Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 327

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.175.368 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3261
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Iralama
Sponsorlu Bağlantılar



ağzından uçan sesin
üreyen tanelerinde yol künyesi
ardında iki büklüm bir acı
bırakıp gideceksin öyle mi?

zamanın pençesinde
ateş alacak takvimler
klavsen vuruşlarıyla an
acıtan dakikalara büyüyecek
eksiltecek seni sana biriktiren beni

ayrılık girecek aramıza
korku ıssızlığı buz gibi
gösteri yılanı boynunda
ısırdığı yerde bırakan
salyası ağulu yalnızlık zehiri

denizin büyülü aynasında keder
hınca hınç zillet
hüsran sisi kaplayacak
sevdamızın yazılı olmayan tarihini

ufka çıkacak haykırış kuşları
yarım kalacak herşey
suyundan yoksun
kuruyacak çiçekler
öykümüzün kırılma noktasında

ateş merdivenlerinde küllerim
bırakıp öylece
su gibi akıp kendine
gideceksin öyle mi ?

durma, git!
git, terk et hadi!

uzaklar, sonun başlangıcı
uzaklar, alabildiğine ihanet
hangi yana yürüsen
kendine yürüyeceksin hep

vefaymış
merhamet...
sevmekmiş
dostluk...
ölüme beraber yürümek
suret farklı aşk aynı
öznesi üstüne titremek

çarpıp bir kapıyı çıkana kadarmış
meğer yokmuş pek çok şeyin değeri

"bunlar acıtmaz" desen de beni
yumruk olur boğazına anılar
ilmek ilmek düğümlenir çözemezsin
geceyi üstüne diken iplikleri

git!
durma!

dul işkenceler
ve asıl kahır uzaklarda
iyileşmeyen yaralarına uyandığında
içinin cam odalarında gözlerin
boşluğa takılınca anlarsın

seherin göğsüne sıkılan tekbaşınalık kurşunu
vurur kopuk ekinden
geçmişine köpük köpük kanarsın

içimin yası parmağıma düşer
sen ağladığıma bakma
vedalaşmayacağım
vedalar süngüdür
bile bile saplamam koynuna

git hadi!
durma!

uzaklar hain
uzaklar mayın
yıkıntı altında yıkıntı
unutma!

öyle çok yitirdik ki
kaybetmekle eş zamanlı imkânsızlıkta
tellala gerek yok!
kimliği belirsiz bebeklerimize
avuçlarımızda melekler ağlıyor
masum cesetler çiğneniyor
kanlı meydanlarda...

işitiyor musun ellerimin sesini
bunca gürültü arasında?
hani dokunmak duymak değil miydi?

ateşte su kaynıyor
ıskalamaz bu sefer ölüm
çocukluğum çalındı
tutsak edildi gençliğim
ipotek altında geleceğim

ve sen... plastik umutlarla uzak
uzaklara gideceğim diyorsun öyle mi?

git,
git hadi!

Cheov oyunlarındaki gülümseme gibi
tebessüm yükleyerek gamzelerine
ateşi bırak bana

meğer çürümüşüz çoktan
kırk hain paslı hançer
deşmiş büyük ütopyalarımızı
zulüm ve öfkeye dönüşmüş maceramız
ışık akrabalığımız ceviz sandıklarda
kırık oyuncak masalı

biliyorsun
ekmeğimde barut kokusu hâlâ
hayal filikamda yarınsız gün
hüzün turları ve boynu bükük eksikliğimi

"bitti" diyorsun!
git hadi...

olsun be gülüm, olsun...
her giden bundan sonrasının şiiri
her giden bulanık özgürlük kokusu
ne ben ilk, ne sen sonsun

kırılsın maneviyat
üzülsün kapı duvar
süzülsün camlardan yağmur
yıkılsın üstüme t/uzaklar

uzaklar uçsuz
ağırlığınca izdiham
soğuk çelik uzaklar

yaşatmazlar biliyorum
mercan uykularında bir gece
seni de sinsice vuracaklar

yol kesen çaresizliğin
ilmeğinden kaç-an intihar şimdi
deprem bu ağzı açık
****** sancılar kıyameti

gidiyorsun...
ardında sana çıkmayan yolları istifleyip
gidiyorsun ya!
ayrılığın melun kavşağında
yüreğin/e y/emin olsun ki
devrilip ömrüme beni öldürüyorsun

topla tozanımı gayrı
kalmasın zerre izim
altında biz yazmadan geçsin jenerik
ıralama adlı bu mizansenin...



Sevinç YILDIZ

Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3262
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
acapella 110
BEKLERDİM...

Sponsorlu Bağlantılar

Sen giderdin
Beklemezdin
Ben senin gideceğin yerler olurdum
Beklerdim

Ansızın çıkagelmelerin
Özlerdim
Ama sen, yine de gelmezdin

Bir ağlamak alırdı beni
Hıçkıra hıçkıra ağlardım
Genzim yanardı

İçimde tufanlar büyütürdüm
Ve sen yalnızlıkların…

(Sensiz, sessiz sessiz kendime akardım)

Sen giderdin
Gelmezdin
Ben senin gideceğin yerler olurdum
Beklerdim







Yaser EDESSA

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3263
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hüzün Adres Değistirir

Yakışmıyor cepheyi terk edişin,
Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim.
Fazla sürmez hatanı fark edişin,
Hasret eken , hüsran biçer sevdiğim.

Adet ettin aşk dersini asmayı,
Hüner saydın sırra kadem basmayı,
Yetti artık çok denedim susmayı,
İsyan eden bayrak açar sevdiğim.

Nice avcı bende silah sınadı,
Geri tepti ,sineleri kanadı,
Kırılsa da yüreğimin kanadı,
Yine açar, yine uçar sevdiğim.

Bir resmimiz bile yoksa başbaşa,
Revamıdır ben yanayım,sen yaşa,
Aşk sunacak sakimi yok sarhoşa,
Yine bulur, yine içer sevdiğim.

Aynaların farkı kalmaz düşmanla,
Tanışırsın doğduğuna pişmanla,
Hüzün adres değiştirir zamanla,
Benden geçer ,sana göçer sevdiğim.

Üzerime yar sevdiğim sahi mi?
Kalp çalmakta senin gibi dahi mi?
Ağlama der dosta aşık Daimi,
Bu da gelir ,bu da geçer sevdiğim.



Cemal Safi
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3264
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
acapella suskun
İşte buna bıçak çekiyorum

sözcüklerim varmıyor uzaklığına,
suskundur takvimlerde adım üstelik,
bir bir düşüyor bütün öpmelerim,
ağır yenilgiler alarak.
kalbimse sildi bütün defterlerde,
adresini, yokluğunu kıyamet bilerek.

Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip '
Sense uzaklara çivili,
Bir deniz gibisin resimlerde

Dokunsan Dersim olur göçerim mecburen,
yalnızlığın on milyon olur,istanbul
duydum çok sonra,
adın önemli değil;
acın aynı tadı veriyor zaten.

Islık çalan zamanlardan gelmiştim,
bilirim bulutları eskitmenin güzelliğini,
zaman, o zaman değil şimdi,
güneş yine doğar bu kente,
ama gözlerin... gözlerin...

Şimdi adı yok hiç bir sevgilinin,
sıcak dokunuşunda dağılan,
binlerce öpücüğün...

İşte, buna bıçak çekiyorum,
bir kadın, aşkını savunan
bir çocuk, gülüşü gibi ince,
bir havalanış...yok
Belki de çekip vurmak ,
bütün uykuları göz kapaklarında...


Fadıl ÖZTÜRK

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3265
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Susarak

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....



Aziz Nesin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3266
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YIKILMA

asla yıkılmayasın
madem zulmün iktidarında devran
gülüşlerin kıvrımında zaptiyeler dolaşırken
gözlem altında başak
işgal altında kınalı türkü
işgal altında çift çubuk kara saban
illegal bir türkü gibi yasaklı alaşafak
davran ve onurun gönderinde dalgalandır
çünkü kanlı bayrağımızdır yüzün bu sevdada

ayak yarıklarının arasında
bin yıl öncesinden emanet kıvılcımlar taşıyan adamlar
kül altında saklanan kor
ve çocuğunun başından bit kıran ana
ki toprakla haldaştır bu eller
ağaç kökleriyle aynı türküye ışırlar karanlıkta
onlara güven
ve yıkılma

zaman tekinsiz bir bakış gibi uzarken
binlerce kez ırzına geçilen caddelerde
hani arabalara el kaldıran güzel kız bizdendir
tezgah arkasında iş bitirenler
elleri gres yağına boyanmış işçi
güneşi ekmek diye kırıp yer ya öğle arası
kaderleri kara ile yazılmış
kara karıncalar gibi işsizlik sokaklarında
yoksulluğun söylemeye ar eder
naçarlığa başını çarpan ana bizdendir
bizdendir eti emeği teri peşkeş çekilen
o büyük suskusunun altında
çelik bir onur yükselir
bütün orduların yenemediği
ölümüne

kara gecelerin en yıldızlı yerine asılan bizdendi
bizdendi bitliste donan öğretmen
bizdendi Beyazıt meydanında düşen
ve Çanakkale içinde 350 bin can
televizyonlar dolusu ağız dışkısı
lânetlendi kaldırımlar işkencede katledileli al karanfil
savaş gazileri dilenenden bu yana
tükürdük bu düzenin yüzüne
ve kurtuluş bayrakları kulpuna dikileli içki bardaklarının
çocuklar karanlığa fidye olalı
ve namus peşkeş çekileli ırz düşmanına
onur dileneli el kapısında
tak dedi gayri cana
bıçak iliğe dayandı gayri
sevdadır girdi kana



kendi öz toprağında maraba
altı okka yüreği beş paraya satılan
sakın yıkılma
ve dededen toruna
ömrü ömre ekleyip
sabır denkleyen
sakın yıkılma ey
çünkü dosta düşmana malum
o dağlar yıkan yiğitliğini
çünkü öfkeni
silah yaptık biz

ADNAN DURMAZ
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3267
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Araz


"Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz'a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum

sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki; kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun.
oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç'e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler biliyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz'ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz'ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum


en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin
"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sise intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım

içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun
"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi en kanadığımız yerden susalım
"gel" desen gelirdim
"git" dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...

eyvallah...


Kahraman Tazeoğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3268
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kendine Benim Için Bir Gül Ver

sensizlikle flört etmeyi sen degil
sensizlik bilir
sesi ses/sensizligi sensizlik bilir

korkma, sana aşki ögretmeyen kendinin
ellerinden tut!
çok agrimiş kendinin, siyah
ve ayaz kendinin
hep avuttugum düşler için bana bir gül ver...

*

bak, palandöken daglarinda karlar erimiş
teknelerde kol kola bahar sulara inmiş
daglar için, sular için bana bir gül ver
bir gül ver söküldügüm günler için

- ve önce kendinin ellerinden tut! -

*

kendimin ellerinden tutunca
içimden nehirler gibi akmak geliyor
yollara çikmak, yolculuklara bakmak geliyor
geberesiye içip salaş meyhanelerde
buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor

tutunca kendimin ellerinden
pusulasiz gemilerde yatmak
yaşli ve şefkatli bir azizenin koynunda
sabaha dek kipirtisiz susmak geliyor

sevgilim, iyi insan, tutunca ellerimden
ömrümün içinden akmak geliyor...

*
sessizlik sensizligi ezbere bilir
sensizlik her şeyi bilir...


Yılmaz Odabaşı
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3269
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Sevdim mi Dedin..!

Levent Saral


devrik bir mezar taşıyım
asırlık çınarın gölgesi tenimde
uçurtmasını kaybetmiş çocuklar gibi
yağmur yağıyor kirpiklerime!!

ıssız bir ovanın ortasında
buğday başağına eli değen
ani sancılı, susuz yaz çocuğu!!
asılı kalmışım nasırlı ellere
saman sarısı güneştir ebem
toprak kokulu göğüstür memem

sahipsiz vatan misali
talanda içim dışım
saçlarım yeşil ve bir baharın
-müjdecisi değil ! sineme düşen cemreler
kifayetsiz kefen rengi saçımda
-kırmızı umut kurdeleleri
Güldür! Gül../-her zaman kırmızı
ve gül en güzel fani bedenlerde kokar!!

anlamı yok kardeşim!
-aslında cılız bir sevginin
sevdin mi vatan gibi seveceksin
yaranı bıçaklayacaksın
duvar ! duvar değildir kardeşim!
dudağından dökülenin savrulduğu yüz
tokatlarcasına döveceksin sevdiğini
-her kelime bir kurşun
kanatacaksın yüreği
acıtmadan sevemezsin
sevmek pamuklu şeker yemeğe benzemez
urbana köpük doldurmak boştur kardeşim!!

hani bizde devriksek
mezar taşı kılıklı herifsek yani
toprağı sevdiğimizdendir yatak yapışımız
yoksa bir dua beklentimizde yoktur
gelen geçen dilenciler neden sever bizi
neden kimsesizlerin yastığı olur döşümüz
düşün ! düşün be kardeşim!
sevdin mi yalnız kalmayı da göze alacaksın
hatta ve hatta sövülmeyi de!
Yoksa ! yok öyle ayakkabın delindiğinde
-yağmurdan kaçmak!!

tırtıl neden oburdur bilir misin
neden en taze yapraklara üşüşür
hiçte şikayetçi değildir ağaçlar
bilir misin kardeşim!!
kelebeğin güzelliğidir özlemi
özgürlüğüdür kanatlanma hırsı
o zaman kardeşim!!
sen de en güzel kelimelerle
güzelleştireceksin sevgini
-zihnini harcamaktan korkmayacaksın
mesela bir iki dişin kırılacak
-dudağını ısırmaktan
kapıları tekmelemekten
camları kırmaktan / fayda yok
duvarları ellerinin şeklini alana kadar döveceksin!

yani bizde hormonlu bir domates değiliz
altı üstü altmışdört kilo et ve kemik
şakalarımız herkes kadar karlı
alnımızda belki bir belki iki çizgi fazla
iki üç dal sigara öndeysem senden
-dert etme../ yakınlığım diğer tarafa!!
ama kardeşim!!
çektin mi dumanı alev alacak meret
ciğerine koca bir hançer saplanır gibi
-hakkını vereceksin!!
yoksa ! yok öyle kül tablasını boşuna doldurmak
-kadehi yarıda bırakıp
-ızgara balığa kendini güldürmek

sevdin mi kardeşim
ayak izlerini süpürecek dudakların
çökmeyi öğreteceksin dizlerine
şöyle asfalt ısıracak diz kapaklarını
yok öyle kapıyı vurdu gitti diye vazgeçmek
o zaman kapısız seveceksin!!
penceresiz eve perde takmak gibi değil
önce çatıyı onaracaksın
gözyaşlarını saklamayacaksın kardeşim
adam gibi ağlamayı da bileceksin
yoksa !yok öyle şarkı şiir dinlemek
-kendini dinleyeceksin
eğer her gün tıraş olup
kravatını düzenli bağlıyorsan kardeşim
-sevdim demeyeceksin
kirletmeyeceksin o kelimeyi
bu iş baltayla odun kesmeye benzemez
gerektiğinde kendi boynunu vuracaksın!!
korkma kardeşim!!
ölmek sevmekten zor bir şey değildir..

sana bin sevda resmi çizebilirim
ama hiçbiri Da Vinci imzası taşımaz
belki on bin sevda bestesi de yapabilirim
hiçbiri Mozart kadar etkili olmaz..
altındaki imza önemlidir kardeşim!!
sevdana imzanı kendin atacaksın..
sahte tuvallerde sahte yüzlere değil
önce kendi yüzüne bakacaksın
eğer kızarıyorsan kardeşim
sevdim demeyeceksin
yeri geldiğinde yüzüne tükürmeyi de bileceksin!!
yoksa! yok öyle aynaya tükürmek
avucuna kardeşim ! avucuna
ardından esaslı bir tokat atacaksın yanağına

az da delikanlı olacaksın
hani öyle kulağına küpe takanlardan değil
kedileri sevip köpekleri dövenlerden de olma
üç ekmek alıp ikisini çöpe atanlardan hiç olma
birinci kata asansörle çıkanlardan
pazar günleri posta kutusuna bakanlardan da olma
hele hele bir çocuk elini uzattığında
bozuğum yok diyenlerden hiç olma..
sevdin mi kardeşim az da delikanlı olacaksın
milyarlık telefon taşırken
param yok diyecek kadar cesaretli mesela!
yoksa ! yok öyle hamamdan terlemeden çıkmak..

kardeşim!!
sevda dediğin ideoloji gibidir
uğruna savaşacağın bir değerdir yani
değişen dünyaya uymaz sevda
bütün zamanların değişmezidir
sadece sen değişebilirsin
sor kendine be adam!!
öyle bolca film seyretmekle olmaz bu işler
bir tiyatro sahnesi de değildir hayat..
sen yazıp sen oynarsın../ koltuklar boş!!
öldüğünde kardeşim!!
arkanda cemaat olmalı..
yoksa ! yok imamdan bir fayda..
ya da bir iki mezarcı kalfasından

şimdi diyeceksin ki
orta katta sol kiriş kırıldıysa
bina ayakta durur mu !
sol kirişten sana ne kardeşim
sen temele baksana
koydun mu şefkat
vefa, merhamet, saygı döktün mü
anlamak, dinlemek, beklemek / ekledin mi
sıvandın mı sabır
ördün mü bolca emek.
ve bunları bağladın mı yürek aksına!!
Şaşırma kardeşim../ laf ebeliği bunlar
senin yaptığın tuz gölünde salatalık yetiştirmek
elde edeceğin de salatalık dışında her şeye benzer!!

ara sıra sokaklara çık
kendini ara başka yüzlerde
köprü altlarına uğra, hastanelerin acil servislerine
genelev sokağına da gir mesela
otoban üzeri pazarlıklara şahitlik et
et ve onurun kaça satıldığını öğren
bir dönmeyle yatıp
gece yarısı karısının koynuna girenleri gör
çocuklarını öpenleri / kirli dudaklarıyla!
sına kendini kardeşim
insan olmayı dene / insancıklar içinde
kahkahaları dinle
aç çocukların toplandığı bar önlerinde
beş yıldızlı otellerin neonları altında
yedi yaşında çocuklara ayakkabılarını boyat
bir süre asılı kal geceye kardeşim
sevdanın kıymetini ancak böyle anlarsın
belki bir huzur evi kapısı çalar
seksenlik ninelerin gözlerinde asil sevdalara dalarsın!

ar damarını besleyen insan kanıdır be kardeşim
sütü bozuk değilsin ya../ bir anne doğurdu seni de
yok öyle ! bir çift pamuk eli tutup sevdim demek
titrek dudaklara yapışıp
iki iri göğüste rahat bir uyku çekmek
ya da otuz dakikalık sefa ile döllenmek !!
su derini temizler / sense nefsini
aslolan kardeşim ! kalbini kalbura çevirmek!

yani kardeşim
bana Ümit Yaşar şiirleri okuma
Can Dündar’ın kadınları anladığından
Ahmet Atlan erotizminden bahsetme
Pakize feminizminden
Ayşe Kulin’in villa edebiyatından
Hele Sunay Akın tekamülünden hiç bahsetme
soğanla şiir okuyanları da geç kardeşim!

sen bana !!
açlıktan, çöplükten, sokaklardan
bir parça simitten, bayat ekmekten
sen bana!!
salçasız,yağsız çorbadan
ayazda oda kapısını söküp yakan üşümüşlükten
bir kalemi paylaşan onlarca çocuktan bahset!!

Sevdim deme bana, kardeşim
Önce yukarı bak sonra görüşelim!

iş değil senin yaptığın
keser gibi çalıştın yonga birikti önün
rende gibi işledin fakir kaldı yüreğin
testere ol diyeceğim
_________________ama kardeşim!!
benim kadar güçlü değil bileğin!!
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3270
vain - avatarı
Ziyaretçi
Sensizlik öyle acı veriyor ki bana
Dalıp dalıp gidiyorum bak uzaklara
Kalbim derinden sızlıyor ağrıyor işte
Küsüyorum işte ben bu yalnızlığıma
Perişan olsam da yaşadığım bu hayatta
Mutlu olacağım belki öbür dünyada
Senden önce yaşamadım ki ben sevdayı
Sen öğrettin bana sevmeyi ve de aşkı
Bense kıymetini bilemedim belki de
Bilmelisin sen varsın sadece hayatımda
Sensizlikten ötesi nedir ki zaten bana
Ben bir kere sevdim bunu anlasana
Başkasına nasıl veririm kalbimi bir daha.
Onun sadece sende olduğunu anlasana
Beni sevecek bir başkası olamaz hayatımda
Sensizlik çok acı veriyor inan ki bana.
Bir kez daha benim yanımda olsana.

Sevda sokağında kanayan yara .... Şiir Nehri -2- [Arşiv]
Yorgunum !
Yoruldum !
Yordular Yar!

Senden yoksun ilerleyen her dakikamda sızlanmaktan ..
Her yalnızlığımda ki yalvarışımdan ..
Her Gecede yıldızlarla dertleşmekten ..
Yoruldum !

Çıldıracağım İnanki ..
Yokluğun bana hem yara hem deva olmasa ..
Yokluğunda sızlayan yaram , hayalinle avunmasa ..
Yalnızlıktaki yalvarışımı , Sesin kandırmasa ..
Yıldızlarla dertleşmemi , ışığın bozmasa ..

Geceye hep seni anlatmaktan ..
Her saniyeye seni koymaktan ..
Her geceye resmini çizmekten ..
Yorgunum !

Da ..

Yorgunluğum resmini çizmekten değil ..
Sensiz dakikaları saymaktan değil ..
Geceye seni anlatmaktan da değil ..

Resmini gecenin görmemesinden ..
Dakikaların Beni dinlemez gibi geçmesinden ..
Ve gecenin anlamamasından şikayetçiyim ..
Ve seni anlatacak kelime aramaktan Yorgunum ..

Yordu !
Gözyaşlarım gözlerimi ..

Yorgun düştü yüreğim ..
Söylemek istediğini anlatamamaktan ..

Yordun yüreğimi sevdiğim ..
Kendini saklamaktan ..

Nerdesin ?
Hangi Şehirde ?
Benim bulunduğum yerin neresinde ?
Neresindesin Yüreğimin ..
Neresindeyim Yüreğinin ..

Nerde olursan ol ..
Bi defa olsa gülümse karsımdan bana ..
Umutsuzdum yoksun diye , çok ağladım sensizliğe..
Kaybettim kendimi , Yok yüreğim , Verdim sana ..

Ben Kendimi kaybettim ..
Hayallerimden bana işlledin , Ruhumdan Bana eser bırakmadın ..
Beni arıyorum artık ..
Boş , ıslak sokaklarda ..

Kendimi inanki çok aradım ıslak kaldırımlarda..
Kaldırıma bakıpta , Yüzümün yansımasını görürmüyüm diye ..
Çok dolaştım yalnız yalnız o sokaklarda ..
Aynaya bakmaya Korkar oldum ..
Her aynaya bakışımda seni görmekten ..
Ya Dayanamazsa Yüreğim Bir gün ..
Kaybolur giderse karsında , aynada ..

Islak kaldırımlarda arıyom şimdi kendimi ..
Ben yansır mıyım acaba kaldırıma ..
Benim kendimi aradığım kaldırıma sen yağıyorsun aslında ..
Baktığım her yer sensin..
Sen oldum ..
Benim kim oldugum önemli değil ..

Yoruldum aramaktan kendimi ..
Yordum Yüreğimi ..
Yordu beni kaldırımlar ..
Korkuttu aynalar ..

Ben kendimi ararken sokaklarda ..
Serseri bir kuş gibi uçmuşum aslında ..
Sevdanın sokağında ..

Vuruldu artık artık o kuş kanatlarının altından ..
Tekrar uçabileceği meçhul ..
Yaralı şimdi ..
Düştü Sokağın ortasına ..
Kalkabilirse tekrar uçup gidecek uzak diyarlara ..
Ama yaralı , Kanı fazla ..
Kalkamayacak yerinden ..
Kalacak sokakta ..
Sevdanın ortasında ..
Kanayan bir kanatla ..

Koskoca sevgi ülkesinin ..
Boş bir sokağında ..
Umut caddesi ile zaman bulvarının arasında ..
Kanadı kırık , Yüreği yaralı ..
Ağlıyor , Sızlıyor , Acıtıyor yarası ..

Zaman ya onu vuracak tamamen öldürecek ..
Ya da duracak dünya dönmeyecek ..
Sevda takviminin Kimbilir hangi gününde ..
Zamanın Hangi dakikasında bilinmez ..
Yüreğin yaralarının sarılacağı ..

Sevda aynı hissi taşımaksa ..
Aynı hayallere dalmaksa ..
Paylasmaksa ..
Ve ben o sokakta uçan kuşsam ..

O Sokakta Kalacağım hep ..
Yemin ederim sana ..
Yüreğim sende olsada ..
Yaram durmaksızın kanasada ..
Ölümü bekleyen hasta gibi ..
Bende bekleyeceğim seni ..

Sevda Sokağının Tam Ortasında ...

Son düzenleyen vain; 26 Nisan 2007 17:05 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya