Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 294

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.173.712 Cevap: 8.002
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2931
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Kazınacak Hüzün, Gözyaşlarıma……

Sponsorlu Bağlantılar
sessizliğin buğusu sarıyor
bedenimi……
kara kalem çiziyorum
yalnızlığımı….
coşkulu bir tebessüm üretiyor
varlığın……
yorgun yüreğimde…..
eğiliyorum gün doğumuna……
ve
ardında bıraktığın çığlığa…..
eğiliyorum usulca………
hep yazacağım diyorum……
yazacağım,
yettiğince yüreğim…
kimi zaman susacak gökyüzü,
ağır gelecek hayat
sessizce duracağım belki….
hayat,
düşlerinde gezinmek olacak
o zaman….
yeniden maviye dönecek gün….
buğusunda,
gezdireceğim ellerimi;
papatyaların…..
belki,
onyedime, onsekizime döneceğim,
kopartmaya başlayacağım yaprakları
bir bir….
belki,
masalsı bir dokun
konduracağım
üzerine buğunun………
sudan iz olacak düşün
ortasından bir ok geçecek…..acımasızca………
kazınacak,
göz yaşlarıma hüzün……



05/04/2007 ege altun
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2932
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İYİKİ BU DÜŞTESİN

Sponsorlu Bağlantılar

Nehirler yarışır, çağıldar gözlerinde
o nehirler benim nehirlerimdir
aşk
ki azar azar benim yerimdir
üşüyorsam, sokaktaysam, yalnızsam
gözlerin ey yâr benim evimdir

Vurulup düştükçe, düştükçe seni sevmekten caymayacağım
gece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım!

İyi ki bu sestesin
dünyayı ısıtan nefestesin
bir haydut gibi gezinirim kapında
kalbimde tutuşan ateştesin…

II
rüzgârlar savrulur, uğuldar gözlerinde
o rüzgârlar benim rüzgârlarımdır
aşk
ki azar azar benim yerimdir
suskunsam, bozgunsam, bulutsuzsam
gözlerin ey yâr benim evimdir

İyi ki bu düştesin
her sabah ışıyan güneştesin
iyi ki yoksuluz bulutlar gibi
soğuyan dünyada sımsıcak fırınlar gibi

Vurulup düştükçe, düştükçe sana koşmaktan caymayacağım
gece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım!

YILMAZ ODABAŞI

Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2933
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
San Ki


Sen hep büyük bildiğin masmavi yalnız asudeyi
Kurşuni bir bekleyişin son durağı san
Say ki sıfır ile bir arasına terkedilmiş rasyonelliği
Yeni doğmuş bebeğin su gibi bakışlarında dalgalan
Unutma çam ağaçları hep yeşil kalır
Ve burcu toprağın asimetrik sanatını koklamaktır
İçeriye temiz hava gireceğini sanıp pencereyi açanlar
Dört duvardan bunalan idealist ozanlardır
San ki otelleri bir misafirperver dostmuş
Rüzgar dediğin aldatır ve bak yine saat on ikiyi vurmuş
Aslında her gün sorgulanan zaman kavramı
Gülüşünde hapsedilen sır misali denklem olmuş
Sevdiğin bir insana edebiyat yaptığında
Aşkın seni kalbinin aruz vezninden tanımalı
Barok işlemelerinin asil görünen kıvrımlarında
Saltanatına yakışır bir damla gözyaşı batmalı
Aşağı çek sevgimi aşıyorsa evrenselliğimizi
Sadece seninle benim aramda savaşmamalı zıtlıklar
Sensin eylül bahçemdeki yeşillerin yeşili
Şimdi kapanıyor sanki nefesinle arza-kul boşluklar
Burnunun dikine giden inatçı bağlantılar trenlerdir
Sanma ki istasyonlar arasında çocuklar hiç oynamayacaktır
Sevdam sana aşkım neden hep kalemimden gelir
Kurtarmış sandığım duygular sineme falez tehdidi kalacaktır
Barın ki kuytusunda bu liman bir ölü deniz
Sabah olmadan yine akşamın sesizliğine ağlayan aşıklarız biz
Pususundan gözler ve bekler bermudayı kayıp sis
Kimsesizmiş ne olmuş kartal kanadındandır his
Görsün şimdi bana sayfa zulmü çektiren gününü
Uzat elini ve bitir destan gibi vuslat günlüğünü
Sanki ilahi ışığa çerçevelenmiş sakınılası yüzünü
İfade edecekmiş gibiyim bir rüyanın büyüsünü
Vuruş mesafesinden çıkmış iki değişken oran
Aşk olan sensin sensizlik ise yalan dolan
Kırk yedi yansıma açısından ve istisnasız hesaptan
Her başlangıcıma mutlu son olansın kaderim yazan
Yalçın olana uçur beni hecem yarim
Satırlardan özlermiş gibi kıyamazsan beyazımsın derim
Şirpençe olsa da bu yıldırımlar çelikten gökyüzüne
Aşiyan gözlerini bir seyyah rotasından çizerim! ! !


Çağrı Omarköy
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2934
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Adı Bende Saklı

Bölünür sancıyla uykular
Sığınak değil en kuytular
Gökte ay öndört ben dolunay
Son hatıramı sinene sar
Bu kadarına razıyım yar

Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok onun hakkı
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de
Adı bende saklı

Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok onun hakkı
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de
Adı bende saklı

Dalda muhabbette kumrular
Bana ayrılığı sordular
Dedim afet, yangın, dedim kar
Dedim adet aşkı vururlar
Dedim adet aşkı vururlar

Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok onun hakkı
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de
Adı bende saklı

Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok onun hakkı
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de
Adı bende saklı

Meral Okay ve Sezen Aksu tarafından birlikte yazılmıştır.
scanner_11 - avatarı
scanner_11
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2935
scanner_11 - avatarı
Ziyaretçi
BİR SEN EKSİKTİN (

Yıllardır çektiğim yetmezmiş gibi
Karşıma sen çıktın bir sen eksiktin
Kaderime borcum bitmezmiş gibi
Bahtıma sen çıktın bir sen eksiktin

Zalimsin diyemem az gelir sana
Bana karlar yağar yaz gelir sana
Derdinden ölsem de naz gelir sana
Yoluma sen çıktın bir sen eksiktin

Bir bulsan yakarsın külümü bile
Dikene satarsın gülümü bile
Yaşarken arattın ölümü bile
Karşıma sen çıktın bir sen eksiktin.

AHMET SELÇUK İLKAN
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2936
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Yaşayabilme İhtimali


soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle bir gün Veyselkarani`de haşlama yeme ihtimalini sevdim.

İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(ankara`da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman)
özlemeye başladım herkesi...
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki,
adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra...

Bizim Kemalettin Tuğcu`larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık...
Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu, pütürlü duvarlara
ve Türk Dil Kurumu`na inat bir Türkçeyle...
Ağbilerimizden öğrendik, Ş harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi...

Ankara`ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri
Oysa Ankara`da hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim...
(Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak...)
Ankara`ya usul usul kurşun yağıyordu...
Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri...
Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim...
Ve hiçbir mahkeme tutanağına geçmedi adım...
çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece...

sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde
ama sen yoktun...
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni tenefüs saatlerinde...
Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu...
Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum...

Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini...
Sonra otobüs oluyordum,
kırık yarık yoların çare bilmez sürgünü...
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş ovasının yalancı maviliği...
Otobüs oluyordum bir süre...
Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum,
yanağım otobüs camının garantisinde...
Otobüs oluyordum...
Bir ülkeden bir iç ülkeye...
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum...

Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin...
Korkuyordum...
Sonra iniyordum otobüsten...
Çarşıdan bizim eve giden,
ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa,
ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum...
Çünkü sonunda annem oluyordum
babam kokuyordum sonunda...

Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim, çocuk olmaktan...
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle bir gün Van`daki bir kahvaltı salonunda...
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir yol üstü lokantasında...
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Doğubeyazıt`ın herhangi bir toprak damında...
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim...

Ben senin,
beni sevebilme ihtimalini sevdim!

Yılmaz Erdoğan
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2937
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
İzmir'e İzmir

İstanbul’lar dolusu bir isteksizlikle
Gelişimi hatırlıyorum sana İzmir
İstanbul’lar dolusu bir sarışın
Kadınla yüreğimde
Başımda dumanı tüterken
İstanbul meyhanelerinin
İstanbul’lar dolusu bir bezginlikle
Gelişimi hatırlıyorum sana İzmir

Ama,şaka bir yana
Alıştık birbirimize
Sen benim başıboşluğuma
Ben senin sıcağına
Alıştık İzmir
Bâki’nin köhne lokantasına
Duvarları resimli Alay Restoran’a
Norveçli’ye,Lolita’ya,Bal Kutusu’na
En çok ta Fahri’ye
Karşıyaka,Kordon,Basmane’ye
Fena alıştım İzmir
Sen de kötü alıştın serseriliklerime
Gecelerin nâr’alarımı bekler oldu
Küfürlerime tiryâki kesildi bulvarların
Altı on vapuru bensiz kalkmaz
Kötü alıştım sana İzmir
İstanbul hayâl-meyâl düşüncemde
Sarışın kadını bile unuttum çoktandır

İstanbul’lar dolusu bir elemle
Ayrılacağım senden İzmir
İstanbul’lar dolusu özlemekler
Bırakacağım kaldırımlarına
Unutma beni sakın!
Yine geleceğim


Vedat Didari
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2938
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Bildiğin gibi değil


Bizi bilirsin;
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...

bizi bilirsin;
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz,
limonla!
tesbih yaparız,
düş kırıklarından..

bizi bilirsin;
ağzının içinde oturmak isteriz
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...

bizi bilirsin;
yaşamak biliriz,
vademiz dolduğunda
avuçlarında gömülmeyi...

Yılmaz Erdoğan
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2939
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
Sen Beni Bilemedin Hiç

Sen beni ağlarken görmedin hiç
ve o derin yalnızlığımda
kendimle
ve sadece seninleyken
ışık ışık gökyüzünün
en pırıltısız, en sönük yıldızını
ikimiz için yakaladığımı
sen hiç bilmedin...
İçinde hep seni aradığım
sevda yazarlarının
tutsak yazılarına
esir düşüp
dakikalarca bir cümleye baktığımı da
bilmedin hiç...
Sen,
hüsran kokan şarkıların
en arabesk sözlerinde
seni düşündüğümü de bilmedin...
Bitmez tükenmez yolculukların
geriye dönüşü olmayan yolların
en kıdemli yolcusuydum belki
ama sen bunu da hiç bilmedin...
sen beni ağlarken hiç görmedin.
Birileri
herhangi birileri, yani onlar
sevdalarını şiirlerde şarkılarda yaşarken
ben sadece seni yaşadım
şiirlerin şarkıların
gürültülü sessizliğinde...
sen bunuda bilmedin hiç.
Cızırtılı bir radyonun ezgilerinde
bir sonra çalacak şarkıyı sana yazdığımı
ya da...
çoktan sönmüş son sigaramın izmaritinde bile
senden izler kaldığını da...

Sen beni bilmedin ki hiç
görmedin ki.
Koşullanmış sevdaların
kelepçeli sevgilisiydin sen
sen özgürce sevmeyi hiç bilemedin ki...


alıntı

scanner_11 - avatarı
scanner_11
Ziyaretçi
12 Nisan 2007       Mesaj #2940
scanner_11 - avatarı
Ziyaretçi
BU GECE...

Bu gece dokunsalar ağlayacağım
Bu gece gidiyorsun çıldıracağım

Bu gece kadehleri hep kıracağım
Bu gece ah bu gece

Benimdin ben hep böyle bilmiştim seni
Benimdin ölesiye sevmiştim seni
Benimdin canım kadar can gibi
Benimdin ah benimdin
Benimdin hani benimdin

Bu gece bağrıma taş basacağım
Bu gece sen konuş ben susacağım

Bu gece yüreğime seni basacağım
Bu gece ah bu gece

Benimdin ben hep böyle bilmiştim seni
Benimdin ölesiye sevmiştim seni
Benimdin canım kadar can gibi
Benimdin ah benimdin
Benimdin hani benimdin



AHMET SELÇUK İLKAN

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya