gösterilmiş böylelikle yurdun en uzak yerlerine ulaşma olanağı sağlanmıştır. Ekonomik bağımsızlığımızın kazanılması sayesinde Osmanlı döneminde yapılan büyük devlet borçlarından sonra ekonomik alanda sağlanan bu başarılar ile yurdumuz bayındırlaşmıştır.
  • Milletimiz eskiye daha çok zenginleşmiş halk için ağır bir yük olan aşar vergisi de kaldırılarak yerine çağdaş vergilendirme yöntemleri uygulanmaya başlanmıştır.

Hukuk Alanında Yapılan Değişikliklerin Öncesi – Sonrası

  • Cumhuriyet öncesinde Osmanlı’da yargı işleri din adamları tarafından görülürdü. Kadı adı verilen yargıçlar din kurallarına yani şerri hükümlere göre karar verirdi. Hukuk alanında yapılan değişikliklerle birlikte eski mahkemeler kapatılmış olup eski yasalar yürürlükten kaldırılmıştır.
  • Bu değişikliklerle birlikte uygar milletlerin yasaları örnek alınarak boşanma, miras, ceza hukuku vb. alanlarda yeniden düzenlemeler yapılmış hukuk devrimi ile Osmanlı’da esamesi dahi anılamayacak olan kadın – erkek arasındaki eşitlik sağlanmıştır.
  • Miras hukuku konusunda ise kadın ve erkek eşit pay almaya başlamış kadınlar da erkekler gibi seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.

Eğitim Alanında Yapılan Değişikliklerin Öncesi – Sonrası

  • Osmanlı Devletinde eğitim sistemi dini kökenli idi. Mahalle okulunu bitirenler isterlerse öğrenimlerine medreselerde devam ederlerdi. Medreselerde ağırlıklı olarak dini bilgiler öğretilirdi. Bu öğrenim kurumlarında tekniğe, bilime önem verilmezdi
  • Medreselerden başka bir de İmparatorluğun devlet işleri için kurulmuş ve devlet adamı yetiştirmek maksatlı Enderun adlı bir saray okulu vardı. Çok sonraları Tanzimat Döneminde ortaokul emsali rüştiye ve lise dengi olan idadi ve de sultani okulları açıldı. Daha sonra tıp, harp okulu, mülkiye okulları gibi okullar kurulmuştur.
  • Cumhuriyet dönemi ile birlikte ise dine bağlı eğitim sistemine tamamen son verilmiş eğitim kurumlarında bilimsel yöntem ve ilkelere dayalı eğitim çalışmalarına başlanmıştır. Tüm okullar bu ilkelere göre yeniden örgütlenmiştir.
  • Mustafa Kemal Atatürk eğitime, öğretime çok önem verdi. Bilgisizliği kısa yoldan çözmek, okuma yazmayı kolaylaştırmak amacı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1928 tarihinde Yeni Tük HarfleriYasası’nı kabul etmiştir. Yeni kabul edilen bu alfabe ile okuma - yazma öğrenilmesi için Millet Mektepleri açılmıştır. Bütün yurtta okuma - yazma öğrenme seferberliği başlatılmış bu sırada Atatürk de bizzat Millet Mektepleri Başöğretmeni olarak bu okullarda dersler vermiştir.
  • Harf değişikliğini, dilde özleşme izledi. Arapça ve Farsça sözcüklerden oluşan Osmanlıca yerine Türkçe konuşulup yazılmaya başlandı. Atatürk Türk Dili’nin benliğine kavuşma çalışmalarını yürütmek amacı ile 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdu. Dilimiz yabancı sözcüklerden arındı.
Son düzenleyen Safi; 23 Kasım 2016 20:39
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Mart 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SİYASAL ALANDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde 1919 yılında başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşımız 1922'de tamamlandı. Osmanlı Devleti yöneticileri bu savaşın önderleri hakkında ölüm fermanları imzalamaktan çekinmediler. Kurtuluş Savaşı bittiği zaman bir yanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti, öte yanda Osmanlı Saltanatı vardı. Büyük Millet Meclisi'nin 1 Kasım 1922 günü kabul ettiği bir yasa ile tarihimizde saltanat dönemi kapandı, yeni bir dönem başladı. Osmanlı Saltanatının kaldırılmasından sonra 1921 Anayasası'nda değişiklikler yapıldı. 29 Ekim 1923 günü Türkiye Devleti'nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu kabul edildi. Cumhuriyetin ilanı ile tarihimizde Cumhuriyet Dönemi başladı.

45010d1456872604 ataturk inkilaplari oncesi ve sonrasi ile ilgili resim ve ani var mi padisah
PADİŞAH

SONRASINDA

45011d1456872604 ataturk inkilaplari oncesi ve sonrasi ile ilgili resim ve ani var mi cumhurbaskani
CUMHURBAŞKANI
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Toplumsal alanda yapılan başlıca inkılaplar ve düzenlemeler:
1-Din kurumlarının düzenlenmesi: Tarikat, Tanrı’ya ulaşmak için izlenen yollardan her birine denir. Tarikat mensuplarının toplandıkları yere tekke, küçüğüne de zaviye denir.
Zamanla bu tarikatların gerçek amacından uzaklaşıp cumhuriyete karşı faaliyetlere başlayınca tekke ve zaviyeler ile türbeler çıkarılan bir kanunla kapatıldı(1925).
2-Kıyafette değişiklik
: Atatürk yaptığı inkılaplarla yarattığı yeni insanın dış görünüşü ile de uygar insanlar sınıfına katılmasını istedi. Bu amaçla kılık ve kıyafette de düzenleme yapılarak bugünkü kıyafet anlayışını getirdi ve şapka kanunu çıkarıldı. Dini kıyafetlerin giyimi de sadece ibadet yerleri ile sınırlandırıldı.
3-Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik: Cumhuriyetten önce Hicri ve Rumi takvimler kullanılıyordu. Ancak bu farklılık , devlet işlerinin yürütülmesi ve diğer devletleriyle olan ilişkilerde zorluklar çıkarıyordu. Bu yüzden Miladi Takvim getirildi.(1926).
Saat durumu ise önceleri Güneş’in doğuşuna göre yapıldığından ülkede zamanlamada birlik sağlanamıyordu. Bu karmaşayı önlemek için milletler arası saat sistemi kabul edildi.
Ölçü alanında da değişiklikler yapıldı. Önceleri kullanılan arşın, endaze, okka gibi birim ölçüleri yerine metre, kilo ve litre gibi bugünkü ölçüler getirildi. Böylece ticari alana bir düzen ve buna bağlı bir canlılık getirildi(1931).
4-Soyadı Kanunu: Osmanlı devletinde insanların soyadı olmayıp genellikle isimlerinin yanında lakap, baba adı, ayrıcalık ifade eden bazı unvanlarla anılırdı. Ancak bu, nüfus, askerlik, tapu, okul, adalet, ticaret gibi işlerde karışıklıklar çıkarıyordu .
Bu karışıklığın önüne geçmek için 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkarıldı. Bu kanunla, aile gülünç, ahlaka aykırı olmama ve Türkçe olma şartı ile istediği soyadını alabilecekti.
5-Kadının Sosyal ve Siyasal Hakları: İlk Türk devletlerinde kadının yeri önemliydi. Erkek ile eşit ve toplumda söz sahibiydi.

SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

23 Kasım 2016 / beyza Cevaplanmış
6 Aralık 2011 / bilmem ki Cevaplanmış
17 Aralık 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış