Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 171

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.165.828 Cevap: 8.002
MaLiNBeR - avatarı
MaLiNBeR
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1701
MaLiNBeR - avatarı
Ziyaretçi
Çanakkale Şehidlerine

Sponsorlu Bağlantılar
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,

Maske yırtılmasa halâ bize affetti o yüz...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;

Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.

Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.

"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.



Mehmet Akif Ersoy
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1702
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kekre
Ve inecek gece kelimelerin öldüğü yere
Sponsorlu Bağlantılar
Önce noktasız suslu puslu cümleler
Sonra talim
Arap atı terinde haya

Bir boran, bir dağ, bir zell gömülecek
Bir çifte patlayacak ardından
Bir aksak söz düşecek
Kekeme dile, kekre

Hey keke, şunu bil
Dilinden ısırgan emen arı
Yaban da olsa dönecek kovanına
Diken bal dudak yoğuracak

Buse pare pare keke

Elif ŞAHİN


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1703
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Uykularıma gelme
Gelme ki sabahlarda acımasın içim
Gelme ki yokluğunda üşümesin tenim

Uykularıma gelme
Gelme ki heyecanıma yenilip elim gitmesin sesine
Gelme ki kan ter içinde gözyaşıma dönmesin yastığım
Gelme ki rüyalarım varlığına sevinip güne küsmesin

Aslında…
Uykularıma gel
Yokluğuna alışmak yalanım
Gel ki yerin boş kalmasın
Gel ki sevdiğim, kalbim çapsın



gözde hatiboğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1704
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yadigâr


gittin ya! geçmişin kadife kutularında kaldı lavanta kokulu hatıran
uyanmadı bir daha güneşe gecelerin tuzlu kirpikleri.. uyanamadım
kıvıl kıvıl seher esintisiyle sabahların boynundan öptüğü güzelliğine

kıvamlanan bir deli hasretti de büyüdükçe büyüdü sürgit akışımda
dolu dizgin çoğaldı boz sıkıntılı yokluğunda tek başınalığımın acısı
avaz avaz çöktüm dizlerimin üstüne duvarlara sürtünürken nefesim

gittin ya! ne yüreğim avuntu avına çıkmasını bildi ne titreyen ellerim
sürgünü oldum yağmurların dinmedi peşinsıra gözlerimde sağnağı
yokluğundu kıyamet kuşluk sevincini dolanmadı bir daha serçelerim

lavanta kokulu hatıra kutularında kaldı papatya saçlı düş mevsimleri
ağlıyorsam anla çocukluğuma ver. acıtıyor,eksiliyorum parça parça
şair çıkmazında yarım kalmış şiir gibi tamamlayamıyorum kendimi

hazan sarmış akşam safalarını, yüzü düşmüş menekşelerin bereli
İstanbul'un gözleri üşümüş sensizlik kıyımında boynunda bir zaman
yaprağı dökük insan vakti sinemde dört yol ağzı asılı bebek patikleri

gittin ya! tedirgin iyi su, aşksız bütün güvercinler döşümde sarı sancı
kanaryanın gam makamında ölüşüdür sevdalı kucağımdaki bu ayrılık
seninle kaldı gülen geçmişim, geleceğim yok şimdi.. yüzüm hıçkırık

S.Sevinç YILDIZ
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1705
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerini her gördüğümde
Kelimeler kanatlanıyor
Takat kalmıyor dilimde
Kelimeler uçup gidiyor
Kelebekler misali,
Beynimden kelebeklerle

Oysa anlatacak okadar çok şey varki

Bir dönse dilim
Güneşin anlamı kalmaz
Gözlerinin feri varken
Gözlerinle doğar günlerim
Güneş herkes için batarken


Dilime prangalar vurdum..
Müebbet susmaya mahkum...





bilal toy
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1706
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
<FONT face="Comic Sans MS"><FONT color=#000000><FONT size=+0>
www antoloji com 546509 40
...KAL DİYEMEDİM...


www antoloji com 546509 90
ANLADIM GİDİYORSUN...
BİLİYORUM...
SENİ ZORLA TUTAMAM...
SENİ SEVİYORUM,
GİTME DİYE YALVARAMAM...
AYAKLARINA KAPANAMAM...
YÜREĞİNE KELEPÇE VURAMAM...
SÖNMÜŞSE SEVDA ATEŞİN,
TEKRAR YAKAMAM...


www antoloji com 546509 90
MADEM GİTMEK İSTİYORSUN GİT.
ARDINDA GECE SAÇLINI DEĞİL,
PARAM PARÇA BİR YÜREĞİ,
KANLI BİR ÇİFT GÖZÜ,
DUDAĞINDA SON NEFESİ OLAN
BİR KADIN BIRAKTIĞINI UNUTMA...
BU GÜN VAR,
YARIN YOĞUM BİLİYORUM AMA,
OLSUN...


www antoloji com 546509 90
SEN GİT...
DİK TUT BAŞINI...
SARI GÜLLERİNİDE AL YANINA...
GÜLÜN KOYU KIRMIZISINIDA...
SAKIN BANA BIRAKMA...
DÖN SIRTINI TÜM ACILARIMA...
CESUR OL...
O KARANLIK PENCEREYEDE BİR DAHA BAKMA...
GÜLÜMSE HERŞEYE İNAT KADERİNE...
BELKİ DİNDİRİRSİN ACINI,
AFFEDERSİN KENDİNİ,
BARIŞIRSIN KIRGINLIKLARINLA...


www antoloji com 546509 90
İŞTE...
ACIYA GÜLMEK NEDİR ÖĞRENDİK ÖMRÜM...
GÖZLERİMİZDEN YÜREĞİMİZE KAN AKA AKA...
BEN SANA YANARIM,SEN BANA ALDIRMA...
SÖKÜLÜRKEN TIRNAKLARI SEVDAMIN,
ÇEKERİM SESSİZCE TOPRAĞI SIRTIMA...
YAKARIM HER GECE BU YÜREĞİ HESRETİNLE...
İNADINA BEKLERİM SENİ...
HİÇ GELMEYECEĞİNİ BİLE BİLE...


www antoloji com 546509 90
HANİ GÜN OLURDA DÜŞERSEM AKLINA ANSIZIN...
BENİ SEVEN BİR KADIN VARDI DERSEN BURDA...
BİR GÜN ÇIKIP GELİRSEN MEZARIMIN BAŞ UCUNA...
ALTIN HARFLERLE SENDE YAZDIR ADINI,
MEZAR TAŞIMA UTANMA...
O ZAMAN SARI GÜLLERİDE EK TOPRAĞIMA...
EK Kİ,
MUTLU OLSUN...
EK Kİ,
SON DEFA HUZUR BULSUN RUHUM...
SENİ ÇOK SEVDİM ÖMRÜM...
SAKIN UNUTMA...


www antoloji com 546509 90

Yasemin Çağla Tekiner

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1707
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Hani kurumuş ağaçlar çiçek açardı
Hani ilkbahardın güllerle süslerdin her yanı
Hani kuşlar öter kelebekler uçardı
Her gönüle neşe verdin
Bir benim neşemi çaldın
Herşey bende hayat bulur derdinya
Uyuyan toprağa can verirdin hani
Canımı aldın

Gökyüzümü sandın yoksa gözümü
Bulutlara inat yağmur yağdırdın
Hani vadettiğin o güzel günler
Beni kandırdın

Al neyim varsa al acı bahar
Güzelliğini haram kıldım gözüme
Onu görmeyen gözlerim Kör saymışım ben
İstemem ne cızvıltını ne şırıltını
Onu duymayan kulağım sağırdır artık

Al neyim varsa al acı bahar
Kim demiş sana ilk diye sen sonbaharsın
Benim yüreğimi yaktın yüreğin yansın



adem ulutaş
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1708
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bedreddin

birazdan gidecek, bedreddin
susacağız bütün, onu dinleyeceğiz, gittiğini
usul ve kıpırtısız
bir serçe kanat çırpar gibi
bir yaprak düşer gibi dalından
çıkıp gidecek birazdan.
bu erguvan beniz,
bu tertemiz pembe yüz bebe bakışıyla arafta
birazdan kızarır seher yeri sabahta
işte şu kapıdan, şafakla, bedreddin
kurtulup karanlığımızdan
çıkıp gidecek birazdan

birazdan gülecek, açıverecek erguvan…

ben bir tavşan uykusunda, kan ter içinde telaş içinde
rüyalarımdan seni çıkarmaya uğraşıyorum
en dipsiz kuyusundan çekiyorum kara gecenin
koparıp atmaya sesini senin
biraz da yazdıklarını, biraz da küstüklerini
susuyor musun
sus erguvan
sus
ezberledim, biliyorum sustuklarını

gün doğacak birazdan
işte gidiyor, ne dersen
kuruyup kararsın şimdi kızıl asuman
en azılı korkularımla çoğalan
kahır gecelerini zift kusuyor şimdi evren
gidiyor işte

heyhat! gün açmış ha, arz dönmüş?
kış boran zemheride hangi çiçek açacak!

ya sen erguvan, ya sen
hangi iklim nerede ne açacaksın
nereye savrulacak renginin mahur kokusu
ne ağır


kalk bedrettin uyan
bilsen o kalbimin ne muzır bir parçasıdır
her daim hazır,
her daim ah edip kanamaya

işte, gecikmiş bir serçe
göğün kapısında duruyor gibi
duruyor kapımızda tedirgin, tetik.
kanat oynatsa yüreklenecek
bir yüreklense uçacak
az sonra bedreddin
az sonra çıkıp gidecek

bedreddin ah bedreddin!
firak ezberliyoruz firak!
firak ezberliyoruz bedreddin
kahrı, kitab eyliyoruz!

Doğu BARAN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1709
Misafir - avatarı
Ziyaretçi


Yüzünün Yakıcı Senfonisinden


Hükümdar Leyla'ya bakarak dedi ki:
Mecnunun çöle düşeceği kadar güzel değilmişsin
Leyla yanıtladı:
Sus... Sen Mecnun değilsin ki! ...
....................................................................





akşamın
erguvan kanatlı kartalı
dağların ardına konduğunda
havada sevişme sonralarının hoşluğu
havada öpüşme kokusu
gölgesinin uzayan çimenine otursam iğdelerin
ve yüzünün yakıcı türküsünü söylesem bozkırlara
çığlığım uzar dağılır
çiçekler yavrular sesimde esen
kekikler dal uzatır hüznüme
bulutlar karışır-sular akışır
ki bilirim
sana söyleyeceğim tüm türkülerden
daha güzelsin sen...

gelişini düşlesem
bulutların akıl almaz rengiyle
gökkuşaklarıyla çizsem seni öpmeyi
duyulmamış masallar gibi bir şey işte
rüzgarlar evcilleşir
sana dair bir öpüş dokusam
gökyüzünün yamaçlarına
yüreğimin olanca ahengiyle

bozkırları çeviren mavi bakışlı dağlar
ve en çılgın dalgaları okyanusların
evcil birer binit olur
gelip durur suretinin önünde
ben çalsam da tüm renkleri
bahardan ve hüzünden
yine de sönük kalır çizdiklerim
yüzünün yakıcı senfonisinden
gözlerinin ummanından yakamozlar dökülür
boynunun kuğusuna dizdiğim dizelerime
gelir beklenmedik zamanlarda
yeniden hayat katar düşün
en yaralı gözelerime
yalnızlığın en mağrur zamanında
olmadık yerinde kederin
sonsuzda saman gibi savrulan ömrümün
anlamsız boşluğundan geçen
bir yıldız şarkısı düşün
düşün ki
kanayan süveydamın firari şarkısı
cellat ilmiği gecelerin muhalif kasırgası
yıldızlı gözlerinin önünde
köle kesilir sözcükler
sen benim dizelerimin aczisin

bütün türkülerimi söylesem
bütün düş gergeflerinde
sonsuza dokusam sesimi yağmurlarla
terazisi kırılmış yıldızlar gibi
paramparça dağılırlar hiçliğe
kuşkusuz
sen daha güzelsin tümünden



adnan durmaz
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1710
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN…..

Yokluğun,
çaresizliğin adıydı sanki
ve artık son istasyonuydu hayatımın,
Ölümün soğukluğu gibiydi sensizlik,
Yıkılan umutlarımın çıldırırcasına haykırışı
ve bitip tükenmek bilmeyen bir sevdanın adıydı, adın.

.............................................Ve adın,
.............................................soğuğun iliklere kadar işlediği gece yarılarında,
.............................................sabahlara kadar tek başına dolaşılan sokakların
.............................................ve körkütük masalarında
.............................................sabahlanan meyhanelerin adıydı, adın.

Yokluğunda,
hayat hiç tebessüm etmedi ki bana,
Etseydi zaten,
yazamazdım sensizliğin adını,
varlığının tadını,
gözlerinin rengini ve saçının bir tek telini,
böylesine ahenkli
böylesine derin anlatamazdım ki!

.............................................Hatırlıyorum da,
.............................................giderken gözlerime bakışın,
.............................................gözlerinin en derin,
.............................................en dalgalı bakışıydı,
.............................................O günden beri hayatım,
.............................................anlamını kaybetti yokluğunda,
.............................................Anlamsız bakışlarım, yokluğunun,
.............................................tespihimin sesi, sabrımın,
.............................................sigaramın dumanı, efkarımın,
.............................................dalıp dalıp giden gözlerim ise
.............................................hayallerimin simgesi oldu,

Biliyorsun,
en sevdiğim renk siyahtı o günler,
Çünkü,
beni en iyi o renk sana anlatırdı.
Benim gündüzlerim
ve her sabah doğan güneşim hiç olmadı,
Bütün dünya toplanıp üstüme gelse
hepsini öldürecekmiş gibiydim yokluğunda,

.............................................İnancımdın,
.............................................beni hayata bağlayan damarlarımdaki kandın,
.............................................o günler,
.............................................anamın duası gibi güvenirdim sana biliyorsun,
.............................................Mecnunun Allah a yalvarışı,
.............................................Ferhat’ın dağları delişi
.............................................ve de Mecnundan sonra Leyla’ nın
.............................................böylesine delicesine ilk kez sevilişiydin sen,

Allah’ mıy dı seni bana böylesine sevdiren,
yoksa,
kör şeytan mıy dı beni böylesine kadeh kadeh içtiren?
Kim derdi ki,
leylayı seven ilk insan ben olacağım
ve her geçen gün yokluğunla tükenip yokluğunla yok olacağım,

.............................................Toprağın bereketiydi aşkım,
.............................................yıldızların parlaklığıydı gözlerim,
.............................................delikanlılığın sembolüydü fikirlerim
.............................................ve de tespihimin son taşıydı sabrım,
.............................................Kardelen çiçekleri kadar sabırlıydım o zamanlar,
.............................................O gün,
.............................................kurşunun saniyedeki hızıydın,
.............................................kalbime giren bir ok misali,

Hatırlar mı sın,
sevdam, sevdan olunca bu yürek te senin olacaktı hani?
Hani o gün beni hayatının musalla taşına en yakın yerinde sevmiştin?
Yalanın dolana karıştığı,
her şeye inandığım,
seni, delikanlı gibi seveyim diye adını tespihime kazdırdığım,
ceketimi omzuma attığım gündü o gün,

.............................................Suskunluğum,
.............................................aşkı anlatırdı sana o zamanlar,
.............................................Sessizliğin sesi,
.............................................duyguların şairiydim bitip tükenmeyen mısralarda.
.............................................Oysa bu gün,
.............................................içimdeki şairin tükendiği,
.............................................elimde, adını yazdırdığım tespihimle,
.............................................bilinmezliğe yürüyüşümün,
.............................................sabrımın, sona erdiği,
.............................................sensizliğin başladığı,
.............................................umutlarımın bir bir tükendiği
.............................................ve hesapsızca
.............................................çekilmezliğe tetiğin çekildiği gündü bugün,
.............................................ve bu gün,
.............................................senin doğum günündü,

Doğum günün kutlu olsun sevgili,
Son noktasını kanımla koyduğum bu mektupta,
benden sana son,
son hediyem olsun...

(O’na, Gözlerime Düşen Yağmura)

AYHAN UÇAR

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya