Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 53

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.166.553 Cevap: 8.002
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Aralık 2006       Mesaj #521
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Aslanların Efsanesi

Sponsorlu Bağlantılar
Saçları ateşten bir kız
Gölgemden soyutluyor rüyamı
Aslan gözlü bir kız,
Obiyama ovasından,
Aslanlar diyarından
Haberini Antiloplardan aldım
Kayaların tepesinde
Güneşin batışını seyrediyor
Uçsuz bucaksız steplerin.
Oğlak burcunda bir aslan
Oğlak dönencesinin hemen altında
Dişi bir aslan.
Gözleri zümrütten bir kız
Mekanımdan soyutluyor zamanımı
Yıldız saçlı bir kız,
Satürn’ün halkalarından kopmuş
Orion’un karadeliğine gönderiyor beni
Zaman uzuyor,
Uzuyor, uzuyor
Sonsuz oluyor yanıbaşında
Benliğini gönderiyor karadeliğin diğer tarafına
Ve bir aslan beliriyor tekilliğin diğer yanında
Ateşten bir aslan,
Zümrüt bir yıldızda,
Obiyama’nın halkalarından,
Orion’un zamanında,
Dişi bir yıldız.

Fikret Çalışlar

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Aralık 2006       Mesaj #522
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Nasıl Da Bilirdin

Sponsorlu Bağlantılar
Eskiden beni beklediğin yollardan geçtim
Eskiden bir istasyon vardı oralarda
Nasıl da bilirdin geleceğim saatleri
Üçte beşte
Nasıl da bilirdin.
Beni nasıl severdin sen
Gözlerinin ucuyla bile
Bana dokunduğunu hissederdim
Dünyanın öbür ucundan
Ben de seni severdim
Senin beni sevdiğin kadar olmasa da
Hatırlıyor musun senin saçlarından güneş yaptığımız günleri
Yastığımızın üzerine yaydığım saçların
Güneşe benzerdi
Ne güzeldi saçlarının
Koyu kumralı
Canım...

Bülent Türksayar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2006       Mesaj #523
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GÖZYAŞI DÜĞÜNLERİ

ardından gülistanlar ağlamakta hüsranın
ve şiir heybesinde hıçkırık taşıyan ben
sanırdım gözyaşından olacak tebessümler
sebiller ağlayınca her tasında mısranın


yokluğa hicret diye yuvarlanır gülücük
buruk buruk dünyalar takılır hançereme
alevlenir kalbimden gözlerime bir meltem
dudaklarıma düşer ağlamaklı öpücük


gözbebeklerim kadar yalnızlıklarım sefil
devasa hıçkırıklar sarar dört bir yanımı
ıslanmış parmakları süsler garip bir divit
ve açar gözyaşım/da umut veren karanfil


her şiirde kendimle biraz gezip gelirim
var oluşum çizilir bembeyaz sayfalara
içimde kızgın bir çöl yeşerir dualardan
düşünce kirpiğimden gözyaşı düğünlerim


dünyevi bir handeye takılır bütün gözler
gözyaşı düğünüme aldırış eden olmaz
ben miyim bilmiyorum gözyaşında münteha
yüreğimde bir sancı nevbaharları özler


sanki adımı ağıt yazmışlar gözlerime
düşer de yanağımdan sürünür ağlayışım
damla damla eririm / tüterim burcu burcu
nakışlanan içimde renklenir her kelime


susarım içim yanar / ağlarım anlatamam
yazarım kurtulamam / başım döner ukdede
kendimi yelken yapar yüzerim de sonsuza
yine de gözyaşımın düğününden kaçamam



DüşÇınarı sayı:7 / kasım-aralık 1997 y.s.k.: MiM
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
30 Aralık 2006       Mesaj #524
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Git gidebildiğin kadar
Kırıldı aynam sırçasın
Yansıman yok güneşe nede aya
Git beni bende bırakarak
Bahar kokmuyor yağmurlar
Bir damla gözyaşımda boğuldun
Yıldırımlar düştü
Anımsamıyor anılarım
Anımsamıyor bakışlarım
Rüzgara sattım bendeki seni
Nefretimi yazdım rüzgarlara
Aşkıma sapladığın hançerde yazılı adın
Anımsamıyor buz tutmuş gecem
Ölüler görmez rüya kurmaz düş
Korkmam gecem olamazsın bana
Bir gün rüzgar esecek
Bedenin hatırlayacak
Ürpertin bıraktığın yalnızlığım olacak
Akşamın alacasından aydınlandı düşüm
İçsin ormanlar yeşilini
Çilingir sofrasını kur kader
Kaldır kadehini
Aşkın ölümüne şerefe


nurten tarım
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
30 Aralık 2006       Mesaj #525
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Bir kış tadında yüzümde çatlar buz
Bir kış günü başlar ve isteksizdir hüzün
Hani o hiç tükenmeyecek sandığım ivme
Sararan etimde çürüyen dişimde durur
Başıma kakar savurgan koşmalarım

Bir gözyaşı sıçrar yüzüzme yüreğimden
İki kaşımın arasından vurur her yorgun bakışımda
Diyorum böyle kalleşçe gelmese bir kış günü yalnızlık
Sonbahar daha yeni terk etmişken ve hazırrlıksız
Bir kar tanesi bulabilsem çok uçlu ve sekizgen
Tutunabilsem uçarı
Bu hayata tek parçası olmasa yüzen gözlerim
Bir buzdağının gezgin kara

Söylenecek ne çok şey gelir aklıma
Bilirim susmak bazen en akıllı yolken
Ve yürekte söylenecek ne duygular katledilir
Varamadan henüz dudağa isyanın tadı
Bir kış günü donar kalır dilim ucunda usumun
Ve dudaklarımda o bitkin duygular konaklar
Kalamış'da boş bir arayış
Adımlarımda yorgun bir ihtiras
Onlarca kışın ardından



fikret şahin
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Aralık 2006       Mesaj #526
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
A r t ı k

Rüzgar yari sürükle kalbime
Yağmur gözyaşlarım olmasın artık
Bulut yarin üstüne seril
Güneş onu benim gibi yakmasın artık

Gül yari çağır kokunla
Dikenler elime batmasın artık
Yaprak yare bir fısılda
Toprak onu benim gibi çekmesin artık

Aşkım tezgah olan kalbimde serili
Yarim onu hergün deşme artık
Yar aşk bıçağını bileme gözyaşımla
Bırak paslansın bıçak kesmesin artık

Çarmıha gerildim kulpsuz bir dolapta
Ayak seslerini duyamam artık
Maziye sen git fotoğraflarla
İstesem de geri gelemem artık

Balıklar ağlayıp da deniz tuzlu olmasın
Dalgalar sahile vurmasın artık
Aşkım imdat deyip kurtulsun elinden
Tuzlu sularda boğulmasın artık

Çeşme yaptırın her yerine yeryüzünün
Mecnunlar çölde susuz kalmasın artık
Şifresi çözülsün bütün kalplerin
Sevginin kıymeti bilinsin artık...

Kenan Kahraman
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Aralık 2006       Mesaj #527
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ha Ben Senim Ha Sen Ben

Say ha sen'im, ha sen ben’im, ha hasen’im, ha kimsem
Sevenim’çün sevenimden gayri olmadı kimsem
Dost tutmadım dost-u mutlak; sevda-yi Hak’tan gayri
O sevda ki; Alem sığdı, yetim kalmadı kimsem

Selçuk Bekar
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
30 Aralık 2006       Mesaj #528
kambis - avatarı
Ziyaretçi
İstanbul: 29 Ekim 2005

ANADOLU’M
MEMLEKETİM

Beyazını renkli kılsam, AL ’a düşen güzelliğin
Baharına gönül koysam, DAL ’a düşen güzelliğin
Kovan’ına, arı olsam. BAL ’ a düşen güzelliğin
AL yazmalı. DAL budaklı. BAL’ lı dilli…” ANADOLU’M
Asırlardır Ana yurdum. Al Bayrağım, ” MEMLEKETİM

Dallarına diken olsam, GÜL ’e düşen güzelliğin
Fidanına sular olsam, ÇÖL ’e düşen güzelliğin
Coşkusuna nehir olsam, SEL ’e düşen güzelliğin
GÜL’ er yüzlü. ÇÖL hasretli. SEL coşkulu…” ANADOLU’M
Toprağımdır, Ana yurdum. Al Sancağım, ” MEMLEKETİM

Kırlangıçla kanat çırpsam, TEL ’e düşen güzelliğin
Buram-buram sümbül koksam, YEL ’e düşen güzelliğin
Kuşağını çözüp salsam, BEL ’e düşen güzelliğin
TEL duvaklı, YEL ağızlı. BEL kuşaklı, ” ANADOLU’M
Otağımdır, Ana yurdum.” Ay ve Hilal ” MEMLEKETİM

Yosun ile balık koksam, GÖL ’e düşen güzelliğin
Zümrüt, yakut, elmas olsam. KOL ’a düşen güzelliğin
Vuslatını yakalasam, YOL ’a düşen güzelliğin
GÖL cömertli. KOL germeli. YOL bakışlı. ” ANADOLU’M “…
Kutsalımdır, Ana yurdum, Ay-yıldızlı, MEMLEKETİM

Halil Cındık



Görele Eylül 2000

KARADENİZ ‘DE “ TÖRE”

Sen doğunca kulağına
Ezan sesi verdi ata’n
Tüttürecek ocağına
Sonsuz mutluluklar katan…

Erkek çocuk doğdun, Kerem.
Silah sesleri duyuldu
Gelişini duysun Âlem
Diye töreye uyuldu…

Bir düğün ki, sünnetinde
Üç düğün birden yapıldı
Askerlik ve evlenme de
Silahlar sıkça atıldı…

Yaşlandı geldi sonuna
Baban, serveti; paylaştı
Azıcık kızına, çok oğluna
Verdi, sözü töreleşti…

Tabut’un kalabalıklarla
Töre, kendiyle yüzleşti
Mezarlıkta, silahlarla
Naaş’ın ölümsüzleşti…

Doğumun gibi, sünnet silahla
Sadıktır düğününde, asker yaşında
Arkadaşlık ettin demir piştov’la
Son kez uğurlandın, mezar başında


Halil Cındık


CINDIK DEDE


Msn Star Çayır çukur’dan gelmiş, dedelerimin dedesi
Altını yokmuş amma, varmış Gümüşhane’si
Mahsulleri olmamış, yok imiş fındık
Helen “Çayır çukur’un” çokcası “CINDIK”
Gümüşhane’ den gelip,”Görele’ de” yer tutmuş
ÇIRTLIK Karaburun’da, CINDIR Zuva’ ya, aşmış.
Çepni Türkleri olup, göçer; üç kardeşmişler
Diğer CINDIK dede’miz, Daylı’ya yerleşmişler
ÇIRTLIK, CINDIR, CINDIK’IN, anlamı küçük imiş
Msn Star Türkmen halılarını, motiflerle süslemiş…


Halil Cındık


Msn Star CINDIK: Tarihi Türkmen halılarını süsleyen,
En küçücük motiflere denir.

Msn Star ÇAYIRÇUKUR: Torul’da bir köyün adı.


CINDIK’LAR; Daylı köyüne son yerleşen kabile’lerden
Birisi olmakla birlikte, 1736 yılında Yozgat’ın Akdağ
Madeni Kasabasından, Türkmen’lerle Kürtler arasında
Çıkan kavga hitamında, tehcir edilerek, Gümüşhane’nin,
Torul kasabasının, Çayır çukur köyüne gelmişlerdir.
Geçici mekân olarak tuttukları bu yerde, yirmi-otuz sene
Kaldıktan sonra, (Bir kısmı halen orada yaşamakta.)
17. Yüzyılın ortalarında Görele’ye, Haydarlı köyü, başta
Olmak üzere, Daylı köyü ve Zuva’ya (Cındır) yerleşmişlerdir.

Kaynak belge: Şadi Cındık’ın araştırmaları,
“Dünden bu güne” kitabı.
Son düzenleyen Blue Blood; 6 Ocak 2007 23:41
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
31 Aralık 2006       Mesaj #529
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sızlanma boşuna artık çok geç
Biz bu aşkı ellerimizle katlettik
Ne arkasından ağladık,ne mezarına gittik.
Güzel bir geleceği mahvettik.

Şimdi yolumu çiziyorum desemde yalan
Hatırlamıyorum artık desemde palavra
İçimi acıta acıta koyuyorum başımı yastığa,
Haketmiyor bende yaşayan sevgin
Kabul etmiyor bir türlü bittiğini.

Kimin dokunduğunu bilmiyorum sana şuanda
Hoş şarkılarda artık palavra
Dinlediğimiz mutlu biten hikayeler gibi
Bu son yazışım senin şiirini.

Artık daha bir umutla beslemek istiyorum
Aç olan kalbimi
Senin suyuna yemeğine muhtaç olmadan
Seni hiç hatırlamadan
Arkandan hiç bakmadan
Sonkez gömdüğüm sevginin mezarına gidip
Bitiyorum bu yalan aşkımııııı.
HOŞÇAKAL sonsuza dek...



gülçin içöz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Aralık 2006       Mesaj #530
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Neden?

Neden bu çaresizliğim neden?
Seni arıyor,özlüyor bu beden.
Ne olur acı çektirmeden
Gel, gir kalbime bekletmeden.

Neden bu yalnızlığım neden?
Gel gözlerimdeki ışık sönmeden
İçimdeki karanlık sessizlikten,
Kalbime sızan sen bitmeden...


Ezgi Can Urun

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya