Arama

Vefa ile ilgili kompozisyon örneği verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 6 Haziran 2017 Gösterim: 15.202 Cevap: 2
melieke - avatarı
melieke
Ziyaretçi
28 Aralık 2013       Mesaj #1
melieke - avatarı
Ziyaretçi
Vefa ile ilgili kompozisyon örnekleri verir misiniz?
EN İYİ CEVABI Mira verdi
''Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükâfatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.'' (Mevlana)
Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgide, dostlukta, bağlılıkta kararlılık ve sorumluluklarını yerine getirme anlamlarına gelir.
Sponsorlu Bağlantılar
Vefa, Allah”a verilen sözlere sadık kalmaktır. Vefalı olmak, verilen sözü fiili olarak da doğrulamak, sadakat göstermek ve kulluk sorumluluğunun bilincinde olmaktır.
Vefa tam, mükemmel, içten, sağlam ve sarsılmaz kalp bağlılığıdır. Samimi inanan insan vefalıdır, sadıktır. Vefa ve sadakat, insanların yaşamları süresince ihtiyaç duydukları üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular inanan insanların silahıdır.
Gerçek iyiler, “ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler”dir. Onlar doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler. Küçük dünyevi çıkarlar ardında koşmazlar. Bu yüzden, bir ahdi yerine getirme ya da bir emanete en güzel şekilde uyma konusunda güven duyulan insanlardır.
Ahitleşme ve emanet konusu oldukça önemlidir. İnsan, eğer kaldırabiliyorsa ahitleşmeli ve emaneti üstlenme sorumluluğunu almalıdır.
Ancak kişinin yapabileceği halde, üşengeçlik ya da başaramama endişesiyle bu sorumluluklardan kaçması da yanılgıdır. Hayırlı bir işi bahanelerle yapmamak da insan üzerinde vebal olur. İnsan samimi niyet, çaba ve dua ile sorumluluğunu üstlenmelidir. Sadık ve vefalı olduğunda insan, emrolunduğunu büyük bir teslimiyetle yerine getiren melekler gibi olabilir.
Vefa şeytanı müthiş kızdırır. Planlayıp uygulamaya koyduğu sinsi tuzaklarına düşmemek için samimi insanlar birbirlerine hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunurlar. Kendi hatalarını düzeltmeye çalışır, arkadaşları bir hata yaptığında bırakıp gitmez, ona destek olur, yardım ederler.
İşte gerçek sevgi de budur. İnanan insan, kardeşlerinin de sonsuz kurtuluşuna vesile olabilmeyi ister. Bu sevgi herhangi bir dünyevi çıkar kaygısı ile bozulmamış sevgidir.
Gerçek sevgide şefkat ve koruma hisleri vardır. İnsan sevdiği kişiyi sağlığında da hastayken de sever; hatta hastayken ya da yaşlandığında daha fazla sevgi duyar. Sevgi gerçek değilse, bir hastalık ya da bir kaza durumunda kişinin dostları birer birer yaşamından çıkar.
Örneğin önemli bir hastalığa yakalanan kişi, tedavisi için gerekli olan parayı karşılamak amacıyla önce malını mülkünü satar. Maddi varlığının ardından eşini, dostunu, çevresini ve sağlığında gördüğü sevgi ve saygıyı yitirir. Sevgi, dünyeviyse kişi sonunda bu vefasızlıkla, bu acı gerçekle karşılaşacaktır. İnsanın canı çok yanar; vefasızlık çok can yakıcıdır. Parası, toplumdaki yeri, güzelliği için sevilmesi ya da sevmesi insan için oldukça aşağılayıcıdır; sonu ise ürkütücüdür.
İnsan, sadakat ve vefa konusunda imtihan olur. Güzel tavırlar sergileyip, güzel söz söylemek önemlidir. Kötü söze ya da kötü davranışa güzellikle karşılık vermek de imtihanın bir parçasıdır. Vefalı insan, hata yaptığında dostunu yalnız bırakmaz, bağışlayıcı olur. Vefalı insan, beklentisi olmayan, çıkar gözetmeyen kimsedir.
Zorluk zamanlarında insanın aşkı, sadakati ve vefası daha çok ortaya çıkar; bu, insanın ateşle imtihanıdır. Ham altın ateşe konulduğunda işe yaramayan, kötü kısım üste çıkar. O kısım atıldığında saf/tertemiz altın kalır. İnsan da böyle zorlukla sınanır. Ancak imtihanda hep iyi olanlar, hep güzel ahlaklı olanlar kazanır. Kaliteli, aklı başında, yiğit, dürüst, samimi insanlar zorluklardan asla etkilenmez, her zaman sadakatlerini devam ettirirler.
Bugün, büyüklerine sevgi ve saygı duyan, sadık, vefalı, şefkatli, merhametli, derin düşünen, birisi çirkin bir söz söylediğinde, söyleyeni uyaran, sevdiklerini koruyan insanların sayısının artmasına ihtiyaç vardır.
Kardeşlik, derin sevgi, vefa ve muhabbet, cennet halkının özelliklerindendir. Dünyada samimi insanlarla beraberse kişi, umulur ki sonsuz yaşamda da ahdine vefa gösterenlerle birliktedir.

Son düzenleyen Safi; 6 Haziran 2017 20:02
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
10 Ocak 2014       Mesaj #2
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
''Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükâfatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.'' (Mevlana)
Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgide, dostlukta, bağlılıkta kararlılık ve sorumluluklarını yerine getirme anlamlarına gelir.
Sponsorlu Bağlantılar
Vefa, Allah”a verilen sözlere sadık kalmaktır. Vefalı olmak, verilen sözü fiili olarak da doğrulamak, sadakat göstermek ve kulluk sorumluluğunun bilincinde olmaktır.
Vefa tam, mükemmel, içten, sağlam ve sarsılmaz kalp bağlılığıdır. Samimi inanan insan vefalıdır, sadıktır. Vefa ve sadakat, insanların yaşamları süresince ihtiyaç duydukları üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular inanan insanların silahıdır.
Gerçek iyiler, “ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler”dir. Onlar doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler. Küçük dünyevi çıkarlar ardında koşmazlar. Bu yüzden, bir ahdi yerine getirme ya da bir emanete en güzel şekilde uyma konusunda güven duyulan insanlardır.
Ahitleşme ve emanet konusu oldukça önemlidir. İnsan, eğer kaldırabiliyorsa ahitleşmeli ve emaneti üstlenme sorumluluğunu almalıdır.
Ancak kişinin yapabileceği halde, üşengeçlik ya da başaramama endişesiyle bu sorumluluklardan kaçması da yanılgıdır. Hayırlı bir işi bahanelerle yapmamak da insan üzerinde vebal olur. İnsan samimi niyet, çaba ve dua ile sorumluluğunu üstlenmelidir. Sadık ve vefalı olduğunda insan, emrolunduğunu büyük bir teslimiyetle yerine getiren melekler gibi olabilir.
Vefa şeytanı müthiş kızdırır. Planlayıp uygulamaya koyduğu sinsi tuzaklarına düşmemek için samimi insanlar birbirlerine hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunurlar. Kendi hatalarını düzeltmeye çalışır, arkadaşları bir hata yaptığında bırakıp gitmez, ona destek olur, yardım ederler.
İşte gerçek sevgi de budur. İnanan insan, kardeşlerinin de sonsuz kurtuluşuna vesile olabilmeyi ister. Bu sevgi herhangi bir dünyevi çıkar kaygısı ile bozulmamış sevgidir.
Gerçek sevgide şefkat ve koruma hisleri vardır. İnsan sevdiği kişiyi sağlığında da hastayken de sever; hatta hastayken ya da yaşlandığında daha fazla sevgi duyar. Sevgi gerçek değilse, bir hastalık ya da bir kaza durumunda kişinin dostları birer birer yaşamından çıkar.
Örneğin önemli bir hastalığa yakalanan kişi, tedavisi için gerekli olan parayı karşılamak amacıyla önce malını mülkünü satar. Maddi varlığının ardından eşini, dostunu, çevresini ve sağlığında gördüğü sevgi ve saygıyı yitirir. Sevgi, dünyeviyse kişi sonunda bu vefasızlıkla, bu acı gerçekle karşılaşacaktır. İnsanın canı çok yanar; vefasızlık çok can yakıcıdır. Parası, toplumdaki yeri, güzelliği için sevilmesi ya da sevmesi insan için oldukça aşağılayıcıdır; sonu ise ürkütücüdür.
İnsan, sadakat ve vefa konusunda imtihan olur. Güzel tavırlar sergileyip, güzel söz söylemek önemlidir. Kötü söze ya da kötü davranışa güzellikle karşılık vermek de imtihanın bir parçasıdır. Vefalı insan, hata yaptığında dostunu yalnız bırakmaz, bağışlayıcı olur. Vefalı insan, beklentisi olmayan, çıkar gözetmeyen kimsedir.
Zorluk zamanlarında insanın aşkı, sadakati ve vefası daha çok ortaya çıkar; bu, insanın ateşle imtihanıdır. Ham altın ateşe konulduğunda işe yaramayan, kötü kısım üste çıkar. O kısım atıldığında saf/tertemiz altın kalır. İnsan da böyle zorlukla sınanır. Ancak imtihanda hep iyi olanlar, hep güzel ahlaklı olanlar kazanır. Kaliteli, aklı başında, yiğit, dürüst, samimi insanlar zorluklardan asla etkilenmez, her zaman sadakatlerini devam ettirirler.
Bugün, büyüklerine sevgi ve saygı duyan, sadık, vefalı, şefkatli, merhametli, derin düşünen, birisi çirkin bir söz söylediğinde, söyleyeni uyaran, sevdiklerini koruyan insanların sayısının artmasına ihtiyaç vardır.
Kardeşlik, derin sevgi, vefa ve muhabbet, cennet halkının özelliklerindendir. Dünyada samimi insanlarla beraberse kişi, umulur ki sonsuz yaşamda da ahdine vefa gösterenlerle birliktedir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 6 Haziran 2017 20:02
theMira
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Mart 2014       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sorumluluk hakkında kompozisyon. Sorumluluk kavramının hayatımızda ki önemi ile ilgili ve sorumluluk sahibi bireyin topluma etkisinden bahseden kompozisyon

Sorumluluk genel olarak sadece bireyin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi olarak algılansa da aslında anlamı daha geniştir. Sorumluluk sahibi olmak ise daha fazla özen gerektirir.

Çocukluğumuzdan bu yana hayatımızda sürekli yerine getirmemiz gereken vazifeler vardır. Yaşa ve yeteneklere göre değişen bu vazifeler, çocukken oyuncaklarımızı toplamaktan başlar da okulda ödevlerimizi yapmaya, evlenip yuva kurunca da aile geçindirmeye kadar gider. Bu görevleri hepimiz az yada çok bir şekilde yerine getiririz. Getirmek sorumluluğumuzdur çünkü. Ödevini yapmayan öğrencinin yada çalışıp para kazanmayan bir aile babasının başına gelecekleri herkes bilir. Bu tür sorumluluklar yerine getirilmeyince hayatımızın zorlaşması ve hatta yaşanamaz hale gelmesini sağlar.

Peki bunların yanı sıra çevremize, arkadaşlarımıza, bizi sevenlere hatta yaşadığımız dünyaya karşı olan sorumluluklarımız ne olacak? Empati duygusunun gelişmediği bireylerde bencillik ve vurdumduymazlık görülür. Bu durumda ömrünü geçirdiği dünyanın sadece kendisine sunduğu nimetler ve yaşam alanı ön plana çıkar. Oysa gelecek kuşaklar, yan yana yaşadığımız komşularımız, çevremizdeki insanlara karşı hal ve hareketlerimiz de bizim sorumluluk alanımızdadır. En basitinden küçük bir çocuğa verilen söz bile artık bizim sorumluluğumuzdur ve tutulması gerekir.

Çok küçük yaşlarda gelişmeye başlayan sorumluluk bilincini, bir çok alandaki sorumluluklarımızı içine alacak şekilde benimseyip geliştirmemiz gerekir. Öncelikle kendimizden başlayarak kendimize karşı olan sorumluluklarımızı dikkate almalı, sonrasında aile, toplum, çevre ve dünya olarak genişletmeliyiz. Unutmayalım evimize aldığımız bir saksı çiçek bile artık bizim sorumluluğumuzdur.

Benzer Konular

25 Aralık 2014 / Misafir Cevaplanmış
7 Şubat 2012 / Misafir Cevaplanmış
12 Kasım 2015 / Selina HOWARD Cevaplanmış