Arama

Dil Bilimi - Sayfa 2

Güncelleme: 24 Nisan 2016 Gösterim: 78.814 Cevap: 34
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Mayıs 2006       Mesaj #11
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Tarihçe
Dil bilgisi çok eski ilimlerdendir. Grekçeden, Latinceye, oradan diğer dillere yayılmıştır. En eski gramercilerin Hintliler olduğu bilinir. M.Ö. 1. asırda batıda dil bilgisinin kurucusu Aristoteles kabul edilir. Aristo, grameri, mantığın aynası haline getirmiştir. Dionysos M.Ö. 1. asırda Dilbilgisi Sanatı adıyla ilk dilbilgisi kitabını yazmıştır. M.S. 4. asırda Romalı Donatus'un yazdığı dilbilgisi kitabı, batıda yıllarca okutulmuştur. Bunların dışında İskenderiye dil mektebinin gramer ve lugat konularında mühim yer tuttuğu görülür. İslami devirde görülen dilbilgisi çalışmaları daha çok bu mektebi taklit etmiştir. Emeviler devrinden itibaren İslam aleminde pekçok gramer ve lugat yazılmıştır. Türkiye'de 1858 yılında rüşdiyelerin açılması ile okutulmaya başlanır. On sekizinci asra kadar filozofların elinde kalan dil, onlar tarafından şekilci mantığın sözdeki şekli olarak mütalaa edildiği gibi, düşüncenin de değişmez kanunlarına bağlılığı şeklinde değerlendirilmiştir. Böylece dil bilgisi yalnız gramerin değil, aklın da temsilcisi olmuştur. Fakat 19. yüzyıldan sonra dilin apayrı bir müessese olduğu, kendi kanunlarına bağlı, canlılığa sahip bulunduğu fikri ortaya çıkmıştır. Yine bu asırda diller arasındaki akrabalıklar tesbit edilirken, dillerin ayrı aileler meydana getirdiği keşfedilmiştir. Böylece dilleri inceleyen, karşılaştırmalı gramer ortaya çıkmıştır. Ayrıca gramerin; bir dilin tarihini ve zaman içindeki değişme ve gelişmesini inceleyen tarihi gramerin yanında, bir dilin veya lehçenin belirli bir zamandaki durumunu konu edinen tasviri gramer gibi çeşitleri vardır. Bunun yanında bütün dilleri karşılaştırarak, sınıflara ayıran, onların iç ve dış kanunlarını araştıran bilgi koluna da umumi lengüistik denmektedir. Ayrıca dillerle uğraşan ve bir dil üzerinde araştırmalar yapan dil bilginine de lengüist adı verilmektedir.

Sponsorlu Bağlantılar
Türkçe ilk dilbilgisi kitabı, bugün elde bulunmayan Kaşgarlı Mahmud'un 11. asırda yazdığı Cevahirü'n-Nahv adlı eseridir. Ebu Hayyan'ın Arap diliyle, Arapça dil bilgisi metoduna göre düzenlenmiş eseri Kitabu'l-İdrak li Lisani'l Etrak (yazılışı 1312 baskı 1931) ilk Türk dilbilgisidir. Osmanlı Türkçesinde yazılmış ilk dil bilgisi kitabı ise; Bergamalı Kadri'nin Müyessiret-ül-Ulum (1530) adlı eseridir.

Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:15
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
4 Mayıs 2006       Mesaj #12
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Kırım Tatar Türkçesi
Kırım Tatar Türkçesi veya Kırım Tatarca (Qırımtatarca), Kuzeybatı Türkçesi lehçelerindendir. Ana unsurlarını Kıpçak lehçesinden almış başka lehçelerle de etkileşimde bulunmuştur. Osmanlı Devleti ile olan sıkı ilişkileri olan Kırım Hanlarının ve ileri gelenlerinin genellikle İstanbul'da eğitim almaları Oğuz lehçesinin etkilerini getirmiştir. Gaspıralı'nın çalışmaları ile bu etkiler iyice yerleşmiştir. Rus idaresine girilmesi ile de Rusça'dan etkilenmiştir. Ayrıca sürgün zamanından dolayı Özbek lehçesi etkileri de görülmüştür.
Sponsorlu Bağlantılar
Kırım Tatarcası'nın başlıca şu ağızları vardır:
  • Yalıboyu ağzı
  • Ortayolaq (Bahçesaray) ağzı
  • Çöl (Kuzey) ağzı
Yalıboyu ağzı:
Yalıboyu ibaresi Kırım'ın güneyinde Karadeniz kıyısında kalan ve dağlardan dolayı da iç kesimlerle irtibatı daha az olan bölgeyi ifade etmektedir. Bu bölgede yer alan Sudak ve başka bazı kaleler Kırım Hanlığı topraklarında olmasına rağmen doğrudan İstanbul (Osmanlı) tarafından yönetilmekteydi. Bu nedenle Anadolu'da yaşayan pek çok insan memuriyet, askerlik ve çeşitli geçim vasıtaları temini amacıyla bu bölgeye yerleşmişlerdir. Ayrıca deniz yoluyla doğrudan Osmanlı limanlarıyla bağlantılı olmaları nedeni ile de önemli bir etkileşim olmuştur. Tüm bunların sonucunda ortaya çıkan Yalıboyu ağzı, Anadolu Türkçesine oldukça yakın özellikler göstermiştir. Bir anlamda Anadolu Türkçesinin bir ağzıdır denilebilir.

Bahçesaray ağzı;

bir yandan Kıpçak özellikleri taşırken bir yandan da gerek gramer gerekse kelime hazinesi bakımından Oğuz lehçesi özelliklerini de oldukça fazla barındıran bir geçiş şivesidir. Anadolu Türkçesi konuşan insanlar tarafından küçük bir çabayla anlaşılabilir. Kabul edilen edebi dil Bahçesaray ağzıdır ve mahalli lehçede yazılmayan eserlerin çoşu bu şiveyle kaleme alınmaktadır.

Çöl ağzı;
Kırım'ın kuzeyinde kalan bozkır bölgesinde yaşayan halkın konuştuğu dildir. Tamamen Kıpçak özellikler taşır. Nogay ve Kazak leyçelerine yakındır ve Türkiye Türkçesi konuşan insanlar tarafından anlaşılması daha zordur.

Eğitim

Kırım'da Tavrida Millî Üniversitesi'nde ve Kırım Devlet Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi'inde Kırım Tatarca öğretmenlik ve edebiyat bölümleri mevcuttur. Ayrıca Kırım boyunca 16 adet ilk ve orta öğretim okulunda Kırım Tatarca dersleri fakültatif şekilde verilmektedir.

Konuşulduğu Ülkeler
  • Türkiye
  • Kırım / Ukrayna
  • Özbekistan
  • Romanya
  • Rusya
  • Bulgaristan
  • Kazakistan
  • Kırgızistan
  • Amerika Birleşik Devletleri
  • Almanya

Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:15
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #13
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Uygur Türkçes
Uygurca Sincan'daki Uygur halkı tarafından konuşulan ayak/tağlık grubundan bir Türkî dildir

Ses Bilgisi
Uygur Türkçesinde 8 ünlü, 24 ünsüz vardır. Uygur Türkçesinde iki türlü e sesi vardır. Bunlardan ə Türkiye Türkçesindekinden daha açık, e ise daha kapalı telaffuz edilir. Kalın olan k̡ ve ƣ sesleri yanında i'ler ı okunabilir, diğer yerlerde ise i okunduğu kabul edilir. k̡ ve ƣ sesleri Türkçedekinden daha kalındır. Bu sesler gırtlağa daha yakın olarak telaffuz edilir. h̡ sesi sert olarak telaffuz edilen bir gırtlak sesidir. Ng genizsi n sesidir.

Alfabe
Uygurca 10. yüzyıldan beri Arap alfabesi ile yazılmaktadır. 1969-1983 yılları arasında Çin hükümetinin hazırlattığı Uygur Latin alfabesi ile yazılmış fakat sonra Uygurca sesleri gösteren ek işaretler ile Arap alfabesine dönülmüştür.
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:16
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #14
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
TÜRK DİLİ
On dokuzuncu asra kadar bütün dil bilgisi kitaplarında Arap dilbilgisi metodu izlenmiştir. Türk dilinin yapısı, kaideleri bu usule göre tesbit edilmiştir. Kimisinde Arap, kimisinde Fransız dilbilgisi metoduna uyularak yazılan, Osmanlıcanın yapısını anlatan eserler şunlardır:

* Ahmed Cevdet ve Fuad paşaların Medhal-i Kavaid (1851),
* Kavaid-i Osmaniye (1865),
* Kavaid-i Türkiye (1875),
* Abdullah Ramiz Paşanın Lisan-ı Osmani'nin Kavaidini Havi Emsile-i Türki (1866),
* Ali Nazmi'nin Lisan-ı Osmani (1880),
* Selim Sabit'in Nahv-ı Osmani (1881),
* Abdurrahman Fevzi'nin Mikyasül-Lisan Kırtasü'l-Beyan (1881),
* Manastırlı Rıfat'ın Külliyat-ı Kavaid-i Osmaniye (1885),
* Şemseddin Sami'nin Nev-Usul Sarf-ı Türki (1892),
* Necib asım'ın Osmanlı Sarfı (1894).

Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:16
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
6 Mayıs 2006       Mesaj #15
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Türkmen Türkçesi
Türkmenistan'ın resmi dili olup nüfusun %90'ı (3.500.000 kişi) tarafından konuşulur. Ayrıca İran'da 2.000.000, Afganistan'da ise 500.000 kişilik azınlıklar tarafından konuşulur. Türkçe'nin Oğuz (Batı) lehçesine ait olan bu dil Türkiye ve Azerbaycan Türkçelerine büyük benzerlik gösterir.

Zamirler
1-Şahıs Zamirleri

Türkmence şahıs zamirleri aşağı yukarı Türkiye Türkçesindeki gibidir:
Men, sen, ol, biz, siz, olar
Yönelme hallerinde n>ň değişmesi olur:
maňa, saňa, oňa

2-İşaret Zamirleri

Türkmence işaret zamirleri şunlardır: Bu, şu, ol, şol.
Çekimli hallerde;
  • "Bu" işaret zamiri "m" ile başlar.
  • Ek ile zamirlerin aralarına "n" sesi girer.
  • Yönelme hallerinde ise n>ň değişmesi olur.
muny: bunu, muňa: buna, onuň: onun

Fiiller
Şimdiki Zaman
Şimdiki Zaman Eki + Şahıs Ekleri
  • bilýärin, bilýärsiň, bilýär, bilýäris, bilýärsiňiz, bilýärler
  • okaýaryn, okaýarsyň, okaýar, okaýarys, okaýarsyňyz, okaýarlar
Olumsuz:
  • bilmeýärin, bilmeýärsiň, bilmeýär, bilmeýäris, bilmeýärsiňiz, bilmeýärler
  • okamaýaryn, okamaýarsyň, okamaýar, okamaýarys, okamaýarsyňyz, okamaýarlar
Geniş Zaman
  • bilerin, bilersiň, biler, bileris, bilersiňiz, bilerler
  • okaryn, okarsyň, okar, okarys, okarsyňyz, okarlar
Olumsuz:
  • bilmerin, bilmersiň, bilmez, bilmeris, bilmersiňiz, bilmezler
  • okamaryn, okamarsyň, okamaz, okamarys, okamarsyňyz, okamazlar
Gelecek Zaman
Türkmence gelecek zamanda şahıslara göre fiil çekimi yoktur. Bunun yerine zamirler kullanılır.
  • men biljek, sen biljek, ol biljek, biz biljek, siz biljek, olar biljek
  • men okajak, sen okajak, ol okajak, biz okajak, siz okajak, olar okajak
Olumsuz:
  • men biljek däl, sen biljek däl, ol biljek däl, biz biljek däl, siz biljek däl, olar biljek däl
  • men okajak däl, sen okajak däl, ol okajak däl, biz okajak däl, siz okajak däl, olar okajak däl
Görülen Geçmiş Zaman
  • bildim, bildiň, bildi, bildik, bildiňiz, bildiler
  • okadym, okadyň, okady, okadyk, okadyňyz, okadylar
Olumsuz:
  • bilmedim, bilmediň, bilmedi, bilmedik, bilmediňiz, bilmediler
  • okamadym, okamadyň, okamady, okamadyk, okamadyňyz, okamadylar
Türkmencenin imlasına bağlı olarak:
  • Üçüncü şahıslarda görülen geçmiş zaman eki her zaman -dy, -di şeklinde yazılır.
gördi, gördiler
  • İki ya da daha fazla heceden sonra tüm şahıslarda bu durum görülür.
düşündim, düşündiň, düşündi, düşündik, düşündiňiz, düşündiler

Öğrenilen Geçmiş Zaman
  • bilipdirin, bilipdirsiň, bilipdir, bilipdiris, bilipdirsiňiz, bilipdirler
  • okapdyryn, okapdyrsyň, okapdyr, okapdyrys, okapdyrsyňyz, okapdyrlar
Olumsuz:
  • bilmändirin, bilmändirsiň, bilmändir, bilmändiris, bilmändirsiňiz, bilmändirler
  • okamandyryn, okamandyrsyň, okamandyr, okamandyrys, okamandyrsyňyz, okamandyrlar
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:18
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
7 Mayıs 2006       Mesaj #16
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Avrupa'da Türk dili
Avrupa'da Türk dili ve grameri üzerindeki çalışmaların tarihi çok eskidir. Alman H.Megiser'in (1612) eseri, yazarı bilinmeyen İbrahim Müteferrika baskısı eser (1732) gibi Birinci Dünya Savaşından sonra Türklere karşı duyulan ilgiyle Avrupa üniversitelerinde doğu dilleri ve Türk dili bölümleri açıldı ve pekçok Türkçe dilbilgisi kitapları yazıldı. J.W. Redhouse (1884), J. Deny (1912), J.Nemeth (1916), Ettore Rossi (1939), S.Topalina (1940), A.N.Koronov (1941), A.Tietze, S.G.Lisse (1943), Harbert Jansky (1943), Robert Godel (1945), N. Nitek (1945), Normon A. Mcquown (1946), Heinz Appenzeller (1948), P.H.Rühl (1949), L.Rosony (1960), G.L.Lewis (1967).

Türk dillerinin mukayeseli grameri yazılmamış olmakla beraber bu sahada yerli ve yabancı birçok ilim adamı çalışmıştır. W.Radloff (1882-1883), A.Cevad Emre (Türk Lehçeleri Mukayeseli Grameri 1949), N.K. Dimitriev (1956-1959, 1961, 1962) gibi.
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:22
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
11 Mayıs 2006       Mesaj #17
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Dr. Avram Noam Chomsky
(doğumu: 7 Aralık1928), halen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) çalışmalarını sürdüren bir dilbilimcidir. Dünyanın önde gelen dilbilimcilerinden ve entelektüellerinden olan Chomsky 1950'li yıllarda başlattığı dilbilim hareketi ile insan dilini incelemeye yeni ve güçlü bir bakış açısı getirmiş ve Evrensel Gramer fikrini yaratmıştır.
Dilbilim alanındaki çalışmalarının yanısıra basın yayın incelemeleri, politik yazıları ve eylemleri ile de önemli bir kişilik olan Chomsky, şu anda yaşayan düşünürler içinde en çok atıfta bulunulmuş kişi unvanını elinde bulundurmaktadır

Ömer Demircan

Dilbilimci. Uzun yıllar İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili Öğretmenliği Bölümü'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Edebiyat ve dil dergilerinde çeşitli yazıları yayımlandı. Yayımlanan kitapları arasında şunlar sayılabilir: Yabancı-Dil Öğretim Yöntemleri, Türkçenin Ses Dizimi, Türkiye'de Yabancı Dil. Mesleğindeki son yıllarında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde profesör olarak çalışıp emekli olan Demircan, İstanbul'da yaşamakta olup, dil alanındaki çalışmalarını sürdürmektedir

Doğan Naci Aksan

DoğanNaci Aksan İzmir'de doğmuş Ankara Yenişehir Mimar Kemal İlkolulunda öğrenci olmuş, Elazığ da orta öğrenimini sürdürmüş, Ankara Atatürk Lisesi' nden sonra Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinden 1952 yılında mezun olmuştur. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde akademik kariyere başlamış, 1972 yılında dilbilim profesörü olmuştur. Türkiye'de Dilbilimin kurucusudur. Türk Anlambiliminin önemli temsilcilerindendir

Ferdinand de Saussure

(26 Kasım, 1857 - 22 Şubat, 1913), İsviçreli bir dilbilimcidir.
Saussure Cenevre'de doğmuş, 20. yüzyıl dilbiliminin temelini oluşturmuştur. Dilbilimi, işaret biliminin bir altdalı olarak görmüştür
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:23
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
13 Mayıs 2006       Mesaj #18
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ağız,
Mensubu bulunduğu kültür dili ile aynı dile bağlı lehçe ve şivelerde bazı meselelerini aydınlatmada ipuçlarına sahiptir. Ayrıca bir dilin tarih içindeki gelişimi, diğer lehçe ve şivelerle mukayese imkanını da vermektedir. Bunun yanında yazı dilinin beslenmesi ve geliştirilmesinde diyalektlerin, yani ağızların oynadığı rol çok büyüktür. Fakat şurası açıktır ki, Türkçenin diyalektleri henüz istenildiği gibi tesbit edilmiş olmadığı gibi, bu ağızların tesbiti için gerekli çalışmalar da yapılmış değildir. Hatta yaşayan ağızlar için bir arşivden de mahrum bulunmakta. Batı ülkelerinde bu çalışmalar 100 seneyi aşkın bir süredir tesbit edilmeye çalışılmış, arşivler kurulmuş ve diyalektoloji ile ilgili olarak, dil atlasları bile yapılmıştır.

Almanya'da diyalekt çalışmaları 19. asırda başlamış olmasına rağmen, temeli bir hayli gerilere götürülebilir. Luther bile eserini meydana getirirken halk diline gitmeyi ihmal etmemiştir. Bu ülkede asıl diyalekt çalışmaları Jacob Grimm ile başlamıştır. J.Grimm tarihi dil araştırmalarıyla Alman diyalekt araştırmalarını sağlam bir yola sokmuştur. Fakat Almanya'da asıl diyalekt araştırmalarına romantizmin dayandığı milli ve tarihi varlığa duyulan arzu sebeb olmuştur. Böylece milli düşüncenin temeli sayılan dil üzerine Jacob Grimm, Franz Bopp ve Wilhelm von Humboldt çalışmalara başlamışlardır. Bavyeralı Johann Andreas Schmeller (1785-1852) de bölgesinin ağızlarını gramer bakımından incelemiş ve diyalektoloji (ağız çalışmaları)nin kurucusu olmuştur. Schmeller ağızları fonetik ve morfolojik (ses ve yapı) bakımından dilin eski çağlarını aydınlatan bir vasıta olarak kabul etmiştir. Bu bilginden sonra Almanya'da ağız incelemeleri ve araştırmalarının en önde gelen hedefi ağızların tasnifini yapmak olmuştur. Hatta 1876 yılından sonra sesi esas alan gramerciler ortaya çıkmıştır. Bütün bu çalışmalar mahalli ağızların ses ve yapısı ile kelime servetini ve cümle yapısını ihtiva eden tasviri gramerlerin yazılmasını sağlarken; ağızlara has fonograf arşivlerinin meydana getirilmesini ve neticede Georg Wenker'in gayretleri Alman Devleti Dil Atlası'nı yapmaya kadar götürmüştür.

Buna paralel olarak Fransa'da da diyalekt çalışmaları yapılmış ve Fransa Dil Atlası ortaya konmuştur. Fransa'da bu işi başlatanlar Tourtoulon ve Bringuier olmuş; Jules Gilliéron ile öğrencisi E. Edmond da teşkilatlandırmışlardır. Son iki bilgin işe başlarken Almanya'daki çalışma ve tecrübelerden faydalanmışlarsa da vasıtasız bir metod takib etmişlerdir. Onlar Fransa'da 639 yer seçerek dil malzemesi derlediler. Ayrıca ağızlardaki kelime servetini toplamayı da ihmal etmediler. Neticede 1903 yılında Gilliéron ve Edmond Fransız Dil Atlası'nın elli ciltlik haritasını yayına muvaffak oldular. Eser milyondan fazla dil şeklini ihtiva ediyor ve 1920 haritadan meydana geliyordu.

Türkçe için bu araştırmalar, devrine göre, bütün Türk lehçe ve şivelerini içine alır mahiyette; daha 11. asırda büyük Türk dilcisi ve Türkçe müdafii Kaşgarlı Mahmud'la başlamıştır. Kaşgarlı'dan bu yana ele geçmemiş eserler hariç, Türk diyalekti meşhur Türkolog Wilhelm Radloff'a kadar bu alandaki çalışmalar durmuştur. Kaşgarlı Mahmud'un yolundan giden Radloff bilhassa Türkiye dışı Türklerinin ağız malzemelerini toplayarak bu alanda Türkolojinin önde gelen hadimi olmuştur. 10 cilt tutan Proben'i çeşitli Türk şivelerine ait diyalekt malzemesini ihtiva etmektedir. Proben'in 7. cildi Türkiye ağızlarına ayrılmış fakat bu toplamayı Macar Kunoş yapmıştır.

Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:23
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
13 Mayıs 2006       Mesaj #19
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Lehçeler

Lehçe - Ağız (Şive) - Jest ve Mimikle İfade

Lehçe:
Bir dilin tarihi, bölgesel, siyasi sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu, diyalekt. Kırgız Lehçesi, Kazak Lehçesi vb.

Ağızlar (Şiveler)
Şive: Bir dil veya lehçenin daha az konuşma farkları gösteren ve bölgeden bölgeye veya şehirden şehire değişebilen küçük kollarına denir.

Jest ve Mimikle İfade
Jest ve Mimik: Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol veya baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareketlere jest, yüz ifadesine ise mimik adı verilir.
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:24
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
17 Mayıs 2006       Mesaj #20
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
DİL KURUMU
Dil Kurumu'nun kurulmasıyle halk ağzına açılış başlamış, bir yandan bu Kurum, diğer bir yandan da üniversitelerimiz olmak üzere diyalekt malzemeleri toplatılmış, hatta bu malzemelerin bir kısmı incelenmiş, Türkiye ağızlarından toplanan kelime serveti Derleme dergisi adı altında on iki ciltlik olarak neşredilmiştir. Fakat Türk dilinde uydurmacılık ile tasfiyeciliğin açtığı yara, yazı dilimizi bir hayli yozlaştırmış, ağızlardan gelen kelime serveti kültür dilimizin içinde yer alamamış, girenler de ekseriyetle yanlış olarak kullanılmıştır.

Anadolu ağızlarıyla ilgili ilk büyük derleme Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu'nun gayretleri ile ortaya çıkarılmış ve 8 cildin üstünde eser meydana getirilmiştir. Bundan başka çeşitli üniversitelerin mensupları araştırmalara katılmışlar, ağızlar üzerinde doktora tezleri hazırlanmış ve Prof. Dr. Zeynep Korkmaz gibi araştırmacılarımız bu çalışmaları günden güne ileri götürmüşlerdir. Ayrıca başta Prof. Dr. Sadettin Buluç'un başlattığı çalışma ile yapılan araştırmaların bibliyografyaları ilim erbabına tanıtılmaya çalışılmıştır. Türkiye ağızlarının en derli toplu bibliyografyası geniş bir şekilde Prof. Dr. Tuncer Gülensoy tarafından Anadolu ve Rumeli Ağızları Bibliyografyası adıyla ortaya konmuştur. Henüz Türkiye ağızları üzerinde bir dil atlasımız olmadığı gibi ağızlardan toplanan malzeme, uydurmacılık yüzünden yazı dilimize mal edilememiş ve dilimizin zenginleşmesi gerçekleştirilememiştir.

Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:24

Benzer Konular

18 Temmuz 2018 / Misafir Fizik
25 Temmuz 2013 / ThinkerBeLL Akademik
23 Nisan 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış