Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 43

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.165.808 Cevap: 8.002
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
21 Aralık 2006       Mesaj #421
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İki akşam oluyor bazen hayatımda
gece yarıları, kaçırırmış gibi giden son treni,
Sponsorlu Bağlantılar
bir kement atar gibi,
boşluğa fırlıyorum yataktan bilinçsizce,
deli gözbebeklerimle...

İki akşamdan diğerine sımsıkı ne zaman sarılsam böyle,
içimden kapıp giden bir duygu selini,
birdaha asla duyumsuyamayacağımı düşünüyorum..
hızla kayıp gidiyor akşam gördüğüm düşler...
nedeni belirsiz bir sıkıntı hissediyorum...

masal anlatana rastlasam koridorumda
bağdaş kurup dinleyeceğim...
çekip çıkarsalar kuyumdan beni,
yapayalnız bir taş olan bedenimi,
hüngür hüngür parçalanacağım
un ufak bir kum tanesi oluncaya kadar....

hain sabahlara inat iki gece yaşıyorum..
bazen birincisini yaşarken ikincisi kucağına alıp
başlıyor ninni söylemeye...
kement atıyorum gecelerime
daha bir tutsun aklıma doldurduğum
düş nesnelerimi diye....

suluyorum çiçeklerimi
sevdamı ve düşlerimi elimden geldiğince..
kayıtsız da kalsalar, umursamasalar,
düşünmeseler ne çıkar ki...
beklentisiz savuruyorum kementlerimi boşluğa....
beceremeseler bile tutunmayı hiçbiryerlere...

koyu karanlıkta bile göz kırpıyor gölgelerim bana
ellerinde kementleri ve renkli geçmişleriyle...
bütün ışıkları açıyorum sonra
sabaha meydan okuyorum
kendime göreceli bir cesurlukla...

dolaşırken evin dar koridorunda
akşamdan savurduğum kementlerimi arıyorum..
belki de yanıp sönen şu çığlıklarımın arasında bir yerdeler
karşılaşmayı umuyorum ama emin olamıyorum..
yüzbinlerce imge dolaşıyor aynı anda
hem bende, hem benimle gezinen ikinci gecemde..

geçmişden gelen her ses
daha da zora sokuyor
bu mavi yangını...
uyuyamıyorum...

iki gece yaşıyorum bu günlerde,
birincisi formal yapabildiğimce
ikincisi bana ait olabildiğince...
yoksa nasıl başederdim koca bir günle......




mehmet yüce

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
21 Aralık 2006       Mesaj #422
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana bir gün hoşça kal diyeceğimi biliyordum zaten,
hoşça kal papatyam,
Sponsorlu Bağlantılar
hoşça kal…
Acımasız hayat bazen akrep gibi,
son darbeyi kendine vurur,
ve kıyar ya canına,
sana da öyle oldu…
İnsanlar zalim olmuş, sevgiye aşka katil olmuş,
gülen yüzlere isyankar,
ihanete aç kalmışlar…
Sevmişler geceyi gündüzden çok,
ayı güneşe yeğlemişler pörsümüş tenlerinde…
Kuru ekmeği bulamazken,
şarap ile kaşara meyletmişler boş mideyi…
Bir damla sevda bulamazken,
esir sanmışlar sevdaları kendilerine…
Hoşça kal papatyam,
yeşil denizimin beyaz gözyaşı,
sevdamın en beyaz gelinliği,
hoşça kal…
Bir gider bin açarsın ya sen,
bir dalın gider bin kök doğarsın yürekte…
Sen salın yine sımsıcak gülen yüzünle,
Sonbaharın serin yeliyle, baharın ılık meltemiyle,
aç beyaza hasret gönüllerde damla damla…
Çiğnesinler seni çamurlu postallarıyla,
ihanet askerlerinin kılıksız neferleri,
sevda eşkiyası olsun anılsın adın,
can ver sen bu yolda,
birkaç yoldaşınla…
Ben ağlarken gülen gözyaşlarımın,
damladığı yüreksin sen…
Kokunu hasretime, adını dağlara,
sevdanı yüreğime yazacağım,
ve her sevdayı,
sana adayacağım…
Hoşça kal papatyam…


bedri kenan karaal

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
21 Aralık 2006       Mesaj #423
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Saatler kaldı kavuşmamıza
bir kaç saat sonra
az kaldı dakikaları geri saymaya
ama geçmiyor saatler inadına
eskiden hemen geçip giderdi ya
şimdi ise sanki sözleşmiş
gibi akrep ile yelkovan
çocuk oyalar gibi beni oylalıyorlar
bakıyorum saate daralıyor bazen zaman
tekrar bakıyorum
kavuşmamıza daha saatler var
ya nasıl geçer bu saatler
kavuştuğumuz an unutacaz
seni zaman
duracak o anda tüm saatler
yine baktım saate
bir iki dakika daha geçmiş
geç artık zaman
kavuştur bizi birbirimize


gülce şeren
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
21 Aralık 2006       Mesaj #424
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Tek taraflı bir sevgiydi,
beni sana bağlayan
ve gözyaşına boğulan yüreğimdeki..
İki tarafına da dokunsan,
hiçbir sonuç alamadığın,
bir sevdaydı benimkisi..
Ben seviyordum
ve içimden,
bağıra bağıra söylüyordum.
Ben sana aşıktım,
ama sen hissetmiyordun..
Çıkaramıyordum içimdeki gücü.
Anlatamıyordum
´seviyorum´lu biten o son sözü.
Ve gözlerimle söylüyordum
ve ben seni özlüyordum,
ama sen görmüyordun...!


Seviyordum çocuksu bakışını.
Her yere ayak uyduran,
o çılgın rahatlığını.
Ve yerinde kullandığın,
olgun tavrını seviyordum..
Her şeyinle hoşuma gidiyordun
ve bana,
her şeyinle çekici geliyordun..
Ben sana hayrandım,
ama sen bilmiyordun..
Söyleyemedim sana..
Attığım her yeni adımda,
risk alarak başlardım hayata.
Ama,
sana karşı kumar oynayamadım,
rest çekemedim hayata.
Seni kaybetmekti,
sevginin yanında
sevgimin yalnız kalmasıydı korkum
ve ben bunu,
bir türlü göze alamıyordum...!


Sana söyleyemedim...
Belki sen bunu,
hiçbir zaman bilmeyeceksin..
Ama birgün öğrenirsen,
suçu kendinde arama.
Çünkü bütün suç benim..
Ve olur ya,
birgün gelirsen bana,
ben her zaman,
her şeyimle seninim...!



UMUT CAKMAK
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
21 Aralık 2006       Mesaj #425
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Kim anlayabilir beni sessiz odamda.
Aşklarım, kavgalarım,
Ve yine ardından yalnız kalmalarım.
Vefamı; teşebbüsünde kalmış ellerindemi arasam.
Yoksa anne kaygısızlıgındamı?
Yada sarhoş satırlardamı?
Geberiyorum sensizligimde.
Köpekleşiyor yalnızlıgım.
Tam gitmek isterken şehrinden.
Gözyaşlarım sana teslim olmasada.
Yükünü taşıyamadıgı duygularıma kapılıyor,
Nacizane oluyor kimligim mısralarda.
Bırakıyor kendini.
Bırakıyor ebedi teslimata.
Mültecileşirken düşüncelerim.
Ve yine sakinleşiyorum.
Sokulurken koynuna.
Gurbet hasreti çekiyorum olmayışlarına.
Naralar patlıyor yalnızlıgıma.
Küfrediyorum duvarlara.
Sızarken gün ışıgı odama.
Sensiz olmalarıma.....
Yanarım........



özdemir ünler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Aralık 2006       Mesaj #426
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seheryeli çık dağlara
Güneş topla benim için
Haber ilet dört bir yana
Güneş topla benim için

Umutların arasından
Kirpiklerin karasından
Döşte bıçak yarasından
Güneş topla benim için

Yazdan kıştan ilkbahardan
Mahpuslarda dört duvardan
Doludizgin sevdalardan
Güneş topla benim için

Seheryeli yâr gözünden
Havadaki kuş izinden
Geceleyin gökyüzünden
Güneş topla benim için...

Ülkü Tamer
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
22 Aralık 2006       Mesaj #427
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Yağıyor elmas taneleri gibi saçılıyor her yere
O dur gökyüzünün göz yaşı, sanki dökülüyor hece hece
Bunda gizli itiraflar göz yaşları saklanmış iniyor bazı gece

Yağmur bazen yavaş yavaş ümitsiz göz yaşları gibi akar
Bazen şiddetlenir çoşar sanki isyana kaçar
Neden bilmem her seferinde acı sunuyor bana
Gözlerim dolarak bakarım uzun uzun ona

Bazen birden etrafa bir tebessüm yayılır,
Şimdi güneş gökyüzüne ümit ışıkları dağıtır
Gök kuşağı ümit hediyesidir güneşin
İşte böyle anlıyorum ben, yağmurun dilinden
Bu benim sezişim..



perihan karakaşlı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2006       Mesaj #428
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kadın, gözlerinin eski gürültüsünü
göçebe, ırmağını gezdiriyor, suçortakları gibi,
gövde arayan bıçak, yarasıyla buluşuyor,
bağışlıyor yoksul sevişme taklitlerini

kalbimizin gam yükünden geçilmediği yalan,
yaralarımızı gösterecek kadar seviştiğimiz de.

Haydar Ergülen
tkgm18 - avatarı
tkgm18
Ziyaretçi
22 Aralık 2006       Mesaj #429
tkgm18 - avatarı
Ziyaretçi
Zindandan Mehmed'e Mektup

Zindan iki hece. Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı?.. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir alem ki, gökler boru içinde.
Akıl, olmazların zoru içinde
Üstüste sorular soru içinde.
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün "maruzat"!
Çatık kaş... Hükümet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem...
Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekün içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccademin yönünde şefkat
Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan
Karıştır çayını zaman erisin
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler
Duvarda, başlardan yağlı lekeler
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar yolumu biçtin
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin

Sükut... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar
Tek nokta seçemez dünyadan nazar
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir.
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük daracık;
Dünyaya kapalı, Allah'a açık

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu

Ana rahmi zahir, şu bizim koğuş
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

Necip Fazıl Kısakürek
Son düzenleyen Blue Blood; 26 Mart 2007 23:55
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2006       Mesaj #430
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Olur Mu?

Emrini terkeder, neyhini tutar
Kuru dava ile kul olur mu ya!..
Döner bir de halka sofuluk satar
Böyle erkân, böyle yol olur mu ya!..

Kişizadelik hiç alınmaz satın,
Asil azmaz diye söylerler bütün
Bir mülevves yere düşse bir altın
O kıymetten düşüp pul olur mu ya!..

Terk-i heves edip hizmet tutmalı
Arı ahvalini ibret tutmalı
Her çiçekten birer çeşni tatmalı
Bal, bal desen ağzın bal olur mu ya!..

Haberi yok say ü gayret, emekten
Böyle karın doymaz yarım çörekten
Güdük çapa ile kırık kürekten
İki çift katıra nal olur mu ya!..

Gönül yücelerden yüce olmak ister
Beş-on kuruş ile hacı; olmak ister
Ellisinden sonra hoca; olmak ister
Kart ağaçtan taze dal olur mu ya!..

Söyleyemez asla galatsız sözü
Hiçbir marifette yoktur bir yüzü
Mektebi görmemiş, kürsüde gözü
Elif, be demeden dal olur mu ya!..

Dolaşır dolambaya, varma sen kıra
Caddeyi boşlama dayanıp dura
Uğradığın çayın köprüsün ara
Bilmediğin suya dal olur mu ya!..

Ne bir zikrin, fikrin, doğru yolun var
İyi halin yoktur, kötü halin var
Gufrani! hep günahlarda elin var
Böyle şair ehl-i dil olur mu ya!.

Aşık Gafruni

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya