Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 114

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.169.518 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1131
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AYRILIK...''ÖLÜME YOLCULUK''

Sponsorlu Bağlantılar

Sus pus olmussa gözlerın.
Bana sadece onlara bakıp
Uzaklara gitmek düser
Belkı bır kelıme suzulur dudaklarından
ELVEDA diye
Sadece ıkı damla goz yası anlatır sana herseyi
Ve avuclarında cırpınan bir kalp
Göz yaslarımı cebime koyup
Öylece arkamı döner ve giderim
Aklımdan cıkarıp anılarımızı , ASKIMIZI
Kalbimle bırlıkte bogazın serin sularına bırakırım
Her adımda bıraz daha unuturum seni
Biliyorum senden aglıyorsun
Yuregın kanıyor ve öylece gidisimi seyredıyorsun
Artık yokum hayatında
Kımse bakmayacak o sım sıyah gözlerıne
Üsüyen ellerini kimse ısıtmayacak
Göz yası dokmeyecek ugrunda
Sıcacık senı seviyorum demıycek
Ahhhhh
Nefes alısım zorlasyor artık
Kalbim sanki carpmıyor
Ölüyorum ey sevdigim
Artık yokum o cok sevdigimiz sehirde
Gözlerin beni arayacak sokaklarda
Lakin. Bir daha beni göremeyecekesin
Söz veriyorum
Bulustugumuz cafe nın önunden gecerken
İcin ürperecek…
Asla gidemeyeceksin ‘’İLK ÖPÜSTÜGÜMÜZ SİNAMAYA’’
Arkadaslarımıza beni soracaksın
Israr edeceksın onlara
Bakalım ÖLDUGUMU ÖGRENINCE NE YAPACAKSIN
Zaman duracak…
Sanki koca binalar askımız gibi üzerine devrilcek
Kacacaksın uzaklara biliyorum
Ama her sokakta , her kösede bir anı yakalayacak seni
Haykıracaklar sana seni ne kadar cok sevdigimi
Her gece yanında olan ben yokum artık
Yapayalnızsın bu koca dunyada
Umutların tükenecek önce
Evlenme hayalimiz gelecek aklına
Ve İKİMİZE ALDIGIM İKİ GÜMÜS HALKA…
Sözümüz beynini kemircek
‘’ölünceye kadar beaberiz’’ dedigimiz sözumuz
Uzaktan bir sarkı duyacaksın
‘’kara gözlerinden ir damla yas akınca’’ diyen sarkıyı
Hani gözlerimin içine bakarak söyledigin sarkı
Yani bizim sarkımız
İşte o an aglayacaksın..hemde hıckıra hckıra aglayacaksın
Ve ölüm senide cagırcak
Karsı koymayacaksın, direnmeyeceksin…
Aklında sadece ben olacagım
Bana kavusmak olacak
Kulaklarında tek bir ses
‘’BANA GEL ASKIM’’
ölümsüz askımız bitmeyecek
ASLA ASLA ASLA

V.ENDER ÖZCAN


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1132
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana siyah güller gönderdim
Duydum ki ayrılık zannetmişsin
Sponsorlu Bağlantılar
Ayrılık eceldir deniz gözlüm
Üstüne sevdalar işlemiştim

O sevda ki evvel aşkı siyahta
O sevda ki ezel aşkı siyahta
O sevda ki hasretimi siyahta
Siyah güller sensizliği anlatır

Sana siyah güller gönderdim
Gurbette unuttum zannetmişsin
Yokluğun dert olur deniz gözlüm
Üstüne gözyaşı işlemiştim


önder eren

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1133
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Duman da Güldü Çocuklar da...

Sessizce kesti bıcak ruhu...
Çaresizliğin gururu öldürdü
Rüyaları bile rahat bırakmayan acılar
Ve alçaltan çığlıkların ardından
Sadeleşen beden
Başkalaşan ruh
Sıradan
Kasap ve et...
Korkulu bekleyişler dışarıda
Utanılan temenniler
Pişmanlık ve anneler...
Kınalar yakıldı diğer yanda
Alaycı kantarlar
Darasını aldı dostluğun
İmkansız yardımlar
Yara sarma telaşında
Gizli sevdalar ağıt yaktı
Habersiz
Sessiz...
Dualar mırıldandı
Vakitlerinde kıyamın...
Endişelerini sattı bir kadın çocuğuna
Umut topladı şakalardan
Bir çocuklar inanamadı
Nasıl olur?
Dağlar yatmış acılarda ağlıyor
Güneş ateş içinde bakmış
Dumansız ocaklar da...
Bıçak ben değildim
Suç sizde değil
Olan oldu ama sonun da
Şükür ki
Ocak yandı yeniden
Duman da güldü
Çocuklar da...

Bülent Özdemir
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1134
kambis - avatarı
Ziyaretçi

HASRETİN SÜKUNETİ...


dün gece

yine,

yeniden okudum yazdıklarını

hecelerin tamamladığı kelimelerini

yüreğinin kelimeleri sürüklediği dizeleri...


kaleminin nerde durup,

nerde alıp başını gittiğini...

yüreğinin nerde durup,

nerede deli taylar gibi

rüzgar olup estiğini...


bir daha

bir daha

bir daha okudum

ezberledim bir tanem...

ezberledim...

anladım ki ben ,

hep sendeymişim ezelden beri...


mısra mısra yaşamışız biz bu sevdayı

mısra mısra düşmüşüz bu yangınlara

leylanın mecnunu

mecnunun leylası olmuşuz da

yanıp kavrulmuşuz

serapsız, vahasız çöllerde

ellerimizde kuru hurma yaprakları

saçlarımızda solgun nar çiçekleri...


ondanmış

hasreti vuslat bildiğimiz,

ondanmış

bin tövbe edip,

bin tövbe bozarak sevda kapısından geçtiğimiz,

tutuşturduğumuz ondanmış mesafeleri...


hasret denilen şey nedir ki?

bir daha yüzünü görmeyecek

sesini duymayacak olmanın eziyeti mi?

ben çoktan geçtim o işkenceleri....


eğer düşümde görmüyor

adını anmıyorsam

aramıyor sormuyorsam

sildiysem yolundan izlerimi

ne unuttuğumdan,

ne unuttuğundan değil sevgili...

öylesine kaplamışız ki dört yönü

dört mevsimi,

günleri, geceleri...

farketmiyor artık gözgöze olmanın şenliği...

biz,

çoktan aşmışız bu zahiri hali...


şimdi,

bir fanus gibi örttüm üstüme

zamanın sislerini...


yalnıca yüreğimde

o çok sevdiğimin

ve sevildiğimi bilmenin sükuneti...


kıyameti bekleyen bir ölü gibi

sevdana yattım

ölmeye yatmak gibi...



CEYDA GÖRK
22 Aralık 2006 sa: 4.58
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1135
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
EYLÜL AKŞAMLARI
Gönüller bir garip hasta olur eylül akşamlarında
Gözlere hep yaş dolar böyle ayrılıklarda
Sonra kaybolur insan kendini arar anılarda
Boğulur da bulamaz ismini, o bembeyaz sayfalarda
Kul köle olur insan yanıp durur bütün kapılarda
Sorar: “Sevdiğim nerede, hangi yollarda?”
Diyemezler ki: “Sevdiğin bataklıklarda,
Sevdiğin boğulmuş, kaybolmuş o yıllarda
Sevdiğin eskimiş, yaşlanmış o anılarda…”
Gözlerini açtığında bulamazsın ya kendini dünyada
Kendini de aramaya çıkar insan, bu ıssız patikalarda
Sonra bir mezar arasın kendine mezarlıklarda
Hani bir demet çiçek arayıp da bulamazsın ya
Hani bir tutam anı arasında kaybolursun ya
Hani bir yudum sevgi istersin de vermezler ya
Hani bir damla gözyaşı dökmek istersin de ağlayamazsın ya
İşte böyle bir gelecek bekler insanı sonbaharlarda
İşte böyle bir ayrılık bekler insanı EYLÜL AKŞAMLARI’nda…
DİLEK ÇAKMAK...
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1136
kambis - avatarı
Ziyaretçi
BİR ŞEY VAR BU KENT İLE ARAMDA ÇÖZEMEDİĞİM



Bir şey var bu kent ile aramda çözemediğim

Gecenin buz gibi keskin soğuğu değerken tenime

dikenli çığlıklar bölüyor uykularımı önce

Gözlerime doluyor duvarda cansız ışıkların titreyen gölgeleri

perdeleri aralıyorum sonra, sabaha daha çok var



Kendi yalnızlığında gece gibi sessiz gölgeler üşürken duvarda

mavi gözlerinde bir hüzünlü bakış

ve dudaklarının kenarına asılı yarım tebessümle

bir fotoğrafa takılır gözlerim



Bir şey var bu kent ile aramda çözemediğim

Her gece aynı karanlık ve aynı zindan yalnızlığı

içimde eksik sevdaların cam kırıklıkları

dudak uçlarımda yeşermeden sararan sözcükler

ellerimde yazılmamış şiirlerin mürekkepleri kururken

Son zamanlarda daha çok batar oldu bıçak ucuna benzer ağrıların

olur olmaz zamanlarda saplanması yüreğime



Bir şey var bu kent ile aramda çözemediğim

Köpük köpük dalgalar içinde uyanıyorken yalnızlığım

önce uzak iklim rüzgarlarıyla mevsimsiz sonbahar yağıyor odaya

rüzgarın içine sıkışan yürek dağlayıcı bir ses gidip de dönmeyenlere

sonra yitirdiğim düşlerim geliyor aklıma sevdaya dair



Pamuk ipliğine bağlı yaşam ile ölüm arasında bir yerlerde

bunca bekleyişin ardından sıkı sıkıya tutunmak sevdaya

‘Ölüm, aşkın kapısına uymayan anahtar’

Uzakta oluşunun dayanılmazlığında, ellerimdeki gökkuşağının

renklerini soldurmaktan korkar gibi, perdeleri aralıyorum

sisler içinde kent aydınlanıyor, şimdi sabah



Atila IŞIK
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1137
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gecemin isyanı


Karanlık gecemin isyanı,
Dün gece o kadar karanlıktı ki gök yüzü, maviliğini yitirmiş,
Karanlık örtüsünü çekerek yıldızları gizlemiş,
Yüreğimin kanatları kırıldı, yırtıldı, paramparça oldu,
Ters esen rüzgarda, yere çakılan bir uçurtma gibi.
Göz yaşlarım pınar oldu, çağladı,
Herkes telaş içinde yağmur yok diye,
Kaygılanmayın, bu gece bütün ovaları sulayacak kadar gözyaşım aktı,
Yüreğimin ateşini söndüremedi...
Öyle çaresizim, öyle yorgunum ki,
Artık kendimi tanıyamıyorum bile.
Kimim, neyim yada neydim?
Ne işe yaradım anlatmak mümkün mü ki,
Bu gece gök yüzündeki bütün yıldızlar döküldü, isyan ettiler yalnızlığıma,
Ay dona kaldı, kıpırdamadan dinledi çığlığımı,
Denizler, alev aldı yanıyordu yüreğimde,
Bulutlar, çarpışıyor isyankar.
Sabah olur mu ki?
Güneş gelir mi?
Alabora olmuş yüreğim, güler mi artık.

HaFiZe(Gurbet Meleği)
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1138
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
BIRAK YALANLARINI

Dök içini kus yalanlarını
Anlat yalan sevgilerini
Çevrendeki yalan insanları
Yalnız,sevgisiz kaldığın
O ***** yılları anlat.
Konuş,durma...
Bırak boğulsunlar göz yaşlarıyla
Bırak tatsınlar tattığın acıları
Göster kendi yüzünü
Aşağıla onları...
Düşür kendini yalan olanların gözünden
Kurtar kendini yalanların elinden
Yalanlara değil
Doğrularını savunanlarla yücel...
Ama dikkat et...
Yalanlar her zaman peşinde
Çünki bu dünya yalan
Sen ben herkes yalan
Candan gelen bir ses
Savurur en gerçek olanı
Haykırır dünyaya en gerçekleri
Yalanların sona erdiği
Sonsuzluğun geldiği zaman...

Emre Yavuz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1139
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
En derini dünyanın kendi uçurumum
Başım dönüyor içimin derinliğinden
Bigün kaldırıp kendimi fırlatacağım
Kendimi kendi içime atacağım

Kartal kanatlarının da bir sınırı var gökte
Uçakların da füzelerin de
Bütün o sınırları aşacağım
Kendimi içimdeki sınırsız boşluğa bırakacağım

Durmadan çekiyor beni bu dipsiz doruksuz uçurum
Gözlerim kararıyor içime bakınca
Atıp kendimi kendime
Derinlik korkusundan büsbütün kurtulacağım

sair AZİZ NESİN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2007       Mesaj #1140
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Babamin Yarim Kalmis Sevdasinin Yerine

Sineme yüzlerce ok saplanirdi
Kirpigin kasina degidigi zaman.
Bir sizi içimde keleplenirdi,
Kulagim adini duydugu zaman

Kâh zülfünün karasinda yatardim,
Kâh gözünün deryasinda yiterdim.
Seni hayal eder dilek tutardim,
Gögümde bir yildiz kaydigi zaman.

Bahar baslayinca elvan toyuna,
Sevdam çiçek açar idi boyuna...
Koyakdaki gür derenin suyuna,
Sögüt dallarini egdigi zaman.

Meltem vursa yüzündeki güllere,
Dokunurdu gönlümdeki tellere.
Bakarak aglardim cilga yollara,
Bir türkü bagrimi oydugu zaman.

Bu ask can evimde kaldi da yarim,
Halâ o iklimden sesler duyarim.
Kim bilir belki de sana doyarim,
Topraklar yagmura doydugu zaman

Dilaver Cebeci

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya