Arama

Piaget Teorisi

Güncelleme: 12 Aralık 2009 Gösterim: 9.212 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
28 Mayıs 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Piaget Teorisi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Piaget Teorisi, bilme, anlama, yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmeyi sağlayan zihinsel etkinliklerin genel adıdır. Biliş (cognition) insanın, kendini ve çevresini anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmesini sağlayan zihinsel etkinlikleri gösteren bir kavramdır. İnsan böylesi zihinsel etkinlikleri gerçekleştirebilen bir organizma olduğu için “düşünen” bir varlıktır. Doğumundan ölümüne insanın geçirdiği fiziksel gelişimin benzeri bir biçimde, biliş de gelişim gösterir. Kısaca, bilişsel gelişim doğumundan başlayarak insanın anlama/yorumlama ve öğrenme biçiminde hem nitelik hem de içerik açısından giderek yetkinleştiği bir sürece işaret etmektedir.
İnsanın zihinsel etkinlikleri bilişsel gelişim evrelerinin elverdiği ölçüde gelişir. Bilişsel gelişim, evrelere ayrılabilir ve insanın zihinsel etkinlikleri normal koşullar altında söz konusu evrelerin elverdiği ölçüde gelişir. Bu evreler Piaget, Bruner, Vygotsky başta olmak üzere çeşitli araştırmacılar tarafından farklı açılardan yaklaşılarak, ancak açık benzerlikler taşır biçimde ele alınmış ve karakteristikleri tanımlanmıştır.
Anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin insan için nesnenin kendisinden bağımsızlaşması, yani kavramlaştırmanın başlaması gelişimdeki en büyük adımlardan biridir. Tanımların ortak yanını şöyle belirginleştirilebilir:
  • İnsanın kendisini ve çevresini anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinde, başlangıçta yalnızca duyuşsal olarak algıladığı nesnelerle kurduğu ilişki varlık gösterir.
  • Anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin insan için nesnenin kendisinden bağımsızlaşması, yani kavramlaştırmanın başlaması gelişimdeki en büyük adımlardan biridir.
  • Önce somut kavramlar yoluyla ve giderek imgeler ve semboller bir diğer deyişle soyut kavramlar soyutlamalar yoluyla anlama/yorumlama ve öğrenme eylemlerinin gerçekleştirilmesi bilişsel gelişimin bütün araştırıcılar tarafından ortaya konmaya çalışılan içeriğinin en yalın sunumudur.
  • Böyle bir çerçeve çizdikten sonra, artık bilişsel gelişimin evrelerini temel ayrıntıları vererek açıklayıp dilin bu evrelerdeki rolünü vurgulayabiliriz.
Teoremin Üzerinde Durduğu Evreler
Bilişsel gelişim sürecinin 0-2 yaş aralığına denk düşen ilk evresinde insan, önce kendini diğer nesnelerden ayırt eder. Bu evrede henüz diğer nesneleri ancak kendi eylemleri aracılığıyla duyuşsal olarak algılayabilmektedir. 2 yaşının sonuna doğru nesne kalıcığı kavramını edinir ve basit zihinsel etkinlikler göstermeye başlar. İnsanın bilişsel gelişimi kendini bir nesne olarak ayırt etmesiyle başlar, diğer nesnelerin varlığını kendi eylemleriyle tanımasıyla devam eder. Bu aşamada nesneleri yalnızca duyuşsal olarak algılamaktadır. Yani, örneğin nesneler başlangıçta onun için yalnızca onları gördüğü ya da elinde tutup dokunduğu zaman vardır. Bu nedenle, bir bebeğin oyuncak topunu saklarsanız henüz nerede olduğunu aranmaz. Nesneyi duyuşsal olarak algılayamadığı için onun varlığını kaybetmiştir. Bu evre insanın 0-2 yaş aralığına denk düşmektedir. Bu evrede dış dünya bebek için duyuşsal olarak algılanabildiği ölçüde varlık bulur.
İkinci yaşının sonuna doğru nesnelerin varlığını, duyuşsal algılamalarından bağımsız olarak da fark etmeye başlar. Bir başka deyişle, nesneler onun için zihinsel kalıcılık kazanır. Çünkü bebek artık nesne kalıcılığı kavramını edinmiştir. Daha önce sakladığınızda unutup aranmadığı topunu aranmaya başlaması, nesne kalıcılığını edindiğinin bir göstergesidir. 0-2 yaş döneminin sonuna doğru basit zihinsel etkinlikler göstermeye başlar. Örneğin, basit sorunlarla karşı karşıya kaldığında ya da karşı karşıya bırakıldığında önceki deneyimlerinden yararlanarak, yahut başkalarından yardım isteyerek onları çözmeye çalışır. Deliği tıkandığı için süt akıtmayan biberonunu sallayarak sütün yeniden akmasını sağlamaya uğraşır. Başaramadığında da ağlayarak annesine beden dilinin eşliğinde çıkarabildiği bir kaç ses dizisini de ekleyerek derdini aktarır. O artık düşünmeye başlamıştır.
İnsan dili de yavaş yavaş kullanmaya başladığı 2 yaş sonrasında, eylemler yoluyla öğrenmeden kavramlar yoluyla öğrenme evresine geçer. Çocuğun dili kullanmaya başlaması onun kavramlaştırarak düşünme, yani sembolik düşünme becerilerini geliştirir. 7 yaşa kadar uzanan 2 yaş sonrası evre, yaparak yaşayarak eylemler yoluyla öğrenmeden, kavramlar yoluyla öğrenmeye geçilen evredir. İşte anadilinin bireyin bilişsel gelişimi açısından önemi de tam bu noktadan itibaren belirginleşmeye başlar. Bilişsel olarak kavramlar yoluyla öğrenmeye geçiş evresi, dilin de yavaş yavaş kullanılmaya başladığı evredir.
Bu bağlamda, bu evrede, kavramların zihinde bütünüyle yapılandırıldığı söylenemez. Kavramların zihinde bütünüyle yapılandırılabilmesi bilişsel gelişimin sonraki evlerinde gerçekleşebilecektir. Bu durumun temel nedeni, bilişsel gelişimin bu aşamasında daha henüz somut nesneler ve olaylar arasındaki mantıksal ilişkilerin kavranamaması, soyut biçimde mantık yürütme, soyut önermeler arasında mantıksal ilişki kurma ve bu ilişkileri test etme eylemlerinin gerçekleştirilememesidir.
Somut nesneler ve olaylar arasındaki mantıksal ilişkiler, Piaget'nin somut işlemler evresi olarak adlandırdığı, bilişsel gelişimin 7-12 yaş aralığını kapsayan evresinde anlaşılır hale gelir. Soyut biçimde mantık yürütme, soyut önermeler arasında mantıksal ilişki kurma ve bu ilişkileri test etme eylemleriyse normal olarak 12 yaş ve sonrasında ulaşılması beklenen ve yine Piaget’nin biçimsel/işlemsel evre olarak adlandırdığı evrenin karakteristik eylemleridir.
Bilişsel gelişim sürecinde anadilinin yüklendiği temel rol eylemsel öğrenmeden, kavramsal öğrenmeye geçiş açısından belirginleşir. Bilişsel gelişimi, yukarıda ana hatlarıyla betimlenen evreler açısından içeriklendirdiğimizde, anadilinin bu süreçteki rolü nedir ve hangi nedenle bu rolü yüklenebilmektedir soruları aklımıza gelecektir. Bilişsel gelişim açısından anadilinin yüklendiği temel rol, eylemsel öğrenmeden, kavramsal öğrenmeye geçiş olgusu üzerinde yoğunlaşmamıza neden olmaktadır. Kavramlarla öğrenme, doğal olarak kavram öğrenme eyleminin gerçekleştirilmesini gerektirir. Dil kavramların sembolik taşıyıcısıdır. Yani, kavramların adlandırılmasını ve dolayısıyla sembolleştirilerek zihinde depolanmasını sağlar. Bu özelliği nedeniyle, bireyin etkileşimde bulunduğu toplumsal çevrenin kendi ürettiği kültürel değerleri, düşünce, inanç ve duyuş özelliklerini kavramlaştırarak ona sunmasında temel araçtır. Bu durumda, dil ve elbette insanın daha ana karnında etkileşime girdiği anadili, kavramlarla öğrenme evresinde doğal bir bilişsel uyaran durumundadır.
Kısaca, kavramsal öğrenme bilişsel gelişimin bir göstergesidir ve anadili doğası gereği insanın normal koşullar altında bilişsel olarak bu gelişimi gösterebilmesini sağlayan temel araçlardan biridir. Anadili öğretimi ortamları yalnızca dil becerilerinin geliştirildiği ortamlar değildir. Bu ortamlar bireyin bilişsel gelişimi ile uyumlu olarak bu gelişimi destekleyici, güdüleyici donanımları dil malzemesi aracılığıyla ona sunan/sunması gereken planlı öğretim ortamlarıdır.
O halde, kavramlarla öğrenme, kavram öğrenme ve sonrasında kavramlaştırma eylemleri anadili öğretimi ortamlarının hedef davranışlarının çerçevesini çizen niteliktedir. Böyle yaklaşıldığında, anadili öğretimi ortamlarında temel hedef olarak kavram öğretimi hedefi belirginleşmektedir. Bu saptama bizi, anadili öğretimi ortamları için aşağıdaki düzlemlere yönlendirmektedir.


Ayrıca bakınız:

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
12 Aralık 2009       Mesaj #2
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Piaget’e Göre Bilişsel Gelişim Dönemleri :


Sponsorlu Bağlantılar
1. Duyusal Devinim (Motor) Dönemi (0-2 Yaş) : Çocuğa duyular ve duyu organları yolu ile ulaşanlar önemlidir.Çevresindeki nesnelere dokununca etkileşimde bulunur, bu dönemde çocuğun özgür hareketlerine engel olmamak gerekir. Bu dönemde çevresi ile ilişkili olarak bazı kavramlar gelişir.

2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 Yaş) : Bu dönemde nesnelerin yerini simge alır. Deneyimlerine göre akıl yürütür. Nesneleri sınıflandırır, oyunlarda simgesel işlem görülür.

3. Somut İşlem Dönemi (7-11 Yaş) : Bu dönemde maddenin korunması, ağırlıkların korunması ilkeleri gerçekleşir. Yani; geniş bir kapta bulunan suyu, uzun bir cam şişeye doldurduğumuzda, miktarının değişmediğini söylemektedir. Daha önceki dönemlerde bunu başaramamaktadır. İlkokul yıllarına rastlayan bu dönemde öğrencinin derslere ilişkin faaliyetlerinin deney, ders levhası, maketler, modellerle gerçekleştirmesi, ağırlık, alan ve hacim ölçülerinin somut olarak sınıfa getirilmesi gerekir.

4. Soyut İşlem Dönemi (11-...) :
Bu dönemde çocuk yetişkin gibi soyut düşünebilir. Ergen bu dönemde tümevarım ve tümden gelim yolları ile düşünebilme yeteneğini kazanır. Somut işlem döneminden soyut işlem dönemine geçişin nasıl olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Piaget bunu ergenlik çağının başlarında görülen nörofizyolojik yapı değişikliğine bağlamaktadır. Bunun yanı sıra, bireyin içinde yaşadığı toplumun toplumsal ve kültürel yapı ve özelliklerinin de bunda rol oynadığı kabul edilmektedir.


ZİHİN GELİŞİMİ DÖNEMLERİ

Piaget’nin temelde kendine sorduğu soru “çocuklar dünyaya geldiklerinde hiç bir şey bilmezler. Peki daha sonra nasıl oluyor da üstün bilgi düzeyine ulaşıyorlar.” Sorusudur. Bu sorunun cevabı, zihin gelişimi dönemleridir.evre kuramının olmasının uzantısı olarak,kuramında dört temel kuram bulunmaktadır.

1)Evrelerin sırası değişmez.
2)Evreler bir hiyerarşi oluştururlar. Sonraki evre önceki evrenin kazanımında içerir.(Bacanlı, 2000, s64)Piaget bilişsel gelişim dönemlerinin geçişli bir özeliğe sahip olduğunu belirtmektedir. Yani, bir dönemden diğerine geçerken her iki dönemin özelliğini de gösterebilir. (Selçuk, 1997,s69)
3)Gelişim oranlarında farklılıklar vardır.yani aynı gelişim evresinde olan kişilerin gelişim oranlarımda farlılıklar vardır.
4)Gelişim kuramları ve piaget’nin gelişim kuramı her evre için tipik olan gelişim özeliklerini belirtmektedir. Belirtilen özellikler genel olarak o dönemde karşılaşılan ve kazanılan özeliklerdir. Piaget’nin kuranıyla ilgili araştırmalarında 2/3 veya ¾ oranını benimsemektedirler. Yani o yaştaki çocukların 566 veya 75’inin gösterdiği özellik o dönemin özelliği olarak kabul edilir.


1)Sensori-motor dönem :

Hiçbir zihinsel faaliyet yoktur. Bebek duyuları ve reflekslerine göre hareket eder. Bu dönemde bebek duyu organları yardımı ile dünyayı öğrenmekte, duyu organlarının bilincine varmakta ve bedeninin farkına varıp onları istediği gibi kullanmasını öğrenir. Bu dönemde kişi beş duyu organının farkına varır ve duyu organları gelişir.

Şema oluşturmada kullanılan refleksler bilişsel gelişimin başlangıç unsurudur. Yeni doğan bebek çevresiyle emme, göz hareketleri, dokunma gibi refleks yoluyla ilişki kurmaktadır. Refleks şemalarla ilgili araştırmalar yapmakta, örneğin emme ve tutma işlemini değişik nesneler üzerinde de tekrarlar. Kişi emme refleksini geliştirerek yeme, ısırma, yememe, tükürme gibi şemalar edinir.

Bebek başlangıçta kendisini çevredeki nesnelerden ayırt edemez. Yani bebek için ben-sen olmadığı gibi, kapı, pencere, biberon, vb. de yoktur. Varlığın ve yokluğun bilincinde olmayan bir durumdur. Bu bağlamda, bu dönemin doğadan ayrıştırma dönemi olduğu söylenir.(Bacanlı,200,s65)

Duyu-hareket dönemindeki çocuğun hafızasında nesnelerin temsili söz konusu değildir. Gözden ırak olan zihinden de ırak olmaktadır. 4-5 aylık bebekler gözlerinin önünde kaybolan nesneleri takip edemezler. Örneğin annenin bebeğin gözü önünde arkasına sakladığı oyuncak bebek için yok olmuştur. Çünkü oyuncak gözü önünden kaybolduğu anda hafızada temsil edememektedir. Bu dönemin sonuna doğru bebekler kaybolan nesneleri ısrarla aramaktadırlar. Yani nesnenin devamlılığını kazanmış olur.(selcuk, 1997, s71)

Bu dönemde çocuklar gözlemsel öğrenme acısından oldukça önemli olan taklit yeteneği gelişmektedir. Taklit bir davranış örneğini yada modelini takip ve kopya etme yeteneğidir. Çocuğun dağarcılığında bulunan davranışlar başlar. Örneğin, anne bebekle oynarken kendi elini açıp kapamaya başlarsa bebek bir süre sonra O’nu taklit edecektir. Annenin davranışı bebeği aynı hareketi yapmaya sevk etmiştir.

Nesne devamlılığı ve taklit yeteneğinin gelişmesi bir sonraki dönemde gerçekleşecek olan sembolik düşünce için bir temel teşkil eder. Diğer yandan, sembolik düşüncenin gerçekleşiyor olması çocuğun nesnelerle haşir neşir olmasını ve modelleri gözlemesi engellenemez. (selçuk, 1997, s71)

Bu dönemde en önemli zihinsel kazancı sürekli nesne kavramının edinilmesidir. Bebek başlangıçta nesneleri fark edemez. İlk olarak hareketsiz nesneleri tanımlar. Daha sonraki dönemlerde hareketli cisimleri tanımlar. Hareket eden cisimlerin varlını kavrayarak cisimlerin yerlerini değiştire bilmektedir.

Bu dönemin ortalarında 29-30 kelime hazinesine sahip olabilmekteler. Dönem sonuma doğru 126 kelimeye çıkabilmekteler ve iki veya üç kelimelik cümle kurduğu görülmektedir.

Sensori-motor dönemin en önemli kazanımı hedefe-yönelik davranıştır. Çünkü bebek, eline-koluna hakim değil iken, dış dünyanın farkında değil iken, elini-kolunu beli bir amaçla, belli bir nesneye doğru kullana bilir hale gelir. Bu dönemin sonunda çocuk bir şeyi arzu eder ve ona yönelik bir davranışta bulunur. Başlangıçta istemsiz kas hareketlerinden oluşan hareketler, bu dönemin sonunda belli bir amaca yönelir. Buna örnek olarak bir çocuğun ikl önce kutunun içindeki oyuncakları çıkartmak için kutuyu sallar ileriki zamanlarda da kutuyu açmaya çalışacaktır.

Piaget’e göre zihin gelişiminin temeli, bu zamanda atılır. Bu nedenle, çocuğun bu yaşlarda özgür hareketine engel olmamak gerekir.

2)İşlem öncesi dönem :

İki ile 7 yaş arasını kapsar. Bu çağ bütün zihin yeteneklerinin hızla geliştiği dönemdir. İki yaşındayken bir veya iki kelime olan cümleler üç yaşına vardığı zaman 5-6 kelimelik cümleler haline gelir. 6 yaşında ise cümlenin her şeklini görmek mümkündür.

Çocuk henüz kelimeleri etkili bir şekilde kullanamadıkları için taklide başvurur. Bu taklit sesleri geneldir, yani henüz ayrımlaşmamıştır. Örnek için, çocuklar yemeğe mama der, köpeğe hav hav der ilerki zamanlarda yemeğe yemek, köpeğe ise köpek demeye başlar. İşlem öncesi dönem bu tür ses kullanımlarının azaldığı, yerine kelimelerin aldığı dönemdir.

İşlem öncesi dönemde düşünce tek-yönlüdür. Başka bir ifadeyle sadece eşleştirme ve sıralama içerir. Örnek için, 4+2 = 6 olduğunu bilen bir çocuğa 6-2 = ? sorusu yöneltildiğinde cevap veremez. 2 kere 8 kaç eder sorusu cevaplanırken, peki 8 kere 2 kaç eder sorusu cevaplanamaz.

Çocuk karşısındaki eylem ve nesneleri zihinsel bir şemaya dönüştüre bilir ve sembollerle temsil etmeye başlar. Dil gelişir. Kişi nesneleri zihninde canlandırabilir. Ancak, henüz o temsiller sembollerle işlem yapa bilecek düzeyde değildir.

Oyun bu dönemin hem sembolik fonksiyon hem de devresel tepki olgularını gösteren bir davranış biçimidir. Bu dönemde oyunun simgeselleşerek geliştiğini söylemek mümkündür. (Bacanlı, 2000, s.67)

Ben merkezcilik piaget’nin kuramının en önemli kavramlarından biridir. Çocuk bu dönemde ben merkezcidir. Dünyanın merkezi kendisidir. Yani kendini başkasının yerine koyamadığı için, kendin bildiğini herkesin bildiğini, gördüğünü herkesin gördüğünü sanır.

Çocukların bu dönemdeki oyunları birlikte oyun olarak değil, daha çok bir arada oyun olarak değerlendirilebilir. Piaget bu tür oyuna paralel oyun demektedir. Başka bir ifadeyle çocuklar bir arada oynarlar, ama birlikte oynamazlar. Herkes kendi oyununu oynar.

Çocuklar özellikle bu dönemin ilk yıllarında Piaget’nin toplu monolog adını verdiği bir konuşma yaparlar. Toplu monolog tipi konuşmada herkes kendine göre bir şeyler konuşuyordur. Arada bir birbirlerini dinlemiş ve karşılıklı konuşmuş gibi görünseler bile, çocuklar kendi kendilerine konuşuyor gibidirler.

Önceki dönemde nesnelerin sürekliliğini kazanan çocuk bu dönemde kişilerin de sürekli olduğu anlayışına ulaşır. Piaget, bu dönemin başlarındaki çocuğunun, başka birinin elbiselerini giyen bir kişinin artık başkası (elbise sahibi) olduğunu söylediğini yazar. Yani, Ayşe Fatma’nın elbisesini giymişse Fatma olmuş olarak algılanmaktadır. Bu dönemde çocuk kişinin elbise ve görüntülerin arkasında kalıcı olduğunu öğrenir.

İnsan düşüncesinde animizm özelliğini ağır bastığı dönem işlem öncesi dönemdir. Animizm kısaca doğadaki cansız nesnelere de canlı imiş gibi davranmak olarak tanımlanabilir. Çocuk oyuncak köpeğine nasıl davranıyorsa gerçek köpeğe de öyle davranır. Hayvanların canlı olduklarını ve canlarının acıyabileceğini düşünemez.

Bu dönemdeki çocuklara verilecek eğitim onların dil ve kavram gelişimlerini artırmaya yönelik olması gerekir. Çocukların nesnelerle ilgili deneyimlerini artırmak hedeflenmelidir. Çocukların oyuncakları da bu amaca yöneliktir. Kum havuzu, oyun hamuru gibi oyun(cak)lar çocuklara çeşitli nesne deneyimlerini sağlamaktadır. (Bacanlı, 2000, s.68)

3)Somut işlemler dönemi :

İşlem öncesi kavramları edinen çocuk, 7-12 yaşları arasını kapsayan somut işlemler döneminde işlem yapabilir hale gelir. Ancak, henüz gözünün önünde , somut olan işlemleri yapabilir. Soyut olan işlemleri henüz gerçekleştiremez.

Bu dönem sınıflama becerilerinin edildiği dönemdir. Çocuk çeşitli açılardan çeşitli sınıflandırmalar yapacağı bu dönemde anlamaya başlar. Hatta birkaç boyutu dikkate alarak sınıflandırma yapabilir hale gelir.

Örnek, farklı uzunluklarda üç çubuk alınır. İlkönce 1 ve 2 numaralı çubuklar çocuğa gösterilir. Bu iki çubuktan hangisinin daha uzun olduğu sorulur. Çocuk ikinci der. İki numaralı çubuk daha fazla gösterilmeden 1 ve 3 numaralı çubuklar yan yana konur ve incelemesi istenir. Daha sonra 2 ve 3 numaralı çubuklar arasında nasıl bir ilişki olabileceği sorulur.

1 2 1 3

işlem öncesi dönemdeki çocuk bu problemi yapamaz. Somut işlemler dönemindeki bir çocuk ise üç çubuk arasındaki büyüklük küçüklük ilişkisini açıklayabilir.
Bu dönem döşünce tersine bilirlilik özelliği edinir. Bu özellik bu dönem içerisinde kazanılır. Bu özellik sayesinde çocuk işlemleri tersinden de ele alabilir hale gelir. Örneğin buz haline gelen suyun tekrar su haline gelebileceğini de düşünmeye başlar.

Ben merkezci olan çocuk bu dönemde ben merkezcilikten kurtulur. Çocuk bu dönemde sınıflama ve sıralama konusunda ustalaşırlar. Aynı zamanda kendi dışındaki çocuklarla ilişki kurduğu dönemdir.

Somut işlemler döneminde de üç evre göze çarpar. Bu evreler her konuda görülür. (Binbaşıoğlu, 1982, s. 109)

1. “Madde” Kavramının korunması ilkesi: “Çocuğun önüne, plastik hamurundan yapılmış iki top veriliyor. Toplar aynı büyüklükte olsun. Önce, bu iki topun, aynı büyüklükte olup olmadığını çocuğa soruyoruz. Aynı dense sorun yok, ayrı derse, bu iki topu aynı büyüklükte yapmasını isteyelim. Daha sonra toplardan birini, sosis şekline sokalım. (çocuk da yaptığımız işlemi görmeli!) topun hamuru ile sosis şeklindeki hamurun aynı olup olmadığını soralım. Çocuk, sosis daha uzun olduğu için daha çok hamurdan yapıldığını söyleyecek ( 1. evrede); 2. evredeki çocuk ise, kimi zaman topun “daha geniş göründüğü” için! Kimi zamanda sosisin “daha uzun göründüğü” için daha çok hamurdan yapıldığını söyleyecek 3. evrede ise, her ikisinin de eşit miktarda hamurdan yapıldığını belirtecektir. Artık biçimsel ayrılıklar onun dikkatini dağıtmamaktadır. “madde” miktarının değişmediğini bilir ve bunda ısrar eder. Çünkü, kendisine maddenin korunması fikri yerleşmiştir.

2. “Ağırlık” kavramının korunması ilkesi: “Ağırlık kavramının gelişimini incelemek için, demin ki deneyde plastik hamurundan yapılmış toplar bir terazinin iki kefesine karşılıklı konur ve eşit ağırlıkta olmaları sağlanır. (Çocuk, bu tartı işlemini görecektir). Derken, toplardan biri alınır ve gene sosis şekline sokulur ve çocuğa; “şimdi bunları yeniden tartsam, acaba hangisi daha ağır gelecek?” diye sorulur ve “yoksa terazinin kefeleri dengede mi kalacaktır?” diye de eklenir. Çocuk “biçim değiştirme” nin ağırlığı etkileyemeyeceğini düşünebilmek gelişim evresine ulaşmışsa, ağırlığın eşitliği ilkesini koruyacaktır. Bu evreye (somut işlemler evresine) ulaşmamış olan çocuk ise, ağırlığın değişeceğini söyleyecektir. Çocuk, bu alandaki koruma ilkesini, ancak 9-10 yaşlarında tam anlamıyla zihnine yerleştirebilecektir.

3. “Hacim” kavramının korunması ilkesi: “Bu konuyu araştırmak için gene eşit büyüklükte iki plastik top, iki ayrı bardak içine yerleştirilir. Bardaklara aynı düzeye kadar u doldurulur. Toplar çıkarılınca, su düzeyleri aynı oranda düşecektir. Daha sonra, “şimdi bu sosisi demin ki bardağa koysan, yanındaki bardağa da topu koysan, bardaklardaki su çizgisi aynı mı olur? Hangisi yüksek olur?”

Hacim alanındaki “koruma” ilkesi 11-12 yaşlara kadar tam gelişememekte ve bu dönemden önce yanılmalar görülmektedir. Küçük çocuklar, sosis atılan suyun daha çok yükseleceğini; biraz daha büyükler, kimi zaman topun, kimi zaman da sosisin suyu daha çok yükselteceğini iddia ediyorlar. Bu alandaki gelişim sırası, diğer deneylerde sağlanan sonuçlarla koşutluk göstermektedir.”

4)Soyut işlemler dönemi :

Bu dönemde eşyayı görmeden de soyut uslamlamalar yapabilir. Bu devrede genç, düşüncesini eleştir; düzeltir, kuramlar kurar ; deyim ve ata sözlerini gerçekten anlamını sezmeye başlar.

Bu dönem birleştirmeci (kombinasyonel) düşünmektedir.birkaç faktörü birlikte ele alarak sorunun çözülmesi bu dönemde edinilir. Ayrıca faktörler birbirinden bu dönemde soyutlana bilir.

Ergenlik döneminde de ergen benmerkezciliği denilen herkesin ona dikkat ettiği gibi bir düşünce biçimi görülür. Bu düşünce biçimi yüzünden ergen herkesin ona baktığı, onu gözlediğini düşünür ve kendini sürekli olarak sahnede hisseder. Bu benmerkezcilik, görüldüğü gibi çocuğun başkasının perspektifinden olaya bakamamasından farklıdır. Ergen başkalarının perspektifini alabilmeye başladığı için “ya onlar ne der?” diye düşünmeye başlamıştır. (Bacan, 2000, s,71)

Bu dönem bireysel farklılıklar artmaya başladığı bir dönemdir. Bu yüzden gelişim kuramcıları bu dönemde itibaren yaş belirtmeye başlar.
Somut ve soyut işlemler dönemindeki çocukların başlıca farklılıklarını üç noktada toplamak mümkündür. (Selçuk, 1997, s.75)

a. 11 yaşından küçük bir çocuk gördüğünün arkasındaki muhtemel ilişkileri kavrayamaz. Ergen ve yetişkin ise, görünen gerçeğin, gerçeğin ta kendisi olduğu konusunda şüphecidir.
b. Ergen ve yetişkin görünen olayları, aralarında zihninden birleştirme yoluyla çoğaltır. Yeni ve ilk bakışta görülmeyen kombinezonları düşünür. Somut işlemler dönemi çocuğu ise yalnız bir yada iki kombinezon üstünde durur, bunları da zihinsel işlem yoluyla değil, rastlantı sonucu elde eder.
c. Ergen ve yetişkin düşüncesi daha az saplantılı ve dolayısıyla daha esnektir. Somut işlemler çağı çocuğuna göre daha az paniğe kapılır. Aynı sonuca değişik yol ve yöntemlerle varabilir.

KAYNAKCA

1. Cavit Binbaşıoğlu, , Eğitim psikolojisi, Ankara, 1982
2. İbrahim Ethem Başaran, , Eğitim psikolojisi, kadı oğlu mat. Ankara, 1991
3. Ziya Selçuk, Eğitim psikolojisi, şafak mat. Ankara 1997
4. Gülten Ülgen, Eğitim psikolojisi, Alkım yay. Ankara 1997
5. Aydın Akay, Eğitim psikolojisi, Adalet mat. Ankara, Haziran-1992
6. Osman kazancı, Eğitim psikolojisi, Kazancı mat. Ankara, 1989
7. Hasan Bacanlı, Gelişim ve Öğrenme,Nobel yay. Ankara, Ekim-2000


Benzer Konular

21 Temmuz 2013 / ahmetseydi Akademik
14 Ekim 2015 / Misafir Bilim ww
1 Temmuz 2011 / Misafir Psikoloji ve Psikiyatri
11 Haziran 2016 / tersinim Akademik
11 Aralık 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri