Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 319

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.175.650 Cevap: 8.002
VerSchL@GeN - avatarı
VerSchL@GeN
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #3181
VerSchL@GeN - avatarı
Ziyaretçi
Yalanmış

Sponsorlu Bağlantılar

Hiç bimez sanırdım kara sevdalar
Yalanmış anladım ama ne fayda
Kurulan hayaller tatlı rüyalar
Yalanmış anladım ama ne fayda...

Gözümü açardım seher vaktinde
Görürdüm kendimi gönül tahtında
Alın yazındım ya senin bahtında(!)
Yalanmış anladım ama ne fayda...

Sevdamıza dünya dar gelir derdin,
Bir saat ayrılık zor gelir derdin
Ahtinden dönene ar gelir derdin
Yalanmış anladım ama ne fayda

Verdiğin ümitler, ettiğin sözler
Hep birer oyunmuş yaptığın nazlar
O yalan söylemez sandığım gözler
Yalanmış anladım ama ne fayda...

Yapmacık tutuşan eller de varmış
Tuzağa düşüren diller de varmış
Serdarî, dönülmez yollar da varmış
Yalanmış anladım ama ne fayda...

Serdar İlik

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #3182
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
VUR BİTSİN

Sponsorlu Bağlantılar
Orada masanın üstünde bir resim,
İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdarda
Saçlarımızın üzerinde martılar,
Gözlerimizde acemi bir aşk
Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk,
Senin sırtında sarı yağmurluğun
Kadıköyde ucuzluktan almışız
Bende o siyah kazak hani bir kedi gibi sokulduğun
Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse,
Islatan her tarafımızı
Orada masanın üstünde bir resim,
Yak bitsin
Orada kapının arkasında bir yazı,
Seviyoruz yazmışız birlikte,
Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde,
Bir pazartesi akşamı ben eve dönünce
Tutup öyle yazmışız nereden estiyse,
Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere,
Ne yaptığın çorbanın, ne pilavın tadı
Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam,
Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın
Orada kapının arkasında bir yazı
Sil bitsin.
Orada sehpanın üzerinde iki bardak,
Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte
Nasılda dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle,
Bir masalmış bir yalanmış gibi korkmuşuz,
Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına
Ben tek sen üç şeker atmışın filiz çayımıza
Sonra açıp perdeyi gökyüzünden bir dilek tutmuşuz,
Mehtap gülümsemiş deli yürek çocukluğumuza
Orada sehpanın üzerinde iki bardak,
Kır bitsin.
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar,
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün orda,
Böreğin altını yakışın, düğmeyi dikerken iğneyi eline batırışın,
Ve saçların hep o kan gülleri taktığın saçların, beni mahpus bıraktığın saçların.
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Hep o kanepede oturmuşluğun, şu senin küçük yastığın, şu eşarbın,
İşte şu bir haziran akşamı gitmek için ayaklanışın
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar,
Git bitsin.
Orada ayaklarının dibinde bir adam,
Adam bütün adamlığını dökmüş önüne,
Böyle kaç gün yada kaç gece, ayaklarının dibinde,
Öyle kolay mı öyle kolay gitmek,
Her şeyi bu İstanbulu, o sevdiğin adaların kokusunu
Mısır çarşısını, Eminönünün balık ekmeğini
Beyoğlunun sinema salonlarını birlikte beklediğimiz 28 numarayı,
Unutmak öyle kolay mı, öyle kolay,
Orada ayaklarının dibinde bir adam,
Kov bitsin.
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah,
Babadan kalma,
Hani bir bayramda saydırmışız havaya,
Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma,
Kuşlar havalanmış bütün kuşları İstanbulun,
Giderken galiba bir beni birde bunu unutmuşun
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah,
Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek,
Vur bitsin

___________



İbrahim Sadri

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #3183
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

ADIN BATSIN

Yüreğime bir gül çizdim kanlı yaş ile
Yaktın beni küle döndüm dumana döndüm
Nasıl edem nere gidem dertli baş ile
Bilemedim teli kırık kemana döndüm

Canım aldın, can evimden vurdun ya sende
Küstüm sana, faydası yok, geri dönsen de
Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
Sen de vicdansız çıktın adın batsın

Zaman ola devran döne sen de çekesin
Yitiresin umudunu heder olasın
Aşka düşe kahrolasın candan bıkasın
Ömrün boyu bir kez olsun gülmeyesin

Sen ki beni rezil ettin yedi cihanda
Yalan oldum talan oldum senin sayende
Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
Sen de vicdansız çıktın adın batsın

Beni özleyince bir nehir yatağını bulsun
Kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin
Sesime bakıpta ağlıyorum sanma
Seni özleyince böyle olsun birazda

Ayrılıversin yaprak dalından
İnsan sevdiğinden ayrılıversin
Kan damarımdan can pazarından
Adam baharından ayrılıversin

Dağda dört mevsim erimeyen kar varya
Yokluğum öyle erimesin
Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
Sen de vicdansız çıktın adın batsın...

İBRAHİM SADRİ

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #3184
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sevda -yı, -ya (i) : 1
ölmek;
ölmek istedikçe, özlemek....
Ve ölmek; özledikçe...

Sevda -yı, -ya (i) : 2
şarabımdaki yalnızlık ...
şişesindeki aptal umudu,
kadehindeki yenilmez yalnızlığının resmi;
ben uyuştukça canlanmaya başlayan / hayalimde...

Sevda -yı, -ya (i) : 3
aşk dedikleri, yetmedi içimdeki çocuğa...
baş kahramanı olmayan bir öyküde, kim ölünce üzülünür ki ?,


Sevda -yı, -ya (i) : 4
hiç yeltenmedim unutmaya, cesaretimi toplayamadım ...
kalemimdeki yalnızlığı, kabullenmedim.
hayalime aldandım, yalancılığını bile bile ...

Sevda -yı, -ya (i) : 5
sen varken de buradaydı,
beni gömmenen gitmeyecek belli.

Sevda -yı, -ya (i) : 6
şimdilerde sensizlik / eskiden sendin...


Sevda -yı, -ya (i) :
ölmek...
ölmek istedikçe, özlemek...
ve ölmek, özledikçe...


Tolga GÖRKEM

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #3185
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Islığını duyup da gelmiştim
Kendi külümüzü basıp kendi kanayanımıza
Acının ırmaklarından geçmiştik
Trenlerini unutmuş istasyon caddesinde
Cam örtünmüştü yeni yetme kızlar
Kar yağsa da olurdu, yağmasa da
Kösnül atlar mevsimiydi duyumsadığımız zaman.

Hamdi Topçu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #3186
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÖYLESİNE SEVMİŞTİM


Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Yıldızları da alsana yanına gökyüzünden
Sevdiğimiz şarkıları da
Pencareme konan yusufcukları da
Bana karanlığı bırak
Beni bırak, beni böyle bırak
Böyle ansızın, böyle yakışıksız
Böyle anlamsız, böyle dağınık
Öyle kapıda susuşun
Öyle sarsak, öyle serkeş, öyle çerkes duruşun
Koy beni sensizliğe
Ve otursun içime kül gibi kor yangının

Şimdi gidiyorsun, git
Hadi git
Hepsi hepsi bir sevda benimkisi, al da git
Hadi kanatma
Hadi yıkma
Hadi dokunma
Zaten ben seni öylesine sevmiştim

Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlarda gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin



İbrahim Sadri
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Nisan 2007       Mesaj #3187
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
eni bu yabancı ülkeye gönderirken
En kalın pantolonları (güzelim) bacaklarına
İyi örülmüş çorapları ayaklarına
Çok soğuk kışları düşünerek aradım.

Göğsün, kalçaların
Ve sırtın için saf yün aradım
Sevdiğim o şeyler ısınsın
Bana da biraz sıcaklık kalsın.

Bu kes seni sevgiyle ben giydirdim
Bazen (çok seyrek) soyduğum gibi
(Oysa ne çok isterdim)

Yine de giydirmem sana souyorum gibi gelsin.
Her yerin iyice örtündü diye düşündüm şimdi
iyice örtündü, üşütmemesi için.

Bertolt Brecht
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Nisan 2007       Mesaj #3188
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben Sustum/Konuşan İntihar(ım) dı

Mermisi namluya sürülmüş
bir tabancadır, yalnızlık..
İntihar, tetikte nöbettedir..

Bir tavşan kadar doğurgan ölümlere,
tek başına çalınan bir beste
ve her yerdedir..

Bir hücreye dönüşen gecede,
sıkışan yürekte,
tutulan nefeste, duyulan her seste
ve kadehlerdedir.

Bin türlü şekilde,
ama nedense hep gri renktedir.
Bir dokunuş kadar uzakta
sırıtkan siyahlar beklemektedir..

Yalnızlık...
Ölümün göbek adı..
Parmak, tetikle sevişmektedir..

Orhun Basat
VerSchL@GeN - avatarı
VerSchL@GeN
Ziyaretçi
23 Nisan 2007       Mesaj #3189
VerSchL@GeN - avatarı
Ziyaretçi
BALIK PULLARI



gittiğin gün sustu yazgım, ölüm gibi

dört bir taraf yediveren cinnet
eksik yanlarımı acıtır
inatçı bir maviye susarak gece
öfkeyle çözülür yeşil
orkinoslara bedel cesetler kımıldar içimde
cenazesi kılınmamış kızıl bir cinnetle gezinir
beşinci senfoni
çağdaş yalanların öyküsü
yüzüklerin kardeşliğini
bilmez kızıl saçlı kızlar



ölüdür bakışları uçurum dolu
balık pulları

tapınacak kadınları olmalı şehrin
şeytanın zar attığı

sıcaklığının yaktığı tenin
eteklerinde kuşlar uçuşmalı evinin
bu asra yabancı
çoğul anlamları gizler içinde
bir acının süresel izdüşümleriyle

Ahmet SINAR
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Nisan 2007       Mesaj #3190
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şaftı Kaymış Kalemlere

.
.
Kime iyi dediysem, haçı koynundan çıktı,
Dev sandığım cücenin, gerçek yüzünü gördüm…
İffetli şu yüreğim, tüm kullara açıktı.
Ahbap postlu çakalın, karda izini gördüm…

Şaftı kaymış kalemden, iyi şair çıkar mı,
Pusulasız yürekten, kutlu şiir akar mı,
Mizanı bilemeyen, kul hakkından korkar mı,
İki yüzlü şeytanın, suda sözünü gördüm…

Hastalıklı yüreği, işleri fitne fesat,
İftiraya yeltenen, o dilini kes de at,
Kara çalmak neyine, batağına kendin bat,
Ar damarı çatlamış, hayasızını gördüm…

Keşişlere fark atar, pak ruhları soyuyor,
İşkembesi boşalmış, gıybet ile doyuyor,
Refikası şeytan ya, lanetiyle uyuyor,
Pislik ile cilalı, elde sazını gördüm….

Doğruyu yazmıyorsan, kır cünup kalemini,
Cenabet bahsi kapat, sor Resul kelamını,
Ben dindarım diyorsan, ver Allah selamını,
Hüsranla döveceğin, biçar dizini gördüm…

Sevim Yakıcı

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya