Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 508

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.167.422 Cevap: 8.002
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
3 Ekim 2007       Mesaj #5071
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Seni sevdim
sevgilerin en güzelini vermek icin
Sponsorlu Bağlantılar
Seni dusundum gecelerce
en guzel duslerimde yasattım seni
Ne varsa sana adadım elimdekileri
sana adadım yuregimin her zerresini
Yanlızca sen sev istedim
sen sar istedim yuregimin her kösesini
Seni gördum nereye baktıysam
gözlerime isledim gözlerini
Ve yalandan uzak
en temiz sevdayla
yarınlarımda bir sana yer verdim
Bir tek seni yazdım kaderim diye
bir tek seni istedim hersyden cok
Sen yoksan anlamsız dunya anlamsız yasamak
Sensizligi ölumden bin beter bildim
Guluyorsam mutluysam bunca cileye inat
bilirim ki bu senin eserin
Bir tek senin kollarındayken
yasamayi seviyorsam
senin kollarındayken acıları siliyorsam
her ne kadar kabul etmesende,
ben seni daha cok seviyorsam
biliyorum ki bu senin eserin
Ve hic bir zaman anlatamam seni sevmenin tadini
Ve doymaz yuregim
doymaz ellerim bedenim seni sevmeye..
Bunca sene sonra seviyorsam kendimi,
sen sevdigin icindir beni Ve seviyorsam seni
bana sevmeyi ögrettigin icindir
Sevebildigim tek insan sen oldugun icindir
Biliyorum ki
ne zaman dolsa gözlerim bir an acıyla
sen sileceksin gözyaslarimi
Ne zaman sarılacak bir beden arasam
sen saracaksın beni
Ve senin sıcaklığında taniyacagim sefkati
Seninle gulecek seninle agliyacagim
Benim bildiğim tek gercek
sen olacaksın hep
Ve ben en guzel siirlerimi sana saklayacagim
en guzel duslerimi sana
Sen yeter ki
yarınlarda bugunku gibi sev beni
Senin sarhoslugundan hic ayrilmasin yuregim
Ve ecele kadar
benimle kal yanlız benimle
Seviyorum seni
ve bir ömur yasatacagim
Yuregimde Sevigini...
diabloazul - avatarı
diabloazul
Kayıtlı Üye
3 Ekim 2007       Mesaj #5072
diabloazul - avatarı
Kayıtlı Üye
1296710455lsw8le9
Hayır Diyorum Benden Irak’ın Özgürleştirilmesine!

Sponsorlu Bağlantılar



Dökülen mürekkep gazetelerinize
Kanıdır ülkemin.
Ekranlarınızdan yayılan ışık
Parıltısıdır gözlerindeki Basra’nın çocuklarının.
Hıçkıra hıçkıra ağlayan, sürgünün karanlığında,
Benim;
Yetimim, öldürdükten sonra siz annemi, babamı: Dicle’yi, Fırat’ı;
Dulum, çarmıha gerdikten sonra siz ruh eşimi: Irak’ı.
Senin için ülkem benim: çarmıha gerilmiş, bölgeler arasında!


Ahım olsun size, savaş ağaları.
Beni dinleyin:
Hayır diyorum eğlencesine askerlerin, evimin damında.
Hayır diyorum diktiğiniz dala dikeceğinize de.
Hayır diyorum halkımın kafasına bomba olarak düşen özgürlüğünüze.
Hayır diyorum benden Irak’ın özgürleştirilmesine ya da O’ndan benim.
Irak’ım ben.


Mektuplardır otlarım ve biliyorum ne istediğimi.
Bırakın beni kendi başıma, başkaldırıma, yokluğunuza.
Geri dönün okyanus aşırı filmlerinize.
Bırakın kalanları bana
Minarelerden, atalarımın anıtmezarlarından,
gömütlerinden ailemin...
Ve için petrol kupalarından aksırıncaya tıksırıncaya dek.


Soyun kükürtün balını ve kumunu çölün.
Taşıyın kendinizle müşterilerinize.
Taşıyın diktatöre her parçanızda, kanımla satın aldığınız.
Alın, ne istiyorsanız alın ve defolun gidin,
Yalnız bırakın beni
Yakılıp yıkılmış düşleriyle bacımın,
Palmiye yangınlarıyla Mezopotamya kıyılarında,
Kemikleriyle babamın
Ve ikindi çayıyla.


Yalnız bırakın beni
Üzünçlü şarkılarıyla güneyin,
Boğazı kesik dansıyla kuzeyin
Tavuskuşuyla Yezidiler’in.
Yalnız bırakın beni
Sararak yaralarını toprağımın: Irak’ın.
Yalnız...
Meryem denli...
Yalnızca yalnızlığımla...
Ülkem: Bölgeler arasındaki çarmıh.
Bilirim nasıl canlandırılır dirilişi.


Bilir külünden yeniden doğmayı.
Unuttunuz belki, Anka Kuşu’nun yaratıcısı değil mi kendisi?


Sizin için bir cehennem, savaş ağaları.
Beni dinleyin:
Korku vermiyorsunuz uçaklarınızla Bağdat’ın bulutlarına.
Asker çıkartmıyorsunuz bahçemize.
Hayır. “Hayır” diye bağırıyorum benden Irak’ın özgürleştirilmesine ya da O’ndan benim.
Irak’ım ben.
Köyler tomurcuklandı sığınağımdan ve biliyorum ne istediğimi.
Bırakın beni kendi başıma, aileme ve unutuşunuza.



Muhsin Al Ramli
Iraklı şair
(d. 1967)
İspanyolca’dan çeviren: Ulaş Başar Gezgin/ 11.07.2006




















jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
3 Ekim 2007       Mesaj #5073
jöly - avatarı
Ziyaretçi
Kalbim Acıyor

Bir gönül yorgunu şu kalbim benim
Neden aldattın gittin ey zalim
Bu kadar mıydı senin o yüce sevgin
Dönüşü yok artık kalbim acıyor

Bırakıp gittin ardına bakmadın
Madem mutluydun neden ağladın
Doğan güneşimizi sen kararttın
Dönüşü yok artık kalbim acıyor

Dönüp de bir bak şu maziye
Ne kalmış o büyük aşktan geriye
Bu uğraş, bu çabalar boş niye
Dönüşü yok artık kalbim acıyor

Gönül defterimden sildim ben seni
Acı dolu mazime gömdüm sevgini
Tanrıdan dilemem bil artık seni
Dönüşü yok artık kalbim acıyor

Aşkı, sevgiyi sende aradım
En büyük acıları sende yaşadım
Başkalarının oldun ses çıkartmadım
Dönüşü yok artık kalbim acıyor

Şenay Gilor

Msn BrokenheartCrying
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
4 Ekim 2007       Mesaj #5074
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
SANA BAKMAK

Her şey yapılabilir
Bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin uçurtma mesela
Altına konulabilir
Bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
Sallanan bir masanın
Veya şiir yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine..

Bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
Senin dışında..
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
Her şeyden
Bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim
Bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan
Ama anlatamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla..

Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden açan soran bere budak yok
Bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
Kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
Güzel bir şey yok...

Uzun bir yoldan gelen
Tedariksiz katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Her şeyi anlattım
Olan olmayan acıtan sancıtan
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Severadım gelirdim
Gözlerinin mercan maviliğine...

Sana bakmak
Suya bakmaktır
Sana bakmak
Bir mucizeyi anlamaktır ...

Sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor
Çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
Bahçıvanlar değil tüccarlardır
Sen öyle göz
Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak ahmaklıktır ...

Bir tek söz kalır
Dişlerimin arasından
Ben sana gülüm derim
Gülün ömrü uzamaya başlar ..

Verdiğim bütün sözler
Sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim
Gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım bütün şiirler
Sana başlayan bir kitap için önsöz ...

Sana bakmak
Bir beyaz kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak
Bütün rastlantıları reddedip
Bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak
Allah’a inanmaktır...

(yılmaz erdoğan)

ELwinG - avatarı
ELwinG
Ziyaretçi
4 Ekim 2007       Mesaj #5075
ELwinG - avatarı
Ziyaretçi
HAZİRANDA ÖLMEK ZOR
işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstümbaşım gazete

sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak

sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan/güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur

çalışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
anama sövmüş patron
ter döktüğüm gazetede
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
susarak söylemişim
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara

sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
dallarda insan iskeletleri

asacaklar aydemir'i
asacaklar gürcan
belki başkalarını
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
dökülüyor etlerim
sarı yapraklar gibi

asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara?
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!

sevdim gelin morunu
sevdim şiir morunu
moru sevdim tomurcukta
ve öptüğüm dudakta
ama sevmedim, hayır
iğrendim insanoğlunun
yağlı ipte sallanan morluğundan!

neden böyle acılıyım
neden böyle ağrılı
neden niçin bu sokaklar böyle boş
niçin neden bu evler böyle dolu?
sokaklarla solur evler
sokaklarla atar nabzı
kentlerin
sokaksız kent
kentsiz ülke
kahkahanın yanıbaşı gözyaşı

işten çıktım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
karanlıkta akan bir su
gibi vurdum kendimi caddelere
hava leylâk
ve tomurcuk kokusu
havada köryoluna
havada suçsuz günahsız
gitme korkusu
ah desem
eriyecek demirleri bu korkuluğun
oh desem
tutuşacak soluğum

asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi
yaşatmaktır önemlisi
güzel yaşatmak
abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak

nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz?
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?

asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi?
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?

kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye
şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet!»

gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

bu acılar
bu ağrılar
bu yürek
neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
bu geceler niçin böyle insansız
bu insanlar niçin böyle yarınsız
bu niçinler niçin böyle yanıtsız?

kim bu korku
kim bu umut
ne adına
kim için?

«uyarına gelirse
tepemde bir de çınar»
demişti on yıl önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki «manda gönü»
demek ki «şile bezi»
demek ki «yeşil biber»
bir de memet'in yüzü
bir de güzel istanbul
bir de «saman sarısı»
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
geride kalanlara

nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz?

yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63'ü

bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
eğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
eğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı
nâzım ustanın

gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

Hasan Hüseyin Korkmazgil
gamble_ - avatarı
gamble_
Ziyaretçi
4 Ekim 2007       Mesaj #5076
gamble_ - avatarı
Ziyaretçi
Dayan Kalbim


Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
Dxxxxa*yan kalbim üç beş nefes kadarcık!
______ anOnim!..Kiss
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
4 Ekim 2007       Mesaj #5077
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
sezai karakoç
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
5 Ekim 2007       Mesaj #5078
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Gözüm Dalıyor

Özlemler büyüdü kocaman oldu
Sevgi şelalemse hâlâ çağlıyor
Sensiz geçen günler hasretle doldu
Yoldamısın yoksa gözüm dalıyor ...

Beni hatıralar sana bağlıyor
Güldüğüme bakma özüm ağlıyor
Bıraktığın izlerse yürek dağlıyor
Yoldamısın yoksa gözüm dalıyor ...

Sordun mu kendine sebep neydi?
Düğümlenen kalbim çözüm ariyor
Gururun seni de beni de yendi.
Yoldamısın yoksa gözüm dalıyor ...

Bir sürpriz yapıp ta gel ne olursun
Yalnızlık ağ misali beni sarıyor
Boş bekleyen gölüm seninle dolsun
Yoldamısın yoksa gözüm dalıyor ...

Geçmişe döneriz elbet dilersen
Her kimle konuşsam seni soruyor
Gül yerine diken getir istersen
Yoldamısın yoksa gözüm dalıyor ...

Gülten Ertürk
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
5 Ekim 2007       Mesaj #5079
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Konuş sevdiğim
Yüreğinin şarkısını söyle
Gece karanlık, yıldızlar bulutların arkasında yitip gitmiş
Rüzgar iç çekiyor yaprakların arasında
Bırak çözeyim saçlarını, kulaklarını göğsüne bastırayım
Ve orada o tatlı yalnızlıkta gözlerimi kapatıp
Kalbinin mırıltılarını dinleyeyim yüzüne hiç bakmadan

Bende bakamam
Dayanamam gözlerine, tut ellerimi,
Bu aşk böyle bitmemeli ne olur gitme
Böyle sensiz çaresiz bırakma beni

Söylediklerin bitince
Sessiz oturalım hiç kımıldamadan
Yalnız ağaçlar fısıldaşsın karanlıkta
Ve öylece bitsin gece
Birbirimizin gözlerine bakıp ayrı, ayrı yollara gidelim
konuş sevdiğim...
Yüreğinin şarkısını söyle bana

Kim bırakmış kim
Kim bırakmış seni söyle, tut ellerimi
Gitme aşkım gitme böyle ne olur gitme
Böyle sensiz çaresiz bırakma beni

Güller duruyordu gecenin içinde
Sarı güller...
Ne olur koparma, dedim
O kadar güzel duruyorlar ki orada
Ah! ... dedin, biz de birlikte güzeldik
Ve koparıp gülleri bıraktın ellerime...
BURCU ATALAY
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ekim 2007       Mesaj #5080
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İKİ BIÇAK
İki bıçak seç kendine
Biri yaralamak için
Biri öldürmek
Pusu kur gözleri
Karanlık gölgesine
Biri sevmek için
Biri ihanet
İki yürek seç kendine
Biri yaşamak için
Biri gizlenmek
Bir korkak, bir kaçak, bir firar
Kaç kişisin sen sevdiğim, çocuk
İçimdeki bıçak bir kere daha dönüyor
Olduğu yerde
Kalırsan sel basar yataklarımı
Gidersen uçurum çiçekleri açar kalbimde
Kimi zamanlar olur sevgilim
İki bıçak bile yetmez bir tek ölüme

Murathan Mungan

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya